10 Ocak 2019 Perşembe

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 8

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 8


    Çok partili yasama geçis sürecinde Orman Kanunu ile Tarım Kanunu arasındaki çeliskiler zeytin varlıgının 3–4 misli birden artmasını engellemistir. Kimi delicelikler, orman içerisinde gösterilmistir. Yine köylüye ıslah edilme sartıyla hibe edilen deliceliklerin sınırlarının net tespiti yapılamadıgından köylüler ile orman daireleri arasında deliceliklerin ıslahı konusunda sürekli sorun çıkmıstır. Kimi delicelikler, Aydın’da odun fiyatlarının yükselmesi üzerine, asılanmayıp, köylü tarafından odunluk olarak degerlendirilmis ve kesilen agaçlar satılmıstır. Aydın ilinde hesaplanan 200.000 dönümlük delicelik sahasının sadece 12.000 dönümü köylüye dagıtılabilmistir.201 

Ziraat uzmanlarının tespitlerine göre zeytincilikle ilgili köylüden ya da kanundan yana hiçbir problem yasanmasaydı zeytin üretimi konusunda en az on misli artıs olabilecekti. 
Türkiye’de iktidar, II. Dünya Savası sonrasında sanayi bitkilerinin üretimini 
artırmak için büyük bir çaba içerisine girmistir. Aydın ili için önem arz eden önemli bir ürün de pamuktu. Bunun için Nazilli’de Pamuk Arastırma Enstitüsü kurulmustur. Bu kurulusun, sanayide kullanılabilecek vasıflı pamuk üretimine yaptıgı çalısmalarla çok büyük katkısı olmustur. Bu kurum 1949 senesinde 42.762 kilo kaliteli pamuk tohumu dagıtmıs ve bölgede tohum temin eden diger istasyonların da açılmasına öncülük etmistir.202 1949 senesine geldigimizde yapılan çalısmalarla Aydın ilinde pamuk ekilen yerler mevcut tarım alanlarının %35’ine denk gelmistir.203 Nazilli de ise Feslek regülâtöründen Kuyucak, Nazilli, Atça hattına uzanan bir sulama kanalının tamiri bitirilmistir. Kanalın, Arpaz Köyü’ne oradan Pirlibey’e kadar uzatılması, Akçay kullanılarak Yenipazar’a kadar uzanan bir sulama sisteminin kurulması hükümet tarafından planlanmıstır. Söke ovasını taskınlardan korumak için Menderes üzerindeki setler tamir ettirilmistir. Yine selleri önlemek için Menderes’e dökülen derelerin ıslah çalısmaları baslatılmıstır.204 Ayrıca taskınları önlemek için Allangüllü çayının suyunu 
Menderes’e bosaltacak kanal da Kasım 1948’de açılmıstır.205 Pamuk ziraatı için oldukça önemli Nazilli civarındaki su yolları yenilenecektir. Kimi su yolları Akçay’ın bir uzantısı oldugundan ve bu yenileme olayları Bozdogan ilçesine baglı köyleri de ilgilendirdiginden iki ilçe kaymakamı bu konuyla ilgili ortak çalısmaya karar vermistir.206 Aydın’da bir tohum temizleme atölyesi kurulmustur. Bu atölye 1948 yılında 555.925 kilogram tohumlugu arındırmıstır.207 Yapılan çalısmalar sonucunda her geçen yıl pamuk ekilen arazi miktarında ve pamuk üretiminde bir artıs olmustur: 




Tablo 2.23: Pamuk Ekilen Arazi 
Pamuk ekim alanları artarken hem sulama, hem tarımda makinelesme sebebiyle dekar basına alınan pamuk miktarında % 20-30’luk bir verim artısı olmustur.208 1948 yılında Aydın ilinde her biri 200 kilo olan 30 bin balya pamuk üretilmistir. 1949 yılında ise 55–60 bin balya pamuk üretimi beklenmistir. Bu tahmin büyük ölçüde tutmustur. 

Pamuk fiyatında ise geçen yıla göre çok az bir düsme olmustur. Örnegin 1948 yılında mahliç pamugun fiyatı kilo basına 254 kurus iken 1949’da 251 kurusta kalmıstır.209 

Pamuk üretiminin artısında tarımda makinelesme etkili olmustur. Aydın 
ovasında 70 traktör pamuk ziraatının hizmetine sokulmustur. Ovada 10–15 su motoru da çalısmaktadır. Bu yüzden pamuk tarımı her geçen gün iyilesmistir.210 
Aydınlı çiftçiler Marshall yardımı çerçevesinde Aydın ovası için 144 traktör, 445 çesitli tarım makinelerinin saglanabilmesi için gerekli resmi tesebbüslerde bulunmuslardır.211 Ancak tarımda makinelesme Aydın’da büyük ekonomik kazanç saglayan meyan kökü ticaretinin yavas yavas tarihe karısmasına da neden olmustur. Her yıl Orta Anadolu’dan binlerce kisi kıs aylarında Aydın ovasına meyan kökü kazmak için geliyordu. 1948 yılı itibariyle Aydın ilinde ortalama 9.000 tonluk meyan kökü üretimi mevcuttu. Bunun 8000 tonunu Forbes Sirketi; geri kalan kısmını diger sirketler satın alıyordu. Forbes 
Sirketi’nin Söke ve Aydın’da iki tane meyan kökünü presleyen fabrikası vardı ve bu fabrikalarda pek çok isçi çalısıyordu. Meyan kökü II. Dünya Savası öncesinde kilosu 1,5–1,175 kurusa satın alınırken, bu fiyat üretimin düsmesi sonucu 1948 yılında kilosu 6,5 kurusa kadar çıkmıstır.212 Traktör ova yüzeyine girdikçe meyan kökü tarih olmustur. 

Tarımda kalkınmayı saglamak ve Türkiye’yi feodal yapıdan kurtarmak için 
Toprak Reformu Kanunu çıkartılmıstır. Bu kanunun uygulanısı sonucu istenen amaca ulasılamamıstır. Ancak bu kanunun uygulama safhasında Aydın ayagında önemli gelismeler olmustur. Nazilli’nin Kuyucak Bucagı’nda 1600 dekarlık Mali Pasa Çiftligi köylüye toprak edindirme kanunu çerçevesinde dagıtılmaya baslanmıstır. Bununla ilgili burada kurulan komisyona 360 aile müracaat etmistir. Aile basına 20’ser dekar arazi verildiginden, komisyon en fakir ailelerden baslamak üzere toprak dagıtımına baslamıstır. Araziler her müracaat edene verilmemistir. Yine aynı kanun çerçevesinde Nazilli’nin Bucak köyü civarındaki 70 bin dekar arazi ve 15 bin dekar ormanlık alana sahip baska bir bölge 213 ile Söke’de Atburgazı ve Kumburgazı köylerinde hazineye ait 
25 bin dönüm arazi topraksız köylülere dagıtılmıstır.214 

Köylünün desteklenmesi gerçekten bu dönemde önemli bir konu olmustur. 
Ziraat Bankası kanalıyla tütün üreticisine ödenen avans uygulaması kaldırılınca Söke civarında köylülerin tefecilerin eline düsme riski ortaya çıkmıstır.215 Köylüyü topraklandırma projeleri çogu zaman kesintiye ugramıstır. Çünkü kendisine toprak verilen köylü bir müddet sonra bu topragı isleyecek finansal güce sahip olmadıgı için topragını tekrar satısa çıkarmıstır. Bu açıdan tarımın finanse edilmesi için Aydın ilinde pek çok kooperatif ve kurum faaliyet göstermistir. Bu kooperatifler faaliyetleriyle çiftçiye kolay üretim kredisi imkanı ve tarım ürünlerinin degeri üzerinden satılabilmesini saglamıs; çiftçiyi sermaye sahibi yapmıs; iktisadi konularda egitmis ve Türk köylüsünü komisyoncu ya da tefecilerin elinden kurtarmıstır.216 1946 senesinde Aydın’da Ziraat Bankası’nın destekledigi 14 tarım kredi kooperatifi bulunmaktaydı. 

Ortaklar, Germencik, Kösk, Koçarlı, Aydın Merkez, Dalama, Gölhisar, İncirliova, 
Umurlu, Bıyıklı, Ömerbeyli, Cincin, Üzümlü, Hızırbeyli kooperatiflerin bulundukları yerlerdi. Bu kooperatiflerin toplam 6.254 ortagı vardı. Bu kooperatifler 1946 yılında 37.747 lira kar etmistir. Bu kooperatifleri finanse eden Ziraat Bankası faiz oranını % 6’dan % 5’e çekmistir. Yine yardım miktarlarını da arttırmıstır.217 Bu kooperatiflerin sayısı 1 yıl sonra 16’ya çıkmıstır. II. Dünya Savası’yla ciddi sarsıntı yasayan kooperatifler yıl yıl gelisen bir performans sergilemistir. 


Tablo 2.24: Tarım Kooperatifleri 


Aydın ilinde tarımsal ürünlerin en büyük belalısı olan çekirgelerle Amerika’dan 
getirilen alev makineleriyle mücadeleye edilmistir.219 Tarım Bakanlıgı’nın direktifiyle mücadele Aydın, Koçarlı, Milas, Mugla ve Yatagan’da ortak bir çalısmayla yürütülmüstür.220 Bu direktif çerçevesinde sadece çekirgeyle degil karga, domuz gibi zararlılarla da mücadele edilmistir.221 

Zirai Donatım Kurumu aracılıgıyla uzun vadeli ödeme imkânlarıyla çiftçiye 
tarım makineleri saglanmıstır. Böylece tarımda makinelesme faaliyetleri hız 
kazanmıstır.222 II. Dünya Savası sonrası tarım üzerindeki sıkı ekonomik önlemler kaldırılmıs ve tarım ürünlerinin ihracına tekrar izin verilmistir. Bununla ilgili çiftçiye pazar bulunulmasına çalısılmıstır. Bu nedenle henüz 1950 yılına gelmeden Aydın’da incir ve pamuk alımlarında Taris ve hükümetin ortak çalısması sonucu çiftçiye ödenen ücretlerde % 35’lere varan artıs olmustur.223 Çok partili yasama geçis sürecinde Aydın’da yasayan halkın büyük çogunlugu köy ya da kırsal alanda yasıyordu. Bu nedenle uygulanan tarımsal politikalar birinci derecede halkın siyasi tercihinin ortaya çıkmasında etkili olmus; çok partili yasama geçis sürecinde iktidar da muhalefet de köylüyü memnun edecek söylemler pesinde kosmustur. 

2.1.6. Aydın İlinde Saglık Durumu 

II. Dünya Savası Türkiye’de etkisini önce ülke ekonomisinde göstermistir. Bu 
durum, diger hizmet sektörlerini hızla etkilemistir. Gıda yokluguna baglı olarak ülkede hastalıklar hızla artmıstır. çme suyunun saglıklı sekilde temin edilememesi tifo, kolera ve dizanteri vakalarını artmıstır. Bu tür vakalar yoksul kesimlerde daha yaygın görülmüstür. Yoksul kesim ilaç temini konusunda zorluklar yasamıstır. Sıtma, verem ülkede görülen diger yaygın hastalıklar olmustur. Bulasıcı olan verem, uygun saglık kosullarına sahip olmayan ve açlık sınırına gelmis ülkenin neredeyse tamamını etkisi altına almıstır. 
II. Dünya Savası sırasında Aydın ilinde sıtma, verem gibi hastalıklar yaygın 
olarak görülmüstür. Bu hastalıkların önlenmesiyle ilgili baslangıçta birtakım sorunlar yasanmıstır. Hastalıklarla daha etkin mücadele etmek için kurslar açılmıstır. 1946 yılı Mart’ında Aydın’da açılan sıtma ile savas kursuna 95 kisi katılmıstır. Kursa katılan kisiler uzak köylerden gelmis ve kendi masraflarını kendileri karsılamıslardır. Kurs sonunda yapılan sınavda 62 kisi basarılı olmustur. Ancak konu acil olmasına ragmen ekonomik yetersizlikten dolayı ilgili kisilerin bir türlü tayinleri yapılamamıstır.224 

Demokrat İzmir gazetesinin yazdıgına göre hastalıklarla mücadelede çogu zaman yetersiz kalınmıstır. Aydın ilinin Çine ilçesinde sıtmadan halk kırılmıstır. Halk ilacını parasıyla satın almak zorunda kalmıstır. Bataklıklar kurutulamamıs tır. Mahalle araları ve evlerin önü çamurdan geçilmeyen Çineliler, konuyla ilgili olarak Bakanlıga birçok defa sikâyette bulunmuslar, ancak bir sonuç alamamıslardır. 225 

1946 yılında Aydın’da yapılan CHP ilçe kongrelerine ve il kongresine, saglık hizmetleriyle ilgili yapılan tartısmalar ve istekler damgasını vurmustur. Konuyla ilgili yapılan tartısmalar, istek ve öneriler zabta geçirilip geregi yapılması için CHP Genel Sekreterligi’ne gönderilmistir. 

Bu tartısma ve isteklerden bazıları sunlardır: 

—Dogumla ilgili acil durumlarda köylü Aydın’a gelinceye kadar bebek yâda anne 
kaybedilmektedir. Germencik bucagına bir dogum evinin açılması saglanmalıdır. 
—Büyük köylerde dahi ebe bulunmamaktadır. Bunlardan bir tanesi Kösk’ün Basçayır köyüdür. Buralara Ebe gönderilmesi saglanmalıdır. 
—Saglık çalısanları tam olarak görevlerini yerine getirmemektedir. Bunların köyleri sık sık gezerek halkın saglıgıyla daha çok ilgilenmeleri saglanmalıdır. 
—Koçarlı ve Karacasu’ya baglı köylerde vatandaslar, saglık çalısanlarını köylerinde daha çok görmek istemektedir. Gezici saglık memurları, bu köylere yılda bir kez ugramaktadır. Bunların, 15 günde bir köyleri dolasmaları temin edilmelidir. 
—Akköy, Kuyucak bucaklarına ebe ve saglık memuru gönderilmelidir. 
—Memleket Hastanesi’nde röntgen çekilmesi gereken hastalar oldukça çok uzun zaman beklemektedir. Bunun çabuklastırılması saglanmalıdır. 
—Pek çok yerde hasta nakledecek otomobil yoktur. 
—Germencik Bozköy, Karacasu’ya baglı Dikmen, Geyre, Kepre köyleri, Nazilli’ye 
baglı Asagıavra köylerinde sıtma hortlamıstır. Bu yerler Sıtma Savas Bölgesi’ne dâhil edilmelidir. 
—Sıtmalı hastaların, muayene ve tedavi islemleri uzun sürmektedir. Hastalar acı 
çekmektedir. Bu sürelerin kısaltılması temin edilmelidir. 
—Çakırbeyli Köyü’ndeki Karagöl sıtma kaynagı oldugundan kurutulmalıdır. 
—Sıtmayla mücadele için açılan pek çok kanalın bakımı yapılmamaktadır.226 
Büyük Menderes vadisinde, Cumhuriyet’in ilk yıllarında en önemli hastalık 
tartısmasız sıtma idi. Sıtmanın en yaygın olarak görüldügü yer ise Kösk olmustur. Bu nedenle “Kösk’ün kuslarını bile sıtma tutar.” sözü darb-ı mesel haline gelmistir. Bu bölgede yasayan her bir vatandasın hayatlarında en az bir defa sıtmaya tutuldugu söylenebilir. Bataklıkları Menderes nehrine dikey olarak akmakta olan çaylar olusturuyordu. Bunlar sıtmaya neden olan sivrisinek yuvaları idi. Gerek II. Dünya Savası’nın bitmesinin yarattıgı olumlu etki ve gerekse çok partili yasama geçisin verdigi rekabetle Aydın ilinde pek çok konuda oldugu gibi saglık alanında da hızla nispi bir iyilesme saglanmıstır. Saglık Bakanlıgı sıtmanın kökünü kazımak için ülkeyi sıtmayla savas bölgelerine ayırmıstır. Bunlardan bir tanesi Aydın-Denizli-Mugla Sıtma Savas Bölgesi olmustur. Daha sonra bu bölge, sıtmayla daha iyi mücadele yapılabilmesi için 
Aydın-Denizli Sıtmayla Savas Bölgesi seklinde daraltılmıstır. Sıtmayla Savas Bölge Müdürlükleri bir yandan sıtma hastalarını tedavi etmeye çalısırken, bir yandan da bataklıkları kurutmaya çalısmıstır. Aydın Merkez Çestepe, Tepecik, Hızırbeyli, Gümüs, Karahayıt köylerinde; Nazilli, Söke ve Bozdogan’a baglı köylerde; Denizli ilinin Çivril ve Acıpayam ilçelerinde 1945 yılında toplam 29.535 metre kanal ve arık açılmıs; 17.912.512 metre karelik bataklık ve su birikintisi kurutulmustur. 1946 yılında bataklık kurutma ve kanal açma çalısmalarının daha iyi yürütülebilmesi için Saglık Bakanlıgı bölgeye bir yüksek mühendis göndermistir. Bu mühendis sıtma ile savasta görevli doktorlarla koordineli çalısmıstır. Bataklık kurutma çalısmaları, Saglık Bakanlıgı kanalıyla yürütülmüs ve kurutulan yerler tarım arazisi olarak köylüye dagıtılmıstır. 

Zaman zaman bataklık kurutma islerine yerel kuruluslar da katılmıstır. Örnegin 
Nazilli’de Basma Fabrikası’na yakın bataklıklar, burada çalısan isçilerin saglıklarını tehdit edince fabrika isçileri ve Nazilli Belediyesi tarafından ortaklasa bu bataklıkların kurutulmasına çalısılmıstır. Bayındırlık Bakanlıgı da Menderes Nehri’ne dikey olarak akmakta olan dere yataklarını ıslah etmistir.227 
1942–1945 yılları arasında Nazilli Basma Fabrikası’nda ciddi verim düsüklügü 
yasanmıstır. Uzun vadede, fabrikadaki verim düsüklügü’ne isçilerin sık sık sıtmaya tutulmasının neden oldugu anlasılmıstır. Bu yüzden 1946–1947 döneminde fabrikada sıtmayı önleme çabaları hızlanmıstır.228 Fabrika çevresinde yer alan tüm bataklıklar isçiler tarafından kurutulmustur. Bu, Nazilli’de halk saglıgına da olumlu katkı yapmıstır. Sıtma ile mücadele için Aydın Merkez, Bozdogan, Çine, Karacasu, Nazilli, Söke ilçeleriyle beraber Bagarası Bucagı’nda olmak üzere 7 tane sıtmayla mücadele hekimligi olusturulmustur. 

1945 yılının sonuna kadar Aydın ilinde toplam 10.575.714 metre kare bataklık 
kurutulmus, 38.542 metre kare çukur doldurulmustur. 590.046 metre uzunlugundaki arık ile 101.336 m. uzunlugundaki kanal temizlettirilmis; 71.652 m. arık ile 61.436 m. uzunlugundaki kanal yeniden açılmıstır. Su baskınlarını önlemek için 1.300 m. set ile 6 bent yaptırılmıstır. 8.084 adet çesme ve bunların suyolları ıslah edilmis ve 46 kuyu kapattırılmıstır. 65.000 metre karelik alan mazotlanmıs; 60.418 metre karelik sazlık temizlettirilmistir. 530.523 metre karelik gölcügün suları bosaltılmıstır. Sıtmayla mücadele için kurulan seyyar hastaneye basvuran her sıtmalı hasta kabul edilmistir.229 

Bozdogan’da sıtma vakalarında artıs görülünce, bölgeye bir doktor atanmıstır. Bu doktor 52.450 hastayı görmüs ve 200.000 ataprin dagıtmıstır. 50.000 metrekarelik su tutan bölgeler bu doktorun gözetiminde mazotlanmıstır. Böylecesıtmanın önüne geçilmistir. Halk sükranlarını bakanlıga telgrafla bildirmistir.230 

1947 yılında yapılan çok büyük mücadelelerle sıtma vakaları sonucunda dalak 
büyümesi hastalıgına yakalananların oranı %3’e düsürülmüstür.231 Fakat bu gelisme yeterli görülmemis, çalısmaların hızla devamına karar verilmistir. Saglık Bakanlıgı’nın yardımı ile Sıtma Savas Bölge Müdürlügünce Germencik Turanlar Köyü’nde insa edilen 4 km.lik kurutma kanalı törenle açılmıstır.232 Söz konusu kanalla 5000 hektar arazinin kurutulması amaçlanmıstır.233 1947 yılında zmir’e baglı Kusadası, Aydın Sıtma Savas Bölgesi içine alınmıstır. 1947’de kurutulan bataklıkların metre karesinde düsüs yasanmıstır. Ancak bu durum, çalısmaların yetersizliginden degil, kurutulacak bataklıkların oran olarak azalması sonucu ortaya çıkmıstır. Örnegin bu dönemde Dalama Bucagı’nda yapılan çalısmalar sonucunda sıtma sorunu tamamen bitirilmistir. Halkevi baskanı ve sıtma savas doktoru Sakir Saraçoglu’nun yapılan çalısmalara büyük katkısı olmustur.234 Aynı yıl içerisinde yapılan çalısmalar sonucu Bafa Gölü sivrisinek yuvası ve sıtma kaynagı olmaktan kurtarılmıstır.235 Germencik ilçesinde DDT kullanılarak sıtmayla mücadele edilmistir. Uzunkum Köyü civarındaki mevcut azmak, 3 
km. kanal açılarak kurutulmustur. 3000 dönümlük arazi böylece ekilebilir hale 
getirilmistir. Alangüllü çayı tastıgı zaman Kara, Turan, Reis köyleri arazisini bataklık haline getirmekte ve bazen sel suları Turan Köyü’nü istila ederek pek çok evin yıkılmasına neden oluyordu. Çayın ıslahı ve temizlenmesi çalısmalarına 1948 yılı bahar aylarında baslanmıstır. Böylece bölgede 4000 bin dönüm arazi tarıma kazandırılırken, bu bölgenin sıtmadan kurtarılacagı yetkililer tarafından ifade edilmistir.236 




Tablo 2.25: Sıtmalı Hasta Durumu 


Tablo 2.26: Sıtmayla Mücadele Senesi Sıtma Tedavisi İçin Verilen Kinin Sayısı 

1950 yılı için Nazilli’ye baglı Pirlibey Köyü , Kuyucak, Aydın Merkez Ilıcabası ve 
Beyköy, Hocaoglu’nda kanal açma faaliyetleri projelendirilmistir.237 Germencik Moralı Köyü’nde bataklıklardan Menderes nehrine su verecek olan ve Genç Yılmaz kanalı Aydın, Söke ve Germencik’ten bu bölgeye gelenler ve etraftaki köylerin istirakiyle açılmıstır. Kanal ile 8 bin dönüm arazinin bataklıktan kurtarılması hedeflenmistir.238 Çok partili yasama geçis sürecinde yeniden yapılan yada onarılan saglık kuruluslarının sayısında bir artıs olmustur. 1950 yılının basında Aydın’da Veremle Savas Dernegi kurulmustur. Açılısa takiben 2 gün içerinde bu dernege 3.099 lira bagıs yapılmıstır.239 Nazilli’de de Verem Savas Dernegi açılmıstır.240 Yine Nazilli’de yeni bir hastane yapılabilmesi için gerekli ihaleler yapılmıstır.241 Söz konusu dönemde Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi çocuk ölümleri olmustur. Bu ölümlerin Aydın il ölçeginde azaltılması için Memleket Hastanesi bünyesinde 20 yataklı dogum ve çocuk ünitesi olusturulmustur.242 

II. Dünya Savası sonrası Memleket Hastanesi, Aydın’da saglık hizmetlerinin 
yürütüldügü en büyük kurum olmustur. Burada 8 uzman doktor görev yapmıstır. Hastane, 110 yatak kapasitesine sahip olmasına ragmen ödenek yetersizliginden 70 yatak kapasitesi ile çalısmıs ve asgari 4 uzman doktora daha ihtiyaç hissetmistir. Dolayısıyla uzman doktor ihtiyacı duyulan hastane servislerinde ciddi sıkıntılar ortaya çıkmıstır. Memleket Hastanesi’nin sahip oldugu 110 yatak tam anlamıyla degerlendirilse bile bu, nüfusu sürekli artan Aydın için yeterli degildi. 1947 yılı için en az 50 yataklıga daha ihtiyaç duyuluyordu. Veremli hastalar için ayrılmıs 50 yatagın 40’ı ödenek yoklugundan bos tutulurken, bu sorunun da bir an evvel çözülmesi yetkililerden istenmistir. Tüm olanaksız kosullara ragmen Aydın Memleket Hastanesi iyi hizmet üretmis, günde ortalama 60 hastanın poliklinik muayenesini yapmıstır. 1932’den 1946 yılına kadar Memleket Hastanesi’nin hizmet üretimindeki artıs asagıdaki tablodan daha iyi anlasılabilir.243 




Tablo 2.27: Aydın Memleket Hastanesi 

1947 yılında röntgen dairesine yeni cihazların alınması, bununla ilgili uygulama 
sayısını artırdıgı gibi teshis ve tedavi hizmetlerini de kolaylastırmıs ve hızlandırmıstır. dis servisi de bulunan hastanede hekim olmadıgından servis haftada 3 gün çalısmıs ve yeterli ve kaliteli hizmet üretememistir. Hastaneye acilen dis hekimi atanması istenmistir.244 Aydın’da yapılan yatırım ve alınan önlemlerle saglık hizmetlerinde hızla iyilesme kaydedilmistir. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

201 Ancak söz konusu dönemde 12.000 dönümlük bir alanın dahi zeytincilige kazandırılması büyük bir gelisme olarak degerlendirilebilir. 
202 Anadolu, 19 Aralık 1949. 
203 Demokrat İzmir, 30 Nisan 1949. 
204 Anadolu, 14 Mart 1947. 
205 Demokrat İzmir, 16 Kasım 1948. 
206 Anadolu, 29 Aralık 1948. 
207 Anadolu, 13 Aralık 1948. 
208 Anadolu, 26 Agustos 1949. 
209 Anadolu, 9 Kasım1949. 
210 Anadolu, 15 Agustos 1948. 
211 Anadolu, 27 Nisan 1949. 
212 Anadolu, 5 Aralık 1948. 
213 Anadolu, 18 Temmuz 1948. 
214 Anadolu, 4 Eylül 1948. 
215 Anadolu, 15 Agustos 1948. 
216 Anadolu, 18 Nisan 1947. 
217 Anadolu, 18 Nisan 1947. Bu kooperatifler çiftçinin hemen her sorunuyla ilgilenmislerdir. Örnegin, Tarım Satıs Kooperatifleri Birligi Nazilli’de pamuk ziraatının sulama sorununu çözmek için ovaya 4 adet sulama türbini yerlestirmistir (Anadolu, 18 Temmuz 1948). 
218 Anadolu, 5 Aralık 1948. 
219 Anadolu, 23 Nisan 1949. 
220 Anadolu, 23 Nisan 1949. 
221 Anadolu, 29 Nisan 1949. 
222 Anadolu, 30 Eylül 1946. 
223 Anadolu, 26 Eylül 1946. 
224 Demokrat İzmir, 11 Temmuz 1946. 
225 Demokrat İzmir, 26 Eylül 1947. 
226 BCA, 490.1/233.718.2. 
227 Anadolu, 11 Ekim 1946. 
228 Anadolu, 1 Eylül 1947. 
229 Anadolu, 21 Ocak 1946. 
230 Anadolu, 24 Ocak 1947. 
231 Cumhuriyetin 50. yılında Aydın (1973), Aydın Valiligi, s.207. 
232 Demokrat İzmir, 16 Kasım 1948. 
233 Demokrat İzmir, 25 Kasım 1949. 
234 Anadolu, 3 Ekim 1947. 
235 BCA, 490.1/824.261.1. Aydın Gazetesi, 25.03.1947.
236 Anadolu, 9 Nisan 1948. 
237 Anadolu, 25 Eylül 1949. 
238 Anadolu, 16 Temmuz 1947. 
239 Anadolu, 18 Ocak 1950. 
240 Anadolu, 5 Subat 1950. 
241 Anadolu, 26 Mart 1947. Hastane’nin 150 bin liraya mal olması öngörülmüstür. Bunun 60 bin lirası 
halktan toplanan bagıslarla karsılanacaktır. Anadolu, 11 Kasım 1946. 
242 Ugur A. agt., s.250. 
243 Anadolu, 13 Agustos 1947. 
244 Anadolu, 8 Mart 1948. 


9 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 7

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 7


II. Dünya Savası sonrası ekonominin seyri normale döndükçe Aydın ilinde vergi tahsilâtının ise iyilestigi gözlenmistir. 




Tablo 2.9: Vergi 

Zamanla tahakkuk eden vergi miktarı arttıgı gibi, tahsil edilebilen vergi oranı da 
artıs göstermistir. 1947 yılı sonu itibariyle Aydın vergi dairesi, 498.942 lira baska alanlardan da girdi saglamıstır. Böylece toplamda 8.369.221 lira tahsilât yapılmıstır. 1947 yılı Eylül ayından itibaren bitkisel yaglar üzerinden alınan muamele vergisi kaldırılmıstır. sçi yevmiyelerinin 200 kurustan asagı olan kısmı vergiden muaf tutulmustur. Yine toprak mahsulleri vergisinin kalan taksitleri ya da alacakları af edilmistir. Bütün bunlara ragmen tahakkuk eden ve tahsil edilen vergi miktarındaki artıs memleketteki is hacminin gittikçe büyüdügünü bize göstermektedir.162 Ekonominin düzelmesi Aydın kent merkezi ve ilçelerinin kültürel ve sosyal dokusuna olumlu etki yapmıstır. nsanların tüketim alıskanlıkları degismistir. 1948 yılında geçen yıllara göre pahalı (kaliteli) sigara ve bira tüketiminde Aydın ilinde bir artıs gözlenmistir.163 Nazilli’de Ege Bölgesi’nin en büyük sinema salonunun insasına bu dönemde baslanmıstır. İş olanaklarının artması gençlerin umutlarını artırken onları daha rahat yuva kurmaya yöneltmistir.164 

Aydın ilinde II. Dünya Savası’yla birlikte durma noktasına gelen bayındırlık 
faaliyetleri yeniden baslamıstır. Öyle ki talebi karsılayamayan arz nedeniyle kereste, çimento ve tugla gibi insaat malzemelerinin fiyatları hızla yükselmistir. Orman Müdürlügü, ormanları koruma adına yas agaç kesilmesine izin vermemistir. Ancak yönetmelige uygun kesilen agaç sayısı ihtiyacı karsılayamamıstır. Bu nedenle ormanlardan kaçak kesim artmıstır.165 

Devletin ekonomik durumu düzeldikçe yoksul aileler için sosyal yardım 
muslukları açılmıstır. Bununla ilgili olarak Aydın ilinde Kızılay, Vakıflar daresi, 
Çocuk Esirgeme Kurumu gibi kuruluslar önemli hizmetlerde bulunmustur. Bunun yanında Aydın ilinde birçok ilçede kentin ileri gelenleri tarafından kurulan hayır cemiyetleri de önemli görevler üslenmistir Bunlardan bir tanesi kentin bürokrat eslerinin meydana getirdigi Nazilli Yardım Cemiyeti’dir. Bunların içerisinde Basma Fabrikası Müdürü ve Cumhuriyet Savcısı’nın da esleri vardır. Bu cemiyet yoksullar yararına balolar ve müsamereler tertip etmistir. 1947 yılının ilk sekiz ayında 60 yoksul ögrenciye ayakkabı, elbise, gömlek ve fanila; 200 yoksul vatandasa da yakacak olarak 50’ser kilo mangal kömürü temin etmistir.(*) Kimi yoksul ailelere dogum yardımı yapmıs; fakir ögrencilere her ay verilmek üzere burs saglamıstır. Memleketlerine dönmek isteyen fakat yoksulluktan dönemeyen kisilere tren biletlerini temin etmistir. 

Pek çok hayırseverin yanında Kaymakam Feyzi Akkor da bu cemiyeti desteklemistir.166 

Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Türkiye ekonomisine yön veren ve Aydın 
ve Türkiye siyasi yasamında önemli olaylara ev sahipligi yapmıs Nazilli Basma 
Fabrikasını burada ayrıca degerlendirmek yararlı olacaktır. Cumhuriyet’in ilanıyla planlı ekonomi dönemine geçilmistir. Türkiye’yi tarım toplumu olmaktan çıkarmak isteyen Cumhuriyet’in kurucuları Tesvik-i Sanayi Kanunu’nu çıkartmıs ve sanayilesme planları yapmıslardır. ste Nazilli Basma Fabrikası, I. Sanayilesme Planı’na göre Sümerbank’ın kurmus oldugu ilk basma fabrikasıdır.167 Nazilli Basma Fabrikası 8 milyon lira sermaye ile kurulmustur. 1948 senesine gelindiginde bu sermaye miktarı 11 milyon lirayı bulmustur. Fabrikanın faaliyete geçmesinden 1948 senesine kadar 768 
adet olan tezgâh sayısında herhangi bir degisiklik olmamıstır. Ancak 1943 senesinde isçi sayısının düsmesine baglı olarak 140 tezgâhın zmir Sümerbank Halkapınar Fabrikası’na nakli düsünülmüstür. Nazilli Fabrikası çevresindeki bataklıklar kurutulup sıtma vakalarında azalma görülmesiyle birlikte fabrikaya isçi olma talebi artınca bu uygulamadan vazgeçilmistir. Fabrika’da hallaç ipligi, dokuma ve basma kısımları vardır. Fabrikaya kombina denmesinin nedeni budur. 1947 senesi sonunda fabrikanın basma kısmı yerli makinelerle takviye yapılıp üretimin artırılması planlanmıstır. Fabrika 24 saat çalıstırılmıstır. 1948 senesine gelindiginde fabrikada 3 vardiya halinde 2500 isçi çalısmaktadır. 

Fabrikanın yıllık basma üretim kapasitesi 16,5–17 milyon metredir. Savas 
yıllarında artan basma ihtiyacını karsılayabilmek için fedakârca çalısılmıs üretim 
miktarı 22 milyon metreye kadar çıkmıstır. Yine fabrika yıllık 2 milyon kilo pamuk isleme kapasitesine sahip olmustur. Baslangıçta 21 numara iplik kullanılırken, daha sonra daha kalın olan 25 numaralı iplik kullanılmaya baslanmıstır. Böylece fabrika 20 milyon metre basma için 600 bin kilodan daha fazla pamuk kullanmıstır. 




Tablo 2.10: Basma Fabrikasında Üretim 

Fabrikada II. Dünya Savası sırasında artan ihtiyaca cevap verebilmek için sadece üretime önem verilmistir. Savas sonunda kalite ön plana çıkmıstır. Basmaların desen, boya, mukavemetine (dayanıklılık) daha çok dikkat edilmistir. Bu daha çok emek ve zaman istediginden üretimde kısmi düsme olmustur. Yine fabrika savas sonrası bazı malların satısına hükümetçe izin verilmesi sonucu dısarıdan getirilen basmaya karsı rekabet edebilmek için üretim miktarından ziyade kaliteye önem vermistir. Nazilli Basma Fabrikası el dokuması için 20 numaralı, halı imalatı için 2–4 numaralı iplik imal etmistir. Bunların yıllık üretim miktarı 36.000 tondur. Yine bu fabrika, Bakırköy Sümerbank Fabrikası’na 100 ton çulaki iplik göndermistir. Fabrika’nın 1944 yılındaki günlük 40.000 metre karelik olan dokuma miktarı 1947 yılı sonu itibariyle 70.000 metre kareyi geçmistir. Fabrika, savas yıllarında baska fabrikalardan getirttigi dokumalara da 
basma isi yapmıstır. 1948 senesinden itibaren fabrika sadece kendinin büktügü iplikleri dokumaya baslamıstır. 

Zamanla isçi ücretlerindeki kazanç vergisi oranı düsürülmüs, hayat pahalılıgı 
göz önünde bulundurularak isçi ücretlerine zam yapılmıstır. Bu nedenle isçiye yıllık ödenen para 1.000.000 liradan 3.600.000 liraya çıkmıstır. sçiler, kendilerini zamanla müesseseye daha çok baglı hissetmistir. Böylece fabrikada is verimi ve kalite gittikçe artmıstır. 1947 yılına gelindiginde fabrikada isçi basına saatlik %50’lilik bir verim artısı meydana gelmistir.

Fabrikanın kuruldugu yıllarda kullanılan linyit miktarı günlük 150 ton iken 1947 
yılına gelindiginde üretim miktarı ve kalitedeki artısa ragmen aynı miktar kömür 
tüketimi olmustur. Bu da kaynakların zamanla daha rasyonel kullanıldıgını bize 
göstermektedir. I. Dünya Savası sırasında Aydın demiryolu lokomotiflerinin yakacagı kömür Gereniz Köyü’ndeki linyit ocaklarından temin edilmistir. Nazilli’de Basma Fabrikası’nın kurulması asamasında Sümerbank bu linyit yataklarının isletme imtiyazını almıstır. Ancak fabrika bu konuyla ilgili teknige sahip bulunmadıgı için bu ocaklar metruk (terkedilmis) ve atıl kalmıstır. Bu yüzden günlük ihtiyaç olan 150 tonluk kömür Soma’dan tasınmıstır. Bu durum maliyetleri artırdıgından Gereniz Köyü linyit yataklarının isletilebilmesi için fabrika Etibank’tan yardım istemistir. 

Bünyesinde çırçır ünitesi bulunan fabrika bu nedenle piyasadan ham pamuk 
almayı tercih etmis ve 1947 yılı sonu itibariyle bununla ilgili olarak bir satın alma komisyonu olusturmustur. Bu komisyon tarlaları dolasarak ürünü yerinde satın almıstır. 
Çevreden alınan bu pamuk üretim ihtiyacını karsılamadıgı için fabrika Sümerbank’ın gönderdigi preslenmis pamugu da kullanmıstır. Fabrikanın çırçır teskilatı son sistem makinelerle çalıstırılmıstır. Yıllık isleme kapasitesi 15 milyon kilo çigitli pamuktur. Fabrikada 1947 yılında 12,5 milyon kilo pamuk islenmistir. 

Pamuk ihtiyacını karsılamak için Nazilli’de Celal Egriboz’un öncülügünde 
pamuk üretme istasyonu kurulmustur. Akala cinsi pamuk ekimi bölgede baslatılmıs ve tesvik edilmistir. Sümerbank pamuk üretimini artırmak için her türlü tesvikte bulunmus ve köylüye kredi imkânı saglamıstır. Fabrika pamuk üreticisine kaput bezi ve basma yardımı yapmıstır. Devlet sulama kanalları üzerine 9 adet sifon koyarak sulama islemlerini kolaylastırmıstır.168 nceledigimiz dönemde Ege pamugunun alınmasında en büyük paya Taris ve Sümerbank sahiptir.169 

1937–1947 yılları arasında fabrikada 18 milyon kilo pamuk islenmis, yarım 
milyon tona yakın yerli linyit yakılmıs, isçiye 20 milyon lira ödenmis, 153 milyon metre basma, 6000 ton iplik üretilmistir. Bu rakamlar, II. Dünya Savası nedeniyle sanayilesme programının uygulanmasının zorluguna ragmen hamlenin durmadıgını bize göstermektedir.170 

Fabrika bünyesinde eskiyen yıpranan makinelerin tamir ve bakımının yapıldıgı 
çok büyük bir atölye ve 30 yataklı bir hastane bulunmaktadır. Her yıl eklenen binalarla burası çok büyük bir komplekse dönüsmüstür. Fabrika içindeki ilkokul, çesitli spor alanlarıyla isçi ailelerine modern bir yasam sunmustur. Fabrika, halkevi, müzik kolları, sineması, kantini ve magazalarıyla medeni ve sosyal bir kalkınma da saglamıstır. Bu fabrika sosyal, iktisadi, ticari, zirai kalkınmaya yaptıgı katkının yanında ürettigi elektrigin bir kısmını ucuz fiyata Nazilli’ye vermistir.171 Yine fabrika, kendi isçisinin saglıgını korumak için çevredeki tüm bataklıkları kurutmustur. Bu durum Nazilli’de sıtma hastalıgın önlenmesine büyük katkılar saglamıstır. “Dünya üzerindeki herhangi bir fabrika elbette o sehir üzerinde birtakım degisiklikler yapmıstır. Ama hiçbirisinin Nazilli Basma Fabrika’sının, Nazilli üzerinde yarattıgı sosyal, kültürel ve ekonomik 
degisimler kadar büyük sonuç yaratması mümkün degildir.”172 Cumhuriyet’in ilk yıllarında kalkınma hamlelerinin sembolü olan bu fabrika çok partili yasama geçiste hem muhalefetin hem de iktidar partisinin oldukça önemsedikleri bir mekân olmus ve siyasi partiler burada birer sube açmıslardır. ktidar ve muhalefet partisi üst düzey temsilcileri bu sanayi tesisini sürekli ziyaret etmislerdir. 

2.1.5. Aydın İlinde Tarım ve Hayvancılık 

Cumhuriyet’in ilanından çok partili yasama kadar geçen süreçte Türkiye 
ekonomisinde hayvancılık ve tarım oldukça önemli bir yer tutmustur. Örnegin bu süreçte hayvan sayısı üzerinden alınan vergiler bütçede önemli bir paya sahip olmus ve ulasım araçları henüz modernize edilemedigi için nakliyat hayvanlar aracılıgıyla yapılmıstır. Devlet, özellikle tasımacılıkta kullanılan hayvan varlıgını sıkı denetlemistir. 
Çünkü deve sahipleri bu dönemde hem deve âdeti üzerinden hem de tasımacılık 
nedeniyle iki kez vergilendirilmekteydi. Hayvancılık çok önemli bir vergi kaynagı 
oldugundan devlet tarafından her sene hayvan sayımları yapılmıs ve hayvancılıkla ilgili istatistikler düzenli olarak tutulmustur. Ancak II. Dünya Savası Türkiye’de her alanda oldugu gibi hayvancılıkla ilgili önemli sorunların yasanmasına neden olmustur. Tarih boyunca ç Anadolu’dan küçükbas hayvan sürüleri kıslamak için Aydın ovasına gelmistir. Uzun yıllar durgun bir seyir izleyen hayvancılık II. Dünya Savası sonrası gelisme göstermistir. Bölgede havyan varlıgı sayısında ciddi bir artıs olmustur. 
Ancak imar, tevzi ve tarla açma nedeniyle meralar hızla azalmıstır. Ciddi sorunlar çıkmadan Ziraat daresi’nin hayvan yemligi olabilecek bitkilerin ekimini tesvik etmesi gerekmistir. Yine yonca vb. bitkilerin tohumunun tedarikini söz konusu idare saglamalıydı. Ancak bu konuyla ilgili önlemler yavas alınmıstır.173 Hayvancılıgın modernize edilmemis olması kendi içinde riskler dogurmustur. 1948 senesinde Söke ve civarında yagmur olmaması nedeniyle müthis bir kuraklık yasanmıstır. Hububat ekimi yapılamamıs ve meralar kurumustur. Bu nedenle Orta Anadolu’dan kıslamak için getirilen 50–60 bin koyun tehdit altına girmistir.174 Yine aynı dönem içerisinde pek çok beldede ve köyde sıgır neslini saglayacak damızlık boga bulunamamıs, hayvan tohumlamada güçlükler yasanmıstır.175 

Köylünün bu dönemde yasadıgı en önemli sorunlardan bir tanesi hayvan 
hırsızlıkları olmustur. Hatta uzunca zaman Söke sahillerine adalardan gelen Yunan çeteleri buralardan hayvan çalmıstır. Hayvanı çalınanlar arasında Doganbey belediye baskanı da vardı. Zaman zaman hırsızlarla vatandas arasında silahlı çatısmalar çıkmıs, bu durumu vilayet makamı da dogrulamıstır.176 Yunan çetelerinin yapmıs oldugu bu havyan hırsızlıkları Hürriyet, Demokrat zmir, Anadolu gazeteleri arasında söz dalasına neden olmustur. Anadolu gazetesi olayı dogrulamakta, gerekli tedbirlerin alınmasını 
istemektedir. Ancak diger gazetelerin Söke’de herkesin silaha sarıldıgı seklindeki haberlerine karsı çıkmıs ve halk arasına bu tarz haberlerle korku salındıgını, devletin kolluk güçlerinin oldugunu ve bu güçlerin görevini yerine getirecegini belirtmistir.177 

Bölgede büyük sorunlar yaratan hayvan hırsızlıkları vatandası büyük zararlara 
ugratmıstır.178 

Hayvancılık üzerindeki vergiler II. Dünya Savası yıllarında çok fazla 
artırılmıstır. Bunun üzerine çift vergi uygulamasıyla karsı karsıya kalan deve sahipleri geçimlerini saglayamaz hale gelmistir. Kazanç karnesi olan develerden böyle çift vergi alınması Aydın’da halkın sikâyetlerine neden olmustur. Çünkü agır vergiler, dag köylerinde üretilen incir, zeytin gibi mahsulün deve sahiplerinin tasıma isini yapmak istememesi nedeniyle bahçelerde çürüme riskini ortaya çıkarmıstır.179 

Köylüyü zor durumda bırakan gelismelerden birisi de salgın sekilde ortaya çıkan 
hayvan hastalıklarıdır. 1946 yılında Aydın merkeze baglı Isıklı, Sevketiye ve İncirliova bucagına baglı Acarlar köylerinde çıkan pasteralloz hastalıgı ile Çine ilçesine baglı Dorumlar köyünde görülen sap hastalıgı buna örnek olarak verilebilir.180 Hayvan hastalıklarını önlemek için devlet tarafından ciddi ugras verilmistir. Bölgede görülen hastalıklarından 25.919 hayvan dolaylı ya da direk olarak etkilenmistir. 1946 yılı sonbaharında 590 hayvanda salgın hastalık belirtisi görülmüstür. Salgın hastalıkların önüne geçebilmek için 20.355 adet hayvan asılanmıstır. Hastalanan hayvanlardan 25.067’si kurtarılmıs, 207 hayvan ölmüstür. Bu veriler, döneminde hayvan kıran adıyla anılan salgın hastalıkların yavas yavas önüne geçilmeye baslandıgını bize göstermektedir. Çok partili yasama geçis sürecinin baslarında Aydın ilindeki hayvan sayımlarında elde edilen sonuçlar iyiye gidisin ipuçlarını vermistir.181 


Tablo 2.11: Hayvan Sayısı Hayvan Varlıgındaki Degisim 

Aydın ilinde tüm hayvan varlıgı sayısında bir artıs olmustur. Sadece büyük bas hayvan sayısında nispi gerileme söz konusudur. 

Tablo 2.12: Canlı Hayvan İhracatı Hayvan İhracatındaki Degisim 


Tablo 2.13: Kesilen Hayvan Sayısı Mezbahalarda Kesilen Hayvan Sayısındaki Degisim182 

Türkiye’de II. Dünya Savası sırasında ekmek, seker, tuz gibi temel gıda maddelerinin tedarikinde zorluk yasanmıstır. 1945 ve 1946 yıllarında Aydın mezbahalarında kesilen hayvan sayısının artması, savasın bitimiyle beraber halkın beslenme sorunlarının çözümlenmeye baslandıgının bir göstergesidir. 

1946–1950 yılları arasında Aydın vilayetinde tarım kesiminin en önemli 
sorununun sulama oldugu resmi makamlar tarafından da dile getirilmistir. Basına ulasan haberlere göre yazın dereler kurumus, su motorları da yetersiz oldugundan sebze tarlalarından tam verim alınamamıstır.183 Sulamayla ilgili yapılan yatırımlar yavas ilerlemis, Nazilli’de Bucak, Yamalak ve Azızabat mevkilerinin sulanması için baslatılan kanal çalısmaları 6 yılda bitirilememistir. Yeni kanal yapma adına eski kanal yatakları da bozulmustur. Kimi yerde yeraltı suları bol olmasına ragmen bunu çıkartacak imkânlar olusturulamamıstır.184 Sulama sorununa baglı olarak bölgede pamuk ekiminde ciddi sorunlar yasanmıstır. Yasanan sorunlar nedeniyle çiftçi borcunu ödeyememistir.185 
Tohumluk tedariki çiftçinin diger önemli sorunlarından birisidir. Tohumlukların kaliteli olmadıgı, üstelik çok pahalı oldugu görülmüstür.186 Ürününü devlete teslim eden köylü parasını zamanında alamamıstır. Köylüye yapılan ödemelerin, birtakım hesap kurnazlıklarıyla eksik yapıldıgı, bu konuyla ilgili hak arayısına giren köylülerin resmi makamlarda insan onuruna yakısmayan muameleyle karsılastıgı dönemin gazetelerinde çıkan haberler arasında yer almıstır. Demokrat zmir gazetesi özellikle üreticilerin, Aydın Tütün nhisar Heyeti’nin bu tip uygulamalarından sikâyetçi oldugunu yazmıstır.187 

1948 yılına gelinceye kadar Nazilli-Karacasu yolunda Menderes nehri üzerinde 
köprü yoktu. Yol olmadıgı için Nazilli’den Karacasu’ya Kuyucak üzerinden gidiliyordu. 
Bu nedenle tarım ürünlerinin pazarlanmasının oldukça güç oldugu görülmüstür. 
Karacasu mahsullerinin sevki için ise Arpaz yolu kullanılıyordu. Bu yol uzun, bakımsız ve çamurlu idi. Bu nedenlerden ötürü Karacasu’nun ziraat mahsulleri çürümeye terk edildigi özellikle tek parti yönetimine muhalif basın tarafından iddia edilmistir. Yol ve köprü yapımı için il idare bütçesinden Karacasu’ya pay aktarılmadıgını dönemin gazetelerinden ögreniyoruz.188 

Tarım ürünlerinden alınan vergilerin fazlalıgı önemli bir sorun olmustur. Batı 
Anadolu’da, özellikle Aydın’da, zeytin üzerinden alınan muamele vergisinden dolayı pek çok yaghane ve fabrika faaliyet alanından çekilmistir. Bu vergi ayakla yag sıkılan yerlerden dahi alınmıstır. Ayakta kalabilen kimi fabrikalar ise teknolojilerini yenileyememisler ve eski makinelerle üretim yapmaya çalısmıslardır. Bu durum üretim esnasında zeytinyagının ziyanına neden olmustur. Yine zeytin, sıkılma öncesi çok bekletildigi için yag asidi yüksek çıkmıstır.189 Gazeteler bu verginin kaldırılmasıyla mevcut fabrikaların genellikle yenilenecegi, hatırı derecede yag kaybına neden olan yaghanelerin tamamının fabrikaya çevrilecegi ve saraphane ile yag teknelerinin tarihe karısarak birer müze malı haline gelecegi konusunda sıkça yayın yapmıstır.190 

II. Dünya Savası öncesinde Aydın’da sabun imal eden isletmeler, Türkiye’nin  sabun ihtiyacının çok büyük bir kısmını karsılamıslardır.(*) 
(*) Bu isletmeler Kars’a kadar sabun göndermistir.

1940’lı yıllarda Aydın civarında 3 milyon kilo yıllık sabun üretimi varken, üretim II. Dünya Savası nedeniyle üretim 1,5 milyon kiloya kadar gerilemistir. Bunda devletin o yıllarda zeytinyagına el koyması da etkili olmustur. Savas bitmesine ragmen hükümet, söz konusu fabrikaların ve zeytinciligin inkisafı için gereken tedbirleri almakta yavas kalmıstır.191 
Zeytinyagını depolama imkânlarından yoksun olan Ege çiftçisi, tüccar ve köylüsü bölgedeki fiyat istikrasızlıklarından çok büyük zarar görmüslerdir. II. Dünya Savası bitmesine ragmen devlet zeytinyagının ihracıyla ilgili yasagı kaldırmada yavas davranmıstır. Aydınlı çiftçi hiç olmazsa pamuk çekirdegi, ayçiçegi, susam yagı gibi diger nebati yagların ihracatına izin verilmesini istemesini talep etmistir. Üretici söz konusu uygulamalardan kurtulamadıkça zeytin yetistirmek istememistir.192 

Köylü ve çiftçiler çok çalısıp üretmesine ragmen emeginin karsılıgını 
alamamıslardır. Söke’de 1949 yılına gelindiginde ortalama yıllık pamuk üretimi 10 bin tona çıkmıstır. Ancak kent ve kent halkı ekonomiye yaptıkları bu katkıya ragmen pek çok sorunla karsılasmıslardır.193 Çine, Germencik gibi yerlerde tütün, zeytin gibi ürünlerde kimi zaman bolluk yasanmıstır. Ancak bu ürünlerin pazarlanması konusunda sorunlar olmustur. Bolluk yasanan dönemlerde fiyatlar sürekli düsmüstür. Ürün pek çok yerde köylünün elinde kalmıstır. Örnegin Çine’de 1948 yılı tarım sezonunda üreticinin elinde 4000 balya tütün kalmıstır. Bu sıkça tekrarlanan bir tablo olmustur.194 Bazen de mahsulün kıt oldugu dönemlerde ülke, tarım ürünlerini depolama alt yapısına sahip olmadıgı için mahsul tedarikinde ciddi sorunlarla karsılasmıstır. Ülkede bolluk da kıtlık 
da dert olmustur. Özellikle hububat mahsulünün azlıgı kıtlık tehlikesi dogurmustur. 

1948 yılında Türkiye, hububat sezonunun kötü geçmesi üzerine ABD, Kanada ve 
Avustralya’dan 30.000 ton bugday satın almıstır. Durumun acilligi nedeniyle ABD hemen bugday sevkıyatına baslamıstır. Toprak Mahsulleri Ofisi genel müdürü hububat tarımının Türkiye’de iklime baglı oldugunu, ürünün bol oldugu yıllar da bile kıtlık olabilecegini çünkü Türkiye’nin bu vakte kadar hububatı saklayabilecegi silolara sahip olamadıgını, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bundan sonraki öncelikli hedefi’nin silolar insa etmek oldugunu söylemistir.195 

II. Dünya Savası sonrası Türkiye’de en önemli sorunlardan birisi köylünün 
topraksız ve arazilerin pek çogunun tapusuz olmasıydı. Buna en güzel örnek Karacasu ilçesinin durumudur. 1946 senesi itibariyle Aydın Karacasu’da gayrimenkullerin % 70’i tapusuzdur. Arazi satısları genelde tapu tescili olmadan sözlü, yada alıcı ile satıcı arasında hazırlanan bir tutanakla; bazen de noter tasdikiyle yapılmıstır. 1946’lı yıllarda kimi arazilerden kadastro dahi geçmemis tir. Arazisini tapulandırmak isteyen köylü bürokrasiden yılmıstır.196 Arazi anlasmazlıkları çogalıp ve mahkemeler bunlarla ilgili karar vermede zorlanınca, özellikle CHP kongrelerinde hükümete tapulandırma çalısmalarının hızlandırılmasıyla ilgili bir baskı gelmistir. Bu baskıyla birlikte Aydın’da araziyi tapulandırma islerine önem verilmeye baslanmıstır. Ancak tapulandırma 
islemleri gerektigi hızla tamamlanamadıgı ve insanların arazi satıslarını tapu dairesine gelerek yapma alıskanlıgı henüz saglanamadıgından bununla ilgili sorunlar yasanmaya bir süre daha devam etmistir.197 

II. Dünya Savası’nın bitimiyle tarımda kalkınma hamleleri tekrar hızlanmıstır. 
Tarım modernlestirilmeye çalısılırken, bu sektör üzerindeki agır vergi ve kısıtlamaların kaldırılmasına baslanmıstır.(*) 

Topraksız köylüye, toprak dagıtılmaya çalısılmıstır. 

Devlet, hazine arazileri içerisinde kalan delicelikleri (ıslah edilmemis zeytinlik), imar edilmesi kosuluyla köylüye dagıtmıstır. Aydın’da tarımda kalkınma hamleleri daha çok pamuk ekimi ve zeytincilikte kendini göstermistir. Tarım Bakanlıgı zeytinciligi gelistirmek için Aydın’da Zeytin Bakım ve Gelistirme İstasyonu’nu kurmustur.(**) 
(*) Zeytinden alınan muamele vergisi bu dönemde kaldırılmıstır. 
(**) Bu kurumun düzenlemis oldugu fenni budama ve asılama kursları ragbet görmüstür. 

1946 senesi sonu itibariyle Aydın ilindeki zeytincilikle ilgili istatistikler söyledir: 




Tablo 2.14: Zeytin Agacı Sayısı Zeytin Agacı Varlıgı 
Zeytincigimiz söz konusu dönemde önemli bir gelisme göstermistir. 1942 yılındaki siddetli soguklar zeytin agaçlarını olumsuz etkilemistir. Bunun zararlarının atlatılmasında bu kursların faydası görülmüstür. 

Tablo 2.15: Dagıtılan Delicelik Miktarı 

Tabloda II. Dünya Savası’nın bitimiyle Aydın ilinde halka dagıtılan deliceliklerin 
yüzölçümü açısından 3 kat arttıgı açıkça görülebilir. Kendisine imar edilmek üzere delicelik dagıtılan kisi sayısı ise neredeyse 6 kat artmıstır. 



Tablo 2.16: Zeytin Üretimi 1946 Yılında Aydın lindeki Zeytin Üretimi 

1946 yılı toplam zeytin üretiminin 12.134.630 kilosunun yagı sıkılmıstır. Geri 
kalan ise salamura olarak degerlendirilmistir. Aydın’da prina maddesi Kusadası’na gönderilmekteydi. 1946 yılında Aydın’da bir prina isletmesi açılmıstır. Aynı zamanda Umurlu’da vakıflara ait zeytin isleme fabrikasına prina makinelerinin konulmasına karar verilmistir. Ortaklar’da ise özel sahsa ait bir prina fabrikasının açılmak üzere oldugu dönemin basınına yansıyan haberlerden birisi olmustur. Prina fabrikasının makineleri 1947 yılının baslarında Avrupa ülkelerine ısmarlanmıstır.198 




Tablo 2.17: Zeytinyagı Fabrikaları 


Tablo 2.17: Yaghaneler 



Tablo 2.18: Sarap kınalar 

Batı Anadolu’da Antik Çaglardan beri zeytinyagı önemli bir tarımsal 
mamul olmustur. Çok partili yasama geçis sürecinde ise Türkiye’nin ihraç ettigi 
mamuller arasında zeytinyagı oldukça önemli bir paya sahipti. II. Dünya Savası 
nedeniyle zeytincilik sektöründe önemli sorunlar yasanmıstı. Bu durum, halkın 
geçim sıkıntısına düsmesine neden olmustur. Demokrat Parti, Aydın’daki 
propaganda çalısmalarında zeytincilikte yasanan sorunları sürekli dile getirmistir. 
Bu pratik propaganda çalısması halk nezdinde oldukça etkili olmustur. Çünkü zeytin Aydın ili köylerinde yasamın ta kendisiydi. Öyle ki çocugunu evlendirmek ya da sünnet ettirmek isteyen çiftçi zeytin hasadını beklemekteydi. 


Tablo 2.19: Zeytinyagı Üretimi 
Yaghaneler ve sarap kınalar genelde teknelerde ayakla yag sıkılan yerlerdir. 
Buna ragmen fabrikalarda sıkılan yag miktarı ile yaghane ve sarap kınalarda sıkılan yag miktarı arasında derin bir fark görülmemistir. 


Tablo 2.20: Sabun Üreten İşletmeler 


Tablo 2.21: Zeytin Agacı Sayısı 

II. Dünya Savası sonrasında her geçen sene Aydın’da zeytin agacı sayısında bir 
artıs gözlenmistir. 1946’da 5.490.374 olan agaç sayısı, 1949’da 5.579.350’ye ulasmıstır. 




Tablo 2.22: 1949 Yılında İlçeler Göre Zeytin Agacı Sayısı 
İlçe Adı 200 



BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

162 Anadolu, 28 Ocak 1948. 
163 Anadolu, 20 Agustos 1948. 
164 Anadolu, 16 Temmuz 1948. 
165 Anadolu, 3 Ekim 1947. 
(*) Söz konusu dönemde, evlerde ısınma aracı olarak soba degil, mangal kullanılmaktadır. Mangal kömürü ısınmak için kullanılmasına ragmen kıs aylarında pek çok zehirlenme olayı meydana gelmistir. 
166 Anadolu, 17 Agustos 1947. 
167 Günes G. (2006), Atatürk ve Aydın, s.53. 
168 Bazen bundan aradaki komisyoncuların yararlanması gibi yanlıs sonuçlar da ortaya çıkmıstır. 
169 Söz konusu dönemde, kimi zaman Sümerbank’ın digerler alıcılarla birleserek pamuk alımında tröst olusturdugu iddiası olmustur. 
170 Anadolu, 19 Ocak 1948. 
171 Fabrikayı kuran Ruslar buraya 2500 kilovatlık iki tane elektrik motoru monte etmislerdir. 1943 yılına gelindiginde yıpranan bu makineler yedek parça yoklugundan islemez hale gelmistir. Bu yıllarda Rusya- Türkiye iliskileri bozuldugundan Rusya’dan teknik yardım alınamamıstır. Bunun üzerine İsviçre 
firmalarından yeni makineler temin edilmistir. Eski makinelerin tamiri konusunda bu firmalar yardımcı olmamıstır. Türk teknikerler uzun çabalardan sonra makinenin birini tekrar çalıstırmaya muvaffak olmustur(Anadolu, 19 Ocak 1948). 
172 Günes G. (2004) Atatürk’ün Nazilli Seyahatleri ve Seyahatlerin Yarattıgı Sonuçlar, s.128. 
173 Anadolu, 18 Subat 1947. 
174 Anadolu, 28 Kasım 1948. 
175 Anadolu, 7 Subat 1947.
176 Anadolu, 21 Kasım 1948. 
177 Anadolu, 28 Kasım 1948. 
178 Demokrat İzmir, 27 Kasım 1948. 
179 BCA, 490.01/233.498.2. 
180 Demokrat İzmir, 5 Mayıs 1946. 
182 Anadolu, 18 Subat 1947. 
183 Demokrat İzmir, 5 Mayıs 1946. 
184 Demokrat İzmir, 23 Mayıs 1947. 
185 Demokrat İzmir, 17 Nisan 1946. 
186 Demokrat İzmir, 24 Mayıs 1946. 
187 Demokrat İzmir, 1 Mart 1947. 
188 Demokrat İzmir, 5 Ocak 1948. 
189 Anadolu, 4 Mart 1947. 
190 Anadolu, 9 Subat 1947. 
191 Anadolu, 4 Mart 1947. 
192 Anadolu, 24 Ekim 1947. 
193 Demokrat İzmir, 7 Aralık 1949. 
194 Anadolu, 19 Mart 1948. 
195 Anadolu, 1 Mayıs 1948. 
196 BCA, 490.1/233.918.2. 
197 Anadolu, 25 Eylül 1948. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin tapusuz araziye sahip köylülerin kredi islemlerini zorlastırması sonucunda arazisini tapulandıran köylü sayısında büyük artıs olmustur. 
      Bu süreçte arazi anlasmazlıkları oldugu için konuyla ilgili mahkeme sayılarında bir artıs olmustur (Anadolu, 16 Ocak 1949). 
198 Anadolu, 9 Şubat 1947. 
199 Anadolu, 4 Mart 1947. 
200 Anadolu, 3 Ekim 1949. 

8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 6

1946-1950 YILLARI ARASINDA AYDIN’DA SİYASAL YAŞAM BÖLÜM 6



II. BÖLÜM: ÇOK PARTİLİ YAŞAMA GEÇİŞ SÜRECİNDE AYDIN İLİNDE SOSYO-EKONOMİK YAŞAM VE SİYASET 

2.1. ÇOK PARTİLİ YAŞAMA GEÇİŞ SÜRECİNDE AYDIN  İLİNİN SOSYAL ve EKONOMİK YAPISI 

2.1.1. Aydın İlinin Konumu 

Aydın ili yaklasık olarak 37 derece 48. dakika ve 37 derece 52 dakika kuzey 
enlemleri; 27 derece 46 dakika ve 27 derece 54 dakika dogu boylarımın kesistigi yerde, Ege Bölgesi’nin Batı Anadolu Bölümü’nde, Büyük Menderes Havzası’nın orta kesiminde yer almaktadır.114 Aydın söz konusu konumundan dolayı tarihte pek çok uygarlıga besiklik etmis bir ildir. 

II. Dünya Savası sırasında Türkiye’de sosyal ve ekonomik sartlar ciddi biçimde 
agırlasmıstır. Kitleleri rahatsız eden ve mevcut iktidardan uzaklastıran bu durum, II. Dünya Savası’nın bitmesiyle iyilesmeye yüz tutmus ve bütün parametrelerde hızlı bir iyilesme görülmüstür. Ancak II. Dünya Savası yıllarında yasanan sıkıntıların derinligi, bu savastan hemen sonra çok partili yasama geçilmis olması halkın yeni kurulan partilere ümit baglamasına neden olmustur. 1950 seçimlerinde ülkemizde iktidar degisikligi yasanmıstır. O dönemin Aydınlı yazarlarından Samim Kocagöz, su tespitte bulunmustur: “CHP, güzel isler yapmaya baslamıstır. Ancak bu saatten sonra asla oy alamayacaktır.”115 

2.1.2. Aydın İlinin Nüfusu ve Seçmen Durumu 




Tablo 2.1: Aydın Nüfusu Aydın İl Nüfusu116 


II. Dünya Savası Türkiye nüfus artısını durma noktasına getirmistir. Bu durum 
Aydın ili içinde geçerlidir. Aydın Merkez lçe’nin 1940 yılında nüfusu 17.732’dir. 1945 
geldigimizde nüfusu, 772 artarak 18.504 olmustur. Bu, %08,5’lik bir atıs oranıdır. İl 
genel nüfusu 1940 yılında 281.784 iken 1945’e geldigimizde 294.407’ye çıkmıstır. 
Nüfus artıs oranı ise %0.87’dir.117 

II. Dünya Savası’nın bitmesiyle yasanan sıkıntılar yavas bir sekilde ortadan kalkmıstır. Her alanda yasanan nispi iyilesme Aydın ilinin 
nüfusunu olumlu etkilemistir. Aydın ilinde ölümler azalmıs, dogum, evlenme gibi 
olaylar artmıstır. Yine baska illerden Aydın’a yapılan nüfus nakillerinin yüksekligi 
Aydın ilinin göç aldıgının ispatıdır. 




Tablo 2.2: Dogum ve Ölüm Oranı AYDIN Merkez İlçe118 

1945 yılından itibaren Aydın ilinde artıs gösteren evlilik oranları sürekli artıs göstererek 1947 senesinde daha önceki yıllara göre rekor seviyeye ulasmıstır.119 Bunda ekonomik sorunların çözülmeye baslanması ve II. Dünya Savası nedeniyle askere alınan gençlerin terhis olarak memleketlerine dönmesi etkili olmustur. 




Tablo 2.3: Nüfusun Niteligi Aydın’da Nüfusun Niteligi ve Hareketi120 

1948 yılının daha ilk altı ayında Aydın Nüfus Müdürlügü’ne yapılan yeni kayıt 
sayısı, dogum gibi parametrelerde bir önceki yılın toplamına yaklasılmıstır.121 Bu iyiye gidis sürekli bir sekilde devam etmistir. 

II. Dünya Savası öncesi Aydın nüfusunun çogu vasıfsızdır. Bu nedenle kent 
ekonomisine olumlu katkı saglamak için 1946’lı yıllarda Denizli yöresinden 
dokumacılık konusunda ustalasmıs 80 kadar aile getirilip Aydın’a yerlestirilmis tir.122 Yine günümüzde bu ailelerin devamı olan pek çok aile kentin sosyal ve ekonomik yapısında etkili olmaktadır. 

Aydın ilinde II. Dünya Savası sonrası dönemde nüfus artıs oranı yüksek 
çıkmıstır. Aydın merkez ilçede 1945 yılına geldigimizde 18.504 kisi yasamaktadır. 1950’ye gelindiginde bu nüfus 1.657 kisi aratarak 20.161 kisi olmustur. Bu %17,1’lik artıs oranıdır. Aydın ilinin 1945 yılı genel nüfusu ise 294.407 kisi iken 1950 yılında 335.663’e çıkmıstır. Nüfus artıs oranı ise %26,2’dir.123 

II. Dünya Savası sonrası’nda 

Türkiye nüfusu da artıs göstermistir. Aydın’daki nüfus artısı ise Türkiye ortalamasının biraz üzerinde gerçeklesmistir. 

1945 yılından sonra hızla artıs egilimine giren Aydın nüfusu, ildeki seçmen 
sayısının artısını saglamıstır. Dolayısıyla seçimlerde oy kullanılan sandık sayıları da artmıstır. nceledigimiz dönemde 4 yılda bir yapılan genel seçimlere katılan seçmen sayısını karsılastıracak olursak: 




Tablo 2.4: Nüfusun Niteligi 

2.1.3. Aydın’da İdari Yapı 

Devlet hizmetlerinin daha iyi görülebilmesi için zaman zaman Aydın ilinin idari 
yapısında degisiklik yapılmıstır. Çok partili yasama geçis sürecinin baslarında Aydın’a baglı 6 ilçe vardı. Bu ilçeler Aydın Merkez, Bozdogan, Çine, Karacasu, Nazilli ve Söke’dir. Çok partili yasama geçis sürecinde nüfus açısından bu ilçelerin en büyükleri sırayla Aydın Merkez, Nazilli ve Söke olmustur.125 İnceledigimiz 1946-1950 yılları arası Aydın il sınırlarının kendi içinde degistigi bir dönemdir. Örnegin 1946 yılında Koçarlı ilçe haline getirilmistir. ki yıl sonra ise merkeze baglı bir bucak olan Germencik ilçe yapılmıstır. Böylece çok partili yasama geçis sürecinin sonunda Aydın’a baglı ilçe sayısı sekize çıkmıstır. 1950 genel seçimlerinden sonra Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte Aydın ilinin sınırları içte degismeye devam ettigi gibi dısa dogruda degismistir. Örnegin Nazilli’ye baglı Kuyucak Bucagı’nın 1953 yılında ilçe haline getirilmesiyle ilin ilçe sayısı 9’a çıkmıstır.126 1957 yılında Yenipazar, 1958’de Sultanhisar ilçe yapılmıstır. zmir’e baglı Kusadası, 1957 yılında Aydın’a baglı bir ilçe 
haline getirilmistir.127 Böylece çok partili yasama geçis sürecinde ve bu sürecin 
devamında Aydın, idari yapılanma açısından çok büyük degisimler yasamıstır. 
İdare bölünme ya da yapılanma bir ilin gelismesinde önemli bir fonksiyondur. 
Örnegin Ankara’nın gelisimi baskent olusuna baglıdır. Bu her zaman aynı etkiyi 
dogurmamaktadır. Bu böyle olsaydı Koçarlı, ilçe olduktan sonra çoktan gelisip bir kent haline dönüsebilirdi. Ancak bu gerçeklesmemistir.128 Koçarlı’nın ilçe haline 
getirilmesiyle burada yasayan vatandaslar, sadece tapu, nüfus vb. islerini görmek için Aydın kent merkezine gitmekten kurtulmuslardır. 

Köylerin bucak; bucakların ilçe; ilçelerin il olmasında vatandasların bununla 
ilgili talepleri oldukça etkili olabilmektedir. Bu açıdan Aydın ilinin idare 
yapılanmasının en çok degistigi dönemin çok partili yasama geçisle birlikte görülmesi insana sasırtıcı gelmemektedir. 1946 yılı CHP İnebolu köy, Bozdogan ilçe ve Aydın il kongrelerinde İnebolu’nun belde haline getirilmesi istenmistir. İlgili istek CHP Genel Sekreterligi ve İçisleri Bakanlıgı’na geregi yapılması için bildirilmistir.129 Bu istek daha sonra yerine getirilmistir. 03.12.1948 tarihinde yapılan Cumhuriyet Halk Partisi Aydın il kongresinde Kösk’ün ilçe; Basçayır Köyü’nün buraya baglı bir belde haline getirilmesi istenmistir.130 Daha sonra Basçayır’ın belde haline getirilmesi talebi İçisleri Bakanlıgı’na yazılı olarak da iletilmistir.131 Türkiye 1950 genel seçimlerine giderken Aydın milletvekilleri Basçayır köyünü ziyaret etmisler ve bu ziyaret sırasında Basçayırlılar, köylerinin belde haline getirilme talebini vekillere de iletmislerdir.132 
1950 seçimlerine çok az bir süre kala dile getirilen Basçayırlıların bu talebi CHP iktidarı tarafından yerine getirilememistir. Aynı dönemde devlet hizmetlerden daha etkin ve hızlı yararlanmak isteyen Kuyucak halkı beldelerinin ilçe haline getirilmesi için hükümetten talepte bulunmuslardır.133 Demokrat Parti iktidarı döneminde Kuyucak ilçe haline getirilmistir. 

Çok partili yasama geçis sürecinde Aydın’da ilçe haline getirilen yerlesim 
yerlerinde önemli degisimler yasanmıstır. Germencik, ilçe olmasıyla birlikte elektrige kavusmustur. Yatırım, Germencik’in on yıllık gelisme durumuna göre yapılmıstır.(*) Germencik kent merkeziyle istasyon arasında çok büyük bir incir bahçesi vardı. Sehir buraya dogru yayılma egilimi gösterdigi için bu bahçe kamulastırılmıstır. Hazırlanan imar planına göre bu bölge iskana açılmıstır. Belediye kentin gelisme gösteren bu kısmı için de 50.000 liralık elektrik yatırımı yapmıstır. stasyona kadar getirilen suyun sehre dagıtılması için yatırımlar bu süre içerisinde devam etmistir. Germencik’in ilçe haline getirilmesiyle burada yeni ve modern mahalleler olusturulmustur. Belediye Baskanı Neset Zincirci ve Kaymakam Vekili Mustafa Gönül arasındaki isbirligi ve esgüdümün gayet iyi oldugu görülmüstür.134 Aynı zamanda bu kent siyasi partilerin ve 

Mal sahibi ile belediye arasında anlasmazlık çıkmıstır. İstimlâk bedeli daha sonra 15.000 liraya çıkartılmıstır. Bu fiyat bürokratların gözde mekânı haline gelmistir. 1950 genel seçimlerine yaklasık 1 yıl kala Ortaklar, Germencik’e baglı bir belde haline getirilmistir. lgili kararname çıktıktan hemen sonra burada belediye teskilatı kurmak için gerekli çalısmalara baslanmıstır.135 
Buranın belde haline getirilmesi bu çevredeki kalkınma hamlelerini ateslemistir. 
Özellikle egitim kalkınmasına büyük önem verilmistir. Germencik kaymakamlıgı 
öncülügünde Moralı, Üzümlü, Uzunkum köylerine ait ortak bir okul ile buna baglı 
ögretmen lojmanının açılısı yapılmıstır. Bu hizmetlere köylüler de katkı saglamıstır. Naipli, Moralı köylerinde de okul binaları, camiler ve ögretmen lojmanlarının yakında açılacagı dönemin basınına yansıyan gelismelerdir.136 

Ulasım ve ticaret yollarının uzagında kalması nedeniyle Koçarlı’nın ilçe haline 
getirilmesi, gelisimine çok büyük etki yapmamıstır. Ancak bir takım olumlu 
gelismelerin oldugu da yadsınamaz. Koçarlı’nın ilçe olmasıyla birlikte 3 yıl içerisinde ortaya çıkan gelismeler söyledir: 


1-Nüfusu 1800’den 3000 bine çıkmıstır. 
2–450 olan hane sayısı 600’e ulasmıstır. 
3-Arsa bedellerinin metrekare fiyatı ortalama 1 lira iken 5–6 liraya yükselmistir. 
4-Koçarlı ilçe olmadan önce 20.000 liralık bütçeye sahipken 1949’a geldigimizde bu bütçe belediyenin sarfı nazarında 70.000 liraya çıkmıstır. 
5- lçenin elektrik sorununun halledilmesi için 300.000 liralık yatırım yapılmıstır.1950 senesinde Koçarlı’nın elektrige kavusması beklenmektedir. 
6-Saf içme suyu kaynaklarına sahip Koçarlı’da artan nüfusa karsın su kaynaklarının daha rasyonel kullanılabilmesi için yatırımlar yapılmıstır. 
7-Koçarlı’da yapılan yatırımlar sonucunda Koçarlı pamugu, Liverpol pamuk borsasında bir nama sahip olmustur. Pamuk Satıs Kooperatifi öncülügünde yaptırılan üç sulama tesisiyle 1500 dönüm tarlanın sulanması saglanmıstır. Böylece pamuk üretim miktarı 1,5 kat artmıstır. Çigitli pamuk üretimi 3,5 milyon kiloya yaklasmıstır. 
8-Koçarlı’da zeytin ve pamuk isleyen bir fabrika varken, özel sahıslarca açılan iki fabrikayla bu sayı üçe çıkmıstır. da mal sahibini razı etmemistir. Durumun mahkemeye intikalini istemeyen belediye 20.500 liraya mal sahibinin rızasıyla bölgeyi istimlâk etmistir. 
9-Koçarlı’nın kalkınmasına olumlu katkı yapması amacıyla kentin bürokratları 
tarafından Koçarlı Hayırlar Dernegi kurulmustur. Bu dernegin yaptıgı çalısmalar 
sonucunda Koçarlı’da açılacak bir ortaokul binasının temelleri atılmıstır. 
10-Koçarlı, merkezi hükümetten Koçarlı- ncirliova arasındaki yolun ıslah edilmesi, Menderes üzerinde yer alan yangın gibi degisik nedenlerle sürekli yıkılan ahsap köprünün betonarme olarak yapılması ve Çakırbeyli üzerinden giden Koçarlı-Çine yolunun ıslah edilmesini istemistir. Ulasım sorunlarının çözülmesi kente önemli katkı saglayacaktır. 
11-Koçarlı’nın ilçe olması buradaki vatandaslar için yeterli gelmemistir. lçeye baglı Çesme, Cincin gibi köylerin de belde haline getirilmesi istenmistir.137 
Çok partili yasama geçis sürecinde Aydın idare yapısında çok önemli 
degisiklikler olmus ve bu süreç Aydın’da devlet hizmetlerinin yürütülmesine olumlu saglamıstır.

2.1.4. Aydın ili Ekonomisi 

II. Dünya Savası sırasında Türk devlet yöneticileri Türkiye’yi ne pahasına olursa 
olsun savas dısında tutmaya çalısmıslardır. Onlar, Osmanlı Devleti’nin yıkılıp, Anadolu topraklarının isgaline yol açan I. Dünya Savası trajedisinin tekrarına izin vermemislerdir. Ancak II. Dünya Savası’nın büyük riski ve Türkiye’yi de içine alabilme ihtimali Türkiye’yi seferberlik durumuna geçirmistir. Bu yüzden bozulan iktisadi dengeler Türkiye’nin ekonomi politikasının sertlesmesine neden olmustur. Savas içerisinde çıkartılan kanunlar, olaganüstü sartlar nedeniyle sosyal yapıyı ve iktisadi yasamı ciddi bir biçimde sarsmıstır.138 

II. Dünya Savası nedeniyle Türkiye’de vergi oranlarında asırı bir artıs olmustur. 
Varlık ve Toprak Mahsulleri vergisi bu dönemde ihdas edilmistir. Kimin ne kadar vergi ödeyecegi, kurulan komisyonların yada bu konuyla görevlendirilmis memurların takdirine bırakılmıstır. II. Dünya Savası’nın bitimiyle bu tip vergilerin bir kısmı kaldırılmıstır. Ancak uygulamaların savasın biter bitmez sona erdigini söylemek dogru degildir. Genelde atlı olarak köylünün tarlasına gelen memur göz kararıyla oradan çıkabilecek mahsulü hesapladıktan sonra, tahakkuk edecek vergiyi hesaplayarak yükümlüye bildirmistir. Köylü hesaplanan vergiye itiraz edince çogu kez köylüye, memura hakaret muamelesi yapılmıstır. Zaman zaman köylünün ürettigi deger, hesaplanan vergi miktarının altında kalmıstır. Bunun üzerine köylü baska yerden ödünç tahıl tedarikine giderek ofise vergi borcunu ödemistir. Bu vergiyi bizatihi köylünün ofise kendisinin getirmesi gerekmistir. Öküz arabalarıyla ürününü teslime gelen köylü, kimi zaman aynı gün içinde mahsulünü ofise teslim edememis, bu nedenle öküzünü aksam hana baglamıs ve böylece ayrı bir maddi külfetle karsı karsıya kalmıstır139. 

Varlık Vergisi uygulaması söz konusu döneme damgasını vurmustur. Vergisini 
ödeyemeyenler, Erzurum Askale’ye gönderilerek burada devlet adına çalıstırılmıstır. 
Devlet bu vergiden amaçlanan tahsilâtı yapamamıs ve bu vergi uygulaması pek çok olumsuz sonuç dogurmustur. Vergi 15 Mart 1945 tarihinde yürürlükten kaldırılmıs, kalan vergi borçları da silinmistir.140 O günkü Varlık Vergisi yükümlüsü Aydınlı ailenin bir bireyi, bu vergi hesaplanırken adaletli davranılmadıgını söylemistir. Ancak bu verginin uygulanısı sırasında Aydın’da, İstanbul’a göre çok daha az sorun yasandıgını; çünkü stanbul’da bulunan azınlıkların savas nedeniyle büyük sermaye edindiklerini, bu nedenle bunlara büyük vergi yükü düstügünü belirtmistir.141 

Kırsal kesimde yasayanlar için II. Dünya Savası’nın sosyal ve ekonomik 
kosulları daha agır sonuçlar dogurmustur. Köy Kanunu geregince köy hizmetleri için ihtiyar heyetlerince takdir edilen salmalar, matrahsız oldugundan köylüye çok agır gelmistir. Özellikle kendisi baska yerde oturup o köyde gayrimenkulu bulunanlar için, konulan salmalarda hiçbir fark gözetilmemistir. Salmalarda adalet ilkesi yerine esitlik ilkesinin uygulanısı nedeniyle büyük toprak sahibi çiftçilerle aynı miktar salma ödeyen fakir köylü çok büyük zararlar görmüstür. lgili kanununda vergide adalet ilkesine uygun düzenleme yapılması istenmistir. II. Dünya Savası yıllarında köy esnafları için uygulanan kazanç vergileri çok nispetsiz ve agır olmustur. 

1939 yılına gelindiginde Çine Akçaova bucagında 50’den fazla dokuma tezgâhı 
bulunuyordu. Karacasu halkının %90’ı dokumacılık yaparak geçimini saglamakta, yine bu ilçeye baglı köylerde yüzlerce kisi dokumacılıkla ugrasmaktaydı. statistiklere göre Aydın merkez ilçede de dokumacılık yapan aile sayısı oldukça fazla idi. Bu aileler, II. 

Dünya Savası’nın olumsuz sonucu olarak ortaya çıkan buhranlı günlerde dokuyacak iplik bulamamıslardır. Kimi aileler, karaborsadan kendilerini zorlayarak iplik temin edebilmistir. Ancak yüzlerce aile geçim sıkıntısı içine düsmüstür. Orman Kanunu da çok sert idi. Bu yüzden piyasada sık sık kereste, mangal kömürü sıkıntısı yasanmıstır.142 
Devlet savas sırasında temel tarım ürünlerine el koymus ve kimi temel gereksinimlerin ticaretini yasaklamıstır. Bu yüzden inhisar (istif ve tekelcilik), hayat pahallılıgı ve karaborsa en önemli sorun olmustur. Tek parti yönetimi savas bitiminde ise mevcut sert ekonomik önlemlerden birdenbire vazgeçememistir. II. Dünya Savası’nın bitimini takip eden günlerde halk bir süre daha, temel ihtiyaç maddelerini tedarik etmede zorluk çekmistir. Örnegin ekmegin bir süre daha karneyle dagıtılmasına devam edilmistir. 
nsanlar kimi zaman elindeki karneye ragmen ekmek bulmakta zorlanmıstır.143 Diger temel ihtiyaç maddeleri için de sıkıntı çekilmistir. Örnegin iki hafta boyunca Kuyucak’ta kibrit bulanamamıstır. O günlerde gazeteler Tekel İdaresi’nin dikkatini bu konuya çekmek için günlerce yayın yapmıstır.144 Akaryakıt ticareti serbest bırakıldıgı halde uzun süre Nazilli’de gazyagı sıkıntısı çekilmis ve bu mamul karaborsada satılmıstır.145 Aynı sekilde Sultanhisar ve köylerine 2 ay boyunca gazyagı ulasmamıstır. 

Gazyagı karaborsada satılmıstır. Kentin ileri gelenleri 150–200 kurusa karaborsadan gazyagı temin edebilmistir. Kaput bezi ve Sümerbank manifatura malzemeleri bucaga gelmemistir. Vatandas giyim ve giyim malzemesi tedarikinde güçlük çekmistir.146 Nazilli’de dokuma fabrikası oldugu halde Aydın iline baglı ilçe ve köylerde uzun süre piyasada kefen bezi bulunamamıstır.147 Sert geçen kısa ragmen tüm Türkiye’de oldugu gibi zaman zaman Aydın’da da odun ve kömür sıkıntısı bas göstermistir.148 Alınan sert ekonomik önlemler, bazı yolsuzluk ve kanunsuzlukları da beraberinde getirmistir. Aydın’da Milli Koruma Kanunu’na muhalefet, ihtikâr ve karaborsacılık iddiasıyla onlarca dava açılmıstır. Bunlardan en önemlisi Nazilli Basma Fabrikası Müdürü, Fabrika Ticaret Sefi ve Muhasebe Memuru’nun Milli Koruma Kanunu’na muhalefetten tutuklanması idi. Mahkemede savcılık tarafından bu kisilerin, Nazilli’de brahim Yavasoglu adlı manifaturacıya yüksek fiyatla kumas sattıkları iddia edilmistir.149 Mahkeme heyeti sanıkların her birisini 200 lira kefaletle tutuksuz olarak 
yargılanmalarına karar vermistir.150 Görülen davada sanıkların açık menfaat temin etmedigi, sadece fabrika malını fabrika isletmesini düsünerek açık artırma usulüyle sattıklarını, böylelikle ihtikâr yaptıkları, bu nedenle Milli Koruma Kanunu’na muhalefet ettikleri karara baglanmıstır.151 

Tek parti yönetimi, II. Dünya Savası boyunca uygulamıs oldugu sıkı ekonomik 
politikaları savas bitimiyle yumusatmaya baslamıstır. Bunun sonucunda piyasalar rahatlatmıs, karaborsacılık ve inhisarcılık zamanla gücünü yitirmistir. Türk halkının pek alısık olmadıgı bir biçimde çarsıda, pazarda kimi zaman fiyatlar düsmüstür.152 Özellikle zahire fiyatlarının düsmesi halkı sevindirmistir.153 Çok partili yasama geçme sürecinde Aydın ilinde ekonomik faaliyetlerde bir iyilesme yasanmıstır. Karacasu dokumacıları kendilerine verilen iplik miktarının az olmasından sikâyetçi olmakla beraber bilânçolarıyla düzelen bir ekonominin isaretlerini vermislerdir.154 
Aydın’da 2007 yılında da faal olan Sahnalı linyit ocagının 1946’lı yıllarda 
fizibilite çalısması yapılmıs ve yılda 3–4 bin ton kömür çıkartılabilecek ölçekte rezerve sahip oldugu hesaplanmıstır. lde madencigin gelistirilmesi için hükümet, bu konuyla ilgili tesvik kararı almıstır.155 




Tablo 2.5: Madencilik/Linyit 

Oduna dayalı ısıtma biçimi görülen Aydın’da özellikle linyit üretimi ve tüketimi 
bölgedeki orman yataklarını yok olmaktan kurtarmıstır. 1949 senesi itibariyle Aydın’da imtiyazlı 3 linyit, 2 zımpara tası ocagı vardır. lde altın, gümüs, bakır, kursun, simli kursun, çinko, krom, antumuan, arsenik, traminet, amyant, bizmut, magnezyum, karbonat, gibi madenlerin de aranması için gerekli Türk hükümeti tarafından ruhsatlar verilmistir. lgili bakanlıklar, her türlü madenciligin memlekette gelisebilmesi için bürokratik islemleri azaltmıstır.156 


Tablo 2.6: Maden İsleme Ruhsat Sayısı 

Aydın İlinde Maden İsletme ve Çıkarma İçin Verilen Ruhsatname Sayısı157 
Milli Aydın, Ziraat ve Osmanlı Bankalarının dısında bankacılık sektöründe 
gelisimin bir göstergesi olarak 1949 yılında İs Bankası’nın Aydın’da bir subesinin 
açılması planlanmıstır. Banka hizmet binası yapımına bu dönemde baslanmıstır.158 
Söke’de eski yıllardan beri İngilizlere ait bir meyan kökü fabrikası vardı. Fabrikada XX. yüzyılın ilk çeyregindeki kadar bir verimlilik yasanmasa da bu isletme bölgeye ekonomik bir canlılık kazandırmaya yetiyordu.159 Aydın ilinde üretilen pamuk, Nazilli Basma Fabrikası sayesinde yerinde degerlendirilebilmiş tir. Bu nedenle tarım ürünlerinin ihracatıyla ilgili uygulamalar Nazilli Pamuk Satıs Kooperatifi’ni, İzmir Kooperatifi’nden ayrılma noktasına getirmistir. Pamugu yerinde degerlendirilen Nazillili üreticiler, İzmir Kooperatifi’nin sadece sırtlarına yük oldugunu düsünmüslerdir.160 

Asagıda verilecek döküm, Aydın ilindeki isyeri adedindeki artısı ortaya 
koymaktadır. Ancak toptan is yapan ticarethanelerin azlıgı savas sonrası ekonomide kıpırdanmaya ragmen Aydın ilinde ticari yasamın henüz tam canlanamadıgını bize göstermektedir. 




Tablo 2.7: Aydın Merkez İlçe İsyeri Sayısı 

Tablo 2.8: Aydın İl Geneli İsyeri Sayısı 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

114 Ugur, A. (2003) Aydın Sehir Cografyası, s.5. 
115 Demokrat İzmir, 28 Haziran 1949. 
116 Yurt Ansiklopedisi, II. Cilt, Aydın Maddesi, s. 977-978. Bkz. Aydın 1967 Yıllıgı, s.69-75. 
117 DİE (TÜİK), Genel Nüfus Sayımı Sonuçları (1945). 
118 Anadolu, 27 Ocak 1947. 
119 Anadolu, 21 Ocak 1948 
120 Anadolu, 28 Ocak 1948 
121 Anadolu, 23 Temmuz 1948. 
122 Ugur, A. agt., s.83 Bu ailelerin kent ekonomisine katkıları muhakkaktır. Bu aileler daha sonra Aydın’ın en zengin ailelerini olusturmustur. Bunlardan bir tanesi Sahinler ailesiydi. 
123 DİE (TÜİK) Genel Nüfus Sayımı Sonuçları (1950). 
124 Anadolu, 8 Mayıs 1950. 
125 Aydın İl Yıllıgı 1967, s.70-71. 
126 Aydın İstatistigi (2001), İçisleri Bakanlıgı Mahalli İdareler Müdürlügü. 
127 Aydın l Yıllıgı 1967, s.35-49. 
128 Abdullah Ugur, agt., s.168. 
129 BCA, 490.01/233.918.2. 
130 CHP Aydın İl Kongresi (03.12.1948), 1948 CHP Basımevi, Aydın s:6. 
131 Anadolu, 7 Mayıs 1948. Basçayır köyü 300 hanelidir. 1000 nüfusu vardır. Bu köyün çevresinde 12 köyün de kurulacak bu beldeye baglanması istenmistir. 
132 Anadolu, 29 Eylül 1949. 
133 Anadolu, 13 Ocak 1950. Kuyucak’ta ciddi içme suyu sıkıntısı vardır. çme suyuna baglı olarak kasabada hastalıklar bas göstermektedir. Kasabaya 10 km uzaklıkta Karınca dagında bir memba suyu bulunmustur. Ankara’dan mühendis çagrılarak ilgili proje hazırlanıp ller Bankası ve hükümet nezdinde girisimde bulunulmustur. Yine kasaba elektrige kavusmak da istemektedir. Kasabaya baglı 32 köy vardır. Merkez nüfusu ise 2300’dür. Kuyucaklılar, beldelerinin ilçe haline getirilmesiyle söz konusu taleplerinin daha hızlı bir sekilde yerine getirilecegini düsünmüstür. 
(* ) Belediye, elektrik motorları için 88.000 lira harcama yapmıstır. Bu, giderlerin çogu, borçlanma yoluyla karsılanmıstır. Yedek elektrik motorları dahi satın alınmıstır. Elektrik 60 kilovat güçle sehre verilmistir. 
200 olan elektrik abonesi sayısı 300’ü bulmustur. Ancak istasyona kadar getirilen elektrik Devlet Demir Yolları tarafından masrafı karsılanmadıgı için istasyona baglanamamıstır. Bu yüzden Germencik istasyonu aksamları zifiri karanlık içinde kalmıstır. Bu durum yolcuları çok zor durumda bırakmıstır. 
Yolcular trenlere zorlukla binip inmistir. Yine istasyona elektrik verilemedigi için, bu hattın devamı olan istasyonun öte yakasındaki mahalleye de elektrik iletilememistir. Germencik elektrik projesini genç bir mühendis olan Orhan Baykent yapmıstır(Anadolu, 11 Ocak 1948). 
134 Anadolu, 11 Ocak 1948. Bahçenin istimlâk bedeli 8.000 lira olarak belirlenmistir. 
135 Anadolu, 5 Ocak 1949. 
136 Anadolu, 19 Ocak 1949. 
137 Anadolu, 7 Aralık 1949. 
138 Günes, G.(2002) Türkiye’de Savas Ekonomisi ve Toplumsal Yasama Etkileri, s.615. 
139 Özden Kadir, 1932 Bozdogan Güvendik köyü dogumlu. 
140 Lewis B. age. s.299. 
141 Göçen Mehmet,1930 Mugla Kavaklıdere dogumlu. 
142 BCA, 490.01/233.918.2. 
143 Demokrat İzmir, 6 Temmuz 1946. 
144 Demokrat İzmir, 26 Haziran 1946. 
145 Demokrat İzmir, 5 Ocak 1946. 
146 Demokrat İzmir, 6 Kasım 1947 
147 Demokrat İzmir, 23 Mayıs 1947. 
148 Anadolu, 9 Şubat 1947. 
149 Anadolu, 2 Mart 1946. 
150 Anadolu, 5 Mart 1946. 
151 Anadolu, 19 Mart 1946. 
152 Anadolu, 4 Mayıs 1947. 
153 Anadolu, 25 Mayıs 1947. 
154 Anadolu, 17 Şubat 1946. 
155 Anadolu, 1 Nisan 1947. 
156 Anadolu, 22 Nisan 1949. 
157 Anadolu, 5 Mart 1950. 
158 Demokrat İzmir, 10 Nisan 1949. 
159 Demokrat İzmir, 3 Temmuz 1949. 
160 Anadolu, 10 Mart 1946. 
161 DİE (1980), Genel Sanayi İsyerleri Sayımı. 

7 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***