Suriye Krizinde Bölgesel ve Küresel Aktörler., BÖLÜM 1
Suriye Krizinde Bölgesel ve Küresel Aktörler
(Perspektifler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri)
SDE Analiz
SDE Uluslararası İlişkiler Programı Koordinatörlüğü
Editör Prof. Dr. Birol AKGÜN SDE Uluslararası İlişkiler Programı Koordinatörü
İçindekiler:
Özet ..............................................................3
Genel Bilgiler ..................................................4
Öner Buçukcu
ABD’nin Suriye Politikası ..................................10
Prof. Dr. Birol Akgün
Avrupa Birliği’nin Suriye Politikası.......................16
Doç. Dr. M.Murat Erdoğan
Fransa’nın Suriye Politikası.................................22
Zeynep Songülen İnanç
Çin’in Suriye Politikası ve Çözüm Planı ................28
Doç. Dr. Erkin Ekrem
Suriye Krizi ve İslâm Dünyası.............................36
Doç. Dr. Ahmet Uysal
Rusya’nın Suriye Politikası ................................40
Amine Yazıcı
İran’ın Suriye Politikası .....................................44
Uğur Köroğlu
Suriye’de Kriz ve Uluslararası Hukuk ....................53
Doç. Dr. Cenap Çakmak
Türk Dış Politikasında Suriye Dönüşümü:Güvenliğe Geri Dönüş .....59
Doç. Dr. Murat Çemrek
Suriye Misak-ı Millîsi .........................................66
Suriye için Annan Barış Planı ..............................68
Son notlar .......................................................69
SDE ANALİZ Haziran 2012
Özet
Suriye 1971’den beri aralıksız olarak Baas Partisi ve bu partinin kontrolünü
elinde bulunduran Esed ailesi tarafından yönetilmektedir. Soğuk Savaş yıllarının
politik ortamından faydalanarak otoriter rejimine hayat alanı oluşturan Suriye
yönetimi Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından dış politikasında strateji
değiştirerek Batıya yaklaşmak istemiştir. Bu amaçla Suriye, I. Körfez Savaşı’nda
müttefik kuvvetlere destek vermiştir. Hafız Esed’in ölümü, yerine daha yenilikçi
ve reformist gözüken Beşşar Esed’in seçilmesi Suriye’nin uluslararası sistemle
ilişkilerinin yeniden düzenlenebileceği yönünde bir umut oluşturmuş; ancak
ABD Başkanlığına George W. Bush’un seçilmesi ve ardından yaptığı “şer
ekseni” açıklamasıyla Suriye’yi hedef göstermesi Suriye yönetiminin kendisini
tecrit etmesine sebep olmuştur. Bu süreçte Suriye’nin uluslararası toplumla bağı
Türkiye üzerinden kurulmuştur. Ancak Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde
bir anda patlak veren ve Suriye’de de hissedilen Arap Baharı süreci, Suriye’nin
hem Türkiye ile olan ilişkilerinde hem de uluslararası toplumla olan ilişkilerinde
bir kırılma yaratmıştır.
Mart 2012’de başlayan ve halen devam etmekte olan Suriye muhalefeti ile
Baas yönetimine bağlı silahlı güçler arasındaki çatışmaları durdurabilmek
ve Suriye’de barış ve istikrarı yeniden sağlayabilmek amacıyla BM ve Arap
Birliği tarafından temsilci olarak atanan Kofi Annan tarafından bir plan ortaya
konulmuştur. Ancak Annan Planı, uygulanması için son tarih olarak verilen
12 Nisan’ın üzerinden uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen hâlâ tam
manasıyla uygulanamamakta; Suriye’de kan akmaya devam etmektedir. Bu
durumda Suriye konusunda daha etkin bir tavır içerisinde olmaları beklenen
uluslararası toplum da sorunun çözümüne yönelik adım atmakta her geçen
gün gecikmektedir. Bu analizde Suriye krizinin çözümünde etkin rol üstlenmesi
beklenen küresel ve bölgesel güçlerin Suriye politikaları değerlendirilmiştir.
Suriye Krizinde Bölgesel ve Küresel Aktörler
< Birinci Büyük Savaş sırasında yapılan Sykes-Picot antlaşmasıyla önce İngiltere’nin hâkimiyetine verilmesi tasarlanan Suriye, Savaş’tan sonra
İngiltere ve Fransa arasında yapılan anlaşma bağlamında Fransa’ya devredilmiştir. SDE Analiz >
Genel Bilgiler
Öner BUÇUKCU
Suriye’nin Sosyo-ekonomik Yapısı
*Kaynak : Dünya Bankası
**Kaynak : https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/ https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/sy.html
< Birinci Büyük Savaş sırasında yapılan Sykes-Picot antlaşmasıyla önce
İngiltere’nin hâkimiyetine verilmesi tasarlanan Suriye, Savaş’tan sonra
İngiltere ve Fransa arasında yapılan anlaşma bağlamında Fransa’ya
devredilmiştir. SDE Analiz >
Birinci Büyük Savaş sırasında yapılan Sykes-Picot antlaşmasıyla önce İngiltere’nin hâkimiyetine verilmesi tasarlanan Suriye, Savaş’tan sonra
İngiltere ve Fransa arasında yapılan anlaşma bağlamında Fransa’ya devredilmiştir.
Fransa, Milletler Cemiyeti döneminde Suriye’de bir manda rejimi tesis etmiştir.
Suriye Mandası, Fransa’nın idaresine girmesiyle çeşitli etnik ve dini
gruplara dayalı devletlere bölünmüştür. Şam Devleti, Halep Devleti, Nusayri
merkezli Alevi Devleti, Dürzî merkezli Jabal Durize, sonradan Türkiye
Cumhuriyeti’ne katılan Hatay Cumhuriyeti ve Lübnan Devleti olmak üzere
6 yapılı yönetim oluşturulmuştur. Ancak Fransa, 1937’de Şam Devleti, Alevi
Devleti, Halep Devleti ve Dürzi Devleti’ni tek bir yönetim altında birleştirmiştir.
Bu duruma özellikle Nusayriler karşı çıkmışlar; 1954’e kadar kendi devletleri
için mücadele etmişlerdir.
İkinci Büyük Savaş yıllarında, 1941 tarihinde Fransa, kendi nüfuzu altında
kalmak şartıyla Suriye manda yönetimine kısmî bağımsızlık vermiştir. 1943
yılında yapılan seçimlerde manda yönetimine karşı olan Şükrü el Kuvvetli,
Suriye’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Fransa, İkinci Büyük Savaş sürerken
oluşan uluslararası dinamikler ve iç politikadaki bir takım gelişmeler sebebiyle
Savaş sona ererken Suriye’den çekilmiştir. Suriye, 1946’da Birleşmiş
Milletler’e katılarak Suriye Arap Cumhuriyeti adını almıştır.
Suriye’de Dinî Grupların Coğrafî Dağılımı
İkinci Büyük Savaş devam ederken Suriye’de 1943 yılında el-Baas el-
Arabî adında bir örgütlenmeye gidilmiştir. Bütün bir Arap dünyasını tek
bir devletin çatısı altında birleştirme ülküsü etrafında hareket eden Baas,
Suriyeli Rum Ortodoks bir aileden gelen Mişel Eflak, Hatay’lı bir Nasuri olan
Zeki Arsuzi ve Sünni Salah Bitar tarafından kurulmuştur. Baas Arap dilinde
yeniden diriliş anlamına gelmektedir. Partinin sloganı birlik, özgürlük ve
sosyalizmdir (İştirakiye). İlk kongresi 1947’de Şam’da yapılan Baas, kısa
süre içinde Arap ülkelerinin büyük bölümünde ve diğer ülkelerdeki Arap
toplulukları arasında da hızla örgütlenmiştir.
< İkinci Büyük Savaş yıllarında, 1941 tarihinde Fransa, kendi nüfuzu altında kalmak şartıyla Suriye manda yönetimine kısmî bağımsızlık
vermiştir. 1943yılında yapılan seçimlerde manda yönetimine karşı olan Şükrü el Kuvvetli, Suriye’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. SDE Analiz >
Mişel Eflak’ın kontrolünde olan Baas Partisi 1953’te Ekrem Havrani’nin kontrolünde olan Arap Sosyalist Partisi ile birleşerek Arap Sosyalist Diriliş
Partisi adını aldı. İç siyasette çekişmelerin olduğu bir dönemde Suriye Komünist Partisi ile ittifak kuran Baas siyasal etkisini genişletti ve 1958’de Suriye ile Mısır’ın birleşmesiyle oluşan Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne giden yolu açtı. Birleşik Arap Cumhuriyeti kurulurken varılan anlaşma dolayısıyla Baas kendisini feshetti, ancak Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır’ın Suriye’yi birliğin eş parçaların dan birisi değil de Mısır’ın bir vilayeti gibi değerlendirme eğilimi Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin dağılmasına sebep oldu. 1963’te Baas Suriye’de yeniden iktidara geldi, fakat Baas içerisinde de Mısır’la birleşme konusu derin çatlaklar meydana getirmişti. 1966’daki hükümet darbesi denemesinden sonra Baas’ın kurucularından ve teorisyenlerinden Mişel Eflak ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
< 1971-2000 yılları arasında Suriye Devlet Başkanı olan Hafız Esed Soğuk Savaş yılları boyunca SSCB doğrultusunda bir dış politika benimsemiş; iç politikada da sıkı bir istihbarat rejimi oluşturarak farklı siyasal hareketlerin yaşam alanını yok etmiştir. SDE Analiz >
Bu süreçte, 1966’da Suriye Savunma Bakanı olan Hafız Esed, özellikle 1969-1970 yılları arasında Baas Partisi’nin sivil ve askeri kanatları arasında
baş gösteren iktidar mücadelesinde etkin biçimde yer aldı. Bu çatışmayı doruğa çıkaran Ürdün’deki iç savaşa müdahalenin ardından, 13 Kasım
1970’te kansız bir darbeyle iktidarı ele geçirdi. Mart 1971’de yapılan halkoylamasıyla devlet başkanı seçildi.
1971-2000 yılları arasında Suriye Devlet Başkanı olan Hafız Esed Soğuk Savaş yılları boyunca SSCB doğrultusunda bir dış politika benimsemiş; iç
politikada da sıkı bir istihbarat rejimi oluşturarak farklı siyasal hareketlerin yaşam alanını yok etmiştir. Özellikle 2 Şubat 1982 tarihinde
gerçekleştirilen ve 20,000 civarında sivil insanın hayatını kaybettiği tahmin edilen Hama Katliamı, Hafız Esed döneminin en tartışmalı ve kanlı
müdahalesi olarak sonraki yıllarda da sıklıkla hatırlanmıştır.
Hafız Esed’in 2000 yılında akciğer kanserinden ölümü sonrasında görevi
geçici olarak, 1971-2000 yılları arasında Devlet Başkan Yardımcılığı görevini
yürüten Abdülhalim Haddam üstlenmiştir. Bu sırada Suriye anayasasında
Hafız Esed’in oğlu Beşşar Esed’in seçilmesine engel teşkil eden maddelerde tadilat yapılmış ve Beşşar Esed 2000 yılında yapılan oylama ile
Suriye Devlet Başkanı olmuştur.
ABD ile Suriye ilişkileri Beşşar Esed döneminde de gergin olmaya devam
etmiş; ABD Suriye yönetimini teröre destek vermekle suçlarken Suriye
Devlet Başkanı Beşşar Esed de çeşitli uluslararası toplantılarda ABD
aleyhine konuşmalar yapmıştır. 2005 yılında Lübnan’da Refik Hariri suikasti
Beşşar Esed yönetiminin Batılı devletlerle ilişkilerinin iyice gerginleşmesine
sebep olmuş ve neticede Suriye BM Güvenlik Konseyi’nin 1559 sayılı kararı
doğrultusunda Lübnan’daki askerî varlığını sona erdirmiştir.
Beşşar Esed yönetimindeki Suriye, 2003’teki Irak işgalinden sonra ABD’nin
işgal tehdidi karşısında özellikle Türkiye ile ilişkilerini geliştirerek hem
Batı ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışmış, hem de bölgesel etki alanını
genişletme gayreti içerisinde olmuştur. Ancak Suriye yönetiminin bu süre
içerisinde İran’la olan ilişkilerini de geliştirmesi, İran etkisinin bölgeye
girmesinden endişe eden diğer Arap devletlerinde Suriye’ye yönelik
çekinceler oluşmasına sebep olmuştur.
Suriye Siyasî Haritası
2010 yılı sonu 2011 yılı başında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki otoriter rejimlere yönelik büyük bir öfke patlaması gerçekleşip bu patlama mevcut
rejimlerin varlıklarını tehdit eder hale dönüşünce, 2011 yılı Ocak ayında Wall Street Journal’a mülakat veren Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed
bölgede reform ve değişime yönelik ciddi bir talep olduğunu fark ettiğini ve bu talebi karşılamaya yönelik adımlar atacaklarını ifade etti.
Mart 2011’de Suriye’de reform talep eden gösteriler başladığında Suriye yönetimi bir yandan çok uzun bir süredir yürürlükte olan reform
yasasını yürürlükten kaldırırken, diğer taraftan göstericilere yönelik sert tedbirler almak suretiyle protestoları bastırma yolunu tercih etti.
2011 Haziran-Temmuz ayından itibaren kitle gösterilerinin yoğunluğunda yaşanan artış Suriye yönetiminin de tepkisinin sertleşmesine sebep oldu.
Suriyeli güvenlik güçleri ağır makineli silahlar ve hatta tanklarla muhalif gösterilerin yoğunlaştığı Hama, İdlib ve Humus gibi kentleri kuşatma
altına aldı, katliama varan kasıtlı öldürme olayları yaşandı.
< Beşşar Esed yönetimindeki Suriye, 2003’teki Irak işgalinden sonra ABD’nin işgal tehdidi karşısında özellikle Türkiye ile ilişkilerini
geliştirerek hem Batı ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışmış, hem de bölgesel etki alanını genişletme gayreti içerisinde olmuştur. SDE Analiz >
Suriye’de gösteriler ve gösterilere sert müdahale devam ederken BM Güvenlik Konseyi Suriye’ye yönelik karar alabilmek için toplandı ancak Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle BM Güvenlik Konseyi’nde bir karar alınamadı. Arap Birliği, Avrupa Birliği ve Türkiye, Suriye’ye yönelik yaptırımlarını sertleştirdi. 2011 yılının son aylarında BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ismi Suriye yönetimiyle görüşme imkânının oluşması için öne çıkmaya başladı. BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi olarak Suriye yönetimi ile görüşen Kofi Annan “Annan’ın 6 Madde Planı” olarak bilinen bir barış ve müzakere planı hazırladı. Annan Planı’nın maddeleri şu şekildeydi:
< Suriye’de gösteriler ve gösterilere sert müdahale devam ederken BM Güvenlik Konseyi Suriye’ye yönelik karar alabilmek için toplandı ancak
Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle BM Güvenlik Konseyi’nde bir karar alınamadı. SDE Analiz >
1. Suriye halkının istek ve endişelerine cevap verecek Suriye öncülüğünde bir siyasi süreç
2. Sivillerin korunması için BM gözetiminde her tür silahlı şiddete son verilmesi
a) Hükümet meskûn alanlara asker sevkini ve silah kullanımını durdurup buralarda bulunan askerleri çekecek
b) Muhalefet çatışmalara son verme taahhüdünde bulunacak
3. Tüm taraflar çatışma yaşanan bölgelere insani yardım sevkini sağlayacak ve insani amaçlarla her gün iki saatlik sükûnet dönemleri sağlanacak
4. Suriye yönetimi keyfi şekilde tutuklanmış kişilerin serbest bırakılması sürecinin hızını ve kapsamını artıracak
5. Suriye yönetimi ülkede gazeteciler için hareket serbestîsi temin edecek
6. Suriye yönetimi toplanma ve barışçı şekilde gösteri yapma hakkına saygı gösterecek.
Suriye yönetimi Kofi Annan tarafından ortaya konulan planı kabul ettiğini
açıkladı. İstanbul’da 1 Nisan tarihinde gerçekleştirilen Suriye’nin Dostları
Toplantısı’ndan sonra ABD, Türkiye gibi ülkeler Kofi Annan’dan planın
uygulanması için Suriye yönetimine yönelik bir son tarih tayin edilmesini
talep ettiler. Kofi Annan’ın 10 Nisan olarak açıkladığı ateşkesin sağlanması
için son tarih Suriye yönetimi tarafından “10 Nisan’dan itibaren 48 saat
içerisinde” olmak üzere kabul edildi. Suriye yönetimi plana şehir merkezi
dışında güvenlik güçlerine yönelebilecek saldırılara cevap verme hakkını
saklı tutarak onay verdiğini açıkladı.
Annan Planı çerçevesinde Suriye’ye bir uluslararası gözlemci misyonu ulaştı.
Gözlemci misyonunda görevli olanların sayısı BM tarafından daha sonra
300’e çıkarıldı. Bu arada Suriye’de 1973’ten beri ilk kez çok partili seçim
gerçekleştirildi. Yapılan anayasal reformların ardından gerçekleştirilen
ve muhalifler tarafından boykot edilen ilk seçimden, Suriye sisteminde
belirleyiciliğini sürdüren Baas Partisi’nin galip çıktığı açıklandı. Uluslararası
toplum, seçim sonuçlarını gerçekçi bulmadığını açıkladı.
< Annan Planı çerçevesinde Suriye’ye bir uluslararası gözlemci misyonu ulaştı. Gözlemci misyonunda görevli olanların sayısı BM tarafından daha sonra 300’e çıkarıldı. Bu arada Suriye’de 1973’ten beri ilk kez çok partili seçim gerçekleştirildi. SDE Analiz >
BM, Suriye’deki olaylarda bugüne kadar 10000’den fazla sivilin hayatını
kaybettiğini açıklarken Şam yönetimi 3000’in üzerinde güvenlik görevlisinin
olaylarda hayatını yitirdiğini duyurmuştur.
Suriye’ye Ait Bazı Ekonomik Veriler
Not: Tarihî veriler ulusal ve uluslararası kaynaklar kullanılarak oluşturulmuş; tahminler IHS Global Insight’tan alınmıştır.
***