8 Ekim 2017 Pazar

Türkiye’nin Bekâsı ve Güvenliği, Kerkük’ten Başlar. Kerkük Düşerse, Türkiye Düşer! BÖLÜM 2


Türkiye’nin Bekâsı ve Güvenliği, Kerkük’ten Başlar. Kerkük Düşerse, Türkiye Düşer! BÖLÜM 2


Kerkük Kalesini Kürtler mi yaptı?
Sözde bazı Kürt araştırmacı, yazar ve çizerleri Kerkük’ü hayal edilen Kürt devletinin sınırları içine almak için türlü yalan ve uydurma belgelerle insanları yanıltıyorlar. Bu sözde Kürt Araştırmacıları: “Bu bölgede yaşayan Kürtlerin bağımsız devletleri, imparatorlukları, devletçikleri ve emirlikleri olmuştur… Irak kuzeyinin kalesiyle meşhur olan şehri Kerkük´tür” diyorlar.
Kürtlerin küçük ve dağınık beylikler kurduklarını kabul etmek mümkündür. Ancak, devletler, hatta imparatorluklar kurduklarını iddia etmenin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Bu devletler ve imparatorluklar ne zaman ve nerede kurulmuştur; adları nedir; hükümdarları kimlerdir, hiç belli değildir [23].
Zira tarihsizler, yapay geçmiş yaratmaya çalışıyorlar. Kürt siyasetçileri, tarihçileri ve aydınları bir dala tutunmak ve yeni bir tarih yaratmak istiyorlar ama tarihi dayanakları yok ve iddialarını da hiçbir tarihi kaynak doğrulamıyor. Yapabildikleri tek şey, başka milletlerin tarihi şahsiyetlerini ve kültürel varlıklarını kendilerine mâl etmeye çalışmak. Yarın da Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucularının Kürtlerin olduğunu söylerlerse kimse şaşmasın.
Yoksa Kerkük Kalesini Kürtler mi yaptı?! Kerkük´te diktikleri, tarihi değeri olan bir mimari eserleri var mı? Bir tane yoktur ama bu hayalperestler utanmadan Kerkük’ün tarihi ve coğrafi olarak Kürt şehridir derler!
Bir Ortadoğu uzmanı olan David McDowall Modern Kürt Tarihi isimli kitabında diyor ki:  Az sayıda Kürt, 1958 gibi yakın bir tarihten bu yana daha büyük bir Türkmen nüfusa sahip olmasına rağmen, bugün bile Kerkük şehrinin kendilerinin olduğunu öne sürecektir”[24].
Bugün Türkmen şehri Kerkük, Kürt şehri olarak gösterilmek istenmekte ve yapılması düşünülen referandumda petrol zengini Kerkük’ün Kürt bölgesine dâhil edilmesi hedeflenmektedir. Kerkük’ün bir oldubitti ile Kürt bölgesine dâhil edilmesi halinde ise Türkiye, İran, Suriye ve diğer bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit teşkil edeceği gibi bölge bir kaosa sürüklenecektir.
Kürtlerin Kerkük Politikası
Irak’taki Kürt grupların Kerkük politikasını anlayabilmek için söz konusu grupların medya ve yetkililerinin tutumlarına değinmek gerekiyor. Genel olarak Irak Kürtleri, Kerkük’ün Kürt bölgesinin bir parçası olduğunu iddia edegelmişlerdir.
Onların ifadelerine göre Kerkük, Irak Devleti’ne ait bir şehir değildir; bu kent zorla Irak’a ilhak edilmiştir. Güya Kürtlerin ataları tarafından kurulan Kerkük (Kürtlerin Kerkük’te bir tane dahi tarihi eserleri yoktur), Irak Kürtlerinin başkenti olmalıdır. Sözde Kerkük’te yaşayan Türkmenleri ise azınlık konumundadırlar. Kerkük olmadan Kürt Devleti kurmak fikri bir anlam ifade etmiyor. Kuracakları devleti yaşatabilmek için bölgenin kalbi tüm hayat damarlarına mutlaka sahip olmak gerekiyor.
Bunun bilincinde olan Kürtler, Kerkük’ü ele geçirmek, Kerkük’ü Kürtleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Kerkük konusunda planlarını uygulayabilmek için bölgenin ezici bir çoğunlukla hâkim unsuru olan Türkmenleri etkisiz hale getirmek gerekliliğinin farkındalar. Bu nedenle Türkmenlerin hiçbir siyasal hakka sahip olamamaları için efendilerinin önlerine koyduğu planı harfi harfine uygulamaya çalışıyorlar. Kürtlerin, Kerkük ile ilgili Türkmenlere yönelik izledikleri politikanın argümanları, Irak hükümetlerinin geçmişte uyguladıklarının adeta tıpatıp benzerleri. Saddam Hüseyin sonrasında Kerkük’ü hedef alan Kürtlerin hareketlerinin temel hedefi, şehirdeki demografik yapıyı değiştirmekti. Kürt grupları Kerkük’teki emellerine ulaşabilmek için sözde Kerkük’ten göç ettirildiklerini ileri sürdükleri kişileri, bu kente yerleştirebilmek için binlerce sahte belge hazırladıkları bilinmektedir. Bunun haricinde Irak’ın işgalinden sonra kullanılan Kürtleştirme argümanlarından biri de Kerkük’teki demografik yapıyı değiştirme amacıyla diğer Kürt yerleşim birimlerinde doğan çocukların Kerkük’te kayıt edilmelerini sağlamak ve bu konuda özendirici maddi teşvikler vermek olmuştur.
Özellikle üzerinde durduğumuz Kerkük’teki demografik yapının değiştirilmek istenmesinin nedeninin ne olduğu, aynı politikanın daha önce Türkmen Şehri Erbil’de uygulandığı için biliniyordu. Amaç, gelecekte yapılacak olan herhangi bir nüfus sayımında üstünlüğü sağlayarak avantajlı bir durumu yakalamaktı. Böylece rahatlıkla Kerkük’ün bir Kürt kenti olduğunu iddia edebileceklerdi. Nitekim 1. Körfez Savaşı’ndan sonra Kürt grupların kontrolüne geçen Türkmen Şehri Erbil’de de aynı planı başarıyla uygulamışlardı. 1991’den beri Erbil şehrini Kürtleştirmek amacıyla yürütülen demografik yapıyı değiştirme politikaları semeresini vermiş ve bugün gelinen noktada Kürt nüfusu Türkmenlere yaklaşmaktadır.
Kerkük’te Yağma ve Talan
10 Nisan 2003 tarihinde Irak askerlerinin şehri boşaltıp güneye doğru çekilmeleri üzerine Kürt peşmergeleri Kerkük’e saldırdılar. Türkmen şehrine girmekle kalmadılar, şehirdeki resmî daire binalarını, hastane, işyeri, evleri, özel araçları yağma ve talan ettiler.
İlk yağmalanan yerlerin tapu ve nüfus dairelerinin olması, Kürtlerin maksadının Kerkük’teki Türkmen nüfus kayıtlarını yok ederek, Irak Türklerini azınlık durumuna düşürmek olduğu açıkça anlaşılıyordu. Kürt peşmergeleri, 11 Nisan 2003 tarihinde, Musul’a girerek Kerkük’tekine benzer yağma ve talan olaylarını gerçekleştirdiler.
Bu tahrip, talan ve yağmaların meydana gelmesi, Irak ordusunun Kerkük’ten güneye doğru çekilmesinden sonra olmuştur. Herhangi bir savaş veya çatışmanın yaşanmadığı bir ortamda Kürtler, devlet dairelerini ve insanların evlerini, özel araçlarını ve iş yerlerini yağmalamışlardır.
Kürt grupları, Türkmen şehri Kerkük’ün Kürtlere ait olduğunu iddia ediyorlar. Ellerinde bu asılsız iddiayı doğrulayacak bir belge, Kerkük’te yaşadıklarına dair tapuları olmadığı için kentin Türk kimliğini yok etmek gayesiyle nüfus ve tapu kayıtlarını imhaya kalkıştılar. Kürtler Kerkük’ün kendilerine ait olduğu iddiasında bulunuyorlar. Bir grup kendine ait olduğunu iddia ettiği bir şehri talan edip, yağmalar mı? Ayrıca bu talan ve yağmalama Kürtlerin yoğun yaşadığı Süleymaniye ve Dohuk şehirleri ile Çamçamal, Akra, Selahaddin, Zaho gibi kentler ve kasabalarda olmamıştır. Kürtler tarafından bu yağma ve talanın yalnızca Kerkük ve Musul’da olması bir anlam taşımıyor mu acaba?
Kerkük’e Yerleştirilen İthal Kürtler
İstihbarat Kerkük Raporu da Kerkük’ün demografik yapısının nasıl değiştirildiğini, bu konuda bugüne kadar yapılanları açıkça ifade ediyor.
Kürt bölgelerinden, Türkiye, İran ve Suriye’den on binlerce Kürt, 20 bin Dolar para, aylık maaş ve arazi vaadi ile Kerkük’e getirildi. 300 bin kişi de seçmen olarak kaydedildi. Kerkük’le ilgisi olmayanlar buraya taşındı. Onlara ev, arazi, çadır verildi. Yerleşmeleri teşvik edildi. Bu evler ve araziler devlete ve Türkmenlere aitti. Kürtler bu ev, konut ve arazileri gasp ettiler. Kürtler istila ettikleri Kerkük’te hemen hemen buldukları bütün boş arazilere ev ve konut yaptılar.
Bu ithal Kürtler Kerkük’ü, Leylan, Süleymaniye ve Erbil’e bağlayan kuzey güzergâhındaki yollar üzerinde bulunan Rahimova, İskan ve Şorca mahallelerinde yapılmış veya yapımı başlayan konutlara yerleştirildi ve Kerkük’ün etrafına “Kürt Güvenlik Hattı” oluşturuldu.
Irak’ın kuzeyindeki varoşlardan, Suriye-Türkiye-İran’dan getirilen Kürt aileler, Kerkük stadyumu içine veya stadyum kenarına yapılan evlerde barındırıldı.
Saddam döneminden kalma Kerkük’teki askeri garnizon (Feylak) içinde bulunan lojmanlara ve yapılan evlere de getirilen Kürtler aileleriyle birlikte yerleştirildi.
Kerkük’te okul, nüfus ve tapu müdürlüklerinin büyük çoğunluğu da Kürtlerin eline geçti. Kürtler ne yazık ki sadece demografik yapının bu raporda ifade edildiği gibi değiştirilmesiyle yetinmiyor. On binlerce Kürt, Kerkük’ün etrafını çevirmiş durumda…
Bu ithal Kürtleri (Kerkük’e ilgisi olmayanlar) yerleştirmek için Kerkük’ün girişinde hem Süleymaniye hem de Erbil’in kontrol noktalarını geçtikten sonra yolun iki tarafında iki katlı toplu konutlar yapıldı. Bu konutlar, Kerkük’e ithal edilen, çadır, stadyum, devlet binaları, askeri garnizonlar, evsiz, barksız on binlerce Kürt’e verildi. Abu Greyb işkence skandalını dünyaya duyuran Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci yazar Seymour Hersh; “Kerkük’ün demografisini değiştirmek için kente her gün 50 Kürt aile gönderiliyor.” bilgisini aktardı.
Kerkük Hızla Kürtleştiriliyor!
Irak İşgali ile beraber ilk iş olarak nüfus ve tapu dairelerini yakan ve yağmalayan Kürt peşmergeler, Türkmenleri sadece askeri ve kültürel bir baskı altına almakla da yetinmemişler.
Gazeteci Nermin El Mufti de Al Ahram Weekly” dergisinde izlenimlerini aktarırken, Kerkük’e Kürt göçmen yığıldığını, bunların futbol sahaları ve izci kampları dâhil boş buldukları her yere yerleştiklerini yazdı. “Kelimenin tam anlamıyla Türk kenti olan Kerkük şimdi hızla Kürtleştiriliyor” ifadesini kullandı.
Araştırmacı gazeteci Stephen Farrell’in Amerikan’ın önde gelen gazetelerden The Newyork Times’te Türkmen şehri Kerkük’ün demografik yapısının değiştirilmesini, “Kerkük Petrol Mücadelesinde Kullanılan Piyon Kürtler” başlığıyla her şeyi gözler önüne seriyor.
Irak’ın petrol yönünden en zengin rezervlerinin yanı başındaki bu varoşlarda, kurak futbol sahasının tam girişinde idrar deresi akıyor.
Stadyumda kalan 2,200 Kürt, stadyumdaki boşlukları, stantları ve otoparkları briket gecekondulardan mürekkep bir mülteci şehrine dönüştürüyor; stadyumda bu Kürtlerden başka kimse olmuyor.
Bu evsiz Kürtler (Haklı olarak şu soruyu sormak gerekiyor bu Kürtler Kerküklü ise yaşadıkları evleri, okudukları okulları, yakınları ve akrabaları nerededir?) futbol için değil, siyaset için orada bulunuyor. Petrolün bol olduğu kuzeydeki Tamim Eyaleti’nin ve başkenti Kerkük’ün, Kürt Bölgesel Yönetimi idaresine mi gireceğini yoksa Bağdat yönetiminde mi kalacağını belirleyecek referandumda oynaması gereken gönülsüz oyunculardı onlar.
Bu istikrarsız şehir, gecikmelerden ve belirsizlikten çok çekeceğe benziyor. Petrol, siyaset ve etnik kargaşanın birleşimi Kerkük’ü potansiyel olarak ülkede patlamaya en hazır yer haline getiriyor.
Kürtlerin şikâyet ettikleri nokta ise referandumdan önce şehri Kürt oylarıyla doldurmak için kendilerini buraya zorla göç ettirenlerin kendi Kürt yetkilileri olması.
Bu durumdan şikâyetçi olan 67 yaşındaki taksi şoförü Hacı Velid Muhammed, Kürt yetkililerinin Çamçamal yakınlarında yaşayan bir grup Kürt’e dediği, “orada bir çadıra dahi sahip olsanız, oraya gitmek zorundasınız” şeklindeki cümleyi aktarıyor.
Reddetmesi durumunda ne olacağını kendine sorduğumuzda, şöyle diyor Muhammed: “Allah şahit, yemeğimizi keserler aylığımızı ödemezlerdi; bize hiçbir şey vermez geri dönmeye mecbur bırakırlardı. Başka bir Kürt, Necat Cesim Muhammed ise yetkililerin: “Dediler ki eğer dönmezseniz Kerkük’ü kaybedeceğiz. Siz Kürt’sünüz ve Kerkük, Kürdistan’ın ocağına yeniden dönmeli”. Fakat gitmek istemeyenlere hiçbir maddi destek sağlanmayacak ve bu şekilde bastırılacaktı. “Kabul etmeseydim işime son vereceklerdi” diye ekliyor Muhammed.
Yıllar boyunca yapılan hileli seçimler ve zorunlu yerleşim sebebiyle nüfusla oynanan bir eyalettir Kerkük.
Bir zamanlar Arapların ikamet ettiği Subay Bölgesi olarak adı geçen bölgenin adının Kürtçe’de yeni gün manasına gelen “Nevruz” olarak değiştirilmiş olduğunu fark ediyorsunuz. Saddam Hüseyin yönetiminde Hava Kuvvetleri Tuğgenerali Vafak Aziz El Ubeydi, kendinin ve tüm komşularının bölgeyi terk ettiğini, eski mallarını kontrol etmek için zaman zaman buraya döndüğünü ifade ediyor: “Araplara karşı saldırgan bir tavır takınan peşmergelerin nefretinden korunabilmek için binlerce Arap’ın yaptığı gibi ben de evimi terk ettim. Kerkük’e döndüğümde evimin sahiplenildiğini ve eşyalarımın çalındığını gördüm, ayrıca eve Kürtçe bir de yazı bırakılmıştı. Daha sonra Kürt üniformaları giyen kişiler bana gelerek ‘Canını seviyorsan evi hemen terk et’ dedi ve evimi terk etmek zorunda kaldım.”
Kürt grupları, Nüfus ve Tapu dairelerini Neden İmha ettiler?
Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ten çıkarılan Türkmen, Kürt, Asuri ve Keldani’lerin sayısı, belgelere ve istatistiklere göre 11.878 kişidir. Irak Ticaret Bakanlığı Gıda Karnesine göre; 30 Nisan 2003 e kadar tüm etnik gruplardan 11865 kişi göçe zorlanmıştır.
Kürtlerin kaynağına göre; Kasım 2003 Tarihinde KYB (Celal Talabani’nin Partisi) adına yayınlanan El-İttihat gazetesine göre göçe zorlanan Kürtlerin toplam sayısı 11.700’dür.
2206 sayılı ve 24 Temmuz 2003 Tarihli Kürdistan-i Nwe Gazetesine göre “15839 Kürt ve Türkmen’in göçe zorlandığı” belirtilmektedir. 2000 Yılında İnsan hakları temsilcisi Max Van Der Stoel’in Kerkük’ü ziyaret ederek hazırlayıp Birleşmiş Milletler’e sunduğu uluslararası rapora göre 25.000 Türkmen, 11.700 Kürt göçe zorlanmıştır. Göçe zorlanan 15.839 kişinin hepsinin Kürt olduğunu düşünsek bile (ki çoğu Türkmen’dir), Kerkük’e dışarıdan yerleştirilen 700.000’i aşkın Kürt için nasıl bir açıklama yapılabilir?
Kürt grupları 17 Mart 1991 ve 10 Nisan 2003’te Kerkük’ü yağmalayarak, şehirdeki devlet dairelerini talan ettiler. Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmenin yolunu açmak için nüfus ve tapu kayıtlarını imha ettiler. Bu durum tesadüf olamaz.
Iraklı Kürtler, Irak’tan Toprak Talep Ediyor
Dış güçlerin desteği ile Kürtler, Irak’ın yeniden yapılandırılması sürecinde belirleyici güçlerden biri haline gelmiştir. Bölgesinde merkezden bağımsız olmuş, fiili egemenliklerini devam ettirmiş, kurulan hükümetlerde önemli konumlar kazanmış ve Irak’ın iç ve dış politikasında etkili olmuştur. Kürtler; ABD, İngiltere ve İsrail’in desteği ile kendi büyüklükleriyle orantısız olarak Irak Devleti’nde çok sayıda önemli görevi ele geçirmişlerdir. Bugün Iraklı Kürtler, Irak’tan toprak talep ediyor ve petrol zengini Türkmen şehri Kerkük’ü de sınırları içine katmak ve hayal ettikleri “Kürt devletini” (İkinci İsrail’i) kurmak istiyorlar. Sonraki hedef ise Türkiye, İran ve Suriye toprak talebinde bulunmak…
Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra ortaya çıkan otorite boşluğu pek çok grup tarafından fırsat bilinmiş, özellikle Kürt gruplar bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışan kesimlerden biri olmuştur, otoritenin sarsılması (Merkezi Hükümetin zayıflığı) ve işgal, Kürtler tarafından tarihi bir şans olarak algılanmıştır. Bu bağlamda ABD, İngiltere ve İsrail’in desteği ile Kürtler, bölgelerini genişletmek için de yeni topraklara göz dikmiştir.
Irak’ta gelişecek ayrılıkçı bir Kürt hareketinin, hele bir Kürt devletinin bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü (Türkiye, İran ve Suriye) etkilemeyeceğini düşünmek saflık olarak bile değerlendirilemez.
Irak bölünürse Türkiye muaf mı tutulur?
 Kürt grupları, elden ele ve internet sitelerinde dolaşan sözde Kürdistan haritasını dünyaya açıkça ilan ediyorlar. Sözde Kürdistan’ın resmî sınırları olarak gösteriliyor. Türkiye (Türkiye’nin 27 ili ), Suriye, İran, Azerbaycan (Nahçivan), Ermenistan ve Irak’ın toprakları da bu haritanın içinde yer alıyor. Bu haritada Türkiye topraklarını da içine alan 27 il şunlardır; Muş, Van, Adıyaman, Bitlis, Bingöl, Malatya, Hakkâri, Mardin, Erzincan, Kars, Siirt, Şanlıurfa, Tunceli, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Ağrı, Elazığ, Şırnak, Batman, Iğdır, Osmaniye, Kilis, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep ve Sivas.
 Irak gibi tarihi olan bir ülke etnik ve dini esaslara göre bölünürse Türkiye neden bundan muaf olsun? Aynısı İran, Suriye, Suudi Arabistan, Yemen ve Ürdün’de de olur. Pandora’nın kutusu sadece Irak’ta değil; Türkiye dâhil bütün bölgede açılacak. Vatansever Türkler durumu doğru analiz etmelidir! Aksi takdirde Türkiye de bölünür ve parçalanır. Türkiye’nin bu yeni durum ve statüden etkilenmeyeceğini düşünmek mümkün değildir.
Çocukluğumuzun Cennetidir Kerkük
Bazı gruplar Kerkük bizim diyor, o zaman haklı olarak şu soruları sormak gerekiyor: Kerkük sizin ise o zaman Kerkük’te tarih, medeniyet ve kültür mirasınız nerede? Yok. Kerkük sizin ise neden nüfus kayıtlarını ve tapu dairelerini tahrip edip yaktınız? Kerkük sizin ise devlet dairelerini, devlete ait araçları, okulları, hastaneleri, insanların evlerini, özel araçlarını ve iş yerlerini neden talan edip yağmaladınız? İnsan kendine ait olan bir şehri talan edip, yağmalar mı hiç? Kerkük sizin ise Irak işgalinden hemen sonra sahte “Kerkük” nüfus kâğıdı ve gıda karnesi düzenleyerek 700 bin Kürt’ü Kerkük’e neden yerleştirdiniz?
Bugün Kerkük ve Türkmenler bir yok olma, kimlik ve geleceğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Türkiye başta olmak üzere bütün Türk Dünyası’nın gözü önünde, bin yıllık bir Türk şehri göz göre göre Kürtleştirilmek istenmektedir!
Başkaları için “petrol cenneti” bizler için ise çocukluğumuzun cennetidir Kerkük… 
KAYNAKLAR:

1-Doç. Dr. Türel Yılmaz, Gazi Üniv. İİBF Uluslar arası İlişkiler Bölümü,Türkiyesiz Kerkük´te çözüm olmaz.
2-Dr. Bülent Aksoy, Kerkük-Tarihi Türk Şehri..
3-Nihat Kaşıkçı, Irak’ta Yok Edilen Türk Mirası.
4-Nefi Demirci, Belgelerle Kerkük’ün Kimliği, Orkun Dergisi, Sayı:80, Ekim 2004.
5-Erşat Hürmüzlü, Irak’ta Türkmen Gerçeği, Kerkük Vakfı Yayınları, Ankara, 2005.
6-Suphi Saatçi, Tarihten Günümüze Irak Türkleri, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2003.
7-Mahir Nakip, Kerkük’ün Kimliği, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2007.
8- Raşit Kısacık, ABD’den Kürtlere Bir Demet Kerkük, Truva Yayıncılık, İstanbul, 2007.
9-Kardaşlık Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 10, Nisan-Haziran 2001.
10-Mesud Barzani, Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi I,2. İstanbul Doz Yayınları, 2005.
11-Chris Kutschera, Kürt Ulusal Hareketi, Avesta Yayınları, İstanbul, 2001.
12-Stephen Hemsley Longrigg, 1900 – 1950 Arası Yeni Irak, Tercüme ve Yorum, Selim Taha el-Tikriti, el-Fecir Yayınları, Bağdat, 1988.
13-Ata Terzibaşı, Kerkük Matbuat Tarihi, Kerkük Vakfı Yayınları, İstanbul, 2005.
14-W.R.Hay, Two Years in Kurdistan, Experiencies of a Political Officer 1918-1920, London 1921.
15-FISCHER, Reinhard, Die Turkmenen Im Irak, frei Wissenchaftliche Arbeit zur erlangung des grades eines Magister Artrium, Universitat Berlin.
16-Zekeriya Kurşun; “Kerkük’ün Sosyal ve Demografik Yapısı”, Global Strateji, Yıl:1 Sayı:1 İlkbahar 2005.
17-Ferik El-Mızhır El-Firavn-1920 Irak Ayaklanması Liderlerinden, “Irak 1920 Ayaklanması” Bağdat-ikinci baskı,1995.
18-Said K. Aburish, Saddam Hussein, The Political Of Revenge (Saddam Hüseyin: İntikamın Politikası), Blooms Bury, London, 2001.
19- Hanna Batatu, Irak 1. Kitap, Komünistler, Baasçılar ve Özgür Subaylar, Arap Araştırmaları Yayınevi, Beyrut, 1992.
20- Said K. Aburish, Saddam Hussein, The Political Of Revenge (Sadam Hüseyin : İntikamın Politikası, Blooms bury, London, 2001.
21-Vladimir F. Minorsky, Musul Sorunu, Çeviri : Salim Şahin, Kürt Araştırmaları Merkezi Yayınları, İstanbul, 1998.
22-Hayri Emin Ömeri de, Irak’ın yeni tarihinden politik hikayeler (Arapça) , Bağdat, 1969.
23-Philip G. Kreyenbroek, Kürtler (Güncel Araştırma) Cep Belgesel, İstanbul, 2.b.2003.
24-Nefi Demirci, Sönmeyen Ateş Dinmeyen Hasret Kerkük, Türkmeneli İnsan Hakları Derneği Yayınları, İstanbul, 2006.
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder