3 Aralık 2017 Pazar

TÜRKİYEDEKİ IRAK TÜRKMENLERİ ORSAM SÖYLEŞİLERİ BÖLÜM 1


  TÜRKİYEDEKİ IRAK TÜRKMENLERİ ORSAM SÖYLEŞİLERİ BÖLÜM 1


ORSAM-ORTADOĞU TÜRKMENLERİ Rapor No: 12, Mayıs 2011 
ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ ORSAM
ORTADOĞU TÜRKMENLERİ PROGRAMI ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 

IRAK TÜRKMENLERİ ORSAM SÖYLEŞİLERİ
Ankara - TÜRKİYE ORSAM © 2011 
ORSAM Rapor No: 49 




Bu Raporun içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır. ORSAM Rapor No: 49 

Tarihçe 

Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 
1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum, çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır. 

Ortadoğu’ya Bakış 

Ortadoğu’nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. 
Ortadoğu ülkeleri, halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak potansiyele sahiptir. 
Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik halklarına, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek 
ulusal ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu’daki sorunların kavranmasında adil ve gerçekçi çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir Sözkonusu çerçevede, Türkiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı katkılarını sürdürmelidir. Cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam etmesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendirebilmesi bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir. 

Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM’ın Çalışmaları 

ORSAM, Ortadoğu algalımasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kavranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM; bölgesel gelişmeleri ve trendleri titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM, web sitesiyle, aylık Ortadoğu Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini 
kolaylaştırarak bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. 

İçindekiler, 

I. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE IRAK TÜRKMENLERİYLE YAPILAN SÖYLEŞİLER  ..7 


A. SİYASETÇİLER...............................................7 


1. Irak Türkmen Cephesi Telafer Kuzey Temsilcisi Nebil Harbo........7 
2. Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Muhammed Tahir................11 
3. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Sadun Köprülü............15 
4. ITC Başkanı-Irak Ulusal Meclisi Kerkük Milletvekili Sadettin Ergeç...19 
5. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilciliği Dış İlişkiler Sorumlusu Hicran Kazancı....30 
6. Irak Türkmen Cephesi Eski Başkanı Turhan Ketene...........36 
7. Irak Türkmen Cephesi Erbil Milletvekili Adayı ve Suriye Temsilci Yardımcısı Aydın Maruf.........43 
8. Irak Türkmen Adalet Partisi Ankara Temsilcisi Abdullah Bayraktar....... 48 
9. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilciliği Enformasyon Sorumlusu Adil Selbi...51 
10. Türkmen Milliyetçi Hareketi Başkanı Hüsamettin Türkmen......57 


B. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI...................................................65 


1. Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Mustafa Ziya........65 
2. Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Türkcan..67 
3. Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Mustafa Ziya......70 
4. Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanatçı Abdurrahman Kızılay.............72 
5. Türkmeneli Öğrenci Gençler Birliği Başkanı Mardin Gökkaya.......73 
6. Türkmeneli Aydınlar Derneği Başkanı Fuat Tigin..........74 
7. Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Konya Şubesi Başkan Yardımcısı İlham Beyatı......81 
8. Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Antalya Şubesi Başkanı Kürşat Çavuşoğlu.......86 
9. Türkmeneli İnsan Hakları Derneği Başkanı Nefi Demirci......89 
10. Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Prof. Dr. Suphi Saatçi................92 
11. Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı Necmettin Çenebaz...........97 
12. Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şubesi Başkanı Mahmut Kasapoğlu..........102 
13. İhsan Doğramacı Erbil Vakfı Genel Sekreteri Nesrin Erbil........108 
14. Türkmen Danışma Meclisi Başkanı Ümit Akkoyunlu............111 
15. İnsani Diyalog Derneği Kerkük Sorumlusu Şeyh Abbas Fadel Abbas ...113 
16. Irak Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Abbas Beyatlı........114

C. BÜROKRATLAR...........................117 



1. Irak Danıştay Eski Başkanı Dr. İsmet Abdülmecid.........................117 
2. Hüseyin Neftçi..............................121 
3. Irak İslam Yüksek Konseyi Türkiye Eski Temsilcisi ve Irak’ın Türkiye Büyükelçiliği Eski Kültür ve Basın Ataşesi Abdullah Tütüncü..........125 
4. Telafer Polisi Eski Mensubu Vaad Hüseyin..................................130 
5. Kerkük İlçe Meclisi Başkanı Münir Kâfili.................................130 


D. MEDYA MENSUPLARI.................................................135 

1. Türkmeneli Gazetesi Başyazarı Necat Kevseroğlu...................135 
2. TİKV Kültür Merkezi Başkanlığı Basın ve Kültür Müşaviri Şemsettin Kuzeci........ 137 
3. Gazeteci Ersan Merdan...................................139 
4. Kerkük Haber Ajansı Müdürü Ersan Sarıkahya......................140 


E. ÖĞRETMENLER.................................. 148 



1. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 1.........148 
2. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 2.........150 
3. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 3.........151 
4. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 4.........152 
5. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 5.........154 
6. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 6.........155 
7. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 7.........156 
8. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 8.........157 
9. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 9.........158 
10. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 10......160 
11. Iraklı Türkmen Öğretmen Söyleşileri – 11.......161 



II. BÖLÜM: IRAK’TA TÜRKMENLERLE YAPILAN SÖYLEŞİLER....162 



A. SİYASETÇİLER.............................................................162 


1. Irak Türkmen Cephesi Telafer Güney Temsilcisi Rıza Çolakoğlu.....162 
2. Irak Türkmen Cephesi Selahattin İl Başkanı Ali Haşim Muhtaroğlu....165 
3. Irak Türkmen Cephesi Bağdat Enformasyon Sorumlusu Gülşan Celal Mustafa.......166 
4. Irak Türkmen Cephesi Diyala Eğitim ve Kültür Sorumlusu Metin Bayatlı....166 
5. Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Jale Yunus Neftçi..........167 
6. Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşad Salihi..........169 
7. Selahattin İl Meclisi Genel Sekreteri Niyazi Mimaroğlu.............173 
8. Irak Milli Türkmen Partisi Başkanı Cemal Şan.....................175 
9. Irak Türkmen Cephesi Kifri Sorumlusu Cemil Beyatlı.............182 
10. Irak Türkmen Adalet Partisi Başkanı Enver Bayraktar...........183 
11. Türkmen Kültür Derneği Başkanı Cevdet Naccar..........................188 
12. Milliyetçi Türkmenler Topluluğu Başkanı Felah Zeydan Beyatlı..........195 
13. Türkmen Vefa Hareketi Kerkük Sorumlusu Kasım Hamza..........198 
14. Türkmen İslami Birliği Kerkük Temsilcisi Nurettin Kemal.........200
15. Karar Partisi Başkan Yardımcısı Yavuz Ömer Adil...............203 
16. Irak Türkmen Cephesi Diyala İl Başkanı Usame Nazım Dede..........206 
17. Irak Türkmen Cephesi Selahattin İl Başkanı ve Selahattin İl Meclisi Üyesi Ali        Haşim Muhtaroğlu.........209 
18. Türkmen İslami Hareketi Başkanı Mustafa Ali Kamber........213 
19. Irak Türkmen Cephesi Süleymaniye Temsilcisi Rizgar Hurşit..........217 
20. Irak İslam Yüksek Konseyi Kerkük Temsilcisi Necat Hüseyin Hasan......219 
21. Kerkük Vilayet Meclisi Ve Türkmen Birlik Partisi Üyesi Sayire Demirci....224 
22. Türkmen Meclisi Başkanı Yunus Bayraktar............................227 
23. Türkmen Millet Partisi Başkanı İrfan Kerküklü...........231 
24. Türkmen Bağımsızlar Hareketi Başkanı Kenan Şakir Üzeyirağalı........236 
25. Türkmen Liberal Hareketi Başkanı Dilşad Çavuşlu......................240 
26. Irak Türkmen Cephesi Eski Başkanı Sanan Ahmet Ağa.................241 
27. Irak Milli İslah Akımı Kerkük Temsilcisi Ammar Kahya..............245 


B. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI........................248 


1. Erbil Kardeşlik Ocağı Başkanı Aydın Arslan...............248 
2. Türkmeneli Vakfı Erbil Temsilcisi Kamuran Bekir ve Yardımcısı Muhammed Gani...251 
3. İhsan Doğramacı Erbil Vakfı Kültür Merkezi Müdürü Tayfa Kasap....253 
4. Ulusal Türkmen Öğrenci Birliği Başkanı Ahmet Remzi Beyoğlu...........256 
5. Aksu Spor Kulübü Başkanı Nihat Aksu.................258 
6. Kale Spor Kulübü Başkanı Kazım Kerküklü................261 
7. Irak Türkmen Sivil Toplum Örgütleri Başkanı Kasım Kazancı..........263 
8. Türkmen Kadınlar Birliği Başkan Yardımcısı Leyla Hancı.........268 


C. BÜROKRATLAR....................................................270 


1. Dr. Ahmet Telaferli....................................................................270 
2. Kürt Bölgesel Yönetimindeki Türkmen Kültürü ve Sanatı Genel Müdürü Ümit         Halife....................................273 
3. Vilayetlerden Sorumlu Devlet Bakanı Turhan Müftü.........276 
4. Selahattin Vali Yardımcısı Ahmet Koca..............................................278 


D. AKADEMİSYENLER............................................280 


1. Kerkük Eğitim Fakültesi Spor Bölümü Öğretim Üyesi Haşim Derviş.....280 


E. MEDYA MENSUPLARI.............................................282 


1. Irak Türkmen Cephesi Üyesi - Gazeteci Nazım Saiğ....................282 
2. Irak Türkmen Cephesi Kadın Kolları Üyesi ve Yazar Güner Kerküklü...282 
3. Türkmeneli Telafer Televizyon Müdürü Hazım Devletli.........283 
4. Şafak Gazetesi Baş Yazarı Mehmet Haşim.......................286 
5. Türkmeneli Radyo Televizyon Genel Müdürü Yalman Hacaroğlu........288 
6. TERT Genel Müdürü Türkeş Salihi...................................292



TAKDİM 


Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ORSAM), özellikle Irak ve Türkmenler konusunda yaptığı saha çalışmaları, yayınladığı rapor, dergi ve makaleleriyle kısa sürede kamuoyunda önemli yer elde etmiştir. Özellikle yapılan çalışmalar sırasında bölge halkları arasında cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya, uzlaşı ve işbirliği konseptlerinin gelişmesine katkı sağlamaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda bölge  ülkelerinden devlet adamları, siyasetçiler, bürokratlar, akademisyenler, medya mensupları, işadamlarının ve STK temsilcileri ilişki kurarak, yapılan söyleşilerle bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını ve iletişimin arttırılmasını sağlamaktadır. 
Bu doğrultuda Türkiye’de ve Irak’ta, Türkmen toplumunun önde gelen 142 siyasetçi, bürokrat, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, akademisyen, medya mensubu ve öğretmenle söyleşi gerçekleştirilmiştir. Bunların 49’u Irak’ta yapılırken, 93’ü Türkiye’de gerçekleştirilmiştir. Irak’ta yapılan 49 söyleşinin 28’i siyasetçi, 8’si sivil toplum kuruluşu temsilcisi, 6’sı medya mensubu, 
4’ü bürokrat ve 1’i akademisyendir. Türkiye’de yapılan 93 söyleşinin ise 55’i öğretmen, 16’sı sivil toplum kuruluşu temsilcisi, 10’u siyasetçi, 7’si bürokrat, 4’ü medya mensubu ve 1’i akademisyendir. 
Yapılan bu çalışma 2 kısım ve her kısım 5 bölümden oluşmaktadır. Her bölümde toplumun farklı kesimlerinin görüşlerine yer vermektedir. İlk kısımda Türkiye’de yaşayan Iraklı Türkmenlerle yapılan söyleşiler, ikinci kısımda ise Irak’ta yaşayan Türkmenlerle yapılan söyleşiler yer almaktadır. Her iki kısımdaki çalışmanın ilk bölümünü Türkmen siyasetçilerle yapılan söyleşiler oluşturmaktadır. Türkmen siyasetçilerle yapılan söyleşilerde, geçmişten günümüze kadar Türkmen siyasetinin aşamaları, Türkmen siyasetindeki doğru ve yanlışlar, Türkmen siyasetinin eksiklikleri ve çözüm önerileri ile Irak’taki diğer gruplarla ilişkiler ve Türkiye’nin Irak politikası hakkındaki görüşlere yer verilmiştir. Böylece Türkmen siyasetçilerin öz eleştiri yapması sağlanarak, Türkmen siyasetinin daha ileriye taşınması için bir anlamda tartışma platformu oluşturulmuştur. 

İkinci bölümlerde ise Türkmen siyasi hayatının gelişmesine ve Türkmen kimliğinin pekiştirilmesi ve korunması açısından büyük katkı sağlayan Türkmen sivil toplumunun temsilcilerine yer verilmiştir. Bu kapsamda Türkmen sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle yapılan söyleşilerde Türkmen sivil toplum örgütlerinin gelişim süreci, Türkmen toplumuna yaptığı katkılar, sivil toplumun gözüyle Türkmen siyaseti irdelenmeye çalışılmış ve Türkmen sivil toplum örgütlerinin Türkiye ve uluslararası kamuoyunda tanıtılması hedeflenmiştir. 
Üçüncü bölümlerde Irak’ın aydın toplumu olarak bilinen ve devlet hizmetinde
bulunan Türkmen bürokratlara yer verilmiştir. Devlet çalışma sistemini bilen ve farklı uzmanlık alanlarında hizmet veren bürokratların görüşlerine de başvurarak, “Türkmenler için nasıl daha iyi bir gelecek yaratılabilir” sorusunun cevabı aranmaya çalışılmıştır. Aynı şekilde dördüncü bölümde  de akademisyenlerin görüşlerine yer verilmiş, ayrıca bürokratik ve akademik platformda Türkmenlerin çektikleri sıkıntılar da orta konmaya gayret gösterilmiştir. 

Son bölümde ise günümüz dünyasında en etkili iletişim ve propaganda aracı olan, ancak halen Türkmenler adına yeterli bir alt yapısı olmayan medya kuruluşlarının temsilcileri ile yapılan söyleşilere yer verilmiştir. Bu kapsamda hem Türkmen medyasının sorunları tartışılırken hem de medyanın gözünde Türkmenlerin haklı davasının nasıl göründüğü yansıtılmaya çalışılmıştır. 
Değerli görüşleriyle hem bize hem de kendi davalarına katkı yapabilecek nitelikli ve yetenekli daha çok sayıda Türkmen aydını olduğunun farkındayız. Bu çalışmanın geliştirilmesi için çalışmalarımızı genişletecek ve ulaşabileceğimiz herkese ulaşmayı hedefliyoruz. Bu çalışma sırasından bilgi, birikim ve görüşlerini bizden esirgemeyen, sorularımıza içtenlikle yanıt vererek katkı sağlayan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Irak’ın farklı vilayetlerinde, güvenlik koşullarındaki sorunlara rağmen büyük riskler üstlenerek bu mülakatları gerçekleştiren ORSAM’ın Ortadoğu Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Serhat ERKMEN, Ortadoğu Uzmanları Oytun ORHAN ve Bilgay Duman, Ortadoğu Danışmanımız Doç. Dr. 
Veysel AYHAN, Yönetici Editör Ogün DURU, Ortadoğu Uzman Yardımcılarımız Nebahat TANRIVERDİ O ve Sercan DOĞAN’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. 

Saygılarımla 
Hasan Kanbolat 
ORSAM Başkanı


***

ORSAM-ORTADOĞU TÜRKMENLERİ PROGRAMI 
Rapor No: 12, Mayıs 2011 7 
IRAK TÜRKMENLERİ-1 


            Nebil Harbo 1*: 
1*. Irak Türkmen Cephesi Telafer Kuzey Temsilcisi Nebil Harbo 18 Mayıs 2009 

ORSAM: Telafer’in Irak ve Türkmenler açısından önemini nasıl değerlendiriyor sunuz? 

   Tarih çalışan herkes, Irak kurulduğundan bugüne kadar, Irak’ta birinci milletin Araplar, ikinci milletin Kürtler, üçüncü milletin de Türkmenlerin olduğunu bilir. 
Amerikan işgalinden birkaç gün önce Saddam’ın yakın bir adamı dedi ki, ‘Irak’ta en muhlis millet, sadık bir şekilde çalışan millet Türkmen milletidir.’ Sadık olmamızın nedeni ise karşımızda kimsenin duramamış olması, Irak’a zarar verecek kimseyi bu ülkeye sokmamış olmamız ve Irak için çalışmamızdır. 
Türkmen milleti 1920’den Saddam’ın son günlerine kadar çok eziyet gördü. Büyük baskılar altında yaşadı. 

Kültürünü, dilini, dinini kullanamadı. Kendi dilinde okuma yazma yapması yasaktı. Kimliğini belli etmesi yasaktı. 1977’de Telafer’de bir oyun oynandı. 
Saddam 1979 seçimlerinde, “Telafer Araplaşsın” diye bir karar verdi. Nitekim bundan önce de “Kerkük tecrübesi” yani Kerkük’ün Araplaştırılması süreci vardı. 
Oradaki aydınlar ve akıllı insanlar, ‘Gerekirse Saddam’a aşiretlerimizin Arap olduğunu söyleyelim. Hatta kendimizi Araplara bağlayalım ama topraklarımızı Araplaştırma kararı verilmesin, Telafer Araplaştırılmasın’ dediler. 

Neticede Telafer’deki Türkmen aşiretleri bir araya geldi ve kendilerini nüfusa Arap olarak yazdırma kararı aldılar. Böylece Saddam’ın başka yerlerden Arapları getirmesini engellediler. O dönemde aşiretler birkaç yerde yemekler düzenlediler ve kendilerini Arap olarak ilan ettiler. Bu durum Saddam’a bildirildi. O zaman Saddam, bunlar Arap ise kendilerini Arap görüyorsalarsa, Telafer’de Araplaşmanın gereği yoktur dedi. Hemen ardından birkaç karar çıktı. Okullarda ve kurumlarda Türkmen dilinin kullanılması ve Türkmen kültürünü yansıtan hakların kullanılması yasaklandı. Çünkü biz kendimizi Arap olarak kaydettirmiş tik. Bu durumun bize verdiği bir eziyet vardı ama faydaları da çoktu. Her şeyde önce Telafer kendini korudu. Çünkü dışarıdan kimse gelmedi. 
Irak’ın en büyük ilçesi olan Telafer 400 bin nüfuslu bir ilçedir. İçinde Arapça konuşan veya Kürtçe konuşan kimseyi bulamazsın. Yani Telafer bir Türkmen şehridir. Saddam döneminde çok eziyet gördük ama bu bizde bir milli bilinç kazanımı sağladı. Saddam’ın düşüşünden sonra, Amerikan askerinin girdiği son şehir Telafer’di. Telafer 9 ay hükümetsiz kaldı. Ne kaymakam, ne ilçe meclisi, ne de polis müdürü, hiçbir şey yoktu. Aşiret sistemi dâhilinde, bütün aşiretler bir şura meclisi kurdu. Bütün Irak’ta şehirlerde ofisler yağmalandı, ya da yandı. Telafer’de böyle şeyler olmadı. Bankalara kimse girmedi. Bizim şehrimiz Telafer’de ne bir şey çalındı ne de bir çatışma oldu.


I. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE IRAK TÜRKMENLERİYLE YAPILAN SÖYLEŞİLER, 

A. SİYASETÇİLER 

Hazırlayanlar: 
Hasan Kanbolat, ORSAM Başkanı 
Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı Yrd. Doç.Dr. 
Serhat Erkmen, ORSAM Ortadoğu Danışmanı 
Oytun Orhan, ORSAM Ortadoğu Uzmanı 
Sercan Doğan, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı 
Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı 

Yani işgalin getirdiği kaos döneminde dahi Telaferliler kendi kendilerini yönetme başarısı gösterdi… 

Amerikalıların bizimle görüşen bir yarbayları vardı. Enformasyon sorumlusu olduğum sıralarda kendisiyle iki defa konuştum. O zaman büromuzu ziyaret ederdi. Kendisine ‘Telafer’de her şey normal. 9 ay her şey olağan haliyle devam etti’ dedim. Fakat o ‘Şu anda Telafer’in içi normal değil’ dedi. Nitekim bu konuşmadan 2-3 ay sonra Telafer’in içerisine girmeye başladılar. O zaman bir direniş başladı. ‘Amerikan askeri şehre girmesin. Nereye giderse gitsin ama Telafer’e girmesin’ diye duvarlara yazılar yazıldı. Herşeye rağmen Telafer’e girdiler. Girince de çatışmalar başladı. Ama çatışmalar 1 yıl Telafer’in dışında sürdü. Şehrin içinde hiçbir şey olmadı. Her gün patlamalar olur, her gece 3-4 kez çatışma çıkardı. Telafer’de herkes bombaların sesini işitirdi. Amerikalıların operasyonu sırasında Kürt grupların nasıl bir rolü oldu? 

Kürtler Amerikan askerlerinden önce geldi ve Telafer’de sadece 1 gün kaldılar. Telafer’in içine girebildiler mi? 

Telafer’in içine girdiler ama 2 saat kalabildiler. Bu iki saatte, Telafer’in en yüksek yerindeki Irak bayrağını indirdiler, onun yerine KDP’nin bayrağını astılar. Arap Baas Partisi’nin 2 katlı bir bürosu vardı, , o binayı aldılar. Gençler, “Bırakın bizim şehrimizi, burası bizim şehrimiz, burası Türkmen şehridir. 
İki saat içinde çıkmazsanız buradan ayağınızla çıkamazsınız” dediler. Kürtler şehri terk etmeyince, gençler çıktılar, Irak’ın bayrağını astılar, KDP’nin bayrağını indirdiler. Ayrıca, “Bir saat veriyoruz. Bir saate kadar çıktınız çıktınız, çıkmadınız buradan hiç kimse sağ çıkamaz” dediler. 
Bunun üzerine Kürtler arabalarına her şeyi yüklediler ve Telafer’i terk ettiler. Telafer’in stratejik önemini hangi sebeplere bağlanabilir? 

Telafer, Irak’ın Türkiye Cumhuriyeti ile olan sınırına çok yakındır. Telafer’e ait olan idari bölge sınırı aynı zamanda Türkiye ile olan sınırdır. 
Telafer aynı zamanda Irak’ın Suriye sınırındadır. Buradaki Rabia sınır kapası ile arası 50 km’dir. Rabia’nın Suriye ile arası da 1 km’dir. Doğal olarak bu durum hem Kürtler hem de Araplar için önemlidir. Bu yüzden herkes Telafer’e hâkim olmak yani sınıra yakın olmak istemiştir. Diğer etken, Telafer’in tahıl ambarı olmasıdır. Gerek Telafer’in içinde gerek çevresinde yüz binlerce dönüm tarım arazisi vardır. Bu arazilerdeki tahıl üretimi Irak’ın genel ihtiyacının karşılaması bakımından çok önemlidir. 

Telafer, nüfusunun büyüklüğü ve bu denli stratejik bir önemi sahip olmasına karşılık neden il yapılmadı? Neden “Ortadoğu’nun en büyük ilçesi” durumunda kaldı? 
Bunu ancak tarihi arka planıyla açıklayabiliriz. 1920’de İngiliz işgaline karşı Telafer’de bir mücadele verildi. 1925’te BM’den bir komisyon geldi. Bu komisyonda Türkiye’den ve diğer devletlerden toplam 5 kişi vardı. Telafer kalesinde Molla Tahir diye bir camii vardır. Orada bütün aşiret başkanlarını topladılar. Telaferli aşiretlere kararınızı verin dediler. 

Telafer’in nereye bağlı olmasını istiyorsunuz diye sordular. Irak’a mı Türkiye’ye mi diye. Seyid Abdülmüttalip, Telafer’in önde gelenlerinden biriydi. Yaşlı ve 
aydın bir insandı. Aşiretler arasında sözü geçerdi. Aralarında konuştular ve Seyid Abdülmüttalip biz Osmanlı devletine bağlı olmak istiyoruz dedi. 
Fakat Musul’un valisi Arap’tı ve Abdülmüttalip ile tartışmaya girdi. İşte o zaman Abdülmüttalip Osmanlı bayrağını çıkartarak yaşasın Türkiye, yaşasın Osmanlı dedi. 

Bu olay 1925’te gerçekleşti. Komisyon bunlar istiyorlarsa Türkiye’ye bağlansınlar dedi. Ama ondan sonra ne olduğunu kimse bilmiyor. O zaman bütün Rabia’nın arazisi Telafer’e aitti. Her köy bir Telafer aşiretinindi. Sonra İngilizler, o tarım arazilerini Telaferlilerin elinden alıp Arap olan Şammarlara verdiler. Bir çizgi çekerek Suriye sınırı, Türkiye ve Telafer’in arasına Arapları yerleştirdiler. Araplara bu sınır arazilerini verdiler. Bunlar 1926 Ankara Antlaşması’ndan sonra oldu… O tarihten sonra Telafer Türkmen şehri olarak damgalandı. Saddam 1977’de Telafer, Necef, Duhok, Tikrit olmak üzere 4 ilçenin vilayet olacağını ilan etti. 3’ü oldu ama Telafer hem nüfus hem de alan açısından diğer üçünden büyük olmasına rağmen vilayet olamadı. Neden olmadı? Saddam Hüseyin, bir toplantıda tamamı Türkmen olan Telafer’in vilayet olması durumunda, 
Türkiye’ye bağlanmak isteyeceğini söyledi. ‘Bu nedenle Telafer’in il olmasına kesinlikle izin vermeyiz’ dedi. Bu böyle sürdü. Telafer hep mercek altında kaldı. 2002’nin son günlerinde Telafer vilayet olmalıdır diye bir karar çıktı. Peki, bu nasıl olacak? ‘Baac ilçesi ile Kürt, Türkmen, Arap ve Yezidilerin yaşadığı Sincar ilçesi Telafer’e bağlansın, hepsi birlikte Cezire adıyla bir vilayet olsun dendi. Saddam rejimi devrilince hükümet Arap ve Kürtlerle doldu. Kürtler zaten Telafer’in vilayet olmasını istemiyordu. Çünkü Sincar ve Zammar’ı kendi bölgesel yönetimlerine dâhil etmek istiyorlardı. Ama Telafer il olursa bu iki ilçe Telafer’e bağlanacaktı. Bu nedenle Kürtler buna hep karşı çıktılar ve günümüze kadar engel oldular. 

Telafer’in vilayet olması Irakta yeni bir siyasi güç merkezi yaratabilirdi. Çünkü Telafer, Kürtlerin hayal ettiği Suriye, Türkiye, İran ve Irak üçgeninin tam ortasında bulunuyor. Suriye ile Kürt bölgesi arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Telafer o yüzden Kürtler için hedef. Telafer’i alırlarsa Sincar’ı kendilerine bağlayacaklar; Sincar’ı bağlayınca da Kamışlı’ya kadar ulaşacaklar. Telafer’in sosyal ve siyasal yapısı hakkında biraz bilgi verir misiniz? Aşiret yapısı nasıldır, halk nasıl yaşar, aşiretlerin durumu nedir? Telafer sistemi aşiret sistemidir. Bir aşiretin içinde hem Sünnilerin hem de Şiilerin hatta Alevilerin de var olduğu durumlar vardır. Telafer’in kuzey, doğu ve batısında Sünniler, güneyinde 
ise Şiiler yaşamaktadır. Telafer’in sistemi aşiret sistemidir. Telafer’den dışarı kız vermezler. Aşiretler arası dahi olmaz neredeyse. Daha çok aşiret içi evlenmeler olur. Ekonomik olarak yaşam kaynağımız ziraattır. Çiftçilikle geçiniriz. İşgal öncesi dönemde Telafer’de zeytin, incir ağaçları ve üzüm bağları olduğunu biliyoruz... Telafer’de binlerce dönüm ziraat arazisi var. İncir, zeytin ve nar ağaçları var. Her aşiret bunlardan pay alıyor. Bir de bizim en fazla uğraştığımız şey arpa buğdaydır. Tabii ki sadece tarımla ilgilenmiyorduk. Saddam zamanında 3000’den fazla Telaferli subay görev yapıyordu orduda. Ordudaki bu ayrıcalıklı durumun nedeni neydi? 

Çünkü İran-Irak savaşında en yetenekli subaylar, sınır savaşlarında en iyi işler yapan askerler Telaferli subaylarıydı. 
Bir başka konu ise Telaferlilik kimliği. Bu kimliğin önemi konusunda nelere söylenebilir? 
Her şeyden önemlidir. Telaferlilik tek bir aşiret olmaya benzer. Tüm Telaferliler birbirini bilir. Bu son mahalli seçimlerinden sonra Telafer’deki Şii ve Sünniler bir araya geldiler. Daha önce aralarında kavga vardı ama şimdi, Şiiler keşke Telafer vilayet meclisinde Sünniler olsaydı diyorlar. Sünnilerde aynı şekilde keşke bir adayımız da Şii olsaydı diyorlar. Şu anda aşiretler arasında, genel listede Telaferliler tek bir liste altında bulunsun diye bir görüş birliği var

Telafer’in vilayet olması Irak’a ve Türkmenlere ne kazandırır? 

Telafer nüfusunun tamamı Türkmen olan bir vilayet olur. Bu Kerkük’e de destek olur, Tuzhurmatu’ya da. Hatta Diyala’nın Türkmenlerine de destek verir. Vilayette konuşmayla ilçede konuşmak farklıdır. Peki, Irak’a ne kazandırır? Telafer vilayet olursa, Türkiye’yle olan sınır canlanabilir. Her iki devlet ticari ve kültürel ilişkiler bakımından bu işten büyük faydalar sağlar. Bu konuda kimsenin hiçbir tereddüdünün olmaması gerekir. Biz tarihin hiçbir döneminde Irak’a ihanet etmedik. Ülkemize her zaman sadık kaldık ve onun için her türlü fedakârlıkta 
bulunduk. Yeni bir sınır kapısı açılırsa bizler başkalarına göre Irak’a çok daha fazla yarar sağlarız. Irak’ın kuzeyinde tek bir sınır kapısının bulunması, Kürtlerin elinde bir kozdur. Ovacık’tan sınır kapısı açılması ise Irak’ın milli menfaatleri için bir tür denge sağlar ve bu durumdan tüm Iraklılar istifade eder. Telafer’in altyapı imkânları ve hizmetleri konusunda neler söylenebilir? 

Telafer’de en büyük sıkıntımız su. 10 günde bir her semte günlük 2 saat su veriliyor. Gıda karneleriyle alınan yardımların niteliği nedir? 

Bazı zamanlar geliyor, bazen 3-4 ay gelmiyor. Mesela un, şeker, pirinç gelmez. Son günlerde de yardımlar Kürtlere bağlandı. Kürtler her şeylerini günü gününe aldıkları halde bizimki 3-4 ay gecikir. Deterjan 1 yıl gelmedi Telafer’e. Neden? Bizim gıdalarımızın gönderilmesini Duhok vilayetine bağladılar çünkü. Duhok vilayetindeki Kürtler her şeyi aldılar ama bize bir şey vermediler. Şimdiye kadar hiçbir hükümet bizim su sıkıntımızı çözmedi. İçme suyu konusunda çok büyük sıkıntımız var. Telafer’deki elektrik şebekesi Abdülkerim Kasım zamanından 
kalmadır. Daha önce elektrik 16 saat verilirken işgal sonrası 2 saat elektrik verilmeye başlandı. Telafer’de 3 veya 4 katlı bir bina yoktur. 

Park, otel, kültür merkezi yoktur. İlkokul, ortaokul, lisede toplamda 2200 öğretmenimiz vardır ancak bunlar için bir sosyal tesis yoktur. 
Kadınlar için de herhangi bir sosyal tesis yoktur. Bu nedenle dışarıya çıkamıyorlar. Bundan sonraki en büyük sıkıntımız sağlık. Hastane var 
ama çalışmıyor, içinde çok az yatak var. Diğer bir sıkıntımız da okullar. Telafer’de her sınıfta 90 çocuk eğitim görüyor. Yani çocuklar, tabiri caizse kucak kucağa oturuyorlar. Ben lisede matematik öğretmeniyim. Benim sınıfımda 60-70 kişi aynı sınıfta oturuyor. 45 dakikalık derste bu kadar çocuğa nasıl eğitim verilebilir. Bizim en büyük sıkıntılarımız bunlardır. Bundan sonraki süreçte hem Irak hükümetinden hem de komşu ülkelerden beklentileriniz nedir? Özellikle Türkiye’den ne bekliyorsunuz? Birer Iraklı olarak öncelikle Irak hükümetinden 
beklentimiz şudur. Biz 1920’den bugüne kadar Irak toprakları ve beraberliğimiz için birçok fedakârlık yaptık. Bizim insanlarımız savaşlarda şehit oldu. Biz Iraklılar olarak en temel hukuki haklarımızı istiyoruz. Vilayet olmak, elektriğe, suya, kültür merkezine, okula sahip olmayı istiyoruz. 
Biz Türkiye hükümetinden, Türk cumhuriyetlerinden bize yardım etmelerini istiyoruz. Daha fazla gencimizin Türkiye’ye getirilip eğitim görmesini ve sağlık konusunda Türkiye’nin bize yardım etmesini istiyoruz. Irak’ta Türkmenleri nasıl gelecek bekliyor? 
Ben Türkmenlerin durumunun 1-2 senede düzeleceğini düşünmüyorum ancak 5-10 sene içinde Türkmenler hak ettikleri yeri bulacaklardır. 
Haklarını birlik olup korumaları gerekiyor. Ama benim düşünceme göre Türkmenler silah yoluyla bir yere gelemez. Türkmenlerin haklarını 
elde edebilmesi için aydınlarıyla kültürel faaliyetleriyle çalışmaları gerekir. Ben eminim 10 yıl sonra Türkmenler merkezdeki hükümette bakanlık, başbakan yardımcılığı ve hatta devlet başkanlığı da alabilir. Sorularımızı içtenlikle yanıtladığınız için teşekkür ederiz. 

Ben de Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’ne, Telafer halkına gösterdiği yakın ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. 
ORSAM’ın Telafer’le ilgili hassasiyetinin başkalarına da örnek olmasını diliyoruz.


ORSAM: Öncelikle bize Türkmen Meclisi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? 


           Muhammed Tahir2*: 
2*. Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Muhammed Tahir 14 Ekim 2009

Irak Türkmen Cephesi Merkezi Erbil’den Kerkük’e taşımadan önce Meclis, “Şura” olarak anılıyordu. Irak Türkmen Meclisi’nde her dönem 4 
senedir ve şu an 3. dönemdeyiz. Bildiğiniz gibi her toplumun bir kurultayı vardır. Irak Türkmenlerinin de kurultayı var tabi. O kurultaydan bir meclis doğuyor. 
Esasında Meclis, Telafer’den Mendeli’ye kadar üyeleri olan yani tümTürkmeneli’yi kapsayan bir kuruluş. Meclis üyeleri bir şekilde kurultayın üyeleridir. Telafer’de Musul’da, Kerkük’te, Tuzhurmatu’da, Bağdat’ta, Erbil’de, Diyala’da yani nerede Türkmen nüfusu varsa orada birer seçim yapılıyor ve listeye adını 
yazdırıp seçilenler üye oluyor. Seçim prosedürü bildiğiniz gibi bellidir. Türkmen Meclisi şu anda 71 üyeden müteşekkil bir kurumdur. Bu Meclisten 
de Irak Türkmen Cephesi’nin başkanı seçim yoluyla belirleniyor. Ayrıca Irak Türkmen Meclis Başkanı ve iki yardımcısı da buradan aynı şekilde 
seçiliyor. Irak Türkmen Meclisi artık tam bir parlamento şeklini almıştır ve hukuki bir kuruluştur. Talimatlar ve kararlar buradan çıkar, 
yürütmeye gelir ve yürütme bunu uygulamaya alır. 

Irak Türkmen Meclisi’nin amacı nedir? 

Türkmenlerin sorunları tartışılıp politika mı üretilmektedir? Tabii ki. Asıl amaç Türkmen halkının ve Türkmeneli’nin sorunlarını tartışıp politika üretmektir. 
Sorumlu vekiller Meclis’teki oturumlarda tartışılmasını önerdikleri bölge sorunlarını dile getiriyor. Bunun sonucunda o soruna ilişki bazı kararlar alınıyor. 
Toplantı sonunda politika belgesi diyebileceğimiz bir sonuç ortaya çıkıyor. Bunu da Türkmen Meclis Üyelerinin onayına sunuyoruz. Onay açık oylama sistemiyle gerçekleşiyor. Bunun sonucunu da Türkmen politik sahnesinde görüyoruz. Hepimizin bildiği gibi 2003’te Irak’ta büyük bir değişim yaşandı. 

Bu değişimden sonra Türkmen Meclisi ne gibi kararlar aldı? Irak Türkmen Cephesi Türkmenlerin politika uygulayıcısı olarak, alınan kararları uygulayabildi mi? 

Bu aslında çok önemli bir soru. Siyasi kararlar yüzde yüz uygulandı. Mesela bundan önceki dönemde Irak seçimleri oldu. Seçimde birtakım görüşler ortaya atıldı. Bu görüşler uygulanmak üzereyken yetkili kişiler kararların ancak Irak Türkmen Meclisinin onayıyla alınabileceğini söyledi. Irak Türkmen Meclisi saatlerce tartıştı, fakat onay çıkmadı. Irak Türkmen Cephesi de bu politikayı yürütmedi. Yani tüm görüşler Irak Türkmen Meclisinde tartışılıp onay alabildiyse uygulandı. 

2003’ten sonra Türkmenlerin durumunu bize tanımlar mısınız? 

2003’e kadar Türkmen kelimesini kullanan kişi ceza alırdı. O kelimenin cezası rejim tarafından hapse atılarak hatta idam edilerek çekilirdi. Onun 
için 2003’ten önce “Türkmen’im” diyen çok az insan vardı. 1990’larda merkez Erbil’deydi. “Güvenli Bölge” dedikleri yerde Irak Türkmen Cephesi faaliyet 
gösteriyordu. Birçok bölgede yapılan muhalefet toplantılarında kendisini ispat etmiştir. 2003’te rejim düştükten sonra Irak Türkmen Cephesi merkezini 
Erbil’den Kerkük’e taşıdı. 

Bütün Türkmeneli’nde il başkanlıkları, bürolar kuruldu. Köylerde çalışmalar yapıldı. Ama “Siz Türkmen olarak hakkınızı aldınız mı?” diye sorsanız “Şu ana kadar hayır” derim. Bazı özel gurupların baskısı neticesinde haklı olduğumuz durumlarda bile sonuç alamadık. İnşallah mücadele, diyalog ve gerekirse başka yolları deneyerek bu hakları elde edeceğiz. 

Bölgede 3 milyona yakın bir Türkmen varlığından söz edilmektedir. Fakat bunu ne seçimlerde ne de diğer platformlarda yansıtamıyorlar. Bunun sebebi nedir? 
Türkmenler 2003’ten bu yana ne yapamadı da böyle oldu? Sağ olsun yetkililerimiz mücadelede eksik kalmadı. Fakat doğru ve dürüst bir sayım olmadı. 
Etnik yapıya göre bir sayım olsa gerçek Türkmen nüfusu ortaya çıkar. Sayım olmayınca da ne desem yanlış olur. Mesela biz seçimlerde Amara’dan aday çıkarmadık. Bunun da bir nedeni var. Hepimiz kardeşiz bunun sağı solu olamadığına inanıyorum. Fakat bu işin bir de Şii- Sünni boyutu var. Bazı Türkmen kardeşlerimiz Şii’dir ve Şii partilerine oy veriyor. Sünni kardeşlerimizin de bir kısmı Sünni partilere mensup ve onlara oy veriyor. Seçimlerde kökenin ne olduğu sorulmadığı için de Türkmen nüfusu gerçekçi bir biçimde ortaya çıkamıyor. Onun için, biz ancak doğru bir sayım yapıldığında nüfusumuzu bilebiliriz. 
Fakat altını çiziyorum ki 3 milyondan az değiliz ve hatta fazlayız. Hakikaten büyük bir mücadele gösterildi. Ama bir gerçek vardır ki; kuruluşlarımızın içinde 
farklı sapmalar yaşanmaktadır. Bu yüzden haklarımızı almada güçlük çekiyoruz. Aslında çok hak elde ettik ama Irak şu an Amerikan işgali altında. 
Amerika’nın dediği oluyor, demediği olmuyor. Bu bir gerçek. Televizyonlarda ve gazetelerde gösterilen hürriyet diye bir şey yok, Amerika’nın söylediği oluyor. 
Esasında bizim haklarımızı vermeyen Amerika ve Amerika’ya bağlı hükümettir. Hükümet Amerika ne diyorsa onu yapıyor bu da bir gerçek. Türkmenler ne yaparsa yapsın, Amerika istediğini yapar. 

Her şeyi Amerika’ya bağladık, peki önümüzdeki seçimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Yine Amerika’nın istediği mi olacak? Türkmenlerin 2005’teki seçimlerden farklı olarak uygulayacakları bir politika var mı? 

Eğer geçen seçimlerdeki gibi hile olmayacaksa bu seneki seçim bambaşka olacak. Özel yollarımız var onu da açıklamak istemiyorum. 
O çeşitli yollarla 15-20 milletvekili çıkartacağız. Ümidimiz bu ve inşallah bu gerçekleşir. Ama çalışmalarımız oluyor. İnşallah birlik ve beraberlik içinde geçecek bu sefer. 
Komisyonlarımız kuruldu, çalışanlar başladı, partiler başladı, Irak Türkmen Cephesi başladı. Herkes birden başladı, ama birlik ve beraberlik içinde, söz birliği içinde. Onun için bu seçimde neticeler başka olur, istediğimiz yere ulaşma imkanımız vardır. Türkmenler parti bazında dağınık gibi gözükse 
de Türkmenler adına alınan her karar birlik ve beraberlik adına alınmıştır. 

Önümüzdeki seçimlerde Türkmenleri çok umutlu görüyoruz. 

Çok umutluyum. 

Irak’ın genel siyaseti hakkında konuşalım biraz. Bu seçimlerden sonra nasıl bir tablo ortaya çıkar? Şimdi bunu tahmin etmek biraz zor. Çünkü bu 
seçim sonucu ne olacak, ne çıkacak sandıktan hiç kimse bilemez. Sandıktan çıkacak sonuçlardan sonra o düşünülebilir ama şu anda bir şey belli değil. 
Ancak tahminimize göre, gelecek dönem farklı bir dönem olacak. Biraz önce söylediğim gibi, sandıktan ne çıkar ne çıkmaz belli olmaz ama görünüşe göre bu seçimde neticeler farklı olacak. Mesela, Şiiler şu anda istese de istemese de Irak Başbakanı Nuri El-Maliki bir liste hazırlıyor, başka Şii gruplar başka liste 
hazırlıyor. Ben Şii grupların 2005 seçimlerindeki kadar oy çıkaracağını düşünmüyorum. Mesela Sayın Maliki’nin listesi var ve bunda Şii de var Sünni de var. Sünni adaylar da almış içine. Sünnilerden belki oy alamaz belki de çok az alır; ama Şiiler buna artık eskisi gibi oy vermez. 

Neden? Çünkü içine başkalarını da almış ve Şii birliğini bozmuştur. Şimdi Şiiler mutlaka Şii listelere verirler. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. 
Sünniler de Sünni partisine verir; ama Kürtler de Sünni olmasına rağmen Kürt partisine oy verir. Yani Irak’taki bu mezhepsel ve etnik ayrım devam etmektedir. 
Amerika sonrası Irak için nasıl bir tablo öngörüyorsunuz? Amerika Irak halkı ve dünyaya doğruları söylememektedir. Benim şahsi görüşüm, şehirlerden 
çekiliyoruz diyorlar ama bu gerçekleşmiyor. Musul’un içinde Kerkük’ün içinde Amerikalılar geziyor. 2010 veya 2011’de Irak’tan tamamen çekileceğiz demeleri de gerçekçi değil. Bir de çekildikleri zaman peşmerge kuvvetlerinden, Irak güçlerinden ve Amerikan askerlerinden oluşan bir gücü Musul ve Kerkük’e yerleştirmeyi planlıyorlar. 
Çekildikten sonra Amerikan güçlerini yine oraya koyuyorsun, geri dönüyorsun. Bu bir çelişkidir. Amerika’nın iddiaları doğru değildir. 

Bunu herkes biliyor, kendileri de biliyor. Irak’la uzun dönemli bir anlaşma imzalıyor, şehirlerden çekileceğini açıklıyor. Birkaç ay sonra bir karar çıkarıyor, çeşitli bölgelere peşmerge ve Irak kuvvetlerinin yanında Amerikan kuvvetlerini de koyuyor. Nerde bunun çekilmesi? Bu gerçeği herkes bilmelidir. Hepimiz Irak’taki siyasetle ilgileniyoruz, ancak çoğumuzun Irak’taki sosyal ve ekonomik durum hakkında çok az bilgisi var. Bu konudan biraz bahsedebilir misiniz? 

Türkmen bölgesi daha önemli bence. Gençlerimizin büyük bir kısmı üniversite mezunu olmasına rağmen yıllardan beri işsizdir. İş yerleri çok az ve açıkçası büyük bir ekonomik sıkıntı var. Irak’ın diğer yerlerinde de bu geçerlidir. Yani alışveriş yerlerinde, pazarlarda her şey var ama olan her şeyi Iraklıların yüzde beşi alabiliyor, yüzde doksan beşi alamıyor. Hem pahalı hem de ekonomik durum zayıf olduğu için alamıyorlar. 
İş yok, iş olmadığı için para yok, para olmayınca da alamıyorsun. Bu bir gerçek. Sadece Türkmeneli’nde değil Irak’ın tamamında geçerli ama en çok Türkmeneli’nde var. Sürekli Türkmeneli vurgusu yapıyorsunuz, bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak daha özele indiğimizde sizin Telaferli 
olduğunuzu biliyoruz. Bu noktada Telafer’in özel durumu ve konumundan yola çıkarak bir Telaferli gözüyle oradaki durumu anlatabilir misiniz? 

Telafer’in Irak ve dünya haritasında çok önemli bir yeri var. Suriye sınırına 60 km, Türkiye sınırına 60-70 km. Telafer bildiğiniz gibi Irak’ın en büyük ilçesi. 
Birçok kez öneri sunulmasına rağmen Telafer’in il olamayıp ilçe kalmasının sebebi, ilçenin Türkmen olmasıdır. Telafer yüzde yüz Türkmen’dir. 

Ben Telaferli olduğum için söylüyorum, Telafer’e Musul’dan, Bağdat’tan veya Irak’ın her yerinden insanlar gelip oturuyor. 
Ancak gelen insanımız farz edelim Arap, Musul’dan çoğunlukla Araplar geliyor. Ancak 5- 10 sene içinde kendini Telaferli hissediyor. Neden Telaferli hissediyor? 
Telafer’e gelen Arapların çocukları Telafer’de yaşamaya başlıyor, orada büyüyor ve Türkmen gibi oluyor. Bu yüzden o çocuklara Arapça adın ne dediğin zaman anlamıyor. 
Türkçe sorarsan hemen cevap veriyorlar. Bir örnek vereyim, 2004’te Telafer’de geçen bir olayı aktarıyorum. Telafer’de bir Amerikan askeri aracının başına Telaferli çocuklar toplanıyor. 

ABD’li askerler çocukların oradan uzaklaşmasını istiyor ve oradaki tercüman çocuklara Arapça bölgeden uzaklaşmalarını söylüyor; fakat çocuklar hiçbir şey anlamadıkları için bölgeyi terk etmiyor. Amerikan askerleri şaşırıyor ve kovalamaya başlıyor. Aralarından biri ben onlara gitmeleri gerektiğini anlatırım diyor ve Türkçe olarak evlerine gitmeleri gerektiğini anlatıyor. 

Türkçe anlattıktan sonra aracın başında kimse kalmıyor. Tabii askerler şaşırıyor. Bunu nasıl yaptığını soruyorlar. O da “bunlar Türk, Türkçe’den başka dil bilmezler”, diyor. 
Bu askerlerin başında duran komutan da “demek söyledikleri gibi gerçekmiş, gerçekten de Telafer bir Türk şehriymiş”, diyor. Bu örnek çok önemlidir. 
O günden sonra ne zaman bir Amerikalıyla konuşsam Telafer’in bir Türk şehri olduğunu kabul ediyor. İşte bu Telafer’in gerçeği. Fakat ekonomik açıdan Telafer çok fakir. 
Aslında Telafer ekonomik anlamda önemli bir yer, Ortadoğu’nun tahıl ambarı. Ancak bildiğiniz gibi Telafer son dört senede yeterli yağış alamadı. O yüzden hiç 
ekin çıkmadı. Ekin olmayınca Telaferliler ekonomik açıdan zor günler geçiriyor. Öte yandan Telafer’in tarım alanları ABD operasyonları zamanında da oldukça zarar gördü. 
Telafer nüfusundaki mezhepsel farklılıklardan söz etmediniz. Son zamanlarda Telafer halkının yeniden eski günlerine döndüğü ve Şii-Sünni ayrımını ortadan kaldırdığını görüyoruz. 

Şu an Telafer’deki durumdan biraz bahseder misiniz? 

Biz Telaferliler birbirimizin Şii ya da Sünni olmasıyla ilgilenmedik. Binlerce Sünni kızı Şiilerle ve binlerce Şii kızı Sünnilerle evlendi. Bir evde, aynı anadan aynı babadan kardeş gibi yaşadık. 

Bizde katiyen ayrım yoktu. Kim yaptı bu ayrımı? Bildiğiniz gibi Irak, Amerika tarafından 2003 yılında işgal edildi. Başarılı olamayacaklarını anlayınca önce Telafer’de diğer Türkmen şehirlerde olduğu gibi ayrım başlattılar. Telafer toplum halinde bir Türkmen şehridir, hiç kimse bunu ne Arap yapabilir ne Kürt yapabilir. Ne Kürt yaşayabilir ne Arap yaşayabilir, gelen Kürt ve Araplar Türkmen oluyordu, Telafer’in yapısı buydu. Etnik ayrım yoluyla Telafer’in parçalanamayacağını anlayınca başka bir yola başvurdular ve Şii-Sünni meselesini ortaya attılar. İnsanımızı insanımıza kıydırdılar. Ama bu da geçicidir. Şu anda çok şükür Irak eskiye göre çok daha iyi ve inşallah günden güne daha iyiye gidecek. Gördüğünüz gibi bir Telaferli olduğum halde bunu söylüyorum Irak günbegün daha iyiye gidiyor. 

Zaten aldığımız haberler hep olumlu. Türkmenler için başka bir kilit nokta ise Kerkük. Kerkük için neler söyleyebilirsiniz? Şu anda Kerkük’teki durum nedir? Kerkük için nasıl bir çözüm öneriyorsunuz? Ve Türkmenler bunun için ne yapacak? 

Türkmenlerin belli bakış açıları var. Türkmenlerin görüşü, Kerkük bir Irak şehridir ve aynı zamanda Türkmen yapısına sahiptir. Başka bir şehirden birine sorsak Kerkük ne şehridir diye, cevap Kerkük bir Türkmen şehridir olacaktır, bu bir gerçektir. Baskılarla Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmek istiyorlar ama bu da olmayacak. Bize göre Kerkük bir Irak şehridir, bir kardeşlik şehridir ve Kerkük Kerkük kalacaktır. Kerkük hiç kimseye bağlanamaz, bağlanırsa ancak merkezi hükümete bağlanır. Kerkük için çözüm önerimi sordunuz, il üyeleri olarak bizim önerimiz çok açıktır. Bunu tüm taraflar kabul etti; fakat maalesef Kürt tarafı kabul etmiyor. Bizim ve Kürt tarafı hariç herkesin kabul ettiği 
gibi en ideal çözüm Kerkük yönetiminin %32’lik paylaşım esasına göre Türkmen, Arap ve Kürtler tarafından paylaşılması ve Hıristiyanlara da %4 pay verilerek il meclisi kurulmasıdır. Böylece kardeşçe bir şehir meydana getirilecektir. Herkesin bunu kabul etmesi gerekir; çünkü başka bir çözüm yolu yoktur.

Irak’ta Türkmenler deyince hep Türkiye’yle ilişkilendiriliyor. Konuşmalarınızda dikkatimi çeken bir nokta Türkiye’den hiç bahsetmemeniz oldu. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Türkiye’nin Irak politikası hakkında ne düşüyorsunuz? 

Türkiye bizim için bir komşu devlet ama Türkmenler için diğer komşu devletlerden farklı. Neden diye soracaksınız? Siz bir Türksünüz, ben Iraklı bir Türkmenim ve aynı dili konuşuyoruz. Bu dil bizi bağlıyor. Ayrıca Türkiye sadece Türkmenler için değil, tüm Irak ve Ortadoğu için önemli bir ülke. Bildiğiniz gibi 600 yıl Osmanlı Devleti bu topraklara hükmetti. Bu nedenle bağlantımız çoktur. Bizim Türkmen olarak dil, din ve akrabalık bağlantımız var. Bizim bir sürü akrabamız Türkiye’de ve Türkiye’deki insanların Irak’ta yaşayan akrabaları var. Ayrıca ben bir Irak vatandaşıyım ve Türkiye ile sınır komşusuyuz. Türkiye’nin Türkmenlere yardım ettiği de bir gerçektir. Irak’ta bir patlama sonrası 
yaralılar Türkiye’ye getiriliyor. Ama Türkiye etnik ve dini ayrım yapmadan bunu yapıyor. Bu yüzden Türkmenleri de getirmesi doğaldır. 

Bu neden eleştiriliyor? Türkiye Türkmenler için büyük bir dayanaktır. Bu yüzden Türkiye bizim için farklıdır. Tabiri caizse Türkiye bizim gözbebeğimizdir. 
Çok basit bir örnek vereyim, Filistin meselesi onlarca yıldır tüm Arap devletleri tarafından savunuluyor. Neden peki? Çünkü Filistin bir Arap devletidir. Şimdi size soruyorum; beni de Türkiye’ye Türklük bağlasa suç mu ayıp mı? Iraklı, Suriyeli, Yemenli, Katarlı bir Arap neden üzülüyor Filistin’e? Çünkü Araplar. Ben de bir Türkmenim ve Türklerle bağlantımın olması çok normal. Bunu kimse tuhaf karşılamasın. Bu yüzden Türkiye’yle Türkmenlerin bağlantısı tartışıldığı zaman benim garibime gidiyor. 

Peki, ne bekliyorsunuz Türkiye’den? 

Her şey bekliyorum Türkiye’den. Ağabeylik, kardeşlik bekliyorum; çünkü Türkiye Türkîler için bir ağabeydir bunu kabul etmek gerekir. 
Türkiye üstüne düşen her şeyi yapmaktadır. Yapmadığı hiçbir şey yoktur. Ben Türkmen olarak yalnız değilim. Belki bana başka bir gözle 
bakıyor Türkmen olarak; ama Irak’ın faydasına her şeyi yapıyor. Irak’ın her yerinde bunu yapıyor, yardıma her zaman koşuyor. Her zaman 
Türkiye Irak’ın birliğini ve beraberliğini istiyor. Bundan büyük ve güzel bir şey var mı? Son soru olarak Türkmenler için nasıl bir gelecek bekliyorsunuz? 

Ben inanıyorum önümüz açıktır. Ulaşamadığımız haklarımıza da ulaşırız, hakkımızı alırız. Irak Türkmenleri, Irak’ın üçüncü kurucu halkıdır, 
Irak devletinin çimentosudur. Türkmenler olmasaydı, Irak parçalanmıştı. Bu büyük gerçeği herkes kabul etmeye mecburdur. Irak’ın birliğini 
ve bütünlüğünü savunan bir taraf varsa o da Türkmenlerdir. 

Değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. 
Ben teşekkür ederim. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder