Amerikan Atına Oynamak,
Mehmet Bedri Gültekin,
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, eski Eşbaşkan Ahmet Türk ile birlikte Amerika’ya gitti. Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşme yaptı.
Demirtaş ve Türk, Brüksel’den sonra Partilerinin Washington bürosunu da “hizmete” açtılar.
Vaşington’da CİA’ya yakınlığı ile bilinen Carnegie Endowment (Vakıf) adlı kuruluşun düzenlediği bir toplantıda konuştular ve taleplerini Washington üzerinden Ankara’ya ilettiler.
Demirtaş ve Türk’ün Washington ziyaretlerine CIA yetkililerinden Henry Barkey eşlik etti. Carnegie vakfındaki toplantıyı da Barkey organize etti.
FETHULLAH’IN DEĞERLENDİRMESİ
BDP yöneticilerinin Washington ziyaretini basit bir diplomatik temas olarak anlamamak gerekir. Amerika’da yaşayan büyük bir Kürt nüfus da olmadığına göre Türk ve Demirtaş’ın Washington seferi ve burada bir büro açmaları, PKK’nın Kürt sorununun çözümünde Amerika’yı tayin edici bir güç olarak gördüğünü gösterir.
Kısacası PKK, Amerikan atına oynamaktadır.
Amerikan atına oynayan sadece PKK değil. F Tipi yapılanma da bilindiği üzere başından beri Amerika sayesinde var olmuştur. Ve bundan sonra da geleceğini Amerika ile birleştirmiş durumdadır.
Fethullah Gülen yanlış hatırlamıyorsam 2004 yılında kendisi ile yapılan bir röportajda, ‘Amerika’nın daha bir 40 yıl, dünyanın en önemli gücü olarak kalacağını, dolayısı ile akıllı bir Müslüman’ın yapması gerekenin bu süre içinde Amerika ile beraber hareket etmek olacağını’ söylemişti.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanı Recep tayip Erdoğan için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Dünya üzerinde herhalde iktidara geldikten sonra bu kadar düzenli ve sürekli olarak ABD’yi ziyaret eden bir başka devlet yöneticisi yoktur.
AKP’nin; varlığı, iktidarı ve geleceği tamamen ABD’ye bağlı olduğu için, politikası bu ülkenin geleceğinin ne olacağından bağımsız olarak kayıtsız şartsız Vaşington’a bağlıdır..
Ama Fethullah Gülen’in; ABD’nin daha kırk yıl dünyanın en önemli gücü olarak kalacağı tespiti üzerinde durmak gerekiyor. Çünkü öyle görünüyor ki BDP (PKK) da bu tespite itibar etmektedir.
AMERİKA’NIN DURUMU
Artık hiçbir Amerikalı bile Amerika’nın, daha kırk yıl dünyanın en önemli gücü olarak kalacağını iddia edemiyor.
Amerikan ekonomisinin dünya ekonomisi içindeki payı yüzde 20’nin altına düştü. Ekonomik duruma ilişkin gelecek tahminleri ise hiç iç açıcı değil.
Amerika’nın ekonomik gücünün esası doların hala yüzde 60 oranında uluslar arası değişim ve rezerv para olarak kullanılmasından kaynaklanıyor. Ama bu durum da çok uzun boylu devam etmeyecek.
Yakın bir gelecekte ABD dünyanın en büyük ekonomisi olmaktan çıkacak. Bu durumda doların değişim ve rezerv parası olarak kalması düşünülemez.
Öte yandan Amerika, askeri bakımdan önemli yenilgiler yaşıyor. Irak ve Afganistan yenilgileri, salt birer savaş kaybı olmanın ötesinde anlamı olan gelişmelerdir.
Amerikanın dünyanın en büyük hegemonik gücü olmasının esas nedeni dayandığı büyük askeri güçtür.
Irak ve Afganistan’da yaşanacak yenilgi, işte o karşı konulamaz denen askeri gücün gerçekte “kâğıttan kaplan” olduğunu gösterecektir.
Bütün bunların yanı sıra artık dünyada yükselen başka güçler var.
Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya:
Bunlar dünyanın yükselen güçleri. Artık karşı konulamayacak bir hızla ekonomik, siyasi ve askeri olarak dünya sahnesinde yerlerini alıyorlar.
Ve artık 2010’un dünyasında, bırakalım 40 yılı 10 yıl sonra bile Amerika’nın hala Amerikanın en büyük gücü olarak kalacağını söyleyen kimse kalmadı.
Kritik soru şudur: Bu gerçek bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmasına rağmen PKK veya F Tipi Örgüt, hedeflerine ulaşmak için neden hala Amerikan atına oynamaktadırlar?
Bu sorunun cevabını bu iki örgütün varlık nedeninde aramak gerekir.
VARLIK NEDENİ
F Tipi örgüt, ortaçağ ideolojisini savunmaktadır. Nihai amacı Cumhuriyet Devrimi adına ne varsa tasfiye edip hedefine ulaşmaktır.
Gerçi Cumhuriyetin kurumlarından geriye fazla bir şey kalmadı. F Tipi’nin hedefi, Ordu ve Yüksek Yargı gibi Cumhuriyet’ten arta kalanlar ile Cumhuriyet Devriminin yarattığı insan birikimini ve toplum örgütlenmesini tasfiye etmektir.
Böyle bir projenin emperyalizm dışında destekçisi olamaz. Daha doğrusu bu proje emperyalizmin projesidir.
Aynı şekilde etnik temelde örgütlenme, toplumu etnik temelde ayrıştırma, 1975’ler sonrasında emperyalizmin dünya çapında yatığı atak ile birlikte ülkemizin gündemine girdi.
Yani etnik temelli siyaset, ancak emperyalizmle birlikte vardır.
Öte yandan Dünyanın yükselen yeni güçleri etnik temelde örgütlenmeye cepheden karşıdırlar.
Onun için Fethullah postu Amerika’ya sermiş.
BDP’de Vaşington’a büro açıyor.
mbgultekin@ip.org.tr
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder