PKK TERÖR ÖRGÜTÜ HAKKINDA, BÖLÜM 8
IV. PKK’NIN EĞİTİM FAALİYETLERİ VE TERÖRİSTLERİN EYLEM HAZIRLIKLARI
Eğitim alan ilk gruplar Nisan 1980'de teorik belirlemelere uygun olarak Adıyaman, Sason ve Dersim'de üslenmek üzere Türkiye'ye giriş yaparlar. Ancak
12 Eylül'de yapılan askeri müdahale PKK'nın çalışmalarını etkiledi. Başlangıçta belirlenen bölgelerde kalanlar propagandayı bir iki yıl daha sürdürmeye çalıştılar
ise de istenen seviyeye ulaşamadıkları gibi çoğu da yakalandı129.
Gerek yurt dışında bulunan, gerekse Türkiye'de aranan militanlardan toplanan 300 kişilik grup, hazırlık safhası olarak tespit edilen 1981 yılı boyunca ve
1982 başında değişik FKÖ gruplarının yanlarına dağılarak, gerilla eğitimlerine devam ettiler. Eğitimleri devam ederken silahlı mücadelenin teorik temelleri
Vietnam örneğine göre oluşturuluyordu. Bu eğitim faaliyetleri içerisinde Öcalan, Ermeni Terör örgütü ASALA'dan130 da yardım almayı ve işbirliği yapmayı da
ihmal etmemiştir. Nitekim Asala militanlarının bu dönemde Örgüt elamanlarının ifadelerinden, PKK mensuplarına patlayıcılar ile ilgili dersler verdiği de bilinmektedir131.
Gerek teorik çerçevede, gerekse taktik düzeyde, uzun süreli halk savaşının temel özellikleri ve dünya gündemindeki yeri, Ortadoğu'nun dönem içerisindeki askeri ve siyasi çelişkileri, eğitim, techizat ve barınma konularının da PKK'ya ihtiyacı olan altyapı imkanlarını sunmuştu132.
Ermeni terör örgütlerinin l979 Paris Kongresinde, l983 Lozan Kongresinde ve l985 yılında Sevr'de yaptıkları bir kongrede ortak kararlarında şiddet eylemleri arttırılması hedeflenmiş ve ASALA tarafından kan dökmeye devam edilmiştir..(Michael Gunter; Ermeni Terörüzminin Çağdaş görünümü Tarihi Araştırmalar ve Dökümantas yon Merkezleri Koruma ve Geliştirme Merkezi, Osmanlı Arşivi, Yıldız Tasnifi, Ermeni Meselesi, c.2, s. l5 ).
1981 yılında KDP Irak ve Suriye'de Türk sınırına yakın geniş bir bölgeyi kontrol altına alırken, KYB kendi üstünlüğün bariz bir şekilde sağlamlaştırmıştı.
1981 yılında Barzani'nin kurduğu KDP'nin Irak'ta 2000 peşmergesi, Talabani'nin kurduğu KYB'nin ise 3000 peşmergesi olduğu bilinmektedir. 1985 yılına
gelindiğinde KDP'nin peşmerge sayısının 6000, KYB'nin ise 5000 ne yükseldiği görülmüştür. Böylece bölgedeki kürt gruplar gelecekte kuracakları bir devletin
düzenli askeri birliklere çevrilmesi için ön adımları da sessizce atmaya çalışmışlardır
Bu dönemlerde Filistinliler'in amacı, PKK'lıları Güney Lübnan'a yerleştirerek İsraillilere karşı savaştırmaktı. Nitekim öyle de olmuştur. 1982
yılında İsrail'in Güney Lübnan'ı işgaline karşı PKK'lılar Filistinlilerle beraber İsraillilere karşı çatışmalara katılmışlardır. Bu çatışmalarda 12 PKK'lı ölmüştür.
Bu olay Filistinlilerin PKK'ya daha fazla sempati duymalarını sağlamıştır. PKK'lılara daha fazla kamp yeri ve serbestçe dolaşmalarına izin verilmiştir. Yine
Bekaa Vadisinde örgütün Mahsun Korkmaz Akademisi adını verdiği yer örgüte tahsis edilmiştir133.
1. Suriye-PKK İlişkisi
O dönemde Lübnan Suriye'nin denetimi altındaydı. Dolayısıyla PKK'lıların Filistinlilerle beraber çatışmaya katılmaları Suriyenin de dikkatini
çeker. Artık, önceden Türkiye'ye karşı savaşacağına dair tam güven duyamadıkları PKK'ya güven duymaya ve PKK'nın Türkiye'ye karşı savaşma
konusundaki ciddiyetine inanmaya başlarlar. Bunun sonucunda Öcalan Şam'a davet edilir ve üst düzeyde bir Suriye istihbarat yetkilisiyle görüştürülür134.
Bu görüşmeden sonra Öcalan'a Şam'da yer tahsis edilir. Örgütün Suriye’deki Kürtler içerisinde örgütlenme ve propaganda yapmasına izin verilir.
Şam ve Halep başta olmak üzere bir çok şehirde PKK'ya ait irtibat noktaları kurulur. Nitekim örgüte ait iki ayrı çiftlikte siyasi eğitim yapılmaktaydı. (Birinde
Kürtçe diğerinde Türkçe) Şam, Halep ve Kürtlerin yaşadığı yerler adeta örgütün karargahı durumuna getirilmişti135.
Eğitim faaliyetleri bu kamplarda devam ederken öte taraftan bu dönem içerisinde Türkiye'de yapılan çalışmalar daha ziyade ülke içine yönelik keşif, yeni kadrolarla ilişki kurma ve PKK'ya adam bulma amaçlarını gütmekteydi136.
2. İlk Konferans ve Sonuçları
İşte bu çalışmalar sürdürüldüğü dönem içerisinde 15 - 26 Temmuz 1981 tarihinde Lübnan Suriye sınırındaki PKK Kampında yaklaşık 75-80 kişiyle ilk
konferans düzenlenir. Bu konferans başlıca 4 konuda önem taşıyordu137.
1. Suriye ile kurulan ilişkilerin geliştirilmesi
2. PKK'nın ülkeye dönme çalışmalarının başlatılması.
3. Diğer Kürt örgütlere yönelik değerlendirmeler.
4. Vietkong usulü uzun vadeli savaş stratejisinin uygulanma kararının alınması.
Örgüt tarafından yazılan Parti Tarihi adlı kitapta bu konferans ile ilgili şu değerlerdirmeler yapılmaktadır.
"...sağlam bir ittifak anlayışının değerlendirmesi yapılıp rejime karşı direnmenin doğru taktik anlayışını sergileyerek buna en başta nerde, nasıl
geliştirebileceğini gösterir. ......Özellikle konferans sonuçları Kürdistan halkının mücadelesine layık olduğumuzu gösterirken, diğer yandan Türkiye halkının da
mücadelesinin temel güçlerinden birisi olduğumuzu kanıtladığımız kanısındayız. Bundan sonra yapılması gereken şey bu doğru anlayışları hayata geçirmemizdir...".
Toplantı sonrasında yazılan raporda Ortadoğu, Türkiye ve Türkiye Kürdistanı'ndaki son gelişmeler tartışılırken Suriye kontrolü altındaki bölgelerde
eğitim faaliyetlerine hız verilmesi ve Irak Kürt hareketleri ile de doğrudan ilişkiye geçilmesi kararı da alındı.
Öcalan'a göre Parti birinci konferansı, aynı zamanda PKK için bir dönüm noktası, yeni bir dönemin de başlangıcıydı138.
Konferansın yapılmasıyla birlikte örgüt Kuzey Irak'ta da faaliyet göstermeye başlamak istiyordu. Burada yuvalanabilmek için ilk önce bölgenin
yerel hakim güçleriyle bir uzlaşma sağlamak gerekiyordu. Bu amaçla 1982 yılında Şam'da Öcalan ile birlikte KDP139 lideri Barzani bir araya gelerek bir protokol imzalarlar. Bu protokole göre, PKK güçleri Kuzey Irak'ta rahatça yuvalanacak, karşılığında da Barzani'nin Irak'a karşı mücadelesinde Barzani'yi
destekleyeceklerdi140.
1982-83 yıllarında örgüt, Lübnan'da eğittiği elemanlarının tümünü Kuzey Irak'a geçirdi. Türkiye sınırı boyunca her yerde kamplar kuruldu. Zaman
içerisinde PKK - KDP ilişkileri bozulsa bile bu kampların varlığı her zaman korundu141.
3. II. Kongre Sonrası Gelişmeler
PKK'nın ikinci kongresi 20-25 Ağustos 1982 tarihinde gerçekleşecektir. Yapıldığı yer ise Suriye’nin Ürdün sınırında yer alan bir askeri kışladır.
II. Kongresinin ana gündem maddesini, yurtdışına dayalı olarak sürdürülen yeni dönem hazırlıklarının, asgari olarak yeterli görülerek, yurtiçine
dönüş çalışmalarının vakit geçirilmeden başlatılması oluşturmuştur. Artık silahlı eğitimlerin istenen seviyeye geldiğini, sayının artırıldığını ve Lübnan'da daha fazla kalmanın mümkün olmadığını gerekçe göstererek, Türkiye'ye girerek silahlı mücadelenin başlatılması için hazırlıklara esas olmak üzere yeni alanlara gitmenin gerektiğini, ilk giriş yapılacak bölgenin ise Botan olması kararı da alındı.İsrail'in Lübnan'ı işgali sonunda, artık yanında kaldıkları ve yardım aldıkları FKÖ'nün de Suriye ve Lübnan'ı terk etmesi gerekiyordu. Dolayısıyla PKK'nın silahlı gücünün artık Türkiye’ye karşı kullanılma zamanının geldiği konusunda görüşler oluşmaya başladı.
II. Kongre kararları maddeler halinde incelenecek olursa,
1. PKK mensuplarının Suriye'de eğitilmesi, eğitimin kısmen Türk sınırına yakın yerlerde yapılması.
2. Şam, Halep, Kamışlı, Afrin gibi Suriye şehirlerinde temsilcilikler açılması.
3. Kuzey Irak'ta Lakk-ı Yanın da kamp açılması.
4. Bir yıl içinde askeri faaliyetleri yürütecek silahlı propaganda birliklerinin kadro silah ve donanım bakımından hazırlanması.141
Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000): (A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, s.72-84.
5. Gerilla savaşı ve müteakiben halk ayaklanmasına geçebilmek için propagandaya başlanması, gibi maddeler göze batmaktadır142.
Türkiye'ye giriş, Türkiye-Irak sınırındaki Botan Bölgesinden olacaktı. Lübnan'da bulunan militanlar, önce Türkiye Irak sınırı boyunca tespit edilen
köylere yerleştirildi. Öcalan ise Şam'da kaldı143.
Suriye ile Irak arasındaki anlaşmazlıklar ve Irak'ın aldığı tedbirler nedeniyle Suriye'den Irak'a geçiş pek kolay değildi. Ülkeye geçiş denemelerinin
yapıldığı Ekim 1982'de Hezil suyunu geçmek isteyen PKK'lılardan 8'i öldürüldü. Yine Cizre yakınlarında sınırı geçmek üzereyken Mart 1983'te 2 PKK'lı daha
öldürülür144. Ancak PKK geçiş hususundaki zorlanmasını İran sayesinde aşacaktı. Suriye ile İran'ın işbirliği sayesinde Kuzey Irak'taki Barzani'nin
kamplarına yerleşen PKK'lılar silahlı olarak, küçük gruplar halinde Türkiye'ye girişe yeniden başladılar. Amaç silahlı propaganda faaliyetlerini yürütmekti. Bu
durum ileri tarihlerde şiddetin yoğun olarak kullanılacağının da göstergesiydi145.
4. PKK'nın Taban Çalışmaları
Militanlar bölgelerinde üçer kişilik hazırlık birimleri oluşturdular. Propaganda ile militan teminine çalışırken eğitilmek üzere yurtdışına eleman da
gönderiyorlardı. Eski sempatizanlar, akraba çevreleri, ailesi ile problemi olan gençler, işsizler, askere gitmek üzere olan gençler, 12 Eylül sonrası gözaltına
alınmış olanlar, ilk planda militan adaylarıydılar. 1978 -1980 arasında yakalanmış, sonra da bırakılmış PKK militanları cezaevlerinde kaldıkları sırada
eğitimden geçmişlerdi. Cezaevlerinde yönetici durumundakiler, yatakçı ve tetikçiler yeni döneme daha eğitimli bir şekilde katılıyorlardı. 12 Eylül askeri
yönetimi sona erince sivil yönetimde cezaevleri içinde duruma PKK hakim olmuştu. Artık cezaevleri eğitim merkezleri haline dönüşmüştü. Nitekim PKK
Merkez Komitesi üyesi Kemal Pir, “ Kürdistan özgürlük mücadelesinin kalbi Diyarbakır’da, Diyarbakır'ın kalbi de zindan da atmaktadır.” demişti146.
Türkiye'ye ilk giren grupların amacı, eski sempatizanlarla ve cezaevinden çıkanlarla ilişkiye geçerek bölgenin gelecekteki gerilla faaliyeti için keşfinin, alt
yapısının hazırlanması ve muhtemel barınma imkanı sağlayacak üs bölgelerinin tespit ve seçimiydi.
Bölge hazırlık komiteleri, aynı zamanda yerel hazırlık komitelerini oluşturmaktaydı. talimata göre iki üç kişiden oluşan bu çekirdek kadronun amacı dağılan kadroyu toplamak ve yeni elemanlar kazanmaktı. Hazırlık komitelerinin coğrafi dağılımı incelendiğinde, hayata geçirildiği takdirde kontrolü güç Irak sınırından girişe imkan vererek kolaylıkla Anadolu içlerine sarkmayı sağlayacak güzergahları kapladığı görülecekti. Seçilen bölge coğrafyanın sunduğu sarp, engebeli arazi kesimleriyle Güneydoğu Torosları esas alıyordu. Teorik çerçevede yürütülecek silahlı mücadelenin ovalık bölgelerdeki dezavantajını ortadan kaldırabilmek için oluşum tamamen, ulaşım imkanı az, kamu gücünü kontrolünden uzak dağlık bölgelere dayandırıldı. Hazırlık komitelerinden beklenen en önemli görev bölge hakkında yapılacak teferruatlı etüttü. Bu inceleme ileride gerçekleştirilecek olan tüm faaliyetler için tutanak oluşturacaktı147.
PKK geniş araştırmalarla geçireceği 1983 ve1984 yılları arasında Bölge ile ilgili çok önemli bilgileri de elde edecekti. Hangi bölgede hangi aşiretler, hangi
ağalar var kim kimden yana? Hangi köylerde kimler kullanılabilir? Ekonomik güçleri nelerdir? Sosyal alışkanlıkları nelerdir? Bu sorularla ilgili cevaplar artık
PKK'nın elindeydi.
Bu tip araştırmaların daha önceden 1960'lı yıllarda Türkiye'ye gelen Barış Gönüllüleri tarafından yapılmış oldukları anlaşıldı. Onların içinde yaşadıkları
halk kesimleriyle çok değişik irtibatları vardı. Belki de kendileri bile ne yaptıklarını bilmiyorlardı. Kendilerine gönderilen formları doldurup bazı
anketleri yapıyorlardı. Anketlerde dilim dilim olduğundan bütününün neye yarayacağını da anlamadılar. Ama sonradan yapılan bu araştırmaların nerede ve
nasıl kullanıldığı Türk ilgililer tarafından tespit edildi148.
1983 de PKK'lı sayısının 400'e yaklaştığı, önce 50 kişilik bir grubun, daha sonra da 15'er kişilik grupların Hakkari, Siirt, Şırnak, Batman, Mardin,
Diyarbakır, Bingöl, Tunceli, Urfa, Gaziantep, Adıyaman illerine giriş yaptıkları anlaşıldı. Militanlar dağlarda mağaralarda yaşıyorlar ve hiç bir şekilde
sempatizan köylerde bile barınmıyorlardı. Bu gizlilikten ötürü bunları halk bile PKK'lı olarak bilmiyordu. Bu saptama ancak sonraları geniş istihbarat
yapıldığında anlaşılacaktı149.
Bütün çabalara rağmen bölge halkı çıkarılmak istenen silahlı mücadeleye destek vermeye ikna edilememişti. Öcalan bir an önce silahlı mücadeleye
geçilmesini isterken Kuzey Irak tarafındaki kamplarda bulunan elemanlar bu emri ağırdan almaktaydılar. Bunun üzerine Öcalan emirleri uygulamayanları
cezalandıracağı tehditlerini de savurmaktaydı. Öcalan'ın eylem isteğine sadece Eruh bölgesine giden gruptan olumlu cevap geldi. Eruh Bölge sorumlusunun
verdiği bilgiye göre seçilen alan gerek coğrafi gerekse kitle tabanı anlamında eylemler için oldukça uygundu.
BU BÖLÜM DİPNOTLARI;
129 Nihat Ali Özcan; PKK Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, ASAM Yayınları, Ank.1999, s.79.
130 ASALA l975 yılında kurulmuştur. Merkezi Lübnandır. Açık ismi " Ermenitan'ın Kurtuluşu için Gizli Ermeni Ordusu "dur. Örgütün bilinen ilk lideri Ermeniler tarafından "Vampir" olarak isimlendirilen Agop Agopyandır. Kendilerini Moskova'ya bağımlı olarak ilân etmişlerdir. Daha sonra Agop Tarakçıyan geçmiştir. Örgütün yapısı geleneksel Ermeni terör örgütleri modeline uygundur. Diğer örgütler gibi Amacı; Demokratik, sosyalist ve devrimci bir hükümetin önderliğinde birleşmiş bir Ermenistan'ın kurulması idi.
Bu amacın gerçekleşmesi için terör eylemlerinin özellikle Türklere uygulanması lüzum görülmüştür. ASALA Solcu bir grup olduğundan Ermeni Meselesine Marksist bir açıdan bakmıştır. Bunun saldırıları yalnızca can düşmanı olan Türkiye'ye değil Türkiye ile ilişkisi olan ve kendi hareketleri sınırlayan bütün devletlere de düşman kesilmiştir. Bu bakımdan Bu merkezlerde "Kürt Cumhuriyetçiler Derneği" ve " Rum Örgütleri" ile sıkı bir işbirliği içine girmişlerdir. Bu örgütler Lübnan, Suriye, Kıbrıs, Libya ve Filistin Kurtuluş örgütü (FKÖ) kamplarında Türkiye'den de gelen TİKKO ve PKK militanları ile işbirliklerine girmişlerdir. Amacı; Demokratik, sosyalist ve
devrimci bir hükümetin önderliğinde birleşmiş bir Ermenistan'ın kurulması olmuştur. Bu amacın gerçekleşmesi için terör eylemlerinin özellikle Türklere uygulanması lüzum görülmüştür. Bu sebeple örgüt tarafından katliam ve büyük yankı uyandıracak öldürmeler, bombalamalar ön plana geçmiş, çocuk, Asala tıpkı Birinci Dünya savaşı sırasında aldıkları kararlar gibi son zamanlarda Türk,Kürt, sivil, asker, polis, çocuk, yaşlı demeden katledilmişlerdir Ancak ASALA'nın masum insanlara yönelmiş terör eylemleri çeşitli kamu oylarında durumlarını sarstı. İsrail'in Lübnan'I işgaliyle ASALA yöneticileri, Filistinlilerle birlikte Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldı. ve l983 tarihinde ikiye bölündü. Bu durum bu gün PKK içinde aynı sonucu getirmiş ve masum insanlara karşı giriştiği katliâm hareketleri kendilerine karşı bir hareket gerçekleştirmiş ve Bekaa vadisindeki kamplarını terk etmek zorunda bırakılmışlardır.
Ermeni olayları l972 yılında yeniden hortlamış ve ilk defa Marsilya'da Türklere karşı planlı bir eyleme girişilmiştir. Ancak örgütlü Ermeni hareketine geçiş l975 yılında başlamıştır. ASALA Solcu bir grup olduğundan Ermeni Meselesine Marksist bir açıdan bakmıştır. Sol gibi örgütler yanında son zamanlarda "Kürdistan İşçi Partisi" PKK ile işbirliklerine gidebilmişlerdir.
Ancak ASALA' nın masum insanlara yönelmiş terör eylemleri çeşitli kamuoylarında durumlarını sarsmış, İsrail'in Lübnan'ı işgaliyle ASALA yöneticileri, filistinlililer'le birlikte Lübnan'ı terketmek zorunda kalmış ve l983 tarihinde ikiye bölünmüştür.(Ergünöz Akçora " Ermeni Terör Örgütlerinin Dünü Bugünü ve PKK örgütü ile işbirliği" Forum Dergisi, S.296, Ankara, 1994, s.41-45). Bunlardan Agop Agopyan grubu ;Yunanistan ve Ortadoğuya yerleşip ,kadın çocuk demeden katliamına devam etmiş, ikinci grup ise, Batı Avrupa'da " ASALA Devrimci Hareketi " ismi ile saldırılarına devam eden silahlı bir terör örgütü olarak ismini canlı tutmaya çalışmıştır. (Tarihi Araştırmalar ve Dökümantasyon Merkezleri Koruma ve Geliştirme Merkezi, Osmanlı Arşivi, Yıldız Tasnifi, Ermeni Meselesi, c.2, İstanbul, l989, s. l5. Ermeni terörünün kaydettiği en acımasız hareketleri, Cumhuriyet hükümetleri zamanında Türk milletine, Türk askerine, Türk polisine ve elçiliklerine karşı giriştikleri saldırılar ile başlamıştır. Öncelikle Marksis ve Leninist fikirlerde birleşik sol örgütler, Komünizmin yıkılması ile yöntemi değiştirmiş, bu seferde meydanı " Bağımsız Kürdistan" devleti iddialarıyla ASALA'nın yerini alan PKK örgütüne yerini bırakmıştır. ASALA izlediği politikalar gereği; Sovyetler-Doğu blok ve sosyalist ülkelerden, Yunanistan ve Suriye ve Ermeni kiliselerinden destek bulmuşlardır. Ayrıca l980 yılında Nisan ayında Lübnan' da yapılan PKK ile ortak eylem anlaşmasıyla ASALA ilişkileri geliştirilmiştir. Görüş ve eylem birliği kurulmuştur.
131 Bkz.PKK. Emniyet Genel Müdürlüğü İst. Dai. Bşk. Yay. c.2, s.25.
132 Nihat Ali Özcan; PKK Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, ASAM Yayınları, Ank.1999, s.80.
133 Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000).
134 Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000).
135 Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000).
136 Suriye Abdullah Öcalan'ın Suriye'den anlaşmasından sonraki süreçte teröre verdiği desteği bir devlet politikası haline getiren Hafız Esat rejimi Türkiyenin
baskılarıyla bundan vazgeçmek zorunda kalmıştır., 19-20 Ekim 1998 tarihlerinde Suriye ile Türkiye arasında varılan mutabakat ile Suriye terör örgütü PKK'yı
desteklemekten vazgeçmiştir. Bkz. 21.10.1998 tarihli Yeniyüzyıl Gazetesi, 21.10.1998 tarihli Hürriyet Gazetesi.
137 İsmet G. İmset; PKK Ayrılıkçı şiddetin 20 Yılı, İstanbul 1993, s.88.
138 İsmet G. İmset; PKK Ayrılıkçı şiddetin 20 Yılı, İstanbul 1993, s.89.
139 Molla Mustafa Barzani 14 Temmuz 1958 ihtilali sonrası Irak'a geri dönmüş,
1947’de ise Kürdistan Demokratik Partisini(KDP) kurmuştur. Bu partiye Kürtçü gruplar büyük ölçüde katılmışlardır. 1959 yılında parti içinde bölünmeler başlamış, öncülüğünü Celal Talabani yapmıştır.1976’da müstakil partisini kurmuş özellikle aydın grubun desteğini almış ve hızla örgütlenmeye çalışmıştır. Ancak KDP nin engellemesi sonucu bu iş başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Talabani bu olaydan sonra kuvvet sevkıyatını ve lojistik desteği İran üzerinden yapmaya başlamış, böylece bölge fiilen ikiye bölünmüştür.1988 de Kürdistan cephesi kurulunca iki taraf artık birbirinin bölgesine geçmemeye ancak zaman zaman silahlı çatışmalar ile birbirlerini tedirgin etmeye uğraşmışlardır.
(Hasan Özmen; “Kuzey Irak'ta Kürt partiler arasındaki İhtilafların Nedenleri”, ADD (Kuzey Irak Özel Sayısı), c.3 S.1, s.57-59.
140 Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000).
141 Şemdin Sakık’la yapılan mülakat (29 Kasım 1999- 31 Mayıs 2000): (A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, s.72-84.
142 Atilla Şehirli; Türkiye'de Bölücü Terör Hareketleri (ve Devletin aldığı tedbirler), İstanbul 2000, s.271.
143 Abdullah Öcalan; Parti Önderliğinin Çözümlemeleri, c.III. Şam 1987, s.10.
144 Parti Tarihi; PKK üyeleri tarafından yazılan döküman, s.77.
145 Nihat Ali Özcan; PKK Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, ASAM Yayınları, Ank.1999, s.90.:(A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan,s.85-87).
146 Atilla Şehirli; Türkiye'de Bölücü Terör Hareketleri ve Devletin Aldığı Tedbirler, İstanbul 2000, s.274.
147 Nihat Ali Özcan; PKK Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi, ASAM Yayınları, Ank.1999, s.92.
148 Atilla Şehirli; Türkiye'de Bölücü Terör Hareketleri (ve Devletin aldığı tedbirler), İstanbul 2000, s.275.
149 Atilla Şehirli; Türkiye'de Bölücü Terör Hareketleri (ve Devletin aldığı tedbirler), İstanbul 2000, s.276.(A.Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, s.86.
9 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder