13 Ekim 2016 Perşembe

Son Haçlı Seferi PKK AÇILIMI BÖLÜM 3



Son Haçlı Seferi PKK AÇILIMI BÖLÜM 3- 


Yerel yönetimi güçlendirme oyunu ardındaki şer güçler Bölge insanını tam anlamı ile terör örgütünün egemenlik ve insafına terk edecek ‘yerel yönetimleri güçlendirme’ tezgahının arkasında yine AB ve PKK talepleri var 

Güvenlik güçleriyle girdiği çatışmalarda ölen terörist cenazeleri belediyelerin resmi araçlarıyla kaldırılabiliyor. 

7 DİYARBAKIR CEZAEVİ: 

1980 darbesinden beri işkence ve insan hakları ihlalleri ile anılan Diyarbakır Cezaevi boşaltılacak. Bölgedeki tüm cezaevlerinin AB standartlarında olmasına 
özen gösterilecek. 

Önce soralım, bunu kim istiyor? Tabii ki, PKK. (Taraf gzt. 12.05.2009) 

Burada yapılacak iki ayrı iş var. Birincisi Diyarbakır Cezaevi’nin boşaltılmas, ikincisi bölgedeki cezaevlerinin AB standartlarına ulaştırılması. Diyarbakır 
Cezaevi’nin örgütün istediği gibi, "İşkence ve İnsan Hakları İhlalleri Müzesi" yapılması sözkonusu. Aynen Ermenistan’ın sözde "soykırım" anıtı gibi. Bu 
gerçekleşirse, bütün dünyaya devletimizi teşhir edecek, bölücü teröristlere tarih yazmış olacağız öyle mi? Bölgedeki cezaevlerinin AB standartlarında olması iyi de, böyle bir ayırımın mantığı ne olabilir? Her fırsatta bölücü teröre taviz ve prim vermenin anlamı nedir? 

8 BELEDİYELER GÜÇLENECEK:

Yerel Yönetimlerin güçlendirilmesi sağlanacak. Merkezi yönetimin birçok yetkisi yerel yönetimlere devredilecek. Halen TBMM’de bulunan Yerel Yönetimler 
Reformu bu gözle yeniden elden geçirilecek. AB ve PKK da aynen bu görüşte. İşte Bebek katili Öcalan’ın 10 şartından biri; "Yerel yönetimler güçlendirilsin, demokratik özerklik kabul edilsin." (Sabah 24.7.2009) 

İşte Kandil’deki Karayılan’nın görüşü; "Demokratik özerklik, Devletin üniter yapısını da bozmayan bir çözümdür. Mahallî İdareler Kanunu değişir, yerel 
yönetimler güçlendirilir." (Milliyet, 6.5.2009) 

İşte Ahmet Türk’ün çözümü; "Demokratik bir Anayasa, farklılıkları zenginlik gören bir mantık, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, kültürel, dinsel, kimliksel, 
demokratik özerklik ve ademi merkezcilik anlayışı taşıyan bir proje" (Vatan, 7.6.2009) 
DTP tarafından Diyarbakır’da düzenlenen ’Demokratik Toplum Kongresi’nden temel çözüm perspektifi olarak; "Demokratik Özerk Kürdistan" talebi çıktı. 
(Vatan, 15.6.2009) 

PKK yanlısı belediyelerin; kamu kuruluşu oldukları halde, yasaları nasıl hiçe saydığı, terör üssü halinde nasıl pervasızca çalıştığı, güvenlik güçleriyle girdiği 
çatışmalarda ölen terörist cenazelerini örgüt bayrağı altında nasıl kaldırdığı, taziye odaları açtığı, hasılı bölücü terörü nasıl tırmandırdıkları bilindiği halde, 
yetkilerinin daha da artırılmasının hangi sonuçları doğuracağı ortada değil mi? 
Bütün bunlar yapıldığında, bölgede PKK’nın tam anlamıyla hakimiyet kuracağı, milyonlarca insanımızın örgütün insafına terkedileceği belli değil mi? Bunun 
da uluslararası hukukta ciddi sonuçlarının olacağı bilindiği halde, "PKK açılımı" adı altında yerel yönetimlerin gücü hangi ihtiyacın gereği olarak artırılıyor? 

9 ÖCALAN’IN DURUMU: 

İmralı’da tutuklu bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yaşamı, Uluslararası Af Örgütü ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonu standartlarına göre yeniden 
gözden geçirilecek. 

Bunu terörist başı, PKK. DTP ve AB istiyor. 

Teröristbaşına gösterilen ihtimam, ne Uluslararası Af Örgütü, ne Avrupa İnsan Hakları Komisyonu standartlarında vardır. Bu gerçeğin adı geçen kuruluşlara 
söylenmeyip de, gereğinin yapılacağının ifadesi ilginçtir. 10 yıldır sağlığı bir doktor heyetinin kontrolünde tutulmakta, herhangi bir tertibe karşı, yemekleri 
önce hizmet edenlere yedirilerek güvenliğine titizlik gösterilmekte, birinci kalitede bakım verilmektedir. Televizyonu, kütüphanesi vardır, günlük gazeteleri takip edebilmekte, günde iki defa avluda dolaşmaktadır. Halen görülen davası olmadığı halde, yasalar çiğnenerek her hafta avukatlarla görüşmekte ve verdiği talimatlarla terör örgütünü yönetmektedir.

Terör suç, terör örgütünü övmek suç, yönetmek suç, hükümlü olarak yönetmek katmerli suç. Ama bu suç " Demokratik " bir hak olarak görülüyor ve devlet 
güvencesi altında örgütü yönetiyor Yöneticilerin ağır bir suç işlemeyi göze alarak, terör örgütünün yönetilmesine izin vermeleri nasıl izah edilebilir? Örgüt bugünkü konumuna, bu sayede ulaşmıştır. Bir yandan terör eylemleri artmış, öbür yandan teröristbaşı devamlı gündemde tutularak meşrulaştırılıp muhatap konumuna gelmiş ve PKK üzerindeki otoritesini sürdürmüştür. 

İş şehirlerde örgütlenerek (KCK), devletin yerini almaya, gerektiğinde şehirleri ateşe veren terör eylemlerinin yaygınlaştırılmasına gelmiştir. Son günlerdeki 
KCK operasyonlarında yakalananların arasında, dağdan inen ve sebest bırakılan teröristlerin bulunması çok anlamlıdır. Gelişmelere bakarak bu gidişe, kalkışma safhasına geçişin hazırlığı da diyebiliriz. 

10 CEZAEVİNDE KÜRTÇE KONUŞULACAK: 

Cezaevindeki Kürtçe konuşma yasağı kaldırılacak. Yeni tüzükte, Türkçe bilmediğini beyan etmek yeterli sayılacak. 

Tahkik ettik, cezaevlerinde böyle bir yasak yoktur. Ancak, pakette böyle bir madde olduğuna göre, bazı düzenlemeler yapılacak demektir. Bekleyip 
göreceğiz. Ama bu konu, Kurmançcanın ikinci dil yapılması için tasarlanan diğer düzenlemelerle birlikte düşünülmesi halinde önem kazanmaktadır. 
Bunu kim istiyor AB-PKK. 
(Taraf Gazt. 12.05.2009) Bölücülere ceza indirimli örtülü af 

11 GENEL AF OLMAYACAK: 

Ancak dağdaki ve cezaevindeki mahkûmların azami düzeyde yararlanacağı ceza indirimlerine gidilecek. TCK’nın Etkin Pişmanlık başta olmak üzere bazı 
maddelerinde değişiklik yapılarak dağdaki PKK militanlarının indirilmesi sağlanacak. 

Affı kim istiyor? Teröristbaşı, PKK- DTP- AB-ABD. 

Bu düzenlemeyle, "Cezaevindeki mahkumların bile azami düzeyde ceza indiriminden yararlanması" mümkün olacak denildiğine göre, dağdakilerin 
tamamının serbest kalabileceğini kabul etmek gerekiyor. Dağdaki teröristlerin suça karışma durumları bilinmediğine göre, zaten başka bir sonuç da 
beklenemez. Teröristbaşı Öcalan’a; "taş atan çocuklar" yasa tasarısına eklenen bir madde ile "yeniden yargılanma hakkı" verilecekti, ancak TBMM’de bunun 
farkına varılınca bu teşebbüs, şimdilik akim kalmış oldu. Akim kaldı, ama bu arada iktidarın gerçek niyetinin ne olduğu da açığa çıkmış oldu. 
Teröristbaşının affı için bu yol işlemezse, başka şekilde bir yol aranacak, mesela diğer mahkumlara tanınacak yeniden yargılanma hakkı emsal gösterilerek, 
eşitlik gerekçesiyle AİHM’e başvurma imkanın verilmesi gibi. PKK şartlarının başında hep teröristbaşının affı vardır. Birkaç örnek verirsek; Kandil’den gelen 
teröristlerin getirdikleri mektupda (20.10.2009), teröristbaşının avukatıyla duyurduğu "demokratik açılım sürecine dair ’üç aşamalı yol haritası’nda 
(AA.24.10.2009), DTP’nin düzenlediği ’Demokratik Toplum Kongresi Sonuç Bildirgesi’nde (Vatan, 15.6.2009) bebek katilinin serbest bırakılması istenmiştir. 
PKK’nın amacı ülkeyi bölmek olduğuna göre, hepsi affedilse bile terör devam edecektir. Daha da vahimi, "madem teröristbaşı bile affedildi, bu durumda 
mücadelenin ne anlamı kaldı" denilerek ülkenin savunulması çok zorlaşacaktır. 

Afla beraber yaşlı ve yorgunları ile ovadaki eylem ve siyaset kadroları takviye edilecek, 5 bin kişilik "savunma gücüne", yeni güçler katılacaktır. Nitekim, 
teröristbaşının talimatına göre, her şey halledilse bile "5 bin kişilik bir savunma (!) gücü daima hazır tutulmalı" denmektedir. PKK’nın hedefi "Bağımsız 
Birleşik Kürdistan"dır. Projenin Irak ayağı tamam. Sırada Türkiye ayağı var, bu yolda hızlandırılmış adımlar atılıyor. Sonra sıra Suriye ve İran’a gelecektir. 
Mesele hafife alınamaz. Yok efendim daha çok demokrasiymiş, özgürlükmüş gibi akla ziyan veren gevezelikler bırakılmalı, devlete yakışan tedbirler 
alınmalıdır. Kesin olan şudur ki; PKK yenilmedikçe terör bitmez. Bakınız PKK’nın ikinci adamı Duran Kalkan ne diyor? "Genel af çıksa da silah bırakmayız." 
(Milliyet, 24.06.2009) Bu gerçek terörün karakteridir. Onun için terörle mücadele edilecekse bilmelisiniz ki, taviz çare değil, aksine tehlikeli bir zaaftır. 

Yarın: Terör Suçlusu Çocuklar 
12/01/2010 - 20:45:08 

4 CÜ  BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder