10 Kasım 2018 Cumartesi

İŞ KÖLELEŞTİRMEYE GİDİYOR

İŞ KÖLELEŞTİRMEYE GİDİYOR,



Prof. Dr. Sami Selçuk,


SELÇUK: İŞ KÖLELEŞTİRMEYE GİDİYOR

" Gelecek Kuşakları, Çocuklarımızı, Torunlarımızı bir Kölelik düzenine teslim edebilir miyiz? "

Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Genel Kurul'da görüşülen anayasa değişikliği teklifini eleştirdi. 

Prof. Selçuk, "Hem başkanlık sistemini getirmek iddiasıyla yola çıkacaksınız, hem de erkler birliğini dayatacaksınız. Bu bir güldürü dür. Böyle bir sistemde demokratik bilince sahip bir başkan bile diktatör olmak, baskı, daha doğrusu tümelci bir rejimle toplumu yönetmek zorundadır. Kısaca taslak, zorunlu tümelciliği kurallaştırmaya yeltenen, bu yüzden savunanları da köleleştirip doğduklarına pişman edecek bir metindir" diye yazdı.
Sami Selçuk'un ''Anayasal devlet'ten 'Anayasalı devlet'e' başlıklı yazısından satır başları:

Herkes Köle,

Hem başkanlık sistemini getirmek iddiasıyla yola çıkacaksınız, hem de erkler birliğini dayatacaksınız. Bu bir güldürüdür. Böyle bir sistemde demokratik bilince sahip bir başkan bile diktatör olmak, baskı, daha doğrusu tümelci (totaliter) bir rejimle toplumu yönetmek zorundadır. Montesquieu’nun teşhisiyle o ülkede tek bir insan özgürdür, öbürleri ise köledir.

Kısaca taslak, zorunlu tümelciliği kurallaştırmaya yeltenen, bu yüzden savunanları da köleleştirip doğduklarına pişman edecek bir metindir. Bu belirmeden sonra olanları gözlemliyorum ve kahroluyorum.

Hukukçular Susmasın,

Çünkü isterdim ki, yüze yakın hukuk fakültesi bulunan ülkemizde hukukçular susmasınlar.Sağduyulu ve ağırbaşlı bilim insanlarımız, siyasal ve ideolojik dalaşlara girmeksizin, bu metne nesnel ve yansız bir mantıkla ve de yüksek sesle karşı çıksınlar; “en doğru yol gösterici” olan soğukkanlı bilimin, salt bilimin ışığıyla yönetenleri ve yönetilenleri, Mevlana’nın deyişiyle “Ne olacak? Söyle gitsin!” diyerek aydınlatsınlar.

Ancak görüyorum ki, birkaçı dışında bilim insanlarının neredeyse tamamı, yine Mevlana’nın deyişiyle“Söyleyince ne olacak? Sus bitsin!” demeyi yeğliyor ve bu yanlış metnin kotarılmasına bir bakıma katkıda bulunuyorlar.

Halk İlgilenmiyor

İsterdim ki, halkımız getirilmek istenen düzene karşı çıksın, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayacağını söyleyen Başbakan De Gasperi’yi özür dilemeye zorlayan İtalyan halkı gibi, hükümeti taslağı geri çekmeye zorlasın. Ama ortada bir kıpırtı bile yok. Sadece devletin tasarlayarak insan öldürmesi demek olan çağ gerisi ölüm cezasını isteyen bir kamuoyu var.

Halk çoğunluğu “Anayasa Taslağı”yla ilgili değil. İlgilenenlerse bir kölelik düzenini getirdiğinin ayrımında değil. Üstelik can derdine düşmüş toplum, OHAL ile yönetilmekte.

Milletin Vekilleri ne yapıyor?

İsterdim ki, hükümet edenler, böyle bir metni bu koşullarda TBMM’ye sunmasınlar. Görevine başlarken yumuşak biçemi ve akılcı sözleriyle Başbakan beni çok umutlandırmıştı. Ama şimdi görüyorum ki, yanaşık düzende yerlerini almış yandaş hukukçuların dışında kimseye danışılmamakta.

Neden yazdım?

Her insanımıza da şunları iletmek isterim. Benim kendini düşünmek gibi bencil duygulara ve art düşüncelere kapılmak için yaşam sürem azaldı. Bilim yaparken de, hukuksal kararlar verirken de aynı bilinçle davranmaya çabaladım. Bu çabalarıma karşın yanıldığım elbette oldu.

Bu nedenle okuduğunuz bu yazıyı sadece bilim adına kaleme aldım. Hiçbir inancın, hiçbir ideolojinin etkisiyle değil. Bu bir.

Milletin vekillerinden ve halkımdan umudumu kesmediğim için kaleme aldım. Bu iki.

Ve Nihayet çok eleştirdiğim, meşru olmadığını yüksek sesle haykırdığım 1982 Anayasası’nı kotaranlardan özür dilemek zorunda kalmamak için kaleme aldım. Bu da üç.

http://fb.onurluhabercilerr.com/prof-dr-sami-selcuk-tan-kamuoyuna-buyuk-uyari-3/1

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder