NATO’NUN KOSOVA MÜDAHALESİ BÖLÜM 2
Kosova’nın Bağımsızlığını ilk tanıyan devletler, 18 Şubat’ta yani bağımsızlık ilanının ertesi gününde ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, Arnavutluk ile ABD-NATO güdümlü Afganistan ve Kosta Rika oldu. Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasını ve Sırbistan’a askeri müdahale yapılmasını açıkça desteklemiş olan bir başka önemli Batılı güç Almanya ise Kosova’nın bağımsızlığını üç gün sonra 20 Şubat’ta resmen tanıdı.22 Ama BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olan Rusya ile Çin ve AB üyeleri olan İspanya, Yunanistan, Romanya, Slovakya ile
Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs Rum Kesimi) Kosova’yı tanımadılar. Kosova, kendisini tanımayan Rusya ve Çin’in vetosuyla karşılaşacağını bildiği için ve ayrıca kendisini tanıyan devlet sayısı henüz yeterli olmadığı için şimdiye kadar BM’ye üyelik başvurusunda bulunmadı.23
Ayrıca Kosova, kendisini tanımayan Avrupalı devletlerin karşı çıkmasından dolayı AGİT’e ve Avrupa Konseyi’ne katılamadı. Fakat Kosova, Örgüt içinde en fazla oy hakkına sahip olan ABD, Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın desteğiyle IMF ile Dünya Bankası’na üye olmayı başardı.
Kosova, uluslararası alanda “tanınmama” problemini ABD-İngiltere-Almanya-Fransa dörtlüsünden aldığı büyük destek ile aşmaya çalıştı ve çalışıyor. Bu çalışmanın, şimdiye kadar önemli bir başarı elde etmiş olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Şubat 2014 itibariyle BM üyesi olan 193 devletten 108’i Kosova’yı tanımış bulunuyor.24 Bu sayının önümüzdeki yıllarda artması bekleniyor. Çok sayıda Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalı çevre kapitalist devlet;
ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın girişimleri ve talepleri sonucunda Kosova’nın bağımsızlığını tanıdı. Yani Kosova’yı tanıyan devlet sayısında meydana gelen artış, Priştine’nin çabaları sonucunda değil, Sırbistan’a karşı Kosova’yı destekleyen dört emperyalist devletin inisiyatifi sonucunda gerçekleşti.
Sonuç
NATO, SSCB’nin yıkılışına kadar her hangi bir askeri operasyon gerçekleştiremedi.
SSCB'nin yıkılmasıyla birlikte ABD liderliğinde NATO operasyonları başladı ve giderek hız kazandı. İlk olarak 1991 Körfez Savaşı sırasında Irak’a karşı NATO uçakları ve askerleri kullanıldı. İkinci olarak Bosna-Hersek’teki Sırp kuvvetlerine karşı havadan operasyon gerçekleştirildi. Kosova müdahalesi NATO’nun üçüncü askeri operasyonu oldu. Bu operasyon, ABD - Batı Avrupa ittifakı tarafından gerçekleştirildi. Ayrıca bu ittifak, Kosova’daki ayrılıkçı milliyetçi UÇK örgütünü doğrudan destekledi ve güçlendirdi. NATO’nun müdahalesi sonucunda Sırbistan ordusu ve polisi Kosova’yı terk etmek zorunda kaldı. Bununla eş zamanlı olarak NATO ve Batılı devletler bölgeye yerleştiler.
Akabinde Ahtisaari Planı çerçevesinde görüşmeler başlatıldı. Görüşmelerin sonucunda taraflar ortak bir çözüme ulaşamayınca Kosova Parlamentosu tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlık ilanını ABD-Batı Avrupa ittifakı derhal tanıdı ve destekledi. Kosova Savaşı’nda Türkiye de Batı ittifakı içinde yer aldı.
1999 NATO müdahalesi Kosova’nın Sırbistan'dan ayrılmasını sağladı. Başka bir ifadeyle Kosova, NATO müdahalesi yoluyla Sırbistan’dan koparıldı. Bu süreçte Sırbistan ordusu ve polisinin Kosovalı Arnavutlara yönelik gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve etnik temizlik, sürekli Batılı devletler ve basın-yayın organları tarafından gündeme getirildi ve eleştirildi. Böylece insan hakları ihlalleri ve etnik temizlik, NATO müdahalesinin resmi gerekçesi haline getirildi. NATO ve Batılı hükümetlerden gelen resmi açıklamalar göre, bölgedeki insan hakları ihlallerini önlemek ve Arnavut sivilleri Sırp saldırısına karşı korumak için askeri müdahale yapıldı.
UÇK’nın, Kosovalı Sırplara, Romanlara ve UÇK karşıtı Arnavut sivillere yönelik
gerçekleştirdiği saldırılar, katliamlar, çeşitli insan hakları ihlalleri ve organize suç faaliyetleri Batılı devletler tarafından görmezden gelindi. Çünkü merkez kapitalist devletlerin (özellikle ABD-Almanya-İngiltere-Fransa ittifakının) amacı, bölgedeki silahlı çatışmaları sona erdirmek, etnik temizliği ve insan hakları ihlallerini engellemek ve nihayet bölgeye barış getirmek değildi. Eğer amaç bu olsaydı, sadece Sırp hükümete ve Miloseviç’e değil, aynı zamanda UÇK’ya ve bu örgütün liderlerine de baskı uygulanırdı. Ama Sırp tarafına her türlü baskı uygulanırken UÇK’lılar “özgürlük savaşçıları” ilan edildiler. Hatta savaş sırasında çeşitli savaş suçları işlemiş olan UÇK komutanları, savaş sonrasında da Batı tarafından
(özellikle de ABD ve Almanya tarafından) desteklendiler. Bu destek sayesinde UÇK komutanları, savaş sonrasında Kosova’da üst mevkiler (başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği gibi) elde etmeyi başardılar.
ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa; Kosova konusunda Sırbistan’a karşı işbirliği yaptılar ve UÇK’yı desteklediler. Çünkü bu devletlerin Kosova ve Sırbistan’a ilişkin dört amacı vardı.
Aşağıda özetlediğim bu amaçlar, adı geçen dört merkez kapitalist (emperyalist) devletin Kosova politikasını belirledi:
(1) ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın amacı, özelde Kosova’ya ve genelde Balkan coğrafyasına askeri ve siyasal olarak yerleşmek idi. Bu amaçla Kosova’yı Sırbistan’dan koparmak ve bölgeye asker sokmak istediler.
(2) Miloseviç liderliğindeki Sırp devleti, 1990’ların başından itibaren Balkanlar’da “Büyük Sırbistan”ı kurmayı amaçlıyordu. Oysa adı geçen dört emperyalist devlet, kesinlikle bölgede büyük ve güçlü bir Sırbistan’ı istemiyordu. Daha doğrusu; hiçbir Balkan devletinin (Türkiye dahil) bölgede güçlenmesini ve etkili olmasını istemiyorlardı. Bu nedenle “Büyük” Sırbistan’ın (daha doğrusu bölgede herhangi bir “Büyük” devletin) kurulmasını engellemeye çalıştılar.
(3) Batılı Emperyalist devletler, tüm dünyada “söz dinleyen devletleri / hükümetleri / rejimleri” istiyor. Bu nedenle, “söz dinlemeyen devletler / hükümetler / rejimler”, ABD başta olmak üzere Batılı hükümetler ve liberal basın tarafından “haydut devlet” olarak tanımlanıyor ve aşağılanıyor. ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa; Balkanlar’da Kosova, Karadağ, Makedonya, Bosna-Hersek gibi “söz dinleyen” çevre (bağımlı zayıf) kapitalist devletlerin var olmasını istiyorlar ve bu durumdan büyük memnuniyet duyuyorlar.
Oysa Miloseviç liderliğindeki Sırp devleti / hükümeti, 1990’lı yıllarda büyük kapitalist Sırbistan’ı kurmak istiyordu ve bu amaçla saldırgan bir dış politika izliyordu. Yani Sırp devleti/hükümeti, “söz dinlemiyordu.” Dolayısıyla Sırbistan’ın, “söz dinleyen devlet” haline getirilmesi gerekiyordu.25
(4) Son iki asırdır en güçlü Dört Emperyalist devlet olan ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya, 1917’den itibaren SSCB’yi ve 1990 sonrasında Rusya’yı kendilerine rakip ve tehdit olarak gördüler. Rusya, SSCB dağıldıktan ve kapitalizme geçildikten sonra yeni bir emperyalist (merkez kapitalist) devlet haline gelmeye çalışıyor. Bu nedenle ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa, Rusya’nın güçlenmesini ve dünya siyasetinde ve ekonomisinde etkili olmasını engellemeye büyük özen gösteriyorlar. Ama bunu yaparken, nükleer süper güç olan Rusya ile her hangi bir silahlı çatışmaya girmemeye de aynı özeni gösteriyorlar. Dolayısıyla, adı geçen dört Batılı devletin Rusya politikası, 1990 sonrasında genel hatlarıyla şöyle şekillenmiş bulunuyor:
(a) Rusya ile doğrudan silahlı çatışmaya girmeyecek şekilde rekabet etmek ve onu zayıflatmak.
(b) Rusya’nın müttefiklerini zayıflatmak. Çünkü Rusya’nın müttefiklerinin zayıflatılması, dolaylı olarak Rusya’nın da zayıflatılması anlamına geliyor.
(c) Rusya’nın, “eski SSCB nüfuz alanında” (yani Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya bölgelerinde) etkinliğini sınırlandırmak.
1990 sonrasında (yani SSCB ve YSFCparçalandıktan sonra) Rusya’nın Balkanlar’daki en sıkı ve güçlü müttefiki hiç kuşkusuz Sırbistan idi. Dolayısıyla Sırbistan’ın güçlenmesi, aynı zamanda Balkanlar’da Rusya’nın da (müttefiki Sırbistan üzerinden) güçlenmesi anlamına gelecektir. Veya tam tersi: Sırbistan’ın zayıflaması, aynı zamanda bölgedeki Rus etkisinin de zayıflaması anlamına gelecektir. Bu nedenle ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa, Rusya’nın müttefiki olan Sırbistan’ı zayıflatmak yoluyla Rusya’nın da Balkanlar’daki nüfuzunu sınırlandırmak / azaltmak istediler.
İşte bu amaçlarından dolayı Batlı emperyalist devletler, 1990’lı yıllarda “Arnavut dostu” ve “insan hakları koruyucusu” haline geldiler. ABD-Almanya-İngiltere-Fransa ittifakı, Sırbistan ve Kosova konusunda kendi amaçlarını, NATO’yu ve UÇK’yı kullanarak gerçekleştirdi.
NATO müdahalesi sonrasında bu dört devlet, askeri ve siyasi olarak Kosova’ya yerleşti. Haziran 1999’dan bu yana Kosova’yı bu dört devlet kontrol ediyor ve yönetiyor. Dolayısıyla Kosova’nın seçilmiş meclisi, hükümeti ve yöneticileri, ne yazık ki “resmi formalite”den öteye geçemiyor Kosova siyasetinde.
Sırp devleti ve kamuoyu ise, Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasını bir türlü kabullenmedi.
Kosova Cumhuriyeti’ni halen tanımayan Sırbistan, bağımsızlık ilanının uluslararası hukuka ve BM Kurucu Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu ileri sürdü. Belgrat yönetimi, BM Genel Kurulu’na, “Kosova Yönetimi Geçici Kurumları’nın tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesi uluslararası hukuka uygun mudur?” sorusunu yöneltti. Genel Kurul, 8 Ekim 2008’de, Uluslararası Adalet Divanı’ndan bu konuda istişari görüş talep etti. Adalet Divanı, merakla beklenen görüşünü 22 Temmuz 2010’da “14 oyçokluğu” ile açıkladı: “17 Şubat 2008’de kabul edilen bağımsızlık deklarasyonu, genel uluslararası hukuka, 1244 (1999) sayılı
Güvenlik Konseyi kararına veya Anayasal Çerçeveye aykırı değildir.” 26
Böylece Sırbistan’ın, uluslararası hukuk ve uluslararası toplum nezdinde Kosova’nın “meşruiyetini yıkma” girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Buna rağmen Sırpların “Kosova inadı” devam ediyor. Belgrat yönetimi, halen bölgenin Sırbistan’ın bir parçası olduğunu söylüyor. Ayrıca Kosova’da yaşayan %5’lik Sırp azınlık, Kosova Meclisi’nin bağımsızlık ilanına tepki olarak 28 Haziran 2008’de Mitrovica’da “Kosova-Metoya Meclisi”ni açtı. Meclise, 26 belediyeden seçilen Sırp, Roman, Gorani ve Boşnak temsilciler katıldı. Bu meclis, resmi düzeyde Kosova devleti, BM, AB ve Batılı devletler tarafından tanınmıyor olsa
da, Kosova Sırpları arasında etkili oldu ve Belgrat yönetimi ile sıkı bağlar geliştirdi. 27
Bu meclisin amacı, bölgedeki küçük Sırp nüfusunu korumak ve bölgenin Belgrat ile bağını – son derece zayıflamış olsa – devam ettirmektir. Ama Kosova’nın geleceğini, bölgenin otokton milletleri olan Sırplar ile Arnavutlar’dan çok, ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa belirleyecektir. Çünkü 1999’dan bu yana bölgeyi fiilen yönetmekte olan temel aktörler, bu dört devlettir. Önce Kosova’yı Sırbistan’dan koparan ve ardından yeni bir Arnavut Kosova devleti inşa eden esas güç, Kosovalı Arnavutlar değil, dört Batılı emperyalist devlettir:
ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa. Dolayısıyla uzun bir süre daha Kosova’nın geleceğini bu devletler belirleyecektir.
Kaynakça
Accordance with international law of the unilateral declaration of independence in respect ofKosovo. Summary of the Advisory Opinion, International Court of Justice, The Hague, 22 July 2010,
http://www.icj-cij.org/docket/files/141/16010.pdf, (04.08.2013). Aydınlık, 04.07.2013.
Bujosevic, Dragana; Radovanovic, Ivan: The Fall of Milosevic: The October 5th Revolution,Palgrave Macmillan, New York, Hampshire 2003.
Dedeoğlu, Beril: Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Yeniyüzyıl Yayınları, İstanbul 2008.
Jovanovic, Igor; Foniqi-Kabashi, Blerta: “Kosovo Serbs convene parliament; Pristina, international authorities objects”,
http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/en_GB/features/setimes/ features/ 2008/06/30/feature-01, (04.08.2012).
Judah, Tim: Kosovo: War and Revenge, Yale University Press, New Haven, London 2002.
Oğuz, Özgür; Yıldırım, Korhan: “Balkanların gizlisi saklısı”, Detay, Sayı 31, İstanbul 2001.
Savran, Sungur: Avrasya Savaşları: Körfez’den Afganistan’a Yeni Dünya Düzeninin Kuruluşu, Belge Yayınları, İstanbul 2001.
Sönmezoğlu, Faruk: Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, Filiz Kitabevi, İstanbul 1995.
Travers, David: “The UN: Squaring the Circle”, The Kosovo Crisis: The last American war in Europe?, Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters,
London 2001.
Williams, Christopher: “Kosovo: A Fuse for the Lighting”, The Kosovo Crisis: The last American war in Europe?, Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters,
London 2001.
Woodward, Susan L.: “The West and International Organizations”, Yugoslavia and After: A
Study in Fragmentation, Despair and Rebirth, Ed. David A. Dyker, Ivan Vejvoda, Longman, London 1996.
http://en.wikipedia.org/wiki/International_recognition_of_Kosovo , (17.03.2014).
http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).
http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_War, (02.08.2013).
http://en.wikipedia.org/wiki/Rambouillet_Agreement, (02.08.2013).
http://en.wikipedia.org/wiki/Slobodan_Milo%C5%A1evi%C4%87, (05.09.2013).
http://www.balkanpeace.org/index.php?index=/content/balkans/kosovo_metohija/articles/kam01.incl, (31.07.2012).
http://www.haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=6209, (30.07.2012).
http://www.mfa-ks.net/?page=2,33 , (17.03.2014).
http://www.milligazete.com.tr/makale/kosovada-cosku-ve-sevinc-sirbistanda-ofke-ve-kin-101071.htm, (30.07.2012).
DİPNOTLAR;
1 Beril Dedeoğlu, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Yeniyüzyıl Yayınları, İstanbul 2008, s. 101-103 ; Faruk Sönmezoğlu, UluslararasıPolitika veDış Politika Analizi, Filiz Kitabevi, İstanbul 1995, s. 339-340.
2 Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (YSFC), altı federe cumhuriyetten ibaretti. Bunlardan Slovenya, Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek cumhuriyetleri bağımsızlık ilan ettikten sonra geriye sadece Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetleri kaldı. Bu iki cumhuriyet, yeni bir anayasa hazırlayarak YSFC’nin adını 27 Nisan 1992’de “Yugoslavya Federal Cumhuriyeti” (YFC) olarak değiştirdiler. Yani YFC; Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetlerinden oluşuyordu. Kosova ise bu tarihte halen resmi olarak Sırbistan Cumhuriyeti’nin bir paçasıydı. Mart 2003’te kabul edilen yeni anayasa YFC’nin ismini “Sırbistan ve Karadağ Federal Cumhuriyeti” olarak değiştirdi. 3 Haziran 2006 günü Karadağ Meclisi bağımsızlık ilan etti ve böylece Sırbistan-Karadağ Federasyonu da sona ermiş oldu.
3 Bkz.: David Travers, “The UN: Squaring the Circle”, The Kosovo Crisis: The last American war in Europe?, Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters, London 2001, s. 250-254.
4 Susan L. Woodward, “The West and International Organizations”, Yugoslavia and After: A Study in Fragmentation, Despair and Rebirth, Ed. David A. Dyker, Ivan Vejvoda, Longman, London 1996, s. 163.
5 Makaleden aktaran http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).
6 Rapordan aktaran http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).
7 Özgür Oğuz, Korhan Yıldırım, “Balkanların gizlisi saklısı”, Detay, Sayı 31, İstanbul 2001, s. 6.
8 Tim Judah, Kosovo:War and Revenge, Yale University Press, New Haven, London 2002, s. 120.
9 Gazeteden aktaran
http://www.balkanpeace.org/index.php?index=/content/balkans/ kosovo_metohija/articles/kam01.incl, (31.07.2012).
10 http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).
11 Aydınlık, 04.07.2013, s. 9. Fethullah Gülen hallen ABD’de ikamet ediyor. Yasin El-Kadı ise, ABD’ye yönelik 11 Eylül 2001 terör saldırısı sonrasında BM kararıyla “teröre destek veren kişiler” listesine dahil edildi.
12 Sırbistan’ın güney doğusunda yer alan Presevo, Bujanovac ve Medveda belediyelerini kapsayan bölge.
13 Christopher Williams, “Kosovo: A Fuse for the Lighting”, The Kosovo Crisis: The last American war in Europe?, Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters, London 2001, s. 27.
14 http://en.wikipedia.org/wiki/Rambouillet_Agreement, (02.08.2013).
15 A. y.
16 Saldırıya katılan devletler Belçika, Kanada, Çek, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İspanya, Türkiye, İngiltere ve ABD idi. NATO üyesi olan Yunanistan ise bu saldırıya karşı çıktı. Yapılan kamuoyu yoklamasına göre Yunan halkının %97’si saldırıya karşı idi.
http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_War, (02.08.2013).
17 Aktaran Sungur Savran, Avrasya Savaşları:Körfez’den Afganistan’aYeniDünya Düzeninin Kuruluşu, Belge Yayınları, İstanbul 2001, s. 128.
18 http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_War, (02.08.2013).
19 Bu olaydan sonra Sırbistan’da Miloseviç’e karşı muhalefetin eli güçlendi. ABD ve Batı Avrupa (özellikle İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda) muhalefete parasal ve siyasal destek verdi. (Bkz.: Oğuz, vd., a.g.e., s. 6). Batı destekli muhalif gruplar 2000’nin başından itibaren kitlesel gösteriler düzenlemeye başladılar. Giderek güçlenen gösteriler Ekim başında bir ayaklanmaya dönüştü. Daha fazla direnemeyen Miloseviç, 5 Ekim günü devlet başkanlığı görevinden istifa etti. Miloseviç devrildikten sonra Vojislav Kostunica başkanlığında “ılımlı
Milliyetçi” hükümet kuruldu. (Bkz.: Dragana Bujosevic, Ivan Radovanovic, The Fall of Milosevic: The October 5th Revolution, Palgrave Macmillan, New York, Hampshire 2003). Lahey’deki Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi, 27 Mayıs 1999’da (yani Sırbistan’a yönelik NATO saldırısı başladıktan yaklaşık iki ay sonra) Miloseviç’i “savaş suçlusu sanığı” ilan etmişti. Miloseviç devrildikten sonra kurulan yeni Kostunica hükümeti, ABD ile AB’nin isteği üzerine 2001’de Miloseviç’i Lahey’deki mahkemeye teslim etti. Hırvatistan, Kosova ve Bosna-Hersek’te yaşanılan savaşlar sırasında “insanlığa karşı suç”, “savaş suçu” ve “soykırım suçu” işlemekten dolayı yargılanan devrik Sırp lider
Miloseviç, dava süreci sonuçlanmadan cezaevindeki hücresinde kalp krizi nedeniyle 11 Mart 2006 günü hayatını kaybetti. (http://en.wikipedia.org/wiki/Slobodan_Milo%C5%A1evi%C4%87, (05.09.2013)).
20 http://www.milligazete.com.tr/makale/kosovada-cosku-ve-sevinc-sirbistanda-ofke-ve-kin-101071.htm, (30.07.2012).
21 http://www.haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=6209, (30.07.2012).
22 Bkz.: http://www.mfa-ks.net/?page=2,33 , (17.03.2014).
23 Bir devletin BM’ye tam üye olabilmesi için, BM Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine BM Genel Kurul’un en az üçte iki çoğunlukla kabul etmesi gerekir. Yani Güvenlik Konseyi’nde yer alan daimi devletlerden birisi (ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya) “veto” ederse veya Genel Kurul’da 2/3 çoğunluk sağlanmazsa tam üyelik gerçekleşemez.
24 Ayrıca BM üyesi olmayan Tayvan da Kosova’yı tanıyor. Bkz.:
http://en.wikipedia.org/wiki/International_recognition_of_Kosovo , (17.03.2014).
25 Aynı durum Türkiye için de geçerlidir. Türkiye, “söz dinlediği” sürece ABD ve Batı Avrupa’nın “stratejik müttefikidir”. Ama “söz dinlemediği” zamanlarda Türkiye, cezalandırılması gereken bir “yaramaz küçük kardeştir”. Örneğin Türkiye, Batı’ya rağmen 1974 Kıbrıs Harekatı’nı gerçekleştirdikten sonra ABD’nin silah ambargosuna maruz kaldı. Bundaki amaç, “sözden çıkan” Türkiye’yi cezalandırmak ve “söz dinler” hale getirmekti. Bunun farkında olan Türk siyasetçileri, hükümetleri ve kapitalist sınıfı, özellikle 1947 Truman Doktrini’nden bu yana ABD ile “iyi ilişkiler” kurmaya özen gösteriyorlar. Çünkü ABD ile “iyi ilişkiler” kurulmadığı zamanlarda ABD’nin “cezalandırıcı gücüyle” karşılaşılacağının farkındalar.
26 Accordance with international law of the unilateral declaration of independence in respect of Kosovo. Summary of the Advisory Opinion, International Court of Justice, The Hague, 22 July 2010,
http://www.icjcij.org/docket/files/141/16010.pdf, (04.08.2013), s. 1, 14-15.
27 Bkz.: Igor Jovanovic, Blerta Foniqi-Kabashi, “Kosovo Serbs convene parliament; Pristina, international authorities objects”,
http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/en_GB/features/setimes/features/2008/06/30/feature-01, (04.08.2012).
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder