ABD NİN IŞİD STRATEJİSİ VE IRAK İLE SURİYE YE OLASI YANSIMALARI, BÖLÜM 1
ORSAM Rapor No: 191
Eylül 2014
ISBN: 978-605-4615-91-9
Ankara - TÜRKİYE ORSAM © 2014
Bu raporun içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.
Hazırlayanlar:
Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi
Oytun Orhan, ORSAM Araştırmacısı
Bilgay Duman, ORSAM Araştırmacısı
ORSAM Rapor No: 191, Eylül 2014
İçindekiler
Takdim..............................................................................5
Giriş..................................................................................7
1. Bush’tan Obama’ya Kalan Sorunlu Miras: Irak ve IŞİD’e Giden Yol...9
2. Arap Baharı, Obama’nın Kırmızı Çizgileri ve Suriye.........................9
3. Radikalizmin Artması, IŞİD ve ABD............................................10
4. IŞİD’le Mücadele Stratejisinin Arka Planı.....................................11
5. Obama’nın IŞİD Stratejisinin Ana Hatları.....................................12
6. IŞİD Karşıtı Koalisyon Oluşumu..................................................13
7. ABD’nin IŞİD Stratejisinin Irak Bağlamında Değerlendirilmesi........13
8. ABD’nin IŞİD Stratejisinin Suriye Bağlamında Değerlendirilmesi.....16
Sonuç........................................................................................ 20
ORSAM Rapor: 191, Eylül 2014
TAKDİM
Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) Irak’ta Musul’u ele geçirdikten sonra kısa süre içinde İran sınırına kadar uzanan bir bölgede hâkimiyet kurdu. Örgüt uzun süredir Suriye’de etkili olsa da Irak’taki kazanımları sonrasında ABD başta olmak üzere Batı’nın hedefi haline gelmiştir. Batı açısından bakıldığında dönüm noktası IŞİD’in Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) başkenti Erbil’in sınırlarına dayanması olmuştur. Bunun üzerine ABD ani bir kararla Irak’ta IŞİD mevzilerini havadan bombalamaya başlamıştır. Bu süreç kısa vadeli de olsa Iraklı Kürtler üzerindeki IŞİD tehdidini bertaraf etmiştir. ABD’nin havadan verdiği destek ve karadan Irak merkezi ordusu ile Peşmerge güçlerinin ilerlemesi ile IŞİD Irak’ta bir nebze olsun geriletilmiştir.
Hava saldırıları ABD Genelkurmay Başkanı’nın ifade ettiği üzere IŞİD’in kısa vadeli taktiksel hedeflerinde değişiklik yapacak ancak IŞİD tehdidini kalıcı şekilde yok etmeye imkân sağlamayacaktır.
ABD tarafından son yıllarda karşılaşılan en büyük tehdit olarak nitelenen IŞİD’in kalıcı olarak bertaraf edilmesi için ABD Başkanı Barack Obama 10 Eylül 2014 günü ülkesinin IŞİD’e yönelik stratejisini açıklamıştır.
IŞİD’e yönelik hava saldırıları, terörle mücadele kapasitesinin artırılması, yerel güçlerin desteklenmesi ve insani yardımın artırılması gibi başlıkları içeren 4 ayaklı planın başarılı olması için de NATO ve müttefiklerini devreye sokarak bir koalisyon oluşturulmuştur. Söz konusu süreç IŞİD’in geleceğini etkileyeceği gibi Irak ve Suriye’deki güvenlik durumu, siyasi ortam, insani boyut gibi açılardan kritik etkiler yaratacaktır.
ORSAM tarafından yayınlanan elinizdeki rapor temel olarak iki noktaya odaklanmaktadır. Birincisi IŞİD’i ortaya çıkaran faktörler ile IŞİD’le mücadele için oluşturulan koalisyonun oluşum süreci.
İkincisi IŞİD ile mücadelenin Irak ve Suriye bağlamında yaratacağı etkiler. “ABD’nin IŞİD Stratejisi ve Irak ile Suriye’ye Olası Yansımaları” başlıklı raporumuzun IŞİD meselesinin dünya gündeminin en üst sırasında yer aldığı şu günlerde tartışmalara ışık tutacağını umuyor ve kamuoyunun ilgisine sunuyor uz. Keyifli Okumalar.
Doç. Dr. Şaban Kardaş
ORSAM Başkanı
ORSAM
Rapor: 191, Eylül 2014
Hazırlayan: Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi
Oytun Orhan, ORSAM Araştırmacısı
Bilgay Duman, ORSAM Araştırmacısı
ABD’NİN IŞİD STRATEJİSİ VE IRAK İLE SURİYE’YE OLASI YANSIMALARI
Giriş;
Irak 2003 işgalinden bu yana güvenlik ve siyasal istikrarsızlık sorunları ile boğuşmaktadır. İşgal sonrasında devletin tasfiyesi ile yaşanan otorite boşluğu, istikrarın bir türlü sağlanamamasına neden olmuştur. Sonraki süreçte merkezi otoriteyi ele geçiren güçlerin toplumun önemli bir kesimini dikkate almayan politikalar izlemesi merkez kaç kuvvetlerin güçlenmesine neden olmuştur. Merkezden umudunu kesen kesimler dışlanmışlık ve umutsuzluk duygusu içinde farklı siyasal arayışlara girmiştir. Suriye ise Arap Baharı sürecinin devamı olarak 2011 yılının Mart ayından bu yana muhalif hareketlerin merkezi otoriteye yönelik başta sivil sonradan silahlı boyut kazanan ayaklanmasına sahne olmaktadır.
Uluslararası toplumun söylem düzeyinde sert ancak pratiğe dönüşmeyen politikaları neticesinde Suriye’deki ayaklanma etnik-mezhepsel boyutu ağır basan bir iç savaşa dönüşmüştür. Esad rejimi, uluslararası sistemin sağladığı rahat hareket alanından faydalanarak ayaklanmayı her türlü şiddet yöntemini kullanarak bastırmaya çalışmıştır. Bunun sonucunda yaklaşık 250.000 kişi hayatını kaybetmiş, ayaklanma öncesi 23 milyon olan nüfusun yarıya yakını ya iç ya da dış göçe maruz kalmıştır. Rejim ve muhalifler arası mücadele tam bir kördüğüme dönüşmüş ve ülkede kaotik bir ortam hüküm sürmektedir.
Irak ve Suriye’de yaşanan istikrarsızlık, şiddet kullanımı ve siyasal dışlanmışlığın iki önemli sonucu olmuştur. Birincisi radikal düşünceye sahip gruplar açısından yeni bir savaş alanı doğmuştur. İkincisi, umutsuzluk duygusuna kapılan geniş halk kitleleri radikal gruplara katılmaya; en azından bu gruplara sempati duymaya başlamıştır. İşte bu sürecin ortaya çıkardığı sonuçlardan biri Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüdür. Kökeni Irak’ta işgal sonrası kurulan
Irak El Kaidesi’ne dayanan IŞİD, Suriye iç savaşının yarattığı ortamdan faydalanarak kısa sürede ülkenin kuzey bölgesinde etkinlik kazanmıştır.
Suriye’de kontrol ettiği kaynaklar ve savaştan elde ettiği silah gücünü Irak’ta kullanan örgüt, merkezi otoritenin politikalarından rahatsız kitlelerin desteğinden de faydalanarak kısa süre içinde Musul’dan İran sınırına uzanan bir hattı kontrol etmeyi başarmıştır. Bu döneme kadar IŞİD’e karşı eyleme geçmeyen Batı, örgütün Erbil sınırlarına dayanması ile karar değişikliğine gitmiştir. ABD’nin hava saldırıları ile başlayan süreç 10 Eylül 2014 tarihinde ABD Başkanı Obama’nın IŞİD’e yönelik dört ayaklı mücadele planını ilan etmesi ile devam etmiştir. ABD IŞİD ile mücadele planına müttefiklerini de dâhil ederek IŞİD’i yok etmeye yönelik uzun süreli bir mücadele başlatmıştır.
Genel kabul IŞİD ile Irak ve Suriye’de birlikte mücadele etmeden yok edilmesi nin mümkün olmadığıdır. Dolayısıyla Irak ile başlayan hava saldırılarının Suriye ile devam etmektedir. IŞİD ile mücadele örgütü yok etmenin ötesinde mücadelenin yürütüleceği Irak ve Suriye’de güvenlik, siyasal ortam, insani durum gibi açılardan önemli etkiler yapması beklenmektedir. Bu çalışma da temel olarak bu soruya odaklanılmaktadır. Çalışmada ilk olarak IŞİD’in oluşumuna giden süreç ele alınacaktır. IŞİD’i doğuran en önemli faktörün Irak ve Suriye’deki istikrarsızlık ve merkezi otoritelerin dışlayıcı politikaları olduğu tespitinden hareket edilecektir. IŞİD’in doğuşu ve gelişimini ele alan bölümün ardından ABD başta olmak üzere Batı’nın IŞİD’e yönelik harekete geçme süreci ele alınacaktır. Bu kısımda ABD tarafından açıklanan IŞİD ile mücadele
planının içeriği ele alınacaktır. Sonraki iki kısımda ise IŞİD ile mücadele planının Irak ve Suriye bağlamında etkileri değerlendirilecektir.
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder