1 Mart 2017 Çarşamba

TÜRKİYE NİN TERÖRLE MÜCADELE BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM 4


 TÜRKİYE NİN TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ  BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM  4


2.2.3. Dıs Destegin Çesitleri

Teröre olan dıs destek çesitlerini asagıdaki sekillerde genellemek mümkündür:
- Örgüt’e politika belirlemek ve strateji vermek
- Lojistik Destek ( Silah ve Mühimmat temini)
- Kamp yeri tahsis etmek
- Finans destegi (para ve bagıs toplanmasına izin vermek, örgüte ait propaganda   malzemelerinin satısına izin vermek, örgütün konserler düzenlemesine izin
  vermek, uyusturucu kaçakçılıgına izin vermek. vb.)
- Sahte kimlik, pasaport vermek,
- Örgüt evi tahsis etmek
- Hava yolu geçislerine kolaylık saglamak
- Tedavi imkanı saglamak.
- Teröristlerin sınır geçislerine, sınır karakolları vasıtasıyla yardımcı olmak.
- Örgüte istihbari bilgi saglamak.
- Uluslararası ve bölgesel yayın kuruluslarına beyanat verme ve yazılı   propagan   da yapma faaliyetlerine imkan saglamak.
- Örgüt mensuplarına serbest dolasım hakkı verme ve üçüncü ülkelere gidis    dönüsleri ne kolaylık saglamak.
- Üst düzey emekli subayları, örgütü desteklemeye yönlendirmek.
- Örgütün TV yayını yapmasına izin vermek.
- Örgüte olan destegi sahte insan hakları ve demokratiklesme semsiyesi altında kamufle etmektir.129

2.2.4. Türkiye Devleti’ni Yıkmaya Yönelik ç Tehdit Unsurları

2.2.4.1. Asırı Sol Unsurlar

1961’de Türk Anayasası bir sosyalist partinin kurulmasına izin vermistir ve Türkiye İsçi Partisi kurulmustur. 1963’te seçimler yapıldıgında bu parti oyların sadece%3’ünü almıstır. Ancak solcu hareket büyümüs ve birkaç yıl içerisinde Türkiye’de solcu dernek ve kulüpler çogalmıstır.130 Bu kulüp ve dernekler özellikle 1960-1980 yıllarıarasında Türkiye’de terör faaliyeti gerçeklestiren unsurlar olmuşlardır. Her ne kadar 1960 - 1980 döneminde asırı sol grubun gerçeklestirdigi eylem sıklıgı fazla olsa da, günümüzde de DHKP-C ve TKP-ML Terör örgütlerinin halen eylemlerine devam ettikleri bilinmektedir.

Türkiye’deki sol harekatın gelisimi dünyadaki asırı sol akımların gelisimiyle paralel bir yol izlemistir. Belirli dönemlerde artmıs belirli dönemlerde azalmıs, ancak her dönem tehdit olma özelligini korumustur. Asırı sol unsurların amacı; mevcut anayasal düzeni yıkıp, ülkenin tamamı yada bir bölümünde, komünist ideolojinin hakim kılınmasını saglayarak, Marksist - Leninist bir düzen kurmaktır.131

Ancak burada amaç konusunda dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. her zaman terörün amacı, teröristin ifade ettigi amaçla aynı degildir. Terör olaylarında düz mantık degil diyalektik mantık kullanılmalıdır. Yani teröristin yapacagı eylemden çok, bu eylemlere yönelik reaksiyonlar ön plandadır. Mesela sol bir terör eylemi, ülkede sagcı bir reaksiyonu tesvik etmek amacıyla kullanılabilmektedir. Ya da terör eylemini yapan grubun söylemlerine ve ideolojisine karsı halkın mukavemetini artırmak  amacı da güdülebilmektedir. Buna ası etkisi denilmektedir.132 Nitekim Türkiye’de bahsedilen bu aşı etkisine sıkça rastlanılmıstır. Asırı sol ve asırı sag gruplar ası  etkisi sonucunda büyük ilerlemeler göstermişlerdir.

Türkiye’de asırı sol faaliyetlerde bulunan ilk önemli örgüt; Türkiye Komünist Partisi’dir (TKP). Zaten Türkiye’de faaliyet gösteren asırı sol tehdit
unsurlarının birçogu da bu partinin ve diger asırı sol unsurların bölünmesi sonucu meydana gelmistir.133


Türkiye’de faaliyet gösteren baslıca asırı sol unsurlar asagıdaki gibidir;

- TKP (Türkiye Komünist Partisi)
- THKP-C (Türkiye Halk Kurtulus Partisi Cephesi)
- THKO (Türkiye Halk Kurtulus Ordusu)
- TİKP (Türkiye İhtilalci Köylü Partisi)
- DHKP-C (Devrimci Halk Kurulus Partisi Cephesi)
- TDP (Türkiye Devrim Partisi)
-TKP-ML-TİKKO134

Asırı sol unsurlar genellikle büyük sehirleri, kırsal alanları, ögrenci ve ceza evlerini faaliyet alanı olarak seçmektedirler. Faaliyetlerinde isçi, memur, ögrenci ve esnaf gibi yapılanmalar mevcut oldugundan bir çesit is bölümü ile faaliyetlerini yürüttükleri anlasılmaktadır.

2.2.4.2. İrticai Unsurlar

İrticai unsurların hilafeti bir yönetim sistemi olarak benimseyerek ve benimseterek bir din devleti kurmayı amaçladıkları herkes tarafından bilinmektedir.
Ancak irticai unsurlar için kapsamlı bir amaç tanımlaması yapacak olursak, amaçlanan sey; devletin siyasi, ekonomik, hukuki ve sosyal temel nizamlarını kısmen yahut tamamen dini esas ve usullere dayandırarak seriat rejimini getirmek ve bütün İslam ülkelerini bir bayrak altında toplayarak hilafeti geri getirmektir.135
Devletin temel düzeni dini esas ve inançlara dayandırmayı amaçlayan irticai unsurlar, strateji olarak; önce Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde teokratik bir devlet kurmak, sonrada tüm "slam ülkelerini bir bayrak altında toplamayı benimsemislerdir. 

Bu strateji dört asamadan olusmaktadır;

- Laikligi dinsizlik olarak algılayan bir tabanı yasal yahut yasal olmayan kuruluslara yerlestirmek.
- Bu tabanla politik bir güç meydana getirmek ve silahlanmak.
- Siyasi iktidarı demokratik yollarla ele geçirmek ve karsı güçlerin tavsiyesini saglamak.
- Türkiye’de teokratik bir devlet kurmak ve müteakiben tüm İslam Devletlerini birlestirmek.136

Bu baglamda Türkiye’de faaliyet gösteren baslıca irticai örgütler sunlardır;

- Hizbullah Terör Örgütü
- İslami Hareket Örgütü
- İslami Büyük Dogu Akıncılar Cephesi
- Vasat Örgütü
- Ceysullah Örgütü
- İslami Cemaatler Birligi
- Tevhid (Selam) Terör Örgütü
- Acz-i mendi Grubu

2.2.4.3. Asırı Sag Unsurlar

Asırı sag unsurlar ülkemizde ırk temeline dayalı bir devlet sistemini hakim kılmayı amaçlamaktadırlar. Türkiye’de demokratik devlet düzenini yıkmak için,
sahneye önce Marksist terör örgütleri çıkmıs ve buna paralel olarak sag terör örgütlerinin faaliyetleri söz konusu olmustur.
Bu unsurların amaçları bir “Doktrin” olarak kabul ettikleri görüsler dogrultusunda devletin yeniden teskilatlandırılmasından hareketle, devletin sosyal,
siyasi ve ekonomik yapısında degisiklik yaparak bir kadro olusturulmasından sonra devlet gücünün yerine kendileri geçerek bu kadroyu her ne sekilde olursa 
olsun iktidar yapmak, baska bir deyisle; benimsedikleri ilkelerin yanı sıra “Tek Lider” prensibini de kabul ederek, zaman zaman panturanizm propagandasına 
yönelerek, anayasada yer alan “vatandaslık” anlayısını kapalı bir sekilde de olsa reddederek milleti meydana getiren unsurlar olarak sadece Türk-İslam sentezini 
esas alarak bir bütün haline getirdikleri ideolojik düsüncelerini devlet felsefesine hakim fikir haline getirmektir.137

Asırı sag unsurlar stratejileri asagıdaki konuları kapsamaktadır;

• Fikirlerini mevcut yada yeni kurulacak bir organizasyona mal ederek, sempatizan kadrolarını da bu siyasi organizasyon bünyesinde toplamak,
• Merkeziyetçi yönetim seklinden uzaklasmamak kosulu ile; ögrenci, isçi, esnaf, köylü, serbest meslek ve isveren kesimlerinde örgütlenerek etkinlik saglamak.
• Kendileri için engel olarak kabul ettikleri kisi veya gruplara karsı faaliyet göstermek üzere silahlı eylem kadrosu olusturarak, bu güçlerini gerektiginde, misilleme ve sindirme dogrultusunda kullanmak,
• Sürekli sekilde tek antikomünist grup oldukları temasını islemek ve bunun propagandasını yapmak ve devletim tüm kadrolarına sahip olmak maksadıyla
karsıt güçleri yok etmek.138

2.2.5. İç Tehdit Unsurlarının Faaliyet Safhaları

İç tehdit unsurları amaçlarını gerçeklestirmek maksadıyla uyguladıkları
faaliyetlerde genel olarak su safhaları uygularlar;
- Baslangıç safhası; "deolojik görüslerin tanıtılması ve sempatizan yetistirme.
- Örgütlenme safhası; Benimsenen ideolojik görüslerin tabana yayılması ve olusan sempatizan kadroların yönlendirilmesi amacıyla, duruma göre yasal, yasal olmayan örgütlenmelere gidilmesi.
- Az siddetli eylem safhası (Terör Safhası); Yasadısı her türlü eylemlere yönelerek toplumda yılgınlık korku ve dehset yaratılmaya çalısılması, silahlı çeteler olusturulması.
- "ç savas safhası ("syan); Hedeflenen bölgelerde kontrolün ele geçirilmeye çalısılması, devlet güçleriyle çatısmalara girisilmesi, olusturulan silahlı grupların
düzenli orduya dönüstürülmeye çalısılması.

İste bütün bu asamalar tamamlandıgında ülke parçalanmıs yönetim biçimi degismis olacaktır.

2.3. TÜRKİYE’DE PKK TERÖRÜ

2.3.1. PKK Terör Örgütünün Tarihçesi

Kürtlerin uluslararası kamuoyunda ilgi odagı haline gelmesi 1991 Körfez
savası dönemine rastlamaktadır. Ancak Osmanlı Devleti’nin 19. yy. da çöküs sürecine girmesi ve orta doguda ki petrol yataklarının kesfi Kürtleri 20. yy.’ın basından itibaren, güçlü devletlerin ilgi alanına sokmustur.139
PKK terörünün temelleri de iste bu ilgi alanıyla yakından alakalıdır.
Geçmiste oldugu gibi günümüzde de bir takım uluslararası aktörler benzer piyonları kullanarak aynı senaryoları sahneye sürmektedirler.

Kısa adı PKK olan (Patiya Karkarei Kürdistan) örgüt kendini gizleyen çok dar bir kadro hareketi olarak örgütlenmeye baslamıstır. 21 Mart 1973 tarihinde yani
Nevruz Bayramında, Ankara yakınlarındaki Çubuk Barajı civarında halen örgütün fiili lideri konumundaki Abdullah Öcalan ve arkadasları tarafından kurulan örgüt, bölücü gruplanmanın ideolojik alt yapısını 1973-1975 tarihleri arasında yapmıstır.140

Örgütün bu dönemdeki adı “Kürdistan Devrimcileri”dir. 1976 yılından itibaren faaliyetler 1977 bahar aylarına kadar yogunlastırılmıs, Ankara’da olusturulan
çekirdek kadronun benzerleri dogu ve güneydogu Anadolu’nun çesitli il ve ilçelerinde gerçeklestirilmistir.141

1978 yılına gelindiginde örgüt giderek partilesme çalısmalarına yönelmis sözde birinci kongrelerini 27 Kasın 1978 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fis
Köyü’nde gerçeklestirmislerdir. Bu sözde kongre sonucunda “Kürdistan Devrimcileri” adlı örgütün ismi PKK olarak degistirilmistir.142 Bu noktada PKK Terör Örgütü’nün kurulus tarihi olarak belirtecegimiz tarih; 27 Kasım 1978’dir.143 Bu döneme kadar Dogu ve Güneydogu Anadolu Bölgeleri’nde örgütün tanınmasından itibaren örgüt “Apo’cular” olarak anılmıstır.144

Hemen belirtmek gerekir ki, örgütün bu kadar kısa sürede gelisimini tamamlamasının temelinde o dönemdeki ülkenin içinde bulundugu sartlar ve bölgedeki kaotik ortam gibi nedenler yatmaktadır. Bunun dısında örgütün birden bire gelismesindeki en önemli nedenlerden bir tanesi de etnik ayrımcılıgı örgütlenmek maksadıyla kullanmasıdır.145 O tarihlerde örgütün gelisim sagladıgı bölge göz öünüde bulundurulursa; ulasım agı zayıf, elektrik yok, iletisim ve haberlesme de eksiklikler büyük. "ste bütün bu olumsuzluklar örgütün gelisiminde öncü etkenler olmuslardır.

PKK, Marksist Leninist ilkelere göre kurulmustur, halen bu ideolojik
felsefe ile hareket etmektedir.146
Bu sekilde 1980’li yıllara gelinmistir. 1984 yılına gelinceye kadar
Türkiye’de içten içe yanan “Kürtçülük” atesi PKK’nın 15 Agustos 1984 günü
gerçeklestirdigi Eruh ve Semdinli baskınlarıyla birden bire alevlenmistir.147 Semdinli 1984 yılında ilk PKK hareketlerinin basladıgı ve Eruh’la birlikte baskınların yapıldıgı ilk yerdir.148
Öcalan ilk sorgusunda Eruh ve Semdinli baskınlarıyla ilgili olarak sunları
söylemistir; “PKK Örgütü kurulusundan itibaren silahlı mücadelesini 1984 Agustosuna kadar olan bölüm ve ondan sonraki bölümler olarak ayırabiliriz. Birinci dönem Hilvan-Siverek dönemidir. Daha çok mahalli otoriteye karsı yani agalar sıhlar gibi etkin ailelere karsı oldugumuz dönemdir. Semdinli ve Eruh baskınları ise devlete karsı dogrudan gerilla karakterinde baslar, kendi içinde asamalara ayrılmaktadır, birinci asama 1987
yılına kadardır.”149
Kanlı terör örgüt liderinin sözlerinden de anlasılacagı gibi 1984 ve 1987
tarihleri önemli tarihlerdir. Artık örgüt yapılanmasını tamamlamıs ve bölgede bir güç haline gelmistir.
"ste bu asamada örgüte büyük bir darbe indirmek gerekmekteydi, çünkü
örgüt vatandasları kadın çocuk, yaslı genç demeden hunharca öldürüyordu. Nitekim 1990’lu yıllara kadar geçen sürede güvenlik kuvvetleri içte ve dısta basarılı harekatı ve dıs politikanın etkinligi sonucunda PKK agır darbeler almıs ve eylemleri etkinligini büyük ölçüde yitirmistir. Ancak her ne kadar güvenlik kuvvetlerinin basarılı operasyonlarıyla örgüt yıpratıldıysa da tam olarak bitmemistir.
1991 yılı Körfez savası PKK’ya büyük bir avantaj saglastır. PKK
Türkiye’de ikinci plana düsmüs, dikkatler yanı basımızdaki savasa çevrilmistir.

Böylelikle örgüt biraz da olsa rahatlamıstır. PKK’nın ikinci büyük rahatlaması ise yine Körfez savası sonrası silah bırakıp kaçan Irak askerleri ile olmustur. Böylece PKK çok büyük bir silah kaynagına kavusmustur. Nitekim günümüzde de Irak’a bir müdahale vardır ve yine silah bırakıp kaçan Irak askerleri vardır.
1993’e gelindiginde PKK yine tüm kadrolarıyla bilinen bir örgüttür. Silahlı
mücadeleye devam etmektedir. Köy baskınları, köy yakma ve köy bosaltma gibi
faaliyetler artmıs, durum çıgırından çıkmaya baslamıstır. Bu gidisin önüne geçmek için 1993-1994 yıllarında PKK’ya karsı büyük bir askeri operasyon gerçeklestirilmistir. Arka arkaya yapılan operasyonlarda yaklasık 300 bin asker görev almıs PKK’ya büyük darbeler indirilmistir.150
Nitekim diger dönemler nazaran bu dönemde örgüte katılımlar iyice düsmüs
örgüt çökme noktasına gelmistir. Örgüte katılımlardaki düsüsü örgütün sözde Botan eyaletine olan katılım sayılarından anlayabilmek mümkündür.




Tablo 2.2. Yıllara göre PKK’ya katılım

Kaynak: Oktay Pirim – Süha Örtülü, Ömerli Köyünden "mralı’ya PKK’nın Yirmi Yıllık Öyküsü, 1.Baskı, Boyut Yayın Grubu, İstanbul 1999, s.26.

Görüldügü gibi 1994 sonlarında bir daralma mevcuttur ve bu daralmaya operasyonlar sonucu öldürülen militanlar ve örgütten kaçanlar da eklenirse örgüt bu dönemde kan kaybına ugratılmıstır.

1994’ten itibaren gerek vatandasların bir bütün olarak hareket etmesi ve gerekse 1994 yılından itibaren TSK’nın uygulamaya koydugu “Alan Hakimiyeti
Konsepti” anlayısıyla yapılan operasyonlar sonucu örgüt büyük kayıplar vermistir.
1994’ten sonra örgüt iyice zayıflamaya baslamıs, takip eden yıllarda bölgede tek söz sahibi unsur TSK ve Devlet’in yetkili organları olmustur.
Örgüt üzerinde 1994 bahar-yaz döneminde tesisi saglanan baskının, 1994-95 kıs dönemi süresince de devam ettirilmesi sonucu, örgütün 1995 baharına kadar her alanda güç kaybına ugrayarak girmesi saglanmıs ve örgüt bir anlamda çözülme sürecine yaklastırılmıstır.
PKK için sonun baslangıcını söyle özetleyebilir; PKK’nın bu kadar güçlü hale gelmesinin ardında daha önce de anlatıldıgı gibi elbette dıs destek vardır; Nitekim en sonunda Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla ATES’in eylül 1998’de Hatay’a gidip PKK’nın artık savas nedeni olabilecegini Suriye’ye en kararlı dille açıklaması, Suriye tarafından dogru algılanmıstır.151 Terörist bası A. Öcalan Türkiye Cumhuriyeti’nin kararlı tutumu sonucu uzun süreden beri barınmakta oldugu Suriye’yi 1998 yılında terk etmek zorunda kalmıs, ısrarla sürdürülen takipler sonucunda hiçbir ülkede barınamayan terörist bası 15 Subat 1999 yılında Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilmistir. "ste bu nokta örgütün çöküsündeki önemli kilometre taslarından birisidir.
1998 yılında kamuoyunda PKK’nın artık eskisi kadar güçlü olmadıgına dair yaygın bir kanaat vardı. Ancak tehdidin ortadan kalkmadıgı bir gerçektir.152
Terörist bası aynı yıl yargılanmıs 29 Haziran 1999 tarihinde idama mahkum edilmis olup halen hükümlü olarak "mralı cezaevinde bulunmaktadır.
Terörist basının yakalanarak "mralı cezaevine getirilmesinden sonra örgüt “silahlı strateji yöntemi” ile bir yere varılamayacagını anlayarak strateji degistirmistir. 1
Eylül 1999 tarihinde tek taraflı ateskes ilan etmis ve taktiksel olarak taban genisletme ve muhatap alınma amaçlı “Demokratik Cumhuriyet” söylemlerini dile getirmeye baslamıstır. Özellikle terörist bası A. Öcalan’ın yakalanmasının ardından örgüt içerisinde baslayan yönetim karmasası örgütün Tunceli bölge sorumlusu tarafından sözde örgüt merkez karargahına gönderilen rapor ile daha net biçimde ortaya çıkmıstır.

Raporda örgütün bir iç çatısma içerisinde oldugu belirtilmis, örgüt içerinde pek çok üst düzey yöneticinin basa geçme mücadelesi verdigi, sözde genel merkeze bildirilmistir.153
Örgüt içerisindeki bu yönetim kargasası, örgütün eylemlerinde gözle görülür bir düsüse de neden olmakla birlikte, Türkiye dısındaki ülkelerdeki örgüt faaliyetlerini de olumsuz sekilde etkilemistir.154
PKK terör örgütü Ocak-Subat 1999 tarihinde "ran’ın Kandil Dagı bölgesinde 6. kongresini yapmıstır. Karısıklıklar içinde geçen toplantı, herhangi bir
karar alınamadan dagılmıstır.155 Bu olay da örgütün bu dönemde eskisi kadar güçlü olmadıgını gösteren önemli delillerden bir tanesidir. Her ne kadar bu dönemde örgüt zayıflasa da PKK’ya 1999’dan sonra katılanlar örgüt kadrolarının % 40’nı olusturmaktadır.156 Ayrıca 1999’dan sonra örgüte en büyük katılım 2004 yılında olmustur.157 Tüm bu veriler önemle dikkate alınmalı ve örgütün olusturdugu tehdit gözden kaçırılmamalıdır.

2000’li yıllardan itibaren terörist bası artık “2000’li yıllarda özgür bir parça vatan topragımız olacak” seklindeki demeçlerini veremez olmustur.158 Örgüt 23 Ocak
2000 ve 24 Nisan 2002 tarihlerinde sözde 7. ve 8. Kongrelerini gerçeklestirmis ve bu kongrelerde alınan kararlarla siyasallasma faaliyetlerine yönelmistir.
Günümüzde yani 2005’li yıllara gelindiginde örgüt ABD’nin Körfez harekatında oldugu gibi, Irak harekatından faydalanmaya baslamıs, Irak ordusunun
bıraktıgı silah ve mühimmatlarla, mayınlama faaliyetleri icra etmektedir. Örgütün çatısmalardan kaçınarak mayınlama faaliyetleri icra etmeye yönelmesi örgütün artık dag kadrosunun azaldıgını, mücadele edecek gücünün kalmadıgını göstermektedir.

Artık durum “Apo Kisiligi” ve PKK için tam bir hüsrandır. Binlerce insan ölmüs, binlerce insanın yasamı alt üst edilmis, ama ortada kan, yıkım ve göz yasından
baska ve birde kendini bu acılar üzerinde yasatmayı politika sanacak kadar zavallı bir çete meclisinden baska bir sey kalmamıstır.159
Ancak su da bir gerçektir ki; Günümüzde PKK’ya karsı silahlı mücadelede
1990’lı yıllara oranla tahditler vardır. Genel Kurmay Baskanı Orgeneral Hilmi Özkök, 5 Agustos 2005 tarihinde yaptıgı konusmada, TSK’nin yetkilerinin kısıtlanmasına karsın, PKK’ya karsı mücadelenin özveriyle sürecegini belirtmistir.160 Türkiye’nin en üst düzey komutanının bu açıklaması terörle mücadelede tahditler oldugunun bir göstergesidir. İste bu 15 yıllık süre zarfında Türkiye 30 bin insanını kaybetmis161 ve milyonlarca dolar maddi kayba ugramıstır.

2.3.2. PKK Terör Örgütünün Amaç ve Stratejisi

PKK’nın amacı ilk olarak bir bölgeyi ele geçirmek ve ona egemen olmak,
ardından da bir iç savas çıkartmaktır. PKK hiç degilse dıs dünyaya, Türkiye’de bir iç savasın oldugu görüntüsünü yansıtmaya çalısmaktadır.162 PKK Türkiye’nin dogu ve güneydogusunda belli bir bölgeyi ele geçirerek kurtarılmıs bölge kurmak amacındadır.
Bu amacı gerçeklestirmek maksadıyla PKK’nın uyguladıgı yaygın strateji bölgede “üs bölgeleri” kurabilmektir.
Örgütün amacının “Bagımsız Kürdistan’ın” kurulması oldugu kamuoyunda
yaygın kanaatle bilinmektedir. Bu amaçla örgütün kurmaylarınca ve dısardan verilen destekle gelistirilen strateji asagıdaki gibidir;
- "lk etapta kültürel ve sosyal bazı haklar elde edilecek,
- "kinci asamada Türkiye’nin üniter yapısı bozulacak, özerk yada yarı
   bagımsız bir yönetim sistemi olusturulmaya çalısılacak,
- Akabinde Türkiye, "ran, Suriye gibi ülkelerin de bazı parçalarını içine
   alan bir “Kürt Devlet’i” kurulacaktır.
- Son asamada ise bu ülkelerdeki parçalar da birlestirilerek sözde “ Kürdistan”        kurulacaktır . 163  

2.3.2.1. Örgütün Yeni Stratejisi

Daha önce de belirtildigi örgüt, örgüt liderinin yakalanmasından sonra bir strateji degisikligine gitmistir. Ancak bu yeni stratejinin temelinde sadece Abdullah
Öcalan’ın yakalanması yatmamaktadır. 11 Eylül 2001’de ABD’de gerçeklestirilen terörist saldırılar sonucu dünya genelinde olusan konjonktür de, yeni strateji
olusturulması sürecini hızlandırmıstır. Çünkü bu saldırılar sonucunda dünya devletlerinin teröre olan bakıs açısı degismis, örgütte buna paralel olarak ve yeni
stratejisi geregi geçici olarak silahlı mücadele yöntemini bırakmak zorunda kalmıstır.

Yeni stratejinin temellerini su sekilde özetleyebiliriz;

- Terörist grupların yurt dısına çıkarılması (Toparlanma süreci için)
- Kürt kimliginin tanınmasına yönelik legal ve illegal propaganda yöntemlerinin gelistirilmesi, etkinlestirilmesi ve örgütlenme serbestliginin saglanmasına
yönelik alt yapı faaliyetlerinin artırılması
- Kürtçe egitim ve Kürtçe TV hakkı verilmesine yönelik çalışmaların hızlandırıl ması.    
- Genel af çıkarılması
- Bölgedeki bos köylere dönüsün saglanmasına yönelik çalısmalar yapılması.164

Bu baglamda yeni strateji özetlenecek olursa su ana baslıklar altında toplanabilir: Stratejik Savunma, Stratejik Denge, Stratejik Saldırı, Taban Destekli

Siyasallasma, Uluslar arasında kabul görme, ABD destekli Kuzey Irak merkezli yapılanma stratejisi.165

2.3.3. PKK Terör Örgütünün Üye Profili

Genel Kurmay kayıtlarına göre PKK’nın üye profili söyledir; üyelerinin % 40’ı 20-25 yas arasında, % 35’i 25-30 yas arasındadır. Üyelerinin % 10’u egitimsiz,
üyelerinin % 50’si ilkokul mezunudur. Aynı zamanda üyelerinin % 60’ı egitim almamıstır ve % 75’i de issizdir.166
Buradan da anlasılacagı üzere örgüt genç bir kitleye sahiptir, Örgüt 15-30 yas arasındaki genç erkek ve kızlardan olusmaktadır.167 Ancak bu genç kitle
kandırılmaya müsait egitimsiz ve çogunlugu cahil olan bir kitledir. Aynı zamanda üyelerinin çogunlugunun issiz olması para vaadiyle kandırıldıklarının da bir
göstergesidir.



ŞEKİL 2.1 
PPK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN  YAPISI

Semadan da anlasılabilecegi üzere PKK terör örgütü ERNK denilen siyasi kanat ve ARGK denilen askeri kanat ve bunların alt birimlerinden olusmaktadır. Siyasi
faaliyetler ERNK aracılıgıyla, askeri faaliyetler ise ARGK tarafından yapılmaktadır. Bu sekildeki bir örgütlenmeye gitmekle örgüt içi is bölümünün gerçeklestirildigi gözlemlenmektedir. Böylelikle örgüt askeri ve siyasi temele dayanan faaliyetlerini is bölümü sayesinde daha kolay ve kapsamlı olarak gerçeklestirmeyi hedeflemektedir.

2.3.4.1. ERNK (Eniya Rızgariya Netawa Kürdistan)

Örgütte cephe diye adlandırılan birimdir. 21 Mart 1985’te Abdullah Öcalan tarafından Yunanistan’ın baskenti Atina’da kurulmus ve bir kurulus bildirgesi
yayınlanmıstır. Örgütte cephe faaliyetleri olarak mitingler, basın toplantıları, açlık grevi vb. organizasyonlar -özellikle yurt dısında- gerçeklestirilmektedir.168 PKK’nın siyasi kanadı olana ERNK yani Kürdistan Ulusal Kurtulus Cephesi, çesitli Kürt örgütlerini bir çatı altında toplamayı amaçlamaktadır. Kürdistan Yurtsever "sçiler Birligi, Kürdistan Yurtsever Gençlik Birligi ve Kürdistan Yurtsever Birligi adlı örgütlerin birlesmesinden dogmustur.169

ERNK örgütlenmesi terör örgütü PKK’nın siyasi kanadını olusturarak terör Börgütünün, askeri kanadı olan ARGK’nın lojistik, savasçı, para, halk destegi vs.
ihtiyaçlarını karsılama görevi yapmaktadır.170

ERNK’nın bir diger görevi de ögrenci, gençlik, isçi, memur gibi halk kesimlerinden destek alarak bu kesimlerden eleman kazanabilmek ve yurt içi ve yurt
dısında siyasi faaliyetlerde bulunabilmektir.171 ERNK içerisinde faaliyet gösteren örgüt militanları genç kesimleri öncelikle grubun içerisine çekerek sempatizan yapmakta, daha sonra da beyin yıkama faaliyetleri ile de militan asamasına geçirmektedirler.172

ERNK faaliyetlerini semada belirtilen birimler aracılıgıyla gerçeklestirmektedir. YCK yani Yektiya Cevana Kürdistan örgütü; Kürdistan Yurt Sever Gençlik Örgütü ile gençlik faaliyetleri, YWRK yani Kürdistan Yurtsever Aydınlar Birligi ile egitim düzeyi yüksek kisilere yönelik faaliyetleri gerçeklestirmektedirler.173
Hunder-Kom; yani Kürdistan Sanatçılar Birligi Örgütü ile kültür ve sanatla ugrasan kesimlere yönelik faaliyetler, Yurtsever Esnaflar Birligi örgütü ile yurt dısında bulunan Kürt orijinli vatandaslara yönelik faaliyetler, KUM; Yani sözde Kürdistan Ulusal Meclis’i ile bir takım politik faaliyetler, K"H yani Kürdistan "slam Hareketi Örgütü ile; dindar kesimi kazanmaya yönelik faaliyetler icra edilmektedir.174

Örnegin bu örgütlerden KUM, 20-21-22 Kasım 1992 tarihlerinde bir seçim faaliyeti gerçeklestirmistir. Seçimler illegal olarak Türkiye, İran, Irak, Suriye, Kafkasya ve Avrupa ülkelerinde gerçeklestirilmistir.175 “Seçimlerde” Avrupa’da yüz bin civarında “Kürt seçmen” 350 aday arasından 153 “delege” seçmek üzere sandık basına gitmistir. “Seçimlerde” sadece 18 yasını doldurmus Kürtlerin degil, “Kürt bölgelerinde” dogmus ya da Kürtlerle evli olan yabancılar da oy kullanmıstır.176 Bu da bir çesit seçimlere katılımı fazla gösterme çabası olarak görülmektedir.

2.3.4.2 ARGK (Arteseye Rızgariye Gele Kürdistan)

3.Kongre kararıyla 1987 yılında kurulmustur. ARGK’nın bütün faaliyetlerini tepeden tırnaga Abdullah Öcalan kontrol etmektedir.177 Kürdistan Halk Kurtulus Ordusu olarak bilinen birim, PKK terör örgütünün silahlı kanadıdır. PKK’nın bütün silahlı eylemleri ARGK tarafından gerçeklestirilmis ve gerçeklestirilmektedir. Güneydogudaki bütün eylemler ARGK tarafından planlanıp uygulanmıstır.178

ARGK’nın üst birimleri; Baskomutanlık, Yüksek Askeri Konsey ve Genel Kurmaylık olarak isimlendirilmistir. Yüksek Askeri Konsey; Ana karargah sorumluları, eyalet komutanları, tabur düzeyindeki bölge birlik komutanlarından olusmaktadır. Genelkurmaylık; Yüksek Askeri Konsey üyeleri arasından seçilen bir yürütme ekibidir. Ana karargah ise silahlı faaliyetlerin sevk ve idaresi yönünden tüm destek faaliyetlerinin organizasyonundan sorumludur.179

Sematik yapı ne olursa olsun olusturulan tüm birimler bölücü basına hizmet etmektedirler. Yani isim ismi ne olursa olsun, hangi birim olursa olsun hepsi bir kaynaga baglıdır; PKK. ARGK semada görüldügü gibi kendi içersinde, metropol yapılanması, kırsal alan ve yurt dısı kamplar gibi birimlere ayrılmıstır. Adından da anlasılacagı gibi metropol yapılanması aracılıgıyla özellikle büyük sehirlerdeki eylemler, Kırsal alan yapılanmasıyla kırsal kesim faaliyetleri ve kamplar yapılanmasıyla da personel yetistirme ve barındırma faaliyetleri icra edilmektedir. ARGK bölgede yaptıgı eylemleri ERNK militanları aracılıgıyla halka abartılı biçimde anlatarak onları etki alanına almak istemektedir.180

Ancak örgüt lideri yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonra yapılan 7. kongrede ARGK’nın ismi degistirilmis ve HPG olmustur. Yani Hezen Partisina Gel;
Halk Savunma Güçleri.181

2.3.5. PKK Terör Örgütü’nün Gelir Kaynakları

Bilindigi gibi PKK terör örgütü Türkiye’de yaklasık 30 senedir kanlı eylemler yapmaktadır. Bir örgütün bu kadar uzun bir zaman zarfında, ortada büyük azim
ve kararlılıkla sürdürülen bir mücadele olmasına ragmen varlıgını sürdürebilmesinin temellerinde güçlü bir dıs destek ve büyük mali kaynaklara sahip olması yatmaktadır.

Bu kadar büyük bir dıs destek ve büyük mali kaynaklara sahip olmayan hiç bir örgüt bu çaptaki bir mücadeleyi sürdüremeyecektir.

Terör örgütün baslıca gelir kaynaklarını üç ana baslık altında toplayabiliriz;
Her türlü kaçakçılık faaliyetleri, haraç ve bagıslar. Bu ana baslıklar altındaki baslıca gelir saglama yöntemleri ise; yandas devletlerin yardımları, soygun, gasp ve sahteciliktir.182

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,




***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder