29 Mart 2017 Çarşamba

BASİRETSİZ,


BASİRETSİZ,


RİFAT SERDAROĞLU
24 Haziran 2013
rifatserdaroglu@gmail.com
facebook.com/rifatserdaroglu35


“Gerçekleri göremeyen, ileri ve uzak görüşlü olmayan, sağduyusuz” kişileri bunun kadar güzel anlatan başka bir kelime olamaz.
Bu tip kişiler “Ticaret veya Sanayi” ile uğraşsalar, basiretsiz oldukları için bir zaman sonra batarlar. Tarımla uğraşsalar, bir süre sonra ellerinde ne toprak, ne traktör, ne de saban kalır. Bordrolu olarak çalışıyorlar ve gelirlerinin üstünde harcama yapıp, yakayı bankalara kaptırıyorlarsa gelecekleri mangal kömürü gibi kapkara olur!.
Hatta bu konuda atasözü sayılabilecek öğütlerimiz vardır. “Hesabını bilmeyen kasap, k.ç..a kaçar masat” sözü bunların en güncellerindendir.
Basiretsizlik, bu kişileri ciddi sıkıntılara sokar ama birinci derecede zararları kendilerine olur. Kademe-kademe zararlar aile-akraba ve yakın çevreye doğru dağılır.

Fakat ülkeyi yöneten kadro, çoğunluk olarak basiretsiz kişilerden oluşuyor ve üstüne üstlük bu kişiler eğitimsiz-hırslı-kindarlarsa, orada yıkım kaçınılmazdır. Bu yıkım tüm ülke insanını ve gelecek nesilleri etkiler. Bir de, ülkeyi yöneten kadronun tepesindeki kişinin vücut- akıl ve ruh sağlığı bozuksa, o ülkenin gerek “iç savaş” gerekse “dış savaş” yoluyla çok canlar kaybetmesi ve çöküşe uğraması büyük olasılıktır.

Basiretsizlik denen illetin en korkunç özelliklerinden biri “bulaşıcı” olmasıdır.
Ülkenin başındaki yönetici “basiretsiz” ise bu hastalık, ülkenin tüm kurumlarının yöneticilerine bulaşır.
Örneğin; Ülkeyi iç ve dış düşmanları korumakla görevli olan ordunun başına öyle basiretsiz sepetler getirilir ki, kendi sınırları içinde devletin generallerini taşıyan helikoptere, terör örgütünün ateş açmasını-helikopteri vurmalarını, kendi resmi sitesinden “Helikopterimiz kaçmayı başardı” şeklinde vermekten utanmazlar. Pişkin-pişkin orada oturmaya devam ederler!

Başka örnek; Adama benzeyen basiretsiz kişi, ülkenin iç güvenliğinden sorumludur. Bu basiretsiz sepet, anayasal haklarını kullanan milletinin üzerine biber gazı- tazyikli ve kimyasallı su- cop ile gider, 4 kişi ölür, 12 kişi gözünden olur, 7 binden fazla yaralı olur, o TV’lere çıkar, milletini azarlar, ellerinde sadece karanfil olan insanları devlet gücüyle tehdit eder.
Ama devletin helikopterine ülke sınırları içinde ateş edip, vuran caniler için tek kelime edemez!

Bir örnek daha; Ülkeyi yöneten kişi, gördüğü sanrılar sonucu söylediği yalanlarla ülke ekonomisini çökme noktasına getirir, fakat ülkenin ekonomik direksiyonunda oturan sepet bürokrat;  “Yapmayın efendim, siz bu işi kaçak etle sucuk yapmak mı zannediyorsunuz, batıracaksınız ülkeyi, lütfen susmayı deneyin”  diyemez. Niçin? Çünkü basiretsizlik ona da bulaşmıştır.

Basiretsiz kişilerin ikinci ortak noktası bunların “korkak” olmalarıdır. Öngörü sahibi ve kendilerinden emin olmadıkları için sürekli korku içinde yaşarlar.
Zayıf-kimsesiz-yasalara saygılı insanlara hakaret etmekten-zulmetmekten çekinmezler. Gücü gördükleri anda ise hemen yelkenleri indirip, güce boyun eğerler.

Değerli okurlar, bu genellemeden sonra size “özel kişi” ile ilgili bir analizimi sunup, bu özel kişi hakkındaki kararı sizlerin vermesini rica edeceğim.
Takdir sizlerindir;

-Tayyip kafayı yemiş.(Hasip Kaplan-BDP milletvekili- Öcalan’ın Avukatı)
-Erdoğan kalın kafalıdır. (Özdal Uçar-BDP Milletvekili- Doktor, Polis döven delikanlı)
-Tayyip, Kürt Halkına verdiğin sözü tutmazsan, bu halk senin kafanı keser.
(Sevahir Bayındır-Kapatılan DTP Milletvekili)
Hass..tir. (Osman Baydemir-Diyarbakır Belediye Başkanı)
-Meşe ağacını dalları nerenize battı Sayın Hükümet. (Osman Baydemir)
-Sayın Barzani’yi, sadece Güney Kürdistan’ın değil, bugün 4 parça olan Kürdistan’ın önderi olarak kabul ediyoruz.(Abdullah Öcalan)

Bu hakaretler ve daha niceleri Türk Milletinin önünde defalarca söylendi, yazıldı. Bu hakaretleri yapanlar özür diledi mi? Hayır.
Başbakan, üstelik Obama’nın eşbaşkanı olan Erdoğan, bunlara tek kelime ile olsun yanıt verdi mi? Hayır.
Peki, nasıl oluyor da sadece anayasanın verdiği demokratik tepki hakkını kullanan, elinde karanfilden başka silahı olmayan Türkiye’nin aydın gençlerine “Çapulcular” , “Vandallar” , “Ayyaşlar” diyen delikanlı Erdoğan, PKK’lı katiller karşısında “pamuk helva” gibi yumuşak olabiliyor?
Sevgiden ve kendini onlara yakın kabul etmesinden olabilir mi?
Eşbaşkanı Obama’ya ve Barzani’ye verdiği sözlerden dolayı olabilir mi?
Basiretsizlik ve bunun doğal sonucu olan korkaklıktan olabilir mi?
Dedim ya bu konudaki karar verme yetkisi sizlerindir.

Yalnız bu günlerde tekrar azan ve başkaldırmaya çalışan katiller sürüsüne ve onların siyasetteki eskortlarına iki çift lafım var.
“Ağzınızdan çıkana da, attığınız adıma da dikkat edin. Son yaptığınız ve ülkemizin güneyine Kuzey Kürdistan” adını verdiğiniz toplantı bardağı taşıran son damla idi. Türk Milletinin nefreti çok kabardı. Türk’ün sillesinin gelmesi yakındır. Barzani hemen aşağınızda, istediğiniz rejim oradaysa sizi tutan mı var?
Türk Milleti olarak bu çıbanı bizler, yani bu nesil patlatıp tamamen kurutacağız.
Bu problemin çözümünü çocuklarımıza bırakmayacağız.
Geleceğimiz olan gençlerimize namus borcumuzdur bu sözümüz.
Demedi demeyin!

Sağlık ve başarı dileklerimle 
24 Haziran 2013

RİFAT SERDAROĞLU

https://rifatserdaroglu.com/2013/06/24/basiretsiz/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder