8 Şubat 2020 Cumartesi

Suriye Krizinde Bölgesel ve Küresel Aktörler BÖLÜM 1

Suriye Krizinde Bölgesel ve Küresel Aktörler.,  BÖLÜM 1



Suriye Krizinde Bölgesel ve Küresel Aktörler 







(Perspektifler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri) 
SDE Analiz 
SDE Uluslararası İlişkiler Programı Koordinatörlüğü 
Editör Prof. Dr. Birol AKGÜN SDE Uluslararası İlişkiler Programı Koordinatörü 


İçindekiler: 

Özet ..............................................................3 
Genel Bilgiler ..................................................4 
Öner Buçukcu 

ABD’nin Suriye Politikası ..................................10 
Prof. Dr. Birol Akgün 

Avrupa Birliği’nin Suriye Politikası.......................16 
Doç. Dr. M.Murat Erdoğan 

Fransa’nın Suriye Politikası.................................22 
Zeynep Songülen İnanç 

Çin’in Suriye Politikası ve Çözüm Planı ................28 
Doç. Dr. Erkin Ekrem 

Suriye Krizi ve İslâm Dünyası.............................36 
Doç. Dr. Ahmet Uysal 

Rusya’nın Suriye Politikası ................................40 
Amine Yazıcı 

İran’ın Suriye Politikası .....................................44 
Uğur Köroğlu 

Suriye’de Kriz ve Uluslararası Hukuk ....................53 
Doç. Dr. Cenap Çakmak 

Türk Dış Politikasında Suriye Dönüşümü:Güvenliğe Geri Dönüş .....59 
Doç. Dr. Murat Çemrek 

Suriye Misak-ı Millîsi .........................................66 
Suriye için Annan Barış Planı ..............................68 
Son notlar .......................................................69 

SDE ANALİZ Haziran 2012 


Özet 

Suriye 1971’den beri aralıksız olarak Baas Partisi ve bu partinin kontrolünü 
elinde bulunduran Esed ailesi tarafından yönetilmektedir. Soğuk Savaş yıllarının 
politik ortamından faydalanarak otoriter rejimine hayat alanı oluşturan Suriye 
yönetimi Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından dış politikasında strateji 
değiştirerek Batıya yaklaşmak istemiştir. Bu amaçla Suriye, I. Körfez Savaşı’nda 
müttefik kuvvetlere destek vermiştir. Hafız Esed’in ölümü, yerine daha yenilikçi 
ve reformist gözüken Beşşar Esed’in seçilmesi Suriye’nin uluslararası sistemle 
ilişkilerinin yeniden düzenlenebileceği yönünde bir umut oluşturmuş; ancak 
ABD Başkanlığına George W. Bush’un seçilmesi ve ardından yaptığı “şer 
ekseni” açıklamasıyla Suriye’yi hedef göstermesi Suriye yönetiminin kendisini 
tecrit etmesine sebep olmuştur. Bu süreçte Suriye’nin uluslararası toplumla bağı 
Türkiye üzerinden kurulmuştur. Ancak Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde 
bir anda patlak veren ve Suriye’de de hissedilen Arap Baharı süreci, Suriye’nin 
hem Türkiye ile olan ilişkilerinde hem de uluslararası toplumla olan ilişkilerinde 
bir kırılma yaratmıştır. 

Mart 2012’de başlayan ve halen devam etmekte olan Suriye muhalefeti ile 
Baas yönetimine bağlı silahlı güçler arasındaki çatışmaları durdurabilmek 
ve Suriye’de barış ve istikrarı yeniden sağlayabilmek amacıyla BM ve Arap 
Birliği tarafından temsilci olarak atanan Kofi Annan tarafından bir plan ortaya 
konulmuştur. Ancak Annan Planı, uygulanması için son tarih olarak verilen 
12 Nisan’ın üzerinden uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen hâlâ tam 
manasıyla uygulanamamakta; Suriye’de kan akmaya devam etmektedir. Bu 
durumda Suriye konusunda daha etkin bir tavır içerisinde olmaları beklenen 
uluslararası toplum da sorunun çözümüne yönelik adım atmakta her geçen 
gün gecikmektedir. Bu analizde Suriye krizinin çözümünde etkin rol üstlenmesi 
beklenen küresel ve bölgesel güçlerin Suriye politikaları değerlendirilmiştir. 

Suriye Krizinde Bölgesel ve Küresel Aktörler 

< Birinci Büyük Savaş sırasında yapılan Sykes-Picot antlaşmasıyla önce İngiltere’nin hâkimiyetine verilmesi tasarlanan Suriye, Savaş’tan sonra 
İngiltere ve Fransa arasında yapılan anlaşma bağlamında Fransa’ya    devredilmiştir. SDE Analiz >


Genel Bilgiler 

Öner BUÇUKCU 


Suriye’nin Sosyo-ekonomik Yapısı 

*Kaynak : Dünya Bankası 

< Birinci Büyük Savaş sırasında yapılan Sykes-Picot antlaşmasıyla önce 
İngiltere’nin hâkimiyetine verilmesi tasarlanan Suriye, Savaş’tan sonra 
İngiltere ve Fransa arasında yapılan anlaşma bağlamında Fransa’ya 
devredilmiştir. SDE Analiz >

Birinci Büyük Savaş sırasında yapılan Sykes-Picot antlaşmasıyla önce İngiltere’nin hâkimiyetine verilmesi tasarlanan Suriye, Savaş’tan sonra 
İngiltere ve Fransa arasında yapılan anlaşma bağlamında Fransa’ya devredilmiştir.
Fransa, Milletler Cemiyeti döneminde Suriye’de bir manda rejimi tesis etmiştir. 

Suriye Mandası, Fransa’nın idaresine girmesiyle çeşitli etnik ve dini 
gruplara dayalı devletlere bölünmüştür. Şam Devleti, Halep Devleti, Nusayri 
merkezli Alevi Devleti, Dürzî merkezli Jabal Durize, sonradan Türkiye 
Cumhuriyeti’ne katılan Hatay Cumhuriyeti ve Lübnan Devleti olmak üzere 
6 yapılı yönetim oluşturulmuştur. Ancak Fransa, 1937’de Şam Devleti, Alevi 
Devleti, Halep Devleti ve Dürzi Devleti’ni tek bir yönetim altında birleştirmiştir. 
Bu duruma özellikle Nusayriler karşı çıkmışlar; 1954’e kadar kendi devletleri 
için mücadele etmişlerdir. 

İkinci Büyük Savaş yıllarında, 1941 tarihinde Fransa, kendi nüfuzu altında 
kalmak şartıyla Suriye manda yönetimine kısmî bağımsızlık vermiştir. 1943 
yılında yapılan seçimlerde manda yönetimine karşı olan Şükrü el Kuvvetli, 
Suriye’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Fransa, İkinci Büyük Savaş sürerken 
oluşan uluslararası dinamikler ve iç politikadaki bir takım gelişmeler sebebiyle 
Savaş sona ererken Suriye’den çekilmiştir. Suriye, 1946’da Birleşmiş 
Milletler’e katılarak Suriye Arap Cumhuriyeti adını almıştır. 

Suriye’de Dinî Grupların Coğrafî Dağılımı 

İkinci Büyük Savaş devam ederken Suriye’de 1943 yılında el-Baas el-
Arabî adında bir örgütlenmeye gidilmiştir. Bütün bir Arap dünyasını tek 
bir devletin çatısı altında birleştirme ülküsü etrafında hareket eden Baas, 
Suriyeli Rum Ortodoks bir aileden gelen Mişel Eflak, Hatay’lı bir Nasuri olan 
Zeki Arsuzi ve Sünni Salah Bitar tarafından kurulmuştur. Baas Arap dilinde 
yeniden diriliş anlamına gelmektedir. Partinin sloganı birlik, özgürlük ve 
sosyalizmdir (İştirakiye). İlk kongresi 1947’de Şam’da yapılan Baas, kısa 
süre içinde Arap ülkelerinin büyük bölümünde ve diğer ülkelerdeki Arap 
toplulukları arasında da hızla örgütlenmiştir. 

<  İkinci Büyük Savaş yıllarında, 1941 tarihinde Fransa, kendi nüfuzu altında kalmak şartıyla Suriye manda yönetimine kısmî bağımsızlık 
vermiştir. 1943yılında yapılan seçimlerde manda yönetimine karşı olan Şükrü el Kuvvetli, Suriye’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. SDE Analiz >

Mişel Eflak’ın kontrolünde olan Baas Partisi 1953’te Ekrem Havrani’nin kontrolünde olan Arap Sosyalist Partisi ile birleşerek Arap Sosyalist Diriliş 
Partisi adını aldı. İç siyasette çekişmelerin olduğu bir dönemde Suriye Komünist Partisi ile ittifak kuran Baas siyasal etkisini genişletti ve 1958’de Suriye ile Mısır’ın birleşmesiyle oluşan Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne giden yolu açtı. Birleşik Arap Cumhuriyeti kurulurken varılan anlaşma dolayısıyla Baas kendisini feshetti, ancak Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır’ın Suriye’yi birliğin eş parçaların dan birisi değil de Mısır’ın bir vilayeti gibi değerlendirme eğilimi Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin dağılmasına sebep oldu. 1963’te Baas Suriye’de yeniden iktidara geldi, fakat Baas içerisinde de Mısır’la birleşme konusu derin çatlaklar meydana getirmişti. 1966’daki hükümet darbesi denemesinden sonra Baas’ın kurucularından ve teorisyenlerinden Mişel Eflak ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 

<  1971-2000 yılları arasında Suriye Devlet Başkanı olan Hafız Esed Soğuk Savaş yılları boyunca SSCB doğrultusunda bir dış politika benimsemiş; iç politikada da sıkı bir istihbarat rejimi oluşturarak farklı siyasal hareketlerin yaşam alanını yok etmiştir. SDE Analiz  >

Bu süreçte, 1966’da Suriye Savunma Bakanı olan Hafız Esed, özellikle 1969-1970 yılları arasında Baas Partisi’nin sivil ve askeri kanatları arasında 
baş gösteren iktidar mücadelesinde etkin biçimde yer aldı. Bu çatışmayı doruğa çıkaran Ürdün’deki iç savaşa müdahalenin ardından, 13 Kasım 
1970’te kansız bir darbeyle iktidarı ele geçirdi. Mart 1971’de yapılan halkoylamasıyla devlet başkanı seçildi. 

1971-2000 yılları arasında Suriye Devlet Başkanı olan Hafız Esed Soğuk Savaş yılları boyunca SSCB doğrultusunda bir dış politika benimsemiş; iç 
politikada da sıkı bir istihbarat rejimi oluşturarak farklı siyasal hareketlerin yaşam alanını yok etmiştir. Özellikle 2 Şubat 1982 tarihinde 
gerçekleştirilen ve 20,000 civarında sivil insanın hayatını kaybettiği tahmin edilen Hama Katliamı, Hafız Esed döneminin en tartışmalı ve kanlı 
müdahalesi olarak sonraki yıllarda da sıklıkla hatırlanmıştır. 

Hafız Esed’in 2000 yılında akciğer kanserinden ölümü sonrasında görevi 
geçici olarak, 1971-2000 yılları arasında Devlet Başkan Yardımcılığı görevini 
yürüten Abdülhalim Haddam üstlenmiştir. Bu sırada Suriye anayasasında 

Hafız Esed’in oğlu Beşşar Esed’in seçilmesine engel teşkil eden maddelerde tadilat yapılmış ve Beşşar Esed 2000 yılında yapılan oylama ile 
Suriye Devlet Başkanı olmuştur. 

ABD ile Suriye ilişkileri Beşşar Esed döneminde de gergin olmaya devam 
etmiş; ABD Suriye yönetimini teröre destek vermekle suçlarken Suriye 
Devlet Başkanı Beşşar Esed de çeşitli uluslararası toplantılarda ABD 
aleyhine konuşmalar yapmıştır. 2005 yılında Lübnan’da Refik Hariri suikasti 
Beşşar Esed yönetiminin Batılı devletlerle ilişkilerinin iyice gerginleşmesine 
sebep olmuş ve neticede Suriye BM Güvenlik Konseyi’nin 1559 sayılı kararı 
doğrultusunda Lübnan’daki askerî varlığını sona erdirmiştir. 

Beşşar Esed yönetimindeki Suriye, 2003’teki Irak işgalinden sonra ABD’nin 
işgal tehdidi karşısında özellikle Türkiye ile ilişkilerini geliştirerek hem 
Batı ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışmış, hem de bölgesel etki alanını 
genişletme gayreti içerisinde olmuştur. Ancak Suriye yönetiminin bu süre 
içerisinde İran’la olan ilişkilerini de geliştirmesi, İran etkisinin bölgeye 
girmesinden endişe eden diğer Arap devletlerinde Suriye’ye yönelik 
çekinceler oluşmasına sebep olmuştur. 


Suriye Siyasî Haritası 

2010 yılı sonu 2011 yılı başında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki otoriter rejimlere yönelik büyük bir öfke patlaması gerçekleşip bu patlama mevcut 
rejimlerin varlıklarını tehdit eder hale dönüşünce, 2011 yılı Ocak ayında Wall Street Journal’a mülakat veren Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed 
bölgede reform ve değişime yönelik ciddi bir talep olduğunu fark ettiğini ve bu talebi karşılamaya yönelik adımlar atacaklarını ifade etti. 

   Mart 2011’de Suriye’de reform talep eden gösteriler başladığında Suriye yönetimi bir yandan çok uzun bir süredir yürürlükte olan reform 
yasasını yürürlükten kaldırırken, diğer taraftan göstericilere yönelik sert tedbirler almak suretiyle protestoları bastırma yolunu tercih etti. 
2011 Haziran-Temmuz ayından itibaren kitle gösterilerinin yoğunluğunda yaşanan artış Suriye yönetiminin de tepkisinin sertleşmesine sebep oldu. 
Suriyeli güvenlik güçleri ağır makineli silahlar ve hatta tanklarla muhalif gösterilerin yoğunlaştığı Hama, İdlib ve Humus gibi kentleri kuşatma 
altına aldı, katliama varan kasıtlı öldürme olayları yaşandı. 

<  Beşşar Esed yönetimindeki Suriye, 2003’teki Irak işgalinden sonra ABD’nin işgal tehdidi karşısında özellikle Türkiye ile ilişkilerini 
geliştirerek hem Batı ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışmış, hem de bölgesel etki alanını genişletme gayreti içerisinde olmuştur.  SDE Analiz >

Suriye’de gösteriler ve gösterilere sert müdahale devam ederken BM Güvenlik Konseyi Suriye’ye yönelik karar alabilmek için toplandı ancak Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle BM Güvenlik Konseyi’nde bir karar alınamadı. Arap Birliği, Avrupa Birliği ve Türkiye, Suriye’ye yönelik yaptırımlarını sertleştirdi. 2011 yılının son aylarında BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ismi Suriye yönetimiyle görüşme imkânının oluşması için öne çıkmaya başladı. BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi olarak Suriye yönetimi ile görüşen Kofi Annan “Annan’ın 6 Madde Planı” olarak bilinen bir barış ve müzakere planı hazırladı. Annan Planı’nın maddeleri şu şekildeydi: 

<  Suriye’de gösteriler ve gösterilere sert müdahale devam ederken BM Güvenlik Konseyi Suriye’ye yönelik karar alabilmek için toplandı ancak 
Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle BM Güvenlik Konseyi’nde bir karar alınamadı. SDE Analiz >

1. Suriye halkının istek ve endişelerine cevap verecek Suriye öncülüğünde bir siyasi süreç 
2. Sivillerin korunması için BM gözetiminde her tür silahlı şiddete son verilmesi 

a) Hükümet meskûn alanlara asker sevkini ve silah kullanımını durdurup buralarda bulunan askerleri çekecek 

b) Muhalefet çatışmalara son verme taahhüdünde bulunacak 

3. Tüm taraflar çatışma yaşanan bölgelere insani yardım sevkini sağlayacak ve insani amaçlarla her gün iki saatlik sükûnet dönemleri sağlanacak 
4. Suriye yönetimi keyfi şekilde tutuklanmış kişilerin serbest bırakılması sürecinin hızını ve kapsamını artıracak 
5. Suriye yönetimi ülkede gazeteciler için hareket serbestîsi temin edecek 
6. Suriye yönetimi toplanma ve barışçı şekilde gösteri yapma hakkına saygı gösterecek. 

Suriye yönetimi Kofi Annan tarafından ortaya konulan planı kabul ettiğini 
açıkladı. İstanbul’da 1 Nisan tarihinde gerçekleştirilen Suriye’nin Dostları 
Toplantısı’ndan sonra ABD, Türkiye gibi ülkeler Kofi Annan’dan planın 
uygulanması için Suriye yönetimine yönelik bir son tarih tayin edilmesini 
talep ettiler. Kofi Annan’ın 10 Nisan olarak açıkladığı ateşkesin sağlanması 
için son tarih Suriye yönetimi tarafından “10 Nisan’dan itibaren 48 saat 
içerisinde” olmak üzere kabul edildi. Suriye yönetimi plana şehir merkezi 
dışında güvenlik güçlerine yönelebilecek saldırılara cevap verme hakkını 
saklı tutarak onay verdiğini açıkladı. 

Annan Planı çerçevesinde Suriye’ye bir uluslararası gözlemci misyonu ulaştı. 
Gözlemci misyonunda görevli olanların sayısı BM tarafından daha sonra 
300’e çıkarıldı. Bu arada Suriye’de 1973’ten beri ilk kez çok partili seçim 
gerçekleştirildi. Yapılan anayasal reformların ardından gerçekleştirilen 
ve muhalifler tarafından boykot edilen ilk seçimden, Suriye sisteminde 
belirleyiciliğini sürdüren Baas Partisi’nin galip çıktığı açıklandı. Uluslararası 
toplum, seçim sonuçlarını gerçekçi bulmadığını açıkladı. 

<  Annan Planı çerçevesinde Suriye’ye bir uluslararası gözlemci misyonu ulaştı. Gözlemci misyonunda görevli olanların sayısı BM tarafından daha sonra 300’e çıkarıldı. Bu arada Suriye’de 1973’ten beri ilk kez çok partili seçim gerçekleştirildi. SDE Analiz  >

BM, Suriye’deki olaylarda bugüne kadar 10000’den fazla sivilin hayatını 
kaybettiğini açıklarken Şam yönetimi 3000’in üzerinde güvenlik görevlisinin 
olaylarda hayatını yitirdiğini duyurmuştur. 


Suriye’ye Ait Bazı Ekonomik Veriler 

Not: Tarihî veriler ulusal ve uluslararası kaynaklar kullanılarak oluşturulmuş; tahminler IHS Global Insight’tan alınmıştır. 




***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder