Ortadoğu’da Kürt İstilacılığı Başladı!
Kaya Ataberk
22.03.2004/Sayı:52
...Kürdistan”a dönüştürülmüş oluyordu. Kürt işbirlikçilerinin planları birbirleriyle örtüşmektedir. PKK’nın yeni ismi Kongra-Gel adına yapılan açıklamada da Suriye olayları katliam olarak nitelendirildi ve sorumlularının...
Ortadoğu’da Kürt istilacılığı başladı!
İşbirlikçi Kürtler BD ve AB bayraklarıyla ayaklandılar12 Mart günü Nusaybin’in tam karşısında yer alan sınır kasabası Kamışlı’da başlayan olaylar kısa süre içinde sadece Suriye açısından değil tüm Ortadoğu açısından da çok ciddi bir komplonun ABD tarafından başlatıldığını ortaya çıkardı. Kamışlı ilçesinde Arap ve Kürt futbol takımlarının taraftarları arasında başlayan olaylar kısa süre içinde Suriye’nin, başkent Şam dahil büyük kısmına yayılan bir Kürt ayaklanmasına dönüştü.
Uzun zamandır böyle bir ayaklanma için hazırlandıkları anlaşılan Kürt gruplar çatışmaları kısa sürede Haseki, Aynelarab, Halep gibi özellikle Türkiye sınırına yakın, Arap ve Kürtlerin birarada yaşadığı şehirlere yaydılar. Şam da dahil olmak üzere bu şehirlerde hükümet binalarına ve Arap halkına karşı saldırılar düzenlediler. Aynelarab’da kaymakamın oğlunu da öldüren Kürt ayaklanmacıların sık sık ABD lehine sloganlar attıkları, ABD bayrakları taşıdıkları ABD’yi müdahaleye çağırdıkları görüldü.
Kürt gruplar özellikle Halepçe olaylarının yıldönümünde çatışmaları daha da tırmandırdılar. Suriye hükümet güçleri ve Baas Partisi milisleri ayaklananlara karşı harekete geçmiş durumda. Kamışlı ve Haseki’de olaylar biraz durulmuş gibi görünse de Suriye’nin diğer şehirlerinde gerginlik tırmanmaya devam ediyor. Son derece organize ve planlı bir ayaklanma ile karşı karşıya olunduğu kesin.
Türkiye, Suriye ve İran’daki Kürtçü gruplar ise olayları Kürt katliamı olarak göstermeye çalışıyorlar ve ABD emperyalizmini Suriye ve diğer iki ülkeye müdahaleye çağırıyorlar. Bugüne kadar birbirleriyle anlaşamayan Kürt gruplar bir merkezden yönlendirildikleri çok açık olan eylemlerle Büyük Kürdistan için düğmeye basmış durumda.
Kuzey Irak aşiret reisi Celal Talabani’nin Irak’ta ABD tarafından Geçici Hükümet Konseyi başkanlığına getirilmesi yaz aylarında daha sonra yaşanacak olan gelişmelerin habercisi olmuştu. Talabani, Suriye’yi tehdit ederek gerekirse Kürtlerin yaşadığı Kamışlı bölgesine müdahale edeceklerini söylemiş ve bu bölge üzerinde hak iddia etmişti.
Bugün yaşananan ayaklanmanın ve çatışmanın ABD güdümündeki Barzani ve Talabani odakları tarafından aylar öncesinden planlandığı ortada. Suriye’deki Kürtçü grupların, Kuzey Irak’ta Barzani ve Talabani’nin kontrolündeki bölgede örgütlendikleri önceden de biliniyordu. Olayların başlamasından sonra da Barzani ayaklananlara destek verdiğini ve kaçanlar için sınırı açık tutacağını açıklamış bulunuyor.
Büyük Kürdistan için düğmeye basıldı
Suriye’de olayların başlamasının üzerinden birkaç gün geçmeden bir diğer operasyon da İran’da tetiklendi. İran’ın Mahabad kentinde IKDP militanları Devrim Muhafızları’nın karargahına saldırdı. Çatışmalar Sanadak, Merivan ve Bena şehirlerine de yayıldı. Suriye hükümet yetkilileri yaptıkları ilk açıklamadan itibaren olayların ABD tarafından örgütlendiğini ve yönlendirildiğini belirttiler. Ancak olayların sadece Suriye ile sınırlı kalmaması sadece Suriye’ye yapılacak ABD müdahalesine zemin hazırlamanın değil, çok daha ileri aşamada bir planın devreye sokulduğunun işaretçisi.
Yaşanan olaylar Kuzey Irak’ta kukla Kürt devletinin fiili olarak kurulmasının ardından, artık sıranın bu devletin hak iddia ettiği topraklar üzerinde Suriye, İran ve Türkiye aleyhine yayılmasına geldiği. Kürt devletinin bu bölgelere yayılması hem ABD destekçisi İsrail-Kürt hattının son derece güçlenmesini sağlayacak, hem de bölgenin gerçek sahipleri olan Türk, Arap ve İran halklarının emperyalizm ve ajanları karşısında çok büyük mevzi kaybetmesine sebep olacak.
Ayaklanan grupları, kontrol ettiği topraklarda besleyen Barzani olaylara ilişkin açıklamasında niyetlerini net bir şekilde açıkladı: “Kürtlerin bağımsız bir devlet kurma hakkı vardır. Kürdistan’ın her parçasında bulunan kürtler, birgün muhakkak bu millete layık olan bağımsızlık hakkını elde edeceklerdir”. Bu açıklama net bir şekilde Türkiye ve İran’ı da tehdit eden ve önümüzdeki günlerde planlananları ortaya seren bir açıklama. Bu açıklama kukla Kürt devletinin genişleme stratejisini bir kez daha ortaya koyması bakımından önemlidir.
Türkiye’deki Kürtçüler ayaklanmacı Kürtlere sahip çıktı
Türkiye’deki Kürtçü gruplar da olayların başlamasıyla beraber ayaklanmacıları destekler bir tutum takındılar. Kürtçü çevrenin sözcüsü durumundaki Gündem gazetesi her gün konuya geniş yer ayıranak Suriye’yi suçladı ve ABD’ye müdahale çağrısı yapan bir politika izledi. Gündem’in yaptığı yayının bir diğer kayda değer noktası, Suriye’de Kürt ayaklanmasının yaşandığı bölgenin sürekli olarak “güneybatı Kürdistan” olarak adlandırılmasıydı.
Bu söylemle “büyük Kürdistan” planı bir kez daha vurgulanmış ve Türk toprakları “Kuzey Kürdistan”a dönüştürülmüş oluyordu. Kürt işbirlikçilerinin planları birbirleriyle örtüşmektedir. PKK’nın yeni ismi Kongra-Gel adına yapılan açıklamada da Suriye olayları katliam olarak nitelendirildi ve sorumlularının cezalandırılacağı tehdidinde bulunuldu. İstanbul’da DEHAP, ÖTP ve bunlara yakın dernek ve kuruluşlar Suriye büyükelçiliği önünde eylem yaparak ayaklanmacılara destek oldular.
Türkiye’deki eylemler Avrupa’da yapılanlarla koşutluk içindeydi. Berlin, Paris, Cenevre gibi merkezlerde Kürt gruplar ortak eylemler yaptılar, Suriye elçiliklerine yürüdüler. Berlin’deki eylemde ise ABD elçisine bir dosya verildi ve Kürtler’e katliam yapıldığı iddia edilerek ABD müdahalesi istendi.
Beklediği zemini yakalayan ABD yanıt vermekte gecikmedi. ABD Dışişleri sözcüsü Adam Ereli de “Suriye hükümetini Suriye’deki tüm etnik azınlıklara hoşgörü uygulamaya çağırıyoruz” diyerek Suriye’ye üstü kapalı bir tehdit savurdu.
Türkiye’nin içinden geçtiği seçim süreci, Suriye ve İran’da yaşanan olaylarla beraber değerlendirildiğinde durumun önemi daha açık ortaya çıkmaktadır.
Dışişleri bakanı Abdullah Gül, gazetecilerin “Olaylar Türkiye’ye sıçrar mı?” sorusuna sinirlenerek “Türkiye’ye neden sıçrayacak? Türkiye’de Türk-Kürt savaşı mı var?” diyerek karşılık vermiştir. Doğru Türkiye’de bir iç savaş yoktur ama Gül’e bir soru da bizden: 20 yıldır Türk halkını katleden PKK ve Kürt bölücülüğü de mi yoktur?
Aslında plan Türkiye için de işlemekte. Özellikle doğu ve güneydoğu illeriyle, Adana, Mersin gibi büyük merkezlerde yerel yönetimlere oynayan Kürt bölücülüğü planını yerel yönetim yasasında yapılacak değişikliklere göre yapmakta. Bu yerel yönetimlerin özerk bölgeler gibi davranarak PKK’nın şehir ayaklanmaları planıyla beraber ABD’yi müdahaleye davet etmesi Türkiye üzerine yapılan planın özüdür.
Suriye’de yaşanan şehir ayaklanmaları hangi amacı güdüyorsa Türkiye’de de aynı amaçlı ayaklanmalar planlanmaktadır. Bunun yanısıra, tehdit sadece ABD’den de değildir. Gül, bu açıklamaları yaparken Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Belçikalı Nelly Maes de “Türkiye, Irak ve Suriye’deki Kürtler’in özgürlüğü için kolları sıvadık” diyordu. Bu açıdan son olaylar dışımızda gelişiyor gibi görünse de Türkiye’nin hedefte olduğunu bilmek durumundayız.
Kürt yayılmacılığına karşı Ortadoğu’da ortak cephe
Suriye’de başlatılan ayaklanmanın bir kaç gün gibi çok kısa bir zaman içinde İran’a sıçraması ve Türkiye’de de destek eylemleri yapılması olayların aynı merkezden yönetildiğinin ve tehlikenin büyüklüğünün kanıtıdır. Özellikle yerel seçimlerde Kürt bölücülüğüne ve AKP’ye geçit verilmemesi ve bir Türk barikatı oluşturulabilmesi Suriye’dekine benzer bir duruma karşı engelleyici olacaktır. Türk milleti öncelikle Türkiye içerisinde Türk birliğini sağlamalı ardından da Ortadoğu çapında bir strateji geliştirmelidir.
Türk’ün vatan savunması Suriyelilerin, İranlıların ve Iraklı direniş odaklarının verdiği mücadelerle mazlum millet mücadeleleri olarak doğal müttefiktir. ABD’nin ve Kürt bölücülüğünün bölge çapındaki saldırısına karşı ortak cephe oluşturmak Ortadoğu’nun ezilen milletleri açısından en önemli stratejik adım olacaktır.
http://www.turksolu.com.tr/52/ataberk52.htm
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder