Milletvekili etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Milletvekili etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Eylül 2018 Perşembe

ABD, PYD VE PKK YA YAPTIĞI SİLAH YARDIMI İLE MEŞRU HALE GETİRDİ


ABD, PYD VE PKK YA YAPTIĞI SİLAH YARDIMI İLE MEŞRU HALE GETİRDİ




01 Kasım 2014 Cumartesi

     
MHP Grup Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Peşmergenin Türkiye üzerinden geçirilecek olmasının Anayasal suç oludğunu söyledi. 





Siyasi Haberi - 24 Ekim 2014 Cuma - 21:18


        MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu, Özellikle Güneydoğuda, Suriye ve Irak bölgesinde Türkiyenin sıkıntıları var. Kobaniyi bahane ederek 35 ilde meydana gelen olaylarda bin 113 binanın, kan merkezlerinin ve okullarının yakılıp yıkıldığı belirlendi. 

Bin 177 araç yakıldı. 6-10 ekim arasında meydana gelen olaylarda 32 vatandaş hayatını kaybetmişti, sayı 47 ye çıktı. Basına da yansımayan olaylar var dedi.
                        
Halaçoğlu, hükümetin şantajla karşı karşıya olduğunu belirterek, 3 PKK lı öldürüldü. Ciddi çatışmalar var ama politika icabı hükümet akil insanları 
çağıran ve çözüm sürecinin provokatörlere rağmen süren bir politika takip ediyor. Provokatör dedikleri doğrudan doğruya PKK dan başka bir şey değil. 
Ayaklanma provalarının  temelinde KCK yatıyor. Bu KCK çözüm süreci çerçevesinde serbest bırakıldı. Hükümet şantajla karşı karşıya. 
Öcalanın 15 Ekime kadar süre verdiğini biliyorsunuz. 
                       
  Çözüm süreci adı altında sekreterya verecekler.  Öcalanın şartlarının iyileştirilmesinden söz ediliyor. 

Ömür boyu hapse mahkum olmuş ve 40 bin kişinin katili olan bir kişinin bu pozisyona gelmesi hükümetin yaptığı yanlış politikalarının göstergesi olarak 
önümüze çıkmıştır diye konuştu.Halaçoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

  Yapılan yanlış hareketin ortadan kaldırılması  gerekirken devam edilmesi hayret verici. Kobani meselesi  ön plana çıkarılarak yapılan ayaklanmada, 
buna karşılık olmak üzere güvenlik paketi ortaya sunuluyor. Bu paketlerde MHP nin tasvip ettiği konular ve tasvip etmediği konular var. 
İnsanların mallarını yağmalayan konularda cezaların artırılması taraftarıyız. Daha da  ağırlaştırılmalı. Caydırıcılık unsuru olacak bir cezanın ortaya getirilmesi 
lazım. Masum insanların hak ve hukukunu gözetmeden onları da gözaltına alabilecek bir hareketi kabul etmek mümkün değildir. Polis devletine gidecek bir 
Türkiyeyi kabul etmek mümkün değil. 
                        

  Hükümetin ileri demokrasi dediği bu olsa gerek. 











İnsanların mülklerine sahip olmaları en tabii hakkıdır.  Hükümet bu gibi konularda hukuku hiçe sayan bir tavır sergiliyor. Anlaşılan 12 yıl hareket ettiği paralel yapıyı cezalandırmak istiyor. Kim kanunlara aykırı davranıyorsa hukuk çerçevesinde hakkından gelmek gerekir. Polis devleti ile mücadele edemezsiniz.
                        
Adil bir hukuk sistemini muhakkak getirmeniz lazım. 
                        
Siyaseten HSYK üyelerinin nasıl seçileceği gibi birtakım yanlış politikalar içine düşmüştür. Hukuka da siyaset bulaştırılmıştır. Hukuk herkes için gerekir. 
Ülkelerin ayakta kalmasının en önemli direği siyaset üstü bir hukuk sistemi kurmaktır. Aksini yaptığınız takdirde o devleti ayakta tutamazsınız. 
Maalesef bu konuda büyük bir sıkıntı yaşanmıştır. Hükümet yanlısı ve paralel yanlısı diye alternatifli bir seçim yapılmıştır. Seçilen hakimlerimizin illaki 
tarafgir olduklarını düşünmüyorum ama siyasete alet ettiğiniz takdirde bu hakimler ne kadar adil karar verecek olursa olsun birçok kesim siyaseten karar 
verdiğine inanacaktır. Hakimler ve hukuk  adamlarımız da siyasete alet edilmesinden nasibini  alacaklardır."
        
   "Ağustos 28 de Cumhurbaşkanının yemininden itibaren yeni bir hükümet yapılanması meydana gelmiştir" diyen Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
                       
    "Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu tarihten itibaren partiler üstü bir konumda bulunması gerekirken Meclis'e hangi kanunların gelip 
gelmeyeceğine karar veren bir tavır takınıyor. Cumhurbaşkanları  Meclis'e gelmeden önce tavır takınmazlar. Bu iş Başbakana aittir. Başbakan bu konularda sessiz kalmaktadır. Son derece hatalı ve yanlış bir yönetim biçimi sergilenmektedir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında yapılan değerlendirmelerde tenakuz söz konusu. 

Bir saat önce Peşmergelerin Türkiye ye girmeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı, bir saat sonra Obama ile görüştüğünü ve Peşmergelerin Türkiye den 
geçeceğini ve  bununla ilgili olarak da Obama ya teklifte bulunduğunu söylüyor. Kobani ABD nin sınırlarında değil, Peşmergelerin Türkiye den geçmesini 
teklif ettim derken, ABD deki peşmergelerin Kobaniye geçmeleri için Obama ile bilgi alışverişi yapmış pozisyonunda olmuyor. 

 Türkiye nin sınırlarında olan bir bölgeden Obama ya nasıl teklif götürüyor? Obama mı karar veriyor buna? 

   Eğer Cumhurbaşkanının söylediğine bakacak olursak. Ama diğer taraftan Cumhurbaşkanı PYD ye yardımın PKK ya yardım olduğunu söylüyor. ABD nin de 
bölgeye silah  yardımı yapmasını tenkit ediyor. Ama diğer taraftan da Peşmergelerin geçişine teklifte bulunduğunu söylüyor. O zaman Peşmerge kime 
yardıma gidiyor?  PYD ye yardıma gidiyor. PYD ye yardım hani PKK ya yardımdı? O zaman  Cumhurbaşkanı PYD ye yardım ile PKK ya yardımı sürdürüyor. 
   Kimin ne yaptığı belli değil, hükümet burada da dış politikada da eline yüzüne bulaştırdı her şeyi. 
                       
 Bu pozisyonda Türkiye nin ne yapacağını bilmez hale geldi. Peşmergelerin Türkiye üzerinden geçmesi anayasal suçtur, anayasal suç işleniyor. 
Hükümetin böyle bir yetkisi yok. Hükümet kanunlara ve hukuka saygısızlık göstermektedir. Peşmergelerin istediğiniz zaman  listesini alın oraya siz teslim edin. Bunlar kaydı olmayan silahlarla gidiyorlar. Silahlarının hangisini orada bırakıp bozuk silahla dönüp dönmediğini bilemezsiniz. Yarın bu silahlarla PYD ve PKK Türkiye nin karşısına çıkacaktır. Burada da hükümet yanlış bir  politika izliyor. ABD yukarıdan PYD ye silah attı. Onun karşısında PYD yi meşru hale getirdi. 

   PYD meşru olursa PKK da meşru oluyor. İster istemez Türkiye Peşmergelerin geçmesine izin verdi. Irak tan sonra Suriye'de de bağımsız Kürdistan ve 
Akdeniz'e uzanan bir yapılanma var. Bunun arkası Türkiye dir. Sayın başbakan, 'İnce bir satranç oyunu oynamaktayız' dedi ama veziri, kalesi ve atı oyun 
dışında kalmış. Kaybetmeye mahkumsunuz. 

Yarın Şah-Mat derler size.

     Tezkere sırasında Suriye'de güvenli bölge oluşturulmasını istediklerini belirten Halaçoğlu, "Türkiyenin yapacağı tek bir yol kaldı, onu zamanında 
yapsalardı belki bu duruma düşmeyeceklerdi. Türkmenleri silahlandırmadılar. PKK ve PYD gibi bir örgüt değil IŞİD, öylesine rastgele bir toplanmış örgüt değil. 

Temelini Irak eski ordusunun oluşturduğu bir örgüttür. 
                        
Bunlar Katar dan ve Suudi Arabistan dan maddi destek alıyorlar. Oynanan oyun tek taraflı değil. Satranç oyunu bu bölgede çok ciddi bir şekilde oynanıyor. 
Tezkere sırasında Suriye de güvenli bölge oluşturulmasını  istemiştik. Bugün Suriye den Türkiye ye sığınmış 1 milyon 800 bin insan var. 
Birçoğunun nerede olduğu belli değil. Çözüm sürecinin bittiğini herkes biliyor, hükümet de biliyor. Olayları KCK nın organize ettiğini herkes biliyor. 
Biz MHP olarak hiçbir zaman ülkücü gençliğin sokağa çıkarılmasını kabul etmiyoruz. Genel Başkanımızın da kesin talimatı var. Sokağa çıkmak, Türkiyeyi 
parçalamak ve Türkiye de kan gövdeyi götürecek bir ortam sağlamak demektir. Devletin polisi ve askeri gücü, bu bozguncuların üstesinden gelmek zorundadır. 
Bunun için vardır onlar. Bugün Türkiye de kaç kişi Türkiyenin huzur içinde olduğunu iddia edebilir? Kaç kişi, 'Ekonomik sıkıntı içinde değilim' diyebilir. 
Her birimiz şu an 7-8 bin dolar borçluyuz. Türkiye nin borçları 580 milyar dolara ulaştı. Bu önümüzdeki yıl ödeyeceğimiz borç 150 milyar dolarlar civarındadır. 
Bunu nasıl karşılayacaksınız?" şeklinde konuştu.
                       
   "Önümüzdeki seçimlerde Türkiyeyi bu hale getiren  iktidardan Türkiyenin kurtulacağını düşünüyoruz" diyen Halaçoğlu, "Doğuda korucular enselerinden 
vurularak şehit ediliyorlar. Artık o bölgelerde asayiş kalmamıştır. Asker taş yağmuruna tutuluyor. Artık öylesine rahat hareket eder hale geldiler ki, bunu gidip orada görmek lazım. Söylediklerim, olanların yüzde sini oluşturuyor. İş yerlerinden haraç topluyorlar. 

Birçok okulda eğitim yapılamıyor. Bütün bunları göz önüne alarak diyorum ki Allah sonumuzu hayır getirsin"  ifadelerini kullandı.

   Sultan Alparslan ın mezarının yeri konusunda sorulan bir soruya ise Yusuf Halaçoğlu, Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Bey, Kültür Bakanlığı Müsteşarı idi. 
Onun döneminde birlikte Türkmenistana gittik. Ben daha önceden bununla  ilgili olarak çalışmalar yapmıştım. Mezarın yerini yüzde 99 derecesinde tespit 
etmiş durumdayım. Şimdiki Cumhurbaşkanı Başbakan iken, Alparslanın mezar yerini bulduğunu söylemişti ve türbe yapacağını söylemişti. 
                       
 Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yerde arıyoruz, henüz bulmadık demişti. Anladım ki bunu siyaseten kullanacaklardı. Gelip benden bununla ilgili herhangi 
bir şey istemediler. Türbe yapacaklarmış. Türbenin nasıl olacağına dair resim olmadığı için türbe yapamazlar. 

Bunu siyaseten kullanacaklarını düşündüğüm için söylemedim. Yerini tespit etmiş bir ilim adamına gelinir, MHP ye girdim diye ilmi sıfatımı yitirmiş 
değilim, gerekli bilgi alınır, komisyon içinde yer alır ve yapılır. Demek ki bunu siyaseten yapacaklar cevabını  verdi.

Anahtar Kelimeler:MHP,Grup,Başkan,Vekili,Kayseri,Milletvekili,Yusuf Halaçoğlu,Peşmergenin, 


DİĞER YAZILARI.,

CHP NİN YENİ GRUP BAŞKANVEKİLİ KAYSERİ DAMADI
DOĞU PERİNÇEK KAY-TV EKRANLARINDAN SESLENDİ
HER İLÇEMİZDE ŞÖLEN GİBİ KONGRE YAPACAĞIZ
CHP VE MHP ;PARALEL YAPI İLE İŞBİRLİĞİNDE
ABD, PYD VE PKK YI YAPTIĞI SİLAH YARDIMI İLE MEŞRU HALE GETİRDİ
İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI PERİNÇEK 
ANA MUHALEFET'TEN SİYAH ÇELENKLİ PROTESTO

http://www.sanalbasin.com/halacoglu-abd-pyd-ve-pkkyi-yaptigi-silah-yardimi-ile-mesru-hale-getirdi-6953069/


***



13 Kasım 2017 Pazartesi

Bekir Coşkun'un Milletvekili


Bekir Coşkun'un Milletvekili 



YENİ ŞAFAK
Salih Tuna

Ortalık zibil gibi mevzu kaynıyor; Garih cinayeti, Ergenekon muhabbeti, Arıtman rezaleti… 

Lakin hiçbiri tat vermiyor! 

Melih Gökçek'in yeniden aday olmasına ilişkin netameli konulara da, lafımızı esirgedikten sonra girmenin âlemi yok. 
“O benim cumhurbaşkanım değil…” zıpçıktılığını yeniden dillendiren Sevgili Bekir Coşkun'a da ne desek faydasız. 
Faydasız ama hepten tatsız değil. 
Sayın Cumhurbaşkanının, Canan Arıtman'ı mahkemeye vermesini, Ermeni olmayı hakaret bellemesine yormuş. 
“Yoksa niye dava açsın?..” diyor. 
Anlaşılan o ki; mevzuyu hiç çakmamış! 
Bir insanın ailesinde Ermeni olması başka şey, herhangi bir tavrını ailesinde Ermeni olmasına bağlamak başka şeydir. 
Şuncacık şeyi fehmedemedikten sonra, bu kış kıyamette ben sana ne diyiim?! 
Bir de sıkılmadan, “O benim cumhurbaşkanım değil. / Olamayacak da… / Ama benim gibi çoğunuzun da cumhurbaşkanı değil, sadece siz bunun farkında değilsiniz…” diyebiliyorsun! 
Cumhurbaşkanının, Ermenilerden “Özür diliyorum” imza kampanyasına isyan etmemesini, ailesinde Ermeni olmasına bağlayan “hanımefendiyi” mahkemeye vermesiyle, Ermeni olmayı hakaret saymak arasındaki farkı fark et de, ondan sonra konuş. 
Mevzunun bile farkında değilsin; bir de farkında olmaktan bahsediyorsun! 
Canan Arıtman'ın, Cumhurbaşkanının kökenini anne tarafından Ermenilere dayandırma gerekçesini adamakıllı bilip bilmeden atıp tutmak adamlığa sığar mı? 
Her şeyden evvel, Ahmet Kekeç kardeşimin de dediği gibi, hakaretin asıl muhatabı Ermenilerdir. 

Yani… 

Ermenilere hakaret eden Sayın Arıtman'dır. 

Sevgili Bekir Coşkun malum iddiayı, “çirkin” sıfatıyla geçiştirmek yerine, iddianın sahibi için, “O benim milletvekilim değil…” dese ya! 
Hem “çirkin iddia” sahibi, hem “gerçek laik” değil, daha ne arıyor? 
Evet, “gerçek laik” değil. 
Çünkü “Laik bir insan asla ırkçı olmaz…” diyor Prof. Fatmagül Berktay; “Bizde laiklik diye bağıranlar düpedüz ırkçılık yapıyorlar…” 
Bu durumda… 

Cumhurbaşkanının beğenmediği tutumunu, ailesinde Ermeni olmasına dayandıran zihniyetin “ırkçı” olmaklığı da herhalde tartışma dışıdır. 
Demek ki Sayın Arıtman mahut tavrıyla sadece “çirkin bir iddiayı” dillendirmiyor, “laik olmadığını” da ortaya koymuş oluyor. 

Ayrıca… 

Bekir Bey “çirkin iddia” derken neyi kastediyor acaba? 

Madem, iddia “çirkin”, Sayın Gül de, bu “çirkinliği” mahkemeye verdi işte, daha ne konuşuyor? 

Her şey biryana da, Canan Arıtman'dan bana ne, demesin sakın! 
Seçim boyunca AK Parti'ye karşı nerdeyse kurtuluş cephesi mesabesinde gördüğü CHP'nin milletvekili o; herhangi biri değil… 
İmdi, Sevgili Bekir Coşkun “çirkin iddia” sahibi Canan Hanım'a ne diyecek bakalım? 

“Benim milletvekilim değil…” diyecek mi? 
Demezse… 

Nerde Canan Arıtman adı geçse, “ Bekir Coşkun'un milletvekili ” diyeceğim, haberi olsun. 

***