30 Mart 2018 Cuma

KIBRIS ULUSAL DAVAMIZ, ULUSLAR ARASI ÇIKMAZ, BÖLÜM 6

KIBRIS ULUSAL DAVAMIZ, ULUSLAR ARASI ÇIKMAZ, BÖLÜM 6



iii) Denktaş’ın Açılımlarına Rumların Cevabı ve Başbakan Erdoğan’ın KKTC’ye Destek Ziyareti

KKTC’nin açılımlarına Rum tarafı teşvik paketi ile karşılık verdi.
Pakette; yeşil hattın Rum tarafındaki mayınların temizleneceği, Kıbrıslı
Türklerin, AB Parlamentosu dahil seçme ve seçilme hakkına sahip olması,
AB’nin çeşitli programlarına katılımın sağlanması, KKTC damgası olmadan
Kıbrıslı Türklerin ürettikleri malların Kıbrıs Cumhuriyeti damgası ile ihraç
edilebilmesi, Rum okullarında Türk öğrencilere burs verilmesi ve istihdamda
Türklerin öncelikli olması maddeleri yer almıştı. Mayıs ayı başında KKTC’ye
geçen Rumlara üç gün konaklama izni verilmesi Rum kesiminde akıl
karışıklığına neden oldu. Siyasi partiler ve kilise geçişleri engellemeyen
Papadopoulos’u ağır şekilde eleştiriyorlardı. Bu esnada Rum vatandaşların
KKTC’ye geçişleri artarak devam ediyordu.130 Serbest geçişler ve konaklama
izni ile inisiyatifi Denktaş’a kaptıran Papadopoulos, Annan’a mektup
göndererek, Plan temelinde özlü müzakerelere hazır olduklarını bildirdi. Rum
yönetimi ayrıca, Denktaş’ın açılımlarını Annan’a şikâyet etmiş fakat Annan
serbest geçişin ve konaklama izninin cesaret verici gelişmeler olduğunu
söylemişti.131 9 Mayıs’ta Başbakan Erdoğan Denktaş’ın yaptığı açılımlara
destek vermek amacıyla KKTC’yi ziyaret etti. Ziyareti sırasında Erdoğan,
Rumlara, KKTC’ye uyguladıkları ambargoyu kaldırdıkları takdirde, Türkiye'nin
de Rumlara uyguladığı ambargoyu kaldıracağını, jest sırasının artık Rumlarda
olduğunu söyledi. Rumlar Erdoğan’ın bu önerisini vakit geçirmeden reddettiler.
Erdoğan, Denktaş’ın çözüm tezlerini desteklediğini de söylemişti.132
Açılımlarını sürdüren Denktaş Mayıs ayının ortalarına gelindiğinde,
garantörlük antlaşmalarının devamı koşuluyla Kıbrıs’ın askerden
arındırılabileceğini söyledi. KKTC Cumhuriyet Senatosu’nun aldığı bir kararla
Rum öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumaları ve bu öğrencilere burs
verilmesi sağlandı. Buna karşın Rumlar da Türkçe’nin Rum okullarında seçmeli
ders olarak okutulmasına karar vermişlerdi.133
Böylece masada tanınmayan KKTC fiiliyatta tanınma yolunda adımlar
atmıştır. BM gözetiminde yapılan görüşmelerde sürekli savunmada kalan
Denktaş, 23 Nisanda başlayan açılımlar ile taarruza geçmiş, halkını ve
pozisyonunu rahatlatmıştır. Açılımlar sayesinde KKTC’deki siyasi gerginlik
azalmış, Türklerin özgüveni yeniden sağlanmıştı.
Denktaş’ın açılımları ile Annan Planının olduğu gibi imzalanmasını
savunanların da argümanları zayıflamıştı. Bu esnada Denktaş’ın, Rumların
tazminat taleplerine getirdiği öneri Yunanistan ve Rum tarafında kabul
görmemişti. Son gelişmeler neticesinde Mayıs ayının sonuna doğru, ABD’nin
Kıbrıs Özel Koordinatörü Weston ve Annan’ın Kıbrıs Özel Temsilcisi De Soto
Annan Planı’nın masada olduğunu belirterek Plan temelinde tarafları müzakere
masasına dönmeye çağırdı. Planda değişiklik yapılabileceği de belirtilmişti.
Tüm bu hızlı trafik içinde ezber bozan yeni bir adım daha atıldı. Türkiye,
Güneyde yaşayan Rumların KKTC’den geçerek vizesiz olarak Türkiye’yi
ziyaret edebilmelerine izin verileceğini açıkladı. Rum yönetimi teşvik paketi
dâhilindeki “Türk İşleri Dairesi”ni kurmaya hazırlanırken yirmi bin Türk’ün
Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu için başvuruda bulunduğu açıklanmıştı. Denktaş,
Türklerin pasaport almasını; “1963’te kurucusu oldukları cumhuriyetin
pasaportunu almak Türklerin kazanılmış hakkıdır” şeklinde
değerlendiriyordu.134 Bu arada Aralık ayında yapılacak milletvekili genel
seçimleri tartışmaları başlamıştı. Denktaş, seçimleri muhalefetin kazanması
durumunda müzakereciliği bırakacağını açıkladı. Açılımlara AB’den gelen
olumlu tepkiler neticesinde Ankara’da ve KKTC’de, KKTC’ye uygulanan
ambargonun kalkması beklentisi oluşmuştur. Sınırları açma kararından sonra 

22 Mayısta, 40 yıl aradan sonra 266 Kıbrıslı Rum İpsala sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptı.

iv) AB’nin Ekonomik Destek Paketi ve Loizudo Davasında Tazminatın Ödenmesi

Bu esnada Annan Planı tartışmaları yeniden gündemin birinci maddesi
olmuştu. İTO Meclisinin düzenlediği toplantıda konuşan Denktaş, Annan
Planı’nı mevcut şekliyle Türkiye AB üyesi olmadan imzalamayacağını, Planın
felsefesinin yanlış olduğunu ilan etti. Annan Planı’nı AB Müktesebatına uygun
şekilde revize etmek isteyen Rumlar aynı zamanda Kıbrıs sorununu Türkiye'nin
AB üyeliği sürecinin koşulu haline getirmenin çalışmalarını yapmaktaydılar.
Türkiye’de ise Mayıs ayı sonunda yapılan MGK toplantısının ana gündemini
AB üyelik süreci ve Kıbrıs oluşturdu. Toplantı sonunda, AB ile ilgili adımların
atılacağı, Kıbrıs’ta ise Yunanistan ve AB’nin atılan adımlara karşılık
vermesinin bekleneceği vurgulandı. AB genişlemeden sorumlu Komiseri
Verheugen ise, Kıbrıs’ta çözüm için tek yolun Annan Planı olduğunu
söylüyordu. BM Genel Sekreteri Annan da, Ada’daki açılımların kalıcı
çözümün yerini tutmayacağını söylüyordu. AB Komisyonu Haziran başında üç
milyon Euro tutarındaki kısmı sivil toplum örgütlerine yönelik olmak üzere on
iki milyon Euro’luk bir ekonomik destek paketi hazırlamıştı.135
Paket, içerdiği desteğin on iki milyon Euro ile sınırlı tutulması ve KKTC
tarım ürünlerinin ihracatı konusunda sadece Rumlara yetki verildiği için hayal
kırıklığına sebep oldu. Paket, ihracatın önündeki engelleri kaldıracağı
gerekçesiyle Kuzey Kıbrıs Ticaret Odası (KKTO) başkanı Ali Erel tarafından
olumlu değerlendirilmişti. Bu esnada AB uyum yasaları belli bir sıra dâhilinde
TBMM’de kabul edilmekteydi. KKTC’ye yönelik destek paketinden bir gün
sonra, 5 Haziranda Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporunu kabul etti.
Raporda; Türkiye'nin Kopenhag Kriterlerini henüz tamamlamadığı ve ordunun
ülke yönetimindeki rolünün standartların üstünde olduğu belirtilmişti. Rapor,
Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün sebebi olarak Türkiye’yi göstermiş, Türk ordusunun
adadan çekilmesini istemişti. Rapor KKTC’de atılan son adımlara
değinmemişti.136 KKTC’nin öncülüğündeki son adımlar görmezden gelinmişti.
Haziran ayının ortasında Kıbrıs’a giden ABD ve AB temsilcileri
çözümsüzlükten Türk tarafını ve Denktaş’ı sorumlu tutma politikasını devam
ettirdiler. Türkiye ise, KKTC’nin en azından İslam ülkeleri tarafından
tanınmasını istiyordu. Başbakan Erdoğan Malezya gezisinde, Malezya

Başbakanına KKTC’nin İslam Konferansına tam üye olmasını önerdi.137 Bu
girişimlerden beklenen sonuç elde edilemedi.
16 Haziran’da Kıbrıs’a giden Verheugen, Kuzey’e geçerek Denktaş ile de
gerçekleşen görüşmesinde, Kıbrıs sorunun Mayıs 2004’ten önce çözülmesinin
şart olduğunu söyledi. Verheugen ayrıca, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti
liderleri ile de bir araya gelmişti. Türkiye AİHM kararıyla mahkûm olduğu ve
tazminat ödemeyi reddettiği Louzido davasında politika değişikliğine giderek,
faiziyle birlikte bir milyon dolar olan tazminatı KKTC vasıtasıyla Ekim ayında
ödeyeceğini Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine bildirdi. Böylece, taraf
olunan AİHM kararlarını uygulamama durumu ortadan kalkmış, AİHM önünde
biriken Loizudo benzeri davaların KKTC’de kurulacak olan bir yerel kurula
havale edilmesi ve burada görülmesinin sağlanması amaçlanmıştı.138
Temmuz ayında Denktaş, Annan’a bir mektup göndererek Lefkoşa
havaalanının iki toplumun ortak kullanımına açılması durumunda kapalı Maraş
bölgesinin bir kısmının da BM kontrolünde iki toplumun kullanımına
açılmasına hazır olduğunu bildirdi. Mektupta ayrıca, Gali Fikirler Dizisi olarak
da bilinen 1993-1994 yıllarında ortaya konulan ve iki tarafın üzerinde prensip
anlaşmasına vardığı, ancak anlaşamadığı güven artırıcı önlemlerin (confidence
building majors) yeniden gündeme getirilmesinin istediğini yazılmıştı. Ayrıca,
sınır kapılarının açılmasından sonra oluşan olumlu havadan yararlanılması
gerektiğinin altını çizilmişti. Rumların bu önerileri kabul etmeleri durumunda
Türk Hükümeti’nin Rumlara hava ve deniz limanlarını açabileceği, karşılıklı
ticaretin başlayabileceği de söylenmişti. Yeni öneri mektubunu Annan’a
gönderen Denktaş, bir anlamda Annan Planı’nı müzakere zemini olarak kabul
etmediğini ortaya koymak istemişti.139

v) 14 Aralık Genel Seçimlerine Doğru

2003 yılı KKTC’de genel seçimlerin yapılacağı yıldı ve bu sefer
seçimlerin her zamankinden daha rekabetçi bir ortamda gerçekleşeceği belliydi.
2003 yılının başında yaşanan gelişmelere tedbir olarak Ağustos ayı başında
Türkiye-KKTC arasında Gümrük Birliği Çerçeve Anlaşması imzalandı.
Anlaşmanın imzalanmasından sonra Denktaş Rum tarafına aynı anlaşmayı
onlarla da imzalama çağrısında bulundu. Oysa Anlaşma AB’de ve Rum
tarafında tepkiyle karşılanmıştı. Daha sonraki gelişmeler neticesinde uygulama
alanı bulamayacaktır. Kıbrıs müzakereleri ağış aksak devam ederken Annan’ın
Kıbrıs özel temsilcisi Alvare De Soto bu görevinden alınarak Batı Sahra’ya
atandı. Bu esnada Louzido davasına yönelik yapılan hamlenin başarılı olma
yolunda ilerlediği görülüyordu çünkü baskılara rağmen Kıbrıslı Rumlar,
KKTC’de kurulan mülk tazmin komisyonlarına başvurmaya başlamışlardı.140
Yaklaşan 14 Aralıktaki seçimlerde, CTP’nin öncülüğündeki muhalefet
partileri, seçimi kazanmaları halinde Denktaş’ı müzakerecilikten alacaklarını
ilan etmişlerdi. Seçimler yaklaşırken KKTO Başkanı Ali Erel başkanlığında
“Çözüm ve AB Partisi (ÇABP)” kuruldu. Eylül ayına girildiğinde seçim
çalışmaları hızlanmış, Denktaş karşıtı, Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH),
Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) ve ÇABP seçimlerde ve
seçimlerden sonra işbirliği protokolü imzalamıştı. Muhalefet partileri de
çözümsüzlükten Dentaş’ı sorumlu tutuyorlardı ve kendi aralarında imzaladıkları
Protokole göre; seçimlerden sonra ilk iş olarak Denktaş müzakerecilik
görevinden alınacaktı. Protokolde, üç partinin temel hedefi; Kıbrıs Türk halkı
ile Türkiye'nin ortak çıkarları doğrultusunda, Kıbrıs sorununa Annan Planı
temelinde, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum kurucu devletlerinin siyasal eşitliğine
dayalı bir çözüm çerçevesinde “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” kurulması ve
bu devletin Mayıs 2004’ten itibaren AB üyeliğini gerçekleştirmesinin temel
hedef olarak görüldüğü belirtilmişti.141 Muhalefet partileri kısmi tavizlerle
Güney Kıbrıs’ın desteğinin kazanılabileceğine inanıyorlardı. Oysa Güney’deki
beklenti çok farklıydı.

Eylül ayının sonuna doğru Rum kesimi eski lideri Klafkos Klerides, dört
İslam ülkesinin KKTC’yi tanımasını engellediklerini, Annan Planı sunulmadan
önce Plan hakkında bilgi sahibi olduklarını, 14 Aralıktaki seçimlerin dönüm
noktası olabileceğini açıklayan bir beyanda bulundu. Klerides’in bu itirafları
Kıbrıs müzakerelerinde nasıl bir tarafgir ve iç içe geçmiş realist diplomasi
yürütüldüğünü açıkça ortaya koymuştu. Bu esnada KKTC’de seçim çalışmaları
tüm hızıyla devam ediyordu ve seçimler yaklaşırken, Denktaş karşıtı cephe, AB,
ABD ve Rumlar açıkça muhalefet partilerini desteklemeye başlamışlardı. ABD
temsilcisi Thomas Weston Ada’yı ziyaretinde Muhalefet partileri ile görüşmüş,
çözümsüzlükten Denktaş’ın sorumlu olduğunu söylemişti. Maalesef bu söylem
artık Kuzey’de kolayca muhatap bulabiliyordu. Denktaş ise ABD’nin Kıbrıs’ı
Yunan Adası yapmaya çalıştığını söyleyerek muhaliflerini Yunan oyununa
gelmekle suçluyordu. Seçim öncesinde yapılan anketler iktidar partisi UBP’nin
oy kaybettiğini, muhalefetin önde gelen partisi CTP’nin ise oylarını artırdığını
göstermekteydi.142

KKTC’de seçim ve Annan Planı’nın yeniden müzakere zemini olarak
kabul edilmesi tartışmaları devam ederken, 5 Kasımda yayınlanan Türkiye
İlerleme Raporu’na eklenen Strateji Belgesi’nde “Kıbrıs sorununa çözüm
bulunamaması Türkiye'nin AB beklentisi için engel teşkil eder” cümlesi yer
almıştı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan, Kıbrıs’ın metinde
yer almaması için yoğun bir diplomasi faaliyeti yürütmüş fakat netice
alamamışlardı. Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter
Verheugen, “metne konulan Kıbrıs üyelik için ön koşul değil, fakat gerçekçi bir
tespittir” diyerek gelinen durumu özetlemişti.143 İlerleme Raporu ekindeki
Strateji Belgesi’nde bulunan bu beyanla Türkiye'nin yıllardır sürdürdüğü, Kıbrıs
ile AB üyelik sürecini ayrı tutma politikasının, sonuç vermediği, üyeliğin Kıbrıs
ile dolaylı olarak da olsa bağlantılı hale geldiği gerçeği açıkça ortaya çıkmıştı.
vi) Ankara’nın Seçimlere Yaklaşımı ve Çözüm Arayışları
Türk dış politikasının karar alıcıları 2003 yılı boyunca Mayıs 2004’e
kadar Kıbrıs’ta çözüme ulaşılması ve bu çözümün Denktaş olmadan olmayacağı
tezini benimsemişlerdi. Kıbrıs’ta ise taraflar 14 Aralıktaki seçimleri bekliyordu.
Daha öncede söylendiği gibi seçimler bir anlamda Annan Planı’nın da
oylamasına dönüşmüştü. Ankara, seçimlerin demokratik bir ortamda
gerçekleşeceğini, muhalefet de kazansa Türkiye’ye rağmen bir şey
yapılamayacağını düşünüyordu. Denktaş ise seçim çalışmalarında açıkça
iktidardaki UBP ve DP’ye destek vermişti. Seçimlere az bir süre kala
Denktaş’ın danışmanı Mümtaz Soysal, Annan Planı’na alternatif bir plan
hazırladıklarını ve Belçika modelini istediklerini ilan etmişti.144 Başbakan
Erdoğan 15 Kasımda KKTC’nin kuruluş törenlerine katılmak üzere geldiği
Lefkoşa’da, “Türkiye'nin Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüm istediğini, ne
pahasına olursa olsun türü çözümlerin söz konusu olamayacağını, seçimlerin
şeffaf ve demokratik bir ortamda yapılması gerektiğini” söyleyerek, Türkiye’nin
KKTC’ye olan desteğini bir kez daha dile getirdi. Seçimlerden muhalefet
bloğunun galip çıkacağını düşünen ABD ve AB ise, seçimler sonrasındaki
müzakereler için çalışmalara başlamıştı. Bu bağlamda, seçimlere bir aydan az
süre kala ABD’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Thomas Weston Türkiye’ye gelmiş,
çözümün Annan Planından geçtiğini söylemişti.145

Seçimlerin favorisi olarak görülen CTP-BG’nin genel başkanı Talat,
seçimler sonrasında Denktaş’ı mutlaka müzakerecilikten alacaklarını, hükümete
geldiklerinde Türkiye'nin kendilerini dikkate almak zorunda olduğunu,
Türkiye'nin kendilerine zorla karar aldıramayacağını bir kez daha tekrarlayarak
kararlığını seçmenine göstermek istemişti. Muhalefet partileri seçim
kampanyalarını Annan Planı üzerine kurarken, iktidar partileri Annan Planı
karşıtlığı üzerine kurmuşlardı. Böylece seçimler Mart ayında Denktaş’ın
reddettiği Annan Planı’nın fiili referandumu olma gibi kritik bir pozisyona
ulaşmıştı.146 Seçimleri izlemek üzere pek çok ülkeden gözlemci de KKTC’ye
gelmişti.



7 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder