27 Şubat 2017 Pazartesi

KIBRIS’LA İLGİLİ TBMM DEKLARASYONLARI BÖLÜM 1


 KIBRIS’LA İLGİLİ TBMM DEKLARASYONLARI VE  T.C-KKTC ORTAK AÇIKLAMALARI VE DEKLARASYONLARI


B.1. TBMM Kıbrıs Deklarasyonları

B.1.1. 10 Haziran 1993 TBMM Kıbrıs Deklarasyonu

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kıbrıs’la ilgili New York’ta Birleşmiş Milletler araculığında yapılan görüşmelerin sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesine yardımcı olmak üzereşu hususların dünya kamuoyuna açıklanmasında fayda görmüştür

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kıbrıs Türk halkının 30 yıldan beri temel özgürlüklerini,güvenliğini ve eşitliğini koruma yönünde sürdürdüğü hak ve hukuk mücadelesinidesteklemektedir.

Kıbrıs’ta, 1974 öncesinin karanlık dönemine yeniden dönülmemesi esastır. Kalıcı birbarışın temini için, iki toplumun eşitliği esasına dayalı bir çözüm gerekmekte dir. TürkiyeBüyük Millet Meclisi, Kıbrıs Türk halkının, Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş’ın liderliğinde yürüttüğü barışçı çabaları takdirle karşılamaktadır. Kıbrıs’ta kalıcı ve yaşayabilir birçözüme, ancak iki tarafın hür ve serbest iradesiyle varılabileceğine inanmaktadır. Bu çerçevede ulusumuz, Kıbrıs Türk Halkının razı olmayacağı bir çözümü kabuletmeyecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kıbrıs’ta barışın sürekli kılınması ve Kıbrıs Türk halkının refah ve güvenliğinin temini açısından, Türkiye’nin, tarihi ve garantörlük haklarındandoğan ahdi vecibelerini yerine getirmeye ve bu yolda kendisine düşen her türlü sorumluluğu sürdürmeye kararlı olduğunu ifade eder.

Bu bakımdan,

1. Kıbrıs’ta, her bakımdan eşit haklara sahip, iki eşit toplumun varlığı esas alınarak müzakereler yapılmalıdır.
2. Kıbrıs konusu bir bütün olarak ele alınmalı ve iki toplumun temsilcileri arasında yapılacak müzakerelerle çözüme kavuşturulmalıdır.
3. İki toplumun temsilcileri arasında görüşülüp paraf edilen hususlar, her iki toplumun tasvibinden sonra kesinlik kazanmalıdır. Esasen, bu üç prensip, Kıbrıs’la ilgilimüzakerelerde şimdiye kadar Türkiye’nin de savunduğu, Birleşmiş Milletlerin de kabul etmiş olduğu prensipler olmak itibariyle sağlıklı çözümü sağlayabilecek niteliktedir.Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin bu prensipleri bir tarafa bırakması, Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın sağlanmasına katkıda bulunmaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapılan müzakerelerin her türlü baskı denemelerin den uzak bir ortamda geçmesini, kalıcı bir uzlaşmanın vazgeçilmez koşulu görmektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin vazgeçemeyeceği bu prensipler, müzakerelere esas teşkil etmediği takirde, görüşmelerin devamında bir yararolmayacağı düşüncesinde olduğunu saygıyla açıklar.


B.1.2. 21 OCAK 1997 TBMM Kıbrıs Deklarasyonu

Kıbrıs sorununda son gelişmelerle ilgili olarak 21 Ocak tarihinde toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi bir karar aldı. Refah Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi,Demokratik Sol Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Büyük Birlik Partisi ve Demokrat Türkiye Partisi’nin hazırladığı ve TBMM’de oybirliğiyle onaylanan tarihi karar şöyle:
“TBMM, TC-KKTC Cumhurbaşkanları arasında imzlanan ortak deklerasyonu desteklediğini ve benimsediğini beyan eder ve Sayın Denktaş’ın bugün TBMM’de yaptığıkonuşmayı takdir ve saygıyla karşılayarak aşağıdaki hususları Türk ve dünya kamuoyuna duyurmayı kararlaştırır.

1. Kıbrıs Rum Tarafı’nca Yunanistan’ın desteğiyle sürdürülen ağır silahlanma, yeni ve vahim bir boyuta ulaşmıştır. Rus füzelerinin Ada’ya getirilmesiyle Rum-Yunan tarafınınKKTC ve TC’yi tehdide yönelik tutum ve davranışları müsamahayla karşılanamaz.

2. 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları ile oluşturulan garanti sistemi, şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de geçerli olmaya devam edecek, sözkonusu anlaşmalarındoğrudan ve dolaylı olarak değişmesine ve Kıbrıs’ta ve bölgede TC ile Yunanistan arasındaki dengelerin bozulmasına müsaade edilmeyecek.

3. T. C., Kıbrıs’ta etkin ve fiili garantisini eksiksiz sürdürecek. KKTC’ye vaki olacak bir saldırı, aynen TC’ye yapılmış bir saldırı olarak telakki edilecek.

4. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB’a tek yanlı müracaatı, 1960 anlaşmalarına aykırıdır. Bunun gerçekleşmesi, Kıbrıs’ın bölünmesine yol açacak ve sorumluluğu AB’aait olacak.

5. KKTC’ye uygulanan ambargo ve çifte standart hiçbir şekilde kabul edilemez.

6. TC; KKTC ekonomisinin sorunlarının aşılması ve güçlü bir yapıya kavuşturulması için gerekli desteği sağlamaya devam edecek.

7. TBMM, meselenin silahlanma ve kuvvet kullanma yoluyla değil, adada yaşayan iki halkın kendi iradeleriyle kendi yönetimlerini kurma haklarına saygı gösterilereksonuçlanabileceği inancındadır. Dışarıdan müdahalenin çözümü daha da zorlaştırdığı tecrübeyle bilinmelidir.

Bu milli davada TBMM ve Türk milletinin tam birlik içinde olduğu gerçeği bilinmektedir.

B.1.3. 15 Temmuz 1999 TBMM Kıbrıs Deklarasyonu

25 inci yıldönümünü idrak ettiğimiz Kıbrıs Barış Harekâtı, Ada'daki Türk varlığına karşı senelerce sürdürülen dinî ve etnik temizlemeye, Kıbrıs Devletini ortadan kaldırarakYunanistan'a bağlamak teşebbüs ve darbesine karşı yapılmıştır. Yirmibeş yıl sonra, NATO'nun Kosova'da Sırplara karşı benzeri bir harekâta girişmiş bulunması, KıbrısHarekâtının ne derece isabetli olduğunu göstermektedir.

Yirmibeş yıldan beri Kıbrıs'ta kan akmaması sevindirici gerçeğinin bazı çevreleri âdeta rahatsız ettiğini görmek üzücü olmaktadır. Bu çevreler, devamlı olarak tertiplergeliştirmekte, tahriklere başvurmaktadır. Türk tarafı, bütün bu tertip ve tahriklere karşı olumlu ve barışçı tutumunu devam ettirmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye ile beraber, Ada'daki her iki toplumun varlık ve güvenliğini teminat altına alacak, adil ve devamlı bir çözüm bulunması yolunda her türlügayret ve iyiniyeti göstermiştir. Buna mukabil, Yunan-Rum tarafı, enosis emelinden, 20 Temmuz 1974 öncesine dönmek politikasından vazgeçmemiş, meseleyi ilgili taraflararasında görüşmekten ziyade, dış güçlerin müdahalelerini davet etmiş, her seferinde uzlaşmayı zorlaştırmıştır. Son olarak, Güney Kıbrıs Rum idaresinin Avrupa Birliği tamüyeliğine başvurması ve bunun karşı tarafça kabul görmesi çözüm yolunu tıkamış, Avrupa Birliği çerçevesinde Yunanistan'ın Güney Kıbrıs'a yerleşmesi kapısını açmıştır. Bunun kabulü mümkün değildir.

Yunanistan'ın dış güçleri Kıbrıs meselesi içine çekmek politika ve çabaları neticesi, son olarak, G-8'ler Köln Zirvesi nihaî bildirisinde, Kıbrıs konusuna yer verilmiş, Birleşmiş

Milletlere âdeta talimat şeklinde bir çağrıda bulunulmuştur. Bunu, tümüyle kınıyor ve reddediyoruz.

Bugün, Kıbrıs'ta, Rumların, Zürih ve Londra Anlaşmalarını çiğnemeleri, Türk unsurunu yok etmeye çalışmaları neticesi doğmuş, iki ayrı devlet gerçeği bulunmaktadır. Bu gerçeğikabul etmeden, her iki devlete eşit gözle bakmadan herhangi bir çözüm bulmak mümkün değildir.

Güney Kıbrıs'ın tehlikeli bir şekilde silahlandırılması, Yunanistan'a tahsisli askerî hava ve deniz üsleri inşası, Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının terör örgütü PKK'ya verdiğidestek, Ada'da ve bölgede barış ve istikrara yönelik tehditlerdir.

Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili garantörlük hakları ve stratejik menfaatları daima korunarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin devlet statüsü ve güvenliği dahil, meşru hak veçıkarlarının aşındırılmasına hiçbir surette müsaade edilmeyecektir. Kıbrıs Barış Harekâtının bu anlamlı yıldönümünde, barış ve adil, yaşayabilir bir çözümiçin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin sürdürdüğü kararlılığı takdirle karşılıyor, destekliyoruz. Millî bir dava olan Kıbrıs konusunda, Türkiye Büyük Millet MeclisininKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine tam desteği, kesintisiz ve şartsız devam edecektir.

Bunda en ufak bir şüpheye yer yoktur.


B.1.4. 6 Mart 2003 TBMM Kıbrıs Deklarasyonu


Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın bugün Meclis Genel Kurulunda yaptığı hitabı takdir ve saygıylakarşılayarak, aşağıdaki hususları Türk ve dünya kamuoyuna duyurmayı kararlaştırmıştır.

1- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 Ocak 1997 ve 15 Temmuz 1999 tarihlerinde aldığı kararlara atıfta bulunarak, bu millî davada Türkiye Büyük Millet Meclisi ve TürkMilletinin tam bir birlik ve beraberlik içinde bulunduğu gerçeğini bütün dünyaya bir kere daha ilan eder.

2- Kıbrıs meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin sarf ettiği çabaları içtenlikle destekler.

3- Kıbrıs meselesine bulunacak çözümün, tarafların eşit statüsü ve eşitliğine dayanması gerektiği hususunu önemle vurgular.

4- Türkiye’nin 1960 Antlaşmalarından kaynaklanan garantörlük haklarının sürdürülmesi gereğini belirtir.

5- Kıbrıs’ta Türkiye ile Yunanistan arasında kurulmuş bulunan dengenin zedelenmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini teyit eder.

6- Kıbrıs sorununun çözümünün, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde bir önşart gibi takdim edilmesine yönelik çabaları reddeder.

7– Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Türkiye’den önce Avrupa Birliğine üye yapılması yolunda atılan adımların, uluslararası antlaşmaların açık bir ihlali olduğunu bir kere dahavurgular.

8- Kıbrıs Türk ve Rum halkının 28 yıldır huzur ve barış içinde yaşamasının en önemli amili olan iki kesimliliğin muhafaza edilmesine verdiği önemi vurgular.

9- İki kesimliliği zedeleyecek bütün öneri ve girişimlerin, Kıbrıs’taki güvenlik ortamını olumsuz yönde etkileyerek, iki toplumu yeniden bir çatışma ortamına sürükleyeceğinihatırlatır ve buna hiçbir şekilde müsaade edilmemesi gerektiğini önemle belirtir.

10- Bu genel koşullara riayet edilmek kaydıyla, Kıbrıs’ta barışçı ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının, Türkiye’ye, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarına ve bölge barışına hizmetedeceği yolundaki inancını ifade eder.



B.2. Ortak Açıklama ve Deklarasyonlar

B.2.1. 28 ARALIK 1995 Denktaş-Demirel Ortak Deklarasyonu

Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti;

Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs’ın geleceğinin belirlenmesinde sahip bulunduğu ve uluslararası andlaşmalarla teyid ve tescil olunan tam siyasal ve hukuki eşitliğini
vurgulayarak,Türkiye’nin, KKTC’ni egemen ve bağımsız bir devlet olarak tanıdığını teyid ederek, Ada’daki iki halkın, karşılıklı saygı, barış, güvenlik ve işbirliği içinde yanyana yaşamalarıgereğine inanarak, Kıbrıs sorununa Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk halkları arasında sürdürülecek görüşmelerle, adil ve kalıcı bir çözüme ulaşabileceğini hatırlatarak;


1960 Andlaşmaları ile oluşturulan garanti sisteminin geçerli kalmaya devam ettiğini bir kez daha teyid ederek; aşağıdaki kararları almışlardır;

1. Kıbrıs’ta nihai hedef, Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının egemen eşitliğine dayalı, iki toplumlu ve iki kesimli federal bir çözüm olacaktır. Bulunacak çözüm iki halkın serbestiradelerini yansıtacak şekilde ayrı referandumlarla belirlenecektir.

2. Nihai siyasal çözümden sonra da 1960 Garanti ve İttifak Andlaşmaları uyarınca Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi devam edecektir.
Zürih Andlaşmalarında öngörüldüğü üzere, Kıbrıs’ın Türkiye ve Yunanistan’ın üye olmadıkları uluslararası siyasi ve ekonomik birliklere katılamayacağı hususu önemlegözönünde bulundurulacaktır.

3. BM gözetiminde sürdürülecek toplumlararası görüşmeler sırasında AB’a tam üyelik hedefi gözönünde bulundurulacak ve taraflar arasında egemen eşitlik gibi temel konulardamutabakat sağlandığı takdirde, toplumlararası görüşmelerde Kıbrıs’ın AB üyeliğinin koşulları, taraflar arasında ayrıca müzakere konusu yapılabilecektir.

4. AB ile tam üyelik görüşmeleri, ancak nihai çözümden sonra Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının birlikte oluşturacakları ortak görüşler çerçevesinde ve ortak heyetler vasıtasıylayapılmalıdır.

5. Nihai çözüme kadar geçecek süre içinde de, Türkiye; KKTC’nin güvenlik çıkarlarını tam olarak koruyacak ve bu konuda Rum/Yunan tarafının giriştiği askeri tırmanma teşebbüslerikarşısında gerekli mukabil tedbirleri alacaktır.

6. Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’nin, Türkiye-KKTC ekonomik ve ticari ilişkilerini engelleyici hiçbir hüküm içermediği taraflarca teyid olunur. Türkiye ile KKTCarasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi için her türlü destekleyici tedbirin alınmasına ve karşılıklı yatırımların teşvikine devam edilecektir.

7. Türkiye ile KKTC arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla, Türkiye’nin AB ile gerçekleştirdiği Gümrük Birliği’nin sağladığı imkanlardan en genişölçüde yararlanılacaktır.

8. Nihai siyasal çözümden sonra Federal Kıbrıs’ın Türkiye ile birlikte AB’a tam üye olabileceği dikkate alınarak, ileride AB ile uyumu kolaylaştıracak hazırlık çalışmalarınaşimdiden başlanacak ve tedricen uygulamaya geçilecektir.

9. Kıbrıs meselesinin nihai siyasal çözüme kadar geçecek süre içinde KKTC’ye karşı uluslararası alanda uygulanan engelleyici tedbirlerin kaldırılması ve KKTC’nin bütünülkelerle serbestçe siyasi, ekonomik, kültürel ve sportif temaslar sürdürülebilmesi amacıyla, Türkiye ile KKTC müşterek gayret göstereceklerdir.

10. Türkiye, KKTC’nin uluslararası kuruluşlarda görüşlerini yansıtabilmesi için gerekli siyasi katkıyı sağlayacak; bu amaçla Türkiye ve KKTC Dışişleri Bakanlıkları arasında mevcutyakın işbirliği daha da yoğunlaştırılacak ve sürekli bir siyasi danışma mekanizması kurulacaktır.


Türkiye ile KKTC arasında sıklaştırılacak üst düzey temaslar ve ziyaretler suretiyle ve uygulamaya yönelik olarak yapılacak teknik ortak çalışmalar yoluyla yukarıdaki temelhedeflerin en kısa zamanda gerçekleştirilmesine çalışılacaktır.

B.2.2. 20 OCAK 1997 T.C-KKTC Ortak Açıklaması;

Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları, 28 Aralık 1995 tarihinde yayınladıkları Ortak Deklerasyona atıfta bulunarak,
Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkileri, her alanda en yakın dayanışma ve işbirliği çerçevesinde geliştirme arzu ve azimlerini teyid ederek,Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının, sorununa barışçı bir çözüm bulunması yolunda her türlü çabayı gösterdiğini ve Kıbrıs’ta adil ve gerçekçi bir çözümün, ancak iki tarafın serbestiradeleriyle ve müzakereler yoluyla sağlanabileceğini hatırlatarak, Kıbrıs Türk halkının uluslararası andlaşmalarından kaynaklanan haklarını ve buandlaşmalarla tescil olunan tam siyasal ve hukuki eşitliğini vurgulayarak, 1960 Andlaşmaları ile oluşturulan garanti sisteminin şimdiye kadar olduğu gibi bundanböyle de her koşul altında geçerli ve yürürlükte kalacağını ve sözkonusu anlaşmalar çerçevesinde Kıbrıs’tan garantör ülkelere de bir tehdit yönetilmeyeceğini teyid ederek,Kıbrıs adasında ve Doğu Akdeniz’de barış, istikrar ve güvenliği sarsan son gelişmeleri değerlendirerek,,


Aşağıdaki ortak görüş ve kararlarını açıklamışlardır: Kıbrıs Rum tarafınca sürdürülen ağır silahlanma, Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunanistanarasında uygulanan Ortak Askeri Doktrin ve Güney Kıbrıs’ta Yunan hava ve deniz üsleri kurulması, Kıbrıs adasında ve Doğu Akdeniz’de istikrar ve güvenliği tehdit eden birdurum yaratmıştır.

1. Güney Kıbrıs’a füze sistemleri yerleştirme kararı, Ada’nın iki halkı arasındaki güven bunalımını giderilmesi çok güç olacak ölçüde derinleştirmiştir.

2. Bu füzelerin savunma amaçlı olduğu iddiası ve bir süre adaya ithal edilmeyeceği yolundaki sözde güvence anlamsızdır. Değerlendirilmesi gereken nokta, Kıbrıs Rum-Yunan ittifakının tüm uyarılara rağmen uzlaşmaya sırt çevirip çatışma seçeneğinde öncelik vermiş olması ve Yunanistan ile Güney Kıbrıs arasında fiilen askeri birlikoluşturulmasıdır.

3. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs adasında ve Doğu Akdeniz’de dengelerin korunması barışa tehdit oluşturan politikaların sonuçsuz bırakılması için,sorumlu ve sağduyulu bir yaklaşımdan ayrılmadan, gereken bütün önlemleri alacaklardır. Bu çerçevede; Türkiye Cumhuriyeti; 1960 garanti sistemi uyarınca KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne etkin ve fiili garanti sağlamayı eksiksiz sürdürecek, Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin tehdit altında kalmasına izin verilmeyecektir;
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapılacak bir saldırı aynen Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılmış bir saldırı telakki edilecektir. Rum-Yunan tarafının bölgede ve Kıbrıs’taTürkiye ve Yunanistan arasındaki dengeyi bozmaya ve Kıbrıs Türk halkının güvenliğini tehlikeye sokmaya devam etmesine karşılık, mukabil askeri ve siyasitedbirler tereddütsüz alınmaya devam olunacaktır. Bu çerçevede; Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın 10 Ocak 1997 tarihindeyaptığı açıklamada kaydettiği görüşler ile öngördüğü tedbirleri kuvvetle desteklemektedir.

4. Yunanistan’ın hava ve deniz üsleriyle Güney Kıbrıs’a yerleşmekte olduğu dikkate alınarak, bu faaliyet sürdürüldüğü takdirde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde aynınitelikte hava ve deniz tesisleri kurulması çalışmaları başlatılacaktır.“Türkiye ve KKTC’ye yönelik tecavüz ve oldu bittiler müştereken önlenecek ve bunun gerektirdiğiortak askeri koordinasyon ve planlama yapılacaktır. Bu amaçla, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında müşterek savunma konsepti oluşturulacaktır.

5. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs adasında gerginliği tırmandırmak için Rum-Yunan tarafınca girişilen planlı eylem ve tahrikleri, Ada’ya çok uluslu birgüç yerleştirerek Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini sulandırma niyetlerinin bir parçası olarak değerlendirmektedirler. Buna müsaade edilmeyecektir. 1960 Garanti veİttifak Andlaşmaları’nın doğrudan ve dolaylı bir şekilde değiştirilmesine teşebbüs edilmesi halinde, Türk tarafı, bunu, Kıbrıs’ta 1960 Andlaşmaları’nın açık bir ihlali olarak telakki edecek, gerekli tedbirleri ve siyasi kararları alacaktır

6. Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm çabaları, yaklaşık beş yıl önce; BM Fikirler Dizisi’nin iki halk arasında bir güven ortamı yaratma çabaları ise üç yıl önce, BM Güven ArtırıcıÖnlemler paketinin Kıbrıs Rum tarafınca reddedilmesi nedenleriyle çıkmaza girmiştir. Kıbrıs Rum tarafı aradan geçen süre içinde makul bir çözüm arayışında ve çözümparamet-relerinden tamamen uzaklaşmıştır.

7. Kıbrıs Rum tarafının Yunanistan ile birlikte uzlaşma yerine çatışma ve gerinlik arayışı içine girdiği görülmektedir.

8. 1960 Andlaşmaları’yla Ada’nın iki halkı arasında kurulan ortaklığın, 1963 yılında Yunanistan’ın desteği ile Kıbrıslı Rumlarca silah zoruyla yıkılmasından bu yana,Kıbrıs’taki iki eşit halkı temsil etmeye ve Ada’nın tümü için konuşmaya ehil ve yetkili bir devlet hükümet, parlamento, yargı ve idare yoktur.

9. Ada’nın güneyindeki Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kendi saldırganlığıyla yıktığı 1960 ortaklığının ünvan ve sıfatlarına sahip çıkması iddiası ve silah ithali de dahil olmaküzere, devleti adına yaptığı bütün tasarruflar, uluslararası anlaşmalar tahtında gayri meşrudur. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kendini bu ünvan ve sıfatlarla dünyaya sunmayaçalışması bu yönetimin iddialarına meşruiyet veya kendisine imtiyazlar kazandıramaz. Güney Kıbrıs’taki idare, sadece bir Kıbrıs Rum idaresidir. Kıbrıs’ta,34 yıldır süren çözümsüzlüğün temelinde, Kıbrıs Rum tarafının gayrı meşru sıfat ve iddialarını sürdürme çabası yatmaktadır.

10. Kıbrıs’taki gerçeklerle Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakları kabul edilmedikçe ve iki tarafa eşitlik içinde yaklaşılmadıkça adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılamaz.

11. Avrupa Birliği’nin Yunanistan’ın zorlamasıyla Kıbrıs Rum Yönetimi’ne tam üyelik yolunda yaktığı yeşil ışık, gelinen noktanın açıkça gösterdiği gibi tarihi bir hataolmuş ve görüşme süreci üzerinde yıkıcı bir etki yapmıştır. Kıbrıs Rum tarafının, Türk tarafı ile bir uzlaşma aramadan, ikinci bir Yunan devleti olarak Avrupa Birliği’ne girme ve böylece Yunanistan ile dolaylı bir yoldan bütünleşmeyi sağlamanın dışında bir amacı kalmamıştır.

Bu hatalı gidişin daha büyük tahribata yol açmaması için:

• Uluslararası andlaşmalar uyarınca, Kıbrıs’ın ancak Türkiye ile Yunanistan’ın birlikte üye bulundukları bir birliğe katılabileceği;
• Kıbrıs’ın AB’ne üyeliğinin ancak bir çözümden sonra sözkonusu olabileceği;
• Bu yönde bir kararı; BM Fikirler Dizisi’nde de öngörüldüğü üzere, Ada’daki iki halkın ayrı referandumlarla onaylamaları gerektiği bilinmelidir.
• Avrupa Birliği’ne tam üyelik için yapmış olduğu uluslararası hukuka aykırı tek taraflı müracaata istinaden, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Avrupa Birliği arasında tam üyelikgörüşmelerinin başlatılması, Türk tarafınca, Kıbrıs’ta müzakere süreci içinde ortaya çıkmış bulunan çözüm çerçeve ve parametreleri nin bütünüyle ortadan kalkması olarakdeğerlendirilecektir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, tek başına Avrupa Birliği üyeliği yolunda atacağı her adım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye ile bütünleşme sürecini hızlandıracaktır.

12. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası camiadan soyutlanmaya devam olunması, hiç bir şekilde kabul edilemez, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ninuluslararası camia ile bütünleşmesini sağlayacak gerekli adımları atacaktır. Kıbrıs’ı ilgilendiren ve Kıbrıs Türk halkına söz hakkının tanınmadığı her türlü uluslararasıtoplantıda, Türk heyetlerine KKTC temsilcileri de dahil edilecektir. 13. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ekonomik ilişkiler 3 Ocak 1997tarihinde Başbakanlar düzeyinde imzalanan kapsamlı ekonomik protokol çerçevesinde derinleştirilecek ve KKTC ekonomisi somut işbirliği projeleri ile güçlendirilecektir

14. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları arasında kabul edilen 28 Aralık 1995 deklerasyonuyla tesis edilen sürekli siyasi danışma mekanizması savunmakonularını da içerecek şekilde genişletilecek ve iki taraf arasında mevcut dayanışma güçlendirilecektir.

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder