Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri., BÖLÜM 1
Türk Dünyası Analizleri
PROF. DR. ŞENER ÜŞÜMEZSOY
FERİDUN YILDIZ
(*) Prof.Dr. Şener Üşümezsoy,
Giriş
Bu incelemenin, yukarıdaki başlık göz önüne alındığında farklı disiplin-lerden yararlanı-larak ortaya çıkan bir yazı olacağı görülecektir.
Bu kavramlar içinde özellikle dünya sistemi ve Türk süperetnosu kavramları iki ayrı di-siplini içermektedir. Süperetnoskavramı tarihçi Gumilyer tarafından
geliş-tirilmiş bir kavram olarak özellikle Rus süperetnosunun oluşumunu açıklamaya yönelmiştir. Oysa Türk tarihi dünya tarihi içinde ele alındığında Akdeniz, İran uygarlık alanı ile Çin-Hindistan uygarlık alanı kuzeyinde kesintisiz devam eden birTuran tarihiolarak karşı-mıza çıkar. Turan'daki yaşayan etnoslar İskit'ler, Saka'lar ile tanımlanan erken süperetnos dönemini Hunlar ile tanımlanan süperetnos dönemi takip etmiştir. Bunu takip eden dönemde Göktürkler süperetnosu Turan alanında hegemonya kuran Türk süperetnoslarıdır.
< Türk tarihi dünya tarihi içinde ele alındığında Akdeniz, İran uygarlık alanı ile Çin-Hindistan uygarlık alanı kuzeyinde kesintisiz devam eden bir Turan tarihi olarak karşımıza çıkar. >
Selçukluların İran ve Anadolu'yu bir başka ifadeyle Akdeniz ve İran uygar alanını Türkleştirerek Türk süperetnosunu Türkmen süperetnosu ile Akdeniz'e ulaştırmıştır.
Bunu takip eden dönemde tüm Turan alanını ve İran Anadolu alanını kapsayan Tatar süperetnosu oluşumu Türk tarihi açısından en önemli ve günümüze kadar önemi devam eden bir olgudur. Bu boyutuyla Türk süperetnosunun oluşumunda Turan alanındaki Ordaların grupları düzenlemesiyle oluşan sü-peretnosların tarihi yanında bu Ordaların İran ve Anadolu uygarlıklarını tarihsel devrimler ile yıkarak yerine Türk uygarlığını yerleştirmişlerdir.
Dünya sistemi kavramı ise 15. yüzyıldan sonra modern dünya sistemi olarak Avrupa merkezli bir tarih yazımının konusu olmuştur.
Oysa dünya sistemi beş yüzyıllık bir tarih dilimi içinde sınırlı kalmayarak beş bin yıllıkuygarlık tarihi boyunca işleyen bir ekonomik sistem olarak Afro-Avrasya
ekümeni alanında egemen olmuştur.
Bu anlamda batıda Anadolu, İran uygarlıkları ile doğuda Çin-Hint uygarlıkları arasındaki köprüyü Turan süperetnosları olan Türkler oluşturmuştur.
Tarih yazımını bu boyutuyla Turan perspektifinde ele aldığımızda Türk süperetnoslarının oluşumu ve dağılımı ve tekrar oluşumu İran ve Anadolu uygarlıklarının gelişimi ve kayboluşları ve keza dünya sisteminin ekonomik olarak genişleme ve gerileme dönemlerini ele aldığımızda Türk süperetnosunun bu süreçlerde belirleyici rolü ortaya çıkar. Tarih yazımı Avrupa merkezli olunca Akdeniz merkezli uygarlığın temelinde yazılan tarih Turan tarihi uygarlık alanlarını kuzeyden çevreleyen Barbarların tarihi olarak yazılmıştır. Arnold Toynbee tarafından yazılan bu Avrupa merkezi tarihi anlayışında Turan tarihinde bütünlükçü Türk tarihini parçalayarak İskitler, Sakalar, Hunlar, Göktürkler ve Tatarlar tarihleri olarak ele alırlar. Roma-Rum ve Pers uygarlıkları çevresinde yer alan bu Turan süperetnosları tarih dışında tutulmuşlardır.
< Avrupa merkezi tarihi anlayışında Turan tari-hinde bütünlükçü Türk tarihini parçalayarak İskitler, Sakalar, Hunlar, Göktürkler ve Tatarlar tarihleri olarak ele alırlar. Roma-Rum ve Pers uygarlıkları çevresinde yer alan bu Turan süperetnosları tarih dışında tutulmuşlardır. >
Avrupa merkezli tarih anlayışına karşı İbni Haldun Afro-Avrasya merkezli tarih yazımının ilk örneklerini Mukaddeme'de oluşturmuştur. 20. yüzyılda ise Hodgson Arap İslami merkezli tarih yazımını Avrupa merkezli tarih anlayışına karşı koymuştur. Hodgson'un Afro-Avrasya ekümeni kavramını Avrupa merkezli dünya sistemi karşısına koyarak dünya sisteminin doğu kökenini özellikle İslam tarihi ile ele almıştır. Dünya sisteminin beş yüz yıllık Avrupa merkezi anlayışına Andre Gunter Frank ve Barry Gills tarafından beş bin yıllık bir dünya sistemi kavramı ortaya konmuştur. Bu yaklaşım Turan tarihi yazımını ayakları üstüne oturtabilmek için önemli bir perspektif sağlar.
Turan Türk tarihine ve Türk süperetnos kavramına karşı Avrupa merkezli Hint Avrupa etnik kökeni ileri sürülerek Sakaların, İskit-lerin, Masegetlerin, Usunların, Üçehillerin, Toharların Avrupa kökenli et-nikler olduğunu ve Turan coğrafyasına Avrupa'dan göç ettiklerini ileri sürmüşlerdir. Oysa tarih boyunca göçler kuzeyde ki soğuk alandan güneydeki Avrupa, Akdeniz alanına doğru yönelmiştir. Bunun tersi bir yönelimin kaydı söz konusu değildir. Aynı şekilde Turan halklarının geç dönem tarihinde Tatar süperetnos oluşumunu redederek Tatarların Moğol olduğu tezine indirgeyerek Türk tarihinin Turan'da gelişmiş en son süperetnosunu yok sayma yoluna Rus tarihçileri tarafından gidilmiştir.
Tatar süperetnosunu Kazak, Özbek, Başkurt gibi halklara bölerek bu halkların da Türk olmadığı şeklin-deki Rus iddialarının temeli atılır.
Türk tarihinin yazımında Turan coğrafyasını bütünleştiren süperetnosların gelişimi ve bunu takip eden dönemde etnoslara parçalanması ve daha sonraki
dönemde tekrar süperetnoslar olarak bütünleşmesi dünya sistemindeki ekonomik gelişme ve gerileme dönemleriyle yakından ilişkilidir. Milattan önce 300'lerde İskitler, Sakaların oluşturduğu birlik ve İskit ekünemik yolu Yunanlılar ve Pers Akemeniş hanedanları ile Çin, Kin hanedanlığı arasındaki ticarî yolu birleştiren Turanî ekümenik bir alandır. Bu alanda İskit Sakalar hegomanyalarını kurmuşlardır.
Hunlar Çin'de Han hanedanı ile Romalılar arasındaki köprüyü oluşturan Turan ekünemik alandaki süperetnoslardır.
Keza Göktürkler Batı'da Rumlar İran'da Sasaniler Çin'de Hanlar Hindistan'da ise Kuşanlar arasındaki ticarî yolu kontrol eden süperetnik Türk halkıdır. Rum ve İran'ı fetheden Türkmenlerin oluşturduğu Selçuklular ve Osmanlılar Akdeniz, İran uygarlığını Türkleştiren süperetnoslardır.
Keza Tatarların Moğol olarak çarpıtılmasına karşılık Turan'daki günümüz Türk etniklerini oluşturan süperetnos Tatarlardır. Bu anlamda beş bin yıldır süre gelen dünya ekonomik sistemi tarihinde en önemli ekümen yolu üzerinde hegemonya oluşturan Turan süperetnosların tarihi dünya tarihinin yazılmasıyla özdeştir.
Dünya sisteminin ekonomik genişleme ve gerileme dönemlerinde Akdeniz, İran uygarlık alanı ve Çin ve Hint uygarlık alanı kuzeyinde Turan süperetnosları uygarlıkların ve ekonomik sistemin genişleme döneminde bu uygarlıklarla bütünleşerek süperetnosları oluşturur. Uygarlıkların çökmesi ve dünya ekonomik sistemi-nin gerileme döneminde ise Turan ekümeninde Türk süperetnosları parçalanmakta ve alt etnoslara bölünmektedir. Giderek Turan süperetnoslar uygarlık alanının zayıflamasına neden olan ekonomik sistemin gerileme döne-minde İran'ı Rum'u fethederek Türkleştirmişlerdir. Bu da İran ve Rum uy-garlıklarının yıkılarak yerine Türk uygarlığının geçmesine yol açmıştır.
Dünya Sistemi
Modern dünya sistemi kavramı Wallelstein(1979) tarafından tanımlanmıştır.
Merkez ve çevre olarak coğrafî olarak ayrılan dünya ekonomik sistemi merkezin hegemonyasındadır ve ekonomik sistem genişleme ve ge-rileme dönemleriyle tekrarlanır.
< Beş bin yıldır süre gelen dünya ekonomik sistemi tarihinde en önemli ekümen yolu üzerinde hegemonya oluşturan Turan Süperetnosların tarihi dünya tarihinin
yazılmasıyla özdeştir. >
Avrupa merkezli bu dünya ekonomik sistemi kavramı 16. yüzyıldan günümüze değin devam eden bir olguyu tanımlamaktadır.
Brauddel tarafından Akdeniz'de merkezileşmiş Venedik-Ceneviz sisteminin güney yolu Kızıldeniz-Hindistan, orta yol İskenderun-Basra-Hindistan ve kuzey yolu
İstanbul-Kırım-Türkistan Çin yolu ile belirlenen ticarî bir ağ ile çevrildiği dünya sistemi tanımlanmıştır. Amerika'nın keşfi ile ve Osmanlı'nın bu üç ticaret yolu
üzerindeki hegemonyasının pekişmesi ile Akdeniz merkezli dünya sistemi sonlanmıştır. Dünya sistemi merkezi Atlantik merkezli (Hollanda, İngiltere ve Amerika) ile dönüşmüştür. Venedik-Ceneviz merkezinden ayrılan para sermaye Hollanda merkezine yerleşmiştir. Daha sonra sistem genişleme ve gerileme döngüleriyle Londra merkezli İngiliz dünya sistemine geçmiştir. Bu süreç Wallelstein ve Brauddel tarafından ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası dünya sistemi merkezi Amerika'ya yerleşir. Arrigi 1990'da uzun yirminci yüzyılı Amerikan yüzyılı olarak tanımladığı çalışmasıyla Amerikan sistemini ayrıntılarıyla sunmuştur.
Bu konuda Üşümezsoy'un 2006'da Dünya Sistemi ve Emperyalizm çalışmasında modern dünya sistemini eleştirisel bir biçimde ele almıştır.
< Osmanlı Türklerinin Ak-deniz egemenliği dünya sisteminin Atlantik'e geçmesinde önemli bir rol oynamıştır. >
Osmanlı Türklerinin kuzey yolu Orta İskenderun-Basra yolu ve Kızıl-deniz yolunu kontrol etmesi Venedik-Ceneviz sistemini sonlandırmıştır.
İran Türkleri (Akkoyunlular), Safeviler ile Osmanlı Türkleri arasındaki 15. ve 16. yüzyıldaki savaşlar orta ticaret yolunu kontrol etmek için gerçekleş-miştir.
Keza Osmanlı Türkleri ile Memluklüler arasındaki savaşlar da güney yolunu kontrolü amaçlamaktadır. Osmanlı Türklerinin Akdeniz egemenliği dünya sisteminin Atlantik'e geçmesinde önemli bir rol oynamıştır. Avrupa merkezli tarih anlayışı ve dünya ekonomik sistemi Avrupa merkezli yorumu Andre Gunter Frank tarafından eleştirilerek dünya ekonomik sisteminin Sümerler'den günümüze değin ilerleme ve gerileme dönemlerini kapsayan merkezi bir hegemonyayla merkez çevre ilişkisinde gelişen ve merkeze doğru ticaret yollarının aktığı bir sistem olarak tanımlanmıştır. Bu gelişme ve gerileme dönemleri gelgitler şeklinde çizgisel bir süreç değildir.
Gelişmeler sıçramalı bir gidiş gösterir. Bu anlamda Akdeniz İran uygarlığı ve Çin-Hint uygarlığını kuzeyden çeviren Turan coğrafyası ve bu coğrafyadaki
Türk süperetnosları oluşumu ve Ordaların tarihi ile birlikte ele alınması zorunludur. Bu birlikte ele alındığında tarihsel devrimlerle belirlenen sıçramalı bir tarih yazımında Turan coğrafyasındaki süperetnosların edilgen bir rol oynamadığı ekümenik yollar üzerindeki egemenlikleri dışında Turan süperetnoslarının uygarlığın çelişkilerini özellikle sınıfsal çelişkilerini ekonomik sistemin gerileme dönemlerinde tarihsel devrimlerle çözme işlevi göz ardı edilemez. Bu olgu göz ardı edildiğinde dünya sistemindeki gelişme ve gerileme dönemleri ve uygarlıkların sonlanması olguları idealist tarih anlayışının yorumlarına açık bırakılır. Oysa materyalist bir tarih anlayışı bu olguları bütünsellikli ele almanın ilksel adımlarını Engers tarafından Roma'nın Germenler tarafından yıkılması ve feodal Avrupa'nın oluşması modelinde ele alınmıştır. Hikmet Kıvılcımlı ise " Tarih Devrim Sosyalizm " isimli çalışmasında Ortadoğu'da antik tarihten günümüze değin süre gelen tarihsel devrimleri ele alarak Avrupa merkezli feodalizm kavramını dünya sis-temi içinde derinleştirmiştir.
Avrasya Ekümeni
Bu makalede kullanılan ekümeni kavramı tarihsel dünya sistemi içinde ticaret yolları ağı ile örülmüş ticaret kanallarını tanımlamaktadır.
Ekümenler bir veya birkaç uygarlık alanını kapsar. Dünya sisteminde merkezi hegemonya ekümen kanalları ile çevre üzerindeki ticarî egemenliğini kurar.
Ekümen kanalları boyunca siyasi ve askeri olarak birbirine bağlanmış kent ağları ekümen coğrafyasını belirler.
Politik bağlantılar ekonomik bağlantılara göre daha pahalıdır. Askeri hegemonya hem politik hem de ekonomik bağlantılar için temeldir.
Askeri bağlantıların maliyeti ticarî bağlantıların kârı ile sürdürebilir. Bu sürecin devam ettirilebildiği dönemde ekümenik kanalda askeri ve politik hegemonya
bütünlüğünü korur ve süperetnos oluşumu bu süreçte gelişir. Turan süperetnosu bütünleşmesi ticarî kârların sağladığı para ile sağlanır. Politik ve ekonomik
bağlantılar süperetnosun bütünlüğü için zo-runludur ve önemleri ok, yay ve kılıçtan daha önemlidir.
< Ekümenik kanallar güneyde Akdeniz, İskende-riye, Kızıldeniz ve Hin-distan yoludur. Orta kanal Kıbrıs İskenderun, Bağdat, Basra ve Hindistan yolu veya İskenderun Türkistan yoludur. Kuzey Turan kanalı ise Foça, İstanbul, Kefe, Itıl-Ural (Volga), Ceyhan, Seyhan, Çin yoludur >
Ekümenik Kanallar
Bu ekümenik kanallar güneyde Akdeniz, İskenderiye, Kızıldeniz ve Hindistan yoludur.
Orta kanal Kıbrıs İskenderun, Bağdat, Basra ve Hindistan yolu veya İskenderun Türkistan yoludur.
Kuzey Turan kanalı ise Foça, İstanbul, Kefe, Itıl-Ural (Volga), Ceyhan, Seyhan, Çin yo-ludur. Tarihte Pers-Akemeniş hanedanı İskitleri, Sakaları hegemonyalarına alarak kuzey ekü-men alanında egemenleşmiştir. Keza orta ve güney kanalları da kontrol eden Akemeniş haneda-nı dünya sistemi merkezini oluşturmuştur. İskender ve döneminde Akemeniş dünya ekonomik sistem merkezi Bağdat ve İran ele geçirilerek ekonomik sistem İskender ve takipçileri tarafından kontrol edilmiştir. İskender sonrası orta kanal Selevkoslar hegemonyasına girerken güney kanal Potelemo'ya egemenliğine geçmiştir. Kuzey Turan kanalında ise egemen olan Turani Partlar (Türkmenlerin ataları) Selevkos İran'ını fethederek İran ve Doğu Anadolu'da egemenliğini kurmuş orta kanal için Romalılarla Partlar egemenlik savaşı yapmıştır. M.Ö 100 ile M.S. 200 yılları arasında İran'da egemen olan Partlar maddî genişleme döneminin merkezini oluşturmuştur. Batıda Rumlar, Hindistan'da Kuşanlar, Çin'de Hanlar egemenliklerini sürdürmüştür. Çin kuzeyinde yer alan Hunlar Çin üzerinde egemenleşerek M.S. 200 ile 500 arası Part, Roma, Hun ve Han hanedan larının oluşturduğu hegemonya gerilemeye başlamış ve dünya sistemi gerilemiştir. Bu dönemde Hunlar Batı'ya göçerek Batı Hunları olarak Roma'yı fethe yönelen askeri hareketler yapmışlardır.
Batı Hunlar'ın dağılması sonucu İran'da Akhunlar, Ural'da Bulgarlar, Çin kuzeyinde ise Çüçenler etnikler olarak Hun süperetnosu dağılması sonrası ortaya çıkmışlardır.
Partların İran'da iktidarı kaybetmesi sonucu dünya sisteminin gerilemesiyle birlikte gerileyen dönemde Sasaniler İran'da iktidarı ele geçirmişlerdir.
M.S. 700 ile 800 arası İran'da Sasaniler yerini Arap tarihsel devrine bırakır. Çin'de Tank hanedanlığı ve Roma arasında Göktürk süperetnos oluşumu tarihsel yerini almaya başlar. Türkler Karadeniz kuzeyinden Çin'e kadar olan ekümenik alanda hegemonyalarını kurarak ticari kanalları ele geçirmiş ve Türk süperetnosu oluşmuştur.
Bu süperetnos içinde tüccar halklar olarak Sogdinyan ve Yahudiler öne çıkar. M.S. 800 ile 1050 yılları arasında Türk kağanlığı parçalanarak Batı'da Hazarlar, Türkistan'da Karluklar, Uygurlar egemenleşir. Bozkır'da ise Kıpçak, Kanglı ve Gus grupları Yabgular devleti şeklinde örgütlenir. Guslar İran'ı fethederek Gazneli Türk İslam(Tacik) iktidarını yıkarak Selçuklu Türkmen tarihsel devrimini yaparlar. Daha sonra Roma'yı yenerek Anadolu'yu Türkleştirirler. Bu dönemde İran Anadolu uygar alanına egemenleşen Selçuklular maddî genişleme döneminde bu bölgeyi Turkiya ismini alacak şekilde Türk süperetnosunu uygar alanda gerçekleştirirler.
Türk süperetnosunu oluşturan Selçuklular Türkmenler ve onlara tâbi Ta-cik, Kırmanç, Kert gibi Farsî toplulukları da süperetnosları içinde birleştirirler.
Bu süreç içine kendileri de giderek Farslaşır veya Rumlaşır. Selçukluların dağılması dünya ekonomik sisteminde gerileme döneminde gerçekleşir.
M.S. 1250 ile 1450 yılları döneminde Tatar süperetnosu tüm Avrasya egemenliği dönemidir. Avrasya'da Turan Türk halkları orda yasa ile devletleşir.
Cocu ulusu Turan coğrafyasını kapsayan Mangit, Kıpçak, Kıtay, Kerey, Merkit, Nayman gibi Türk gruplarını orda düzeni içinde bütünleştirmiştir.
Çağatay ulusu Türkistan'daki Min, Barlas, Kongrat, Mangit, Celayir uruklarını kapsar.
Hülagi İran Tatarları Selçuklu ve Harzemlilerin Farslılaştığı dönemde İran ve Anadolu'ya tarihsel devrim yaparak Oyrat gibi Tatar urukları getirdiği gibi
Bayat ve Bayındır gibi Türkmen uruklarını da Anadolu'ya getirerek Anadolu-İran Türklüğünü pekiştirmiştir. İranlılar sonrası Çağatay ulusu Timur ulusunun devamını oluşturan Timurlular İran'ı ve Anadolu'yu fethederek Turan aşısını devam ettirmiş ve Timur sonrası Akkoyunlular ve Karakoyunlular iktidara oluşmuştur. Keza Safeviler Türkmen kökenli İran'daki iktidarı ve Safevilerin devamı olan Türkmen Avşar ve Kaçarlar İran'da Türk iktidarını 20. yüzyıla kadar sürdürmüşlerdir. Turan'da ise Çoçi ulusu Altınorda'da Batu ve Berke İdil boyunca ve İdil'in batısında, Akorda, Ordahan tarafından Hazar denizi kuzeyinde ve Gökorda Tümen Tobol ırmakları kıyısında Şeymanhan tarafından kurulmuştur. Çoçi'nin oğulları olan bu hanlar yönetimindeki uluslar ve ordalar Batuhanın Büyük Batı seferini gerçekleştiren Tatarlardır.
Bu Ordalara tabi olan az Kıpçak, Bulgar gibi etniklerin kaynaşmasından oluşan süperetnos Tatar ismini alır.
< Etnikliler de sosyal ve biyolojik fenomenler olarak gelişir, süperetnoslara dönüşür ve parçalanarak yeni etnoslar çıkar.
Bu etnoslar yeniden süperetnoslara dönüşür ve tarihte ulusların oluşumu bu süreçlerden başarılı bir şekilde ayakta kalan süperetnosların günümüzdeki devamıdır. >
Tarihsel Devrim, Süperetnos ve Etnojenesis
İbni Haldun'un vurguladığı gibi devletler gelişir ve ölürler keza uygarlıklar da Arnold Toynbee'nin vurguladığı gibi gelişir ve ölürler.
Bu anlamda etnikliler de sosyal ve biyolojik fenomenler olarak gelişir, süperetnoslara dönüşür ve parçalanarak yeni etnoslar çıkar.
Bu etnoslar yeniden süperetnoslara dönüşür ve tarihte ulusların oluşumu bu süreçlerden başarılı bir şekilde ayakta kalan süperetnosların günümüzdeki devamıdır.
Barbarlık kavramı Romalıların kendi dışındaki halklara verdiği isimdir.
Barbarlık kavramı özellikle Turan coğrafyasındaki komünal toplulukları tanımlamak için sınıflı uygar toplumların tarihçileri tarafından tanımlanmıştır. Roma uygarlığının zıttı toplumsal formasyonlara sahip Turanlı göçebe komünler Barbarlar olarak tanımlanmıştır. Uygarlık ise yerleşik ve sınıfsal bir toplumu tanımlamaktadır.
Bu katmanlı uygar toplum sınıfında en altta selfve köleler, onun üstünde silahlı askerler, onların üstünde din adamları ve en üstte kutsal yöneticilerden oluşan
bir yapıdır. Bu yapı köylü selfve şehirli kölelerin emekleri üzerinde gelişmiş bir üretim tarzı olduğu için askerler ve din adam-larının üretime katılmadığı bu toplumlarda maddî gerileme döneminde ticarî kârlılık üzerine kurulu politik ve askeri bir sisteme dayanır.
Barbarlar ise Turanlı komünel göçebeler eşit kandaş topluluklar olarak her bireyin üretimde bulunduğu ve aynı zamanda askeri olarak da görev aldığı toplumsal formasyonlardır. Ordalar düzeninde yüksek kolektifaksiyonlu savaş maki-neleridir. Bu boyutuyla Turani Ordalar uygar alanlardaki devletlerin ekonomik gerileme döneminde siyasî ve askeri birliklerini ayakta tutamamaları nedeniyle Turani Ordalar karşısında yenilmeleri dönemsel olarak kaçınılmaz olmuştur.
Bu olguya tarihsel örnekler olarak Hititler'in Anadolu'daki Hattiler ve Lui'leri egemenlik altına alması, keza Kimerlerin Frigleri, Mittanilerin Hurileri
egemenlikleri altına almaları, Turani olan atlı arabaya sahip savaşçı-ların Anadolu yerleşik toplumları tarihsel devrimlerle fethetmelerinin antik örnekleridir.
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder