AĞRI İSYANLARI 1926 – 1930 BÖLÜM 8
E) ERMENİLERİN İSYANA ETKİLERİ VE HOYBUN ÖRGÜTÜ
Dıs destekli olan ve Hoybun Örgütü tarafından yönlendirilen Agrı isyanı, Agrı Dagı ve çevresinde patlak verdi. Agrı isyanlarının temelinde siyasi Kürtçülük hareketi ile İngiliz, Ermeni ve Fransız kıskırtması yatmaktaydı. İsyanı yönlendiren ise Kürt-Ermeni dayanısmasını temsil eden Hoybun cemiyetiydi.87 Bu cemiyetin kurulusu ile Kürt sorunu yeni bir döneme girdi.
Bu dönem, Birinci Dünya Savası sonrası baslayan Kürt sorununun uluslararası boyut kazandıgı bir dönemdir.88
Bazı kaynaklar isyanın baslangıcında kesin sonuçlu bir zafer alınamamasının, isyancıları destekleyecek Ermeni katkılı HOYBUN örgütünün kurulmasına yol açtıgını iddia ederler. Ancak bazı yorumlar da Hoybun’un önceden kurularak isyanı planladıgı yönündedir.
İsyanı örgütle beraber baslatan yorumlar, isyanın da 1927’de basladıgını kabul eden yorumlardır. Artık örgüt kurulduktan sonra isyancılar arasında Hoybun adı da sık sık geçecektir. Bizim görüsümüze göre ise Hoybun Örgütü Agrı İsyanını gerçeklestirmek üzere kurulmus bir örgüt degildir. Ancak sonradan isyana sahip çıkarak, isyanın daha da büyümesine ve yayılmasına sebep oldugu söylenebilir.
Örgütün kurucuları arasında Tasnak Ermenileri de vardı. Ermeni Tasnak Partisi, Sovyet Hükümeti rejimine karsı olup, batılı devletler lehine çalısıyordu.89 Tasnaklar, Büyük Ermenistan’ın teskili için yalnız Türkiye’yi degil Rusya’yı da maglup etmek gerektigini programlarına koymuslardı.90 Bu konudaki çalısmalarına ise çok önceden
baslamıslardı. 1896’dan itibaren Erzincanlı Keri (Kavafyan) adlı bir Tasnak propagandacısı Tunceli (Dersim) bölgesine yerleserek propagandalar yapmıstı. Tasnaklar, Cenevre’de Arap harfleriyle yazılmıs “Kürtçe“ bildiriler hazırladılar. Bu bildiriler, propagandacılar vasıtası ile Dogu ve Güneydogu Anadolu’da Kürtlere dağıtıldı.91
Hoybun Örgütü’nün kurulusu o yıllarda arayıs içinde olan Ermenilerle Kürtlerin ortak paydada bulusması ile oldu. Denilebilir ki; Ermeniler, dıs tahriklere kapılarak isyandan çok daha önce bölgede arayıslar içerisine girmislerdi. Kendilerine yardım için söz vermis bulunan ve bir zamanlar Türkiye’yi de yenen İngiltere’ye çok büyük bir güven besliyorlardı.92 Onların düsüncesine göre; her türlü karısıklık yalnız ve ancak Türkiye’yi zayıflatırdı. Bu ise Ermenilerin kendilerinin faydalarına gördükleri bir husustu.93
Bu arada, Kürt milliyetçiler de örgütlenme arayısı içerisine girmislerdi. Şeyh Sait isyanından sonra isyancıların çogu İran, Irak, Suriye ve Mısır’a kaçmıslardı. İskender Bey 94, Dr. Sükrü Mehmet (SEKBAN) ve diger Kürt milliyetçileriyle görüstü. Seyh Sait’in büyük oglu Ali Rıza ile de haberleserek hep beraber bir kongre toplanmasına karar verdiler.95 Kongre sonunda Kürtlerle bir örgütlenme kurdular. Bu örgütlenme, Agrı olaylarının baslamasıyla önem kazandı.
Özellikle olayların büyümesi ve İran, Suriye ve Türkiye’deki Kürtlerin de olaylara karısabilmesi için daha genis çaplı bir örgüt gerektigi ortaya çıktı. 1926–1927 yılları arasında bu yöndeki çabalar devam etti.
İsyanı planlayanlar, Seyh Sait olayında da görüldügü gibi Kürt isyanlarının Türkiye’de pek basarılı olamadıgını degerlendirdikten sonra, Ermeni – Kürt isbirligine yönelmenin sart oldugunu tespit ettiler. Örgütlenmeyi de bu yola kanalize ettiler. Tasnak liderlerinin tecrübeleri ve uluslararası gücü ile, Kürt asiretlerinin insan kuvvetlerinden istifade etmeyi planladılar. Bu dogrultuda İskender Bey aynı zamanda Ermenilerle temas halindeydi.
Ortadogu Ermenilerinin liderlerinden Nubar Pasa ile uzlasmaya da gitmisti.96
İskender Bey’in Ermenilerle yaptıgı anlasmaya göre, anlasmazlık nedeniyle uzun zamandır Ermenilerin Kürtler aleyhinde yaptıkları propagandalara son verilmesi
kararlastırıldı.97 Aslında Tasnak partisi, Ermeni-Kürt iliskilerinde bir uyusma saglanabilmesi için uzun süredir çaba harcamaktaydı.98
Alınan kararlar sonunda kurulması düsünülen örgüt (Hoybun) ile iliskili ilk toplantının Irak’ta yapılması planlandı ve 1927 Subat’ında yapıldı. Bu toplantıya Tasnak örgütü üyelerinden Emirizyon ve Sultan Aris katıldılar.99
Hoybun Cemiyeti’nin kurulmasında İngilizlerin de rolü oldu. Bu ilk toplantıya İngiltere’yi temsilen Yüzbası Moltfoltre katıldı ve bir nevi organizatörlük görevini üstlendi. Bu ilk toplantıda Türkiye’de yapılması düsünülen isyanın planları ele alındı.100 Buna göre;
“
1. İngilizler Kürtlere para yardımının yanında lüzumu halinde silah ve mühimmat yardımı yapacaklardı.
2. Nasturi’ler, Kürt kıyafeti giymek suretiyle Kürtlerin yanında isyana katılacaklardı.
3. İsyan öncesi hazırlıklar tamamlanacak ve ondan sonra harekete geçilecekti.”
Nasturi’lerin 101 de bu isyanda rol almaları onların bu isyanda kendi amaçlarına yönelik olarak rol oynadıklarının göstergesiydi. Nitekim isyanın ilerleyen safhalarında baska bölgelerde de olsa faaliyet gösterdiler.
İlk toplantıda; Türkiye’de gerçeklestirilmesi düsünülen büyük isyanın ön planlaması yapıldı. Bu plana göre; isyan Hakkâri ili Semdinli ve Yüksekova bölgelerinde baslatılacak, ilk hedef olarak Van ele geçirilecek, ardından İngilizlerin vaat ettigi silah cephane ve para yardımı yapılmaya baslayacaktı.102 İsyanın adının duyulmaya baslamasından sonra _ngilizlerin yardım yapmayı kabul ettikleri görülmekteydi.
Irak grubu Mart 1927 tarihinde ikinci toplantısını yine Irak’ta yaptı. Bu toplantıya bütün Kürt milliyetçi örgütlerinin temsilcileri katıldı. Bunlar; Seyh Said’in oglu Ali Rıza, Dr. Mehmet Şükrü Sekban, Yüzbası İhsan Nuri, Mehmet Emin Dostki 103 adındaki kisiler istirak ettiler.104
Bu toplantıda cemiyetin adı ilk defa telaffuz edildi. İngilizlerin teklif ettikleri Hoybun adı örgüte mal edildi. Kürtçe diyalektlerde “Benlik” anlamına gelen bu terim aslında Ermenice olup “Ermeni Yurdu” anlamındadır.105 İngilizler böylece Ermeni emellerine hizmet edebilecek bir teskilatı ortaya çıkarırlarken diger yandan Ermenice bir terimi de siyasi Kürtçülere kabul ettirmenin yolunu bulmuslardı.106 Örgüt dagıttıgı propaganda amaçlı belgelerde “Hoybun Çıkata Wilati Kürda” adını kullandı. Bu adlandırma “Hoybun, Kürtlerinin toplandıgı yer” anlamına gelmekteydi.107
Üçüncü toplantı da çok kısa zaman sonra aynı yıl Irak’ta Seyyid Taha108’nın evinde yapıldı. Bu toplantıya da Yüzbası Moltfoltre baskanlık etti.109
Yapılan toplantılardan sonra sıra nihayet örgütün kongresinin yapılmasına ve kurulusunu tamamlamasına geldi. Bu arada Ermeni ihtilal komitesi de Hoybun örgütünü kurulması ile yakından ilgilenmeye basladı.110 Ermeniler sahip oldukları yayınlar aracılıgıyla hangi memlekette olursa olsun Kürt davasını savunacaklardı. Bunu yapabilecek bir Kürt örgütü kuruluncaya kadar bu konuda aracı olacaklardı. Ayrıca Tasnak Partisi, Kürtlerin lehine “Büyük Ermenistan” davasından feragat edecekti.111
Kurulus kararı Lübnan’ın Bihamdun sehrinde Kürt Milli Kurultayı adlı toplantıda verildi.112 5 Ekim 1927 yılında Kürdistan Teali Cemiyeti, Teskilat-ı _çtimaiye, Kürt Millet Fırkası ve Kürt ulusal birligi adlı Kürt cemiyetleri birleserek Hoybun Örgütü’nü kurdu.113
Örgüt bünyesinde, daha önce kurulmus olan Kürt örgütlenmelerini toplamıstı. Görülüyor ki, Kürtçü grupların çogu Ermeni Tasnak Komitesi mensuplarınca kullanılmak suretiyle İngiltere’nin organizatörlügünde “Xwebun-Hoybun” adlı teskilatta bir araya getirilmis oluyordu.
Bu durum ise ancak 1930 yılında ülkemiz basınında yer bulabilecekti. Örnegin 9 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesi bu konudaki ilk haberi “
…Kürt cemiyeti ile bazı Ermenilerin birlestigi anlasılıyor…”114 baslıgı ile verdi.
Hoybun Örgütü, Lübnan’ın Bihamdun kasabasında ilk kongresini yaptı ve kongrenin baskanlıgına Ermeni Vahan Papazian (Goms)115 getirildi.116 Hoybun’un baskanları Celadet ve kardesi Kamuran Bedir Han’dı.117 Genel sekreteri Selim Memduh, yönetim kurulu üyeleri Artin, Ali Hilmi, Radi Azmi, Mevlanezade Rıfat, Sudi, Tevfik ve Haço’ydu.118 Bu isimler arasında Kürt olmayanlar dikkat çekmekteydi. Ermeni tesviki ile kurulan örgüt bir anda sanki tüm Kürtlerin savunucusu gibi asılsız bir rol üstlendi.
Kurulan cemiyet, kurulus maksadında da açıkladıgı gibi “tüm Kürtleri bagımsızlıga kavusturmak” amacını güdüyordu. Ama kurucularının arasında Ermenilerin bulunması tedirginlik yarattı. Denilebilir ki, Ermenilerin Hoybun’u kurarak yönlendirecek sekilde isyana sahip çıkmaları, bazı Kürtler arasında kötü karsılandı. Kürt temsilcilerden bir kısmı Vahan Papazian ‘ın baskanlıgına sert bir sekilde itiraz ettiler. Bunun üzerine bazı Kürt ve ermeni temsilciler, itiraz eden Ali Rıza, Tevfik Cemil119 ve diger muhaliflerin örgütten çıkarılmasını istediler.120 Bu kisiler örgütten atıldılar. Ali Rıza, Tevfik Cemil ve taraftarları Hoybun’a karsı amaçlarını ve oynanan oyunları açıkladılar.121 Türk Dısisleri Bakanlıgı’nca hazırlanan “İstihbarat Raporu” yine Hoybun örgütünün Ermeni kökenli oldugunu, Kürtlerden örgüte katılanlar olmasına ragmen pek çok Kürtün de bu örgüte yüz çevirdigini açıkladı:
_İstihbarat raporunda “…Tasnak fırkasının teskil ettigi bu cemiyet tamamıyla Kürtçüdür. Merkez-i umumisi Suriye’dedir. Firari ve muhaliflerden Kürt olmayanları arasına almıstır. Ermenilerle tesrik-i mesaisinden dolayı bazı Kürtler bu cemiyetle mesai etmemektedirler.
Esasen cemiyetin basında bulunan Bedirhan ailesi de bu cemiyeti siper yapmak suretile iane parasından istifade etmektedirler…”122 deniliyordu.
Hoybun Cemiyeti, bu tür muhalefet hareketlerine karsı tedbir almak ihtiyacını hissetti. Muhalifler simdilik örgütten gönderilmisti. Ama daha sonra muhalefet edecek baskalarının da çıkması muhtemeldi. Bu yüzden nizamname hazırlanırken, nizamnameye etkileyici bir yemin metni de eklendi. Öyle ki bu metinde kurallara uyulmaması halinde verilecek cezadan dahi bahsedildi. Böylece örgüte baglılık da saglanacaktı. “…Cemiyetin azası olmak itibarile umumen ve bana verilecek vazifeler itibarile hususen vakıf olacagım esrarı ifsa etmiyecegime ve bu esrarın ifsası ve cemiyetin evamirine her ne suretle olursa olsun âdemi inkıyadım halinde hakkımda tertip edilecek her türlü mücazata razı olacagıma ve emrolundugu halde isbu cezayı sahsım üzerinde bizzat icra edecegime seref ve namusum üzerine yemin ederim. Vallah Billâh.”123
Hoybun yapılanmasını aynen Tasnak partisi gibi gerçeklestiriyordu. Bünyesinde diger bölücü grupları topluyordu.124
Birinci kongrede, cemiyetin isleyis esaslarını belirleyen bir nizamname hazırlandı. Cemiyetin kurulus maksadı ilk kongre sonunda hazırlanan Hoybun Nizamnamesinde söyle anlatıldı:
“
1. 1927 Senesinin Tesrinievvelinin besinci günü ini’kat eden birinci Kürt Kongresinin kararı ile ve Hoybun namile milli bir Kürt cemiyeti teşkilat eylemiştir.
2. Cemiyetin maksadı, Türkiye boyundurugu altında bulunan Kürdistan ve Kürtlerin tahlisi ve hudud-u tabiiye ve milliyesi dâhilinde bir Kürdistan Devlet-i müstakillesinin teşkilidir. ''
3. Bu gayeye vusul için cemiyet bilumum Kürtleri etrafına toplıyacak ve menafi-i esasatı dairesinde her türlü anasır ile münasabe girisecektir…” 125
Kongre tamamlanmıstı. Ama bazı Kürt liderlerin aklında hala cevaplanması gereken sorular vardı. İngiltere dısındaki Avrupa ülkelerinden özellikle de Yunanistan ve İtalya’dan destek alınabilecek miydi? 12 Kasım 1927 tarihinde Kerküklü Ali lmi, kongre baskanı Papazian’a bazı sorular yöneltti.
Buna göre;
“
1. Yunanlar ve İtalyanlar ne gibi finans ve diger malzeme destegi saglayacaklardır?
2. Ne gibi bir ayaklanma teklif edilmekte ve bunun hangi bölgede gerçekleştirilmesi istenmektedir?
3. Yunanlılar ve İtalyanlar gerçeklesen bir ayaklanmada nasıl birlikte çalısacaklardır?
4. Tasnak komitesinin planları nelerdir ve Kürtlerden ne bekliyorlar?” 126
Kongrede bölgede çıkarılması düsünülen büyük isyana iliskin esaslar belirlendi. Bu esaslar, ilk toplantıda yapılan planlamaya da uygun olarak, isyanı tüm Dogu Anadolu’ya yaymak ve destegin Ermeniler üzerinden saglanmasına dayanıyordu. Ermenilerin verecekleri destek isyanı bölgede yaymak için gerekli propagandaları yapmak ve dıs ülkelerde isyanın duyulmasını saglamak seklinde olacaktı.127 İsyan, Hakkâri ili Semdinli ve Yüksekova Bölgelerinde başlatılacak, ilk hedef olarak Van ele geçirilecek, ardından ngilizlerin vaat ettigi silah cephane ve para yardımı yapılmaya baslayacaktı.
Teskilatın kurulmasından sonra gerçeklestirdigi ilk faaliyetleri, örgütün Agrı isyanına özel kurulmadıgını, bilakis isyanın çıkmasından sonra onu sahiplendigini veyönlendirerek, baska isyanlar da çıkararak Agrı isyanını daha da büyütmeyi hedefledigini göstermekteydi. Hoybun Örgütü tarafından askeri komutan olarak görevlendirilen İhsan Nuri, cemiyetin amacını söyle açıklamıstır: “…devletin Kürtler üzerindeki nüfuzunu kırıp onlar arasında bagımsızlık düsüncesini hâkim hale getirerek toplu bir ayaklanma hazırlamaya çalısıyorduk. Bu taktik Hoybun merkezince belirlenmisti…”128
Örgüt öncelikle Kahire, Beyrut, Halep, Paris, Detroit, Indiana ve Philedelphia’da kurdugu merkezlerde yayınlar yaparak kendini tanıtma gayreti içerisine girdi.129
Ermenilerin Avrupa ve Amerika’daki siyasi gücünden istifade ediyorlardı. İsyanın bu kadar büyük çaplı planlanması, koordinasyon ve kontrol problemini de beraberinde
getirebilirdi. Hoybun Genel Merkezi de, planlanan bu büyük isyanda kontrolü elinden kaçırmak istemiyordu. Bu cümleden olarak örgüt, isyana ve isyancılara uzak kalmaktan korktu. Bu nedenle de bölgede olup biten her seyden haberdar olmalıydı. Kongrede alınan karar ile isyanda görevlendirilecek olan komutanın “Her türlü istihbaratı günü gününe Merkezi Umumiye iblag ile mükellef”130 oldugu karara baglandı. İsyan bölgesinden haber alamamak örgütün isyanı yönlendirmesini ve isyancılar üzerindeki etkisini tehlikeye sokabilirdi. İsyanın sonraki safhalarında ise örgütün korktugu gerçeklesti. Bölgede isyancıların küçük çaplı ve dagınık mücadeleleri devam ettiyse de Hoybun bunların tümünü temsil edemedi. Örgütün, çatısmaların yogun yasandıgı bölgelerle olan iliskileri kopuk olup, tartısmalıdır. Denilebilir ki, isyanın basarısız olmasının sebeplerinden biri de bu husustur. Zira Komitenin faaliyet merkezi Halep’te, siyasi merkezi ise Süreyya Ali’nin idaresinde Paris’te tesis edildi. Ancak Paris’teki siyasi merkez Tasnak Partisi’ydi.131 Örgütün merkezinin Suriye’de bulunması sonucunda idareciler isyana ve olaylara uzak kaldılar, zamanında tedbirler alamadılar ve isyanın gidisatını yönlendiremediler.
Hoybun, kurulusunu tamamladıktan sonra toplantılar yaparak faaliyetlerini sürdürmeye devam etti. Umumi Müfettis brahim Tali Bey’in verdigi bilgiye göre; bu toplantılardan birisi de 23 Mart 1929’da Halep bölgesinde bulunan Santral Oteli’nde yapıldı. Halep’te bulunan bazı Kürtler de bu toplantıya katıldı.132 Ermenilerin komsu ülkelerde yasayan Kürtleri kurdukları tuzagın içinde tutmaya çalıstıkları söylenebilir. Ayrıca yurt içinde de Halep’e kaçarak örgüttekilerle faaliyete geçmeye çalısan ve halktan para toplayanlar vardı.133
Ermeniler sadece örgütü kurarak isyana katılmadılar. Bizzat isyancıların arasında silahlı mücadele eden Ermeni subayları da vardı. 12 Agustos 1930 da İngiltere’nin Tahran Büyükelçisi R.H.Clive’a, ngiliz Konsolosu S. Palmer’ın gönderdigi su rapor bu konuda örnek kabul edilebilir: “Celalli Asireti büyük ölçüde zayiat verdi. Ölenlerin arasında AGASİ adlı bir Ermeni subayın oldugunu kesinlikle biliyoruz. Kendisi ikinci kâtibimiz tarafından tanınan bir kimseydi.”134
Hoybun, Agrı isyanının baslamasından sonra Anadolu’da çıkarılması planlanan büyük bir isyan amacıyla kuruldu. Ama Hoybun’un tek hedefi Agrı isyanını büyütüp basarılı olması degildi. Toplantılarda alınan kararlar, çok daha büyük bir isyan düsünüldügünü göstermektedir. Örgüt Dogu Anadolu’da istismar edilebilecek olan her fırsatı kullanmayı denedi.
Tunceli’ye varıncaya kadar bölücü yayınlar dagıtmaya gayret etti.135 Ayrıca daha önceki olaylara karısmıs olan Cemil Pasazadeler gibileri de sonraki yıllarda Suriye’ye gelerek Hoybun‘a dâhil oldular.136 Denilebilir ki; bu ayaklanma ve Hoybun Örgütü arasındaki iliskilerin kapsamı çok yogundur. Agrı ve Hoybun'u birbirinden ayırmak olanaklı degildir. Bu iki sözcük sürekli birbirini çagrıstırır. Agrı isyanından söz etmeksizin Hoybun Örgütü’nü incelemek olanaksızdır, Hatta “Agrı Ayaklanması'nın yenilgiyle son bulması, Hoybun'un için de “sonun baslangıcı oldu” denilebilir. Bu cümleden olarak isyanın sona ermesi ile Hoybun adı da unutulmaya baslayacaktı.
Daha sonra ki yıllarda örgütün devamı için çaba gösterildi ise de örgüt, asla bir daha Agrı isyanlarındaki kadar aktif olamadı. kinci Dünya savasının sonuna kadar varlıgını sürdürebilmek için çabaladı. Buna ragmen, yurt dısındaki subeleri birer birer kapanmaya basladı. Amerika’daki Michigan eyaletindeki subesi aidatı ödenmedigi için 10
Agustos 1936 yılında kapatıldı. Son olarak 1946 yılında ran’da Mahabat Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla, örgüt kendini feshederek bu cumhuriyete katıldı.137 Ancak örgütün kapanmasıyla Ermenilerin Kürtler üzerine olan ilgisi sona ermedi. Sovyet Rusya’nın da araya girmesiyle “Kürt-Ermeni Komitesi” kurularak faaliyet göstermeye basladı.138
Bu arada birkaç yıl önce birbirleriyle savasan Ermeni ve Kürtlerin bu örgütte, birlikte hareket etmeleri de anlamlıdır. Zira 1920 yılındaki Ermenistan – Türkiye savasında bölge insanı, Kazım Karabekir ile beraber hareket ederek tavrını koymustu.139 Daha önceleri Türkiye’den toprak talebi gibi konularda menfaat çatısması yasayan Kürtler ile Ermeniler, Hoybun’un çatısı altında müttefik oldular. Kürt ulusal hareketi de Hoybun çatısı altında birleserek yeni bir döneme girdi. Bu cümleden olarak her iki tarafın da bu birlesmeye çıkarcı yaklastıgı söylenebilir. Özellikle Kürtlerin seslerini dünyaya duyurabilmelerinin en etkili yolunun Ermenilerle isbirligi yapmaktan geçtigini anlamaları, onları Ermenilere yaklastırdı.
Ancak burada vurgulanması gereken diger bir husus da Ermeni-Kürt iliskilerinin sadece Hoybun ile sınırlı olmadıgıdır. İsyandan çok daha önce Ermeniler bölgede propagandalar yaparak Kürtleri ayaklandırma tesebbüsünde bulunmuslardı. Ermeniler 1921 yılı Ocak ayından itibaren bölgedeki Kürtlerle iyi iliskiler kurmaya çalıstılar.140
Ermeni yazarlar tarafından da ardı ardına kitaplar yazılmaya baslandı. Bunlara örnek olarak İstanbul’da çıkarılan, Papaz Dikranyan’ın “Kürtçe-Ermenice Alfabe” adlı kitabı, Agop Sahbazyan’ın “Kürt-Ermeni Tarihi” gibi eserler gösterilebilir.141
İsyan yıllarında ise Ermenilerin Kürt isyancılarla iliskileri, sadece Agrı bölgesinde degildi. İran ve Irak’taki Kürtlerden baska Suriye’deki Kürtleri de ayaklandırmak için çaba gösterdiler. Bu yıllarda Suriye'de Kürtlerle iliskileri sürdüren diger iki Ermeni lideri de, Hracth Papaziyan ve Ruben’di.142
Ermeniler sahip oldukları iletisim araçlarıyla hangi memlekette olursa olsun Kürt davasını savunacaklarını Avrupa’da ve Amerika’da önceden yaptıkları aleyhte
propagandaların aksine olarak Kürtler lehine davranacaklarını açıkça ilan ediyorlardı.143 Bu isbirliginden o kadar emindiler ki aralarındaki sınır meselesi dahi gündeme gelmedi. Ama mesele Türkler kovulduktan sonra ileride olusacak olan Ermeni ve Kürt hükümetlerince çözümlenme yoluna gidebilirdi.
Ermeniler isyancıları daha fazla tesvik ve motive edebilmek için her yolu deniyorlardı. Hatta isyancıların arasına katılarak yöresel kıyafet giymis olanları dahi vardı.144 Ermenilerin destegi ile ilgili baska bir örnek olması açısından Rıza Nur’un su cümleleri verilebilir: “Tasnak reislerinden Terminasyan, Kürt isyanına yönelik bir açıklamasında; bunu Ermenilerin yaptıgını Kürtleri organize ettiklerini bu is için 20 bin dolar sarf ettiklerini Kürt asilerinin hepsinin 700–800 kisiden ibaret oldugunu söylemistir. ”145
Günümüzde de Ermenilerin hayallerinden vazgeçmediklerini görüyoruz. Ancak hayali Ermenistan’ın haritası ile hayali Kürdistan’ın haritası Dogu Anadolu’da çakışmaktadır.
Buna ragmen bölücülerle Ermenilerin ilişkilerinin devam etmesi de çok anlamlıdır.
Türk Devleti, gerek Hoybun’un, gerekse de bölgedeki diger güçlerin çalışmalarından Umumi Müfettişlik vasıtası ile haberdar oluyordu. Kandırılmıs vatandaşlarına karsı aldığı yumuşak ama etkili tedbirlerle, bölücü faaliyetlere ve eşkıyalıklara engel olmaya çalıştı. Örneğin, Hoybun üyesi Haco isimli sahsın akrabası olan ve Fransız ajanlığı yaptığından süşhelenilen Midyatlı Serif Marhuz gibi vatandaşlarının sadece başka bölgelere nâkili gibi kararlarla yetindi.146
Buraya kadar da görüldügü üzere, Kürt isyanları dıs unsurlarca son derece organize ve teskilatlı bir sekilde hazırlandı. İngilizlerin, Fransızların, İran’ın, genç Türkiye Devleti’ne yönelik bölme ve parçalama gayeleri ortadaydı. Ermenilerin Kürtleri böylesine kıskırtırken Anadolu’daki amaçları degişmemişti. Yine Büyük Ermenistan hayali devam ediyordu. Denilebilir ki, bu amaçları için bölgede Kürtleri kendi kardeşleri olan Türklerle savaştırdılar. Kuracakları devlet içerisinde kalacak olan Kürtler ne kadar zayıflarlarsa onlar için de o kadar iyi olacaktı.147 Ermeniler kurulacak bagımsız bir Kürt devletinin, büyük Ermenistan’ın da temeli olacagına inanıyorlardı.148
9 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder