AĞRI İSYANLARI 1926 – 1930 BÖLÜM 13
IX. 1930 Yılı Olayları.,;
1930 yılına gelindiğinde, Ağrı isyanını başlatanlar ve lider kadro hala yakalanamamıştı. Bu durum ise isyanın giderek daha fazla yayılmasına sebep olmaktaydı. Bu cümleden olarak 1929 yılı sonunda isyancılar en güçlü mevcutlarına ulaşmışlardı. 1930 yılında da, diger yıllarda oldugu gibi neredeyse tüm Dogu Anadolu’da eşkıyalık faaliyetleri gerçekleşti. İsyancıların yarattığı kargaşa ortamından faydalanarak eşkıyalık yapan pek çok çeteler türediler. Ağrı Dağı ve yakın bölgesindeki isyancı ve eşkıya sayısı 3500 olarak tahmin ediliyordu.320 Bu eşkıya ve isyancılarla sık sık çatısmalar gerçeklesmekteydi. Bu çatısmalardan birisi İngilizlere göre Mayıs ayında
yasandı. Askerlerle isyancılar arasındaki bu çatısma çok siddetli oldu. Bayazıt - Karaköse arasındaki yolda gerçeklesen çatışma sonunda bes subayın sehit edildigi iddia edildi.321
Bu arada askeri birliklerin Agrı bölgesindeki isyancılara yönelik hazırlıkları Anadolu’nun diger bazı yörelerinde zaafiyete ve asayissizligin artmasına fırsat verdi. Elazıg, Güngüs, Ovacık, Pertek, Nazımiye, Malazgirt ve Van'da Eskıyalıklar ile Silahlı Çatısma Tecavüz, Gasp, adam öldürme ve hırsızlık gibi olaylar oldu.322
Bundan baska Siirt’ten Karaköse’ye kadar hemen her yerde eskıyalık faaliyetleri ile karsılasıldı. 1 ve 2 Haziran tarihlerinde Bayazıt’ın köylerinden hayvanlar çalındı. Ayrıca diger pek çok bölgede de hayvan hırsızlıgı yapıldı.323 Yine Kasım ayı baslarında Ercis’ten 1500 koyun götürülmüstü.324 Özellikle bu yıl hayvan hırsızlıgında artıs görülmekteydi. Bunların bir kısmı basit hırsızlık olaylarıydı belki, ama hayvanların büyük çogunlugunun ran’da satılarak isyancılara mali destek de saglandıgı muhakkaktı.
Bölgede sadece eskıyalık ya da çetecilik hareketleri olmadı. Mart 1930’da Erzurum’da Seyh Sait’in ogulları ile beraber 90 bölücü tutuklandı. Bunlarla beraber Dogu ve Güneydogu Anadolu’nun çesitli yerlerinde aynı anda ayaklanmalar çıkarmayı hedefleyen bir Kürt Komitesinin programı da ele geçirildi.325
Bu arada Kör Hüseyin’in ogulları adamlarıyla beraber Mus’un Nemrut Dagı bölgesinde gezmeye basladılar.326 Onların askeri birliklerin dikkatleri dagıtmaya ve baska yerlere çekmeye çalıstıkları düsünülebilir. Ayrıca kendilerine destek arayısına da girmis olabilecekleri baska bir olasılıktır.
Bu gelismeler öncesinde zaten bir harekât planlanıyordu. Ancak bölgedeki eskıyalık ve terör faaliyetlerinin çogalması bu harekâta duyulan ihtiyacı arttırdı. Bu tür harekâtlarda ne olursa olsun isyancıların rahat hareket etmelerine engel olmak ana askeri prensiptir. Asla operasyonlara ara verilmez. Son harekât öncesi 1930 yılında Türk Ordusu bu prensibe uygun olarak sartların da müsaade ettigi her ortamda isyancılara ve eskıyalara karsı askeri harekâtlar yaptı. Ancak asıl hedef yapılması planlanan büyük harekâttı. Askeri birlikler yavas yavas bölgede konuşlandırılmaya baslandı. Bir Süvari Taburu Igdır-Bayazıt yolu üzerindeki Karabulak Köyü’ne yerleştirildi. Başka bir Süvari Taburu da eskıyanın hareketlerinin fazla olduğu Tuzluca bölgesinde görevlendirildi. Seyyar Jandarma Alayları da bölgeye kaydırıldı. Bir alay
Bayazıt istasyonunda ikamet ettirildi. Ağrı’nın doğusundaki Basköy’de de bir hudut bölüğü konuşlandırıldı.327
Agrı bölgesinde olmayan ama isyancılara karsı yapılacak harekâtları etkileyecek bölgelerde de yıgınaklanma yapıldı. 24 Mart’tan itibaren 4 süvari birligi de Erciş’e kaydırıldı. Ayrıca Jandarma birlikleri sınıra dogru yönlendirildi.328
Böylece Agrı bölgesi tamamen çevrelenmis oldu. İngilizlere göre sınıra yerlestirilen birliklerin sayısı on bes bini bulmustu.329 Bölgede konuslanan askeri birliklere ragmen isyancılar ve eşkıyalarda belirgin bir hareketlenme olmadı. Onlar da konumlarını korumaya çalıştılar. Bazen askeri birlikler ile eskıyalar birbirlerine çok yakın konuşlanıyorlardı. Öyle ki, bazı yerlerde askeri birlikler eskıyaların çadırlarını hatta kendilerini çıplak gözle görebiliyorlardı.330
Askeri birliklerin ihtiyaç duyacagı silah ve mühimmat da farklı yollarla birliklere ulastırıldı. İki yüz deve yüklü mühimmat Diyarbakır’dan Karaköse’ye gönderildi. Nisan ayı sonlarında Batum’dan gelen yük gemisinden de silah ve mühimmatlar develerle, kamyonlarla bölgeye tasındı.331 Bu arada yapılması planlanan Agrı harekâtı nedeniyle Bayazıt ve Igdır’daki birliklere eksiklerin tamamlanması için para tahsis edildi.332 Her seye ragmen planlanan harekâtı kısıtlayan esas problem su sıkıntısıydı. Bu durumda da Serdarbulak vadisi ve Kabaktepe bölgeleri stratejik bir öneme haiz oluyordu. Gerek planlarda gerekse de harekâtta su kaynagı bulunan bölgeler stratejik arazi arızası olarak rol oynayacaktı. Ama neredeyse tüm tedbirler alındıgından ve hazırlıklar tamamlandıgından dolayı son harekâtın zamanı gelmisti.
Ancak bu plan daha tam olarak uygulamaya konulmadan Ercis olayları, Zeylan İsyanı ve Tutaklı Alican İsyanı gibi farklı amaçlı isyanlar gerçeklesti.333 Bunlardan Ercis ve Zeylan olayları Agrı isyancıları tarafından çıkarıldı ve idare edildi. Agrı isyanı ile iliskili bir baska olay ise 500 atlı ile Hakkâri’nin Oratan bölgesinde çıkarılan ayaklanmaydı.334 Bu olayda isyancılar dogrudan rol almadılar. Ama olayların birlikleri etkiledigi muhakkaktı. Zira Agrı’da yogunlasması gereken askeri birlikler için baska bölgede yeni bir sorun ortaya çıkmıstı.
Öte yandan askeri harekât öncesinde Agrı’daki haydutlar da eskıyalıklara devam ettiler. Birçok çetelere bölünerek yol kestiler, geçitlere ve bazı garnizonlara saldırmaya çalıstılar. Telgraf ve telefon tellerine zarar verdiler.335 Artık tüm yurt, isyanın ve olayların sona ermesi konusunda sabırsızlanmaya baslamıstı. Basında sık sık “olayların artık bitmesi gerektigi ve isyancıların hakkından gelinmesi lazım geldiği” yönünde haberler yer alıyordu. Anadolu ajansının çalışmaları ile 10 Haziran 1930 tarihli gazetelerde Eskıya, Saki, Sergerde, Ecnebi kaynaklı gibi başlıklarla, bölgedeki olayları anlatan bir takım yazılar yayınlandı. Daha sonraki tarihlerde de Agrı’daki Kürt isyancılar hakkındaki haberler gazetelerde yer aldı. Burada Saki, Sergerde ve Ecnebi kavramları, çoğunlukla dışarıdan gelen eşkıyaları tanımlamak amacıyla kullanıldı.
Dışarıdan gelen eşkıyalar da ya İran kaynaklıydılar, ya da İran üzerinden yurda giris yaptılar. İsyancılar yine her fırsatta ve her olayda İran’ı kullanmaya devam ettiler.
10–11 Haziran’da bölgede baslayan sınır tecavüzlerinden sonra bir kez daha anlasıldı ki, hemen her gün İran’ın içinden kalkıp gelen asiretler sınırlarımıza 4–5 km kadar yaklasıyorlardı. İran’ın bunun farkında olmadıgı düsünülemezdi. İsyancılara yönelik ilk harekât 11 Haziran 1930 da Kabaktepe bölgesine yapıldı.
Kabaktepe, Agrı Dagı batısında bulunuyordu. Su kaynaklarına sahip olması nedeniyle stratejik öneme haizdi. Kabaktepe’ye yapılan harekât bu yüzden önem arz ediyordu.
Bölgenin susuz oldugu düsünülürse bu suyun degeri de ortaya çıkmaktaydı. Eskıyalar suyu bırakmamak amacıyla bölgeyi savunmaya çalıstılarsa da basarılı olamadılar.
Harekâta 6 adet uçak da katılınca eskıyanın direnisi kırıldı. Uçaklar 18 Haziran’a kadar bölgede görev yaptılar. Eskıyalar ise daha yükseklere çekilmek zorunda kaldılar.
Askerin suyu kullanmasına engel olmak amacıyla suyun yatagını dahi degiştirdiler. Her iki taraf da suyun yapılacak olan harekâta etkisinin farkındaydı. Büyük harekâtın sonuna kadar, askeri birlikler Kabaktepe bölgesini bırakmadılar. İhsan Nuri ise Kabaktepe bölgesindeki asker mevcudunu azaltabilmek ve yeniden buraya hâkim olabilmek için diger bölgelerde baska isyanlar çıkarma kararı aldı.336
İsyancılar bu karar üzerine bos durmadılar. Her fırsatta olaylar çıkarmaya, baskınlar düzenlemeye devam ettiler. Yüz on atlı ile 19–20 Haziran gecesi sınıra yakın Hanik köyüne de baskın düzenlediler. Jandarmalar isyancıları basarı ile geri püskürttüler.337 İsyan püskürtülmesine ragmen bu isyancı gurubu yakalanamadı. Kaçabilecekleri tek yer olan İran’a kaçtılar.
Hoybun ise asilerin ihtiyaçlarını karşılamak için uğrasıyordu. Ermeni Ruben, kendisini “1914 Ermenistan’ının Savas Bakanı” olarak tanıtarak İngilizlerden isyancılar için silah temin etme ugrasısı içine girdi. Ona göre Kürtler 3-4 yıldır sürdürdükleri mücadelelerinin sonunda az da olsa bagımsızlık kazanmıslardı. Ercis kuzeyi ile Agrı Dagı ve kuzeyini kontrol ediyorlardı. Bu iki bölgeyi birlestirip devrim alanı yapma ugrası içindeydiler. Bu nedenle de silaha ve mühimmata ihtiyaçları vardı. Bunu da İngiltere’nin de destegi ile Irak topraklarından gerçeklestirmek için girisimlerde bulundu. 338
Bütün bunlardan sonra bu yıl içerisindeki en önemli gelisme Türkiye ile ran arasındaki ikili iliskilerin geliştirilmesi ve isyanı sonlandırabilecek tedbirlerin alınması oldu.
Kesin sonuç alınacak ortam İran’la anlasma saglandıktan sonra olustu. Yılsonunda da isyan tamamen bitirildi.
A) ERCİŞ OLAYLARI VE ZEYLAN İSYANI
Agrı bölgesinde isyancılara yönelik olarak yapılacak olan askeri harekâtın baslangıç tarihi Haziran 1930 olarak kararlastırılmıstı. Planlanan bu askeri harekâttan önce, özellikle Ercis’te meydana gelen olaylar, bölgenin yeniden ısınmasına sebep oldu. Böylece Haziran 1930’da yapılması planlanan harekâtı Ekim ayına kadar gecikti.
Bu arada Ağrı bölgesi ve yakın çevresinde de çok sayıda çetecilik faaliyetleri oluyordu. Her seye ragmen o yıllarda yasanan çetecilik olaylarının tamamını ayaklanma ile bağdaştırmak yanlıştır. Ancak bu amacı güden az sayıdaki çeteciler ile Ercis ve Zeylan’daki eylemlerin, dikkatleri Agrı bölgesinden baska bir bölgeye çekmek ve askerin
farklı bölgelere yogunlasmasını saglamak için yapıldıgı çok açıktı.
Zeylan olayları, isyancılar tarafından Agrı isyanına baglı ve paralel olarak Kürt muhtariyeti kurmak maksadıyla planlandı ve icra edildi.339 Olaylar Hoybun’un sözde komutanı İhsan Nuri’nin Kabaktepe’yi kaybetmesinden sonra verdigi talimatla basladı. Bu olaylarda ilk kez “Kürt Muhtariyeti” istegi ve Ermenilerin aktif olarak olaylara katılması sonunda hayal ettikleri Ermeni Devleti kurulması gibi çapraz istekler gündeme getirildi.340 Zira isyancıların arasında Ermeni Abraham Pasa’nın da adı geçmekteydi.341 Olayların arkasındaki örgütün ismi ise hiç kimse için yabancı degildi. Çünkü daha önce oldugu gibi Ercis- Zeylan bölgesinde çıkarılan olayların arkasında Hoybun örgütü vardı.
Türk Dısisleri Bakanlıgı’nca hazırlanan “stihbarat Raporu” yine Hoybun örgütünün Ercis- Zeylan bölgesi olaylarının da arkasında oldugunu belirtiyordu. Rapora göre isyan hareketi, Kör Hüseyin Pasa ve Emin Pasa ogulları tarafından Hoybun Cemiyeti hesabına idare edilmekteydi.342
Olaylar 19 Haziran’ı 20 Haziran’a baglayan gece ran topraklarında toplanan 110 isyancının sınırı geçmesi ile basladı. Bunlar, basında Yusuf Abdal ve Kör Hüseyin’in oğulları olduğu halde sınır geçip, Hayderen asiretiyle birlestiler. Zeylan yöresindeki köylere yayılarak isyanı baslattılar.343 Burada yasayan aşiretlerin bazıları da isyancılara destek verdiler.344 Bunlar Halikanlı, Beliganlı ve Teze asiretleriydi.345 Daha sonra Zeylan, Celalli, Hayderen, Banuki, Adaman asiretleri de isyana katıldılar.
Ayrıca asilerin dısındaki Zeylan bölgesi halkının büyük çogunlugu da asilerle beraber hareket ettiler. Asilerin kuvveti, isyana destek veren yöre halkı hariç toplam 1300 silahlı eskıyayı bulmustu. Bunlar, Zeylan’da Seyit Resul yönetiminde 400 asi ve köylüler, Çaldıran’da 500 asi ve köylüler, Ercis’te 400 asiden ibarettiler.346 Ancak isyancıların mevcutları ile ilgili farklı rakamlar da telaffuz edildi. İç İşleri Bakanlıgına göre Zeylan ayaklanmasını gerçekleştiren lerin mevcudu 200 çadırdan ibaretti.347
Basın ise Zeylan ayaklamasına katılanların mevcudu hakkında içeriden ve dısarıdan gelen asilerin toplamının 1500 den fazla olduğunu yazdı.348
İsyan bölgesi; Bendimayi Suyu, Tendürek, Muratbası, Bozdag, Güngördagı, Erciş bölgesiydi.349 Olaylar bu bölge genelinde devam ediyordu. Kör Hüseyin ve Emin Pasa ogulları komutasındaki birkaç yüz kisilik savasçı grubu Ercis’in 20 km kuzeyindeki Zeylan merkezini ve Jandarma karakolunu bastı.350 Ancak bu harekât, İhsan Nuri’nin planladıgı zamandan önce basladı.351 Bu cümleden olarak da Ercis ve Zeylan’da meydana gelen olayların İhsan Nuri ile ve dolayısıyla Agrı isyanı ile ilgili oldugu ortadaydı.352
İsyancılar, Zeylan’dakine benzer bir hareketi Igdır-Aralık’ta da denediler. İlk is olarak telgraf tellerini tahrip etiler. Sonra hükümet konagını ele geçirdilerse de basarısız oldular.353 Bu arada bir grup Belikanlı asireti mensupları da sınırı geçerek Ovacık Köyü yöresinde saldırıya geçtiler.354 Olaylar genis bir bölgede gerçeklesiyordu. Yapılan eylemlerle bölgeye hâkim oldukları imajını yaymaya çalısıyorlardı. Dolayısı ile yöre halkını kendi yanlarına çekerek büyük bir isyan hedeflediler. Bu cümleden olarak olayların son derece planlı ve organize oldugunu da söylemek mümkündür.
Ancak bu isyanda Sikanlı asireti ve Dervis Bey gibi bazı asiretler de devlet yanlısı tutumlarını sergilediler. Sikanlı Asireti 300 kisilik kuvvetiyle harekâta katıldı. Ayrıca Dervis Bey ve Asireti de devletle isbirligi yaptı.355 Harekâta katılan birlikler ise baslangıçta çogu 7 nci Kolordu’ya ait olmak üzere 6 Piyade Taburu, 1 Hudut Taburu, 1 Jandarma Taburu, 1 Süvari Alayı ile 1 Süvari Grubu ve 1 Dag Topçusundan oluşuyordu.356
Zeylan bölgesi ve civarında çatısmalar devam ederken Mihemed adlı eskıyanın yönetiminde isyancılardan bir grup Ercis’e yöneldi.357 Zeylan’da olaylar isyancıların planladıgı gibi gelismisti. Zira halk destegi almıslardı. Ancak Ercis’te aynı durum geçerli degildi. Ercis’in Zeylan’dan farkı; Ercis’te meydana gelen olayların bastırılmasında orada görevli askerlerin oldugu kadar yöre halkının da katkısının saglanmasıydı.358 Ercis’teki Jandarma Komutanı elinde bulunan silahları askerlere ve bölge halkına dagıtarak isyancılara karsı çıktı. Bölge halkının da müdafaaya katıldıgı Ercis’e isyancılar giremediler.359 Makü’den Ercis’e kadar uzunca bir dag mıntıkasını asarak Agrı isyancılarına katılan, Ercis kasabasını zapta yeltenen eskıyalar 9 Temmuz 1930 tarihinde Süphan Dagı’na sürüldüler.360 Askeri birliklerin harekâtı kesintisiz olarak sürmekteydi. Süphan Dagı’nın rakımı 4434 metredir. Bu rakımda barınmanın zorlugu çok iyi hesaplanarak isyancıların Zeylan Deresi’nde sıkıstırılması saglandı.361
Zira eskıyalar dagın zirvesinden ziyade dere yatagını tercih ettiler. Burada isyancıların büyük zayiat vermelerinden öte son harekâttan önce içine girdikleri
psikolojik zafiyet çok daha önemliydi.
Zeylan ve Ercis harekâtlarında Hava Kuvvetleri de kullanıldı. Bu durum karsısında dere tabanındaki isyancılar mecburen yön degistirerek daha yükseklere çıkmayı tercih ettiler.
Eskıyalar hava atesinden kurtulmak ve çemberini her an yukarılara dogru daraltan birliklerin önünden kaçmak için 3000 metreden yüksek tepelere çıktılar. Zirveler ise karla örtülüydü.362 Bu durum ise onların yasam sartlarını daha zorlastırdı.
İsyancılara etki eden baska bir olay ise ünlü eskıya Simko’nun öldürülmesiydi. Agrı isyanı öncesinden beri hem Türkiye hem de İran’da sakilik yapan Simko adlı bir eskıya vardı. Bu eskıya özellikle ran’da sık sık karısıklıklar çıkarıyor ve İran ordusu ile çatısıyordu. Ancak ülkemiz için de bir tehdit olusturuyordu. 1926 yılında İran’ın Simko’ya yönelik olarak yaptıgı büyük çaplı askeri harekât üzerine sınırı geçerek ülkemize girme ihtimali ve alınabilecek tedbirler dahi düsünüldü.363 Zeylan olaylarının oldugu dönemde eskıya Simko’nun da ran askerleri tarafından öldürüldügü haberi 23 Temmuz 1930 tarihinde basında yer aldı. Bu olayın da isyancıların moralini olumsuz etkiledigi asikârdır. Zira Simko, yıllarca Türk askerlerini de ugrastırmıs bir hudut eskıyasıydı.364
Diger taraftan Zeylan bölgesinde sıkıstırılan eskıyalar çok güç duruma düşürülmüşlerdi. Lojistik destekleri engellenen isyancılar oldukça zayıf düşmüşler ve agır kayıplar vermislerdi. Bu gelismeler sonucunda ilk saldırılardan sonra yerlerini terk eden bölge halkı, Temmuz ayının ortalarından itibaren köylerine geri dönmeye başladı.365
Ercis olaylarının ve Zeylan isyanının en önemli özelligi basında ilk defa bu kadar yogun olarak İran’dan gelen Sakilerin isyancılara yardım ettiginin açıklanması ve dolayısı ile toplumsal bir tepkinin ve baskının dogmasının saglanmasıydı. Bundan sonra isyanın sonuna kadar “İranlı Saki” kavramı basında çok sık kullanıldı. Basın, İran’dan gelen Şakilerin de isyancılara yardım ettigini açıkça yazıyordu.
Temmuz 1930 tarihinde bölgede siddetli çatısmalar oldu. Yayın organlarında ölen isyancı sayısı ile ilgili çeliskili rakamlar telaffuz edildi. İsyan genelinde en büyük destek İran tarafında yasayanlardan geliyordu. Nitekim Halikanlı Asiretinin İran’dan gelen üyelerinden 60’ı Ercis’te, 60’ı Zeylan’da ölü olarak ele geçirildi.366 Milliyet muhabiri, bu çatışmalarda 3000 isyancının öldürüldügünü ve 200 kadar köyün eşkıyalarca yakıldığını bildiriyordu.367 Vakit Gazetesi ise asilerin zayiatının 1000’den fazla olduğunu yazıyordu.368 Diger bazılarında ise Zeylan harekâtında imha edilenlerin 1500 den fazla oldugu iddia ediliyordu. Öyle ki sadece bir askeri müfreze ile girilen çatısmada bile öldürülen isyancıların sayısı 100 kisiyi bulmustu.369
Buraya kadar verilen rakamların yüksekliginin uygulanmakta olan psikolojik harekât ile de ilgisi arastırılmalıdır. Zira bu tür harekâtlarda isyancıların moralini bozmak ve toplumsal destek saglamak amacı ile böylesine yüksek rakamlar da verilebilmektedir. Bu cümleden olarak, basının öldürülen isyancı sayısını yine Psikolojik Harp kapsamında abarttıgı söylenebilir. Yine de bu rakamlar olayların büyüklügü hakkında bilgi verebilmekteydi. Her ne kadar psikolojik harp kapsamında sayının abartıldıgı düsünülmekteyse de; basının verdigi ölü sayısından İran’dan gelen isyancıların sayısının da çoklugu hakkında malumat sahibi olunabilir.
Aynı taktik isyancılar ve batı basını tarafından da kullanıldı. Abartılı sayılar verilerek dünya kamuoyunun dikkati çekilmeye çalısıldı. Esprin isimli Yunan gazetesi bölgede görev yaptıgını iddia etigi Fransız gazeteci Lui Verot’a dayanarak söyle bir haberi dünya kamuoyuna geçti: “… Türklerin zaiyatı simdiye kadar 50.000 kisidir. Buna mukabil Türkler de 500 Kürt köyü yakmıslardır…”370 Gerçekte durum yabancı basının anlattıgı gibi degildi. Harekâtın vuku buldugu yerlerde ancak yöre halkının çadırları vardı.
Bunlar da Agrı haydutları tarafından kendilerine iltihak etmedikleri için tahrip edilmişti.371 Hatta hükümet birliklere isyancıların öldürülmeden yakalanmaları na özen gösterilmesi yönünde talimatlar vermisti.372
500 köyün yakılması ve birçok isyancının Van gölüne atılması masalı da 1 nci Dünya Savası’ndan sonra Tasnakların yaptıgı propagandanın aynısıydı. Onlar da bir buçuk milyon Ermeninin kesildigi ve Fırat nehrine atıldıgı hikâyesini çıkarmıslardı.
Ercis ve Zeylan olaylarının hem cografi yakınlıgı hem de zamanlaması Agrı isyanı ile ilgisini ortaya koymaktadır. Zira isyan 20 Haziran 1930’da basladı ve Agrı isyanının bastırılmasından 4 gün sonra yani 18 Eylül 1930’da sona erdi.373 Ayrıca bölgenin Agrı’ya yakınlıgı, isyancıların içinde Kör Hüseyin Pasa ogullarının bulunması gibi sebepler Agrı bölgesinde yogunlasan askeri faaliyeti aksatmak amacıyla bu olayların çıkarıldıgını ortaya koydu.
Birlikler Ağrı bölgesine kanalize olmak zorundaydılar. Temmuz ayı içerisinde isyanın bitirildiği ve tarama harekâtının sona erdigi haberleri yer aldı. Ama bu haberlere rağmen bazı gazetelerde de isyanın Ağrı isyanı ile iliskili oldugu, Agrı isyanı bitirilmeden bu isyanın da bitirilmiş sayılamayacagı gibi yorumlar yer aldı. İsyanın fiilen bitirilme tarihi Agrı isyanından daha sonraydı. Bu cümleden olarak Zeylan ve Ercis isyanındaki elebaslar Agrı isyanında da rol almaktaydılar. Agrı isyanı sonlandırılmadan bu isyan da sonlandırılmıs sayılmazdı. Ancak denilebilir ki Agrı isyancılarına yapılan son harekâttan önce Zeylan bölgesindeki isyancılar da etkisini yitirmişlerdi.
Yapılan askeri harekâtlarda elde edilen basarıların sonunda isyancılar tamamen imha edilemediler. Zeylan isyanı, asiler için büyük kayıplarla sonuçlandı. Ancak yine de isyancıların amacına ulastıkları söylenebilir. Ağrı bölgesine Haziran ayında yapılması planlanan harekât, Ercis ve Zeylan isyanları ile baslayan olaylar sonunda Eylül ayına kadar gerçeklestirilemedi. Zira bunun için önce bu isyanın bitirilmesi gerekli idi. İsyanın son dönemlerinde askeri birlikler bir taraftan Ağrı Dağı’nın batısında Çaldıran sahasında, diger taraftan Agrı Dagı’nın güneyinde Van bölgesinde sıkı bir tarama faaliyeti yapmak zorunda kaldılar. Bu faaliyetin icrasından maksat Zeylan deresinde imha edilen çetelerden kaçabilmis ve gizlenmis olanlar varsa bunları meydana çıkarmaktı. Aynı zamanda Agrı Dagı üzerinde hareket yapacak olan kuvvetlerimizin iki yanı da tam bir emniyet altına alınacaktı. Ancak bu faaliyet bittikten sonra Agrı Dagı üzerine kesin sonuçlu bir hareket yapılabilirdi.374
İran ile yapılan üst düzey görüsmeler de sonuç vermeye basladı. İsyancılar her tarafta sıkıstırıldılar.
Bu arada isyanda kullanılan hava kuvvetleri de bazı zayiatlar verdi. Harekât esnasında gerçekten çok basarılı görev yapan pilotlarımız zaman zaman talihsiz olaylar yaşadılar.
Ercis olayları ve Zeylan isyanında hava kuvvetleri 3 uçak kaybetti. 3 subay ve 1 gedikli (Basçavus) şehit oldular, 1 subay da yaralandı. Bunlardan 2 Temmuz 1930 günü 28 nci Tayyare Bölük Komutanı Pilot Yüzbası Selahattin ile rasıdı Üstegmen Abdurrahman Şeref sehit edildiler. Zorunlu inis yapan uçak isyancılar tarafından parçalandı.375
Asilerin arasına düsen pilotlara yapılan iskence tarif edilemeyecek kadar kötüydü. Yüzbaşı Salâhaddin ve Seref Beyler asiler arasına düser düsmez
üzerleri aranmış, çırılçıplak soyularak her biri uçaklardaki telden iplerle atların arkasına bağlanarak sürükletilmek suretiyle öldürülmüşlerdi. 376
Yine 2 Temmuz 1930 günü iki Yankers uçagı Malazgirt’te mecburi inis yaparak kırıldı. Üstegmen Arif yaralandı. 7 Temmuz 1930 günü ise Üstegmen shak ve pilotu Gedikli Ali Rıza’nın kullandıkları uçak düstü ve her ikisi de sehit oldular.377 Düsürülen üç uçakla birlikte yaklasık 100 kadar da sehit askerin oldugu tahmin ediliyordu.378
19 Temmuz 1930 tarihinde tarama faaliyetinin tamamen bittigi bizzat Salih Pasa tarafından basına bildirildi. Ama burada Agrı Dagı’nın bu taramadan istisna oldugu ve diger bölgelerin tamamen asilerden temizlendigi özellikle vurgulandı.379 Ağrı dağı bölgesinde faaliyet henüz başlamamıstı.
Denilebilir ki Zeylan ayaklanması basarılı bir sekilde bastırıldı. Bu isyanın bastırılmasının stratejik önemi çok büyüktür. Zira Agrı Dagı’na yapılacak olan kesin sonuçlu bir müdahale için bölgedeki diger olayların bastırılması sarttı. Böylece kuvvetlerin tamamı bölgede kullanılabilecek ve bu kuvvetlerin emniyeti de saglanacaktı. Aynı amaçla Zeylan isyanı bastırıldıktan sonra bölgenin taranarak isyancı kalmaması da esastı.
Asilerin isyanlarını gelistirememesinin en önemli sebebi bazı asiretlerin devletten yana tavır almasıydı. Ayrıca basarısızlıklarının sebepleri arasında isyancıların halk destegini tam olarak alamamaları, lojistik ihtiyaçlarını karsılayamamaları, örgütlenmeleri içerisindeki düzensizlik ve basıbozukluk belirtileri olarak kabul edilebilir.
Ancak bölgede yeniden benzer olaylar olmaması için tedbirler de alınmalıydı. Nitekim Zeylan isyanının bastırılmasından bir yıl sonra 4 Ekim 1931 tarihinde benzer bir olaya karşı tedbir almak amacıyla olsa gerek, Zeylan ahalisinden 230 sahsın Garp vilayetlerine nakledilerek yerlestirmelerine yönelik bir karar kabul edildi.380
Zeylan ve Ercis olayları sonunda basında yer alan bilgilere göre isyancılar İngiltere’nin kontrolündeki Irak’tan silah ve cephane destegi saglıyorlardı.
Buna İran aracı oluyordu.
Harekâtın sonuna doğru basında İran ile anlaşıldıgı ve bundan sonra ortak hareket edileceğine dair yazılar çıktıysa da bu ortaklık yakın dönemde tam olarak gerçekleşemedi.381 Bu olaylardan sonra, Ercis halkının isyanda sehit olanlar adına bir abide yaptırmaya karar verdiği görülmektedir.382
Ancak buna rağmen ilçede 1930 yılı olaylarına ait bir Şehitlik bulunmamaktadır.
Garp vilayetlerine nakledilen vatandaşlarla ilgili meseleler yıllar sonra da gündemi meşgul etmeye devam etti. Bakanlar Kurulunun 3 Ocak 1947 tarihli toplantısında daha önce Zeylan isyanı ile alakalı oldugu için Garp vilayetlerine nakledilen Ali oğlu Ahmet Çıkla hakkındaki nakil kararı kaldırıldı.383 Yine aynı tarihli başka bir kararname ile
Süslü Abdullah ve karısı Maksut kızı Neno’nun da nakil kararları kaldırıldı.384
14.CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder