FETÖ DARBE GİRİŞİMİNDE ABD’NİN ROLÜ NASIL AYDINLATILIR?
Mehmet Ali Güller
ABC Gazetesi
5 Kasım 2017
Yavuz Donat 17 Ekim 2017 tarihli Sabah gazetesindeki köşesinde şöyle yazdı:
“Sanık eski subaya soruldu:
“- Darbe gecesi ABD ile görüşmüşsünüz?.. Kimi aradınız?
“- Kardeşimi.
“- Kardeşiniz nerede yaşıyor?
“- Singapur'da!
“Şaka değil... Gerçek...
“Mahkeme başkanı soruyor...
“Sanık ise ipe un seriyor."
O KARDEŞ VAR!
Hayır, sanık ipe un sermiyor ama mesleğimizin kıdemlilerinden Yavuz Donat mesleğinin gereklerini yerine getirmiyor; araştırmıyor, bir kardeş var mı, Singapur’da yaşıyor mu, ABD’den aramış mı diye sormuyor, doğrudan hüküm veriyor!
Bu, meslektaşlarımıza esas olarak Ergenekon-Balyoz kumpaslarında bulaşmış bir hastalıktır; o zaman da FETÖ’cülerin ellerine tutuşturdukları sözde belgeleri köşelerinden hüküm verir gibi yazarlardı. O sahtelikler ortaya çıktığında çoğu özür bile dilemeden köşelerinde yazmaya devam ettiler.
Fakat Yavuz Donat onlardan değildir, mesleğimizin kıdemlilerindendir ve iyi gazetecidir. Şaşırmam, biraz da bundandır.
İkinci şaşırmam ise ailenin Donat’ı bilgilendirmesine rağmen, Donat’ın bir düzeltme yapmamasıdır! Yerine biz düzeltelim!
KARDEŞTEN ABİYE DOĞUM ÖNCESİ TELEFON
O sanık Yarbay Tanju Taşkıran’dır. Kardeşi Tansel Taşkıran da benim İTÜ Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği bölümünden sınıf arkadaşımdır, yakın arkadaşımdır.
Evet, Tansel Singapur’da yaşamaktadır.
Singapur’dan önce Brezilya’da, ABD’de, Dubai’de, Türkmenistan’da mühendislik yapmıştır.
Singapur’da çalışmaya başladıktan sonra, Singapur’da bir Amerikan şirketinde çalışan finans sistemleri uzman, ÇİN HC vatandaşı Li Fang Zhu ile tanışıp evlendi. Çocukları Mars’ın doğumu sırasında da ABD’deydiler. (Mars Zhu Taşkıran 16 Temmuz’da doğdu.)
Doğum için gittikleri doktorun muayenehanesinde Türkiye’de darbe olduğunu öğrenirler. Tansel bu haber üzerine gayet doğal olarak asker olan abisi Tanju’yu arar. Tanju evindedir ve darbe girişimiyle hiçbir ilgisi yoktur.
Tansel aynı numaradan başka pek konuşma yapmıştır. O numara hazır karttır ve kısa süreli iş gezilerinin vazgeçilmezidir. Çünkü kayıt ve evrak gibi prosedürler gerektirmez, bir benzinciden bile alabilirsiniz.
Tansel’in ve karısının ABD’deyken o numarayı kullandığı belgelidir, zira “Citrus Valley Medical Center” isimli hastanenin evraklarında da o numara kayıtlıdır. Mahkeme kararıyla o hazır kartın şirketinden de ayrıntılı dökümler istenirse alınır.
Kısacası, sanık Tanju Taşkıran, Yavuz Donat’ın hüküm verdiği gibi ABD’nin FETÖ darbe girişimindeki rolünü gizlemek için ipe un sermemekte, yukarıda özetlediğim o basit ve sade gerçekliği dile getirmektedir.
HAKAN EVRİM’İN EMRİNE DİRENEN YARBAY DARBECİ OLAMAZ!
Peki Tanju Taşkıran FETÖ’cü müdür, darbe girişiminde aktif rol almış mıdır?
Hayır!
Tanju 15 Temmuz akşamı ve gecesi birliğinde (Akıncı Üssü) bile değildir. Üsten 14.00’de ayrılmıştır. Zaten savcılık iddianamesinde de “15 Temmuz günü mesainin 14.00’de erken bitirildiği, darbeye katılmayacak subayların evlerine gönderildiği” belirtilmektedir.
Tanju, o gün 2 arkadaşıyla üssünden 35 km uzaklıktaki Armada alışveriş merkezinde yemek yer, hesabı 20.43’de kredi kartıyla ödediği de belgelidir.
Tanju, yemekten sonra 21.30 – 22.00 gibi evine varır. Ve 17 Temmuz sabahı üsten çağrılana kadar da evinden çıkmaz.
Peki tüm bunlar belgeli ve ortadayken, Tanju neden suçlanmaktadır ve neden hâlâ tutukludur?
Tanju muharip değil, ikmal sınıfındandır. Görevi, Üs içinde bulunan tüm malzemelerin envanterini, kaydını tutmak ve bu malzemeleri depolamaktır.
Darbe girişimi başlayınca darbeciler İkmal Komutanlığı’na gelerek Üs Komutanı Tuğg. Hakan Evrim’in emriyle silahları almaya geldiklerini söylerler. İkmal Komutanlığı’nda görevli astsubaylar prosedüre uymayan bu emri yerine getirmek istemedikleri için evinde olan komutanları Tanju’yu ararlar. Tanju, silahları almaya gelen genç teğmenlere silahları veremeyeceklerini söyler. Teğmenler Tuğg. Hakan Evrim’in emri olduğunu söyleyince telefonu kapatıp komutanını arar ama Hakan Evrim’e ulaşamaz. Tanju bir süre sonra tekrar aranır, silahları almaya gelenlerin acelesi vardır. Tanju tekrar veremeyeceğini, çünkü Tuğg. Hakan Evrim’e ulaşamadığını söyler. Subaylar, “komutanımız hatta” deyip, Tuğg. Evrim’i bağlarlar.
Tanju, sadece sözlü emir olduğu için, yine de personelinden silahların imza karşılığı verilmesini ister. Astsubaylar, genç subaylara imza karşılığı tutanakla 10 adet G3, 10 adet MP5 ve bunlar ait fişekleri teslim eder.
İşte Tanju, bu silahları verdiği için darbeci olarak suçlanmaktadır!
Oysa darbeye katılacak bir subay, erken bitirilen mesai sonrası üssü terk etmez, tıpkı diğer darbeciler gibi üste kalırdı! Darbeci bir subay, komutanının emriyle vermek zorunda kaldığı topu topu 20 tüfeği, imza karşılığı vermezdi! Dahası darbeci bir subay, üsten ayrılırken kişisel silahını yanına alırdı. Oysa Tanju’nun iki adet tabancası hâlâ üstedir!
Özetle, HTS kayıtları, kamera kayıtları Tanju’nun darbe gecesi evinde olduğunu ve darbe girişimine katılmadığını ispatlamaktadır.
Diğer yandan Tanju, kardeşinin yakın sınıf arkadaşım olması nedeniyle geride kalan o uzun yıllar içinde zaman zaman karşılaştığım, o karşılaşmalardan tanıdığım, hatta oturup rakı da içtiğim biridir. O yıllarda, Ergenekon-Balyoz operasyonlarının Cemaat operasyonu olduğunu söyleyecek kadar da Gülen cemaatine karşı biridir!
ABD’NİN ERGENEKON OPERASYONUNDAKİ ROLÜ
Biz meselenin esasına gelelim: ABD’nin FETÖ darbe girişimindeki rolünü ortaya çıkarmak esastır. Fakat siyasi iktidar bunu istemekte midir? Asıl soru budur.
Zira iktidarın o rolün kapatılmasına karşılık Zarrab dosyasını kapattırmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Bunun göstergelerinden biri meselenin “papaza karşı papaz” diye sunulmasıdır. Mesele böyle ifade edilince de, aslında ABD’deki papaza karşı (Gülen) Türkiye’de bir Amerikalı papazın rehin alındığı söylenmiş olur!
Fakat bu tür “rehin alma” operasyonları ile ABD’nin darbedeki rolü aydınlatılmaz. O rolü aydınlatmak ve ABD-FETÖ ilişkisini berraklaştırmak için FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının üzerine gitmek lazımdır. Çünkü 15 Temmuz Ergenekon-Balyoz tertiplerinin de devamıdır!
Perspektif böyle konulursa, elde çok sağlam malzemeler olduğu görülecektir. Ergenekon-Balyoz kumpasları sürecinde Adalet Bakanlığı’na davanın nasıl ele alınması gerektiğini anlatmak üzere gelen ABD’li danışman savcı, Ankara’da karargâh kuran 35 kişilik CIA-Pentagon ekibinin faaliyetleri, ABD’li yetkililere gidip brifing veren polis şefleri vs.
Dahası, Ergenekon operasyonlarına 5 Kasım 2007 tarihli Erdoğan-Bush görüşmesinde karar verilmesinden, ABD CENTCOM Komutanı Org. Joseph Votel’in 28 Temmuz 2016’da “Türk Ordusu’ndaki biz dizi en yakın müttefiklerimiz hapse atılıyor” demesine kadar geçen 9 yıldaki pek çok açıklama ve olayla, ABD’nin rolü ortadadır.
Tabi bu, o operasyonlarda FETÖ’yle ortaklık yapan iktidarın rolünü de ortaya koyacaktır!
ABD’nin rolünü aydınlatmak, AKP’nin rolünü de ortaya koyacağı için Ergenekon-Balyoz kumpaslarıyla ilgili FETÖ’den hesap sorulmamaktadır!
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder