5 Aralık 2019 Perşembe

MİLLET VEKİLİ YEMİNİ.. ÖNCESİ ve SONRASI.. MAL VARLIĞI BEYANI, BÖLÜM 3

MİLLET VEKİLİ YEMİNİ.. ÖNCESİ ve SONRASI.. MAL VARLIĞI BEYANI, BÖLÜM 3





Mal bildirimi ne zaman verilir?

a- Zorunlu haller:

-Kamu görevlilerinin işe girişlerinde (işe giriş için gerekli belgeler arasında yer alır ve bu belge olmadan göreve başlatılmaz),

-Görevlerinin sona ermesi hallerinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,

-Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde (ek bildirim)
bildirimde bulunulması zorunludur.

Birçok memur görevlerinden ayrılma halinde mal bildirimi zorunluluğuna uymamaktadır. Yine başka kurumlara atanma hallerinde de beyanname vermeyi unutuyorlar ve farkına vardıklarında da başımıza iş açarız endişesiyle genel beyan dönemine kadar seslerini çıkarmamayı tercih ediyorlar.

b - Ek bildirim:

Kamu görevlileri; kendilerinin, eşlerinin ve velayetleri altındaki çocuklarının şahsi mal varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda, değişikliği izleyen bir ay içinde yeni edindikleri mallara ilişkin ek bildirim vermek zorundadırlar. Bildirimde diğer malların yeniden belirtilmesine gerek yoktur.

Önemli değişikliğin anlamı ise; Kendilerine aylık ödenenler, net aylık tutarının beş katından; aylık ödenmeyenler ise Genel İdare Hizmetleri sınıfında birinci derecenin birinci kademesindeki şube müdürüne ödenen net aylığın beş katından fazla değer ve tutarındaki mal varlığındaki artışlar anlaşılmalıdır.

Belirli bir tutarın altında yer alan mal varlıklarındaki artışların beyan zorunluluğu da bulunmamaktadır. Çünkü, Yönetmelikle genel beyan döneminde gayri menkullerin tutarı dikkate alınmaksızın beyan zorunluluğu getirilmişken ek mal beyanında edinilen malın hem mahiyet hem de miktarının birlikte dikkate alınması gerektiğinden net aylık tutarının beş katından az tutardaki mal edinimlerinin beyan zorunluluğu bulunmamaktadır.

Yönetmelik hükmüne bakıldığı takdirde “8 inci maddede gösterilen mahiyet ve miktardaki malın iktisabı” ifadesinde malın mahiyetinin ve miktarının birlikte aranması gerekmekte olduğu görülecektir. Cümledeki VE bağlacı açık bir şekilde bu durumu izah etmektedir. Şayet Yönetmelik maddesinde geçen “mahiyet ve miktardaki malın iktisabı” ifadesi “mahiyet veya miktardaki malın iktisabı” şeklinde ifade edilmiş olsaydı, o zaman gayri menkullerle menkuller ayrı ayrı dikkate alınmalıydı. Ancak, böyle bir ayrıma gidilmediği açıkça görülecektir.

c- Bildirimin yenilenmesi:

Kamu görevlileri, görevlerine devam ettikleri sürelere rastlayan, sonu (0) ve (5) ile biten yılların en geç Şubat ayı sonuna kadar mal bildirimini yenilemek zorundadır.

Mal bildirimleri eski bildirimlerle karşılaştırılıyor mu?

Mal bildirimlerinde yer alan bilgiler, kamu kurumları bilgisayarlarında mevcut bilgilerle bilgisayar ortamında ve gizliliği sağlanacak şekilde karşılaştırılır. Ancak, uygulamada beyannamelerin zarflarında müfettişleri veya muhakkikleri beklediği görülür.

Yapılan karşılaştırma sonucunda gerçeğe aykırı bildirimde bulundukları veya haksız mal edindikleri, kaçırdıkları veya gizledikleri anlaşılanlar hakkında yetkili mercilerce Cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulur.

Kamu Görevlileri Etik Kurulu mal bildirimlerini gerektiğinde inceleme yetkisine sahiptir. Mal bildirimlerindeki bilgilerin doğruluğunun kontrolü amacıyla ilgili kişi ve kuruluşlar talep edilen bilgileri en geç otuz gün içinde Kurula verirler.

Haksız mal edinme nedir?

Yönetmeliğe göre, mevzuata veya genel ahlaka uygun olarak sağlandığı ispat edilmeyen mallar veya ilgilinin sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olduğu kabul edilemeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar, mal bildirimine ilişkin Kanun kapsamında haksız mal edinme sayılmaktadır.

Dikkat edin, gayrimenkul ediniminde ek beyan konusunda tartışma var

Bize göre genel beyan dönemi dışında gayrimenkul ediniminde de mal varlığındaki artış tutarı maaşın 5 katı kadar ise ek mal beyannamesi verilmemelidir. Ancak, bu konuyu farklı yorumlayan kurumlar çıkabilir ve ek mal beyanı verme döneminde olduğu gibi tutarı ne olursa olsun ek mal beyanı verilmeliydi denebilme riski olduğu için riske girmeden gayrimenkul ediniminde tutara bakmadan süresinde ek mal beyannamesi verilmesini öneririz.

Burada dikkate edilmesi ve bilinmesi gereken bir husus da birlikte oturulsa dahi velayet altında olmayan çocuklar için yani 18 yaşından büyük çocuklar için hem genel beyan, hem de ek beyan döneminde mal beyannamesi vermeye gerek olmadığıdır.

Kamuda yaşanan canlı bir örnek

Ben Temmuz/2012 de devlet memurluğuna atandım. Memuriyete başlarken istenen evraklarla birlikte Mal Bildirim Beyanında bulundum. Bu beyanımda Şubat/2012 de (memuriyete başlamadan önce) sözleşmesini yaptığım ve peyderpey taksitlerini ödediğim EMİNEVİM sözleşmesini bildirmedim. Çünkü bu bir borçlanma değil, tasarruf şekli olduğu için (çünkü ortada herhangi bir gayrimenkul, tapu vb. bir şey yok) mal bildirim beyanında bildirmedim. Daha sonra buraya ödediğim taksit miktarı maaşımın 5 katına ulaştığında ek mal bildirim beyanı ile Şubat/2013 bildirimde bulundum. Bunun üzerine, beyanlarımda uyumsuzluk olduğu gerekçesiyle, kademe durdurulması cezası verilmesi için hakkımda soruşturma açıldı ve devam ediyor.

Burada bir kaç sorum olacak:

1- Eminevim'le yaptığım sözleşme mal bildiriminde belirtilmesi gereken bir husus muydu? (sonuçta bir tasarruf şekli ve buradan istediğim zaman ödediğim taksit tutarlarını geri alarak ayrılabilirim.

2- Aday memurlar mal bildirimi ve Ek Mal Bildirimi Beyanından ne kadar sorumludurlar.

3- Aday memurların yukarıdaki disiplin cezasını alması durumunda uygulanabilirliği var mıdır? (aday memurların kademe ilerlemesi yapılmıyor.)

4- Ceza almam durumunda memuriyetim in sona erme ihtimali var mıdır. Bütün bunlara karşı ne yapmam gerekir.

Mal beyanı memurların en fazla sıkıntıya düştükleri konulardan birisidir. Kamu kurumunun iyi niyeti veya kötü niyetine göre uygulama değişmektedir. Özellikle de en fazla sıkıntı ek mal beyanında yaşanmaktadır. Birçok memurun Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik 'te yer alan ince detayları bilmesini beklemek doğru bir yaklaşım değildir.

Bu Yönetmelik detaylı bir şekilde incelenirse belirli bir miktarın altındaki mal varlığındaki artışın ek mal beyanına konu olmayacağı görülecektir.

Yönetmelikteki yukarıda yer verilen hükümler gereğince belirli bir tutarın altında yer alan mal varlıklarının beyan zorunluluğu da bulunmamaktadır. Çünkü, Yönetmelikle genel beyan döneminde gayri menkullerin tutarı dikkate alınmaksızın beyan zorunluluğu getirilmişken ek mal beyanında edinilen malın hem mahiyet hem de miktarının birlikte dikkate alınması gerektiğinden net aylık tutarının beş katından az tutardaki mal edinimlerinin beyan zorunluluğu bulunmamaktadır.

Yönetmelik hükmüne bakıldığı takdirde “ 8 inci maddede gösterilen mahiyet ve miktardaki malın iktisabı” ifadesinde malın mahiyetinin ve miktarının birlikte aranması gerekmekte olduğu görülecektir. Cümledeki VE bağlacı açık bir şekilde bu durumu izah etmektedir. Şayet Yönetmelik maddesinde geçen “mahiyet ve miktardaki malın iktisabı” ifadesi “mahiyet veya miktardaki malın iktisabı” şeklinde ifade edilmiş olsaydı, o zaman gayrimenkullerle menkuller ayrı ayrı dikkate alınmalıydı. Ancak, böyle bir ayrıma gidilmediği açıkça görülecektir.

Süresinde Mal bildiriminde bulunmamaktan ne anlaşılmalıdır?

Yönetmeliğin süresinde mal bildiriminde bulunmama başlıklı 17 maddesinde; “Bu Yönetmelikte belirtilen süreler içinde mal bildiriminde bulunmayanlara, bildirimin verileceği mercilerce yazılı olarak ihtarda bulunulur. Bu ihtar, ilgilisine Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ olunur. İhtarın kendisine tebliğinden itibaren bir ay içinde bildirimde bulunmayanlar hakkında gerekli işlem yapılmak üzere yetkili Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur. Müfettiş ve muhakkikler de, soruşturma ile ilgili olarak verdikleri süre zarfında mal bildiriminde bulunmayan hakkında yetkili Cumhuriyet başsavcısına suç duyurusunda bulunurlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Görüleceği üzere, Devletin istihdam ettiği memurlarının peşine hafiye gibi düşmek ve işte seni şimdi yakaladım demek yerine unutma, mevzuatı bilememe veya tereddüt edilen konular gibi durumlarda kurumların veya soruşturmacının gerekli hatırlatmayı yapması ve belirlenen sürede de beyanda bulunulmaması halinde hem disiplin hem de adli yönden gerekli cezai işlemin yapılması gerekmektedir.

   Yönetmeliğin geneline bakıldığı takdirde beyanname verilme sürelerinin açıkça belirtilmiş olmasına rağmen ayrıca ihtarda bulunulma müessesi getirilerek süre verilmesi ve bu süre sonunda da beyanda bulunulmamasının cezalandırılması cihetine gidilmesi cezai işlem uygulamadan önce yapılması gereken önemli bir iyi niyet göstergesi ve durumudur. 

    İlgili Kanun ve Yönetmeliğin birlikte değerlendirilmesi halinde; beyannameler arasında karşılaştırma yapılması zorunluluğu bulunması ve mal varlığındaki artışların izah edilememesi halinde de yaptırım uygulanması önemli bir husustur. Aksi takdirde en tepedeki yöneticiden tutun da en alt unvandaki personele kadar bu yaptırımla karşılaşmayacak personel yoktur.

Uygulamada beyanname vermeyi unutan birçok personelin acaba bize ceza verilir mi diye beyannameyi vermeme yolunu tuttuğu görülmektedir. Bu şekilde beyannameyi zamanında vermeyi unutan personel arasında en yüksek unvandan en aşağı unvana kadar personel bulunmaktadır. İdarelerin personele tuzak kurması düşünülemeyeceğinden unutma ve benzeri nedenlerle zamanında beyanda bulunamayan personele kademe ilerlemesi cezası verilmesi doğru değildir. Nitekim bu konuyla ilgili olarak aşağıda yer verilen 2010 tarihli ve 3 sayılı Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının hazırlamış olduğu bir inceleme ve araştırma raporunda bizim görüşlerimizi birebir destekleyen ifadelere yer verilmiştir.

Diğer yandan örnekteki sözleşme gereğince oluşan borç alacak ilişkisinin belirli bir tutarın altında kalması halinde beyan edilmesine gerek yoktur. Bu durumu şöyle de örneklendirebiliriz:

Aylık net maaşı 4000 TL olan bir memur her ay maaşından tasarruf ettiği tutarı herhangi bir finans kurumuna yatırıyor. Bir müddet sonra meblağ çoğalırsa bu tutarı ek beyanla beyan etmek zorunda mıdır? Elbette hayır. Çünkü, bu tutar ani bir artış olmadığı için mal varlığında önemli bir değişiklik değildir ve ek beyana gerek da yoktur.

Ayrıca, idare bunun da beyan edilmesini istiyorsa ilgili memuru uyarır ve beyan edilmesini talep eder. Şayet bir ay içerisinde beyanda bulunulmazsa o zaman adli ve idari süreci başlatır.

    Çarpıcı başka bir örnek

Seçimler Nedeniyle bir genel müdür görevinden istifa etti ve aday adayı oldu. Daha sonra da milletvekili adayı oldu. Ancak, seçilemediği için tekrar görevine 
dönmek istedi. İlgililer baktılar ki göreve tekrar dönmek isteyen genel müdür seçim nedeniyle görevinden ayrıldığı halde bir ay içerisinde beyanname vermemiş. 

    Bu durumda ilgili genel müdür hakkında disiplin işlemleri yapılarak süresinde mal beyanında bulunmadığı için kademe ilerlemesinin durdurulması cezası 
verilerek genel müdür olarak atanması engellenecek mi?

İşte bu örnek dahi konunun nasıl bir boyutunun olduğunu göstermektedir. 

İşte idarelerin masum memurların üzerlerine gitme yerine mevzuatın tanıdığı hakkı yerine getirerek süresinde mal beyanında bulunmayan memura bir aylık süre verilmeli ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Yazımızın başında yer verilen masum memura ceza verilerek aday memur olduğu için görevine son mu verilmeli yoksa Yönetmelikte yer verilen hüküm işletilerek bir aylık süre mi verilmelidir?

Süresinde mal bildiriminde bulunmama ile İlgili teftiş raporu

Bu konuyla ilgili olarak Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanarak Gümrük Müsteşarına sunulan 03.05.2010 tarihli raporda önemli hususlara yer verilerek konu bütün detaylarıyla açıklanmaya çalışılmıştır.

Hazırlanan raporda şu tespitler yer almıştır:

“657 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 125/D-j maddesinde bahsedilen mal bildiriminde bulunulmasını gerektiren durum ve süreler belirlenmiştir.

Durum böyle iken, örneğin mal varlığında 3628 sayılı Yasanın 5. Maddesinde tarif edildiği şekilde önemli bir değişiklik olan memur, buna ilişkin mal bildirimini 
değişiklik olduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde vermez veya unutur ya da bu bildirimi süresini geçirdikten sonra verir ise hakkında hangi disiplin cezası 
uygulanmalıdır?

Bu gibi durumlarda gecikmeli olarak mal bildirimi verilse dahi, belirlenen durum ve sürelerde bildiriminde bulunulmadığı gerekçesiyle 657 sayılı Yasanın 125/D- j Maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, birçok idarece tereddütsüz olarak uygulanmaktadır. 

Bu nedenle memur, mal varlığında değişiklik olduğundan bir ay içerisinde mal bildirimi vermeyi unutmuş ise telaşa kapılmakta, bir ayı geçirdikten sonra iyi 
niyetli olarak mal bildirimi verse dahi ceza alacağını bildiği için bundan sonra da mal bildirimi verememektedir. Hatta çoğu zaman mal bildirini vermeyi 
unuttuğu amirlerince de bilindiği halde, uygulanacak olan cezanın ağırlığı nedeniyle olay bilmezden gelinmekte, devamlı suçluluk psikolojisi içerisinde olan memurun, disiplin cezası zamanaşımı olan 2 yıl içerisinde idarenin durumu öğrenmek zorunda kalmamasını umut etmekten başka çaresi kalmamaktadır.

Sadece basit bir dikkatsizlik ve ihmalden kaynaklaman bu fiile uygulanan kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, kanımızca ağır bir ceza olup, 
fiil ile orantılı değildir ve mal bildirimine ilişkin daha önceki uygulamalar ve yasal düzenlemeler ile uyum göstermemektedir.

2871 sayılı Yasada; olağan olarak mal bildirimi verilmesi gereken durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunulmaz ise hangi idari yolun izleneceği ve 
ilgiliye hangi disiplin cezasının verileceği konusunda 5440 sayılı Yasadan farklı olarak açık bir düzenlemeye ver verilmemiştir. 

  Bu nedenle, 657 sayılı Yasanın 125/D-j maddesinde tanımlanan ve esasen bir inceleme ve soruşturma nedeniyle kendisinden mal bildirimi istendiği halde 
bu bildirim vermeyen veya eksik veren memur hakkında, “belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmadığı”gerekçesiyle uygulanacak olan kademe 
ilerlemesinin durdurulması cezasının, olağan durumlarda mal bildiriminde bulunmadığı anlaşılan memurlara da uygulanıp uygulanmayacağı hususu tartışmalı hale gelmiştir.

Ancak konu ile ilgili olarak mülga 4237 ve 5440 sayılı Yasalar ile halen yürürlükte olan 657 sayılı Yasanın özüne bakıldığında; söz konusu cezaya sadece, 2871 sayılı Yasanın 9 uncu maddesi uyarınca hakkında yapılacak inceleme ve soruşturmaya istinaden kendisinden mal bildiriminde bulunması istenmesine karşın, zorunlu sebepler olmaksızın bu bildirimde bulunmayanların muhatap olacağı anlaşılacaktır. Zira aksi takdirde, basit bir dikkatsizlik nedeniyle mal varlığındaki değişiklikten itibaren bir ay içinde bildirimde bulunmayan ile kendisinden bildirimde bulunması istenmesine rağmen bu süre içerisinde kasten 
bildirimde bulunmayan veya eksik bildirimde bulunana aynı disiplin cezasının uygulanması söz konusu olacaktır. Bu durum, ceza hukukunun temel ilkeleri 
ile de çelişmektedir.

Söz konusu tartışmalı durum, 2871 sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran 3628 sayılı Yasada kanaatimizce açıklığa kavuşturulmuştur.

1990 tarihinde yürürlüğe giren 3628 sayılı Yasanın 10. maddesinin birinci fıkrasında; aynı Yasanın 6. maddesinde belirtilen sürelerde, yani inceleme ve 
soruşturmadan kaynaklanmayan olağan durumlarda mal bildiriminde bulunmayana, bildirimlerin verileceği mercilerce ihtarda bulunulacağını, ihtarın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmayana ise üç aya kadar hapis cezası verileceğini belirtmektedir.

10. Maddesinin ikinci fıkrasında, soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal bildiriminde bulunmayana da üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verileceği 
ayrıca düzenlenmiştir. Soruşturma nedeniyle mal bildiriminde bulunması istenenin, bu bildirimi yedi gün içinde vermesi zorunludur.

Buradan da anlaşılacağı üzere; bir ihbar, inceleme veya soruşturmadan kaynaklanmamakla birlikte 6 ncı madde uyarınca mal bildiriminde bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılan memur, öncelikle ihtar edilmekte ve 30 günlük ek süre içerisinde bildirimde bulunması istenmektedir. Belirtilen otuz günlük ek süre içerisinde bildirimde bulunan memur hakkında, daha önceden süresi içerisinde mal bildiriminde bulunmadığı gerekçesiyle yapılması gereken başkaca bir işleme ihtiyaç yoktur. Ancak memurun, davranışlarında daha dikkatli olması, ödev ve sorumluluklarını zamanında yerine getirmesi bakımından uyarılmasının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Eğer memur belirtilen otuz günlük ek süre içerisinde kasten bildirimde bulunmaz ise, bu durumda açıkça bir disiplin suçunun işlendiğini ve buna karşılık olarak 
uygulanması gereken disiplin cezasının da 657 sayılı Yasanın 125/D-j maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olacağını kabul etmek gerekecektir.

Soruşturma nedeniyle istenen mal bildiriminin verilen yedi günlük süre içerisinde kasten verilmemesi halinin de yine aynı şekilde kademe ilerlemesinin  durdurulması cezası ile cezalandırılması uygun olacaktır.

Dikkat edileceği üzere 3628 sayılı Yasa'da, olağan durumlarda verilmesi gereken bildirimin verilmediğinin idarece anlaşılması hali bakımından bir zaman sınırı 
getirilmemiştir. Yani idare bu durumun farkına vardığı andan itibaren memuru ihtar etme ve 30 günlük ek süre içerisinde mal bildiriminde bulunmasını isteme 
hakkına sahiptir. Dolayısıyla kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilebilmesi nin zaman aşımı olan iki yıllık süre, örneğin mal varlığındaki önemli değişikliğin meydana geldiği tarihten değil, eğer ihtaren verilen 30 günlük sürenin sonunda bildirimde bulunulmamış ise bu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.

Belirtilen dönemlerde yenileme yapılmamasının; idarece yapılacak karşılaştırmalar sırasında daha önceden verilmiş olan mal bildirimlerinin bir arada görülmesini zorlaştırmak dışında bir sakıncası olamayacağından, örneğin 2010 yılı Şubat ayı sonuna kadar mal bildirimini yenilemeyen memura kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilebilmesi de kanaatimizce mümkün görünmemektedir.

Düşüncemize göre hiçbir ayrım yapılmaksızın yenileme dahil günümüzde mal bildirimi verilmeyen her durum için idarece 657 sayılı Yasanın 125/D-j 
maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanması; öncelikle buna ilişkin, 1965 tarihli Devlet Memurları Kanununda yer alan 
düzenlemede atıfta bulunulan Yasanın, 1990 tarihinde yürürlüğe giren 3628 sayılı Yasa değil 1942 tarihli ve 4237 sayılı Yasa olmasından kaynaklanmaktadır. 

Anılan disiplin cezası 3628 sayılı Yasa değil, 4237 sayılı Yasa hükümlerinin ihlali halinde uygulanmak üzere düzenlenmiştir. Ancak 4237 sayılı Yasanın 1983 
yılında yürürlükten kalkması ve yerine gelen diğer yasalarda durumu açıklayan düzenlemelere yer verilmemiş olması, bahsedilen yanlış uygulamanın günümüze kadar gelmesinde en etkili faktör olmuştur.

Sonuç olarak; mal bildirimi verilmemesi halinde uygulanacak disiplin cezalarının, açıklamaya çalıştığımız kriterler dikkate alınarak belirlenmesi durumunda, 
hem 1942 yılından itibaren ortaya konulmuş olan yasa koyucunun iradesine uygun olarak aynı ve benzer fiillerin aynı ve benzer cezalar ile cezalandırılması 
sağlanmış hem de kanımızca yanlış olan günümüzdeki uygulamanın memurlar üzerindeki olumsuz etkileri giderilmiş olacaktır.”

Görüleceği üzere, mezkur rapor konuyu detaylı bir şekilde özetlemiştir. 
Aksi takdirde kamuda ceza almayacak memur kalmayacaktır. 

Basit ihmaller veya farklı yorumlar nedeniyle memurlara disiplin cezası vermenin mümkün olmadığını düşünüyoruz. Şayet memur mal varlığındaki artışı izah edemeyecek durumda ise kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz. Sonuç olarak memurların geleceğini karartmanın doğru olmadığını ve kimseye bir yararı olmayacağını ifade etmek isteriz. 

Bu konunun sıkıntılarını giderecek kurum ise Devlet Personel Başkanlığıdır. Çıkaracağı bir tebliğle mal beyanıyla ilgili sıkıntılı konuları açıklığa kavuşturarak 
kurumların memur avcılığının önüne geçebilir.

Memurlar.Net - Özel



***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder