Rusya’nın Orta Doğu Politikası..
Prof.Dr.Sait Yılmaz
12 Mayıs 2018
Orta Doğu’da ilginç bir Rus politikası izliyoruz. Rusya, Suriye konusunda İran, Esat rejimi ve Türkiye ile aynı koalisyonda ama ABD-İsrail-İngiltere ve Suudi Arabistan tarafı ile farklı ilişkiler geliştiriyor. Son bir ayda neler olduğuna bakalım;
- 7-8 Şubat’ta Amerikan uçakları Deyrizor’da Suriye rejim güçleri içindeki yüzlerce Rus vatandaşı savaşçıyı öldürdüler. Ruslar, Amerikan saldırılarına cevap vermediler, tepki bile göstermediler.
- 14 Nisan’da ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsü, Rus koruması altındaki Esat rejimi hedeflerini kimyasal silah kullandığı bahanesi ile vuruyor ama Ruslar, sadece havadaki füzeleri vurmakla yetiniyor.
- İsrail, son bir ayda defalarca hem de Lübnan’ın hava sahasını ihlal ederek Suriye’yi havadan ve füze atışları ile vuruyor, Ruslardan gene ses yok.
- İsrail başbakanı Benyamin Netenyahu, Çarşamba günü Rusya’ya Putin ile
görüşmeye gitti ve İran’ın Suriye’deki güçlerini çıkarması için yardım istedi.
- Öte yandan, Ruslar Suriye’deki beş üsten sonra, Irak’ın kuzeyi, Güney Kıbrıs ve Libya’da üs hazırlığına başladı. Lübnan’ın liman ve hava alanlarını kullanmak için askeri işbirliği anlaşması yapmaya hazırlanıyor1. Aynı anlaşmayı Mısır ile de yaptı.
Ankara, Rusların Orta Doğu ve Akdeniz’e inmesini, güç projeksiyonunu
geliştirmesinden endişe ediyor gibi gözükmüyor. Rusya tarafına geçmekle en azından entegre bir Suriye içinde Kürt özerkliğine razı edilmeye hazırlanıyoruz. Ne demek istiyoruz? Bunun için önce Rus dış politikasının Orta Doğu’ya yansımasını açıklamak zorundayız.
Rus dış politikasının parametreleri..
Orta Doğu, Rusya için Batı tarafından çevrelenmesini önleyecek hareket alanı
sağlıyor. Rus enerji şirketleri ve ekonomik yatırımları için önemli fırsatlar bulunuyor. Rusya’nın Esat’a olan desteği bölgedeki Rus politikasının ana unsuru değildir. Ruslar, bölgedeki çoklu çatışmalarda her önemli oyuncu için ayrı bir angaje olma isteği gösterir. Nitekim Putin, Suriye ile ilgili konularda İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran ile ayrı ayrı çalışmaktadır. Her birine angaje olarak, her nerede ve her ne zaman olursa kendi çıkarlarını maksimize etmeye, diğerleri ile de paralel olduğu çıkarları konusunda avantaj sağlamaya
çalışır2. Bu angajman bir ülkeden diğerine karşı kullanılacak vasıtaları sağlayarak, çıkarları için gerekli fırsatları çoğaltır. Ruslar, başka bölgelerdeki (örneğin Ukrayna veya Arktik bölge) çıkarları için Suriye’de ABD’ye çok önemli tavizler verebilirler. Rus Realizminde ABD’nin sınıflandırdığı gibi iyi ve kötü çocuklar yoktur, tam olarak bir tarafın yanında yer almaya dayanmaz.
Örneğin Ruslar, İran politikalarında da hiçbir zaman samimi olmadılar. Biraz geriye gidelim. İran, 8 Ocak 1995 tarihinde, Rusya Atom Enerjisi Bakanlığı ile de kapsamlı bir nükleer iş birliği antlaşması imzaladı3. Ama Ruslar, ABD ve İsrail’e verdiği sözler nedeni ile ilk reaktörü 2000 yılı yerine 2011’de tamamladılar. İran Cumhurbaşkanı Haşemi Rafsancani’nin 1989’daki Rusya ziyareti esnasında pek çok silah için söz verilmiş olmasına rağmen, Ruslar sözlerinde durmadılar. Ocak 2009’da BM GK kararlarına aykırı olmamasına rağmen, Ruslar savunma amaçlı S-300 füze sistemlerini göndermediler. Rusya, bütün kritik BM GK kararlarında İran’ın aleyhine oy kullanırken, ABD İsrail’in aleyhine tüm kararları veto etti. Suriye’de Rusya, İran ile koordineli bir politika izlememekte ve sadece kendi
çıkarlarına odaklanmaktadır. Aynı şekilde kendi çıkarları için Suudi Arabistan ve İsrail ile ilişkilerini sürekli geliştirmektedir.
Rusya’nın Orta Doğu stratejisi..
Rusya’nın ABD gibi bölgenin petrolünü ele geçirme niyeti yok, ancak istekleri daha mütevazı değil. Moskova, Sovyet dönemindeki gibi Orta Doğu’daki hükümetleri kontrol etmeye, askeri üsleri yeniden açmaya, deniz rotalarını geliştirmeye ve ihracatı artırmaya çalışıyor. Bütün bunlar yavaş yavaş bölgesel dengeleri değiştirecek, kartlar Ruslara göre dağıtılacak. Rusların Orta Doğu stratejisi şu şekilde özetlenebilir4;
- Cihatçılığa karşı bir köprübaşı tutmak; Suriye ve Irak’ta savaşan 2.500 kadar radikal İslamcı Rus vatandaşı olduğu, yüzlercesinin ise eski Sovyet Cumhuriyetlerinden gelip IŞİD’a katıldığı hesaplanıyordu. Onların eve dönüşü Ruslar için en büyük tehdit ve İstanbul’dan sonra Moskova, Avrupa’daki en fazla Müslümanın yaşadığı şehir.
- ABD ile stratejik rekabet sahası; Rusya’yı yöneten elit (Putin ve çevresindekiler, askeri ve güvenlik kuruluşlarının liderleri, Rus TV’si) hala Soğuk Savaş yenilgisini kabullenmiyorlar. Rusya’nın uluslararası sistemde ABD ile eşit olmama takıntısına sahipler.
- Petrol fiyatlarının etkisi; Rus ekonomisi için hayati bir gelir kaynağı olduğundan petrol fiyatları üzerindeki etkisini korumak istemektedir. Suudi Arabistan-İran çekişmesi gibi bölgesel anlaşmazlıkları kullanarak özel anlaşmalar ile fiyatları etkilemeye çalışmaktadır
- Silah pazarı; Suriye’deki çatışmalar Rusya’nın askeri-sanayi kompleksinin Kalibr orta menzil seyir füzeleri, SU-35 savaş uçakları ve S-400 gibi savunma kabiliyetlerini ortaya çıkardı. Rusya bundan sonra silah satışları ile müttefikler edinecektir.
Orta Doğu, Rusya için bir bölgesel oyun alanı olmaktan çok onun uluslararası güç olarak tanınması fırsatını verdi. Ruslar, ABD müdahalelerinin sonuçlarından faydalanmaya çalıştılar. Suriye’de Astana Süreci ile dizginleri ele geçirdiler ve ABD’yi ülkenin doğusuna kilitlediler. Suriye, Ruslar için Afganistan’dan beri ilk başarılı güç projeksiyonu uygulaması oldu.
Sonuç yerine; Rusya için Türk-Kürt denklemi..
ABD’nin Kürtleri tercihi Türkiye’yi Suriye’deki kendi desteklediği gruplarının
güvenliği ve çıkarları için Rusya’ya yanaştırdı. Ancak, Ruslar için Türkiye, ABD’nin elinden Kürtleri almanın vasıtası. Moskova, daha Eylül 2015’de Kürtlere bazı garantiler vermişti. Rusların yazdığı Suriye Anayasası, Kürtlerin beklentilerini karşılıyor ama aç gözlülükten ABD’ye yanaştılar. Şimdi Kürtler, ABD ve Rusya’nın ortak planı olan bir Kürt yönetimi için bekliyorlar.
Ruslar, İran konusunda olduğu gibi Türkiye politikalarında da hiçbir zaman samimi olmadılar. Bugün Rusya ile yaşanan dostluk konjonktürel bir zorunluluktur. Türk akımı ve S-400 gibi anlaşmalar ise Rusların dayatması ile geldi, sözleşmelerde Türkiye’nin isteklerinden ziyade Rusların çıkarları ön planda oldu. Ruslarla dostluk, ABD’nin yerine dünya hiyerarşisinde onların efendiliğini kayıtsız-şartsız kabul etmek demektir.
DİPNOTLAR,
1 Michael Peck, Lebanon: Russia's New Outpost in the Middle East? TNI, (February 18, 2018).
2 Paul R. Pillar, Emulate Russian Realism, National Interest, (November 13, 2017).
3 Michael Eisenstadt, Iranian Military Power: Capabilities and Intentions, Washington DC, The Washington Institute for Near East Policy, 1996, s. 106–107
4 Ariel Cohen, Russia Is Roaring Back to the Middle East While America Is Asleep, Atlantic Council, (November 23, 2017).
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder