BAŞKANLIK SİSTEMİ, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ALDATMACADIR
Tayyip Erdoğan'a verilen görev, 18. ve 19.yy.larda Ruslarla sürekli savaşmamıza sebep olan İngiltere'nin baskılarıyla çıkartılan savaşların bu yüzyıldaki tekrarını yaşatacak bir emperyalist planın şartıdır.
Osmanlı'nın paylaşımıyla sonuçlanan bu işbirlikçi çıkışlar da Tayyip'in bu gün temsil ettiği kripto devşirmelerin işbirlikçi siyasetleriydi. Rusya'nın sıcak denizlere inmesini engellemek için geçmişte olduğu gibi bu gün de insanımız kurban sunağına yatırılmıştır.
Osmanlı bu işten özellikle II.Abdülhamit döneminde çekilip, Almanya ile dostluk kurması sonucu, Osmanlının tarikat olarak bile onaylamadığı, bu yüzden İslam da sayılmayan İngiliz dini Vehhabilik başta Çerkezler, Abhazlar, Çeçenler arasında yayılmış, bu dini ilkelere göre bu kavimler Ruslarla savaştırılmıştır. Asla Osmanlı'ya faydası olmayan bu Vehhabiler, Ruslardan sopa yediklerinde İngiltere'ye değil Osmanlı'nın üstüne yük olarak yıkılmıştır.
Başkanlık-diktatörlük sistemi konusunda en son tecrübeyi Almanya ve Japonya bu güçlerin destekleriyle çıkarttıkları iki dünya savaşında yaşamışlardır. Her ikisi de bu maceralarını kafalarına yedikleri Amerikan sopasıyla sonlandırmışlardır. Japonlara fazladan iki atom bombası felaketi uygun görülmüştür.
Cumhurbaşkanının da ders alması gerekir. Adamlar, askerliği, savaşı bilmeyenlerden seçtikleri işbirlikçi memurlarına bu insan kıyımından başka şey olmayan siyasetleri kabul ettirmekte zorlanmamaktadırlar.
Önce cumhurbaşkanı kendisi gidip adam gibi askerlik yapsın, çocuklarına yaptırsın ondan sonra savaş kararı alsın da görelim. Başkanlık davası, federasyona bölünerek büyüme siyasetinin şartıdır. Bu çağda kimse Türkiye'den bir Hitler Almanya'sı veya Japonya çıkartmaz. Bu macera büyük yıkımlar getirir.
Osmanlı bu işten özellikle II.Abdülhamit döneminde çekilip, Almanya ile dostluk kurması sonucu, Osmanlının tarikat olarak bile onaylamadığı, bu yüzden İslam da sayılmayan İngiliz dini Vehhabilik başta Çerkezler, Abhazlar, Çeçenler arasında yayılmış, bu dini ilkelere göre bu kavimler Ruslarla savaştırılmıştır. Asla Osmanlı'ya faydası olmayan bu Vehhabiler, Ruslardan sopa yediklerinde İngiltere'ye değil Osmanlı'nın üstüne yük olarak yıkılmıştır.
Başkanlık-diktatörlük sistemi konusunda en son tecrübeyi Almanya ve Japonya bu güçlerin destekleriyle çıkarttıkları iki dünya savaşında yaşamışlardır. Her ikisi de bu maceralarını kafalarına yedikleri Amerikan sopasıyla sonlandırmışlardır. Japonlara fazladan iki atom bombası felaketi uygun görülmüştür.
Cumhurbaşkanının da ders alması gerekir. Adamlar, askerliği, savaşı bilmeyenlerden seçtikleri işbirlikçi memurlarına bu insan kıyımından başka şey olmayan siyasetleri kabul ettirmekte zorlanmamaktadırlar.
Önce cumhurbaşkanı kendisi gidip adam gibi askerlik yapsın, çocuklarına yaptırsın ondan sonra savaş kararı alsın da görelim. Başkanlık davası, federasyona bölünerek büyüme siyasetinin şartıdır. Bu çağda kimse Türkiye'den bir Hitler Almanya'sı veya Japonya çıkartmaz. Bu macera büyük yıkımlar getirir.
Hilafetin asla onaylamadığı, tarikat dahi saymadığı İngiliz ve Vatikan onaylı Vehhabilik dini temelli şeytan ibadeti Mecusilik, Sabilik, Yezidilik ve Ortodoks Yahudi, Hristiyan dinleri temelli Masonik bir uydurma şeriatı hedefleyen sözde Müslüman AKP iktidarı ve diğer ülkelerdeki yandaşları, 19.yy. ve 20.yy. da adlarını yazdığım Kafkas halklarının başlarına örülen çorabı bu yüzyılda tekrar başımıza örmüşlerdir.
Bunun ikna yöntemi de "bölünerek federasyonlarla büyüme ve özgürlük" aldatmacasıdır. Bunların özgürlük dedikleri şey Şatanizm kökenli dinlerini yaşamak ve bu dinlere göre bir şeri rejim özlemidir.
Bu ne demokrasi ne hukuk ile alakalı değildir.
Anayasa değişikliği dayatmaları da bu saçma federasyon sitemine kapı açma amaçlı bir çabadır. Beğenmediğimiz, Atatürk rejiminin onun ardından içine edilmiş haline rağmen bize kazandırdığı demokratik hakları da elimizden alacak bir girişimdir.
Bu ne demokrasi ne hukuk ile alakalı değildir.
Anayasa değişikliği dayatmaları da bu saçma federasyon sitemine kapı açma amaçlı bir çabadır. Beğenmediğimiz, Atatürk rejiminin onun ardından içine edilmiş haline rağmen bize kazandırdığı demokratik hakları da elimizden alacak bir girişimdir.
Tamamen gerici farklı dinlerden dönme kriptoların İslam adıyla toplumları köleleştirmeleri ve saltanatlarını bunun üzerine kurma gayretleridir.
''Ülkemizin anayasasının birey özgürlükleri, ücretsiz ve çağdaş eğitim, sağlık, sosyal güvenlik haklarına dayalı demokratik, hukuksal değişimi ihtiyacı vardır.''
Ama mevcut siyasi iktidarın böyle bir hedefi, özlemi ve sıkıntısı yoktur.
Herkes aklını başına alsın.
Takdir sizlerindir.
Herkes aklını başına alsın.
Herkes aklını başına alsın.
Takdir sizlerindir.
Herkes aklını başına alsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder