SURİYE KRİZİ TÜRKİYE YE TOPRAK KAYBETTİRECEK SÜRECİ BAŞLATTI MI., ?
Suriye krizi Türkiye ye toprak kaybettirecek
Türkiye'ye toprak kaybettirecek süreç başlattı mı?
Mehmet Efe Çaman
31 Ağustos 2019
ANALİZ | MEHMET EFE ÇAMAN.,
Suriye'de Arap Baharı denen isyan dalgasının etkisinde olduğu bir halk hareketini kontrol ediyor alan alan islamcı fanatikler, ülkelerini kısa bir iç savaşla yüzyüze bıraktılar. Türkiye en başından beri Suriye'deki merkezi yönetim karşıtı İslamcı-cihatçı fanatik grupları orada bir numara aktör oldu. Suriye'nin toprak bütünlüğünü formel olarak deklare etse de, Ankara'nın bu tutumu Suriye'nin yerini parçaya bölünmekte yol açtı. Türkiye'nin doğu sınırlarında yanan, korunaklılık yapan, İslamcı terörist grupların bulunduğu ve rahatça çakışıyor Türkiye-Suriye sınırından giriş çıkış yapabiliyor. Türkiye toprakları, Erdoğan'ın hükümetinin bilgisi altında cihatçı bölgesinde âhı haline geldi.
Türkiye ortadoğu dersini almak için Türkiye’de ortanca kıdemdarlık’ı Erdoğan ve İslamcılar, sünnici dış politika izlenmesiyle ilgili bir başat güç olması hayali kuran Erdoğan ve İslamcılar, el altından Suriye'deki cihatçı teröristlere silah, mühimmat, sağlık malzemesi, gıda, motorize araç, hatta para koymakler. El Kaide ve IŞİD türevi gruplara sempati duydu, onları savunuculuyor üstlendi.
Bu gruplarla aynı ideoloji ve ideallere inanan daha küçük gruplar resmen hedeflenmiştir. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denen oluşumumu demokrasi isteyen bir güç olarak meşrulaştırmaya çalışmak beyhudeydi. Tüm dünya Suriye'de Demokrasi değil,
Beklentiler neydi?
Kimse bilmiyor! İslamcılar böyle somut yanıtlayarak sorulardan hoşlanmaz zaten. Onlar için daha afakî, muğlâk laf kalabalıkları daha çekicidir! Şam Emevi Camii'nde namaz kılmak falan gibi İslamcı kitlelerin kulağına hoş gelen “hedeflerin” makarası burada, orduyu yöneten Erdoğan ve adamlarını rahatsız etmedi. Esad Nusayri, biz Sünni'yiz türü düşük zekâ kokan korelasyonlarla Suriye'de battıkça battılar. Oysa gerçekler çok acıydı. Türkiye hedefleri ve gücü arasında denge kurmadan, tanımadığı, bilmediği, önü-sonu belli olmayan bir karmaşaya balıklama daldı. ABD ve Rusya dışında bir müstakil güç olarak varlığın sürdürebileceği sanr yönünde hareket ettiler. İslam ve İslami aidiyet gibi uluslararası siyasette hiçbir anlam taşımayan kavramlar ve bir strateji geliştirdiler.
Burada Türkiye, dört milyona yakın Suriyeli mülteciyi sınırlarından geçirdi. Bugün bu insanlar Türkiye'deler. Türkiye'nin gerçekliği eski. Büyük bir şeyi de bundan böyle yapabilirsiniz. Türkiye demografisinin bir parçası haline geldiler. Milyonlarca çocuk Türkiye'de okula gidiyor. Yüz binlercesi Türkiye'de dünyaya geldi. Suriyeli iş piyasasının parçası oldu. Suriyelilerin oranı büyük; Türkiye'nin eğitimi, sağlık, ekonomik, teknolojik altyapılarına büyük bir yüktür bu. Kendi ülkesinde vatandaşlarının bazı ülkelerinde ortalamasının çok altında olması durumunda sunabilen orta geliriniz bir ülke için azımsanmayacak ve geçiştirilemeyecek kadar majör bir sorundur!
Videosu;
https://youtu.be/_fn5vPxFMg4
Israrla yapılan hataların telafi edilmediği, bilakis hataların üzerine devam ederek devam edilen bir durumla karşı karşıya Türkiye. Bugüne kadarki Suriye politikasının ciddi bedelleri oldu. Bunların önemlilerini saymak zorunlu:
1) Yasa'nın dış göçün tetiklenmesi,
2) Suriye'de büyük güçlerin bulunduğumesi,
3) Suriye'de merkezi hükümetin ülke topraklarını kontrol edememesi (devlet olmanın en önemli koşulunu yapabilmesi),
4) uzak kalkması,
5) İslamcı-cihatçı fanatizmin Suriye'de yaygınlaşması, terör örgütlerinin bölgeye yerleşmesi,
6) Suriye'nin Kürtçe grubu gruplarının Türkiye sınırına kadar olan bölgeyi kontrol etmeye başlıyor,
7) Türkiye topraklarının cihatçı bölgesinde gelmesi,
8) Türkiye'nin güney sınırının geçişken ve kontrol edilemez hale gelmesi,
Bu yazı yazılırken İdlib'de Rus / Suriye bombardımanları sonunda yüz binlerce Suriyeli Türkiye sınırına doğru hareketlendiler.
Buradaki büyük bir bölümü masum sivil halk, kalanları bölgeyi terk eden cihatçı teröristler. Bölgede milyonlarca insan var ve bu konuda önemli bir bölüm.
Bu göç dalgası önümüzdeki haftalarda daha da yoğunlaşabilir.
Suriyeli eklenebilir. Bu zaten dramatik olan durumun tümüyle kontrolden çıkması sonucunu beraberinde getirecek. Çok ciddi bir rakam ve orandan bahsediyoruz. Türkiye'de bu yeni göç dalgasını absorbe ederek kapasite var mı? Dahası, Türkiye halen kuzey Suriye'deki Kürt kökenliyla sorun yaşıyor. Irak ve Suriye Kürtleri ile Türkiye Kürtleri arasında aidiyet duyguları Biz duygusu artıyor. Bu durumda körükle gidercesine, Türkiye demokrasi ve insan haklarından tümüyle koparak Kürtlerin meşru siyaset kanallarını tıkamış bulunuyor. Kürtçe halkı bir aradaheit rejimi içinde, köşeye sıkıştırılmış olarak hissediyor. PKK ile Suriye Kürtleri'nin öz özdeşliği kabul ediliyor, bu çok çok büyük bir bilgisayarda. Oysa Ankara'nın elinde Suriye'deki durumsuzlaşmaya başladığında Kürtlere odaklanmak önemlidir. Seküler Kürtlerle daha yakın siyaset izlenerek, Türkiye'de de çözümde devamine devam edilir, Suriye'nin kuzeyi Türkiye ile dost bir Kürtçe ayarlanabiliyor, Türkiye Kürtlerin demokratik açılığını kabul etmeyi bekliyoruz. Federal bir Suriye, tıpkı federal bir türkiye gibi, bölgesel ve etnik aidiyetleri baskilari alindigi müddetçe toprak bütünlüğünü güçlendirebilirdi. Oysa Ankara'daki İslamcı şarlatanlar bir avuç oy için cihatçı manyaklara destek verip, diğer tarafta Avrasyacı derinlere yemekte Kürtlerle sistemimizin çözümünü içeride sonlandırıp, ülkemizdeki Kürtlerin da hedefine getirilmesi seçti. Yaparak kendi bindiği dalı kesti.
Ortadoğu Siyaseti, dengeleri gözetmeyi ve sırtını ayarla. Yoksa Dimyat'a pirince giderken seçtiğiniz eldeki bulgurdan olmuş orada! Yaşanan budur.
Türkiye rejimi ısrarla hatalardan öğrenmiyor; dahası bunu “dik durmak” olarak algılıyor. Diklenmekle ve ona buna değmekle birlikte durmak arasında ciddi fark bulunduğunu öğrenmemek, ciddi bir akıl tutulması, dahası ölümcül bir hatadır. Ruslara güvenerek NATO şemsiyesinin dışına yaklaşıyor, kendileri tartarıyor ve buralarda da aynısını gören Erdoğan rejimi, Türkiye'nin petrol ve gaz a bağımlı, silahını ve mühimmatını arıyordan satın alan, ekonomisi kırılgan ve dış pazarcıların yeni paralinin, sofistike dünyanın onuruna yakın, içindekiler etnik kırılganlığı içerisinde barındıran bir aktör olduğu gerçeğini kabullenemiyor. İçerideki cahil kitleleri hilafet, fetih, Osmanlı, küresel güç vs. bomboş retoriklerle hipnotize ediyor.
Bu coğrafyanın güçsüzlüğün aptallıkla liderliğini kabul edemeyeceğini görmüyor!
Türkiye'den çıkan politikalar ana konu Türkiye'nin izlediği yanlış politikalardır. Ödenen bedel, akıl ve izan yoksunluğunun faturasıdır. Bu bedel Osmanlı'nın 1910–1920 arası 10 yıllık şehirde hatalarından birinde bedele benzeyen sonuçlara gebe! Suriye'de Fransızlar yok, ama Ruslar ve Amerikalılar var. Suriye ve Türkiye bu krizde organik olarak arada bağlandı. Suriye'yi hasta eden mikroorganizma Türkiye'yi aynı şekilde enfekte edebilir. Dahası Rusya'nın NATO'nun yumuşak karnına dönüştürdüğü ABD'yi ABD şemsiyesinden sonra tümüyle çıkartmış durumda. Akdeniz'e yerleşen Rusya, Türkiye'yi kendine bağlayarak güdümüne soktu. ABD ile tampon bölge anlaşmasının akabinde İdlib Türkiye'yi cezalandırıyor. Türkiye’de kremlin'in politikalarına bağlı! Gerisini siz hesaplayın!
Şaka değil: Türkiye krizi Türkiye'ye toprak kaybettirecek süreci başlatmış olabilir.
Orijinal olarak 31 Ağustos 2019 tarihinde https://www.tr724.com adresinde yayınlanmıştır .
https://medium.com/tr724/suriye-krizi-t%C3%BCrkiyeye-toprak-kaybettirecek-s%C3%BCreci-ba%C5%9Flatt%C4%B1-m%C4%B1-2e537cb97350
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder