2 Nisan 2020 Perşembe

Bayramlık Badem Şekerleri,

Bayramlık Badem Şekerleri,


Rifat Serdaroğlu

KEFİL OLAN OLANA

*
Cumhurbaşkanı, Vahhabi Suudi Kralının tüm sülalesine kefil. Kral Türkiye’ye geldiğinde onu Çankaya Köşkünde kabul edeceğine, bizimki koşa-koşa adamın oteline gidiyor. Kim daha büyük; Suudi Kralı mı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı mı? İkisi mukayese edilir mi?
Türkiye de Cumhurbaşkanı olmak için seçim şarttır. Suudilerde ise kral olmak için, önceki kralın pipisinden düşmek yeterlidir!

Soru şu;

Kim kime kefil? Kendi ülkesinde Vahhabi ’nin ayağına tıpış-tıpış giden mi,

Abdullah Gül’ü kendi ayağına getiren mi? Kim kime kefil olmuş, deyin bakalım!

*
Başbakan Erdoğan, canlı televizyon yayınına çıktı ve “Ben Yasin Kadı’ya tüm mal varlığımla kefilim” dedi. Yasin Kadı ise El-Kaideye kefil olduğundan aranıyor! Oldu mu size “müteselsil kefalet.”

El-Kaide militanları Türkiye’nin güney sınırına yerleşip, oraları Peşaver Bölgesine çevirmekte haklılarmış. Adamlar alacaklarını istiyorlar. Kim dünyanın en zengin 8 siyasetçisinden biri ise, kim dünyanın en büyük tutardaki örtülü ödeneğini kullanıyorsa onun üstüne gidecekler. Sıkıysa verme, adamın ciğerini söküp yer bunlar!

*
Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Yargıtay’daki arkadaşlarımızı tanırım. Donanımlı, bilgili ve tecrübelidirler. Başından beri de yıllardır bu dairede çalışmış, olaylara hâkim titiz ve tecrübeli bir ekiptir. Bu nedenle arkadaşlarımızın yanlış yapma ihtimali çok ama çok düşüktür” diyerek, Balyoz Davasına bakan Yargıçların tamamına kefil oldu.

Kefil olan kişi, “Aydınlık ve Baran” Dergilerinin yazdığı, Melih Aşık’ın da köşesinde yayınladığı üzere, gençliğinde İBDA-C Terör Örgütünün Yayın Organı “Gölge” Dergisinin Ankara temsilcisi ise, ömrü boyunca hiç “Hukuk Eğitimi” almadığı halde Anayasa Mahkemesinin başında oturuyorsa, çok önemli kişi demektir. O zaman soruları ona sormak gerekmez mi, soralım öyleyse;
-Dünyanın hangi ülkesinde ve davasında böylesine rezil bir şekilde “Gizli Tanık” kullanılmıştır?
-Balyoz Davasında “imzalı” tek bir belge var mıdır?
-Dijital Belgelerin bir tanesi olsun, sanıkların bilgisayarında bulunmuş mudur?
-Dijital delillerin doğruluğu-sağlamlığı araştırılmış mıdır?
-Bu delilleri Savcılığa getiren Gazeteci kimdir? ABD’de hangi kurumun emrinde çalışmıştır?
-Deniz Feneri Davasının yıllardır bir türlü sonuçlanmayan davasına bakan Yargıçlara da kefil misiniz?

*
Ethem Sancak, Başbakan Erdoğan’a âşık. Başbakan “Türk” kelimesinden nefret ediyor ve hiç kullanmıyor. 

   Ethem Sancak, “Ben Türk değilim. Bana Türk demeyin, hakaret sayarım” diyor. Ethem Sancak, Emine Erdoğan’ın yakını ve akrabası. Emine Hanım köken olarak “Arap” olduğunu söylüyor, Ethem de Arap. Arap-Arap’a kefil olmayacak da, bana mı kefil olacaklar?

Türkiye 1 Ekim’den itibaren “Akıllı Pos Cihazı” kullanmak zorunda. Bu işin tutarı yaklaşık 3,5 Milyar Dolar. Türkiye’ye Çin’den kim getirecek bu Pos makinalarını? Ethem Sancak’ın yeğeni Murat Sancak. Bir Pos Makinasının satış fiyatı Türkiye’de 590 AVRO. Pos Makinası nın Çin’deki alım fiyatı ne kadar; 20 AVRO. Kefalete bak arkadaş, tadından yenmez! Show TV ve Akşam Gazetesinin parası nasıl çıkarmış, anladınız mı?

*
Balyoz Davasında mahkûmiyetleri onanan Komutanların, üniformaları çıkarılacak ve rütbeleri geri alınacak. Milli Eğitim’in “Milli” kelimesinden nefret eden Bakanı, Sıkmabaş’ı öğretmenlere serbest bıraktı. Hızını alamayan bir öğretmen, “Sıkmabaş ne ki, ben kara çarşaf giyerim, artık özgürlük var”
dedi ve kara-kapkara çarşafa büründü. Bu öğretmen “Milli Andımızı” okuyan ilkokul çocuklarını, kafalarını duvara vura-vura cezalandırdı!
İşte böyle, Anayasasında “Lâik Cumhuriyet” yazan Türkiye’de, kahramanların üniformaları soyuluyor, öğretmenler kara çarşaf üniformalarını giyiyorlar. Devletin Valileri-Kaymakamları-Savcıları da trene bakar gibi bakıyorlar!

*
Türkiye’nin 780 bin kilometrekarelik yüzölçümünün her yerinde devlet hâkimiyeti vardır ve ben buna kefilim, diyen Başbakan Erdoğan’a PKK Narko-Terör örgütü bir güzellik yaptı.

PKK’nın silahlı kanadı HPG yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi.
“Kürdistan’ın doğal güzelliklerini ve canlılarını korumak temel ölçü ve ilkelerimizden olurken bugün hala Zağros Eyaletimizde, birçok alana avcılık yapmak amaçlı gelişler gerçekleşmektedir. Bu Kürdistan’daki doğal canlılara zarar vermektir. Avcılık amaçlı bu faaliyetler kesinlikle yasaktır ve
bu amaçla alanlarımıza girişler yapılmamalıdır.”

Bu açıklamanın üstüne ne söylenebilir ki; “Al eline koca bir kaya, nerene dayarsan daya.”

*
Seksi Açılım;

Açılımın her türlüsünün üzerine balıklama atlayan istihbarat örgütleri, çağ atlayarak bir ilk’e imza attılar; Havaların soğuması ile birlikte kış üslenmesi hazırlıkları yapan PKK’lılara, 30 Bin Dolar değerinde prezervatif ve doğum kontrol hapı gönderildi. Geçen sene sığınaklarda bulunan prezervatifleri imha eden güvenlik kuvvetlerinin bu tutumu “İleri Demokrasinin” ileri bir aşaması olarak dünyaya takdim edildi…

Değerli Okurlar

Bu Kurban Bayramının, çağdışı-gerici- yolsuzluğa boğazına kadar batmış AKP İktidarı ile geçireceğimiz son bayram olması dileğiyle, hepinizin bayramını saygı ve sevgiyle kutluyorum.
Ne Mutlu Türküm Diyene…

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder