BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARI: ÇEK CUMHURİYETİ VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ALT BÖLGE KARŞILAŞTIRMASI BÖLÜM 1
Mazlum Çağrı YILDIRIM
Yüksek Lisans Tezi
İktisat Anabilim Dalı
Yrd. Doç. Dr. Ş. Mustafa ERSUNGUR
2014 Her Hakkı Saklıdır
T.C ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI ERZURUM-2014
İÇİNDEKİLER
ABSTRACT......................................................................... V
KISALTMALAR DİZİNİ ........................................................ VI
ŞEKİLLER DİZİNİ .............................................................. VIII
TABLOLAR DİZİNİ ............................................................. IX
ÖNSÖZ ............................................................................ X
GİRİŞ .............................................................................. 1
BİRİNCİ BÖLÜM KALKINMA KAVRAMI
1.1. KALKINMA KAVRAMININ TANIMI ................................. 3
1.2. KALKINMA KAVRAMININ SINIFLANDIRILMASI .............. 4
1.2.1. Sürdürülebilir Kalkınma .......................................... 4
1.2.2. Dengeli Kalkınma .................................................. 5
1.2.3. Dengesiz Kalkınma ................................................ 6
1.3. İKTİSADİ KALKINMA KAVRAMI .................................. 7
1.4. İKTİSADİ BÜYÜME KAVRAMI .................................... 7
1.5. İKTİSADİ BÜYÜME İLE İKTİSADİ KALKINMA KAVRAMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ ..... 8
1.6. BÖLGESEL KALKINMA KAVRAMI ................................ 10
1.6.1. Bölge Kavramı ..................................................... 10
1.6.2. Bölge Sınıflandırılması ........................................... 11
1.6.2.1. Homojen (Türdeş) Bölge .................................... 11
1.6.2.2. Polarize (Kutuplaşmış) Bölge .............................. 11
1.6.2.3. Plan Bölge ....................................................... 13
1.6.3. Gelişmişlik Düzeylerine Göre Bölge Sınıflandırılması.. 13
1.6.3.1. Gelişmiş Bölge ................................................. 13
1.6.3.2. Az Gelişmiş (Geri Kalmış) Bölge ......................... 14
1.6.4. Avrupa Birliği İstatiksel Bölge Birimleri Sınıflandırılması (NUTS) .... 15
İKİNCİ BÖLÜM BÖLGESELKALKINMA AJANSLARI
2.1. BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARININ TANIMI ........... 17
2.2. BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARININ AMAÇLARI ...... 17
2.3. BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ ...... 18
2.4. BÖLGESEL KALKINMA: ÜLKE ÖRNEKLERİ ................ 19
2.4.1. Türkiye’de Bölgesel Kalkınma ............................. 19
2.4.2. Çek Cumhuriyeti’nde Bölgesel Kalkınma ............... 23
2.4.3. Polonya’da Bölgesel Kalkınma ............................ 25
2.4.4. Macaristan’da Bölgesel Kalkınma ....................... 28
2.4.5. Slovakya Cumhuriyeti’nde Bölgesel Kalkınma....... 30
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÜLKE VE DÜZEY 2 BOYUTUNDA ÇEK CUMHURİYETİ VE TÜRKİYE ÜLKE ÖRNEKLERİNİN ANALİZİ
3.1. ÇEK CUMHURİYETİ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE MAKROEKONOMİK VERİLERİ ............ 33
3.2. TÜRKİYE CUMHURİYETİ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE MAKROEKONOMİK VERİLERİ ..... 35
3.3. TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE ÇEK CUHURİYETİ’NDEN ALT BÖLGE ÖRNEKLERİ: CZ032 ve TRA2 ......... 38
3.3.1. CZ032 Bölgesi Genel Görünümü ................ 38
3.3.2. TRA1 Bölgesi .......................................... 40
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ERZURUM VE PİLSEN İLLERİNDE KALINMA İLE İLGİLİ KURUMLAR ÜZERİNE BİR SAHA ARAŞTIRMASI
4.1. ARAŞTIRMANIN AMACI ............................... 43
4.2. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE KAPSAMI ............. 43
4.3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ........................... 44
4.4. SAHA MÜLAKATLARI .................................. 45
4.4.1. Pilsen İli Kalkınma İlgili Kurum Mülakatları.. 45
4.4.1.1. West Bohemia Üniversitesi .................... 45
4.4.1.2. Pilsen İş ve Yenilik Merkezi (Bussines and Innovation Center - BIC) ............ 48
4.4.1.3. Pilsen Belediyesi .................................. 50
4. 4.1.4. Pilsen Bölgesel Kalkınma Ajansı ............ 53
4.4.2. Erzurum İli Kalkınma İlgili Kurumları ........ 56
4.4.2.1. Erzurum Atatürk Üniversitesi ................ 56
4.4.2.2. Erzurum Teknik Üniversitesi ................. 59
4.4.2.3. KUDAKA ( Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı) .......... 61
4.4.2.4. KOSGEB .................................................................. 65
4.4.2.5. Erzurum Büyük Şehir Belediyesi .................................. 67
4.4.2.6. ABİGEM (Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi) ............... 69
4.4.2.7. ATA Tekno Kent ........................................................ 71
SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................................ 74
KAYNAKLAR ......................................................................... 78
EKLER ................................................................................. 81
EK- 1. Erzurum Büyükşehir Belediyesi Teşkilat Şeması .............. 81
EK- 2. ATA Tekno Kentte Faaliyet Gösteren Firmalar 2014 ......... 82
EK- 3. BKA Kanunu ............................................................... 83
ÖZ GEÇMİŞİ ....................................................................... 100
ÖZET
BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARI, ÇEK CUMHURİYETİ VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ALT BÖLGE KARŞILAŞTIRMASI.
Mazlum Çağrı YILDIRIM
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ş. Mustafa ERSUNGUR
2014, 100 sayfa
Jüri: Yrd. Doç. Dr. Ş. Mustafa ERSUNGUR (Danışman)
Prof. Dr. Alaattin KIZILTAN
Yrd. Doç. Dr. E. Demet EKİNCİ
Bu çalışmanın amacı; Bölgesel Kalkınma uygulamalarında benzerlikler olan Türkiye Cumhuriyeti ve Çek Cumhuriyeti’nin Bölgesel Kalkınma Ajansları
organizasyon yapıları ve idari yapıları karşılaştırılmasıdır. Diğer taraftan Kalkınmada faaliyet gösteren diğer organizasyonları inceleyerek Türkiye’de uygulanabilir modeller konusunda bir alt yapı oluşturmaktır.
Bu amaçla; Genel olarak Bölgesel Kalkınma Kavramı ve Bölgesel Kalkınma Ajansları incelenmiş ve Türkiye ile Çek Cumhuriyeti’nde ki bölgesel Kalkınma ile ilgili kurum, kuruluş ve hibrit şirketler Pilsen ve Erzurum örneğinde ele alınmıştır.
Pilsen ve Erzurum şehirlerinde kurumlarla mülakatlar gerçekleştirilmiş. Mülakatlar sonunda elde edilen bilgiler ilgili bölümünde detaylı olarak aktarılmıştır.
Bu çalışmanın sonucunda; Çek Cumhuriyeti örneğinde incelenen Hibrit kurumların personel ve idari yapıları Türkiye’de ki kalkınma ajanslarında da uyulabilir.
Böylece etkinlik ve verimlilik artacaktır.
Başka bir sonuç ise Bölgesel Kalkınma ile ilgili organizasyonların sadece işbirliği değil aynı zamanda iş bölümü de yapmaları gerekmektedir. Bu şekilde
uzmanlaşma sağlanabilir.
Ayrıca innovasyona ve AR-GE (Araştırma ve Geliştirme) çalışmalarına yönelik yatırımlar artırılmalıdır.
Son olarak hem Bölgesel Kalkınma Ajanslarının idari yapısında hem de desteklenene projelerde bölge dinamikleri göz ardı edilmemelidir.
KISALTMALAR DİZİNİ
A.Ş. : Anonim Şirket
AB : Avrupa Birliği
ABD : Amerika Birleşik Devletleri
ABİGEM : Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi
ASEAN : Association of Southeast Asian Nations
ASEF : Asia-Europe Foundation
BIC : Bussines and Innovation Center
BKA : Bölgesel Kalkınma Ajansı
BKİ : Bölge Kalkınma İdaresi
BM : Birleşmiş Milletler
BMKP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
CIP : Competitiveness and Innovation Framework Programme
COE : Council of Europe
CZ : Czech Republic
CZK : Çek Korunası
DAP : Doğu Anadolu Projesi
DPT : Devlet Planlama Teşkilatı
ETÜ : Erzurum Teknik Üniversitesi
EURADA : The European Association of Development Agencies
EUROSTAT : Avrupa Birliği İstatistik Bürosu
GAP : Güneydoğu Anadolu Projesi
GİDEM : Girişimci Destekleme Merkezleri
GMT : Greenwich Mean Time
GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla
HU : Hungary
IMF : The International Monetary Fund
İBBS : İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırılması
İİT : İslam İşbirliği Teşkilatı
İŞ-KUR : Türkiye İş Kurumu
İTO : İstanbul Ticaret Odası
KDV : Katma Değer Vergisi
KOBİ : Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme
KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
KPSS-A : Kamu Personeli Seçme Sınavı- Alan
KUDAKA : Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı
NATO : The North Atlantic Treaty Organization
NTC : New Technogies Center
NUTS : The Nomenclature of Territorial Units for Statistics
PL : Poland
STK : Sivil Toplum Kuruluşu
TAKM : Türk Dünyası Ordusu (Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Moğolistan)
TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi
TEPAV : Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı
TL : Türk Lirası
TR : Republic of Turkey
TVA : Tennessee Valley Authority
WDI : World Development Indicators
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1. Hart’a Göre Sürdürülebilir Kalkınma ......................... 5
Şekil 1.2. Riley göre Büyüme Döngüsü .................................... 8
Şekil 1.3. Adelman ve Yeldan (2000: 95)’a göre İktisadi kalkınmanın büyümeden farklı olarak içerdiği unsurlar. ............................... 9
Şekil 2.1. Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması Düzey 2 .... 21
Şekil 2.2. Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması Düzey 3 .... 21
Şekil 2.3. Çek Cumhuriyeti Düzey II ............................................... 23
Şekil 2.4. Çek Cumhuriyeti Düzey III ............................................. 24
Şekil 2.5. Polonya Düzey II .......................................................... 25
Şekil 2.6. Polonya Düzey III ......................................................... 26
Şekil 2.7. Macaristan Düzey II ...................................................... 29
Şekil 2.8. Macaristan Düzey III .................................................... 29
Şekil 2.9. Slovakya Düzey 2 Bölgeleri ........................................... 31
Şekil 2.10. Slovakya Düzey 3 Bölgeleri ......................................... 32
Şekil 3.1. Çek Cumhuriyeti GSYH Büyümesi .................................. 34
Şekil 3.2. Türkiye Cumhuriyeti GSYM Büyümesi ............................. 37
Şekil 3.3. Plzensky Bölge Haritası ................................................ 39
Şekil 3.4. TRA1 Bölge Haritası .................................................... 41
Şekil 4.1. BIC'in Sektörel Konumu .............................................. 49
Şekil 4.2. BIC ve BKA Arasındaki İş Bölümü ................................. 50
Şekil 4.3. Industrial Zone Borska pole Haritası ............................. 52
Şekil 4.4. Erzurum 2. Organize Sanayi Bölgesi Planı ...................... 69
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1.1. Ülkemizde Yerleşme Merkezleri Kademeleşmesi Çalışmasına Göre
Saptanan Polarize Bölgeler ........................................................ 12
Tablo 1.2. NUTS Nüfus Aralıkları ................................................ 16
Tablo 2.1. BKA Kurulma Dönemleri ............................................ 18
Tablo 2.2. Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması ........... 22
Tablo 2.3. Çek Cumhuriyeti İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması . 24
Tablo 2.4. Polonya İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması ............. 27
Tablo 2.5. Macaristan İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması ........ 30
Tablo 2.6. Slovakya İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması .......... 32
Tablo 3.1. Çek Cumhuriyeti Genel Bilgileri .................................... 33
Tablo 3.2. Çek Cumhuriyeti GSYH ............................................... 34
Tablo 3.3. Çek Cumhuriyeti Yıllık Enflasyon .................................. 35
Tablo 3.4. Türkiye Cumhuriyeti genel bilgileri ............................... 36
Tablo 3.5. Türkiye Cumhuriyeti GSYH .......................................... 37
Tablo 3.6. TRA1 Bölgesinin Nüfus Yoğunluğu ................................ 42
Tablo 4.1. Çalışmanın Kapsamı .................................................. 44
Tablo 4.2. Pilsen Bölgesel Kalkınma Ajansı Şirket Ortaklarının Nakit Katılım Oranları............. 53
Tablo 4.3. Pilsen Kalkınma Ajansı Ortaklık Oranları ....................... 53
Tablo 4.5. Pilsen Bölgesel Kalkınma Ajansı İdari Yapısı .................. 54
Tablo 4.6. Proje Geliştirme ve Koordinasyon Ofisi İdari Yapısı ........ 59
Tablo 4.7. ETÜ Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Planlanan İdari Yapısı .... 60
Tablo 4.8. KUDAKA İdari Yapısı ................................................ 63
Tablo 4.9. KUDAKA Destek Mekanizmaları ................................. 64
Tablo 4.10. Erzurum ilindeki KOSGEB Müdürlüğünün İdari Yapısı ...66
Tablo 4.11. ABİGEM Şirket Ortaklıkları ...................................... 70
Tablo 4.12. Erzurum ABİGEM’in idari yapısı ............................... 70
Tablo 4.13. ATA Teknokent İdari Yapısı ..................................... 72
Tablo 4.14. ATA Tekno kent Şirket Ortaklıkları ........................... 72
ÖNSÖZ
Bölgesel eşitsizlik makasının giderek açıldığı günümüzde, bu olguya bir çözüm
olarak geliştirilen Bölgesel Kalkınma Ajanları ve üstlendikleri işlevler büyük bir öneme sahiptir. Fakat bu konuda tarihsel süreçte birçok yöntem uygulanmış ve bunların ancak bazıları istenen etkiyi yaratmıştır. Avrupa özelindeki Kalkınma olgusu ilk uygulandığı yıllarda yüksek oranda şekilsel kalmış ve bu şekilcilik uyum sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Bu çalışma bu uyum sorunlarına işaret etmekte ve konuya akademik bir alt yapı oluşturmayı hedeflemektedir. Bu alt yapı her ne kadar yerel dinamikler ve aktörler baz alınarak oluşturulsa da öngörü oluşturmak için önemlidir. Ayrıca bu çalışmada Çek Cumhuriyeti ve Türkiye’deki iki kentin kalkınma kurumları açısından incelenmiş, bunun sonucunda idari ve yönetimsel olarak Türkiye’de uygulanabilir yapılar tartışılmıştır.
Çalışmamı bir proje olarak kabul eden ve destekleyen Atatürk Üniversitesi
Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri Ofisine desteklerinden ötürü teşekkür ederim.
Ayrıca çalışmama bilgi ve tecrübeleriyle değerli katkılarda bulunan danışman
hocam Yrd. Doç. Dr. Ş. Mustafa ERSUNGUR ’a, saha araştırmasında bilgi ve
tecrübeleriyle çalışmamı olgunlaştıran ve bana vakitlerini ayıran Prof. Dr. Alaattin KIZILTAN ’a, Prof. Dr. Jirí VACEK ’e ve Bc. Hedvika HESSOVA ’ya, Tez jürimde yer alan Yrd. Doç. Dr. E. Demet EKİNCİ’ ye son olarak benim bugünlere gelmemde maddi manevi desteklerini hiç esirgemeyen ailem; Zübeyde, İbrahim ve Şiyar YILDIRIM’a teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Erzurum-2014 Mazlum Çağrı YILDIRIM
GİRİŞ
AB’ye yeni üye oldukları dönemlerde Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin hemen
hepsinde bölgesel kalkınma konusu uzun uzun tartışıldı. Bütün geçiş ekonomilerinde bölgesel kalkınma ajansları konusunda farklı deneyimler yaşadı. Bu deneyimler hem Geçiş ekonomileri için hem de Avrupa birliği için derin tecrübeler oluşturdu.
Özellikle geçiş ekonomilerinde bölgesel kalkınmanın kurumsal alt yapısının
kurulması konusunda zorluklar yaşandı. Çünkü ülkelerinin kendi içlerinde gösterdikleri sektörel dinamizm ve ülke kaynakları, düzenlemelerin tek tip olarak işe yaramayacağını göstermiş oldu. Ancak hepsinin en azından başlangıç aşamasında tartıştıkları tipik sorular, bu kurumların hukuki statülerinin ve görev tanımlarının ne olacağıydı. Bu arayıştaki beklentileri karşılayacak kurum Batı Avrupa ülkelerinden erken kalkınan ülkelerden ithal edildi. Bu Kurumun ismi “Bölgesel Kalkınma Ajansı” idi. Ajansların kurulumu tamamen tecrübe aktarımı şeklinde oldu. Avrupa Birliği tarafından gönderilen uzmanlar ve Avrupa Birliği tarafından finansman sağlanarak kuruldu. Bazı konulara kolaylık getirse de beraberinde büyük uyum sorunları doğurdu.
1990’ların başından 2000’lere kadar bu uyum sorunları çözülmeye ve iç dinamikler ile bütüncül politikalar birleştirilmeye çalışıldı.
Orta ve Doğu Avrupa deneyimlerini ve tarihsel dönüşümleri ile Türkiye kalkınma
deneyimlerinin tarihsel gelişimi yüksek oranda benzerlik göstermektedir. Bu açıdan olumlu ya da olumsuz deneyimler, demokratik çözümlemeler ve sosyo-ekonomik politikalar oluşturulurken bu ülke örnekleri asli unsur olarak değerlendirilmelidir. Bu deneyim aktarımı, süreç zamanlaması ve olası problemlerin çözümünde, hızlı adım atılmasına temel oluşturacaktır.
Araştırmanın amacı; Çek Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nden seçilen iki
kentin Kalkınma Ajansları üzerinden idari ve organizasyon yapıları incelenerek her iki ülkeye katkı sağlayabilecek akademik bir öngörü/ analiz oluşturmaktır.
Araştırma; Kalkınma Kavramı, Bölgesel Kalkınma Ajansları, Genelden yerele
Çek cumhuriyeti ve Türkiye ülke örneklerinin analizi, Erzurum ve Pilsen illerinde
kalınma ile ilgili kurumlar üzerine bir saha araştırması, Sonuç ve Öneriler olmak üzere 5 bölümden oluşmaktadır.
Birinci ve ikinci bölümlerde genel olarak kavramların açıklamasına ve literatür
taramasına yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Türkiye ve Çek Cumhuriyeti’nin
makroekonomik verileri ve genel özellikleri verilmiştir. Asıl amaç olan iki ülkenin
önceden belirlenmiş iki ajansını karşılaştırma ekseninden çıkmamak için bu bölümde çok fazla ayrıntıya girilmemiştir.
Devamında önceden belirlenmiş iki ajansın bağlı bulunduğu bölgeler ele
alınmıştır. Bu incelemede İBBS (İktisadi Bölge Birimleri Sınıflandırması) baz
alınmıştır. Bu aşamada iki bölgenin idari yapıları, genel istatistiki verileri ele alınmıştır.
Çalışmanın dördüncü bölümünde ise; Erzurum ve Pilsen kentlerindeki kalkınma
ile ilgili kurumlarıyla mülakat yapılmıştır.
Bu mülakatların amacı; ele alınan kurumlara içeriden bir bakış açısı getirmek,
idari yapılarını incelemek, öneri ve görüşlerini çalışanlar bazında incelemek ve ilerde oluşabilecek işbirliklerine temel hazırlamaktır.
Bu bölümde iki kentteki birbirleriyle benzer olan kurumlar incelenmiştir. Bazı
kurumlar ise araştırmanın genel eksenini bozacağı endişesiyle araştırma dışı
bırakılmıştır.
Bu mülakatlar Bölgesel literatüre katkı açısından önemli bir konumda
bulunmaktadır. Bu önemin başlıca sebepleri;
. Daha önce akademik çevrelerce incelenmemiş bazı kurum ve
kuruluşların incelenmesi
. Literatüre, genel ulaşıma açık bilgiler dışında, kurum ve kuruluşların
çalışanlar gözünden değerlendirilmesi
. Ortaklık ve yönetim biçimlerinin tablolar aracılığıyla aktarılması
. Süreç yönetimlerinin özet bir biçimde anlatılması olarak gösterilebilir.
Çalışmanın beşinci bölümünde ise genel olarak iki ülke örneği üzerindeki
incelemeler neticesinde elde edilen sonuçlar ve öneriler belirtilmiştir.
BİRİNCİ BÖLÜM KALKINMA KAVRAMI
1.1. KALKINMA KAVRAMININ TANIMI
2. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan bu kavram, savaş sonrası ekonominin
toparlanma arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. O dönemde ihtiyaç duyulan kümülatif ‘iyileşme’ ihtiyacına hizmet edecek şekilde biçimlenmiştir.
Ekonomik kalkınma, insanoğlunun sınırsız isteklerinin karşılanması amacıyla
ekonomik düşüncenin başta gelen konularından biri olarak günümüze kadar tartışıla gelmiştir. Toplumların değişik gelişim süreçlerine uygun olarak farklı dönemlerde değişik içerikler kazanmıştır. Kavram, bazen kendine yakın anlamlar taşıyan sanayileşme, modernleşme, ilerleme, büyüme ve yapısal değişme gibi kavramlarla içi içe geçmiş, onların yerine kullanılmış ve doğal olarak anlam kaymasına uğramıştır.
Bugün de kavramın içeriği açık ve anlaşılır değildir. Teorilerde olduğu gibi günlük konuşmalarda da bazen sanayileşmenin, bazen büyümenin bazen de modernleşmenin yerine kullanılmaktadır (Yavilioğlu, 2002: 59).
Bu değişimleri aşağıda belirtilen üç farklı tanımlamada açıkça görmek
mümkündür. Bu tanımlamalar;
. Bir ekonomide halkın değer yargıları, dünya görüşü ile tüketim ve davranış
kalıplarındaki değişmeleri içerecek biçimde toplumsal ve kurumsal yapıda dönüşüme yol açan büyüme (http://www.tdk.gov.tr, Erişim Tarihi:16.05.2014)
. Toplumun yaşam standartlarında, üretilen malların kalitesinde veya üretimin
organizasyonunda iyileşmeler yaratan ekonomik ortam (Flammang, 1979: 50).
. Bir ülkede üretim ve gelir artışlarının yanı sıra ekonomik, sosyal, kültürel ve
politik alanlarda yaşanan yapısal değişim süreci (Berber,2006: 9) şeklinde yapılmıştır.
Tanımlamaların yüklemsel bütünlüklerine bakıldığında bir tanımlamada
kalkınma kavramı ‘büyüme’ olarak nitelendirilirken bir diğerinde ‘ekonomik ortam’ bir başkasında ise ‘süreç’ olarak nitelendirilmiştir.
Bir başka anlam değişimi de kavramın içerisinde yalnızca ekonomik olguların
değil toplumsal ve davranışsal olguların girmesiyle olmuştur. Bu olgularla beraber kavramın sınıflandırılması ve belli yönelimlere göre alt kategorilere ayrılması zorunlu hale gelmiştir.
1.2. KALKINMA KAVRAMININ SINIFLANDIRILMASI
Kalkınma kavramı ana hatlarıyla 3 farklı şekilde sınıflandırılmaktadır. Bunlar
Sürdürülebilir Kalınma, Dengeli Kalkınma ve Dengesiz Kalkınmadır.
1.2.1. Sürdürülebilir Kalkınma
Kavram ilk kez 1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma
Komisyonu’nca hazırlanan “Ortak Geleceğimiz” adlı raporda, bir başka adıyla
Brundtland Raporu’nda gündeme gelmiş ve kavram “bugünün gereksinimlerini gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma” olarak tanımlanmıştır (Çarkçı, 2008: 30).
Köken itibarı ile Latince “Sustinere” kelimesinden gelen “sürdürülebilirlik”
(Sustainability)kelimesi, sözlüklerde birçok anlamda kullanılmış olmasına rağmen, esas itibariyle; sürdürmek, sağlamak, devam ettirmek, desteklemek, var olmak anlamlarında kullanılmaktadır (Onions, 1964: 2095, Tıraş, 2012: 59).
Sürdürülebilir kalkınma, insan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları
tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkân verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama anlamını taşımaktadır. Sürdürülebilir kalkınma sosyal, ekolojik, ekonomik, mekânsal ve kültürel boyutları olan bir kavramdır (http://www.gap.gov.tr/gap/gap-ve-surdurulebilir-
kalkinma/surdurulebilir-kalkinma-nedir, Erişim Tarihi: 30.04.14).
Şekil 1.1. Hart’a Göre Sürdürülebilir Kalkınma
çevresel ölçek ve toplumsal ölçeğin göz ardı edilmemişi ve kalkınmanın temellerinde yer alması gerekmektedir.
1.2.2. Dengeli Kalkınma
Dengeli Kalkınma kavramı 2. Dünya Savaşından sonra sıklıkla kullanılmaya
başlanmıştır. Ancak Dengeli kalkınma modeli ilk kez Friedrich List tarafından ele
alınmış daha sonra Allen Young, Rosenteir- Rodon, Nurkse, T. Scitovsky ve A. Lewis gibi iktisatçılar tarafından geliştirilmiştir (Arda, 2008: 114).
Dengeli Kalkınma Modeli en özet şekliyle ekonomi bir bütün olarak ilerlemesi
gerektiğini savunmaktadır. Parça parça ya da sektörel büyüme kalkınmaya bir fayda sağlamayacaktır.
Bu bütünsel yaklaşım ile Dengeli Kalkınma Modelini üç ana grupta toplamak
mümkündür. Bunlar aşağıdaki gibidir;
. Yatırımların her sektörde aynı oranda bir büyüme sağlayacak biçimde
dağıtılması ve gerçekleştirilmesini öngörenler,
. Tüm sektörlerde aynı oranda bir büyümenin gerçekleştirilmesinden ziyade
tüm sektörlerde eş zamanlı büyümeyi öngörenler,
. Yatırımların, artan arzın artan gelirler tarafından tamamen yok edecek şekilde
dağıtılmasını öngörenler.
Bu üç grupta da ortak nokta sektörlerin birbirlerine karşılıklı bağımlılığıdır. Bu
bağımlılık, hem üretimde hem de tüketimde mevcuttur (Acar, 2002: 100).
1.2.3. Dengesiz Kalkınma
Dengesiz kalkınma, dengeli kalkınma anlayışının gerçeği yansıtmadığı
gerekçesiyle ortaya çıkmıştır. F. Perroux, 1964’de yayınlanan “Yirminci Yüzyılın
Ekonomisi” adlı kitabında, ekonomilerin eşitsizlikleri ve dengesizlikleri ortadan
kaldırılması üzerinde çalışmak yerine bunlardan faydalanma yoluna gidilmesinin daha yararlı olacağını belirtmektedir. Bölgeler arasındaki dengesizlikler üzerinde duran A.O. Hirschman ise, kalkınma sürecinde bazı bölgelerin diğerlerine nazaran daha ileride olabileceğini ve bunun sonucunda da dengesizliğin kalkınmayı kolaylaştıracağını ileri sürmektedir (Acar, 2002: 105).
Bir ekonomide tüm sektörlerin değil, eldeki yatırım fonlarıyla bir yâda birkaç
sektörün geliştirilmesiyle ekonomik büyümenin sağlanmasını öngören model. Bu yaklaşım, azgelişmiş bir ülkenin olanakları dışında kalacak kadar büyük yatırım fonları gerektirir. O nedenle buna alternatif olarak, azgelişmiş bir ülkenin, elindeki sınırlı yatırım kaynaklarıyla belirli sektörler üzerinde yoğunlaşan dengesiz büyüme modelleri uygulaması savunulmuştur. Geliştirilmesine karar verilecek sektörler genellikle ihracata yönelik faaliyet alanlarıdır. Böylece ülke Karşılaştırmalı Üstünlüklere* sahip olduğu anlarda üretim artışını özendirecek ve bu malların ihracatından aynı zamanda ihtiyacı olan döviz gelirlerini sağlayacaktır. Dengesiz büyüme modeline göre, ekonominin kritik
sektörlerinde başlayan büyüme, endüstriler arası ileri ve geri bağlılıklar dolayısıyla giderek diğer sektörlere yayılacaktır ( Seyidoğlu, 2002, s.112).
* Ricardo’nun Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi göre bir ülke hangi malları diğerlerinden daha ucuza üretiyorsa o malların üretiminde uzmanlaşmalı ve onları ihraç ederek pahalıya ürettiklerini yurt dışından ithal etmelidir. (Bknz: Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, İstanbul, 2013)
1.3. İKTİSADİ KALKINMA KAVRAMI
Zaman içinde evrim geçiren kalkınma kavramının bugün kendi kendine
sürdürülebilen büyüme, üretim biçiminde yapısal değişme, teknolojik yenilik, sosyal, siyasal ve kurumsal yenileşme ve insanların yaşam koşullarında yaygın iyileşme gibi temel unsurlardan oluştuğu konusunda geniş bir görüş birliği bulunmaktadır (Şenses, 2004: 13). Fakat bu değişmeler bütün ülkeleri kalkınma iktisadı ihtiyaç duyduğu anlamına gelmemektedir.
İktisadi kalkınma, “geri kalmış” ya da “gelişmekte olan” gibi sıfatlarla
nitelendirilen ülkeler için söz konusudur (Ertek, 2008: 395).
Kalkınma iktisadı, kapitalizmin eşitsiz gelişimi sonucunda açığa çıkan iktisadın
bir alt disiplinidir. Bu anlamda bu disiplinin ontolojik nedeni, kapitalizmin eşitsiz
gelişim dinamikleri iken bilgi kuramsal kaynağı farklı donanıma sahip toplumsal
ilişkiler ve yapılar arasında karşılaştırmaya dayanır (Ercan ve Biçer, 2002: 60). Bu eşitsiz gelişim dünya ölçeğinde ülkeler arasında kapitalizme olan uyumun bir neticesi durumundadır. Bu uyumun kriteri ise gelişmiş ülkelerin seviyesine hem ekonomik hem sosyo-politik olarak ulaşmaktır.
1.4. İKTİSADİ BÜYÜME KAVRAMI
Ekonomik Büyüme, en özet tanımıyla, ulusal gelir düzeyindeki ve birey başına
düşen ulusal gelirdeki artışı ifade eder. Genel anlamda sosyal olgulardan arındırılmış, ekolojik sınırları ulus sınırları olan makro anlamada ülke gelir düzeyindeki, mikro anlamda birey gelir düzeyindeki kümülatif matematiksel artıştır.
Yani bir başka değişle bir ülkenin üretim kapasitesindeki artışın GSMH’ye (Gayri
Safi Milli Hasıla) olan katkısının bir önceki yıl GSMH’si arasında oluşan farktır
(http://www.businessdictionary.com, Erişim Tarihi:15.06.2014).
Bir başka tanımla büyüme; emek ve sermaye gibi faktörlerin arzındaki artışların veya üretimde kullanılan faktörlerdeki birim başına düşen hasıla oranındaki artışın potansiyel milli gelirde yaptığı yükselmedir (Lipsey ve diğerleri, 1984: 732).
Genel olarak Geoff Riley (2012) 5 aşamalı bir döngü ile İktisadi büyümeyi
açıklamıştır.
Şekil 1.2. Riley göre Büyüme Döngüsü
Kaynak: http://tutor2u.net/economics/revision-notes/as-macro-economic-growth.html, Erişim Tarihi: 15.06.2014
ayak uydurabilecek proaktivite sahipliğiyle hem tüketici hem üretici gelirinde artış olacaktır. Bu artış gelire bağlı talepleri artıracaktır. Bu taleplerin karşılanması içinde üreticilerin çıktıyı artırmak için üretim kapasitelerinde artışa gidecektir. Bu artışlar da döngüyü yeniden oluşturacaktır. Böylece GSMH’de matematiksel bir büyüme oluşacaktır.
1.5. İKTİSADİ BÜYÜME İLE İKTİSADİ KALKINMA KAVRAMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
İktisadi Büyüme ve İktisadi Kalkınma birbirini tamamlayan iki farklı kavramdır.
Bir başka açıdan da İktisadi Kalkınmanın nihai çıktılarından biri İktisadi büyüme iken, İktisadi Büyümenin nihai çıktısı İktisadi Kalkınma olmayabilir. İktisadi büyüme, hem toplam hem de kişi başına gelir ve üretim miktarlarındaki artışları ifade etmektedir. Yani iktisadi büyüme sadece üretimdeki değişiklikler üzerinde dururken, iktisadi kalkınma toplumdaki bütün yapısal değişimler üzerinde durmaktadır (Ulusoy, 2007: 282).
Şekil 1.3. Adelman ve Yeldan (2000: 95)’a göre İktisadi kalkınmanın büyümeden farklı olarak içerdiği unsurlar.
Bu ilişkide optimum birleşime ulaşmanın en öneli yolu büyümenin ve
sürdürülebilir kalkınmanın paralel yürütülmesidir. Aksi taktirde yalnız Ekonomik
Büyüme bazı dezavantajlara sahiptir. Bu dezavantajlar;
. Enflasyon Riski: Artan gelire bağlı olarak tüketicinin harcanabilir gelirindeki
artış oranını karşılamayacak oranda üretim artışı Enflasyon riski
oluşturmaktadır.
. Çalışma Saatleri: Boş zaman tercihi ve çalışma saatlerindeki artış kişilerin iş-
yaşam dengesi üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
. Yapısal İşsizlik: Trendlere göre katma değeri yüksek sektörlerde üretim artışına bağlı büyümeler ve gelişmeler olurken bazı sektörlerde küçülme olması olasıdır.
Bu da küçülmeye bağlı yapısal işsizliklere yol açacaktır.
. Çevresel Kaygılar: Büyümenin yarattığı negatif dışsallıklar çevre konusunda
büyük zararlara yol açabilir. Örneğin hava kirliliği, ormanların üretim alanı
olarak kullanılması, trafik, gürültü vb.
. Bölgesel Eşitsizlikler: GSMH’deki artış tüm bireylere eşit dağılmamaktadır. Bu
büyürken bazı bölgelerin ekonomik ve sosyal katılım dezavantajlarından dolayı
GSMH’den daha az pay almaktadır. Bu da göreceli bir yoksulluğa sebep olmaktadır.
1.6. BÖLGESEL KALKINMA KAVRAMI
Bölgesel kalkınma, bir bölgedeki gelir artışlarına ilaveten sosyo-ekonomik
yapının değiştirilmesini de ifade etmektedir. Ancak bölgesel kalkınma kavramı ulusal kalkınma kavramına göre daha farklı ve karmaşık ilişkiler ağı içermektedir. Genellikle girişimciliğin teşvik edilmesi, altyapının iyileştirilmesi, eğitim ya da çevre korunmasına ilişkin uygulamalar toplamının kalkınma ile sonuçlandığı varsayılmaktadır. Söz konusu varsayımlar bölgenin ekonomik ve sosyal refahını iyileştirecek faaliyetleri işaret etmektedir. Dolayısıyla bölgesel kalkınma, bölgenin kendine ait kaynaklarının harekete geçirilmesi ve girişimciliğin teşvik edilmesiyle, bölgenin gelir ve istihdam düzeyinin
artırılması ve hayat kalitesinin iyileştirilmesi olarak tanımlanabilir (Uzay, 2005: 19-20).
Kendine özgü düzenleri olan farklı bölgelerin karşılıklı olarak birbirini
etkiledikleri bir sistem olarak ifade edilen bölgesel kalkınma kavramı ülke bütününde yer alan bölgelerin, çevre bölgeler ve diğer ülkelerle karşılıklı etkileşimi sonucunda oluşan bölge vizyonunu dikkate alan, katılımcılık ve sürdürebilirliği temel ilke edinen, insan kaynaklarının gelişmesi, ekonomik ve toplumsal potansiyellerin harekete geçirilmesiyle bölge refahının yükseltilmesini amaçlayan çalışmalar tümüdür ( Ildırar, 2004: 16).
1.6.1. Bölge Kavramı
“Bölge” sözcüğünün, etimolojik bakımdan Roma dil havzasındaki karşılığı olan
“regio”nun, “herhangi bir tarafa giden yön”, “gözün alabildiği alanla sınırlı çizgi”,
“arazi”, “havza”, “çevre”, “saha”, “mahalle”, “il”, “ilce” gibi çok çeşitli anlamlarda kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca yönetim birimi olarak bölge çok değişik anlamları ifade eder. Bölge Belçika’da federalizme geçildiğinden bu yana bir federe devleti, İspanya’da özerk topluluğu, Fransa da ise bir yerel yönetim birimini ifade eder (Arslan, 2010: 88-89).
Geleneksel anlayışa göre bölge yan yana gelen yerel birimlerin mekânsal
bütünlüğü ile oluşan, ulus devlet dışına kapalı, ulus devletin denetiminde, sınırları çizilmiş olan bir birimdir. Küresel anlayışta ise “bölge”, ilişki ağı ile belirlenen, mekânsal süreklilik koşulu olamayan yerellerin oluşturduğu, uluslararası ilişkilere doğrudan açılan, sınırları değişken birimdir (Devlet Planlama Teşkilatı, 2000: 7).
1.6.2. Bölge Sınıflandırılması
Bölge sistematik olarak; Homojen, Polarize ve Plan bölge şeklinde üçe
ayrılmaktadır. Diğer bir bölge sınıflandırma ise bölgelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi incelenerek yapılan sınıflandırmadır. Azgelişmiş ve gelişmiş bölge olarak ikiye ayrılır.
1.6.2.1. Homojen (Türdeş) Bölge
Homojenlik (bağdaşlık), bütün öğeleri aynı yapıda veya aynı nitelikte olan
anlamına gelmektedir. Bütün noktaları kendi aralarında olabildiğince yakın özellikler gösteren alanlara ise; homojen alan denilmektedir. Birbirine bitişik/komşu homojen alanlar homojen bölgeyi, oluşturmaktadır (Dinler, 2001: 77).
Homojen bölge bir ülkede bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılması
politikaları için izlenen bir bölge türüdür. Aynı gelişmişlik düzeyinde olan komşu
illerin, gelişmişlik düzeyi açısından homojen bölgeyi oluşturduğu görülmektedir
(Ildırar, 2004: 10).
1.6.2.2. Polarize (Kutuplaşmış) Bölge
İktisadi kalkınma bir ülkenin bütün coğrafyasında aynı anda ve aynı hızda
görülmemektedir. Ekonomik gelişme çeşitli nedenlerden dolayı ülkenin bazı
bölgelerinde yoğunlaşması, bu bölgeleri cazibe merkezi haline ve avantajlı konuma getirmektedir. Yani polarize bölge, bir merkezi ile onu çevreleyen hinterlandından meydana gelmektedir. Bir ülkede yerleşim merkezleri karşılıklı ilişki içerisindedir. Küçük yerleşim merkezleri büyük yerleşim merkezlerinin etkisi altındadır. Eğer bir yerleşim merkezi kendinden daha küçük bir yerleşim merkezini etki alanına alabiliyorsa, bu merkezin cazibe merkezi haline geldiği söylenebilir. Homojen bölgelerin aksine polarize bölgeler dinamik bir yapıya sahiptirler (Ildırar, 2004: 10- 11).
Tablo 1.1. Ülkemizde Yerleşme Merkezleri Kademeleşmesi Çalışmasına Göre Saptanan Polarize Bölgeler
Kaynak: Dinler, 2005: 83
Bu dinamik yapıdan ötürü Polarize bölgelerin belirlenmesi zordur. Bu bölgeler
belirlenirken hem coğrafi koşulları hem ticari ilişkiler iyi analiz edilmelidir.
Bunun zorluğu, kullanılan her istatistik ve yöntem için farklı bir bölgesel
ayırımın yapılmasından kaynaklanmaktadır. Polarize bölgede homojen bölgenin aksine heterojenlik esastır. Bölgeyi oluşturan yerleşme birimleri arasında mutlak bir hiyerarşi söz konusudur (Ersungur, 2005: 47).
1.6.2.3. Plan Bölge
Plan Bölge, bölgesel politikayı uygulamakla görevli yönetimin yetki alanı içinde
kalan alanlar bütünüdür. Plan bölgeler bölgesel planlama uygulayan ülkedeki planlama anlayışına göre, ülkenin bölgesel sorunlarının niteliği ve yoğunluğuna göre tüm ülkeyi kapsayabileceği gibi sadece belirli problemli bölgeleri de kapsayabilir. Eğer plan bölgeler tüm ülkeyi kapsıyorsa birinci tip plan bölge söz konusu olmaktadır. Bölgesel kalkınma planının sektörel nitelikli hazırlanması yerine ekonomik alana dayalı olarak hazırlanması, tüm ekonomik faaliyetlerin alansal dağılımının kontrol altına alınması, gelişmeyen bölgelerin adaletli bir şekilde kaynaklardan yararlanması sonucunu doğuracaktır. Bölgesel kalkınma planını uygulamakta olan ülkelerde başvurulabilecek olan bu plan bölge anlayışı, ulusal planın bölgeselleştirilmesi için ülkenin bölgelere ayrılması sonucu ortaya çıkmaktadır (Dinler, 2005: 83).
Homojen ve kutuplaşmış bölge çalışmaları bölge planlama çalışmalarına yol
gösterici niteliktedir. Bölgesel planlamaya önem vermiş ülkelerde bölge planlamanın sınırları, bu gibi çalışmalardan sonra ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, homojen ve kutuplaşmış bölgelerde iktisadi yapı, iktisadi yapının şekli, nüfusun sosyo-ekonomik yapısı ve bölge ile çevre arasındaki ekonomik faaliyetin yoğunluğu göz önüne alınarak bir sınırlama yapılmaktadır. Plan bölge ise, kalkınma planlarının hazırlanması ve uygulanmasını sağlayacak ve bölgenin ulusal kalkınmaya katılımını sağlamak amacıyla saptanan bölgelerdir (Ildırar, 2004: 11).
1.6.3. Gelişmişlik Düzeylerine Göre Bölge Sınıflandırılması
Ekonomik gelişmişlik düzeyi incelenerek yapılan sınıflandırmadır. Azgelişmiş
ve gelişmiş bölge olarak ikiye ayrılır. Bu ayrımda asıl etken liberal ekonomilere uyum gösterebilme derecedir. Liberal ekonominin gereklerini yerine getiren bölgelere ‘gelişmiş bölge’ ile temsil edilirken, gerekleri yeri getiremeyenler ‘geri kalmış’ olarak temsil edilmektedir.
1.6.3.1. Gelişmiş Bölge
Gelişmiş bölgeler sosyal ve ekonomik faktörler acısından, ülkenin diğer
bölgeleriyle karşılaştırıldığında ekonomik bakımdan daha ileri düzeyde olduğu
görülmektedir. Gelişmiş bölgelerin gelir seviyesi, gelir artış hızı, eğitim düzeyi, sağlık hizmetleri ülke ortalamasının üzerindedir. Bu bölgelerde gelir seviyesinin yüksek olması, tasarruf oranlarının artmasına neden olmakta ve böylelikle bölgedeki yatırım oranlarındaki artışlar süreklilik göstermektedir (Gündüz, 2006: 13).
Ayrıca bu bölgelerde genel eğitim ve kültür seviyesi, eğitimli işgücü arzı
bulunmaktadır. Çevre, sosyo-politik konum vb. bütün dışsallıkları da kullanan
bölgelerdir.
Gelişmiş bölgelerin birtakım özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Bunlar
aşağıdaki gibi sıralanabilir (Gündüz, 2006: 14):
. Altyapı yatırımları yeterli düzeydedir,
. Bölgede gelir dağılımı adaletlidir ve bölge dışarıdan sürekli göç almaktadır,
. Gelişmiş bölgelerin kalkınma hızları ülke ortalamasının üzerindedir,
. Bölgede tasarruflara bağlı olarak yatırımlar yüksektir ve sürekli artma eğilimindedir,
. Üretim faktörlerinin verimliliği oldukça yüksektir,
. Faktör dağılımında dengesizlikler yoktur.
1.6.3.2. Az Gelişmiş (Geri Kalmış) Bölge
Az gelişmiş bölge, gelişme potansiyelini kaybetmiş ya da gelişme için hiçbir
avantajı kalmayan bölgeler şeklinde tanımlanabilmektedir. Bu bölgeler gelir seviyesi ve gelir artış hızı bakımından ülkenin diğer bölgelerinden daha düşük olduğu görülmektedir. Bu tür bölgelerde bölgelerarasında iktisadi dengesizlikler görülmektedir. İngiltere’de Galler, İskoçya ve Güneybatı bölgeleri, İtalya’nın güneyi, İsveç, Norveç ve Finlandiya’nın kuzeyi, Hollanda’nın doğusu, Fransa’nın güneyi ve güneybatısı, Almanya’nın doğu bölgeleri ve Türkiye’nin Doğu, Güneydoğu ve Doğu Karadeniz bölgeleri bu tür bölgelere örnek olarak gösterilebilir (Ildırar, 2004: 12).
Az gelişmiş bölgelerin temel özelliklerinden söz etmeden önce az gelişmiş
bölgelerin ülkeden ülkeye sosyo-ekonomik yapısının farklılıklar arz ettiğini belirtmek gerekir. Her ülkenin kendine özgü özellikleri aynı ülkenin az gelişmiş bölgelerine yansıyabilmektedir ( Erkal, 1982: 11-12).
Az gelişmiş bölgelerin bir takım özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Gündüz, 2006: 12):
. Altyapı yatırımları düşük ve yetersizdir,
. Faktör dağılımı dengesizlik göstermektedir,
. Bölgede gelir dağılımı adaletsizdir ve bölge dışarıya sürekli göç vermektedir,
. Teknoloji gelişmemiş ve bölgenin ekonomisi tarıma dayalıdır,
. Eğitim ve sağlık hizmetleri yetersizdir,
. Üretim faktörlerin verimliliği düşüktür,
. Nüfus artış hızı yüksek beslenme düzeyi düşüktür.
1.6.4. Avrupa Birliği İstastiksel Bölge Birimleri Sınıflandırılması (NUTS)
1981 yılında Avrupa Birliği İstatistik Bürosu (EUROSTAT) tarafından, Avrupa
Birliği ülkelerini istatistik bölgelere ayırmak amacıyla NUTS bölgeleri oluşturulması kararı alınmıştır. 1988 yılında AB mevzuatına dâhil edilen bu karar ile birliğe üye ülkeler ile aday ülkelerde NUTS bölge sistematiğinin kullanılması zorunlu hale getirilmiştir. Avrupa Birliğinin bütünleşme süreci, yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılmasını zorunluluk haline getirmiştir (Arıkan, 2004: 39).
Temel olarak 3 farklı sınıflandırma sistematiğine dayanan NUTS bölgeleri, idari
sınırlar göz önünde bulundurularak oluşturulmaktadır. Düzey 1, Düzey 2 ve Düzey 3 olarak sınıflandırılan bölgelerden Düzey 3 Türkiye’deki il idari alanlarına karşılık gelmektedir.
Bölgeler, AB terminolojisinde NUTS I, NUTS II ve NUTS III olarak
adlandırılmakta, planlama ve bölgeler arası karşılaştırmalar bu sınıflandırmaya göre yapılmaktadır. NUTS sınıflandırması, bir ülkeyi NUTS I bölgelerine, her bir NUTS I bölgesini NUTS II bölgelerine ve yine aynı şekilde, her bir NUTS II bölgesini NUTS III bölgelerine böler ( Şen, 2004:9).
Bu bölgeler belirlenirken Nüfus belirleyicidir. Nüfus aralıkları aşağıdaki tabloda gösterildiği gibidir.
Tablo 1.2. NUTS Nüfus Aralıkları Kaynak: Eurostat
Bunun alt sınıflandırması yapılmamıştır. Fakat Eurostat yerel düzeyde istatistik talebini karşılamak için, NUTS ile uyumlu Yerel Yönetim Birimleri (LAU) sistemini kurmuştur. LAU Düzey 1, NUTS Düzey 4’e, LAU Düzey 2, NUTS Düzey 5’e karşılık gelmektedir.
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder