BİR İHANET, BİR SÖMÜRGELEŞTİRME BELGESELİ “ TRONA ” BÖLÜM 1
BEYPAZARI - KAZAN HATTINDA HER YIL MİLYARLARCA DOLARA MAL OLAN
M. MUSTAFA ÇINKI
ŞUBAT 2004 - SAYI 66
Sömürgecilik tarihi boyunca Batılı tarihçiler bu aşağılık faaliyeti sömürülen ülkeye uygarlık taşıma olarak nitelediler. Dün Avrupa kral ve kraliçeleri yeni güç ve iktidar alanları yaratmak için sadık adamlarına bilinmeyene yolculuk yaptırırlardı. Bu yolculuklar inanılmaz hazineler, değerli madenlerle süslenmiş masallar, efsaneler ile motive edilirdi. Başlangıçta her şey insan gücüne dayanmaktaydı. Bu yolculuklar sonunda bilinmeyen kıtalar ve masalımsı zenginlikler, keşfedildi. Sonraları İnsan gücü yerini, krallardan, kraliçelerden alınan imtiyazlarla güçlendirilmiş maceracıların kurduğu kumpanyalara terk etti. Para kazanma, el koyma hırsı bir çok uygarlığın yok edilmesi, kültürlerin yıkımı ve soykırımı beraberinde getirdi. Ve Batı uygarlığı yıkılmış kültürler, soykırımlar, çalınan hazineler sömürülen yer altı kaynakları üzerinde inşa edildi. Biraz tarih kitabı karıştıranlar sözde bu uygarlığın taşları arasına konan harç içinde, Afrikalı köleleri, Zenci kanını, Amerikalı yerlileri ve Kızılderili kanını, katledilen, zevk için vurulan insanları, çocukları görürler. Bu gün çağdaş sömürgecilik kendisini özgürlük olarak pazarlıyor ve kumpanyalar yerlerini çokuluslu ya da ulusötesi olarak tanımlanan şirketlere devretti. Artık emperyalist tarih yapıcılar sömürgeciliği halkı özgürleştirmek, demokratikleştirmek olarak tanımlıyor. Dün sözde uygarlaştırılarak zenginliklerine el konulan milletlerin yerini bu gün özgürleştirilerek zenginliklerine el konulan milletler aldı. Ve 21. yüzyıl stratejik bir coğrafyaya, dünya petrol rezervlerinin yarısından fazlasına sahip Irak’a özgürlük(!) sunularak başladı.
Ülkemizde, sözde reformlarla demokratikleştirilen ve bu suretle özgürleştirilen ülkeler arasında. Bir taraftan çokuluslu şirketlerin ve emperyal güçlerin hak ve menfaatlerini korumak üzere şekillendirilmiş Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, AB ve benzeri kurum ve birliklerin suflesinde demokratikleşme, özgürleşme adına reform yasaları çıkarılırken, yer altı kaynaklarımız hızla sömürgeci güçlerin ellerine geçiyor.
İşte ele aldığımız trona konusu tipik bir sömürgeleştirmeyi tüm aşamalarıyla ortaya koyan aynı zamanda yarı sömürge Osmanlı’nın yıkılmasının ardından TAM BAĞIMSIZLIK ülküsüyle kurulan Cumhuriyetimizin getirildiği noktayı algılamak açısından da yürek yakan bir örnek.
Eminim ki büyük çoğunluğumuz trona’nın ne olduğunu bilmiyor. Bu yüzden yazımıza tronayı ve trona piyasasını anlatmakla başladık ve ardından ülkemizde çokuluslu güç merkezlerince on yıl gibi bir zaman dilimine yayılan süreçte sergilenen oyunun perdelerini kronolojiye bağlı kalarak kısmen de olsa araladık. Çokuluslu şirketler karşısında tek başına çaresiz ve tarihi bir seçimle karşı karşıya bırakılmış Kazan ve civarı köylerin (Fethiye, İncirlik, Mühye,..) güzelim insanlarının nasıl aldatılmaya çalışıldığını Ankara’nın göbeğinde Başkent’te yok edilen milyarlarca dolarlık doğal servetimizin ihanetle soluk soluğa, yalanlarla dolu bir fotoğrafını çektik.
TRONA (DOĞAL SODA) NEDİR ? NEREDE KULLANILIR ?
Trona, tabiatta doğal olarak bulunan soda minerallerinden en yaygın olarak bulunanıdır. Trona çok kolay eriyen bir mineral olduğu için tabiatta mostra vermemektedir. Oluşumu çok özel şartlar gerektiren trona yataklanmaları, başka amaçla yapılan arama çalışmalarında tesadüfen ortaya çıkmaktadır. Genellikle “ trona ” yataklarında “ Bor ” ve “Lityum” tuzlarına da rastlanmaktadır. Trona’nın Cevherin içerdiği organik maddeye bağlı olarak rengi kahverengiden koyu sarıya kadar değişir. Saf numunelerinde ise renk beyazdan şeffafa kadar değişmektedir. Trona(tabii soda) Soda külü’ne dönüştürülerek, farklı iki yoğunlukta, hafif soda külü ve ağır soda külü olarak satılır.
Cam endüstrisi dünya soda külü tüketiminde % 46’lık bir payla en önemli kullanım alanı durumundadır. Bunu %21 gibi bir payla kimya sanayii takip etmektedir. Soda külünün pek çok kullanım alanı mevcut olmakla beraber, bazı önemli kullanım alanları şu şekilde sıralanabilir. Kimya sanayiinde çeşitli maddelerin üretiminde, deterjan sanayiinde, su tasfiyesinde Selüloz ve kağıt sanayiinde, alümina üretiminde, Galvaniz kaplama banyolarında, Kurşun rafinasyonunda, bakır konsantrelerinden telleryum’un geri kazanılmasında, Döküm kumlarında, Tekstil sanayiinde…
Dünyada trona minerallerinin bilinen en geniş yatakları ABD’de bulunan Güneybatı Wyoming’in Gren River havzasında 1938 yılında Westvaco’daki petrol/gaz aramaları sırasında bulunmuş olup, buradaki rezervlerin Dünya rezervlerinin %95’ini temsil ettiği bilinmektedir (Kazan havzası trona yatağı bu durumu değiştirmiştir). 1990 yılı verilerine göre, Wyoming’teki trona yatağında 2.253 km2’lik bir alanda 56 milyar ton’un üzerinde yataklanmış trona bulunmaktadır. ABD’deki bir başka trona kaynağı da Kaliforniya eyaletinde bulunan Searles ve Owens gölleridir. Göllerde tuz ile birlikte trona, hanksit ve bor bulunmaktadır. Bu göllerde yaklaşık 815 milyon ton soda külü rezervi olduğu tahmin edilmektedir. Bir başka trona rezervi de Kenya’nın Magadi gölündedir. Trona, halit, çeşitli sodyum tuzları ve organik maddelerden oluşan trona yatağının kalınlığı yer yer 30 m’yi bulmaktadır. Çin’in Hunan eyaletinde ve İç Moğolistan’da Wyoming tronasına benzer, 220 milyon ton trona rezervleri olduğu bilinmektedir. Avrupa’da trona madeni yoktur.
TRONA MADENİ / SODA KÜLÜ VE TÜRKİYE
Ülkemizde Beypazarı’nda 1979 yılında MTA Genel Müdürlüğünce yürütülen kömür aramaları sırasında tesadüfen bulunan trona madeni 1983 yılında Etibank’a devredilmiştir. Beypazarı trona yatağında %87 tenörlü, 235 milyon ton rezerv bulunmaktadır. Ayrıca Van Gölü ortalama %1,6 tenörlü 340 milyonluk bir soda rezervine sahiptir. Bu bölgede Van gölünü besleyen geniş bir trona yataklanması olması ihtimali oldukça yüksektir. Bölgede bu yönde aramalar yapıldığı da bilinmektedir. Türkiye’de soda külü (sodyum karbonat) Mersin Soda Sanayii A.Ş. tarafından kaya tuzundan sentetik olarak üretilmektedir. Mersin yöresindeki kaya tuzu rezervleri işletmenin yaklaşık 100 yıl ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Mersin Soda Sanayii A.Ş Türkiye’nin tek soda ve krom türevleri üreticisi olduğu gibi, üretim kapasitesiyle dünyada 7. sırada yer almaktadır.
DÜNYANIN EN BÜYÜK “ TRONA ” OYUNU BAŞLIYOR
Ülkemizde Trona madeni 1994 yılına kadar bor madeni gibi 2840 sayılı yasa kapsamında devletin işletebileceği madenler arasında yer alıyordu. 1994 yılında Dünya Bankasının bir alt kuruluşu olan IFC’nin önerileri doğrultusunda, 3971 sayılı yasayla yapılan bir değişiklik sonucu trona devletçe işletilecek maden kapsamından çıkarıldı. 3971 sayılı yasanın çıktığı ana kadar ülkemizde trona, işletmeciliği yapılan bir madencilik değildi. Buna rağmen niçin trona, devletçe işletilecek maden kapsamından çıkarılıyordu? Bu soruyu bu güne kadar kimse sormadı. En azından bu soru akıllara takılsaydı ya da tronayı devletçe işletilecek madenler kapsamından çıkaran siyasiler ‘neden’ sorusunu sorsalardı. Muhtemeldi ki ülkemiz endüstriyel kalkınma, zenginleşme yolunda sağlam bir kaynağı hala elinde tutuyor olacaktı. Yine muhtemeldir ki bu yasayı çıkaran siyasilere “ne kadar büyük bir yanlış yaptınız” deseydik alacağımız cevap, son yıllarda sık sık karşılaştığımız; “katma değer yaratılacak” “kalkınacağız” “istihdam yaratılacak” “yabancı sermaye gelecek” “madenleri esaretten kurtarıyoruz” …türünden abuk sabuk küresel yalanlar şeklinde olacaktı. Ancak, trona madenini devletçe işletilecek madenler kapsamından çıkaran 3971 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana geçen yaklaşık 10 yılda, trona madenciliğinde ve buna dayalı soda külü üretiminde ne yaratılan katma değerden , ne istihdam artışından, nede kalkınmadan söz etmek mümkün değil. 1994 yılında da ülkemizde soda külü üreten tek işletme Mersin Soda Sanayii A.Ş idi. Bu günde öyle, üstelik bu işletme soda külünü “trona” dan değil, “kaya tuzu” ndan sentetik olarak üretiyor.
YILLIK 5 MİLYAR DOLAR OLAN KULLANILDIĞI SEKTÖRLER İTİBARİYLE BİRKAÇ YÜZ MİLYAR DOLARI BULAN İNANILMAZ PAZAR “ SODA KÜLÜ ”
Avrupa kıtasında bilinen trona (doğal soda) kaynağı yoktur. Avrupa sanayii ihtiyaç duyduğu soda külünü sentetik olarak kaya tuzundan üretmektedir. Avrupa’nın soda külü üretim kapasitesinin neredeyse tamamı SOLVAY adlı Belçika merkezli çokuluslu şirkete aittir. Batı Avrupa, ABD ve Çin, Dünya Soda külü üretiminin %85’ini gerçekleştirmektedir. Dünya soda külü üretiminin (40 milyon ton) yaklaşık %70’i sentetik yoldan (kaya tuzundan sentez edilerek) üretilmektedir.
Amerika’da Wyoming trona havzasında faaliyet gösteren ABD’li soda külü üreticileri, doğal soda külünün sentetik soda külünden daha düşük maliyetlerle üretilmesi nedeniyle, doğal soda külünün sağladığı maliyet ve fiyat avantajını kullanarak yıkıcı bir rekabetin içine girmişler ve 30 yıl içerisinde rekabet nedeniyle ABD’de 17 sentetik soda külü şirketi ya iflas ederek ya da üretimden çekilerek kapanmak durumunda kalmıştır. Sadece 10 tesis 1986 yılında kapanmıştır. Amerikan iç piyasasında yaşanan yıkıcı rekabetin ihracatta da yaşanmaması için 1983 yılında 6 üretici bir araya gelerek, Webb-Pomerenc Yasası olarak ta bilinen 1918 tarihli ABD ihracat yasası kapsamında ANSAC’ı kurmuşlardır. ANSAC (American Natural Soda Ash Coorparation) bir karteldir. Yaratılan bu kartel sayesinde 4 milyon ton’a ulaşan ihracatta rekabet, fiyat kırma önlenmiştir.
Dünya soda külü üretiminin yaklaşık %30’u A.B.D.’de doğal kaynaklardan üretilmektedir. 2001 yılında, A.B.D.’de 4 milyon ton soda külü ihraç edilmesine rağmen, bunun çok az bir kısmı Batı Avrupa’ya yapılmıştır. Bunun temel iki nedeni vardır. Bunlar; 1- Amerikan üreticilerinin Batı Avrupa pazarına olan uzaklıkları, 2- Amerika’lı üreticilerin İhracatlarını ANSAC karteli üzerinden yapmaları, bunun karşısında Avrupa Birliği’nin ANSAC’ın bir kartel ve bir ihracat tekeli olması niteliği nedeniyle Batı Avrupa’da ürün satışını yasaklamasıdır.
Avrupa’da 1992 sonunda tek pazara geçişle birlikte, AT ülkeleri arasındaki ticareti olumsuz yönde etkileyici her türlü engelin kalkması sonucu, SOLVAY’ın tüm Batı Avrupa’ya yayılmış olan pazarlama/dağıtım sistemi şirketin tekel konumunu daha da güçlendirmektedir. SOLVAY Batı Avrupa ihtiyacının yaklaşık %60-65’ini, İngiltere merkezli BRUNNER MOND ise, yaklaşık %20-25’ini karşılamaktadır. Diğer soda külü üreticilerinin piyasa payları toplamı, %10-20 arasında değişmektedir.
Aşağıda bazı soda külü üreticilerinin 2000 yılı satışları görülmektedir.
ŞİRKET ÜLKE SODA KAP. SATIŞLAR (MİLYON TON) (MİLYON$)
Solvay Belçika 7.4 8.108
FMC ABD 4.8 905
General Chemical ABD 2.63 296
Soda Sanayi Türkiye 1.1 162
Kaynak: İş Yatırım Araştırma Müdürlüğü, Soda Sanayi şirket raporu, Zeynel Çağlar, 5 Ekim 2001.
2 Cİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEK
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder