16 Şubat 2020 Pazar

İRAN NÜKLEER KRİZİNİN TÜRKİYE’YE OLASI ETKİLERİ BÖLM 4

İRAN NÜKLEER KRİZİNİN TÜRKİYE’YE OLASI ETKİLERİ BÖLM 4




3.3. Şii-Sünni Çatışması Senaryosu 

Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan ve kısa sürede diğer bölge ülkelerine yayılan halk ayaklanmaları, Ortadoğu’daki bölgesel dengeleri değiştirmekte ve Ortadoğu jeopolitiğini yeniden şekillendirmektedir. Mikro boyutta Ortadoğu’yu makro boyutta ise küresel sistemi yeniden inşa eden sistemik değişkenler, bölgesel ve küresel aktörlere fırsat ve riskleri aynı anda sunmaktadır. Yeni güç odaklarının belirdiği, devlet-dışı aktörlerin aktif konuma geldiği, belirsizlik ve ön görülemezliğin ulusal ve uluslararası stratejileri derinden etkilediği böylesine 
bir süreç, farklı risk ve tehdit unsurlarını açığa çıkarmaktadır. Simetrik olabildiği gibi asimetrik özellikler taşıyan bu tehditlere Suriye’de iktidar ile muhalefet arasında yaşanan çatışmalar örnek olarak gösterilebilir. 

Küresel ve özellikle bölgesel düzlemde “yeni bir Soğuk Savaş”ın başladığına dair yorumlara neden olan ve bölgedeki inşa sürecini yakından etkileyen Suriye krizi bir yandan bölgedeki jeopolitik ve jeokültürel kutuplaşmaları belirlerken, diğer yandan da olası bir Şii-Sünni çatışma riskini gündeme getirmektedir. Bölgedeki halk ayaklanmalarının yol açtığı toplumsal dinamizm, Suriye’deki çatışmalar ile farklı bir boyut kazanmış ve bölgede meydana gelen jeopolitik gerginliği üst noktaya taşımıştır. Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak bir yanda Batı, Türkiye ve Körfez ülkeleri; diğer yanda ise İran, Lübnan, Irak, Rusya ve Çin şeklinde beliren kutuplaşma yalnızca jeostratejik hamleleri içermemekte, aynı zamanda İslam jeopolitiğinde jeokültürel ayrışmalara neden olabilecek bir potansiyeli de ihtiva etmektedir. 

Suriye’deki çatışma ortamıyla birlikte değerlendirildiğinde bölgedeki bazı aktörlerin Esed rejimini savunurken bazılarının muhalefeti desteklemesi, mezhepsel bir krize yol açabilecek politikaların uygulanma riskini de barındırmak tadır. Esed rejiminden yana tavır alan İran, Lübnan ve Irak ile Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin Suriye konusunda karşı karşıya gelmesi, bölgede mezhepsel bir fay hattının oluşabileceği şeklindeki yorumlara neden 
olmaktadır. Kaldı ki İslam jeopolitiğini böyle bir jeokültürel bölünme oluşturmak suretiyle Şii ve Sünnileri çatışma ortamına çekme politikasına ilişkin varsayım kaygıları artırmaktadır. 

Bölgesel konjonktürde Suriye krizi üzerinden bir yanda öncülüğünü Türkiye’nin yaptığı Sünni dünya ile diğer yanda liderliğini İran’ın yaptığı Şii dünyanın cepheleştiği izlenimi doğmaktadır. Uluslararası medya ve kamuoyunda bilinçli ya da bilinçsiz olarak oluşturulan bu imaj, olası bir mezhepsel ayrışmanın bölge jeopolitiğinin yeniden inşa edilmesinde katalizör olabileceğini  düşündürmek tedir. Son dönemde bölge jeopolitiğinde yaşanan gelişmeler, özelikle Irak ya da Suriye üzerinden çıkabilecek bir Şii-Sünni çatışmasının ciddi bir şekilde tartışılmasına neden olmaktadır. Karar alıcıların Suriye krizinde birbiri aleyhinde yaptıkları sert açıklamalar, bir yılı aşmasına rağmen Suriye’deki çatışmaların kesilmemesi, başta BM olmak üzere küresel aktörlerin bu sorunun çözümüne ilişkin ortak bir politika üretememesi, ABD’nin Irak’tan çekilmesinin ardından 
ülkede mezhepsel gerilimin tırmanması, bölgenin lider gücü olma potansiyelini taşıyan Türkiye ve İran’ın Suriye krizi konusunda karşı karşıya gelmesi ve bölgedeki silahlanmanın artan bir ivmeyle devam etmesi gibi gelişmeler bölgedeki jeopolitik ve jeostratejik gerilimin jeokültürel zemine de yansıma olasılığını güçlendirmektedir. 


Ortadoğu’daki Silahlanma ve Askeri Harcamalar (2003-2011 Milyon Dolar) 


<  Ortadoğu’da Silahlanma ve Ortadoğu Silah Ticaretinde ABD’nin Artan Etkisi 
ABD’nin son zamanlarda başta Suudi Arabistan olmak üzere bölge ülkeleriyle silah anlaşmaları yapması ve bölgedeki askeri harcamaların artması gerilimi somutlaştırmaktadır. Beyaz Saray geçtiğimiz aylarda, Suudi Arabistan ile yaklaşık 30 milyar dolar değerindeki F-15 savaş uçağının satışını öngören bir anlaşma yaptıklarını açıklamış; bu anlaşmanın 60 milyar dolarlık silah anlaşması kapsamında yapıldığını ve helikopter, füze, bomba, radar uyarı sistemi ve gece görüş sistemi ni içerdiğini belirtmiştir.1 Amerikan yönetiminin 2011 yılında silah satışı yaptığı ilk on ülkenin beşi Ortadoğu coğrafyasında yer almaktadır. Bu verilere göre ABD Afganistan’a 5,4 milyar dolar, Suudi Arabistan’a 3,5 milyar dolar, Irak’a 2 milyar dolar, Birleşik Arap Emirlikleri’ne 1,5 milyar dolar ve İsrail’e 1,4 milyar dolarlık silah satışında bulunmuştur. ABD’nin Ortadoğu ülkelerine yaptığı silah satışı toplamı ilk on ülke arasında %49,11’lik orana, tüm silah satışında ise %39,66’lık bir paya sahiptir.2 Söz konusu silah anlaşmaları ve bölge ülkelerinde artış eğilimi gösteren askeri harcamalar, ABD’nin bölgede Sünni kuşak oluşturmak suretiyle İran’a karşı yaptığı stratejik hamleler olarak yorumlanabilir. 

Yukarıdaki verilere paralel olarak ABD’nin Ortadoğu silah pazarındaki payı 2003-2006 döneminde %33 iken, bu oran 2007-2010 döneminde %57’ye çıkmıştır. Ortadoğu’ya 2003-2010 arası dönemde yapılan silah anlaşması oranlarını gösteren aşağıdaki tabloda dikkat çeken bir diğer nokta da Rusya’nın bölgeye 2007-2010 yıllarında gerçekleştirdiği silah satış oranının bir önceki döneme göre büyük bir düşüş göstermesidir. 2007-2010 döneminde Rusya’nın Ortadoğu’daki silah pazarının büyük bir oranını ABD ele geçirmiştir.3 Bölge ülkelerinin yoğun bir şekilde silahlanması ve artan savunma harcamaları, bölgede çıkacak olası çatışmalara karşı yapılan bir hazırlık olarak değerlendirilebilir. >


ORTADOGUYA SİLAH SATAN ÜLKELER SİLAH TİCARETİNDEKİ PAYLARI  EKLE

1 ABD’den kilit müttefike F-15”, 29 Aralık 2011, 
   http://dunya.milliyet.com.tr/abd-den-kilit-muttefike-f15/dunya/dunyadetay/29.12.2011/1482122/default.htm 
2 Washington yönetiminin silah satışında bulunduğu diğer ülkeler ve yapılan silah satış tutarları şu şekildedir: Tayvan 
   hükümeti (4,9 milyar dolar), Hindistan (4,5 milyar dolar), Avustralya (3,9 milyar dolar), Japonya (500 milyon dolar) ve
   İsveç (500 milyon dolar); Andrea Shalal-Esa, Bob Burgdorfer, U. Foreign arms sales reach $34.8 billion, 5 Aralık 2011, 
   http://www.reutercom/article/2011/12/06/us-pentagon-weapons-idUSTRE7B500R20111206 
3 Richard F. Grimmet, “Conventional Arms Transfers to Developing Nations, 2003-2010”, CRS Report for Congress, 2010,28,44 


Ortadoğu’daki silahlanma ve askeri harcamalara ilişkin yukarıda yer alan tüm bu veriler, bölge ülkelerindeki etnik-mezhepsel nüfus dağılımının yanı sıra günümüzdeki mezhepsel ayrışma riski ile birlikte değerlendirildiğinde, olası bir çatışma ortamının yayılma potansiyelini göstermektedir. 

Söz konusu nüfus oranları40 bir yandan izlenecek etnik-mezhepsel politikaların olası bir çatışmaya zemin hazırlaması durumunda ortaya çıkacak fay hattının ne derece derin ve şiddetli olacağını, diğer yandan da İran’ın Şii jeopolitiği  aracılığıyla özellikle Basra Körfezi ve Ortadoğu havzalarındaki jeokültürel etki alanını göstermektedir. İslam jeopolitiğindeki Şii ve Sünni nüfus dağılımını ortaya koyan bu jeokültürel harita aynı zamanda İran’ın bilhassa 1979 Devrimi’nden sonra öncelik verdiği Ortadoğu, Güney Kafkasya, Orta ve 


İran Dışındaki Şii Nüfus Oranları 

Güney Asya ve Uzak Doğu jeopolitik kesişim hatlarının oluşturduğu Doğu jeopolitiğinin de “kalpgâhı”nı teşkil etmektedir. Dolayısıyla Tahran yönetiminin Humeyni sonrasında süreklilik arz eden dış politikasının jeopolitik, jeostratejik, jeoekonomik ve jeokültürel boyutlarının ağırlık merkezini de bu coğrafya oluşturmaktadır. 

Öte yandan İran, Arap Baharı kapsamında bölgede meydana gelen gelişmeleri yakından izlemekte, bölgeye yönelik strateji ve politikalarını bu çerçevede şekillendirmektedir. İran, ABD kuvvetlerinin Irak’tan çekilmesi ve bölgedeki ABD yanlısı yönetimlerin halk tarafından devrilmesiyle ortaya çıkan jeopolitik boşluğu bölgesel gücünü artırmak amacıyla değerlendirmeye çalışmaktadır. Tahran yönetimi bu kapsamda, Şii nüfusa sahip Körfez ülkelerindeki halk hareketlerinin başarıya ulaşması için destek sağlamakta ve böylece ABD’nin bölgedeki etkisini kırmayı hedeflemektedir. 

Buna karşın önemli bir Şii nüfusa sahip Bahreyn’de ABD’nin 5. Filosu bulunmakta ve diğer Körfez ülkelerinde de ciddi bir ABD askeri varlığı yer almaktadır. Ayrıca son yıllarda bölgede artan İran etkisini dengelemek için faaliyet gösteren Körfez İşbirliği Örgütü’nün bölgesel ve bölge dışı aktörlerle stratejik ilişkilerini geliştirmesi ve bölge ülkelerine yapılan büyük çaplı 
silah alımları İran’ı rahatsız etmektedir. İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Bahreyn’deki Şii halk ayaklanmasını bastırmak için asker göndermesini şiddetle eleştirmiştir. Ayrıca Suudi Arabistan yönetiminin kendi Şii kökenli halkının eylemlerine karşı tutumuna tepki göstermiştir. 

İran Ortadoğu’daki Batı yanlısı rejimlere karşı gerçekleştirilen halk hareketlerine destek verirken, Suriye’deki halk hareketlerine sessiz kalarak ve uluslararası toplumun Esed yönetimine karşı eleştirilerini Suriye’nin içişlerine müdahale şeklinde yorumlayarak bu konuda farklı bir yaklaşım sergilemektedir. Tahran yönetiminin Ortadoğu’daki diğer halk ayaklanmalarından farklı olarak Suriye konusunda izlediği bu politikanın temel nedeni, İran ile yakın ilişki içinde bulunan %10-16 oranındaki Nusayrilerin Suriye’de iktidarda olmasıdır. İran’ın Suriye’de yaşanan katliamlara rağmen Esed yönetimine destek vermesi, bölgede yükselen Şii-Sünni gerginliğini artırmaktadır. 

İran yönetiminin Şii hilalini ön plana çıkararak Şii jeopolitiğindeki hareket serbestîsini artırmak istemesi ve bu yönde stratejiler geliştirmesi, Humeyni’den miras kalan dış politika anlayışının bir yansımasıdır. Zira İran'ın öncelikli hedefi bölgede kurduğu Şii eksenini korumak ve bölgesel etkinliğini Şii hilali üzerinden genişletmektir. ABD müdahalesi sonrasında Şiilerin iktidarda söz sahibi olduğu ve giderek ağırlık kazandığı Irak da Suriye ve Lübnan'a ilave olarak bu eksene katılmıştır. İran, Irak’ta Şii iktidarın yönetimi devralması sonrasında bu ülke 
üzerindeki etkisini her geçen gün artırmaktadır. ABD birliklerinin Irak’tan çekilmesinin hemen ardından Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sünni lider Tarık Haşimi hakkında terör olaylarına karıştığı gerekçesiyle tutuklama kararı çıkarılması, İran’ın bu ülkeyi kısa bir süre sonra tamamıyla kendi oyun alanı içine dâhil edebileceğini göstermektedir. 

Suriye’deki gelişmeler, Şii-Sünni çatışmasını tetikleyebilecek dinamiklere sahiptir. Şii dünyası ile yakın ilişki içinde olan Nusayri halka dayanan Esed yönetimi, büyük çoğunluğu Sünni olan bölgelerde tank, top ve hava araçları kullanarak icra ettiği askeri harekât sonucunda sivil halktan yaklaşık 10.000 kişinin ölümüne ve çok daha fazla kişinin yaralanmasına neden olmuştur.41 

   Çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu muhalif bazı gruplar, bu saldırılara karşı 
silahlanmış ve ellerinde bulunan hafif silahlarla Esed yönetimine karşı mücadeleye başlamıştır. Söz konusu muhalif gruplar bu mukavemeti iç ve dış desteklerle geliştirmeye çalışmaktadır. 

İran’ın muhalifleri bastırmak için Esed yönetimine silah dâhil her türlü desteği verdiğine yönelik emareler her geçen gün artmaktadır. Benzer şekilde Irak yönetimi de Esed yönetimine destek vermekte; Lübnan’daki Şii gruplar da Esed yönetiminin devamından yana girişimlerde bulunmaktadır. Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında Şii-Sünni kamplaşmasının oluştuğuna ilişkin değerlendirmeler seslendirilmese de bölgede yavaş yavaş hissedilmeye başlamıştır. 

Farklı oranlarda Sünni nüfusa sahip Arap devletleri ve Türkiye, bu katliamlara tepki göstererek Esed yönetimine karşı eleşirel bir politika benimsemiştir. Türkiye, katliamların durdurulması girişimlerinin yanında Esed’in yönetimden uzaklaştırılması için muhalif grupların teşkilatlandırılmasında sorumluluk almaktadır. Hatta son zamanlarda sayıları hızla artan ve Türkiye’ye kaçan Suriyelilerin Suriye sınırları içinde oluşturulacak korumalı bölgelere 
yerleştirilmesi gündeme gelmektedir. Suriye sınırları içinde bu şekilde tampon bölgeler oluşturulması, Suriye ile gerilimi daha da derinleştirebilir. Söz konusu tampon bölgeler, Şii toplumlar üzerinde Sünnilerin Nusayri yönetimine karşı bir girişimi olarak değerlendirilebilir ve çatışma riskini daha da artırabilir. 

Nükleer krizin tırmanmasına bağlı olarak İran’ın Suriye’deki gelişmeleri de kullanarak bir Şii-Sünni çatışmasına zemin hazırlayacak politikalar izlemesi durumunda, ortak sınırlara sahip Türkiye’nin bu gelişmeden büyük zarar görmesi kaçınılmaz hale gelecektir. Olası bir Şii-Sünni çatışması bölgeye ve Türkiye’ye tahmin edilemeyecek büyüklükte zararlar verebilir. Bu nedenle gerek uluslararası kamuoyu gerekse Sünni ve Şii nüfusa sahip ülkeler bu hassasiyeti 
dikkate almalıdır. Bu bağlamda Esed yönetimine karşı yapılacak muhtemel bir müdahalenin söylenenlerin aksine bölge dışı ülkeler tarafından yapılması daha uygun olabilir. BM Güvenlik Konseyi’nde alınabilecek bir kararla bölge dışı aktörler tarafından Suriye’nin ağır silahlarına zarar verilmesi, muhalefetin teşkilatlanmasını kolaylaştırabileceği gibi Esed yönetimini destekleyen grupların mücadele gücünü de kırabilir. Bununla birlikte Türkiye’nin muhalif grupların ortak hareket etmesi ve siyasi bir güç haline gelmesinde, çatışma çözümü ve insani yardımlar konusunda sorumluluk alması daha faydalı olabilir. 

Sonuç 

İran, diplomatik yöntemler ile çözüme kavuşturulamayan nükleer kriz nedeniyle öne sürülen birçok kaos senaryosunun merkezinde yer almaktadır. İran nükleer tesisleri ve füze sistemlerinin ABD veya İsrail tarafından düzenlenecek bir askeri operasyon ile vurulması; Hürmüz Boğazı’nın İran tarafından kapatılması, bundan dolayı petrol fiyatlarının hızla artması ve küresel ölçekli bir petrol krizinin çıkması; ABD kuvvetlerinin Irak’tan çekilmesi ve Arap Baharı’nın etkisiyle Ortadoğu’da oluşan jeopolitik hassasiyetten yararlanan İran’ın Şii-Sünni 
çatışmasına yol açacak politikalar izlemesi gibi senaryolar uluslararası gündemi ciddi bir biçimde meşgul etmektedir. Bölgesel ve küresel aktörler, İran nükleer krizinin neden olacağı muhtemel gelişmeleri değerlendirmekte ve başta sıcak çatışma olmak üzere masada bulunan tüm seçeneklere karşı tedbir arayışındadır. 

Özellikle UAEK’nın 9 Kasım 2011 tarihli raporundan bu yana İran nükleer faaliyetlerinin askeri amaçlı olduğuna dair ciddi şüphelerin bulunması ve yapılan müzakerelerden bir türlü sonuç alınamaması, nükleer krizin diplomatik araçlarla çözülemeyeceği yönündeki öngörüleri güçlendirmektedir. Irak’taki güncel gelişmeler ile birlikte Suriye krizi de göz önünde bulundurulduğunda kaosa doğru evrilmeye başlayan nükleer kriz sürecinin sıcak bir çatışmaya dönüşmesi olasılık dâhilindedir. Tahran yönetimi ise bu süreçte nükleer faaliyetlerine devam etmek için zaman kazanmaya çalışmakta ve nükleer krizi geçici bir süreliğine de olsa gündemden düşürmek amacıyla Suriye’deki gelişmeler ve bölgedeki diğer 
gerilim alanlarından faydalanmaya yönelik politikalar izlemektedir. Tahran yönetimi, bu strateji çerçevesinde Hürmüz Boğazı’nı kapatacağına ilişkin açıklamalarda bulunarak küresel güvenliği ve uluslararası ekonomik sistemi tehdit etmekte; Irak ve Suriye üzerinden Şii hilali ekseninde yürüttüğü bölgesel politikalarla Şiiler ve Sünniler arasında yaşanacak olası bir mezhepsel gerilimi tırmandırmaktadır. 

Tahran yönetimi, güvenlik eksenli oluşturduğu klasik dış politikasının en stratejik enstrümanları olarak nükleer programını ve füze sistemini görmektedir. Bu sebeple nükleer faaliyetlerini, sahip olduğu kısa ve orta menzilli füze sistemleri ve üzerinde çalıştığı kıtalararası balistik füze programlarıyla paralel yürütmektedir. İran’ın uranyum zenginleştirmeye devam etmesi ve mevcut nükleer faaliyetleriyle birlikte birçok füze üretmesi, nükleer programının askeri amaçlı olduğuna yönelik kaygıları artırmaktadır. Nükleer silahlara ve nükleer silah gönderme vasıtalarına sahip olan bir İran’ın kendisini avantajlı hissedeceği, bölgesel gücünü Şii jeopolitiğini kullanarak yaymaya çalışacağı ve daha ofansif bir politikaya yönelebileceği söylenebilir. Nükleer bir İran, bölgedeki diğer ülkeler kadar Türkiye için de tehdittir. 

Bütün yaptırımlara ve tehditlere rağmen nükleer çalışmalarına kararlılıkla devam eden İran, nükleer programının barışçıl olduğunu iddia etmekte, uluslararası aktörler tarafından nükleer programına ilişkin karar alma aşamalarında müzakerelerin yeniden başlaması için uygun ortam oluşturmakta ve böylece programda ulaştığı her aşamayı uluslararası kamuoyuna kabullendirmek için fırsat yaratmaktadır. Nitekim İran’ın bu politika ile nükleer silah ve gönderme vasıtası üretebilecek kabiliyete ulaşıncaya kadar zaman kazanmaya çalıştığını öne süren görüşler bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye, İran’a nükleer silah üretmek için zaman kazandıracak politikalara zemin hazırladığı izlenimi vermekten özenle kaçınmalıdır. Ayrıca arabuluculuk rolünün İran ve diğer aktörlerin politikaları doğrultusunda kullanılması konusunda dikkatli olmalı ve farkında olmadan krizin tarafı olmaktan kaçınmaya özen göstermelidir. Krizin taraflarının bütün tezlerini dikkatle göz önünde bulundurmalı ve krizin 
geleceğine yönelik tüm seçenekleri hesaplamalıdır. Her senaryoya karşı hazırlıklı olunması önemlidir. 

ABD’nin tüm ilgisini Kasım 2012’de yapılacak başkanlık seçimlerine vermesi ve Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz dikkate alındığında, Batı’nın 2012 yılının sonuna kadar herhangi bir askeri operasyona girişemeyeceğini düşünen İran’ın bu konjonktürü zaman kazanmak için kullanabileceği ve zenginleştirilmiş uranyum üretme kapasitesini Batılı aktörlere kabul ettirmeye çalışacağı öngörülebilir. Batılı ülkeler de uygulanan yaptırımların İran üzerindeki etkisini tam olarak görebilmek için belli bir zamana ihtiyaç duymaktadır. 

Mevcut durumda Batı’nın sert güç uygulamalarından uzak duracağı ve diplomatik araçlarla çözüm arayışına devam edeceği düşünülmektedir. Bu nedenle İsrail’in kontrol edilebilmesi halinde tarafların müzakerelerle sonuca ulaşmak için bu yılı kullanabileceği, ancak 2012 yılının son aylarından itibaren ortamın daha da gerginleşeceği varsayılabilir. 

İran sınır komşumuz olmasının yanı sıra Türkiye için birçok yönden önemli bir ülkedir. Türkiye’nin İran ile yapıcı ve dostane ilişkiler içinde bulunması ve bu yöndeki politikalarını sürdürmesi olumlu ve gereklidir. Ancak ikili ilişkilerin tarihi arka planı göz önüne alındığında iki ülkenin aslında her zaman birbirlerine rakip durumda oldukları görülmektedir. İran’ın halâ bölgedeki devlet-dışı aktörler aracılığıyla yürüttüğü politikaların ve bölgede kurmaya çalıştığı nüfuz alanlarının Türkiye’nin çıkarları ile doğrudan çakışacağı öngörülebilir. Bilhassa nükleer 
silaha sahip olması durumunda İran’ın izleyeceği politikaların Türkiye’nin güvenliğini her açıdan tehdit edeceği unutulmamalıdır. Sonuç olarak Türkiye, İran ile ilişkilerinde birçok unsuru birbiriyle bağdaştırmak durumundadır. Bir yandan kendi güvenliğinin gereklerini ve ekonomik çıkarlarını gözetirken, diğer yandan İran’ın genel politikası ile nükleer programının yol açtığı Ortadoğu’daki kaygı ve hassasiyetler göz önünde bulundurulmalıdır. 

KAYNAKÇA 

“22 Ocak 2011, P5+1 ile İran Arasında 21-22 Ocak 2011 Tarihlerinde İstanbul’da Gerçekleştirilen Toplantı Hk”, http://www.mfa.gov.tr/no_-28_-22-ocak-2011_-p5_1-ile-iran-arasinda-21-22-ocak-2011-tarihlerinde-istanbul_da-gerceklestirilen-toplanti-hk_.tr.mfa 

“AB İran’a Petrol Ambargosu Kararı Aldı”, BBC, 23 Ocak 2012 
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/01/120123_eu_iran_sanction_approved.shtml 

“ABD Uçakları Havalandı, Ahmedinejad Meydan Okudu”, http://dunya.milliyet.com.tr/abd-
ucaklari-havalandi-ahmedinejad-meydan-
okudu/dunya/dunyadetay/13.04.2012/1527934/default.htm 13.04.2012 

“ABD'den kilit müttefike F-15”, 29 Aralık 2011, http://dunya.milliyet.com.tr/abd-den-kilit-
muttefike-f15/dunya/dunyadetay/29.12.2011/1482122/default.htm 

“ABD'den Son Uyarı: Hürmüz Kırmızı Çizgimizdir”, 

http://www.hurriyet.com.tr/planet/19633574.asp 08.01.2012 

“Bomb kills Iran nuclear scientist as crisis mounts”, 12 Ocak 2012, 
http://www.sundaytimes.lk/index.php?option=com_content&view=article&id=14649:bomb-
kills-iran-nuclear-scientist-as-crisis-mounts&catid=81:news&Itemid=625 

“HAMAS Rockets”, http://www.globalsecurity.org/military/world/para/hamas-qassam.htm 

“Iran Announces Plan to Produce Medical Reactor Fuel”, 
http://www.nti.org/gsn/article/iran-announces-plan-to-produce-medical-reactor-fuel/ 

“İran Savaş İçin Hazırlanıyor”, http://www.hurriyet.com.tr/planet/19401449.asp 6 Aralık 2011. 

“İran: Uranyum Takası Türkiye’de Yapılacak”, Radikal, 17 Mayıs 2010, 
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=997227&Date=17.05.2010&CategoryID=81 

“İran'a AB'den de Petrol Yaptırımı Yolda”, 

http://www.cnnturk.com/2012/dunya/01/05/irana.abden.de.petrol.yaptirimi.yolda/643400.0/index.html 05.01.2012 

“İsrail'in İran operasyonunun detayları yayınlandı”, 21 Nisan 2012, 

http://www.hurriyet.com.tr/planet/20389479.asp 

“Military strike won't stop Iran's nuclear program”, http://www.haaretz.com/news/military-
strike-won-t-stop-iran-s-nuclear-program-1.266113 

“Programme nucléaire de l’Iran - Déclaration de la Haute Représentante de l’Union européenne”, Catherine Ashton, au nom des E3+3, à l’issue des pourparlers à Istanbul les 21 et 22 janvier 2011 (Bruxelles, 22 Janvier 2011), http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/pays-
zones-geo/iran/l-union-europeenne-et-liran/article/programme-nucleaire-de-l-iran 

“Suriye İçin Toplandılar, İran'a Yaptırım Kararı Aldılar”, 

http://www.haberturk.com/dunya/haber/693310-suriye-icin-toplandilar-irana-yaptirim-karari-aldilar 01.12.2011 

17 Mayıs 2010 tarihli Türkiye, İran ve Brezilya Dışişleri Bakanları Ortak Deklarasyonu, 
http://www.mfa.gov.tr/17-mayis-2010-tarihli-turkiye_-iran-brezilya-disisleri-bakanlari-ortak 
deklarasyonu.tr.mfa 

Andrea Shalal-Esa, Bob Burgdorfer, U.S. foreign arms sales reach $34.8 billion”, 5 Aralık 2011,
http://www.reuters.com/article/2011/12/06/us-pentagon-weapons-
idUSTRE7B500R20111206 

Anthony H. Cordesman, “Iran, Oil, and the Strait of Hormuz”, Center for Strategic and International Studies, 3/26/07, 2. 

http://csis.org/files/media/csis/pubs/070326_iranoil_hormuz.pdf 

Ariel Zirulnick, “Getting the Strait of Hormuz straight: an FAQ”, 
http://www.csmonitor.com/World/Middle-East/2011/1229/Getting-the-Strait-of-Hormuz-straight-an-FAQ/Does-Iran-even-have-the-right-to-close-the-Strait 

Atilla Sandıklı, Bilgehan Emeklier, “Kaos Senaryolarının Merkezinde İran” Rapor No: 40, BİLGESAM Yayınları, İstanbul, 2012. 

Bayram Sinkaya, “İran Nükleer Programı Karşısında Türkiye’nin Tutumu ve Uranyum Takası 
Mutabakatı”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 2, Sayı:18, 2010. 

Bernd Kaussler, “The Iranian Army: Tasks and Capabilities”, Middle East Institute, 
http://www.mei.edu/content/iranian-army-tasks-and-capabilities 

CIA Factbook, https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/ 

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, http://www.deik.org.tr/ 

Emin Salihi, “Ortadoğu’da Oluşan Yeni Dengeler ve ‘Şii Hilali’ Söylemi”, Bilge Strateji, Cilt: 2, 
Sayı: 4, Bahar 2011. 

Esin Gedik, “Hürmüz kapanırsa petrol 200 dolara çıkar”, 09 Ocak 2012, 
http://www.aksam.com.tr/hurmuz-bogazi-kapanirsa-petrol-200-dolara-cikar,-cari-acik-36-
milyar-dolar-artar-91327h.html 

Gawdat Bahgat, “Iran’s Regular Army: Its History and Capacities”, Middle East Institute, 
http://www.mei.edu/content/iran%E2%80%99s-regular-army-its-history-and-capacities 

Gökhan Çetinsaya, “Türk-İran İlişkileri”, içinde Türk Dış Politikasının Analizi, der. Faruk Sönmezoğlu, Der Yayınları, İstanbul, 2004. 

Growth Resuming, Dangers Remain, “World Economic Outlook April 2012”, International 
Monetary Fund, http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2012/01/pdf/text.pdf 

Günlük Ortadoğu Bülteni, ORSAM Yayınları, No: 1297, 
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/OrtadoguBulteni/201214_04jantur.pdf 

Implementation of the NPT Safeguards Agreement and Relevant Provisions of Security 
Council Resolutions in the Islamic Republic of Iran, GOV/2011/65, 
http://www.iaea.org/Publications/Documents/Board/2011/gov2011-65.pdf 

Ivanka Barzashka, “Using Enrichment Capacity to Estimate Iran’s Breakout Potential”, 
Federation Of The American Scientists Issue Brief, 21.01.2011, s.14, 
http://www.fas.org/pubs/_docs/IssueBrief_Jan2011_Iran.pdf 

İlter Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu Politikası”, Bilge Adamlar Kurulu Raporu, 
BİLGESAM Yayınları, İstanbul, 2010. 

Leyla Melike Koçgündüz, “Enerjinin Dar Boğazı: Hürmüz”, ORSAM Dış Politika Analizleri, 
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3290 

Mehmet Şahin, “Şii Jeopolitiği: İran için Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta Doğu, Cilt: 1, 
Sayı: 1, 2006. 

Nihat Ali Özcan, “İran Sorununun Geleceği: Senaryolar, Bölgesel Etkiler ve Türkiye’ye 
Öneriler”, TEPAV Ortadoğu Çalışmaları 1, 2006. 

Report of the Independent International Commission of Inquiry on the Syrian Arab Republic, 
Human Rights Council, 22 Şubat 2012, A/HRC/19/69, 
http://www.ohchr.org/Documents/HRBodies/HRCouncil/RegularSession/Session19/A-HRC-19-69.pdf 

Richard F. Grimmett, “Conventional Arms Transfers to Developing Nations, 2003-2010” , CRS 
Report for Congress, 2010. 

Rudy de Leon, Brian Katulis, Peter Juul, Matt Duss, Ken Sofer, “Strengthening America’s 
Options on Iran”, Center for American Progress, Nisan 2012. 

Sam Gardiner, "The End of the “Summer of Diplomacy”: Assessing U.S. Military Options on 
Iran", Century Foundation Report, 2006, 16. 

Security Council Imposes Additional Sanctions on Iran, 9 June 2010, 
http://www.un.org/News/Press/docs//2010/sc9948.doc.htm 

Serkan Taflıoğlu, “İran, Silahlı İslami Hareketler ve Barış Süreci”, Avrasya Dosyası, İsrail Özel 
Sayısı, Cilt: 5, Sayı: 1, İlkbahar 1999. 

Stephen M. Walt, “Why Attacking Iran is a stil bad idea?”, 27.12.2011, 
http://walt.foreignpolicy.com/posts/2011/12/27/why_attacking_iran_is_still_a_bad_idea 

Stockholm International Peace Research Institute, http://www.sipri.org/ 

Türkiye İstatistik Kurumu, http://www.tuik.gov.tr/ 

Yossi Melman ve Hagar Mizrahi, “News of Palestinian Rockets”, 
http://www.jewishpolicycenter.org/2191/haaretz-wikileaks-exclusive-iran-providing-hamas 

DİPNOTLAR;

1 Atilla Sandıklı, Bilgehan Emeklier, “Kaos Senaryolarının Merkezinde İran” Rapor No: 40, BİLGESAM Yayınları, İstanbul, 2012. 
2 İlter Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu Politikası”, Bilge Adamlar Kurulu Raporu, BİLGESAM Yayınları, İstanbul, 2010, 11. 
3 Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu Politikası”, Bilge Adamlar Kurulu Raporu, 11. 
4 Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu Politikası”, Bilge Adamlar Kurulu Raporu, 11-12. 
5 Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-İran İlişkileri için bkz. Gökhan Çetinsaya, “Türk-İran İlişkileri”, içinde Türk Dış 
   Politikasının Analizi, der. Faruk Sönmezoğlu, Der Yayınları, İstanbul, 2004, 207-234. 
6 Günlük Ortadoğu Bülteni, ORSAM Yayınları, No: 1297, 8, 
   http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/OrtadoguBulteni/201214_04jantur.pdf 
7 “İran: Uranyum Takası Türkiye’de Yapılacak”, Radikal, 17 Mayıs 2010, 
    http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=997227&Date=17.05.2010&CategoryID=81 
8 “17 Mayıs 2010 tarihli Türkiye, İran ve Brezilya Dışişleri Bakanları Ortak Deklarasyonu”, 
    http://www.mfa.gov.tr/17-mayis-2010-tarihli-turkiye_-iran-brezilya-disisleri-bakanlari-ortakdeklarasyonu.tr.mfa 
9 5+1 grubu, Birleşmiş Milletler daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere ile Almanya’dan oluşmaktadır. 
10 Bayram Sinkaya, “İran Nükleer Programı Karşısında Türkiye’nin Tutumu Ve Uranyum Takası Mutabakatı”, 
    Ortadoğu Analiz, Cilt: 2, Sayı:18, 2010, 74-75. 
11 Çin ve Rusya daha önceki tutumlarının aksine bu oylamada “evet” oyu kullanmışlardır; Security Council 
    Imposes Additional Sanctions on Iran, 9 June 2010, 
    http://www.un.org/News/Press/docs//2010/sc9948.doc.htm 
12 Ivanka Barzashka, “Using Enrichment Capacity to Estimate Iran’s Breakout Potential”, Federation Of The 
     American Scientists Issue Brief, 21.01.2011, 14, 
     http://www.faorg/pubs/_docs/IssueBrief_Jan2011_Iran.pdf 
     “Iran Announces Plan to Produce Medical Reactor Fuel”, 
     http://www.nti.org/gsn/article/iran-announces-plan-to-produce-medical-reactor-fuel/ 
13 “22 Ocak 2011, P5+1 ile İran Arasında 21-22 Ocak 2011 Tarihlerinde İstanbul’da Gerçekleştirilen Toplantı Hk”, 
      http://www.mfa.gov.tr/no_-28_-22-ocak-2011_-p5_1-ile-iran-arasinda-21-22-ocak-2011-tarihlerinde-istanbul_da-gerceklestirilen-toplanti-hk_.tr.mfa 
14 Programme nucléaire de l’Iran - Déclaration de la Haute Représentante de l’Union européenne, Catherine 
Ashton, au nom des E3+3, à l’issue des pourparlers à Istanbul les 21 et 22 janvier 2011 (Bruxelles, 22 Janvier 2011),
     http://www.diplomatie.gouv.fr/fr/pays-zones-geo/iran/l-union-europeenne-et-liran/article/programme-nucleaire-de-l-iran 
15 Raporun tamamı için bkz. “Implementation of the NPT Safeguards Agreement and Relevant Provisions of 
    Security Council Resolutions in the Islamic Republic of Iran”, GOV/2011/65, 
     http://www.iaea.org/Publications/Documents/Board/2011/gov2011-65.pdf 
16 “17 Mayıs 2010 tarihli Türkiye, İran ve Brezilya Dışişleri Bakanları Ortak Deklarasyonu”. 
     http://www.mfa.gov.tr/17-mayis-2010-tarihli-turkiye_-iran-brezilya-disisleri-bakanlari-ortakdeklarasyonu.tr.mfa 
17 Yossi Melman ve Hagar Mizrahi, “News of Palestinian Rockets”, 
     http://www.jewishpolicycenter.org/2191/haaretz-wikileaks-exclusive-iran-providing-hamas, “HAMAS Rockets”, 
     http://www.globalsecurity.org/military/world/para/hamas-qassam.htm 
18 Bu konuda bkz. Stephen M. Walt, “Why Attacking İran is a stil bad idea?”, 27.12.2011, 
     http://walt.foreignpolicy.com/posts/2011/12/27/why_attacking_iran_is_still_a_bad_idea 'Military strike won'tstop Iran's nuclear program', 
     http://www.haaretz.com/news/military-strike-won-t-stop-iran-s-nuclear-program-1.266113 
19 “İran Savaş İçin Hazırlanıyor”, http://www.hurriyet.com.tr/planet/19401449.asp 6 Aralık 2011. 
20 “Bomb kills Iran nuclear scientist as crisis mounts”, 12 Ocak 2012, 
      http://www.sundaytimelk/index.php?option=com_content&view=article&id=14649:bomb-kills-iran-nuclear-scientist-as-crisis-mounts&catid=81:news&Itemid=625 
21 “İran Savaş İçin Hazırlanıyor”, 
      http://www.hurriyet.com.tr/planet/19401449.asp 6 Aralık 2011. 
22“İsrail'in İran operasyonunun detayları yayınlandı”, 21 Nisan 2012, 
     http://www.hurriyet.com.tr/planet/20389479.asp 
23 2009 yılındaki seçimlerde İran muhalefeti dinamizm ve güç kazanmış gibi görünse de İran’ın iç dengesi askeri 
     güçlerin konumuna bağlıdır. Zira gerek Besiç milisleri gerekse de devrim muhafızları politik konumlarını ve 
     güçlerini korumak için İran’daki Yeşil Muhalefetin karşısında yer almaktadır; Bernd Kaussler, “The Iranian Army: 
     Tasks and Capabilities”, Middle East Institute, 
     http://www.mei.edu/content/iranian-army-tasks-and-capabilities 
24 Gawdat Bahgat, “Iran’s Regular Army: Its History and Capacities”, Middle East Institute, 
     http://www.mei.edu/content/iran%E2%80%99s-regular-army-its-history-and-capacities 
25 Tablonun hazırlanmasında yararlanılan kaynak için bkz. Sam Gardiner, "The End of the “Summer of 
     Diplomacy”: Assessing U. Military Options on Iran", Century Foundation Report, 2006, 16. 
26 Nihat Ali Özcan, “İran Sorununun Geleceği: Senaryolar, Bölgesel Etkiler ve Türkiye’ye Öneriler”, TEPAV 
     Ortadoğu Çalışmaları 1, 43-44. 
27 “AB İran’a Petrol Ambargosu Kararı Aldı”, BBC, 23 Ocak 2012. 
      http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/01/120123_eu_iran_sanction_approved.shtml 
28 “Suriye İçin Toplandılar, İran'a Yaptırım Kararı Aldılar”, 
      http://www.haberturk.com/dunya/haber/693310-suriye-icin-toplandilar-irana-yaptirim-karari-aldilar 01.12.2011 
29 “İran'a AB'den de Petrol Yaptırımı Yolda”, 
      http://www.cnnturk.com/2012/dunya/01/05/irana.abden.de.petrol.yaptirimi.yolda/643400.0/index.html    05.01.2012 
30 Esin Gedik, “Hürmüz kapanırsa petrol 200 dolara çıkar”, 09 Ocak 2012, 
     http://www.aksam.com.tr/hurmuz-bogazi-kapanirsa-petrol-200-dolara-cikar,-cari-acik-36-milyar-dolar-artar-91327h.html 
31 İran Meclis Başkanı Ali Laricani, Hürmüz Boğazı’nın İran için barış boğazı olduğunu belirterek, Umman Denizi 
     ile Basra Körfezi’nde macera arayanların cezalandırılacağını belirtmiştir. Tahran yönetimi, Hürmüz Boğazı ve 
     Basra Körfezi’ne müdahalenin kabul edilemeyeceğini dile getirmektedir. 
32 “ABD Uçakları Havalandı, Ahmedinejad Meydan Okudu”, 
     http://dunya.milliyet.com.tr/abd-ucaklari-havalandi-ahmedinejad-meydan-okudu/dunya/dunyadetay/13.04.2012/1527934/default.htm 13.04.2012 
33 “ABD'den Son Uyarı: Hürmüz Kırmızı Çizgimizdir”, 
     http://www.hurriyet.com.tr/planet/19633574.asp 08.01.2012 
34 Growth Resuming, Dangers Remain, “World Economic Outlook April 2012”, International Monetary Fund, 
     http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2012/01/pdf/text.pdf, 15-16, 34-35. 
35 Rudy de Leon, Brian Katulis, Peter Juul, Matt Duss, Ken Sofer, “Strengthening America’s Options on Iran”, 
     Center for American Progress, Nisan 2012, 18. 
36 Anthony H. Cordesman, “Iran, Oil, and the Strait of Hormuz”, Center for Strategic and International Studies, 3/26/07, 2. 
     http://csiorg/files/media/csis/pubs/070326_iranoil_hormuz.pdf 
37 Ariel Zirulnick, “Getting the Strait of Hormuz straight: an FAQ”, 
     http://www.csmonitor.com/World/Middle-East/2011/1229/Getting-the-Strait-of-Hormuz-straight-an-FAQ/Does-Iran-even-have-the-right-to-close-the-
     Strait 
38 Rudy de Leon, Brian Katulis, Peter Juul, Matt Duss, Ken Sofer, “Strengthening America’s Options on Iran”, 
    Center for American Progress, Nisan 2012, 18. 
39 Söz konusu enerji güzergâhlarının bir kısmı eski olduğu için bakım ve onarıma ihtiyaç duymaktadır. Bir kısmı 
     ise yapım aşamasında olduğu için henüz kullanıma açılmamıştır. Dolayısıyla bu yolların Hürmüz Boğazı’na uzun 
     vadede alternatif olabileceği belirtilebilir. Ancak bu boru hatları arasında en dikkat çekeni, Birleşik Arap 
     Emirlikleri’nin tamamlama aşamasında olduğu ve Hürmüz Boğazı’nı devre dışı bırakan Abu Dabi Ham Petrol 
     Boru Hattı’dır. Bu hat gemilerin Körfezi dolaşmalarından kaynaklanan 2 günlük zaman kaybını önlemiş olacağı 
     gibi, günlük 2,5 milyon varil petrol taşıma kapasitesine ulaşacaktır; Leyla Melike Koçgündüz, “Enerjinin Dar 
     Boğazı: Hürmüz”, ORSAM Dış Politika Analizleri, 
     http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3290 
40 Mehmet Şahin, “Şii Jeopolitiği: İran için Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta Doğu, Cilt: 1, Sayı: 1, 2006, 40; 
    Serkan Taflıoğlu, “İran, Silahlı İslami Hareketler ve Barış Süreci”, Avrasya Dosyası, İsrail Özel Sayısı, Cilt: 5, 
    Sayı: 1, İlkbahar 1999, 49 ve CIA Factbook, 
    https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/ 
    Dünya genelindeki Şii nüfusun, Müslüman nüfusun %10-13’ü olduğu tahmin edilmektedir; Emin Salihi, 
    “Ortadoğu’da Oluşan Yeni Dengeler ve ‘Şii Hilali’ Söylemi”, Bilge Strateji, Cilt: 2, Sayı: 4, Bahar 2011, 186. 
41 22 Şubat 2012 tarihinde yayımlanan BM İnsan Hakları Konseyi Raporuna göre 15 Mart 2011 ve 15 Şubat 
    2012 tarihleri arasında 8079 kişi öldürülmüştür; Report of the Independent International Commission of 
    Inquiry on the Syrian Arab Republic, Human Rights Council, 22 Şubat 2012, A/HRC/19/69, 8 
    http://www.ohchr.org/Documents/HRBodies/HRCouncil/RegularSession/Session19/A-HRC-19-69.pdf 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder