TÜRKİYE NİN TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM 3
1.1.8.2. Dış Etkenler
Türkiye’de teröre kaynaklık etmis veya edebilecek olan dıs güçleri su sekilde sıralayabiliriz;
• Türkiye üzerinde tarihi, ideolojik, politik ve sosyo-ekonomik emelleri bulunan ve bundan vazgeçmeyen güçler.
• Uluslararası terörizm ve bunun aleti durumunda bulunan terörist organizasyonları ile bunların üslendigi himaye edildigi ülkeler.
• Türklerin yogun bulundugu Avrupa ülkelerinde terör odaklarını destekleyen legal-illegal örgüt ve kuruluslar.
• Dıs destek, terörü destekleme, teröristleri barındırma, teröristleri egitme ve silahlandırma sekillerinde olabilmektedir. 63
Bu konuya daha genis olarak Türkiye Devletini yıkmaya çalısan dıs tehdit unsurları baslıgı altında deginilecektir.
1.1.8.3. Karma Etkenler
İç etkenleri ve dıs etkenleri her zaman birbirinden ana hatlarıyla ayırmak mümkün olmamaktadır. Bunları karma etkenler baslıgı altında inceleyebilmek
mümkündür. Bunların basında da;
• Uluslararası komünizm, Casusluk,
• Uluslararası silah ve uyusturucu madde kaçakçılıgı ile kaçakçıların Türkiye üzerinde emelleri bulunan dıs güçlerle bütünlesme çabaları gelmektedir.64
Türkiye üzerinde emelleri bulunan bu dıs güçler, Türkiye, Dogu ve Güneydogu Anadolu’da masum halka saldıran, öldüren bölücü cinayet çetelerine karsı
gerekli önlemleri alırken dıs dünyada sasılacak biçimde tepkiler vermislerdir.65 Bu baglamda ülkemizdeki terörün sebeplerini sadece içerde degil, dısarıda
da aramak gerekmektedir.
1.2. TERÖRİZMİN SAFHALARI.,
Daha önce de belirttigimiz gibi, günümüzde terörizmin sadece siddet kalıbı içerisinde düşünülmesi dogru degildir. Çünkü terör eylemleri aniden ortaya çıkmazlar,önce çesitli yasal ve mesru protesto seklinde ortaya çıkarlar; Toplantılar ve gösteriler seklinde kendini hissettirir, Daha sonra, yasaların sınırlarını zorlayan ve toplumun hos görüsünü istismar eden hafif siddet eylemlerine dönüsür ve en nihayet, genelde masum insanların hayatlarını hedef alan yogun ve yaygın sabotaj ve suikast gibi eylemler seklini alır.66
Yani terör eylemleri belirli saflalar dahilinde icra edilmektedir. Bu safhalar asagıdaki gibi incelenebilir.
1.2.1. Hazırlık Safhası
Terörün ilk safhası hazırlık safhasıdır. Hazırlık safhası planlama faaliyetlerini kapsar.67 Bu safhada sonucuna varılması gereken en önemli is, içten
çökertilecek toplumun her yönüyle incelenmesi ve analize tabi tutulmasıdır.
Bu dönem ayrıca iki alt döneme ayrılır;
• Hazırlık dönemi,
• Sempatizan saglama dönemi
Bu bölünmeler birbirinden kesin bir sınırla ayrılamazlar.68 Bununla birlikte bu safhanın en önemli ve kendini hissettiren özelligi; silahlı baskın eylemleridir.
Genel olarak ülkemizde terörün tarihçesine bakacak olursak 1965-1971 yılları arası bu safhanın olusumu olarak degerlendirilebilir. Konuya PKK terör örgütü
açısından bakacak olursak 1982-1985 yıllarını kapsar.
1.2.2. Örgütlenme Safhası
Bu safhada, ilk asamada toplanan verilere göre örgütlenme çalısmaları yapılır. Kaynak kitle ile bu kitle içerisinde sivrilen kisiler yavas yavas birlesirler ya da
belirli mihraklar, sivrilen kisilerce iletisime geçerek bir araya getirilirler ve bilinçli bir egitimden geçirilirler. Egitimin yanı sıra yasal olmayan silahsız toplu eylemler ve silahlı bireysel eylemlerden baslangıç için çalısmalar yapılır. Mitingler, afişlemeler ve boykot faaliyetleri yapılır. Benimsenen ideolojinin tabana yayılması ve yurt düzeyinde hakim bir duruma getirilebilmesi için gerekli legal ve illegal teşkilatlanma nın tamamlanması 69 bu safhada gerçeklesir.
1.2.3. Eylem Safhası
Bu safhada teröre destek veren legal kurulusların da destegiyle sehirde ve kırda toplu silahlı eylemler baslatılarak halk sindirilmeye, devlet güçleri ise zaafa
ugratılmaya çalısılır. Devlete güveni olan halkın güveni kırılmaya çalısılır. Silahlı ve bombalı saldırılar, toplumda bilinen ve sevilen kisilerin katledilmesi, silahlı soygunlarve yerlesim yerlerine baskınlar bu safhanın en belirgin özelliklerindir. Böylelikle devletin güçsüz oldugu izlenimi verilir ve halkın gözünde devletin otoritesini azaltılarakanarsik bir ortamın zemini hazırlanır.70
1.2.4. İç Savaş Safhası
Terörün son safhası iç savas safhasıdır. Çıkartılacak iç savas ile ülke yönetimi ele geçirilmeye çalısılır. Bir baska bakıs açısıyla eylem safhasına kadar terör
örgütleri stratejik savunmadadır. Eylem asamasında stratejik denge saglamaya çalısırlar. İç savas safhasında ise artık stratejik saldırıya geçilmis demektir.
1990’a kadar stratejik savunma, 1990-1993 arasında stratejik denge ayarlamasında kalan PKK stratejik dengeden olgunlasarak stratejik saldırı asamasına geçmeyi basaramamıs ve yavas yavas stratejik savunma dönemine dönerken stratejik dengenin bazı unsurlarını muhafaza etmeye çalısmıstır.71
İçten çökertme tekniginin son adımı olan bu ayarlamada artık çesitli bölge yerlesim yeri ve hatta büyük sehirler ele geçirilerek üsler kurulur.72 Ülkenin silahlı kuvvetlerine karsı aleni olarak mücadele baslatılır ve aleni mücadele verilir.
Kurtarılmıs bölgeler elde edilir ve buralarda düzenli illegal birlikler tesis edilir.
1.3. TERÖR VE TERÖR ZM AÇIKLAMAYA YARAYAN KAVRAMLAR
1.3.1. Şiddet
Kelime anlamı olarak siddet, bir hareketin, kuvvetin veya gücün derecesi, bir seyin, bir olayın yıkıcı kuvveti anlamına gelir.73 Bu baglamda “siddet” zarar verici bir saldırı olarak tanımlanabilir.74
Siddet hareketleri örgütlerin propaganda malzemelerinin en önemlilerindir. Burada anlatılan siddet, örgüt tarafından halk adına yapıldıgı iddia edilen zalimce
eylemlerdir. Buna karsılık terörist kendini, “devrimci, eylemci, özgürlük savasçısı, halk gücü” gibi bir takım unvanlarla taltif etmektedir.75
Siddet yasadısı, bölücü, yıkıcı ve ayrılıkçı örgütler tarafından daha çok gündemde kalabilmek, ses getirmek, tanınma ve tanıtma amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Yani siddet eylemlerinde mesaj eylemin hedefi olanlara degil, toplumun belirli bir kesimine ya da tüm toplumadır. Ancak, siddet davranısları destekleyemez. Ne
ilerlemeyi, ne de tepkiciligi destekleyebilir. Ama sıkıntıları dramatize edebilir ve onları kamu gündemine getirebilir.76
Öte yandan siddet, içerisinde fazladan bir de keyfilik ögesi tasır.77 Siddet eylemlerinin yeri ve zamanı belli degildir. Fütursuzca yapılan eylemlerdir. Siddet
kavramı, daha soyut planda alındıgında üç ögeyi içerir. Kaynak, kurban ve hedef.78 Kaynak, siddeti gerçeklestiren örgütlü ya da örgütsüz yapıdır. Kurban, siddetten zarar gören, hedef ise, gündemde kalabilmek, ses getirmek, tanınma ya da tanıtma olmaktadır.
Siddetle ilgili tanımlamalara bakıldıgı zaman, hepsinde bulunan tek ortak noktanın fiziki güç kullanılması oldugu görülür. Ama, siddetin yalnız, insan vücuduna ve mala zarar veren saldırı degil, fert üzerinde psikolojik tahribat yaratan bir yönü de vardır.79 Örnegin terör örgütü PKK militanlarının örgütçe yapılan telkinler sonucunda zihinlerinin baskı altında bulunmaları, her fırsatta sürekli olarak asagılanıp suçlanmaları seklinde ugradıkları siddet yüzünden rastlanan intihar olayları az degildir. Bu ve buna benzer örneklerde kullanılan siddet, fiziki olmaktan çok psikolojiktir. Günümüzde demokratik ülkelerin ortak problemi olan terörizm; terör örgütlerinin siddet yoluyla toplumları sindirmek üzere kuvvet gösterisinin ucuz ve etkili bir yolu olarak kendini göstermistir.
1.3.2. Anarsi ve Anarsizm
Yununca kaynaklı olan anarsi kelimesi, olmaksızın, -sız, … in yoklugu anlamlarını veren a ön eki ile, yönetici, sef, hükmeden, komutan anlamına gelen archos
kelimelerinin birlesiminden olusur.80
Anarsizm her türlü otoriteye karsıdır ve bireyi ön plana çıkarır. Bir tür yönetimsizliktir. Amaç her türlü otoritenin yok edilmesi ve basarısızlık durumunun saglanmasıdır. Böylelikle birey, her türlü yönetimsel bagdan kurtulacak, kaotik bir politik ve sosyal yönetim yani yönetimsizlik saglanacaktır. Anarsist ideolojiye göre devlet ortadan kaldırılmalı, otoritesiz bir toplum kurulmalıdır. Yani kısaca anarsizm devletin ya da iktidarın olmadıgı bir toplum düzeninin kurulmasını amaçlayan dünya görüsüne verilen addır.81
1.3.3. Sabotaj
Belirli bir amaca yönelik, bilinçli ve kasıtlı bir isi, bir tesisi, bir durumu, bozmayı, yıkmayı veya tahrip etmeyi amaçlayarak, bozma, yıkma ve tahrip sonucunda
gerçeklesen durumdan örgüt lehine çıkar saglamak amaçlı eylemler bütünüdür.
Sabotaj sözcügünün ortaya çıkısına bakılacak olursa, sözcügün ayakkabıdan esinlenerek ortaya çıktıgını görürüz. Söyle ki: Fransız "htilali sonucunda meydanlarda yapılan toplantılarda eger halk konusmacıların kendileri hakkında söylediklerini begenmezse, ayaklarına giydikleri “sabots” denilen tahtadan yapılmıs bir nevi ayakkabılarını çıkartıp, civarlarda bulunan bahçe duvarlarında bulunan demir parmaklıklara vurarak gürültü yapar, konusmacıları protesto edermis. Bir baska deyimle konusmayı sabote edermis.82 Aynı sekilde fabrikalarda çalısan isçiler de istediklerini kabullenmeyen isverenlerini protesto etmek için tahta ayakkabılarını çıkartıp makine dislileri arasına atarlarmıs. Böylelikle dislilerin kırılmasına ve makinelerin atılmasına sebebiyet verirler, yani isyerinde sabotaj yaparlarmıs.83
Günümüzde sabotaj yasa dısı örgütlerce sıkça kullanılan bir eylem olarak ortaya çıkmaktadır. Yasa dısı sol bir örgütün web sitesinde anlatılan sabotaj bunun en
güzel kanıtıdır. “Sabotaj“, gerilla savası yürüten halklar için paha biçilmez bir silahtır. Örgütlenmesi dogrudan dogruya sivil ve gizli örgüte baglıdır. Bu örgüt dogrudan dogruya tercihen hedef alınacak sanayi ve haberlesme merkezlerini belirlemekle yükümlüdür.84
Sabotaj eylemlerinde alınacak sonuç çok önemlidir. Varılacak sonuç yok etmektir. Sabotaj eylemlerinin en belirgin biçimleri kundaklama, dinamitleme ve mayın döŞemedir. Sabotaj eylemlerinden sonuç alabilmek için genellikle su alanlar kullanılır:
• Ülkedeki uluslararası ve çok uluslu sirketler,
• Ulasım ve haberlesme sistemleri,
• Ordu ve emniyet kuvvetlerine ait tesisler,
• Tarım ve sanayi üretim merkezleri,
• Bankacılık, Finans ve Maliye sektörü
1.3.4. Bölücülük
Bölücülük; Anayasa’nın tanıdıgı kamu haklarını ırk mülahazası ile kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan veya milli duyguları veya milli duyguları yok
etmege veya zayıflatmaya yönelik hareketlerdir.85 Kendilerini bulundukları ülkenin bir ögesi saymayan, ülkenin vatandası olarak görmeyen toplulukların, devletin temel ilkeleri ve düzenini parçalayarak ve bu ilke ve düzene uymayarak kendilerince belirlenmis olan yörelerde bagımsız bir devlet kurmak maksadıyla kendi ideolojilerini farklı yaklasımlarla, hedef seçtikleri topluluklara asılamak ve faaliyetlerde bulunmaktır. İç güvenlik stratejisi açısından bölücülük faaliyetleri büyük önem tasımaktadır. Irkçı unsurlar kadar irticai unsurlar da kendi ideolojilerine dayalı bagımsız bir devlet kurmayı amaçlayarak bölücülük faaliyetlerinde bulunmaktadırlar.
İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE VE TERÖR
2. TÜRKİYE VE TERÖR
2.1. TÜRKİYE’DE TERÖR’ÜN TARİHÇESİ
Türkiye’de karsılasılan ilk terör olayları küçük çaplı ögrenci olaylarıdır ve temelinde ideolojiler çatısması yatmaktadır. Bunlar ideolojilerin dogurdugu siddet olaylarıdır. Sıkıyönetimin ilan edildigi 26 Aralık 1978’den 12 Eylül 1980 tarihine kadar Türkiye’de giderek yogunlasan anarsi ve terör olaylarının temelinde de ideolojik olaylar yatmaktadır. Söz konusu dönemde Türkiye’de ideolojik amaçlı 39.385 olay meydana gelmistir.86 Türkiye’de gerçeklestirilen terör eylemleri sadece bunlarla sınırlı degildir;
Bu terör eylemleriyle birlikte temelleri Osmanlı dönemlerine dayanan Ermeni teröründen de bahsetmek gerekir. Osmanlı Devleti döneminde faaliyetlerini sürdüren terör örgütleri özellikle 1973’ten sonra tekrar faaliyete geçmislerdir.87 Bu dönemde Türkiye’ye karsı en fazla eylem gerçeklestiren Ermeni terör örgütlerinden bir tanesi de ‘ASALA’ Terör Örgütü’dür.
1973 yılından 1984 yılına kadar ‘ASALA’ ve diger benzeri ermeni terör örgütlerince gerçeklestiren terör eylemlerinin tablosu söyledir;
Tablo 2.1 Ermeni terör eylemleri
Kaynak: Yılmaz Aktug, Terörün Anatomisi, I. Baskı, Altın Kitaplar Yayınevi, "stanbul, 1995, s.207
Bu tarihlerden sonra Türkiye’de terörün aktörleri degismistir. Ermeni terörünün yerini PKK Terörü almıstır.
2.2. TÜRKİYE DEVLETİNİ YIKMAYA YÖNELİK DIŞ TEHDİT UNSURLARI (TERÖRE DESTEK VEREN ÜLKELER)
Türkiye’ de terörün son yirmi yılında PKK terörü vardır. Bu nedenle konuyu bu baglamda incelemekte fayda vardır. Her seyden önce su çok iyi bilinmelidir ki; PKKTerör Örgütü siyasi bir örgüt degildir, kanlı bir terör örgütü, emperyalist güçler tarafından beslenen bir suç örgütüdür.88
Bu baglamda Güneydogu Anadolu’da tezgahlanan terörizmin 1980’lerin ortalarında iyice patlaması da bir tesadüf olarak görülmemelidir. O dönemde, siyasi vetoplumsal anlamda hızlı bir çıkıs yakalayan Türkiye’ye bölgedeki siyasal konjonktür temelinde bakıldıgın da, komsularını arkada bırakmaya basladıgı görülmektedir. Türk ekonomisinin zayıf noktası olan Güneydogu Anadolu’nun hedeflenmesi bu baglamda baska bir anlam kazanmaktadır.89
Batı emperyalizminin himayesinde ‘Kürt Sorunu’ kavramı dogal kaynaklar üzerinde batının kalıcı egemenligini saglamaya dönük yeni haritalar çiziminde araç islevi görmektedir.90
Geçmiste oldugu gibi günümüzde de yine batı emperyalizmi kendi çıkarları dogrultusun da yapay sınırlar yaratma pesindedir. Büyük Ortadogu Projesi, ABD
kaynaklı yapay sınırlar yaratma gayretidir. ABD Dısisleri Bakanı C. Rice; Büyük Orta dogu Projesi kapsamında Fas’tan Çin sınırına kadar 22 ülkenin sınırlarının
degisecegini söylemistir.91 Bu baglamda ABD temsilcileri de ‘Kürt Sorunu’na karsı demokratik olmayan her türlü çözümü reddettiklerini açıklamıslar dır.92 Diger bir ifadeyle örgütü muhatap alın demek istemektedirler.
Türkiye’ye yönelik dıs tehdit unsurları sadece ABD ve AB ile sınırlı degildir, Suriye, "ran, Irak, Yunanistan ve bunun gibi –sözde- komsu ülkeler de, ulusal
güvenlik stratejimiz açısından zaman zaman birer dıs tehdit unsuru olabilmektedirler. Jeopolitigi ve cografi konumu itibariyle Türkiye’nin birçok ülke tarafından,kendi çıkar alanları üzerinde hakim bir konumu mevcuttur. Bunun dısında Türkiye’ye karsı tarihsel, ideolojik ve politik emelleri olan ülkeleri de unutmamak gerekir. Bu baglamda Türkiye’de ki teröre kaynaklık etmis yahut edebilecek olan dıs güçleri su sekilde gruplandırmak mümkündür: "lk olarak; Türkiye üzerinde tarihi, ideolojik, politik ve sosyo-ekonomik emelleri bulunan ve bundan vazgeçmeyen ülkeler. "kinci olarak; Uluslararası terörizm ve bunun aleti durumunda bulunan terörist organizasyonları ile bunların üslendigi, himaye edildigi ülkeler ve son olarak Türklerin yogun bulundugu Avrupa ülkelerinde terör odaklarını destekleyen legal-illegal örgüt ve kuruluslardır.
Yukarıdaki gibi gruplandırılan bu dıs güçler nedeniyle; Stratejik konumu itibarıyla Kafkaslar, Orta Dogu ve Balkanlar gibi dünyanın en istikrarsız bölgeleri arasında yer alan ve stratejik ulastırma yolları üzerinde bulunan Türkiye; bölücü ve gerici etkinlikler, uluslararası terörizm, kitle yoketme silahlarının yayılması ve bölgesel sorunlardan kaynaklanan ve giderek artan çok boyutlu ve karmasık iç ve dıs tehditlerle karsı karsıya olmayı sürdürmektedir.93
Terör’e olan dıs destek genellikle üç farklı sekilde olmaktadır; birincisi terörü dogrudan destekleme (her türlü yardım), ikincisi terörü dolaylı destekleme
(faaliyetler, izin) ve sonuncusu teröristleri egitme ve silahlandırmadır.
2.2.1. Dış Destek Unsurlarının Amaçları
Türkiye’yi güçsüz durumda bırakarak, uluslararası arenada kendi çıkarlarına yönelik politikaları isleme koymak. Türkiye’nin jeopolitik ve jeo stratejik konumundan kaynaklanan üstünlügü kendi lehlerine kullanmak. Tarihten gelen böl parçala yönet politikasını devamlı etkin kılarak istedikleri bölgelere hakim olmak; örnegin ABD ve İngiltere PKK’yı Güneydogu Anadolu’da sistemli bir biçimde destekleyerek taseron olarak kullanmaktadırlar, ayrıca Barzani ve Talabani’ye destek vererek Irak’ı ‘etnik ayrımcılıkla bölme politikası’nı uygulamaktadırlar. 94
Ülkelerindeki sirketlere büyük maddi imkanlar saglamak ( örnegin: anti terör silahları gelistirip satarak gelir elde etmek) aynı zamanda bugün ABD ve
ingiltere’nin askeri güçleri ve sirketleri Ortadogu da birlikte çalısmaktadırlar.95
Bu amaçlar çogaltılabilir, ancak her dıs tehdit unsurunun çesitli amaçları bulunması nedeniyle amaçlar her dıs tehdit unsuru konu baslıgı içerisinde yeniden değerlendirilecek tir.
2.2.2. Türkiye’de Teröre Yönelik Dıs Tehdit’in Kökenleri
Türkiye’de bu günkü teröre yönelik dıs tehdidin kökenlerine inilirse 19. yy’da özellikle Kürt kökenli vatandasların yasadıkları bölgede oynanan siyasi oyunlar
çıkmaktadır. Bu dönemde dıs tehdit unsurlarının oynadıkları oyunlar su sekilde izah edilebilir; Bu tarihten itibaren bölgede bir “ Kürtçülük İdeolojisi ” bölge halkına aktarılmaya baslanmıs, birtakım asiret ve oymaklara Türk olmadıkları propaganda edilerek Türk’ten ayrı bir ırk oldukları suuru verilmeye çalısılmıs, ayrıca Türkiye, İran ve Irak topraklarında müstakil bir “Kürdistan Devleti” kurulacagı vaat edilmistir.96
1920 yılında imzalanan Sevres Antlasması’na göre, eski Osmanlı topraklarının bir kısmında otonom bir Kürdistan Devleti kurulması gerekmekteydi.
Mustafa Kemal Pasa yönetimindeki orduların Anadolu ve Trakya’da galip gelmesi sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti, isgal devletleriyle Lozan Antlasmasını
imzalayınca Sevres ortadan kalkmıstır.97 Ancak Sevres ile gerçeklestirilmek istenen bu hayal halen devam etmektedir.
Aynı dönemde (19. yy.) ve günümüzde bölgede önemli bir faktör olan İngiltere örnegini açıklamak, konunun aktarımı açısından önemlidir. Söyle ki; II.
Mesrutiyetin ilanından sonra, Ermeni kozunu o tarihlerde Rusya’ya kaptıran İngiltere’nin destegiyle kurulan, ‘ Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’ ortaya çıkmıstır.98 Milli varlıga zararlı olan bu cemiyet bölgede “ Siyasi Kürtçülük ” faaliyetlerini yürütmede İngiltere’nin piyonu olmustur.
Yine günümüzde de bütçeleri dıs tehdit unsurlarınca desteklenen çesitli dernek ve cemiyetler bölgede propaganda faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu faaliyetler
kapsamında bölgede geçmiste oldugu gibi günümüzde de çesitli isyan, ayaklanma ve gösteriler olmaktadır. Bu baglamda Cumhuriyet döneminde bölgede çıkan Kürt kaynaklı, yahut irtica kaynaklı ayaklanmaları su sekilde sıralayabiliriz;
1- Nasturi Ayaklanması
2- Seyh Sait "syanı
3- Zilan Ayaklanması
4- Pervari Ayaklanması
5- Semdinli Ayaklanması
6- Reskotan Ve Raman Ayaklanması
7- Hakkari Beytülsebap Ayaklanması
8- Bicar Ayaklanması
9- Büyan Ayaklanması ve Beytülsebap Baskını
10- Koçusagı Ayaklanması
11- Zilanlı Resul Aga Ayaklanması
12- Dersim "syanı
13- Sason Ayaklanması
14- Buban Ayaklanması
15- Agrı "syanı
16- Abdurrahman Ayaklanması99
Bu isyanlar ve ayaklanmalar birer terör faaliyeti olarak geçmiste icra edilmis dıs destekli ayaklanma ve isyanlardır. Geçmiste bu faaliyetlerde çesitli sahıs ve
asiretler piyon olarak kullanılmıs, Günümüzde ise yasa dısı bir örgüt kullanılmaktadır. O dönemde "ngiltere özellikle Musul ve Kerkük için bu faaliyetleri desteklemistir.
İngiltere’nin geçmiste bölgede oynadıgı oyunları bölücü bası dahi itiraf etmistir; Bölücü bası 31 Mayıs 1999 günü "mralı’daki ilk durusmasında ‘"ngiltere geçmiste de Musul ve Kerkük’ü böyle oyunlarla aldı seklinde beyan etmistir.100 Yani kısaca “ Tarih tekerrürden İbarettir.”
2.2.2.1. Amerika Birlesik Devletleri
Günümüzde gelismis ülkeler dıs politikalarını rasyonel pragmatizm anlayısı çerçevesinde yönlendirmektedirler. Bunun en bariz örnegi ABD dıs politikasıdır. ABD 1980 yılından itibaren Türkiye’deki “Kürtçülükle” ilgilenmeye baslamıstır. Münferit gibi görünse de ‘Kürtçü’ faaliyetleri çok genis kapsamlı, sistemli ve planlı olarak desteklemektedir.
Örgüt ABD ile yakın iliski gelistirmek istemesine karsın ABD’li yetkililer PKK’nın yeni olusumunda yani terörist bir örgüt oldugunu ve örgütün Irak sınırları
içerisinden silahsız yöntemlerle çıkarılacagını açıklamaktadırlar. ABD’nin PKK’nın yeni olusumunu terörist bir örgüt olarak açıklaması son derece anlamlı bir açıklama olmakla birlikte gereginin yapılması da önem tasımaktadır.101 ABD bu açıklamaları 90’lı yıllardan beri yapmaktadır. Ancak örgüte yönelik somut bir yaptırım yoktur. ABD’nin Ortadogu’ya 1950’lerin ikinci yarısında baslayan ilgisi de ‘Kürt’ ögesine verdigi önemi belli etmektedir.
ABD’nin böyle bir politika izlemesindeki temel amaç; Kürtleri zaman zaman kullanarak, zaman zaman da terk ederek bölge ülkelerine kendi istedigi
pozisyona gelmeye zorlamak ve Ortadogu petrolüne böylece vaziyet etmeyi sürdürmektir.102 Örnegin, ABD ikinci defa Irak’a girdiginde Kerkük’te alenen PKK bürosu açılmasına engel olmamıs hatta o büronun çatısına örgüt flamasının asılmasından Türkiye’nin duydugu rahatsızlıgı da dikkate almamıstır.103
ABD’nin Türkiye’ deki ‘Kürtçülük’ faaliyetlerine verdigi destegi California eyaleti milletvekili Brad SHEMAN’ın söyledigi su cümlesinden anlamak mümkündür;
‘Türkiye’deki Kürtlerin korunması için ABD askeri güç kullanarak devreye girmelidir’104
2.2.2.2. Almanya
Almanya’nın örgüte verdigi destek hemen hemen örgütün kurulmasıyla birlikte baslamıstır.1985 yılında Köln sehrinde 4000 terörist Almanya’nın izniyle açık
hava toplantısı gerçeklestirmistir. Almanya’da birçok vatandasımız yasamaktadır ve örgütte buradan azami derecede faydalanmaktadır.
Almanya, örgütü özellikle siyasi açıdan desteklemektedir. Siyasi açıdan verilen destek ülkede yapılan konferanslarla sürdürülmektedir; 27-28 Eylül 1991
tarihinde Almanya’nın Bonn sehrinde Kürdistan İnsan Hakları Girisimi ve Asagı Saksonya Eyaleti Hükümeti tarafından Kürt halkı; ‘İnsan hakları olmadan gelecek olamaz’ isimli uluslararası Kürt konferansı gerçeklestirilmistir. Bonn konferansının sonuç bildirgesinde ‘Kürt halkına kendi kaderini tayin hakkının tanınması, Kürtler üzerindeki baskılara son verilmesi istenmistir.’105
Bu konferans Almanya’da düzenlenen yüzlerce konferanstan sadece bir tanesidir. Örgüt Alman siyasi çevrelerden aldıgı destekle görüslerini yukarıdaki gibi serbestçe açıklamaktadır. Buna izin verenlerde izin vermekle bu görüslere katıldıklarını beyan etmis olmaktadırlar.
Örgüt Almanya’daki faaliyetlerini Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu YEK-KOM aracılıgıyla gerçeklestirmektedir. Kurulusuna izin vermekle siyasi destek
verdigini açıkça gösteren Almanya bu dernegin üye aidatlarından toplanan paralar, yayın organlarından elde edilen paralar, bu ülkede yasayan Kürt kökenli vatandaşlardan sözde vergilendirme adında toplanan haraçlar, konserler düzenlenerek konser bilet satıslarından elde edilen paralarında örgüte akmasına
izin vermekle, örgüte maddi destekte saglamaktadır. 106
Ayrıca yine Almanya’da bir Kürt Ekonomi Kongresi düzenlenmis ve bunun sonucunda, sözde Kürt sermayesinin bir çatı altında toplama amacıyla Almanya
merkezli olarak faaliyet gösterecek uluslararası Kürt "sverenler Birligi (Yektiya Karsazen Kurd a Natnetewi). KARSAZ adı altında bir organizasyon olusturulmustur.
KARSAZ, III. Kongresini 30 Ocak- 02 Subat 2003 tarihleri arasında yine Almanya’da gerçeklestirmistir.107
Bütün bunlarla beraber Öcalan DGM’ye verdigi ifadede Almanya hakkında sunları söylemistir. “Suriye’deyken Almanya gizli servisinden Lummer benimle
görüstü. Almanya üzerindeki eylemlerin durdurulmasını istedi. Bizde bunun karsılıgında Almanya’nın bize karsı daha yumusak davranmasını istedik.” 108
Almanya bütün emperyalist güçler gibi Türkiye’nin yanında oldugunu ve örgütü AB çerçevesinde bir terör örgütü olarak tanıdıgını ifade etse de, yukarıda verilen
açık destek örnekleri Almanya’nın örgüte olan bakıs açısını açıkça göstermektedir.
Alman basını da örgüte oldukça büyük destek vermektedir. Söyle ki Almanya’nın önde gelen dergilerinden birisi olan Der Spiegel’de 8 Nisan 1991’de
yayınlanan bir yazıda aynen su ifade yer almaktadır; “Bu güne kadar Türkiye’de yasayan Kürtler katil bir ordu ve Jandarma’nın eylemleri sonunda ezilmis ve
bastırılmıslardır.” Yine aynı dergide 3 Mart 1991 tarihinde yayınlanan bir baska yazı da “Saddam kimyasal silah kullanarak 13 bin Kuzey Irak’lı Kürdü katletmistir… Ancak tasalanmayın müttefikimiz olan Türkiye’de Kürtler her gün katlediliyorlar. Zaten Türkler Birinci Dünya Savası’nda da 1.5 milyon Ermeni’yi öldürmüslerdi.”109
Görüldügü gibi Alman basının önde gelen bu yayın kurulusu hem Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırmakta hem de Türk Milletini katil olarak ilan etmektedir.
2.2.3. Belçika
Belçika’nın örgüte verdigi destegi anlamak için çok detaylı arastırmalar yapmaya gerek yoktur. Çünkü verilen destek alenidir. Bunun en sarih örnegi sözde Kürt
Parlamento’sunun 8. Olagan Genel Kurul Toplantısını 1998’de Belçika’nın Brüksel kentinde 50 delegenin katılımıyla yapmasıdır. 110
Yine Belçika’da terör örgütü güdüsünde faaliyet gösteren kuruluslar tarafından baslatılan yardım kampanyalarında 7 milyon Belçika Frangı toplanmıstır.111
Bütün bunlarla birlikte bölücü bası DGM’ye verdigi ifadesinde Belçika’nın verdigi destegi söyle beyan etmistir; “ Med TV stüdyoları ve binalarının bulundugu
yerdir. Avrupa ne derse bize karsı onu uygular.” Belçika’nın örgüte verdigi sarih destegi açıklamak maksadıyla örnekler çogaltılabilir.
2.2.2.4. Fransa
Fransa’nın örgüte olan destegi bayan Mitterand’ın politikalarında vücut bulmustur. Madam Mitterand, çok uzun süredir sözde devletin Avrupa finansör ve destekçilerinden dir. Kukla devleti olğunlastırma merkezi olarak islev gören Paris Kürt Enstitü’sünün de hamisidir. Madam Mitterand, bizzat PKK için Türkiye devleti ile mücadele etmistir. 112
George Bush’un (Eski ABD Baskanı) Ankara’da sundugu Kerkük-Musul planının ayrıntılarını Kürtlerin anası lakaplı Daniela Mitterand Özal’a anlatmıstır.
Örgüte Fransa’nın verdi destegi bayan Mitterand’ın su cümlelerinde bulabiliriz; 11 Ekim 1998’de düzenlenen “Uluslararası Kürdistan Konferansında çok güzel bir durum gerçeklesti. "ki Kürt grubu Amerika’da el sıkıstı. Bu benim için büyük bir adım. "kinci olarak PKK ateskes ilan etti. Kuzey Irak’ta KDP’ye ateskes çagrısında bulundu. Bütün bunlar bir Kürt devletinin sinyalleridir. Bu demokrasi sinyallerine bütün Kürt grupları var güçleriyle sarılmalıdır. Özgür bir devlet için zaman ve mekan olusmustur. Bende eski bir direnisçiyim bu yüzden yıllar önce PKK’yı Kürt halkının direnis ordusu olarak gördüm. Bugün bu fikirde haklı olmanın gururunu yasıyorum.”113
Fransa’nın en yetkili isminin söyledikleri Fransa’nın örgüte olan sempatisinin en belirgin ifadesidir. Yine Fransa’nın verdigi bu destegi, örgüt liderinin
verdigi ifade tutanagının 34. sayfasında yeralmaktadır;
Örgüt Lideri;
- 1988’de, Fransız avukatlar ile Fransız istihbaratından bir yetkilinin kendisi ile görüsmek üzere geldigini,
- Fransa’da Lango Marj adlı istihbarat yan kurulusunun, Dev-Yol mensuplarına da destek verdigini bildigini,
- Fransa’da örgüte müzahir genis bir halk kitlesinin bulundugunu, bun kitleden büyük bir gelir elde ettiklerini belirtmistir. 114
Görüldügü gibi Avrupa ülkelerinin istihbaratçıları örgüt lideriyle dirsek teması halindedir. Bu, Avrupa ülkelerinin konuya verdikleri destek ve önemin
boyutlarının ne kadar oldugunu göstermektedir.
2.2.2.5. Yunanistan
Yunanistan için PKK-Kongra Gel terör örgütüne en çok, en açık destek veren, her platformda bu yarayı kasıyan ülkedir demek mümkündür. Yunanistan
açısından PKK, Türkiye ile 1960’lı yıllardan beri giristigi mücadelenin küçük bir kazanımından baska bir sey degildir. Bir baska ifade ile Yunanistan’ın örgüte verdigi destek dıs politikasının amacı ya da hedefi degil, aracıdır. Ege ve Kıbrıs’la ilgili problemlerinde hep bu kartı kullanmaktadır. Bu destek dolaylı yollardan bir silahlı saldırının vücuda getirilmesidir. "kinci dünya savasından buyana güç kullanımı genel bir kural olarak yasaklanmıstır. BM sartının 24. maddesinde kural açıkça belirtilmis, basta AGİT belgeleri olmak üzere Türkiye, imzacısı oldugu pek çok uluslararası belgede diger devletler gibi güç kullanmayacagını taahhüt etmistir.115
Avrupa ülkelerinin özellikle Yunanistan’ın tüm bu taahhütlerine ragmen PKK terör örgütüne verdikleri destek uluslar arası hukukunda çignendiginin en belirgin örnegidir. Örgüte olan Yunan destegini örgüt liderinin kendi agzından aktaracak olursak; asagıdaki cümleler her seyi özetler niteliktedir;
“1998 yılında Yunanistan’ın eski generallerinden Negazakis Türkçe bilen bir tercüman ve birde Haralamus isimli gazeteciyle geldi. Görüsmelerimiz oldu. Ayrıca emekli albay A. Nastaski yedi kisilik heyetle Bekaa’da yanımıza geldi. Lavrion Kampı’nın kullanılması ve ERNK Temsilcilikleri’nin kurulması kararlastırıldı. Bizden de Türkiye’de metropollerde eylemlere agırlık verilmesini istediler. Bizde sehirlere eylemlerimizi kaydırdık. Yunanistan’dan Türkiye’deki turizm gibi ekonomik hedeflere yönelmemiz konusunda istek geldi. Ayrıca teknik sabotaj ve orman yangınları egitimi konusunda Yunanistan’da bulunan kamplarda egitim verildi.”116
Yukarıdaki cümlelerden de anlasılacagı gibi Yunanistan, örgütü askeri, siyasi ve ekonomik olarak desteklemekte ve bunun yanında bir örgüte saglanabilecek
her türlü destegi saglamaktadır.
2.2.2.6. İran
Ortadogu ülkelerinin teröre maddi, askeri ve siyasi destegi genellikle bölgedeki kamplar aracılıgıyla saglanmaktadır. Örnegin Kuzey Irak’taki Zeli
Kampı’ndan PKK militanlarının Türkiye’ye dogrudan sızması mümkün degildir. Dagların arasından 250 km.lik bir yol ile Türkiye’ye ulasabilirler. Buna karsılık İran’a mesafe en çok 15-20 dakikadır. Buradan Türkiye’ye sızma ister istemez İran üzerinden ve İran’ın izin vermesiyle mümkün olabilmektedir.117
İran’da da PKK kampları mevcuttur ve bu kamplardan Türkiye’ye gelis gidisler olmaktadır. Özellikle yaz aylarında Tahran da bunu kontrol edememektedir.118
Ayrıca örgütün yogun olarak kullandıgı Rus silahları da, Gürcistan, Ermenistan ve İran üzerinden PKK’ ya ulasmaktadır.119
Bütün bunların dısında örgüt lideri ifadesinde "ran’da teorik egitimlerin yapıldıgı bir hastanelerinin bulundugunu ve "ranlı yetkililerin bundan haberdar
olduklarını beyan etmistir.120
Özellikle Türkiye’deki ABD askeri varlıgı, "ran -Türkiye iliskilerinde belirleyici rol oynamaktadır. "ran Türkiye’de ABD askerlerinin varlıgından rahatsız
olmaktadır. Ayrıca İran’ın “ Devrim İhracı’na yönelik amaçları” PKK’yı İran dıs politikasının önemli bir vasıtası haline getirmektedir.121
İran PKK politikasını baslangıçtan itibaren ve Libya ile isbirligi yaparak yürütmektedir. Yine İran Türkiye’ye yönelik “ Örtülü Faaliyetleri’ni” (Rejim İhracı, İrticai Örgütlerle is birligi gibi) bir yönü ile PKK sayesinde sürdürürken, bir yandan da yönlendirdigi ve kendisi ile ideolojik bütünlük içerisindeki “Radikal İslamcı ” örgütleraracılıgıyla yürütmektedir. Bu iki yönlü çalısmalarını zaman zaman da aynı düzlemde bulusturmaktadır.122
Yani İran bir yandan Türkiye’deki bölücü örgütlere destek verirken bir yandan da irticai örgütlere destek vermekten geri kalmamaktadır.
2.2.2.7. Suriye
Suriye 1979’dan beri PKK karargahı ile terörist bası Abdullah Öcalan’ı barındıran, kamplar saglayan, teröristlerin egitimine yardımcı olan ve her fırsatta
destekleyen ülkedir.123
Suriye Türkiye ile sorunlarını çözmek için terörü aracı olarak kullanmayı yeglemektedir. Suriye sıfır maliyetle sürdürdügü bu savasla Abdullah Öcalan’ı taseron olarak kullanmıstır.124 Tüm bunlarla da yetinmeyen Suriye kendi ülkesindeki Ermeni ve Kürtleri PKK’nın içine sokmus onları etkin yerlere getirmis ve PKK’yı istedigi gibi yönlendirmistir.
Suriye örgütü desteklemesindeki asıl nedenler; Fırat nehrinden serbest bırakılan suyu yeterli bulmaması ve Hatay meselesidir. Amaç terör ile Türkiye’yi
zayıflatarak bahsedilen konularda kendi lehine bir ortam yaratmaktır.
Suriye’nin PKK’ ya olan destegini su sekilde özetlemek mümkündür; Türkiye’den kaçan teröristleri barındırmak, Lübnan ve baska ülkelere giden teröristlere
pasaport ve para saglamak, Türkiye’ye karsı mücadele veren diger terör örgütleriyle PKK aracılıgıyla iliski kurmak, örgüte para, silah, cephane saglamak, Suriye’de PKK temsilciliklerinin ve propaganda bürolarının açılmasına izin vermek.125 Bu gün Suriye’de Hoybun, Kürt ittihat, Halaskaranı Kürt, Kürtçe Konusan İslam ve Hıristiyan, Kürt Teavün, Kürt Fukaraperver, Kürt dilini Tamim, Kürt Nasturi Birligi vb. gibi Kürt istiklaline çalısan örgütler durmadan dinlenmeden Kürtlük gayesi ugrunda çalısmaktadırlar.126
2.2.2.8. Irak
Irak’ın PKK’ya olan destegi 1988 yılında PKK ile Saddam Hüseyin arasında yapılan bir gizli anlasmayla baslamaktadır. Anlasmanın amacı Abdullah
Öcalan’ı güçlendirerek Kuzey Irak’ta KDP ve KYP’yi etkisizlestirmektir. Saddam PKK’yı güçlendirerek KDP ve Kyp’yi etkisizlestirmeyi aynı zamanda su sorunu ve
geleneksel Arap düsmanlıgı gösteren Türkiye’yi cezalandırmayı amaçlamıstır.
Gerçekten de Irak 1988 yılında Barzani ve Talabani pesmergelerini kimyasal silahlarla saf dısı bıraktıktan sonra Kuzey Irak’ta çok büyük bir alanı PKK’ya tahsis etmistir. Irak hükümeti; Körfez Savası sırasında diger terörist örgütlere yaptıgı gibi PKK’ya da çok büyük imkanlar vaat etmistir.127
Özellikle 1991 yılında PKK ile Irak Devleti arasındaki iliskiler yogunlasmıstır. Bu dönemde Irak istihbarat servisi PKK’ya silah destegi saglamıstır.128
4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder