Neden Terör İle Etkin Mücadele Edilemiyor?
Yazar: Ümit Özdağ
19 EKİM 2011 ÇARŞMBA
1992-1997 arasında verdiği sert ve tavizsiz mücadele ile sayıları 10 bini aşan PKK'lı teröristleri, Sivas-Ağrı-Hakkari-Osmaniye arasındaki iki Yunanistan büyüklüğünde geniş bir alanda yenerek temizleyen Türk Ordusu 2004 sonrasında neden terör ile mücadelede 1990'lı yıllarda kazandığı başarıyı kazanamıyor? Neden terör itkin mücadele edilmiyor?
Subaylar daha az mı cesur? Askerler daha mı yeteneksiz? Yoksa ordu yeni ve yanlış bir strateji mi benimsedi de ortaya böyle bir sonuç çıkıyor? Hiç birisi değil. Subaylar 1990'larda çarpışan komutanları kadar cesur. Askerler bırakın "az eğitimli falan" laflarını, 1990'lı yıllarda PKK'yı perişan eden ağabeyleri gibi aldıkları eğitim ile PKK'nın canını okuyacak kadar bu işi biliyorlar. Ordu'nun da stratejisi, eğitimi değişmedi. Üstelik kullandıkları silahlar 1990'lı yıllardan daha iyi.
Senelerce terörizm ve kontrterörizm konularında çalışan birisi olarak bende yukarıdaki soruları arkadaşlarıma, çevreme, güneydoğu Anadolu'dan gelen subaylara, polislere sorduğum zaman hep aynı cevabı alıyordum: "Hocam savaşmamıza izin verilmiyor." Bu cevap beni huzursuz etti ancak tatmin etmedi. "Kışlalara, karakollara kapandık. 1990'lı yıllarda alan hakimiyeti stratejisi ile sürekli terör örgütünün peşinde koşardık. Oysa şimdi biz bekliyoruz PKK geliyor" diyorlardı. Ben her halde abartı var diyordum.
Ancak PKK ile Başbakanlık ve MİT yetkilileri arasında 2010 yılında Oslo'da gerçekleşen görüşmelerde MİT müsteşar yardımcısı PKK'lı muhatabına "Türk Ordusu Güneydoğu Anadolu'da herhangi bir planlı operasyon yapmıyor" diyerek, söylenilenlerin doğru olduğunu, Türk Ordusu'nun PKK ile mücadele etmesine müzakere sürecinde siyasal karar ile izin verilmediğini ortaya koymuştur. Türk Ordusu, PKK'ya karşı planlı operasyon yapmamaktadır ancak PKK Türk Ordusu'na karşı planlı terör eylemlerine devam etmektedir. Afet Güneş şöyle diyor: "Ordunun şu anda yaptığı planlı bir operasyon yoktur." Demek ki terör ile mücadele edilmiyor.
Türk Ordusu'nun terörle mücadelede başarılı olduğu kanıtlanmış, alan hakimiyeti stratejisini uygulamasına izin verilmemektedir. Böylece Türk Ordusu "bitkisel savunma"ya geçmeye zorlanmıştır. Duran bir orduya sürekli vurulur. PKK'da durdurulan bir orduya vuruyor.
Yeter artık. Türk Ordusu'nun eli kolu serbest bırakılmalıdır. Türk Ordusu'nun PKK ile mücadele etmesine izin verilmelidir. " Siyaset ile müzakere, terör ile mücadele " diye eş zamanlı bir siyaset olamaz. Çünkü Oslo'da karşınıza oturanlarda PKK'lıdır, Ankara'da insanları bombalayanda PKK'lıdır. Bu politika, PKK'nın terör sürecini devam ettirirken muhatap alınmasıdır.
Bu 2009'dan buyana yapıldığı için Türkiye'nin geldiği nokta budur.
Türk Ordusu'nun alan hakimiyet sağlaması için kışlarından, karakollarından çıkması ve Kuzey Irak'a sürekli operasyonlar düzenlemesi gerekmektedir. AKP Hükümetinin artık Ordunun terör ile mücadelesinin önünde engel olmaması gerekiyor. Müzakereler durdurulmalı, müzakerenin lafı bile edilmemeli, mücadele en keskin şekilde sürdürülerek PKK müzakere için yalvarır hale getirilmelidir.
Kuzey Irak'a operasyon yapmak için ABD'nin iznine ve desteğine ihtiyaç yoktur. İran Kandil'e ABD'nin desteği ve izni ile mi operasyon yapmıştır? Tabii ki, hayır. Türkiye'nin de ihtiyacı yoktur.
Demek ki, terörle başarı mücadele mümkündür.
Bu ordu bu Mücadeleyi vermiştir.
Ancak bunun için önce bazılarının kafasının ve ruhlarının derinliklerine sinmiş olan orduya düşmanlığın sona ermesi gerekmektedir.
Subaylar daha az mı cesur? Askerler daha mı yeteneksiz? Yoksa ordu yeni ve yanlış bir strateji mi benimsedi de ortaya böyle bir sonuç çıkıyor? Hiç birisi değil. Subaylar 1990'larda çarpışan komutanları kadar cesur. Askerler bırakın "az eğitimli falan" laflarını, 1990'lı yıllarda PKK'yı perişan eden ağabeyleri gibi aldıkları eğitim ile PKK'nın canını okuyacak kadar bu işi biliyorlar. Ordu'nun da stratejisi, eğitimi değişmedi. Üstelik kullandıkları silahlar 1990'lı yıllardan daha iyi.
Senelerce terörizm ve kontrterörizm konularında çalışan birisi olarak bende yukarıdaki soruları arkadaşlarıma, çevreme, güneydoğu Anadolu'dan gelen subaylara, polislere sorduğum zaman hep aynı cevabı alıyordum: "Hocam savaşmamıza izin verilmiyor." Bu cevap beni huzursuz etti ancak tatmin etmedi. "Kışlalara, karakollara kapandık. 1990'lı yıllarda alan hakimiyeti stratejisi ile sürekli terör örgütünün peşinde koşardık. Oysa şimdi biz bekliyoruz PKK geliyor" diyorlardı. Ben her halde abartı var diyordum.
Ancak PKK ile Başbakanlık ve MİT yetkilileri arasında 2010 yılında Oslo'da gerçekleşen görüşmelerde MİT müsteşar yardımcısı PKK'lı muhatabına "Türk Ordusu Güneydoğu Anadolu'da herhangi bir planlı operasyon yapmıyor" diyerek, söylenilenlerin doğru olduğunu, Türk Ordusu'nun PKK ile mücadele etmesine müzakere sürecinde siyasal karar ile izin verilmediğini ortaya koymuştur. Türk Ordusu, PKK'ya karşı planlı operasyon yapmamaktadır ancak PKK Türk Ordusu'na karşı planlı terör eylemlerine devam etmektedir. Afet Güneş şöyle diyor: "Ordunun şu anda yaptığı planlı bir operasyon yoktur." Demek ki terör ile mücadele edilmiyor.
Türk Ordusu'nun terörle mücadelede başarılı olduğu kanıtlanmış, alan hakimiyeti stratejisini uygulamasına izin verilmemektedir. Böylece Türk Ordusu "bitkisel savunma"ya geçmeye zorlanmıştır. Duran bir orduya sürekli vurulur. PKK'da durdurulan bir orduya vuruyor.
Yeter artık. Türk Ordusu'nun eli kolu serbest bırakılmalıdır. Türk Ordusu'nun PKK ile mücadele etmesine izin verilmelidir. " Siyaset ile müzakere, terör ile mücadele " diye eş zamanlı bir siyaset olamaz. Çünkü Oslo'da karşınıza oturanlarda PKK'lıdır, Ankara'da insanları bombalayanda PKK'lıdır. Bu politika, PKK'nın terör sürecini devam ettirirken muhatap alınmasıdır.
Bu 2009'dan buyana yapıldığı için Türkiye'nin geldiği nokta budur.
Türk Ordusu'nun alan hakimiyet sağlaması için kışlarından, karakollarından çıkması ve Kuzey Irak'a sürekli operasyonlar düzenlemesi gerekmektedir. AKP Hükümetinin artık Ordunun terör ile mücadelesinin önünde engel olmaması gerekiyor. Müzakereler durdurulmalı, müzakerenin lafı bile edilmemeli, mücadele en keskin şekilde sürdürülerek PKK müzakere için yalvarır hale getirilmelidir.
Kuzey Irak'a operasyon yapmak için ABD'nin iznine ve desteğine ihtiyaç yoktur. İran Kandil'e ABD'nin desteği ve izni ile mi operasyon yapmıştır? Tabii ki, hayır. Türkiye'nin de ihtiyacı yoktur.
Demek ki, terörle başarı mücadele mümkündür.
Bu ordu bu Mücadeleyi vermiştir.
Ancak bunun için önce bazılarının kafasının ve ruhlarının derinliklerine sinmiş olan orduya düşmanlığın sona ermesi gerekmektedir.