YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİDE MEYDANA GELEN OLAYLARLA İLGİLİ OLARAK GÜVENLİKTEN SORUMLU BAZI KAMU GÖREVLİLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ. BÖLÜM 5
Komisyonumuzca dinlenen bazı kamu görevlileri ise, anılan iş merkezine yapılan
saldırıların, iş merkezinin sahibinin niteliğini, eylemin işlendiği saatin sahur zamanı olmasını, o saatlerde bölgede sahura kadar genelde yatılmadan muhtelif mahallerde beklenmesi, bu nedenle iş merkezinde belli bir kalabalığm bulunması hususlanm göz önüne alarak, eylemin şüphe arzettiğini dile getirmektedirler.
Yüksekova İlçesi Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Selahattin DOĞAN,
Mülkiye Müfettişlerince 23.11.2005 tarihinde tanık olarak alman ifadesinde;
"Zağros iş merkezi sahibi de daha önce çok varlıklı biri değilken, şimdilerde milyon dolarlarla ifade edilen servete sahiptir. Burası birkaç kez bombalanmışsa dikkatin yalnızca terör örgütüne değil, aynı zamanda büyük mafya guruplarına da çevrilmesi gerekir."
21.Sıınır Tugay Komutanlığı 1. Jan. Özel Harekat İdari İşler Astsb. Mehmet
ALTUNER, Van Cumhuriyet Savcısınca alman 23.01.2006 tarihli ifadesinde;
"Bana bahsettiğiniz RPG-7 roketatar isimli silah bizim Silahlı Kuvvetlerimizin
envanter kayıtlarında vardır ve halen kullanmaktayız. Aynca terör örgütü PKK da kullanılmaktadır. Bunlarla ilgili 2005 yılında yine Komutanlığımız tarafından terör örgütüne ait bir çok mühimmat bulundu."
Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha Uzmanı Ahmet GÜVEN, Mülkiye Müfettişlerince 23.11.2005 tarihinde alınan ifadesinde;
"Zağros iş merkezinde 28.10.2005 tarihinde 01.45'te patlayan RPG-7 roketi için bir teferruat bilgiyi arzetmek istiyorum. Olay yerine gittiğimde binaya roket atılmış izlenimi elde ettiğim halde kuyruk parçasını bir türlü bulamadık. Bina girişindeki sundurma üzerinde bir arama yapma ihtiyacı duyduk. Bina sahiplerinden birinin oğlu olduğu söylenen kişi getirdiğimiz itfaiye merdivenine çıkarken bana sundurma biraz zayıf önce ben çıkayım dedi.
Bu teklif bana önce çok makul geldi ve kabul ettim ve kendisinin sundurmayı öncelikle çıkmasına izin verdim. Peşinden gittiğimde sundurmada ben her hangi bir parçaya rastlamadım. Ancak aşağıdaki polis memuru arkadaşımızın uyansı ile şahsın ceketinin altına bir şeyler sakladığını anladık. Şahsın ceketinin altından RPG-7'nin kuvrukfpervane) kısmı çıktı. Bu şahsa herhangi bir adli işlem yapılıp yapılmadığını bilmiyorum." Eylemde kullanılan roketin ilgili Kriminal birimince; RPG serisi roketatar silahı ile atılan, orijinali eski S.S.C.B. ve eski Varşova Paktı ülkelerince fabrikasyon olarak askeri maksatla üretilen menşei tespit edilemeyen, PG serisi A/P (antitank) roket mühimmatlarında kullanılan silahtan atılmış olan roket olduğu tespit edilmiştir. :' .
27.10.2005 günü saat 16.00 sıralarında Hakkâri-Şemdinli-Alan Köyü-Alan Deresi Bölgesinde yapılan operasyonda bir sığınak içerisinde 11 adet kaleşnikov P.Tf, 3 adet el bombası, 4 adet funye,l adet roketatar, 1 adet parçalanmış, 5 adet sağlam roketatar mühimmatı, 2 adet roketatar sevk fişeği, 2 takım terörist elbisesi ele geçirildiği soruşturma dosyasında ifade edilirken, Özcan İLDENİZ'e ait olduğu düşünülen Ajanda da aynı olaya ilişkin olarak: "03 Ağustos Salı sayfasında". "Zeydan ERÇELİK Gaziantep Cezaevinde eroinden taşıyıcı olarak tutuklu olan Tacettin YAVUZ bilgisi ile; Şemdinli İlçesi Alan Deresi Mevkiinde (70-25) koordinatlarında 200 m kayalıkta, 11 Kaleşnikof p. tüf.,1 Roketatar, 5
roketatar mermisi , 2 RPG-7. 3 El bombası, 4 Fünye (El bombası için), *1 Mayın, 2 T. Ö. elbisesi" notunun yer aldığı görülmektedir.
27.10.2005 tarihinde, muhtemelen yukarda belirtilen operasyonel faaliyette
bulunmak üzere Şemdinli ilçesinde görevlendirilen ve bu çalışmasından dolayı Hakkari İl Jandarma Komutanı Erhan KUBAT tarafından 22.11.2005 tarihinde takdirname ile ödüllendirilen Özcan İLDENİZ'in ajanda notunda yer alan (2 RPG-7 )bügisi, olaya ilişkin Jandarma Genel Komutanlığı resmi yazısı ve soruşturma dosyasında yer almamaktadır. Anılan roketin, 27.10.2005 günü yapılan bu operasyondan bir gün sonra yani, 28/10/2005 günü saat 01:45 sıralarmda,Yüksekova İlçesi Cengiz Topel Caddesi üzerinde bulunan ZAĞROS İŞ MERKEZİ adlı iş merkezinin 5. katına roketli saldırıda kullanılan Emniyetin bazı kayıtlarına göre RPG-7, JGK Van Bölge Kriminal Laboratuarı Ekspertiz raporunda ise, RPG serisi roketatar silahı ile atılan, orijinali eski S.S.C.B. ve eski Varşova Paktı ülkelerince fabrikasyon olarak askeri maksatla üretilen menşei tespit edilemeyen, PG serisi ATP (antitank) roket mühimmatlarında kullanılan
silahtan atılmış olan roket ile İlişkili olabileceği, Veysel ATEŞ'in Mülkiye
Müfettişlerince alınan 27.11.2005 günlü ifadesinde; "Bekaa vadisinde 1990 yılım 1991 yılına bağlayan kış aylarında örgütsel eğitim aldım. Bu sürede roket atar kullanımını öğrendim." şeklinde roket atar kullanımını öğrendiğini içeren beyanı da, RPG-7 silahının bu olayda kullanılabileceğine ilişkin bir şüphe duyulmasına neden olmuştur. Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca 31.10.2005 tarihinde yani olaydan üç gün sonra, istihbarat personeli olan (2) Astsubay ile (1) Uzman Çavuşun Yüksekova İlçesinde görevlendirildiği incelenmiştir.
Belirtilen bilgiler yan yana getirildiğinde, incelenen olayla, aktardan diğer
hususların ilişkisinin bir tesadüf olması da gözden uzak tutulmamalıdır. Zira, Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca Özcan tldeniz'in ne olaya yalan bir tarihte, ne olay tarihinde, Yüksekova İlçesinde görevlendirilmediği, 31.10.2005 tarihinde yani olaydan uç gün sonra, istihbarat personeli olan (2) Astsubay ile (1) Uzman Çavuşun Yüksekova İlçesinde görevlendirildiği incelenmiştir. Olayda kullanılan roketatar silahın kesin olarak RPG-7 olduğuna ilişkin bir kayıtta söz konusu değildir. Kaldı ki, yukarda belirtilen görevlileri bu eylemle ilintili kılabilecek maddi bir delil, tanık beyanı gibi bir bulgu ve belgeye ulaşılamamıştır.
Ancak, Komisyonumuz, yetkili makamların bu noktaya dikkatini çekmek, bu
şüphenin izalesini sağlamak amacıyla belirtilen hususları dile getirmeyi görev
addetmiştir.
3-20.10.2005 tarihinde Huzur Et Lokantası Önünde patlama:
20.10.2005 günü saat 04.30 sıralarında Yüksekova ilçesi Yeşildere Mahallesi Nedim Zeydan Caddesi üzerinde bulunan Ferzinde YILMAZ isimli şahsa ait Huzur Lokantası isimli işyeri önünde patlama sonucunda çevrede bulunan bina, işyeri ve araçlarda maddi hasar meydana gelmiş herhangi bir can kaybı ya da yaralanma olmamıştır. Ferzinde YILMAZ'ın, PKK terör örgütüne yardım yataklık yapmak ve örgütsel faaliyetlerde bulunmak, bir cenaze demi sırasında bölücü örgüt adına slogan atmak suçundan göz altına alındığı, örgüte 500 dolar yardım yaptığı, bir kardeşinin PKK terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin ilgili birimlerde kaydı, DEHAP Yüksekova İlçesi teşkilatında görev yaptığı, daha önceki dönemde aynı partiden Belediye Meclis Üyeliği ve Belediye Başkan Vekilliği yaptığı bilgisi bulunmaktadır.
Ferzinde YILMAZ'm daha önce örgüte 500 dolar yardım yaptığı iddiası bir ifade de ileri sürülmektedir. Bu yardımı baskı ile mi, gönüllü mü yaptığına dair bir ip ucu yoktur. İncelenen bombalama eyleminin örgüt tararından, Ferzinde YILMAZ'dan sözde vergi istendiği, bu şahsın da vermediği, bu nedenle hem kendisine hem de diğer esnafa gözdağı vermek amacıyla işlendiğine ilişkin bir bilgi ve belge söz konusu değildir. Kardeşi örgüt üyesi olan bahse konu şahsın örgütle arasında ihtilaf olduğuna yönelik bir bulgu da ortaya konulamamıştır. Komisyonumuzca bilgisine başvurulan bazı kamu görevlilerince, nitelikleri
belirtildiği şekilde olan anılan şahsın işyeri önünde yapılan bombalama eylemi şüphe ile karşılanmıştır.
PKK terör örgütünün bu tür eylemleri, hem kendi yandaşlarının, hem de güvenlik kuvvetlerinin kafasını karıştırmak, halkı güvenlik kuvvetlerine karşı kışkırtmak ve ayaklandırmak şeklinde, sivil itaatsizlik stratejisi kapsamında yapabileceği değerlendirmesi de gözden uzak tutulmamalıdır.
Yüksekova Belediye Başkam M.Salih YILDIZ, Komisyonumuza, Huzur Et Lokantası Sahibi Ferzinde YILMAZ ve onun işyeri önüne ablan bomba konusunda bilgi verirken; Ferzinde YILMAZ'ı kasdederek, ".. .hatta bu konuda son zamanlarda kaygılandığını, takip edildiklerini, iste cok garip araçların orada olduğunu...O gece, karsıdaki avantaj denilen verin orası lojmandır, en azından 30-40 dairedir. Burası yüzde 90'i uzatmalıların oturduğu bir verdir. L tipindedir cadde, her gece oradakilerin araçları orada park halindeyken, o gece hiçbir
tane araç olmuyor." biçimindeki beyanı ile, patlama öncesi askeri personelin olayın olacağım daha önceden öğrendiklerini ve konutları önündeki park yerinden araçlarım olay öncesi uzaklaştırdıklarını ima etmektedir.
Komisyonumuzca alman beyanında Ferzinde YILMAZ da aynı olguya dikkat çekmektedir.
16.09.2005 günü saat 01.00 sıralarında Hakkâri-Şemdinli-Günyazı-Tanyolu
Mezrası-Mezar Gediği mevkiinde icra edilen pusu faaliyeti esnasında, pusu bölgesine yaklaşan teröristler ile çikan çatışmada kimliği tespit edilemeyen 1 terörist, 3 adet 82 mm.lik havan mühimmatı, 1 adet Rus yapımı el bombası ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir.
Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/867 sor. sayılı dosyasında mevcut olan "Olay yeri tespit tutanağı ve Malzeme tespit ve teslim tutanağında aynca; 50 gr Plastik Patlayıcı, 4 adet kaleşnikof şarjörü, 127 adet Kaleşnikof piyade tüfeği mermisi, ucuna kablo bağlı 4 adet büyük pil, 1 adet ateşleme manyetonun da bazı kişisel eşyalarla birlikte ele geçirildiği belirtilmektedir.
Başbakanlık Milli İstihbarat Müsteşarliğı'nın Komisyonumuza yazdığı 19.12.2005
gün ve 30350 saydı yazısında ise; anılan olay kapsamında "3 kg C4 plastik patlayıcı" ve el bombası ile bomba düzeneklerinin de ele geçtiği belirtilmiştir.
Belirtilen olayla ilgili olarak MİT Raporunda "3 kg C-4 plastik patlayıcı" ele
geçtiği belirtildiği halde, Komisyonumuza Jandarma Genel Komutanlığınca gönderilen yazıda bu bilgi yer almamaktadır.
Huzur Et Lokantasının önünde 20.10.2005 günü patlayan bombanın de plastik
patlayıcı olduğu Hakkari İl Emniyet Müdürü tarafından ifade edilmiştir. Huzur
Lokantası önünde meydana gelen patlayan bomba ile ilgili olarak, Van Jandarma Bölge Kriminal Amirliğinin 30.12.005 gün ve HRK: 3760-3453-05/3757 saydı Expertiz Raporunda söz konusu patlayıcının RDX ihtiva ettiği belirtilmiştir.
Huzur Lokantası önünde patlayan bombanın; "El yapımı basınç etkili anahtar sistemi belli olmayan", "RDX ihtiva" eden nitelikte "plastik patlayıcı" bir bomba olduğu belirtilmektedir. RDX ihtiva eden pek çok patlayıcının PKK terör örgütü tarafından bir çok eylemde kullanıldığı da bilinmektedir. Yüksekova Üçe merkezinde gerek incelenen olay öncesi, gerek sonrasında meydana gelen bazı bombalama eylemlerinde RDX patlayıcı kullanılmıştır. PKK terör örgütünce işlenmesinde şüphe bulunmayan; Yüksekova İlçe merkezinde 02.10.2005 günü saat 22:00 sıralarında İkiz Binalar olarak bilinen apartmanın arka tarafında meydana gelen bir patlamaya ait bulgularda RDX artığına rastlanılması, yine
24.10.2005 günü saat:23.30 sıralarında Askerlik Şubesi nöbet kulübesi altında patlayan bombanın anahtar sistemi tespit edilemeyen parça ve basınç etkili RDX ihtiva eden bomba olması bu duruma uygun örneklerdir.
Komisyonumuzca, şüpheli olaylar kategorisinde mütalaa edilen incelenen eylemde, 16.09.2005 günü yapılan operasyonda ele geçen mühimmat ve malzeme arasında MİT raporunda yer aldığı halde, Jandarma Genel Komutanlığı yazısında "3 kg C4 plastik patlayıcı" bilgisinin belirtilmemesi nedeniyle bu patlayıcının kayıtlara alınmadan bazı olaylarda kullanılabileceği kuşkusunu tevlit etmesi ile 20.10.2005 tarihinde anılan işyeri önünde patlayan bombanın da plastik patlayıcı olması olgusu arasında doğrudan bir ilinti kurulamamaktadır. Böyle bir olasılığın, yetkili organlarca göz önünde bulundurulması
yerinde olacaktır.
Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca 20.10.2005 tarihinde yani olay günü istihbarat personeli (1) Astsubay ile (2) Uzman Çavuş'un Yüksekova İlçesinde görevlendirildiği göze çarpmaktadır. Anılan görevlilerin Yüksekova Ecesinde görevlendirilme nedenleri ve görevin mahiyeti öğrenilememiştir. Bahse konu olay 20.10.2005 günü saat sabah 04.30 sularında meydana gelmiştir. Anılan görevlilerin Yüksekova İlçesine muhtemelen aynı gün olay saatinden sonra geldikleri düşünülmektedir. Zira, bahse konu olayın öğrenilmesinden sonra olayla ilgili bazı değerlendirmeler yapmak üzere olay mahalline görevlendirilmeleri kuvvetle muhtemeldir. Bizatihi bu görevlendirmelerden yola çıkılarak, anılan eylemle ilişki kurulmasını gerektirecek bir nedensellik bağı tesis edilmesi hukuken mümkün değildir.
Belirtilen eylemin işlenişinde bir sorumlulukları olduğuna ilişkin emarede yoktur.
Aktardan bilgilerden, Yüksekova İlçesinde Ferzinde YILMAZ isimli şahsa ait
Huzur Et Lokantası önünde bomba patlatılması eyleminin, tüm veriler birlikte
değerlendirildiğinde, söz konusu eylemin hangi Idşi veya kişilerce, nasd bir
yapılanmayla, hangi amaçlarla işlenmiş olabileceğine dair somut bilgi ve belgeye ulaşılmamıştır.
5-Semdinli İlce merkezinde: 01.09.2005 tarihînde Dfinva Bans Gfinfi
kutlamalarındaki patlama;
Ayrıntıları ilgili bölümde belirtildiği üzere, Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğüne göre, 01/09/2005 günü Şemdinli İlçesinde Derecik yolu üzerinde eski mezbahane yanında bulunan boşluk alanda İlçe DEHAP Teşkilatınca "1 Eylül Dünya Barış Günü" kutlamaları için kurulan çadırda yaklaşık (100) kişinin bulunduğu esnada, çadırlara yaklaşık 10 metre mesafede olan odunların altından saat 10:20 sıralarında bir patlama meydana gelmiştir.
Söz konusu etkinlik sırasında patlatılan bomba düzeneği incelendiğinde; bombanın dış kabı olarak pet şişe ve meyve suyu kaplarının kullanılması, içinde amonyum nitrat ve TNT karışımı bulunması, bu karışımın inşaat çivileri konularak sıkıştırılması ve bir adet maytap fitilinin irtibatlanduılarak infilak etmesi, bombanın el yapımı olduğunu, uzaktan kumandalı veya zaman ayarlı olmadığını, fitilin o anda ateşlenerek bombanın patlabldığmı, yani bomba parlatılırken patlatan kişi veya kişilerin etkinlik sırasında orada oldukları
sonucuna varılmaktadır.
Anılan bombanın, belirtilen etkinliklere katılımın az olması nedeniyle halkın ilgisini oraya çekmek, katılımı arttırmak amacıyla patlatıldığı da ileri sürülmektedir. Anılan yerde etkinlikler henüz başlamışken, katilinim az olduğunu söylemek için zaman erkenken, kalabalığı arttırmak amacıyla eylemin işlendiği iddiası tutarlı görünmemektedir. Böyle bir durumun gerçekleşmesi için söz konusu etkinliğe katılımın az olacağının daha önceden öngörülmesi, bu öngörünün aynı gün doğrulanması, basit de olsa bu bomba düzeneğinin
önceden hazırlanarak, olay saatine yetiştirilmesi gibi olguların bir arada oluşması gerekmektedir. Kaldı ki, Komisyonumuzca mahallinde konu ile ilgili olarak bilgisine başvuranlar, bombalama öncesi etkinlik mahallinde yaklaşık 1500-2000 kişi kadar bir kalabalığın bulunduğunu, bazı Belediye Başkanları ile Diyarbakır ve Van illerinden bazı misafirlerinde da etkinliğe katıldığını dile getirmişlerdir. Şemdinli İlçesi DEHAP teşkilatının düzenlediği, yasal izni alınmış, terör örgütüne müzahir bazı kişi veya grupların da katılabileceği, Hakkari, Yüksekova ve Şemdinli Belediye Başkanları'nın da davetli olduğu böylesi bir etkinliğe katılımı arttırmanın yolu olarak bomba patlatma yönteminin seçilmesi
hayli şüphelidir. Öte yandan PKK terör örgütünün amacına ulaşmak için, her yol ve yöntemi kullanacağı göz ardı edilemez. Terör örgütü böyle bir eylemi, kendisi yaptığı halde, anılan etkinlikleri kutlayanlardan bazı kişi veya grupların örgüt sempatizanlarından oluşması nedeniyle devletin yaptığım yayabilir, böyle bir söylemin benimsenmesi baskısını kitle üzerinde kurabilir. Bu provokasyondan, sivil itaatsizlik politikası kapsamında halk ile devleti karşı karşıya getirmek amacı güdülebilir. Örgütün bazı kesimlerini böylece ajite etme stratejisi hedefine de ulaşabilir. Kaldı ki örgütün, tüm bu amacı gerçekleştirmek için, incelenen olayda olduğu gibi, öldürücü etki yapmaktan uzak, korkutmaya matuf, milisler
tarafından kolaylıkla olay mahalline yerleştirilip patlanlabilen basit düzenekti bomba da kullanılabilir.
Jandarma Astsubay Özcan İLDENİZ'e ait olduğu düşünülen MAjanda"nın
24.08.2004 günlü notunda; "1 Eylül'de Dünya Banş Gününde Şemdinli'de Banş Çadırı Kurulacak", 01.09.2005 günlü notta ise "Şemdinli ve Yüksekova'da kurulan Banş Çadırları takip edilecektir." cümlelerinin yer aldığ) görülmektedir.
PKK terör örgütünce, Şemdinli Üçe Jandarma Komutanlığı önüne konulan bombanın patlaması sonucunda 5 askerin şehit olduğu olaydan "Beş askerin kam yerde kalmayacak" anlamına geldiği ileri sürülen bir bildiriden sonra, 01.09.2005 günü kutlanan Dünya Banş gününde, incelenen patlamanın meydana geldiği dikkati çekmektedir. Şemdinli İlçe merkezinde bu iki olay arasında başkaca bir bombalama eylemi olmadığı belirtilmektedir.
Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca 01.09.2005 tarihine en yakın olarak Ali Kaya'nın Yüksekova İlçesine 29.08.2005 tarihinde görevlendirildiği, Özcan İldeniz'in ise bu tarihe yakın bir tarihte görevlendirdiğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hakkari İl Jandarma Komutanlığı'nca 31.08.2005 tarihinde yani incelenen olaydan bir gün önce (2)
Astsubay ile (1) Uzman Çavuşun Yüksekova ilcesine istihbarat personeli görevlendirildiği incelenmiş, görevlendirilen personelin isimleri ve görevlerinin mahiyeti ise öğrenilememiştir. Ancak, aktarılan bu bilgilerden, anılan eylemin, kapsamı yukarıda değinilen gerek ajandadaki not nedeniyle gerekse yapılan görevlendirmeler sonucu gerçekleştirildiğini ileri sürmek, hukuksal temelden yoksun olacaktır. Zira, bir suçun oluşmasında, eylem ile fail arasında illiyet bağım aramak gerekir. Anılan görevli ve/veya görevlilerin söz konusu fiili
işlediklerine ilişkin tanık beyanı, maddi delil gibi tüm şüpheleri izale edebilecek somut bilgi ve belge elde edilememiştir.Dolayısıyla söz konusu eylemin zikredilen kamu görevlileri marifetiyle ve/veya bir başka kamu görevlisiyle ilişkili kılınması suretiyle işlendiğini ortaya atmak, bu safhada açıkça kişilerin yargı karan ile suçlu bulunana kadar masum olduğu ilkesine halel getirebilecek, lekelenmemeleri ne ihtiyaç edebilecektir. Böylesi bir duruma da hiç bir hukuk devletinde izin verilemez. Aktardan tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu eylemin hangi kişi veya kişilerce, nasıl bir yapılanmayla, hangi amaçlarla işlenmiş olabileceğine dair somut bilgi ve belgeye ulaşılmamıştır.
Komisyonumuzca, Hakkari İli merkez, Yüksekova ve Şemdinli İlçe merkezlerinde özellikle 01.06.2005 tarihinden bu yana bombalı eylemlerde bir artışın olduğu görülmektedir.
Söz konusu eylemlerden yukarıda belirtilen (S) bombalama eyleminin hangi kişi veya kişiler tarafından hangi amaçla işlendiğine dair somut bilgi ve belgelere erişilememiştir. Anılan eylemler bu haliyle şüpheli bulunmuştur.
O halde burada cevabı aranacak temel soru, öyleyse kim veya kimler, nasıl bir amaçla bu eylemleri işlemiş olabilirler, olmalıdır;
Akla hemen anılan eylemlerin, terörle mücadelede kanun dışı yöntemleri benimseyen Devletin içinde yerleşmiş bir takım odakların işi olacağı gelmektedir. Geçmişinde benzer deneyimler yaşayan toplumsal hafızanın bu kabil tepkiler vermesi olağandır. Yıllar yılı palazlanıp gelişen kamu görevlisi, siyasetçi, mafya tipi oluşumlar içeren suç örgütleri sarmalı, zihinlerde halen tazeliğini korumaktadır. Kişisel menfaatlerini tatmin sadedinde resmi zevat ile bazı eski terör suçlularının kamusal bir zeminde iç içeliği, kamu gücünü kullanarak kanun dışı uygulamaları, devletin selameti için başlanan, şahsın hukuk dışı
yöntemlerle refaha ulaşması ile son bulan bir ürperilesi ilişkiler yumağı, kitlesel hukuk travması yaratmıştır. Toplum, hukuksal özürlü haline getirilmiştir. Hemen her alanda görülen bu kokuşma, hukuk devleti ilkelerinin tam bir yetkinlikle uygulanamayacağı, kanun hakimiyetinin hakkıyla sağlanamayacağı, devletin varsa içinden bu kangreni söküp atamayacağı algılamasına uygun vasat oluşturmuştur.
Hukuk devleti adına, Kurumlar içinde varsa hukuk dışı eylemlere karışmış kişi veya grupların temizlenmesini samimiyetle isteyenler yanında çoğu kere bu durumu kendi lehlerine, devlet cihazının örselenmesine payanda olarak kullanmak isteyen, kişi ve kuruluşların varlığı da son derece rahatsız edici bulunmakta, hatta bu ahval, sağ duyulu kitleyi, iki kesim arasında bir işbirliği olduğu duygusuna itmektedir.
Devletin Anayasa ile çizilmiş yetki ve görev ayrımına rağmen hukuk kurallarını
tanımayan ve istedikleri zaman istedikleri kuralları uygulayan kişiler ve kurumların bulunduğu, Devletin içinde olduğu izlenimi edinilen birtakım odakların, devlet içerisinden temizlenmesi ve hukuk kurallarının hakim kılınması için Devletin otoriteyi ele almasının zorunlu olduğu, bu yapılmadığı takdirde, hukuk devletine olan inancın sarsılacağı bir gerçektir. Hukuk devletlerinde her türlü hukuk dışı oluşumun fark edildiği anda ortadan kaldırılması gerekmektedir. Hukuk devletinin yetkili kuruluşlarının, hukuk dışı oluşumların
faaliyetlerinin devam etmesine göz yummaları durumunda, bundan hukuk devletinin zarar göreceği açıktır. Hukuk devleti ve demokratik rejim açıklık gerektirir. Toplum vicdanında rejime ve devlete güveni sağlamanın birinci temeli açıklık, ikinci temeli ise suçluların cezasız kalmayacağına olan inançtır.
Kimi ülke mevzuatında, devletlere, ulusal güvenlikleri gerektirdiği hallerde örtülü operasyon yapmalarına cevaz veren düzenlemeler bulunmaktadır. Bu ülkeler olağan hukuk sistemi içinde baş edemediği suç örgütlerini örtülü operasyonlarla ortadan kaldırmaktadırlar.
Devletimize, özellikle kendi ülke sınırlan içinde kendi yurttaşına karşı örtülü faaliyette bulunmasına izin veren yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bir başka deyişle Devlete; ulusal güvenlik ve menfaati mucibince tehlike teşkil ettiğine inandığı, cari hukuk kuralları içinde kalarak mücadele edemediği yurttaşlarının hayatına kanun dışı yöntemlerle müdahale olanağı tanıyan hukuksal bir metin yoktur. Devletin ve milletin birlik ve bütünlüğüne,
rejimine, kurulu düzenine aykırı faaliyet gösterenleri etkisiz kılmanın biricik ve tek geçerli yolu, meşru hukuk düzeninden geçmektedir. Anayasal yapı içinde görev ve yetkileri belirlenen Devletin demokratik ve hukuk devleti olma niteliği, tüm eylem ve işlemlerinde hukukun genel ve evrensel ilkelerine uygun davranmayı gerektirir. Suç ve suçluyu etkisiz kılmada devletin ilgili organlarına, anayasada çizilen sınırlar dışında başkaca bir seçenek bırakılmamaktadır. O halde nasıl oluyor da, devlet cihazı içinde zaman zaman hukuk dışına düşmüş oluşumlar olduğu ileri sürülebilmekte dir.? Devlet ve milletin çıkarlarım korumak adına devletin meşru düzeni dışında devlet içinde bu nevi odaklardan bahsedilebilmektedir.?
Devletin varlığı ve dirliği için yaşamı tehlike arz eden bazı suçlu veya suç örgütü
mensuplarının hayatlarına hukuk dışı yöntemlerle son verilmesi nasıl mümkün
olabilmektedir.? Anayasal düzen içinde, hangi organın bilgisi ve izni dahilinde hangi güçler tarafından böylesi eylemlerin işlenmesine karar verebilecek mekanizmalar bulunmayan bir rejimde, varlığı ülkenin esenliği için önemli derecede mahzurlu görülen kişi veya grupların gaynmeşru yöntemlerle izale edilmeleri, hatta izlenen yöntem ve amaçların pekala meşru ve gerekli olduğunun ileri sürülmesi nasıl izah edilmelidir.?
Anayasamızın 2. maddesinde "Cumhuriyetin nitelikleri" arasında sayılan hukuk
devleti ilkesi, bütün uygar demokratik rejimlerin temel özelliklerinden biridir. Bu kavram en kısa tanımıyla, vatandaşların hukukî güvenlik içinde bulundukları, Devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi anlatır. Anayasa Mahkemesi de hukuk devletini "İnsan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran, bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan, bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve Anayasa'ya uygun, bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet" şeklinde tanımlamıştır. Anayasa Mahkemesi daha sonraki bazı kararlarında da şu yaklaşımda bulunuyor "Hukuk Devleti, her eylem ve işlemi hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aylan durum ve tutumlardan kaçman, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir". Bir başka kararında da "Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmadığı hukukun evrensel kurallarıma saygı gösterilmediği ve adaletli bir düzenin gerçekleşmediği bir ortamda hukuk devletinden söz edilemez" sonucuna varmıştır.
Hukuk dilinde "hukuk devleti" deyimi, devletin hukuk kurallarıyla bağlı sayılmadığı "Polis Devleti" kavramının karşıtı olarak kullanılmaktadır. Hukuk Devletinin çağdaş demokratik uygarlığın en önemli aşamalarından biri olduğundan şüphe yoktur. Gerçekten, vatandaşların devlete karşı güven beslemeleri ve kendi kişiliklerini korkusuzca geliştirebilmeleri, ancak hukuk güvenliğinin sağlandığı bir hukuk devleti sistemi içinde mümkündür.
6. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder