NATO ve Türkiye’nin., Güncel NATO Konularına İlişkin Görüşleri BÖLÜM 3
2004 NATO İstanbul Zirvesi
Türkiye 28-29 Haziran 2004 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen NATO Zirvesi’ne evsahipliği yapmıştır. İstanbul Zirvesi, İttifak’ın 29 Mart 2004 tarihinde gerçekleşen genişlemesinden sonra Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde gerçekleşen ilk önemli etkinlik olmuştur.
2004 Zirvesine, Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyi üyesi 46 ülkenin yanısıra Afganistan, Bosna-Hersek ve Sırbistan-Karadağ da misafir statüsüyle iştirak etmişlerdir. Buna ilaveten, Zirve marjında NATO-Rusya Konseyi (NRC) ve NATO-Ukrayna Komisyonu (NUC) toplantıları yapılmıştır. Zirveye, yarısı resmi heyet mensupları ve diğer yarısı basın mensupları olmak üzere, yaklaşık 6000 kişi katılmıştır. Zirve çerçevesinde bir dizi “kamu diplomasisi” faaliyeti gerçekleştirilmiştir.
NATO İstanbul Zirvesi’nde Müttefikler;
-Afganistan’da ISAF harekatının İl İmar Takımları (PRT) vasıtasıyla ve ülkedeki genel seçimlere olan desteği arttırmak suretiyle genişletmeyi kararlaştırmış;
-İttifak’ın Bosna-Hersek’teki SFOR harekatına son vermesini ve Avrupa Birliği’nin bu ülkede, BM Şartı’nın VII. Bölümü uyarınca, NATO ve AB arasında mutabık kalınan Berlin (+) düzenlemelerine dayanan yeni bir görev kuvveti konuşlandırmasını memnuniyetle karşılamış;
-Kosova’daki güvenlik durumunu daha da güçlendirmek ve buradaki siyasi süreci teşvik etmek için kuvvetli bir KFOR mevcudiyetinin önemini teyit etmiş;
-NATO’nun Akdeniz’de icra edilen harekatı “Operation Active Endeavour”ın (OAE) terörizmle mücadeleye katkısını arttırmaya karar vermiş;
-Iraklı güvenlik güçlerinin eğitilmesine yardım sağlanmasını kararlaştırmış;
-Terörizme karşı yürütülen küresel mücadeleye Müttefiklerce yapılmakta olan katkıların güçlendirilmesi için genişletilmiş bir tedbirler paketi üzerinde görüş birliğine varmış;
-Tüm İttifak görevlerini icra edebilecek daha modern, kullanabilir ve konuşlandırılabilir bir kuvvete sahip olmak amacıyla NATO’nun askeri yeteneklerinin dönüşümü daha ileriye götürmeyi kararlaştırmış;
-Stratejik açıdan önem taşıyan özellikle Kafkasya ve Orta Asya bölgelerindeki Ortaklarla birlikte çalışmanın önemine değinmiş;
-NATO’nun Akdeniz Diyalogu’nu geliştirmeyi ve “İstanbul İşbirliği Girişimi” adı altında geniş Orta Doğu bölgesine yeni bir işbirliği mekanizması önermeyi kararlaştırmışlardır.
60. Yıl Zirvesi
İttifak’ın kuruluşunun 60. yılı münasebetiyle 3-4 Nisan 2009 tarihinde Almanya ve Fransa’nın ortak evsahipliğinde Kehl ve Strazburg kentlerinde düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, yalnızca tarihi ve sembolik önemi haiz bir buluşma olmakla kalmamış, aynı zamanda önemli kararların alınmasına da vesile oluşturmuştur. Yeni NATO Genel Sekreterinin seçilmesi, Fransa’nın entegre askeri yapıya dönüşü, Stratejik Konsept ve Afganistan Zirvenin ağırlıklı gündem maddelerini oluşturmuştur. Kosova’daki KFOR harekatı, NATO’nun Balkanlara yönelik politikası, NATO’nun dönüşümü ve karargah reformu Zirve marjında ele alınan diğer konuları oluşturmuştur.
Zirvenin Başlıca Sonuçları:
- NATO’nun 31 Temmuz 2009 tarihinde boşalacak NATO Genel Sekreterlik makamına zamanın Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen seçilmiştir.
- Fransa’nın İttifak’ın entegre askeri yapıya dönüş kararından duyulan memnuniyet ve anılan kararın İttifak’ın güçlendirilmesine yapacağı katkı Zirve Bildirisinde açıklanmıştır.
- İttifak’a Katılım protokollerine ilişkin onay süreçleri Zirveden önce tamamlanan Arnavutluk ve Hırvatistan Zirve sırasında resmen NATO’ya katılmışlardır.
- Zirve vesilesiyle NATO’nun 60 yıldır dayandığı temel ilkelerin sürekliliğini teyit eden ve 21. yüzyıla ilişkin vizyonunun ortaya koyan İttifak Güvenliği Deklarasyonu kabul edilmiştir. Sözkonusu Deklarasyon’da NATO’nun en son 1999 yılında güncellenmiş olan Stratejik Konsepti’nin yenilenmesi konusunda bir görevlendirmeye yer verilmiştir.
- Müteakip Zirve’nin Portekiz’de yapılması karara bağlanmıştır.
2010 Lizbon Zirvesi
19-20 Kasım 2010 tarihlerinde Lizbon’da gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi alınan kararlar itibariyle tarihi olarak nitelendirilmektedir.
Zirve’de İttifakın önümüzdeki 10 yıllık geleceğine yön verecek Stratejik Konsept belgesi kabul edilmiştir. Türkiye bu belgenin şekillenmesine aktif katkıda bulunmuştur.
Füze savunmasının bir İttifak savunma yeteneği olarak geliştirilmesi konusunda ilke kararı alınmıştır. Bu çerçevede, NATO Daimi Konseyine, komuta ve kontrol boyutları dahil olmak üzere, yeteneğin uygulamaya geçirilmesine yönelik bir eylem planının 2011 Haziran ayında yapılacak NATO Savunma Bakanları toplantısına kadar hazırlanması görevi verilmiştir.
NATO-AB işbirliği konusunda, gerek Stratejik Konsept’te gerek Zirve bildirisinde hassasiyetlerimizi dikkate alan yazımlar üzerinde anlaşmaya varılmıştır.
NATO reformu konusunda kararlar alınmıştır. NATO Komuta Yapısının kabul edilen jenerik yapıya uygun şekilde modernize edilmesi/küçültülmesi uygun görülmüştür. Bu çerçevede, NATO Karargahlarının hangi ülkelerde yer alacağına dair kararın en geç 2011 Haziran ayına kadar alınması kararlaştırılmıştır. Ayrıca, NATO’nun önümüzdeki yıllarda ihtiyaç duyacağı kritik yetenekler hakkında bir belge kabul edilmiştir. Bu belgede füze savunması konusunun yanı sıra, İttifakın gelecekte krizlere mukabele ederken sivil yeteneklere doğrudan başvurabileceği karara bağlanmıştır.
Afganistan bağlamında ISAF toplantısı yapılmıştır. Toplantıda ISAF bildirisi ile NATO ve Afganistan arasında Uzun Vadeli İşbirliğine ilişkin bir bildiri yayımlanmıştır. Afganistan’da “Geçiş/İntikal”e ilişkin konular bağlamında güvenlik sorumluluğunun 2011 yılından itibaren aşamalı olarak Afgan güvenlik güçlerine devredilmesi planlanmaktadır. Zirvede, bu süreçte NATO’nun Afganistan’a desteğinin süreceği yönündeki kuvvetli irade teyit edilmiştir.
Zirve sırasında bir NATO-Rusya Zirvesi de düzenlenmiş olup, İttifakla Rusya arasındaki karşılıklı güvene dayanan, geleceğe yönelik işbirliğinin güçlendirilmesi konusunda ortak mutabakat olduğu görülmüştür. Bu çerçevede, NRC kapsamında somut işbirliği yapılacak alanlar arasına füze savunması konusu da dahil edilmiştir. Bu Zirve NATO-Rusya ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcını teşkil etmiştir.
9. NATO’nun Yeni Stratejik Konsepti
NATO’nun yeni Stratejik Konsepti 19-20 Kasım 2010 tarihlerinde Lizbon’da düzenlenen Zirve toplantısında NATO Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından kabul edilmiştir. Belgenin İttifakın önümüzdeki 10 yıllık süredeki faaliyetlerine yön vermesi öngörülmektedir.
Yeni Konsept, ulusal ve uluslararası kamuoylarının NATO hakkında bilgilendirilmesi amacına uygun olarak eski Konsepte nazaran daha kısa ve yapısal olarak kamuoyunun daha kolay okuyabileceği bir tarzda hazırlanmıştır.
Yeni Stratejik Konseptte öne çıkan hususlar:
• Belgenin birinci paragrafında, NATO’nun temel amacının tüm Müttefik ülke halk ve topraklarının korunması olduğu vurgulanmaktadır. Bu ifade, 16. paragraftaki “NATO’nun en büyük sorumluluğunun Vaşington Antlaşmasının beşinci maddesinde belirtildiği üzere Müttefik ülke halk ve topraklarının korunması ve savunulması olduğu” şeklindeki yazımla birlikte değerlendirildiğinde müşterek savunma konusuna kuvvetli bir vurgu yapıldığı söylenebilir. Bununla birlikte, dördüncü paragrafta İttifakın temel görevleri müşterek savunma, kriz yönetimi ve işbirliğine dayalı güvenlik olarak sayılmakta olup, bu, spesifik olarak müşterek savunmanın özgün konumuna önceki Stratejik Konseptlere göre farklı bir yaklaşım getirmektedir.
• Belgenin üçüncü paragrafında Transatlantik bağın güçlü bir şekilde muhafaza edildiği ve Atlantik’in her iki yakasında NATO üyelerinin güvenliğinin bölünmez olduğu ve bu güvenliğin dayanışma, ortak amaç ve adil külfet paylaşımı ilkeleri temelinde savunulacağı vurgulanmaktadır.
• Beşinci paragrafta NATO’nun Müttefik ülkelerin toprak bütünlüğünü, siyasi bağımsızlığını ve güvenliğini ilgilendiren bütün konularda temel Transatlantik forum olmaya devam ettiği kayıtlıdır. Bu ifade “herhangi bir Müttefikin herhangi bir güvenlik meselesini masaya getirebileceği” yönündeki yazımla birlikte ele alındığında, “temel görevler” arasında zikredilmemiş olmakla birlikte, İttifakın belkemiğini oluşturan “danışma” müessesine gereken önem verilmiştir.
• “Güvenlik ortamı” başlığı altındaki 7-15. paragraflarda Müttefiklere konvansiyonel tehditin azalmış olduğu, ancak bu konunun göz ardı edilemeyeceği, zira birçok ülkenin balistik füzeler dahil olmak üzere modern silahlar edinmekte olduğu, kitle imha silahlarının yayılmasının ise küresel istikrar ve refah için hesaplanamayacak sonuçları beraberinde getirebileceği ve “terörizmin” NATO ülkelerine doğrudan tehdit oluşturduğu belirtilmekte ayrıca siber saldırılar, kritik altyapıya olabilecek tehditler ve yeni teknolojilerle üretilecek silahlara karşı hazırlıklı olunması gereğine değinilmektedir.
• 17. paragrafta savunma ve caydırıcılık bağlamında, nükleer ve konvansiyonel yeteneklerin uygun şekilde meczedilmesinin İttifak stratejisinin temel unsurunu teşkil ettiği belirtilmektedir. Bu paragrafta nükleer silahlar var olduğu sürece NATO’nun nükleer bir İttifak olmaya devam edeceğinin altı çizilmektedir.
• 19. paragrafta NATO’nun herhangi bir tehdide karşı İttifak halklarının savunulmasını teminen gerekli olan bütün yeteneklere sahip olmasının temin edileceği kayıtlıdır. Bu bağlamda, diğer hususların yanısıra, NATO’nun müşterek savunma ve stratejik mesafe de dahil olmak üzere kriz mukabelesi için, eşzamanlı büyük ve küçük harekatlar icra etme yetisine sahip olacağı ve aynı amaçla konuşlandırılabilir kuvvetler idame ettirileceği belirtilmektedir.
• Aynı paragrafta İttifak halk ve topraklarının balistik füze saldırısına karşı korunması amacıyla müşterek savunmanın temel bir öğesi olarak, füze savunması yeteneği geliştirileceği ve bu konuda Rusya ve diğer Avrupa-Atlantik ortaklarla işbirliği yapılacağı ifade edilmektedir.
• 19. paragrafta ayrıca, terörizme karşı savunma kapasitesinin artırılacağı kaydedilmektedir.
• 21. paragrafta, kriz mukabelesi çerçevesinde kapsamlı yaklaşımın önemi vurgulanmaktadır. Krizlerin her aşamasında gerçekleştirilecek faaliyetlerin hem planlama hem icra safhalarında diğer uluslararası aktörlerle aktif işbirliği yapılacağı belirtilmektedir. Bununla beraber, izleyen paragraflarda İttifakın gerektiği hallerde kullanılmak üzere sivil yeteneklere de başvurabileceği ve her hal ve karda sivil-asker planlama yeteneğinin kuvvetlendirileceği açık ifadelerle belirtilmektedir.
• 27. paragrafta NATO’nun uyguladığı ve şimdiye kadar Avrupa’da barış ve istikrarın pekiştirilmesi konusunda büyük katkı sağlayan “açık kapı “politikasının sürdürüleceği belirtilmektedir.
• Ortaklarla ve uluslararası örgütlerle işbirliği konusunda oldukça kuvvetli ifadelere yer verilmiştir. “Ortaklıklar” müessesesi uluslararası güvenlik çabaları çerçevesinde İttifakın temel görevleri arasında yerini bulmuştur.
• 30. paragrafta NATO’nun operasyonel ortaklarına, katkıda bulundukları NATO öncülüğündeki İttifak harekatlarına dair strateji ve kararların şekillendirilmesinde “yapısal rol” verileceği belirtilmektedir.
• 32. paragraf NATO-AB stratejik ortaklığıyla alakalıdır. Bu paragrafta, AB’nin NATO için temel “ortak” olduğu, NATO’nun daha güçlü bir Avrupa savunmasının önemini müdrik bulunduğu ve Lizbon Antlaşmasının memnuniyetle karşılandığı belirtilmektedir. Paragrafın dibacesindeki Türkiye gibi AB üyesi olmayan Müttefiklerin AB’nin ortak güvenlik sınamalarına mukabele etme kapasitesine (AB’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası-OGSP) önemli katkıda bulundukları bir kez daha teslim edilmektedir. Keza AB üyesi olmayan Müttefiklerin OGSP’ye “tam olarak dahil edilmelerinin elzem olduğu” belirtilmektedir. Paragrafın tirelerden oluşan ikinci bölümünde ise NATO-AB işbirliğinin her alanda geliştirileceği yönündeki kararlılık vurgulanmaktadır. Ancak bu bağlamda dibacenin son cümlesinde “atılacak adımlar bağlamında daha olumlu koşulların yaratılması gerektiği” ortaya konulmaktadır. Anılan paragrafta ayrıca, 2002-2003 yıllarında kabul edilen NATO ile AB arasındaki uzlaşılmış işbirliği çerçevesine atıfta bulunulmaktadır.
• 33. paragrafta NATO-Rusya işbirliğinin stratejik önemi haiz olduğu vurgulanmıştır. 34. paragrafta ise, NATO ile Rusya arasındaki siyasi istişareler ve pratik işbirliğinin, füze savunması, terörizmle, uyuşturucuyla ve deniz haydutluğuyla mücadele ve uluslararası istikrarın desteklenmesi konuları dahil olacak şekilde güçlendirileceği vurgulanmıştır.
• 35. paragrafta Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyi üyeleri, Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği Girişimi ülkeleriyle işbirliğinin geliştirileceği belirtilmektedir. Ayrıca, Batı Balkanlar bölgesinin Avrupa Atlantik bölgesiyle entegrasyonunun kolaylaştırılmasının hedeflendiği, Akdeniz Diyaloğu ve Körfez ülkeleriyle güvenlik ortaklığının derinleştirileceği ve Akdeniz Diyaloğu ile İstanbul İşbirliği Girişimine yeni ortakların kabul edilmesine hazır olunacağı kaydedilmektedir.
• 36 ve 37. paragraflarda ise savunma dönüşümü ve reform konularına yer verilmektedir. Bu bağlamda genel ilkeler sıralanmış olup, bu bölüm bir önceki Stratejik Konseptin ilgili bölümüne göre oldukça kısa tutulmuştur.
10. Suriye’de devam eden kriz çerçevesinde ülkemizde Patriot konuşlandırılması
Suriye’deki kriz insani ve güvenlik boyutuyla ülkemizi etkilemektedir. 22 Haziran 2012 tarihinde askeri bir eğitim uçağımız Suriye tarafından düşürülmüş; pilotumuz şehit olmuştur. Suriye’deki rejim güçlerinin attığı top mermileri, 3 Ekim 2012 tarihinde Akçakale’de beş vatandaşımızın hayatını kaybetmesine; pekçoğunun da yaralanmasına neden olmuştur. Rejimin elindeki balistik füzeler ve kimyasal silahlar, uluslararası toplum için ayrıca endişe teşkil etmektedir.
Böyle bir ortamda, Kuzey Atlantik Antlaşmasının IV. Maddesi çerçevesinde ülkemizin istemiyle NATO’da gerçekleştirilen istişareler sonucunda, halkımızın ve topraklarımızın Suriye’den kaynaklanabilecek balistik füze tehditlerine karşı korunması için, ulusal hava savunmamızın Patriot bataryalarıyla takviyesi 21 Kasım 2012 tarihinde NATO’dan talep edilmiştir.
Talebimize cevaben, Kuzey Atlantik Konseyinin, Dışişleri Bakanları seviyesinde 4 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirdiği toplantısında, Türk halkı ve topraklarını savunmak ve İttifak sınırındaki krizin yatıştırılmasına katkıda bulunmak amacıyla ulusal hava savunmamızın takviyesi için Patriot savunma sistemlerinin ülkemize yerleştirilmesi kararı alınmıştır.
Bu karar, Müttefiklerimizin İttifak güvenliğine olan taahhütlerinin ve NATO halklarının ve topraklarının savunulmasına yönelik dayanışma ve kararlılıklarının bir tezahürüdür. İttifak dayanışmasının ve birliğinin teyiden ve pratikte ortaya konulması bakımından önem taşıyan bu kararın ardından, ABD, Hollanda ve Almanya, ülkemize ikişer adet Patriot bataryası göndereceklerini açıklamışlardır.
Patriot bataryalarının konuşlandırılacağı mevziler, ülkemizin öncelikleri doğrultusunda ve ABD, Almanya, Hollanda’yla müştereken ve NATO askeri makamlarıyla eşgüdüm halinde belirlenmiştir. Bu çerçevede, iki Alman bataryasının Kahramanmaraş, iki Hollanda bataryasının Adana ve iki ABD bataryasının Gaziantep’e konuşlandırılması kararlaştırılmıştır. Patriot bataryalarının mevzileri, sisteminin askeri-teknik özellikleri dikkate alınarak, öncelikle sivil halka mümkün olan en geniş kapsama ve korumayı sağlayacak şekilde tespit edilmiştir.
http://www.mfa.gov.tr/ii_-nato-ve-turkiye_nin-guncel-nato-konularina-iliskin-gorusleri.tr.mfa
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder