Siyasal Yozlaşma
Yekta Güngör Özden.
06 Temmuz 2013
Siyasal (Siyaset), Ülkeyi ve ulusu kapsayan bir hukuk kurumu olan devletin işlerini yürütmek için izlenen yol ve yöntemle, bunları yaşama geçiren anlayış, görüş, tutum ve davranış düzeninin adıdır. Bir tür sanat sayılacak siyasal başarı ve beceri ile ilgili tüm oluşumları inceleyen bilim dalına da siyasal bilimler denir.
Ne var ki soylu bir üst düzey yönetim alanını ilgilendiren siyasa, giderek çıkar savaşımı durumuna dönüştürülmekte, kişilerin ve partilerin devleti yöneterek ülkeye hizmetten çok; karşı uğraş alanı ve olanakları ele geçirme oyunu olmaktadır. Böylece giderek toplumun ilgisizliği ile karşılaşarak daha çok bozulan siyasa, özellikle iktidarın yanlış tutumu, bencilliği ve kendilerine özgü açılım yöntemleriyle iyice yozlaşmaktadır.
Toplumsal, hukuksal, ekonomik, politik tüm sorunları çözme ustalıkları yerine, çıkar güdülü görünme, gösteri, güç ve yetki aşımları, görevi kötüye kullanmaya uzanan çelişki ve aykırılıklarla devlete olan güveni sarsan, beklentileri boşa çıkaran düş kırıklığı yaratan, yurttaşları soğutarak uzaklaştıran bir nitelik edinmektedir. Bunda kendilerini halkın üstünde ve herkesten büyük gören ilkellikten kurtulamamış sözde demokrat, ödüncü siyaset adamlarının payı büyüktür.
Ölüler üzerinden siyaset
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü üzerinden siyaset yapılması sürmektedir. Zehirlenme savı boşa çıkınca trafik kazasında yaşamını yitiren, Özal’ın Maliye Bakanlarından Adnan Kahveci’ye sarıldılar. Olmadık, olmayacak savlarla geçmişi suçlama yarışına hız verdiler. Daha sonra nasıl çalıştığı bilenen bir avukatın başvurusuyla Adnan Menderes’e ilişkin çabalar başladı. Öncesinde Seyit Rıza’nın, İskilipli Atıf Hoca’nın anıt mezar düzenlemesi, heykellerinin dikilmesi gündeme gelmiş, Said-i Kürdi ile birlikte hepsine “İade-i itibar” istenmişti. Hainlikleri yargı kararına bağlı kimilerine devlet ve yöneticileri suçlanarak gösterilen ilgiye karşın devleti ve toplumu korumak için görevlerini yapanlara saldırılmaktadır. Dersim olaylarında suçlu olanlar değil, suçlulara karşı gereğini yaptıranlar karalanmaktadır. Kimbilir yarınlarda kimlere uzanılacak, kimler karalanıp suçlanacaktır? İktidar güvencesiyle iktidarın karşı olduklarına saldırı daha kolay yapılmakta, Türkiye’yi Türkiye yapanlara büyük haksızlıklar yapılmaktadır.
Duygu sömürüsü ve acındırma yoluyla oy toplamak, yandaş artırmak ve amaçlanan ereğe kavuşmak için ölüler üzerinden siyaset yapmak olağan görülmektedir. Bu da bir tür demokrasi yolsuzluğudur.
Basın ahlakı
SÖZCÜ Gazetesi’nin Fethullah Gülen destekli olduğu yolunda abuk sabuk yazılara Sözcü yazarlarından Mehmet TÜRKER ile Emin ÇÖLAŞAN gereken yanıtları verdiler. “F Tipi”nin değişik açılımlarına, biçimlerine, kollarına, organlarına, kaynaklarına, adamlarına karşı olduğumuz gerçeğini bizi tanıyan herkes bilmektedir. Pensilvanya’daki ABD konuğuna ilişkin hiçbir şeyle hiçbir ilgimiz ve bağlantımız olamaz. Usdışı savlar, yakıştırmalar, yorumlar, değerlendirmeler ve amaçlı sözlerle SÖZCÜ’yü ve yazarlarını karalamak basın ahlakından yoksunluk belirtisidir. Kalemlerini ve dillerini iyi kullanmayanlara söylenmesi gereken çok sözü kendimize yakıştırmıyoruz. Kıskançlık, aşağlık duygusu ve iktidara yaranma çabalarıyla saldırı, kişilikle bağdaşmayan, sahiplerini küçülten kötü bir tutumdur. SÖZCÜ’ye yasak koyan yandaşlar da aymazdır.
Ölünce
Ülkemizde insanların değeri sağlığında değil, daha çok ölümlerinde biliniyormuş gibi yanlış bir görünüm var. Sağlığında ilgilenmedikleri, yanlış anladıkları, kötüledikleri kimseleri ölünce övmeye başlıyorlar. Ya da olmadık nedenlerle kötülüyorlar. Kendisini yargılayan kurulun üyesi bir yargıç yolda yürürken, taşıtının camını açıp küfreden kimse ile Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene!” sözünü yineleyen yurttaşı, Hitler’e benzetip faşistlikle suçlayan bir başkası ne yazık ki övgülerle yükseltiliyor. Bir de tabuta Türk Bayrağı’ndan sonra sözde Kürt bayrağı asmak var.
Ne ise ki
Böyle bir ortamda mutluluk verici durumlar da oluyor. Ankara Asliye 11. Hukuk Mahkemesi yargıcının, Atatürk karşıtı sözlerine tepkiyi haklı bularak bir iktidar milletvekilinin CHP’li bir milletvekiline karşı tazminat davasını ret gerekçesi hukuk adına kıvanç vericidir. Ankara’da yargıçlar her şeye karşın vardır.
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder