1 Mart 2017 Çarşamba

TÜRKİYENİN TERÖRLE MÜCADELE BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM 5


 TÜRKİYENİN TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ  BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM 5 



2.3.5.1. Kaçakçılık


Dogası geregi PKK uyusturucu ticaretinden, kara para aklamaya, yasa dısı yollardan Avrupa ülkelerine adam sokmaya, adam kaçırmadan örgütlü suçlara kadar çok genis bir alanda faaliyet göstermektedir. Ancak tüm bunların içerisinde uyusturucu kaçakçılıgının özel bir yeri vardır. Uyusturucu, "ngiliz polisi ve narkotikten sorumlu haber alma örgütü NCIS (National Criminal "ntelligence Service) verilerine göre, PKK’nın önemli gelir kaynaklarından biridir. Bu kuruma göre PKK tüm Avrupa Birliginde satılan eroinden yarı yarıya sorumlu tutulmaktadır.183

Dünya’nın en güvenilir teskilatlarından birisi olan bu kurumun verileri örgütün gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Zaten genellikle terör örgütlerinin gelir
kaynakları hemen hemen aynıdır. Bu gelir kaynaklarından en önemlisi de uyusturucu kaçakçılıgıdır.

Ayrıca terör örgütü PKK’ya yönelik olarak yapılan birçok operasyonda önemli miktarlarda uyusturucu madde yakalanması gerçeklestirilmistir. Örgüt
uyusturucu kaçakçılıgı ile ilgili faaliyetlerini; kaynagından uyusturucu temini, kaçakçılıgı ve dagıtımı safhalarında aktif rol alarak yürütmektedir.184

2.3.5.2. Haraç

“Haraç” toplama örgütle ilgisi olan veya olmaya kisi ve kurulusların terör örgütlerince belirlenen parayı tehdit, korkutma veya baskı yöntemlerine boyun egerek ödemeleridir. Ödeme parayla veya malla olabilir.185

Yine haraç toplamada terör örgütlerinin hemen hepsinde görülen bir gelir toplama faaliyetidir. PKK terör örgünün de önemli gelir kaynaklarından bir tanesidir.
Bunun için özellikle dogu ve güneydogu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren ticari kuruluslar tehdit edilmekte, vergi adı altında bu kuruluslardan haraç toplanmaktadır.
Haraç toplama; koruma, zarar vermeme, korkutma, adam kaçırma, bir suçu veya bir durumu yetkili mercilere bildirme tehdidi seklindeki yöntemlerle
gerçeklestirilmektedir.186 PKK bu yöntemlerden özellikle zarar vermeme, korkutma ve adam kaçırma gibi yöntemleri kullanmaktadır.

2.3.5.3. Bagıs

Resmi kaynakların iddialarına göre “bagıslar” çogu zaman Türkiye’de sempatizanlar yanında çogu zaman zorla, Kürt kökenli is adamları ve zenginlerden de alınmıstır. Ayrıca PKK uzunca bir süre bölgedeki hemen her türlü ticari faaliyetten de pay almıstır. Avrupa ve Kuzey Amerika’da toplanan haraçlar ise “aslan payını” olusturmustur. Bu ülkelere PKK aracılıgıyla giren mülteci ve göçmenlerden alınan paylar ve toplanan haraçlar çok büyük bir finansman kaynagı olmustur.187
Özetle örgüt yurt dısına is vaadiyle çıkardıgı yandaslarından, yurt dısındaki kurum ve kuruluslarının yaptıgı organizasyonlardan, -özellikle Kürt kökenli- is
adamlarından bagıs adı altında genellikle zorla maddi destek saglamaktadır.

2.3.6. PKK Terör Örgütünün Eylem Çesitleri

PKK’nın gerçeklestirdigi eylemler, vur kaç taktigine dayalı çete eylemleridir. Örgüt bu eylemleri gerçeklestirmek için pusu, baskın ve sabotaj gibi çesitli
yöntemleri denemektedir. Bu güne kadar gerçeklestirilen eylem çesitleri yol kesme, araziye çıkma, güvenlik güçlerine pusu, saldırı, mayınlama, bubi tuzakları olusturulması, GKK’lara baskın, GKK mensuplarını kaçırma, bunları pusuya düsürme, evlerini bahçelerini yakma, hayvanlarını telef etme, kalabalık gruplarla il, ilçe, köy, mezra baskınları, yine il ve ilçe merkezlerinde süreklilik arz eden bombalama, askeri birlik ve karakolları imhaya yönelik eylemler seklinde olmustur.188
Bu eylem çesitlerinin dısında örgütle is birligi içerisindeki kisi, kurum, kurulus ve sözde siyasi partilerin gerçeklestirdigi gösteri, yürüyüs, toplantı, basın
açıklaması, sözde terör örgütü sehitlerine yönelik aile ziyaretleri de aslında birer eylem çesididir.

2.3.7. PKK Terör Örgütü’nün Kampları

Emniyet Teskilatının hazırladıgı bir raporda PKK terör örgütün kampları açıkça ortaya konulmustur. PKK dokuz ana kampa sahiptir. Bu kamplarda elektrik dahi
üretilmekte, poliklinik hizmeti verilmektedir. Silah ve gıda temininden maliye islerine kadar tüm birimler mevcuttur. Emniyet Genel Müdürlügü’nün hazırladıgı raporda, PKK’nın kamplarında yaklasık 4000 teröristi egittigi belirtilmistir. Bu kampları 1990’lı yılların basından itibaren kurulan Kandil, Hakurk, Hinere, Lolan, Zap, Metina, Ayasin, Haftanin ile BM’nin denetimindeki Mahmur ana kamp bölgelerini olusturmaktadır. Örgüt üst yönetiminin barındıgı Kandil Dagı kamp alanında Zeli, Dole, Koge, Sehit Ayhan, Sehit Harun, Kani Cenge, Bele Kati, Batı Cephesi, Sehit Rojhat, Balagati ve Süredi adı verilen kamplar bulunmaktadır.189
Bu kampların bulundugu bölgeler genellikle teröre destek veren ülkelerin sahip oldugu cografyalar içerisindedir. Cografyasındaki kampları görmezden gelen bu
ülkeler bununla da kalmayarak bu kamplardaki her türlü faaliyete destek vermekte ve kamplara olan desteklerini sürdürmektedirler.

2.3.8. PKK’nın Halkı Etkilemede Kullandıgı Metotlar

Örgüt halkı etkilemek maksadıyla sistemli olarak özellikle bazı yöntemleri kullanmakta ve bu yöntemlerle halkı etkileyerek örgüte yandas ve destek saglamaktadır.
Bu faaliyetlerin en önemli noktası sistemli ve bir plan dahilinde yapılmasıdır. Örgüt halkı etnik ve ekonomik temaları kullanarak etkilemekte, halkın hassas oldugu konuları her fırsatta istismar ederek bu faaliyetlerini sürdürmektedir. Her terör örgütü kendi ideolojisine göre farklı bir yöntem uygulasa da genel olarak uygulanan yöntemler benzerdir.190

Özellikle AB uyum yasaları da bu baglamda suiistimal edilmekte ve bu yasalar örgüt tarafından bilinçli olarak örgüt lehinde kullanılmaktadır. Örgüt sürekli
olarak bir etnik ayrımcılık oldugunu dile getirmekte ve bölgedeki ekonomik zayıflıgı dile getirmektedir. Egitim seviyesi düsük bazı vatandaslarımız da örgüt tarafından sürekli olarak propagandası yapılan bu temalardan olumsuz yönde etkilenmektedirler.

Bununla birlikte; Terörizmin en önemli propaganda aracı silahtır. Elindeki bu güç ile masum insanları etkileyebilmekte ve onları çaresiz bırakmaktadır.191Örgüt bunu çok iyi kullanmakta maalesef özellikle bölge halkını çaresiz bıraktıgı durumlar ortaya çıkabilmektedir.

2.3.8.1. Etnik Yönden Etkileme

PKK terör örgütü etnik kökene dayanan bir örgüttür. Örgüt yaptıgı propagandalarda sürekli olarak etnik ayrımcılıgı dile getirmekte ve etnik bölücülük yapmaktadır. Özellikle bölge halkına yönelik olarak her fırsatta Kürtlerin Türklerden ayrı bir ırk oldugu dile getirilmektedir.
Söyle ki 1960’lı yıllardan beri bir takım yayın organları, Kürtçülük konusunu islemeye baslamıslardır. Hele 1961 Anayasasının getirdigi demokratik
anlayısı ve sosyal adalet ilkesini yanlıs yorumlayanların ortaya attıgı sosyalist görüslerle bu düsünceler daha da siddetle ele alınmıs ve adeta devlet içinde 
devlet yaratma, millet içerisinde milletler yaratma çabasına girilmistir.192

Bu baglamda özellikle ülkemizin dil birligini, kültür birligini bozmaya yönelik çalısmalar sürdürülmekte bölge halkı ikinci sınıf vatandasmıs gibi gösterilmeye
çalısılmaktadır. Kürtlerin ayrı bir ırk olduguna yönelik çalısmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda Kürtlük bilinci uyandırmak için ;

- Kürt oldugu iddia edilen vatandasların ayrı bir ırk oldugu,
- Ayrı bir dillerinin bulundugu,
- Binlerce yıl derinliklere inen bir tarihlerinin oldugu,
- Yasadıkları toprakların en eski zamanlardan beri kendilerine ait oldugu,
- Nevruz’un ulusal kurtulus bayramı oldugu,

Bu fikirlerin dogrulugu ve pekismesi için de günümüz uygulamalarına iliskin;
- Kürdistan’ın isgal altında tutularak dört ülke arasında parçalandıgı,
- Ana dilleri olan Kürtçenin konusulmasına ve bu suni dille egitime müsaade edilmediği,
- Bilinçli olarak geri bırakıldıkları,
- Bölgenin sömürge statüsünde bırakılıp, maksatlı olarak gelismensin engellendigi gibi konularda propaganda yapılarak halkın duyguları sömürülmektedir.193
Tüm bu etkileme faaliyetlerinin dısında TSK’nin bir isgal ordusu oldugu, bölgede bulunmaması gerektigi konusunda da halk etkilenmeye çalısılmaktadır.
Ayrıca yine bu baglamda TSK’nin millet tanımı, etnik köken konusunda örnek seviyededir. 

Şöyle ki;

Genel kurmay’ın, TSK’nin millet tanımı ve etnik köken yaklasımı nedir sorusuna verdigi yazılı yanıt aynen söyledir; “ Türk Silahlı Kuvvetleri’nin millet tanımı
ve etnik köken konusunda yegane basvuru kaynagı T.C Anayasasıdır. Anayasanın ikinci maddesinde ifade edildigi üzere, Türkiye Cumhuriyeti; insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiligine baglı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Atatürk milleti ‘Dil, kültür ve mefkure (ülkü) birligi ile birbirine baglı vatandasların teskil ettigi siyasi ve içtimai bir heyettir.’seklinde tanımlamıstır. Atatürk milliyetçiligi ise; bizzat Atatürk tarafından ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir’ seklinde ifade etmistir.194

Buradan da anlasılacagı üzere silahlı kuvvetler herhangi bir etnik köken ayrımcılıgı yapmamakta, halkı bir bütün olarak görmekte, tüm faaliyetlerini de bu esaslar çevresinde icra etmektedir.
Büyük önder Atatürk konuya yıllar öncesinden bakmıs ve konuyu veciz sözleriyle dile getirmistir. Silahlı kuvvetler konuyu bu kapsamda degerlendirmekte ve
bu yönde bir bakıs açısı ortaya koymaktadır. Bu bakıs açısı da bir basvuru kaynagı niteligindedir.

2.3.8.2 Ekonomik Yönden Etkileme

PKK terör örgütünün eylemlerine baktıgımızda öne çıkarılan temalardan bir tanesi de ekonomik geri kalmıslıktır. Bölge halkına Türkiye’nin bilinçli olarak yatırım yapmadıgı seklinde lanse edilmektedir. Bölgede egitimin olmadıgı, okulların bulunmadıgı, saglık kuruluslarının bulunmadıgı her fırsatta örgüt tarafından her fırsatta dile getirilmektedir. Örgüt bu temaları sık sık propaganda malzemesi yaparak bölge halkını Türkiye’ye karsı kıskırtmakta, örgüte bu yolla sempatizanlar kazandırmaktadır.195

Oysa örgüt tarafında bölgeye gelen ögretmenler sehit edilmekte okullar yakılmakta, bölgedeki iktisadi kuruluslar sabote edilmekte, bu kurulusların hemen hepsinden daha önce de belirtildigi gibi haraç istenmektedir.
Nitekim terör örgütü PKK’nın Güneydogu Anadolu Bölgesinde ekonomik degere haiz kurulusları, makineleri, tesisleri, sabote etmesi, bölgeye yöre halkının hayat
seviyesini yükseltici hizmetlerin götürülmesini önlemeye çalısması,örgütün yöre halkı üzerindeki ekonomi eksenli propagandalarını devamlı zinde tutmaya yönelik faaliyetleri olarak görülmektedir.196

Ayrıca bölgedeki ögretmenler ve kamu görevlileri, asker, sivil devletin tüm birimleri örgütün tüm olumsuz girisimlerine ragmen çalısmalarını fedakarca
sürdürmektedirler. Örnegin bölgedeki ögretmenler cografi sartlara, hava sartlarına aldırmadan çalısmakta, bölgede bulunan askeri birlikler okulları onarmakta, yeni derslikler yapmakta, hatta çogu birlik, birlik içerisinde derslikler açmak suretiyle bölge halkına hizmet vermektedirler.



ÜÇÜNCÜ BÖLÜM  TÜRK YE’NİN  TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ  VE ÇÖZÜM 

3.1. TERÖRLE MÜCADELE HAREKÂTI’NIN ESASLARI

Türkiye’nin Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgesinde yogunlasmıs terör faaliyetlerinin önlenmesine yönelik olarak günümüze kadar yetkili makamlarca ülke imkanlarının el verdigi ölçü de bir çok önlem alınmıs ve uygulanmıstır. Her ne kadar bu konuda birçok önlem alınsa da görüldügü gibi Türkiye’de ki terör olayları azalsa da halen sürmektedir.
Dogu ve Güneydogu Anadolu Bölgesi’nde uzun yıllardan beri süre gelen bölücülük olayına karsı, alınacak ana tedbirler ve uygulanacak prensipler ile hedefleri kapsayan temel bir politika bu güne kadar tespit edilememistir.197 Süphesiz bunun temel nedenleri iktidar degisiklikleri, her iktidarın konuya farklı bakması,  sorunun bir bütün olarak degerlendirilememesi gibi nedenler yatmaktadır. Türkiye bu konu da hep bir yerlerde hata yapmaktadır.

Bu bakımdan sorun bütün yönleriyle ele alınmalı, bu konuda uygulanması gereken ana esaslar ve ulasılması gereken hedefler tespit edilmeli, temel bir milli politika ortaya konularak tüm dünyaya ilan edilmelidir.198 Ayrıca Türkiye bu politikaları kararlılıkla uygulamalı ve kesinlikle taviz vermemelidir.

3.1.1. Genel Olarak Alınabilecek Önlemler

Her seyden önce yapılması gereken ülke kaynaklarının ekonomik ve sosyal alanlara yönlendirilebilmesi için terör tehdidinin en kısa sürede ülke gündeminden çıkarılması gerekmektedir. Gündemde terörün olmaması demek ülke kaynaklarını farklı alanlara yönlendirebilmek demektir. Tabi bunu yapmak terörle mücadele için ayrılan kaynaklardan kısıtlama anlamına gelmez.

Alınacak genel tedbirlerden bir tanesi de hiç süphesiz istihbarat alanındadır. Teröristlerin kullandıkları yeni taktik ve teknikleri düsünüldügünde istihbaratın önemi anlasılmaktadır. Bu nedenle etkin bir istihbarat agı kurulmalıdır. İyi istihbaratın terörizmle mücadelede en iyi silah oldugu unutulmamalıdır. Genis destege sahip gruplara karsı uygulanan stratejilerde en önemli unsurlar, dogru istihbaratın toplanması ve psikolojik savas çerçevesinde alınacak çesitli önlemlerin hayata geçirilmesidir.199
Medyanın yönlendirilmesi gerekmektedir ve terörizmin yalnızca askeri bir fenomen olmaktan çok sosyal, ekonomik ve siyasal boyutları ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Karsı tarafın bir blok haline geldigi bir mücadelenin kazanılması mümkün degildir. Mutlak surette farklı düsünen birilerinin yaratılması gerekmektedir.
Bu da uluslararası propaganda faaliyetleri ile mümkündür.200

Daha önce de belirtildigi gibi bir milli politika tespit edilmelidir. Tespit edilecek olan bu milli politikanın uygulanmasında ve belirlenen hedeflere ulasmasında
devletin tüm organları ile basın, siyasi partiler, dernekler ve diger kurulusların bir bütün halinde hareket etmeleri saglanmalı, milli birlik ve bütünlügü zedeleyici hareket ve davranıslara, hangi çevreden ve zümreden gelirse gelsin, kesinlikle müsaade edilmemelidir.201 Türkiye yeni politikalar ve çözümler üretemedigi takdirde, baskaları tarafından üretilmis olan çözümleri ve hareket tarzlarını, küçük pazarlık payları ile kabul etmek zorunda kalacaktır.

Terörle mücadele, en zorlu savasımlardan bir tanesidir ve bu savasta herkesin aynı hisleri duyması, alınan önlemleri dogru bulması ve omuz omuza
çarpısmasını beklemek anlamsızdır. Önlemlerin bir uzlasma ile hayata geçirilmesi ve terörizme karsı mücadelenin teröristle savas yerine, uluslararası bir sorunla bas etme mücadelesi olarak ele alınması en önemli adımdır. Mücadelenin standartlasması ve herkese mal olması adına ortak kavramlar ve kurallar konulması, benzer hukuk sistemleri uygulanması esas olmalıdır.202

Türkiye’nin vazifesi, toprak bütünlügünü korumak amacıyla PKK terör örgütünü etkisiz hale getirmektir. Bu vazife tahlil edildiginde, yerine getirilmesi gereken
baslıca görevler sunlardır:

- Teröristlerin etkisiz hale getirilmesi,
- Teröristlere bölge halkının desteginin kesilmesi
- Teröristlerin dıs desteginin kesilmesi,
- Terörü besleyen sosyo ekonomik kosulların (öncelikle issizlik ve cahillik olmak üzere) düzeltilmesi.


Bu baglamda terörle mücadelede alınabilecek önlemleri su baslıklar altında toplayabiliriz; siyasi önlemler, ekonomik önlemler, sosyal ve kültürel önlemler, hukuki önemler, kolluk kuvvetlerinin alacagı önlemler ve uluslararası alanda alınabilecek önlemler.203

3.1.2. Siyasi Önlemler

Bölgedeki soruna çözüm ararken her seyden önce teshis çok isabetli yapılmalıdır.204 Teshis ne kadar isabetli yapılırsa dolayısıyla çözüme de o derecede kolay varılacaktır. Bu baglamda;

Türkiye’deki en önemli karar mercilerinden bir tanesi de TBMM’dir. Aynı zamanda meclis kararları halkın kararları oldugundan TBMM bu konuya büyük önem vermeli ve konuya yogunlasarak radikal tedbirler almalıdır. Bölücü terörle mücadele ve bölge sorunları sadece bölgedeki valilik ve belediyelere sevk edilmemeli,  olaya TBMM el koymalı, her önemli olayda, sadece resmi görevlilerin açıklamaları ve raporları ile yetinmeyip hükümet yetkililerine ek olarak, parlamentodan  her partiden olusan kurullarca yerinde inceleme yapılmalı, gerçek durum ve alınan önlemler TBMM’de kamuoyuna açıklanmalıdır. Bu yöntemle hem demokratik  mekanizmanın islerligine süreklilik kazandırılmıs, “hem de sorun neredeyse devlet oradadır” anlayısı gösterilmis olacaktır.205 
Böylelikle aynı zamanda bölgede devletin gücü hissettirilecek ve devletin gücü ile örgütün gücü arsında kalmıs bir kısım halk kitlesi de devlet tarafına çekilmis olacaktır.

Tüm parti liderleri, zaman zaman, -özellikle de önemli olayların yasandıgı
günler de- bölgeye ortak geziler düzenlemeli ve halkla yakın iliskiler kurmalıdırlar, artık tüm siyasi partiler, hangisi iktidara gelirse gelsin, birbirlerini suçlamaktan vazgeçerek, somut ayrıntılı elestirilerini yine somut önerileriyle birlikte açıklamalıdırlar. Ayrıca ortak bildiriler yayınlamalıdırlar. Böylece hem ülke kamuoyuna, hem de dünya kamuoyuna, ülkenin birlik ve bütünlügü konusundaki siyasal gücün ve kesin kararlılıgın gösterilmesi saglanacaktır.206

Daha dogru ve gerçekçi sonuçlara ve kararlara varabilmek, uygulamaları
yapabilmek, soyut bilgiler yerine çalısmaları ciddi ve güvenilir verilere dayandırmak amacı ile devletçe, zaman zaman “kamuoyu yoklamaları” yapılmalıdır.207 Duygusal ve önyargıya dayanan politikalar üretmek yerine, çagın sartları dikkate alınmalı, buna yönelik politikalar gelistirilmelidir.

Aynı zamanda bu yoklamalardan çıkan sonuçlar devlet politikalarıyla
birlestirilerek uygulanmalı devletin bekası her zaman ön planda tutulmalıdır. Böylelikle devlet ve halk bütünlügü saglanacak alınan kararların da mesrulugu saglanmıs olacaktır.
Bölgenin, siyasi iktidarlarca uzun yıllar ihmalinden kaynaklanan sıkıntıları
mevcuttur. Bu sıkıntıları iç ve dıs odaklar maharetle kullanmaktadırlar. Bölgenin sürekli sömürüldügü halkın tahkir edildigi ve dıslandıgı görüsleri yogun bir biçimde propaganda edilmektedir.208 Bölücü çevrelerce istismarı yapılan bu konulara süratle çözüm getirilmeli, bölgenin elektrik, yol, su, haberlesme vb. alt yapı hizmetleri acilen bitirilmelidir. Böylelikle istismar ortamı ortadan kaldırılırken, vatandasın devletine olan inanç ve baglılıgı da pekistirilmis olacaktır.209 Ayrıca dıs güçlerin devamlı ön plana tuttugu, insan hakları ve iskence gibi olayların önüne geçilerek, istismar ortamı ortadan kaldırılmalıdır.

Vatandasın devlete olan inanç ve baglılıgın pekistirilmesi konusu çok önemlidir.210 Şayet devlet bunu basarabilirse -bölgedeki bir çok il ve ilçede
basarılmıstır- her seyden önce örgütün sempatizan sayısı azalacak, örgüt giderek yok olacaktır.

Demokratiklesme faaliyetlerine hız verilmeli, ancak demokratiklesirken de
devlet çıkarlarından taviz verilmemelidir. “Önce terör önlensin, sonra demokratik
gelismeler olur” gibi görüslerin yerine “terörle mücadele sürerken demokratik
gelismeler getirilmeli” görüsüne sahip çıkılmalıdır. 211

Bölgeye atanacak personelin seçiminde titiz davranılmalıdır. Bölgeye vekil,
mesleginde basarısız veya kurumlarında uyumsuzlugu görülen personel kesinlikle tayin edilmemeli, devleti örnek sekilde temsil edecek personel tayin edilmelidir.212 "ste bölgeye gönderilen bu örnek devlet görevlilerine olusturulan milli politika ayrıntılarıyla anlatılmalı, her devlet personelinin bu politika çerçevesinde davranması saglanmalıdır. Halkta, terörün hemen bitecegi beklentisini yaratacak açıklamalar yerine, halkı umutsuzlugu da düsürmeden, özelikle demokrasi ve hukuk içersinde kalarak terörle savasın uzun yıllar sürebilecegi, bıkkınlıga bezginlige, umutsuzluga ve panige kapılmadan, baska rejim arayısları içerisine girmeden, özgürlükçü, çogulcu katılımcı,
demokratik rejim içerisinde çözülecegi bölge halkına anlatılmalı ve ikna edilmelidir.213
Halkın devletten bekledigi, samimiyet ve emniyettir. Devlet icraatlarıyla bu
samimiyeti bizatihi göstermelidir. Göstermelik, suni, sathi, tutarsız tarz, üslup ve
sekiller, halkın vicdanında hemen anında hissedilmektedir. Bu tutumlar neticede devlete karsı güvensizlige dönüsmektedir.214 Bunun önlemi çok iyi alınmalı devlet politikalarının etkileyici bir üslubu ve güven veren bir tarzı olmalıdır.
Terörist strateji, duygu, düsünce ve amaçlarının kamuoyunun her biriminde
konusulmasını, konu ile ilgili tez ve antitezlerin tartısılmasını ve böylelikle kendi
fikirlerinin açıklanmasına zemin hazırlanmasına, gün geçtikçe örgütlerinin daha da yasal ve hos görülebilecek gruplar oldugu fikrinin kamuoyunda olusmasını ve neticede halkın desteginin kazanılmasının kitle iletisim araçlarıyla saglayabilecegini öngörmektedir.215 
Terör olaylarının ve onu besleyen fikir temellerinin basına yansımasın da, ülke yönetiminin yapısı öncelikli önem tasımaktadır. Çünkü ülkenin yönetim yapısı, basının yapısını da sekillendirmektedir. Ülke yönetimi buna müsaade etmemeli dir.
Etnik teröre karsı kararlılık en önemli husustur. Bölücü eylemlerde
bulunanların, basta örgütün bası olan A.Öcalan olmak üzere kesinlesen cezaları
ertelenmemeli ve derhal uygulanmalıdır.

Yabancı ülke temsilcilerinin Türkiye Cumhuriyet’inden izinsiz olarak
bölgede temaslarda bulunmaları ve faaliyet göstermeleri önlenmelidir. Bu temsilcilerin açılıslar yapmaları ve bölgede Türk Devletini devreden çıkartarak çesitli girisim ve yatırımları finanse etmeleri önlenmelidir.

Siyasi Kürtçülük konusunda genis bir bibliyografya hazırlanarak bu konuda
çalısan ilim adamı ve uzmanlarla yakın temas ve isbirligi gelistirilmelidir. Olaylar
hakkında oldukça fazla bilgi bulunmasına ragmen, olaylar derinlemesine analiz
edilmemistir. "zlenen politikanın etkinligini artırmak maksadıyla, bir yandan terörle mücadele ederken, öbür yandan da ülke içinden ve ülke dısından bilim adamlarının istirakiyle, bazı derinlemesine çalısmaların yapılması yararlı olacaktır.216 Konu hakkında politikalar üretmek maksadıyla bu bilim adamlarından görüs alınmalıdır. Siyasal alanda terörle mücadelede karsı propaganda kavramı çok önemlidir.
Çünkü terör örgütleri daha önce de bahsedildigi gibi propaganda faaliyetlerine çok önem vermektedirler ve her fırsatta, her konuda propagandayı çok etkili olarak kullanmaktadırlar. Terör örgütü de, bölgede sürdürdügü terör faaliyetlerine ilaveten bölge halkının beynini yıkamamak, korkutmak ve kendine çekmek amacıyla etkin bir propaganda faaliyeti sürdürmektedir.217 
Bu propaganda faaliyetlerine karsı çok iyi önlemler alınmalı ve karsı propaganda faaliyetleri icra edilmelidir.

Karsı propaganda nasıl yapılır sorusunun cevabı ise bölge halkının örgütten sikayetlerinde yatmaktadır. Bu sikayetleri;

- Evlatlarını zorla daga çıkardıgı,
- Zaten fakir olan, kendilerinin emegini PKK ile paylasmak zorunda oldukları,
- Kendileri üzerinde olan asırı örgüt baskısı,
- Savunmasız masum vatandasların kadın, çocuk demeden katledilmesi,
- Zorla yardım ve yataklık yaptırılması,
- Militanların namuslarına el uzatılması,
- Bölgeye devletin götürdügü ekonomik yardımları engellemesi,
- Okulları yakıp yıkması ve ögretmenleri katletmesinden dolayı, çocukların egitimsiz kaldıgı seklinde sıralayabiliriz.

Bu hususların kitle iletisim araçları ile sürekli islenmesi saglanmalıdır. Terör
örgütlerinin iç yüzü iç ve dıs kamuoyuna yönelik olarak sürekli anlatılmalıdır. Bu
hususların özellikle yakınlık duyar ve militan kesime ulastırılması büyük önem arz etmektedir.218

Siyasi açıdan alınacak bir diger önlemde bölgede artan nüfusun kontrol
altına alınmasıdır. Bu konuda bölgede en üst düzeyde görev yapmıs olan Korgeneral İsmail Selen, çok önemli noktalara dikkat çekmektedir; “ Güneydogu Anadolu Bölgemizde Kürt nüfus artan bir hızla çogalmaktadır ve 15-20 yıl gibi çok kısa bir sürede etnik Kürt nüfus bölgede Türkleri geçecektir.” Oysa bölgede nüfus faktörünü dikkate alan herhangi bir önlem düsünülmemistir. Tarihte defalarca kanıtlandıgı gibi nüfus, sayı ve kalite açılarından bir ülke ve devlet için çok önemli bir unsurdur. Ulusal güvenlikle birinci dereceden alakalıdır. Tarih boyunca nüfus faktörü ile topraklar alınmakta, topraklar verilmekte, insanlar ye devletlesmekte ya da devlet olmaktan çıkmaktadır.219

2000 yılında Genelkurmay Baskanlıgı tarafından yayınlanan bir raporda
terör örgütü PKK’nın silahla gerçeklestiremedigini, sözde barıs çagrısı ile
gerçeklestirme çabası içinde oldugu, PKK güdümünde tek ve ayrılıkçı bir siyasi güç yaratılmak istendigi belirtilmistir. Kürtçe TV de PKK’nın siyasi güç yaratma faaliyeti olarak degerlendirilmistir.220 Bu baglamda yasalara aykırı olarak yapılan Kürtçe TV faaliyetlerinin engellenmesi gerekmektedir. Bu konuda çesitli tezler üretilmistir. Bu yayınlar ya devlet tarafından yapılmalı ya da bu yayınların devlet tarafından kontrolünü saglayacak mekanizmalar kurulmalıdır. Yayın yurt dısından yapılıyorsa her türlü diplomatik önlem alınmalıdır.

Tüm bunlarla birlikte siyasi açıdan alınacak bir diger önlemi de söyle
açıklayabiliriz. Bilindigi gibi bu meseleyi her fırsatta destekleyen büyümesinde
kendisine çıkar gören ülkelerde ki Kürt Enstitü’lerinin yürüttügü faaliyetlere karsı
önlemler almaktır. Örnegin bir Ermenistan’da, bir Fransa’da bulunan Kürt Enstitü’leri konuyu bilimsel temellere dayandırarak suni bir Kürt dili, suni bir Kürt kültürü yaratma çabasındadırlar, bu faaliyetlerin önünün kesilmesi gerekmektedir.
Bu konuda Kırzıoglu’na göre “ön hükümlerden sıyrılmıs” olarak, Kürtlerin
tarih, dil ve öteki sosyal bilimler bakımından incelenmesini kendimiz yapmalıyız.221 Bu arastırmalar ehil kisiler tarafından yapılmalıdır. Aksi takdirde yalan yanlıs yapılan arastırmalar Türkiye aleyhinde kullanılmaktadır.

Bölgede birçok kisi, dernek, vakıf ve siyasi parti gibi kuruluslar devlet
aleyhine çalısmalar yapmaktadırlar. Dogrudan veya dolaylı olarak siyasi veya kültürel bölücülük yapan, destekleyen kisiler ile vakıf, dernek ve siyasi partiler hakkında gerekli yasal islemler yapılmalıdır.

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder