4 Mart 2017 Cumartesi

ORTADOĞU TÜRKMENLERİ SEMPOZYUMU BÖLÜM 11


  ORTADOĞU TÜRKMENLERİ SEMPOZYUMU  BÖLÜM 11,



Suriye Türkmenleri: Kültür, Gelenek ve Görenek 
Adil Şan 

Oğuzların, Selçukluların, Osmanlıların torunları değerli Türkmen emmioğullarım Golan Tepelerinden, Ezo gelinin otağından, Süleyman şah türbesinden, Yüreği kan ağlayan emmioğullarınızdan sizlere Sevgi, saygı ve muhabbetler getirdim. 

Oğuz boyları Elbeyli Türkmenlerine mensup bir Türkmen uşağı olarak 
Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumunda siz değerli Emmioğullarımla kucaklaşmayı Allah bana nasip etti. Ben öncelikle bu etkinliği tertip eden Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezine Sonsuz şükranlarımı sunuyorum 

DAŞ KOYDUK DAŞ ÜSTÜNE 
SU SERP ATAŞ ÜSTÜNE 
HOŞ GELDİYİZ CAN DOSTLAR 
BU BAŞ BU GÖZ ÜSTÜNE 

Sosyal durumları 

Türkmenler kendi aralarındaki ilişkileri akrabalık ve aynı kökenden olmalarından dolayı kendi içinde yaşamaya istekli bir millet hissi vermektedirler. 
Türkmenler hangi köyde ve bölgede kimler var kimler yok ondan haberdardırlar. Örneğin, bir Türkmen’e nerelisin diye sorduğunda falanca köylüyüm, Kimlerdensin falanlardanım dendiği zaman aile isminden tanırlar. Türkmenler kendi aralarında ilişkilerini sosyal kurumların ve kuruluşların olmaması ve hatta yasak olmasına rağmen devam ettirmektedirler. Kendi dışındaki milletlerle münasebetleri olsa da Türkmenler arasındaki düzeye hiçbir şekilde erişemez. Ticaret yapmaktan tutun da kız alıp vermelere kadar birinci derecede kendilerinden olanları tercih etmektedirler. 

Araplar ve Kürtler ile ilişkileri komşuluk üzerinde devam etmektedir ama her türlü alışverişte, iş ve işçi alımında, iş yapmakta Türkmenler tercih edilmektedir. Türkmenler için hala Türklük yüce bir değer olarak ifade edilmektedir. Bu bilinci taşımakta ve yaşamaktadırlar. 

Türkçenin ender avantajlarından biri Türk televizyonlarını izleyebilmek ve Türk sanatçılarının türkülerini, şarkılarını, filmlerini takip etmektir. 
Bu ülkede yaşayan Türkmenler kendilerini Türkiye’ ile o kadar bütünleştirmişler dir ki Türk futbol takımlarını fanatik bir şekilde tutmaktadırlar. 

Türküler 

MURAT KENARI 

Murat kenarına geldim ben de ağladım ağladım. 
Ellerimle gözlerimi bağladım. 
Hançer alıp ta dertli sinem dağladım dağladım. 
Aldı beni de kanlı murat dost suyu toprağı. 

Taksi geldi de kapımıza dayandı dayandı. 
Yavrularım da uykusundan uyandı. 
Esbaplarım da al kızıl kana boyandı boyandı. 
Aldı beni de kanlı murat dost suyu toprağı. 

Kadir Mevlam beni yetimlikle yetirdi yetirdi. 
Yetirdikçe dertlerimi arttırdı. 
Sanki ciğerime de dertli hançer batırdı batırdı. 
Aldı beni de kanlı murat dost suyu toprağı. 


Ömer GÜLCAN 
...

BİLAL BEY (Ağıt) 

Amanın sabah erkenden de ısbağları bastılar. 
Aman iki kardaşı da bir arada kestiler aman, aman, aman. 
Aman kanlı köynekleri de bohçalara bastılar. 
Kardaş yanarım beyler ağlarım. 
Avunan avladılar ikimizi söndürdüler çıramızı. 
Boş koydular odamızı oy oy oy oy. 
Aman di neni anam di neni, di neni, di neni, di neni. 
Sebep anam oy oy. 

Amanın Bilal beyi derisen Elbeylilerin ulusu. 
Amanın yasını çekerdi Halep valisi. Aman, aman, aman. 
Amanın anaları esüm hatın olmuş çifte yavrusu delisi. 
Kardaş yanarım beyler ağlarım. 
Avunan avladılar ikimizi söndürdüler çıramızı. 
Boş koydular odamızı oy oy oy oy. 
Aman di neni anam di neni, di neni, di neni, di neni. 
Sebep anam oy oy. 

Anonim Şiirler 

ÇOBANBEY SEVDAM 

Çiğdem çiçekleri açar dağlarda. 
Salkım salkım üzümleri bağlarda 
Osmanlıya mesken olmuş eski zamanda. 
Bir başkadır benim Çobanbey sevdam. 

İçimde yatar Çobanbey sevdası. 
Düğünlerde havşe leylim havası. 
Dillerde türküler barak havası. 
Bir başkadır benim Çobanbey sevdam. 

Yiğitleri dolaşır hüyüğün yanında. 
Davar sağmaya giderdik Kaberen yolunda. 
Asalet akar Türk, Türkmen kanında. 
Bir başkadır benim Çobanbey sevdam. 

Çocukları gelin gok oynardı. 
Nacar zeki’de cercer döverdi. 
Elif gari culluk cücüğü güderdi. 
Bir başkadır benim Çobanbey sevdam. 

Can verilirdi Türkmen’in uğruna. 
Yolmaya giderdik Mahatta yoluna. 
Şıhanlı alo’ya, Hedebet dağına. 
Bir başkadır benim Çobanbey sevdam. 

Çobanbey’i sorarsan Adil Şan’dan 
Keşo ahmet, Ali sülo, Topal Musa’dan. 
Daşlık, çiğdemli, dermen yolun’dan 
Bir başkadır benim Çobanbey Sevdam 

Adil ŞAN 

BARAKLI KIZ

Beyn ciribis amarne. 
Yavallom me şüftum gazelne 
Eni dezzeyt mektup ma carne. 
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 

Yigulun asılha barak.
Humma yizra alfırat “gavak”.
Habibeti / gelin olmuş yüzünde duvak. 
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 

Galitli helek mineyn. 

Gultilhe eni min ’’ağdaş’’min beyt eynin 
Beyt eynin humma sabuni bil ayn. 
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 

Galitli helek mineyn. 
Gultilhe eni min / hava huyük
‘‘Hava huyük’’Şimelithe cebel nabga /çok böyük. 
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 

‘‘Hava huyük’’şarkithe beliz. 
Yaval Ahmet hubbak hub iblis
Eni ‘‘çok güzel’’zed nefis.
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 

‘‘Hava huyük’’ciblite / yağmacı. 
Eni vegaan bil hub / derdi çok acı
Eni ruhut li tabip kalli hel / dert yoktur ilacı. 
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 

‘‘Hava huyük’’garbite şava. 
Abu zaim yihçi mit çizbe me yindem
Minte gıreyyib / Ahmet selemler salam. 
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 


‘‘Hava huyük’’gurnithe ’‘tileyli’’ve telle. 
Huma yurabbun ‘‘bedenet’’bele ille
Haci bozan beynethom varde u fille.
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 


‘‘Hava huyük’’şimelithe ‘’gantara’’u nabga. 
‘‘Muhtar Kemal’’yivakki / izinnama bidun ‘‘damga’’ 
Ahne itefegne han’sevi /düğün bayırda bağda. 
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 


Eni barakiye / bana güven. 
Eteri ‘‘barak’’melhom sıtku emen
Galitli fetül avan / geçti zaman.
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 


Yaval cibtillik biberet galbil / guşkana.
Eni cey evadiç ray ale gurba
Galitli minte şeyib yavallom / ağlama
Aman yavallom aman eni aşgen / 
depemden çıkar duman 

Muhammet KAHRAMAN 

Maniler 


Yolma yolar oraktan 
Moda düzler taraktan 
Yenile bir yar sevdim 
Yıkılaçça konaktan. 

Harman yeri haraba 
Kız vermeyin araba 
Gemiklerim çürüdü 
Avratsız yata yata. 

Yumurtanın sarısı 
Yere düştü yarısı 
Yar koynuma girince 
Sandım eşek arısı. 

Bu gece geleceğim 
Tağayı deleceğim 
Kız baha bir öpüş ver 
Askere gideceğim. 

Tepsi kenarı sarı 
İçinde yedim narı 
Şu Kalkım’ın gençleri 
Konduramın kenarı 

Atasözleri 

Ağaçtan maşa Arap’tan paşa olmaz. 
Abdestsiz hocaya namaz mı dayanır. 
Acele işe şeytan karışır. 
Aptal ata binmiş kendini ağa sanmış. 
Cor coru açar, söylersem rahatın kaçar. 
Deli düğüne gitmiş bura bizim evden güzel demiş. 
Gomşu gomşunun eşeğini türkü çağırır gezer. 
Olursa çat pat olmazsa aç yat. 
Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış.


Dualar Beddualar 

Allah ağzını bozmuya. Allah seni getirmeye. 
Allah analı babalı büyüte. Allah seni yeşertmeye. 
Allah anana babana bağışlaya. Allah seni iflah etmeye. 
Allah aydınlığa çıkara. Allah seni töretmeye. 
Allah başaça sevindire. Allah’tan bulasıca. 
Allah başını bozmaya. Allah gara gara deeerrrt. 

Çocuk Oyunları 

İp İp İlmeden 

Özellikle kış günlerinde gece gezmelerine gidildiğinde sobanın yanında ip ip ilmeden oyunu oynanır. 6-7 kişiyle oynanan bu oyunda çocuklar 
daire şeklinde oturdukları yerde ayaklarını uzatarak oyuna kimin ebelik edeceğini seçer. Ebe seçimi şu tekerlemeyle yapılır; 


Allan pullan 
Dedi çullan 
Şemsi guttey 
Kiraz yapma 
Mendil dikme 
Acı kelek tatlı kelek 
Peynir pis karpuz. 


Bu tekerleme ile ebe seçilir ve herkes ayaklarını ortada birleştirir ve oyunun ebesi şu tekerlemeyi heceleyerek her ayağa eli ile dokunur oyunun 
tekerlemesi her bittiğinde son kelime “Çember Dayak” kimin ayağında biter ise, o kişinin ayağı çimdiklenir ve o ayak toplanır. Oyun şu tekerleme ile başlar; 

İp İp ilmeden, 
Delme sülük delmeden, 
Yer göz Opalak, 
Emmim oğlu topalak, 
Girdim seyran içine, 
Seyran içi gül bazar, 
İçinde tilki gezer, 
Tilki beni korkuttu, 
Kuyruğunu sarkıttı, 
Ali bayın atı var, 
Kara zurna g.tü var, 
Çek ayak çember dayak. 


Bu şekilde ayaklar bitinceye kadar ayak saymaya devam edilir. 

Düğün Adetler 

Düğün adetleri Suriye Türkmenlerinde en önemli gelenek ve göreneklerden biridir. 

Düğün evlenme sürecinin en önemli aşamasıdır. Kız ile erkeğe yeni bir toplumsal statü kazandırması ve aileler arası dayanışma sağlaması 
açısından önemlidir. Düğün âdeti 12 evreden oluşur. 

Ayrıca evlilik törenleri adet, gelenek ve göreneklerin zengin bir şekilde yansıtıldığı önemli törenlerdir. Evlilik çağında oğlu olan anne ve baba 
her açıdan kendi ailesine denk olan bir ailenin kızına bakmaya gider. Suriye Türkmenlerinde düğün adetleri aşağıdaki gibidir. 

1. Dünür Gitme 
2. Kalın verme, kız isteme 
3. Nişan 
4. Bazarlık 
5. Yas Alma 
6. Bayrak Dikme 
7. Düğün 
8. Kına Gecesi 
9. Şabaş (Takı Merasimi) 
10. Zeffe (Düğün Alayı) 
11. Güvey Donatma (Damat Giydirme) 
12. Siphe (Gerdek Gecesi Sabahı) 

Dünür Gitme 

İki gencin evlenmeleri için dünür gitme adettir. Bu iş için daha önceden becerikli kadınlarca kızın ağzı yoklanır. Olay kıza duyurulur. Kızın 
gönlünün olup olmadığı sorulur ve fikri öğrenilir. Eğer kızda yumuşaklık bulunursa görücü gönderilir. Görücü kız ve oğlanı iyi tanıyan, 
kız eviyle bir problemi olmayan ve bu işte tecrübeli olan, ağzı iyi laf yapanlar arasından seçilir. Gündüzden, akşam size geleceğiz diye haber 
verilir. Akşam olunca kız evine varılır. Hal hatır sorulur. Sohbetler edilir. İkramlar yenilir, içilir. Uygun bir zamanda Aile büyüklerine, “Allah’ın 
emri Peygamber’in kavliyle kızınızı filan oğlumuza istemeye geldik” diye amaç belirtilir. Büyükler uygun görürlerse “kızın fikrini alalım, 
hısım-akrabaya bir soralım” diye süre isterler. Birkaç gün aradan sonra tekrar gidilir. Uygun bulunursa olumlu cevap verilir. Böylece iş tatlıya 
bağlanmış olur. Bundan sonra kız ile oğlan sözlü olmuşlardır. 

Kız İsteme ve Kalın Verme 

Evliliğin ilk aşamalarından biri olan ‘Kız İsteme’ geleneğidir. Beğenilen kıza dünür gittikten sonra. Oğlan tarafının ileri gelen büyüklerine haber 
verilir yarın akşam bizim oğlanın tatlısı var diye büyükler sözlü davet edilir. Toplu şekilde kız evine gidilir. Oğlan tarafından gelen misafirler, 
biraz oturduktan sonra konuya geçilir, kız resmi bir şekilde istenir daha önceden olumlu cevap alındığı için, fazla uzatılmaz hemen konuya geçilir. 
Kız babası olumlu cevap verdiği takdirde okuyun Fatiha’sını der. Fatiha okunduktan sonra oğlan tarafının aile büyüğü (temsilcisi) yükümüz 
nedir diye kızın babasına seslenir. ‘Kalın’kız babasına kızın çeyizine harcanmak üzere oğlanın verdiği başlık parasıdır. Başlık konuşulur kız 
babası gelen misafirleri onore etmek için kız sizin tutun elinden götürün der. Ancak başlık parası kesilir. Tatlılar, meyveler yenir. Kadınlar zılgıt 
çalar bu şekilde kız isteme merasimi bitmiş olur. İkinci evre nişandır. 

Nişan 

Kız ve oğlan tarafının uzun görüşmeleri neticesinde nişan günü belirlenir. Sonra konu-komşuya “filan gün nişanımız var, buyurun” diye sözlü 
davet edilir. Nişan günü davul zurna eşliğinde kız evine gidilir. Nişan genellikle kız evinde yapılır. Uygun bir yere masa ve iki sandalye yerleştirilir. 
Kız ile oğlan bu masaya gelir ve tören başlar, nişan genellikle kadınlar tarafından yapılır. Yüzükler takılır ve bundan sonra takı işleri 
başlar. Sırasıyla erkek tarafı, daha sonra kız tarafı, yakın akrabalar ve davetliler hediyelerini takar. Hediyeler genellikle para, altın, kumaş gibi 
hediyelerden oluşur. Nişan bu şekilde biter. 

Bazarlık giderler ve düğün alışverişi yapılır. Bunun adına bazarlık denir gelin ve damat bütçesine uygun ev eşyalarını seçer, kız istemede alınan 
(kalın) yani başlık parası alınan eşyalara harcanır. Alınan eşyalar damat evine geldiği an silahlar sıkılır, zılgıt çalınır konu-komşuya duyurulur. 
Eşyalar kız ve damat evi tarafından gelin odası dediğimiz eve yerleştirilir. 

Yas Alma 

Yas alma geleneği düğün tarihi belirlenmiş ve davetiyeler dağıtıldıktan sonra köyde bir cenaze olursa, düğün sahiplerinin cenaze çıkan evden 
düğün için izin istenişine yas alma denir. Suriye Türkmenlerinde kırk gün yas tutma süresi boyunca planlanmış düğünlerin ertelendiği bile yöre 
insanı tarafından ifade edilmektedir. 

Bayrak Dikme 

Düğün sahibi olan evin damına yaklaşık bir hafta önceden çiçeklerle süslenmiş bayrak dikilir. Düğün günü belirlenir, davetiyeler dağıtılır. Eski 
köy düğünlerinde düğün kartı ve top kumaş dağıtılırdı. Köyün gençleri toplanır bayrak süslenir, bayrak dikmede cahal (bekâr) türküsü ve manileri 
söylenir. Düğün edasında bayrak dikme merasimi başlar. Bir veya iki saat içinde bayrak damat evinin çatısına dikilir. Bayrak dikmedeki amaç 
ise bu evde yakın zaman içinde düğün olacağı haberinin verilmesidir. 

Düğün 

Düğünün birinci günü sabah erkenden düğün olacak harman yeri temizlenir, çadırlar kurulur, kilimler keçeler serilir, halay yeri sulanır, eski köy 
düğünleri dört-beş gün sürerdi. Bu nedenle uzak yerden gelen misafirleri köy halkı, damat evinin yükünü hafifletmek için kendi evlerinde misafir 
ederlerdi. Köy düğünleri genellikle davullu zurnalı olup dört-beş gün gece geç saatlere kadar sürerdi. Düğün günü uzak yerden gelen misafirleri 
düğün sahibi davul zurna ile karşılar, davulcular gelen misafirden bahşiş alır ve hangi ev onu konuk edecekse o eve kadar damadın kardeşleri, 
halaları, oynayarak zılgıtlar eşliğinde çala oynaya kalacağı eve kadar eşlik ederler. Bu karşılama merasiminin amacı gelen misafirleri onore 
etmek ve düğün boyunca hoşça vakit geçirmelerini sağlamak ve onlara verilen değeri göstermektir. Düğün her gün gece geç saatlere kadar sürer. 

Uzun halaylar kurulur, barak ve uzun hava türküler söylenir. Düğün her gün gece geç saatlere kadar sürer. Misafirler kalacakları eve döner, 
geç yattıkları için sabah geç uyanmasınlar diye davulcular misafirlerin kaldıkları eve giderek erkek misafirlerin yatağı başında uyandırana kadar 
davul çalar ve misafirleri uyandırır, misafir (abdallara) yani davulculara uyandırdıkları için bahşişi verir bu şekilde tüm misafirler her sabah 
uyandırılır. Köy düğünleri ihtişamlı bir şekilde dört-beş davul birden çalınır. Uzun halaylar olur halay başı baş çeker ara ara zurnacı gözüne 
kestirdiği birinin yanına gelir ve türkü söylemesi için uzun uzun zurnayı onun kulağına doğru çalar o kişi halayda mahcup duruma düşmemek için 
türkü söyler. Türkü bilmiyorsa abdala yani zurnacıya bahşiş verir, böylece mahcup olmaktan kurtulur. Düğünlerde söylenen türküler genellikle 
Ömeri, Garip, Kılınçoğlu, Karacaoğlan, Ezogelin ve Barak havalarıdır. Oynanan halaylar ise şöyledir; Üçayak, Çobanbey Havası, Havşe, Hosar, 
Leylim, Çiftetelli, Urumu, Halebî, Kırık Hava, Kırıkhan oyunları oynanır. Örneğin, Havşe oyununu oynayanlar beşerli guruplar halinde 
ikiye bölünür davul ve zurnacılar iki grup arasında gidip gelir. Kırık Hava türküleri eşliğinde söylenerek oynanırdı. Halay başı genellikle şu 
türküyü söyler ve gruptakiler koro halinde “salanda yeri, dolanda yeri” diye türküye eşlik derler. 

Ah yeri yeri yeri salanda yeri, 

Sallanmazsan sallanma dolanda yeri, 

İndim geldim hamadan salanda yeri, 

Öldüm kan ağlamadan dolanda yeri, 

Analar kız beslemiş salanda yeri, 

Vermiyor sevdiğine dolanda yeri, 

Bir taş attım zeytine salanda yeri, 

Zeytinin irisine dolanda yeri, 

Allah beni çoban et salanda yeri, 

Kızların sürüsüne dolanda yeri, 

Bu Kırık Hava türkü eşliğinde Havşe oynanır. Düğün sahibi nazar değmesin diye üzerlik yakar ve halayı turlayarak misafirlere tütsü yapar. Bu 
şekilde düğün 4-5 gün sürer dördüncü gün akşam kına hazırlıkları başlar. 

Kına Gecesi 

Kına gecesi genelde düğün gününden bir gün önce hem erkek evinde hem kız evinde yapılır. Oğlan tarafı kına gecesi kız evine kınacıları 
gönderir. Bunlara kınacılar denir. Gelin uzak yerden ise bir gün önceden yirmi-yirmi beş kişilik bir gurup kadın, gelinin köyüne yâda bulunduğu 
şehre gider. Kına günü akşamı erkekler oğlan evinde, kadınlar da kız evinde toplanırlar. Bu geceye “Kına Gecesi” denir. Oğlan evinde davullu 
zurnalı sazlı sözlü kına gecesi başlar. Oynanır, türküler, maniler söylenir. Kına türküleri söylenir, kına türküleri uzun hava ve kırık hava olarak 
ikiye ayrılır. Kına türkülerini iyi bilen ve sesi güzel olan biri söyler arkasından tüm bekârlar (cahallar) hep birlikte hinnekey yaba hinne diye 
eşlik ederler. Hinnekey kına manasına gelir. 

Kına Türküsü 

İndim kuyun dibine 
Hinnekey yaba hinne. 
Baktım suyun rengine 
Hinnekey yaba hinne. 

Analar kız beslemiş 
Hinnekey yaba hinne. 
Vermiyor sevdiğine 
Hinnekey yaba hinne. 

Çadır kurdum düzlere 
Hinnekey yaba hinne. 
Sürme olam gözlere 
Hinnekey yaba hinne. 

Aha ben gidiyorum 
Hinnekey yaba hinne. 
Sözüm kalsın sizlere 
Hinnekey yaba hinne. 


Kına Manileri ;

“Al almamı soy bene 
Başucuma koy bene 
Anam ben gurbetteyim 
Sene nasıl doyarım. 

Gelin geldi evimize 
Şenlik geldi köyümüze 
Hoş geldin gözel gelin 
Bereket geldi bize. 

Gelinimiz iyi olsan 
Biz de seni överik 
Kötü olsa gelinimiz 
Hepimiz de döverik. 

Kınamız kutlu olsun 
Diliniz datlı olsun 
Çığırın gelsin kızlar 
Kız gelin oldu görsün”. 


Bu türküler ve maniler eşliğinde gecenin geç saatlerine kadar kına merasimi eğlenceli bir şekilde sürer. Oğlan kınasında cahal başı dediğimiz (Sağdıç) ve cahallar yani bekârlar ellerinde kına tepsisi ile hem oynar hem evli olan misafirleri dolaşarak kınayı yakmadan önce bir istekleri ya da emirleri olup olmadığını sorarlar. İsteği olan evliler ergen başından türküler yâda değişik isteklerde bulunurlar. Hatta bazı evliler işi daha da abartır sağdıca eziyetli, bir o kadarda eğlenceli eziyetler ederler. Örneğin yaz ortasında kış meyvesi istedikleri bile olur. Sağdıcın yüzüne un sürülür, eşek edip üstüne binerler. Evli misafirin isteği yapılmadığı takdirde kına yakılmaz ama çoğunlukla istekler türkü olur. Ergen başı türkü bilmiyorsa eşek gibi anır yâda “Komşular itlerinizi bağlayın, kemikler benim” diye bağır, denir. Kötü bir niyetle değil de işe biraz komiklik katmak amaçlı yapılır bu tür istekler. Damadın kınası yakılmadan önce yetim-öksüz olan bir oğlan çocuğunun eline kına yakılır. Kına merasimi gecenin sonuna doğru barak uzun havaları eşliğinde yakılır. Ve kına merasimi sona erer. 

Şabaş (Takı Merasimi) 

Bugün bile Suriye Türkmen köylerinde çoğunlukla köylerde görülen “şabaş”, toplumsal dayanışmanın en güzel örneklerinden biridir. Düğünün son günü düğün yemeğinden önce yapılır. Düğüne katılanlar, belli bir düzen içinde uzun bir halay oluşturur. “Şabaş’ı davul çalan abdallardan biri ortalık yerde şabaş şabaş diye yüksek sesle halayın en başından para toplamaya başlar. Her parayı aldığı kişiyi onore etmek için takla, atarak göbek sallayarak “şabaş şabaş” falanca kişiden” şaba” diye elindeki parayla halayı turlayarak yüksek sesle miktarı belirterek, yazıcı heyetine teslim eder. Toplanan bu paralar düğün sahibinin masrafları için harcanır. 

Zeffe (Düğün Alayı) 

Şabaş’tan sonra eskiden atla gelin gezdirilirdi günümüzde ise herkes arabalarına biner gelin birkaç köy gezdirilir bazı köylerden geçen düğün alayının yolunu köy çocukları keser bahşiş almak için yola taşlar dizerler, bahşişler alındıktan sonra yollar açılır bu şekilde gelin evine varılır. Damat evin çatısına çıkar gelinin başına şeker-para saçar çocuklar şeker kapmak için adeta birbirleri ile yarışır. Gelin damat evine indirildikten sonra yemek hazırlıkları başlar. 

Düğün Yemeği ;

Gelin indirildikten sonra düğün yemeği hazırlanır çadırlara uzun yer sofraları kurulur. Köy düğünlerindeki yemekler genelde, bulgur aşı, firik aşı, tike et ve bamya ekşisi, fasulye ekşisi (yahni) yemeklerinden oluşur. Yemekler gelen davetlilere ikram edilir, kesilen koyunların kelleleri pişirilip önemli misafirlerin önüne konur. Yemek yendikten sonra gelen misafirlere havlu hediye edilir. 

Güvey Donatma (Damat Giydirme) 

Güvey Donatma düğünün son günü akşam ezanından sonra köyün gençleri ve düğünden kalan genç misafirler ile birlikte davul zurna ile damadın akraba yâda komşularının evinde yapılır. Damadın damatlık elbiseleri bir tepsiye konur. Bu tepsi sağdıçlardan birinin başında çala-oynaya toplu şekilde damad evinden alınır. Damadın ününe bir havlu tutularak önceden belirlenen eve doğru şu türkü söylenerek gidilir. Güvey donatmada söylenen türküler genelde kırık hava olur. 

Kalanın altı tandırda yandır Allah’ım yandır 
Allıda yemenim şine şine nay nay 
Pulluda yemenim vay gidi vay 
Beni bir kuş eyle de, yarın göksüne kondur. 
Allıda yemenim şine şine nay nay 

Pulluda yemenim vay gidi vay 
Arığı hopladın mı şalvarı topladın mı? 
Allıda yemenim şine şine nay nay 
Pulluda yemenim vay gidi vay 


Oğlan dedi gel yatak kız dedi çatladın mı? 
Allıda yemenim şine şine nay nay 
Pulluda yemenim vay gidi vay 

Damadın evinden yola çıkıldıktan sonra ara ara yolda evli olan misafirlerden biri “Ah ah ayağım ayağım” diye damadın önüne atılır geçişi önler “felan kişi ayağımı kırdı, iyileşmesi için bir türkü söylesin” diye istekte bulunur. O kişi türkü söyler, söylemezse “ayağı kırılan kişi damadı bırakmaz” eğer o kişi türkü bilmiyorsa “Nene” diye “Ana” diye bağır denir bu şekilde yarım saatlik yürüme ile önceden belirlenen eve varılır. Burada davul ve zurna eşliğinde türküler eşliğinde damat giydirilir. Bazı evli olan misafirler damadın ayakkabısını yâda damadın elbisesini çalar, istekte bulunur sağdıçlar isteği yerine getirmezse çalınan eşya verilmez. 

Burada da istekler genelde türkü olur. Gençler işe eğlence katmak için damadı iğneler tabi sağdıçlar buna mümkün mertebe izin vermezler. Damat  giydirildik ten sonra tekrar türküler eşliğinde damadın evine getirilir. İmam nikâhı kıyılır ve düğün son bulur. 

Gerdek Gecesi Sabahı (Siphe) 

Gerdek gecesinin sabahı köyün kadınları gelin evinde toplanır, kelle pişirirler. Gelen misafirlere ikram edilir. Çaylar içilir, iyi dileklerde bulunur gelinin çeyizine bakılır. Çeyize para takılır. 



TÜRKMENELER: 

• Türkmeneli toprakları verimini yitirmiş, Kerkük’te Hasa Suyu tamamen kurumuştur. 
• Türkmeneli’nin bir çok ili gibi Kerkük’te de pek çok Türkmen mahallesinin alt yapısı ihmal edilmiş. Pislikten sokaklara girilememektedir. 
• Kerkük’te hastaneler atıl durumda, Doktorlar Caddesi içler acısı, Hastalar çile çekmekte, adeta çıldırmaktadırlar. 
• Bayat Emirli bölgesi Karanaz köyünden Türkmen çiftçi Şeyh Ali Karanaz: “Türkmenelide topraklarımız elimizden alındı. Köyde topraklarımız verimini yitirdi, ekin ekemiyor, verim alamıyoruz. 

Emirlide evlerimiz bombalanarak yerle bir oldu, Hükümetten yardım göremedik. Kaderimizdir bu, Allah’a sığınmaktan başka çaremiz kalmadı” diye feryat etmektedir. 
Ayrıca Telaferli Türkmen Doktor İmat Zammaw’un dünya ülkelerinden haklı istekleri var; 

1. Irak’ın genelinde ve özellikle Telafer, Felluce ve Basra’da çevre katliamı yapıldı şekli bozuk olarak dünyaya gelen çocukların ve kansere yakalananların sayısında inanılmaz artış olduğu bir gerçektir. 
2. Bu kanser vakalarını araştırmak üzere tarafsız bir komisyonun görevlendirilmesi, 
3. İşgal güçlerinin Irak’ta kullandığı zenginleştirilmiş uranyumdan geri kalan zehirli maddelerin temizlenmesi için bir program başlatılması, 
4. Olumsuz etkilenen bölgelere insanların girmesinin yasaklanması, 
5. Irak’ta insanlığa karşı işlenilmiş bir suç olup olmadığının araştırılması. 


Şayet böyle bir suç İşlenmiş ise, B.M. Sözleşmesi, Cenevre ve Lahey Konvansiyonlar ve Roma Uluslararası Ceza Mahkemesi Tüzüğü’ne göre sorumlularının yargılanmasını istemektedir. 

4. Göç ve Yaşam Koşullarında Kötüleşme 

Savaş ve politik şiddete maruz kalma endişesiyle milyonlarca kişi yerinden olmakta, can güvenliğini sağlamak için çok travmatik göçler yaşamaktadırlar. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre Irakta 4,7 milyon Iraklı evini terk etmek zorunda kalmıştır. Bu insanların büyük çoğunluğunun insani yardıma ihtiyaç duyduğu belirtilmektedir. 2,7 milyondan fazla Iraklı ülke içinde yer değiştirirken; 2 milyona yakın Iraklı Suriye ve Ürdün gibi çevre ülkelere sığınmış ve azımsanmayacak oranda Irak’lı ise Türkiye ve Avrupa ülkelerine mülteci olarak sığınmak durumunda kamıştır. Yurt dışına göç edenler çeşitli kültürel, eğitim, sosyal ve barınma açıdan sıkıntılarla karşılaşmış ve ciddi psikolojik yıkıma uğramıştır. 

Yurt içinde yerlerinden edilmiş insan topluluklarında yeni patojenik ajanlar ortaya çıkmış ve bu ajanlara karşı bireylerin ve toplumun duyarlılığı artmıştır. Kalabalık yaşam ve zor iklim koşulları, güvenli suya erişimin azalması, yeterli sanitasyonun sağlanamaması, rezervuar hayvanlar ile insanlar arasındaki temasın artması ve beslenme yetersizliği nedeniyle enfeksiyon ajanlarının bulaşması artmaktadır. Gereksinim artışı olmasına rağmen, sağlık hizmetlerine erişimin, bağışıklama hizmetlerinin kesintiye uğraması, alt yapı ve eğitim yetersizliği gibi sorunlar sağlık hizmetlerinin sunumunu zorlaştırmakta, insanları karamsarlığa itmekte ve olumsuz yönde etkilemektedir. 

TÜRKMENELER 

• Tam anlamı ile Türkmeneli’ye sahip çıkılmamasıTürkmenleri yalnızlığa itmiştir. 
• Irak’ta dün mazlum olanlar bugün zalim olmuştur. Kuzeyde bazı Kürt grupları Bağdat’ta bazı siyasi Şii gruplar Türkmenlerin haklarını gasp etmiştir. Bu da Türkmenlerin psikolojik yıkımına neden olmuştur. 
• Anavatanın resmi ağızlarından bazı önemli toplantılarda Irak’ta 800 bin Türkmen var denmesi Türkmenleri üzmüştür. 
• Katliam, tehdit, patlama ve psikolojik baskı sonucu Kerkük, Te-lafer, Tuzhurmatu, Tazehurmatu ve Emirli’den yüzlerce Türkmen ailesi güneye göç etmek zorunda kalmıştır ve oralarda psikolojik bunalım içinde hayatlarını sürdürmektedir. 
• Bugün onlarca Türkmen ailesi Kerbela Mezarlığı yakınında baraka evlerde yaşamlarını sürdürmektedirler. 

ŞAİR YAVUZ BÜLENT BAKİLER 

Kerkük Ağıtı 

Bütün minarelerde sustu ezan sesleri 
Artık yaşamak zordu. 
Zehir zıkkım bir rüzgâr esiyordu Irak’’tan 
Ölüm sokaklarda kol geziyordu. 

Bir gece Kerkük’’te vurdular beni. 
Geçti sokaklardan bir kızıl ordu. 
İslam’’ı ve Türk’’ü vuruyordu kurşunlar 
Peygamber kabrinde ağlıyordu. 

Bütün hadisi-i şerifler, ayet-i kerimeler 
Yüreğimdeki kordu. 
Ama çıplak ayaklı ve çıplak kafalı adamlar 
Beni sokak sokak sürüklüyorlardı. 

Benim kafam kanıyordu kaldırım taşlarında 
Evim barkım yanıyordu. 
Ve benim cesedim kanlı bir bayrak gibi 
Demir direklerde sallanıyordu. 

Artık yaşamak zordu 
Ölüm sokaklarda kol geziyordu. 
Evim barkım yanıyordu. 
Peygamber Kabrinde Ağlıyordu 

12 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder