Yusuf Halaçoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yusuf Halaçoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2018 Çarşamba

Peşmergenin Geçişi Anayasal Suçtur.

Peşmergenin TÜRKİYE ÜZERİNDEN Geçişi Anayasal Suçtur.,

Yusuf Halaçoğlu,
24 Ekim 2014 Cuma 18:50














Peşmergenin Geçişi Anayasal Suçtur.,

Halaçoğlu: 'Peşmergenin geçişi anayasal suçtur' MHP Grup Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Peşmergenin Türkiye üzerinden 
geçirilecek olmasının anayasal suç oludğunu söyledi. 


Halaçoğlu, düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu, “Özellikle Güneydoğu’da, Suriye ve Irak bölgesinde Türkiye’nin sıkıntıları var. Kobani’yi bahane ederek 35 ilde meydana gelen olaylarda bin 113 binanın, kan merkezlerinin ve okullarının yakılıp yıkıldığı belirlendi. Bin 177 araç yakıldı. 6-10 ekim arasında meydana gelen olaylarda 32 vatandaş hayatını kaybetmişti, sayı 47’ye çıktı. Basına da yansımayan olaylar var” dedi. Halaçoğlu, hükümetin şantajla karşı karşıya olduğunu belirterek, “3 PKK’lı öldürüldü. 

Ciddi çatışmalar var ama politika icabı hükümet akil insanları çağıran ve çözüm sürecinin provokatörlere rağmen süren bir politika takip ediyor. 

Provokatör dedikleri doğrudan doğruya PKK’dan başka bir şey değil. Ayaklanma provalarının temelinde KCK yatıyor. Bu KCK çözüm süreci çerçevesinde 
serbest bırakıldı. Hükümet şantajla karşı karşıya. Öcalan’ın 15 Ekim’e kadar süre verdiğini biliyorsunuz. Çözüm süreci adı altında sekreterya verecekler. 

Öcalan’ın şartlarının iyileştirilmesinden söz ediliyor. Ömür boyu hapse mahkum olmuş ve 40 bin kişinin katili olan bir kişinin bu pozisyona gelmesi hükümetin 
yaptığı yanlış politikalarının göstergesi olarak önümüze çıkmıştır” diye konuştu. Halaçoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Yapılan yanlış hareketin 
ortadan kaldırılması gerekirken devam edilmesi hayret verici. Kobani meselesi ön plana çıkarılarak yapılan ayaklanmada, buna karşılık olmak üzere güvenlik 
paketi ortaya sunuluyor. Bu paketlerde MHP’nin tasvip ettiği konular ve tasvip etmediği konular var. İnsanların mallarını yağmalayan konularda cezaların 
artırılması taraftarıyız. Daha da ağırlaştırılmalı. Caydırıcılık unsuru olacak bir cezanın ortaya getirilmesi lazım. Masum insanların hak ve hukukunu gözetmeden onları da gözaltına alabilecek bir hareketi kabul etmek mümkün değildir. Polis devletine gidecek bir Türkiye’yi kabul etmek mümkün değil. Hükümetin ileri demokrasi dediği bu olsa gerek. İnsanların mülklerine sahip olmaları en tabii hakkıdır. Hükümet bu gibi konularda hukuku hiçe sayan bir tavır sergiliyor. 

Anlaşılan 12 yıl hareket ettiği paralel yapıyı cezalandırmak istiyor. Kim kanunlara aykırı davranıyorsa hukuk çerçevesinde hakkından gelmek gerekir. 
Polis devleti ile mücadele edemezsiniz. Adil bir hukuk sistemini muhakkak getirmeniz lazım. Siyaseten HSYK üyelerinin nasıl seçileceği gibi birtakım 
yanlış politikalar içine düşmüştür. Hukuka da siyaset bulaştırılmıştır. Hukuk herkes için gerekir. Ülkelerin ayakta kalmasının en önemli direği siyaset 
üstü bir hukuk sistemi kurmaktır. Aksini yaptığınız takdirde o devleti ayakta tutamazsınız. Maalesef bu konuda büyük bir sıkıntı yaşanmıştır. 

Hükümet yanlısı ve paralel yanlısı diye alternatifli bir seçim yapılmıştır. Seçilen hakimlerimizin illaki tarafgir olduklarını düşünmüyorum ama siyasete alet ettiğiniz takdirde bu hakimler ne kadar adil karar verecek olursa olsun birçok kesim siyaseten karar verdiğine inanacaktır. Hakimler ve hukuk adamlarımız da siyasete alet edilmesinden nasibini alacaklardır." "Ağustos 28’de Cumhurbaşkanının yemininden itibaren yeni bir hükümet yapılanması 
meydana gelmiştir" diyen Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu tarihten itibaren partiler üstü bir  konumda bulunması gerekirken Meclis'e hangi kanunların gelip gelmeyeceğine karar veren bir tavır takınıyor. Cumhurbaşkanları Meclis'e gelmeden önce tavır takınmazlar. Bu iş Başbakana aittir. Başbakan bu konularda sessiz kalmaktadır. Son derece hatalı ve yanlış bir yönetim biçimi sergilenmektedir. 












Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında yapılan değerlendirmelerde tenakuz söz konusu. 
Bir saat önce Peşmergelerin Türkiye’ye girmeyeceğini söyleyen 
Cumhurbaşkanı, bir saat sonra Obama ile görüştüğünü ve Peşmergelerin Türkiye’den geçeceğini ve bununla ilgili olarak da Obama’ya teklifte bulunduğunu söylüyor. 

Kobani ABD’nin sınırlarında değil, ‘Peşmergelerin Türkiye’den geçmesini teklif ettim’ derken, ABD’deki peşmergelerin Kobani’ye geçmeleri için Obama ile bilgi alışverişi yapmış pozisyonunda olmuyor. Türkiye’nin sınırlarında olan bir bölgeden Obama’ya nasıl teklif götürüyor? Obama mı karar veriyor buna? Eğer Cumhurbaşkanının söylediğine bakacak olursak. Ama diğer taraftan Cumhurbaşkanı PYD’ye yardımın PKK’ya yardım olduğunu söylüyor. 
ABD’nin de bölgeye silah yardımı yapmasını tenkit ediyor. Ama diğer taraftan da Peşmergelerin geçişine teklifte bulunduğunu söylüyor. O zaman Peşmerge 
kime yardıma gidiyor? PYD’ye yardıma gidiyor. PYD’ye yardım hani PKK’ya yardımdı? O zaman Cumhurbaşkanı PYD’ye yardım ile PKK’ya yardımı sürdürüyor. 
Kimin ne yaptığı belli değil, hükümet burada da dış politikada da eline yüzüne bulaştırdı her şeyi. Bu pozisyonda Türkiye’nin ne yapacağını bilmez hale geldi. 
Peşmergelerin Türkiye üzerinden geçmesi anayasal suçtur, anayasal suç işleniyor. Hükümetin böyle bir yetkisi yok. Hükümet kanunlara ve hukuka saygısızlık göstermektedir. Peşmergelerin istediğiniz zaman listesini alın oraya siz teslim edin. Bunlar kaydı olmayan silahlarla gidiyorlar. Silahlarının hangisini orada bırakıp bozuk silahla dönüp dönmediğini bilemezsiniz. Yarın bu silahlarla PYD ve PKK Türkiye’nin karşısına çıkacaktır. Burada da hükümet yanlış bir politika izliyor. ABD yukarıdan PYD’ye silah attı. Onun karşısında PYD’yi meşru hale getirdi. PYD meşru olursa PKK da meşru oluyor. İster istemez Türkiye 
Peşmergelerin geçmesine izin verdi. Irak’tan sonra Suriye'de de bağımsız Kürdistan ve Akdeniz'e uzanan bir yapılanma var. Bunun arkası Türkiye’dir. Sayın başbakan, 'İnce bir satranç oyunu oynamaktayız' dedi ama veziri, kalesi ve atı oyun dışında kalmış. Kaybetmeye mahkumsunuz. Yarın ‘şah-mat’ derler size. Tezkere sırasında Suriye'de güvenli bölge oluşturulmasını istediklerini belirten Halaçoğlu, 



   " Türkiye’nin yapacağı tek bir yol kaldı, onu zamanında yapsalardı  belki bu duruma düşmeyeceklerdi. Türkmenleri silahlandırmadılar. PKK ve PYD gibi bir örgüt değil IŞİD, öylesine rastgele bir toplanmış örgüt değil. 
Temelini Irak eski ordusunun oluşturduğu bir örgüttür. Bunlar Katar’dan ve Suudi Arabistan’dan maddi destek alıyorlar. Oynanan oyun tek taraflı değil. 
Satranç oyunu bu bölgede çok ciddi bir şekilde oynanıyor. Tezkere sırasında Suriye’de güvenli bölge oluşturulmasını istemiştik. Bugün Suriye’den Türkiye’ye sığınmış 1 milyon 800 bin insan var. Birçoğunun nerede olduğu belli değil. Çözüm sürecinin bittiğini herkes biliyor, hükümet de biliyor. Olayları KCK’nın organize ettiğini herkes biliyor. 

Biz MHP olarak hiçbir zaman ülkücü gençliğin sokağa çıkarılmasını kabul etmiyoruz. Genel Başkanımızın da kesin talimatı var. 

Sokağa çıkmak, Türkiye’yi parçalamak ve Türkiye’de kan gövdeyi götürecek bir ortam sağlamak demektir. Devletin polisi ve askeri gücü, bu bozguncuların üstesinden gelmek zorundadır. Bunun için vardır onlar. Bugün Türkiye’de kaç kişi Türkiye’nin huzur içinde olduğunu iddia edebilir? Kaç kişi, 'Ekonomik sıkıntı içinde değilim' diyebilir. Her birimiz şu an 7-8 bin dolar borçluyuz. Türkiye’nin borçları 580 milyar dolara ulaştı. Bu önümüzdeki yıl ödeyeceğimiz borç 150 milyar dolarlar civarındadır. Bunu nasıl karşılayacaksınız?" şeklinde konuştu. 













"Önümüzdeki seçimlerde Türkiye’yi bu hale getiren iktidardan Türkiye’nin kurtulacağını düşünüyoruz" diyen Halaçoğlu, "Doğu’da korucular enselerinden vurularak şehit ediliyorlar. Artık o bölgelerde asayiş kalmamıştır. 

Asker taş yağmuruna tutuluyor. Artık öylesine rahat hareket eder hale geldiler ki, bunu gidip orada görmek lazım. Söylediklerim, olanların yüzde 50’sini 
oluşturuyor. İş yerlerinden haraç topluyorlar. Birçok okulda eğitim yapılamıyor. Bütün bunları göz önüne alarak diyorum ki Allah sonumuzu hayır getirsin" 
ifadelerini kullandı. Sultan Alparslan’ın mezarının yeri konusunda sorulan bir soruya ise Yusuf Halaçoğlu, “Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Bey, Kültür Bakanlığı Müsteşarı idi. Onun döneminde birlikte Türkmenistan’a gittik. Ben daha önceden bununla ilgili olarak çalışmalar yapmıştım. Mezarın yerini yüzde 99 derecesinde tespit etmiş durumdayım. Şimdiki Cumhurbaşkanı Başbakan iken, Alparslan’ın mezar yerini bulduğunu söylemişti ve türbe yapacağını söylemişti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ‘5 yerde arıyoruz, henüz bulmadık’ demişti. Anladım ki bunu siyaseten kullanacaklardı. Gelip benden bununla ilgili herhangi bir şey istemediler. Türbe yapacaklarmış. Türbenin nasıl olacağına dair resim olmadığı için türbe yapamazlar. Bunu siyaseten kullanacaklarını düşündüğüm için söylemedim. Yerini tespit etmiş bir ilim adamına gelinir, MHP’ye girdim diye ilmi sıfatımı yitirmiş değilim, gerekli bilgi alınır, komisyon içinde yer alır ve yapılır. Demek ki bunu siyaseten yapacaklar” cevabını verdi.


Gazete2023

http://www.gazete2023.com/siyaset/halacoglu-pesmergenin-gecisi-anayasal-suctur-h23367.html



6 Eylül 2018 Perşembe

ABD, PYD VE PKK YA YAPTIĞI SİLAH YARDIMI İLE MEŞRU HALE GETİRDİ


ABD, PYD VE PKK YA YAPTIĞI SİLAH YARDIMI İLE MEŞRU HALE GETİRDİ




01 Kasım 2014 Cumartesi

     
MHP Grup Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Peşmergenin Türkiye üzerinden geçirilecek olmasının Anayasal suç oludğunu söyledi. 





Siyasi Haberi - 24 Ekim 2014 Cuma - 21:18


        MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu, Özellikle Güneydoğuda, Suriye ve Irak bölgesinde Türkiyenin sıkıntıları var. Kobaniyi bahane ederek 35 ilde meydana gelen olaylarda bin 113 binanın, kan merkezlerinin ve okullarının yakılıp yıkıldığı belirlendi. 

Bin 177 araç yakıldı. 6-10 ekim arasında meydana gelen olaylarda 32 vatandaş hayatını kaybetmişti, sayı 47 ye çıktı. Basına da yansımayan olaylar var dedi.
                        
Halaçoğlu, hükümetin şantajla karşı karşıya olduğunu belirterek, 3 PKK lı öldürüldü. Ciddi çatışmalar var ama politika icabı hükümet akil insanları 
çağıran ve çözüm sürecinin provokatörlere rağmen süren bir politika takip ediyor. Provokatör dedikleri doğrudan doğruya PKK dan başka bir şey değil. 
Ayaklanma provalarının  temelinde KCK yatıyor. Bu KCK çözüm süreci çerçevesinde serbest bırakıldı. Hükümet şantajla karşı karşıya. 
Öcalanın 15 Ekime kadar süre verdiğini biliyorsunuz. 
                       
  Çözüm süreci adı altında sekreterya verecekler.  Öcalanın şartlarının iyileştirilmesinden söz ediliyor. 

Ömür boyu hapse mahkum olmuş ve 40 bin kişinin katili olan bir kişinin bu pozisyona gelmesi hükümetin yaptığı yanlış politikalarının göstergesi olarak 
önümüze çıkmıştır diye konuştu.Halaçoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

  Yapılan yanlış hareketin ortadan kaldırılması  gerekirken devam edilmesi hayret verici. Kobani meselesi  ön plana çıkarılarak yapılan ayaklanmada, 
buna karşılık olmak üzere güvenlik paketi ortaya sunuluyor. Bu paketlerde MHP nin tasvip ettiği konular ve tasvip etmediği konular var. 
İnsanların mallarını yağmalayan konularda cezaların artırılması taraftarıyız. Daha da  ağırlaştırılmalı. Caydırıcılık unsuru olacak bir cezanın ortaya getirilmesi 
lazım. Masum insanların hak ve hukukunu gözetmeden onları da gözaltına alabilecek bir hareketi kabul etmek mümkün değildir. Polis devletine gidecek bir 
Türkiyeyi kabul etmek mümkün değil. 
                        

  Hükümetin ileri demokrasi dediği bu olsa gerek. 











İnsanların mülklerine sahip olmaları en tabii hakkıdır.  Hükümet bu gibi konularda hukuku hiçe sayan bir tavır sergiliyor. Anlaşılan 12 yıl hareket ettiği paralel yapıyı cezalandırmak istiyor. Kim kanunlara aykırı davranıyorsa hukuk çerçevesinde hakkından gelmek gerekir. Polis devleti ile mücadele edemezsiniz.
                        
Adil bir hukuk sistemini muhakkak getirmeniz lazım. 
                        
Siyaseten HSYK üyelerinin nasıl seçileceği gibi birtakım yanlış politikalar içine düşmüştür. Hukuka da siyaset bulaştırılmıştır. Hukuk herkes için gerekir. 
Ülkelerin ayakta kalmasının en önemli direği siyaset üstü bir hukuk sistemi kurmaktır. Aksini yaptığınız takdirde o devleti ayakta tutamazsınız. 
Maalesef bu konuda büyük bir sıkıntı yaşanmıştır. Hükümet yanlısı ve paralel yanlısı diye alternatifli bir seçim yapılmıştır. Seçilen hakimlerimizin illaki 
tarafgir olduklarını düşünmüyorum ama siyasete alet ettiğiniz takdirde bu hakimler ne kadar adil karar verecek olursa olsun birçok kesim siyaseten karar 
verdiğine inanacaktır. Hakimler ve hukuk  adamlarımız da siyasete alet edilmesinden nasibini  alacaklardır."
        
   "Ağustos 28 de Cumhurbaşkanının yemininden itibaren yeni bir hükümet yapılanması meydana gelmiştir" diyen Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
                       
    "Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu tarihten itibaren partiler üstü bir konumda bulunması gerekirken Meclis'e hangi kanunların gelip 
gelmeyeceğine karar veren bir tavır takınıyor. Cumhurbaşkanları  Meclis'e gelmeden önce tavır takınmazlar. Bu iş Başbakana aittir. Başbakan bu konularda sessiz kalmaktadır. Son derece hatalı ve yanlış bir yönetim biçimi sergilenmektedir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında yapılan değerlendirmelerde tenakuz söz konusu. 

Bir saat önce Peşmergelerin Türkiye ye girmeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı, bir saat sonra Obama ile görüştüğünü ve Peşmergelerin Türkiye den 
geçeceğini ve  bununla ilgili olarak da Obama ya teklifte bulunduğunu söylüyor. Kobani ABD nin sınırlarında değil, Peşmergelerin Türkiye den geçmesini 
teklif ettim derken, ABD deki peşmergelerin Kobaniye geçmeleri için Obama ile bilgi alışverişi yapmış pozisyonunda olmuyor. 

 Türkiye nin sınırlarında olan bir bölgeden Obama ya nasıl teklif götürüyor? Obama mı karar veriyor buna? 

   Eğer Cumhurbaşkanının söylediğine bakacak olursak. Ama diğer taraftan Cumhurbaşkanı PYD ye yardımın PKK ya yardım olduğunu söylüyor. ABD nin de 
bölgeye silah  yardımı yapmasını tenkit ediyor. Ama diğer taraftan da Peşmergelerin geçişine teklifte bulunduğunu söylüyor. O zaman Peşmerge kime 
yardıma gidiyor?  PYD ye yardıma gidiyor. PYD ye yardım hani PKK ya yardımdı? O zaman  Cumhurbaşkanı PYD ye yardım ile PKK ya yardımı sürdürüyor. 
   Kimin ne yaptığı belli değil, hükümet burada da dış politikada da eline yüzüne bulaştırdı her şeyi. 
                       
 Bu pozisyonda Türkiye nin ne yapacağını bilmez hale geldi. Peşmergelerin Türkiye üzerinden geçmesi anayasal suçtur, anayasal suç işleniyor. 
Hükümetin böyle bir yetkisi yok. Hükümet kanunlara ve hukuka saygısızlık göstermektedir. Peşmergelerin istediğiniz zaman  listesini alın oraya siz teslim edin. Bunlar kaydı olmayan silahlarla gidiyorlar. Silahlarının hangisini orada bırakıp bozuk silahla dönüp dönmediğini bilemezsiniz. Yarın bu silahlarla PYD ve PKK Türkiye nin karşısına çıkacaktır. Burada da hükümet yanlış bir  politika izliyor. ABD yukarıdan PYD ye silah attı. Onun karşısında PYD yi meşru hale getirdi. 

   PYD meşru olursa PKK da meşru oluyor. İster istemez Türkiye Peşmergelerin geçmesine izin verdi. Irak tan sonra Suriye'de de bağımsız Kürdistan ve 
Akdeniz'e uzanan bir yapılanma var. Bunun arkası Türkiye dir. Sayın başbakan, 'İnce bir satranç oyunu oynamaktayız' dedi ama veziri, kalesi ve atı oyun 
dışında kalmış. Kaybetmeye mahkumsunuz. 

Yarın Şah-Mat derler size.

     Tezkere sırasında Suriye'de güvenli bölge oluşturulmasını istediklerini belirten Halaçoğlu, "Türkiyenin yapacağı tek bir yol kaldı, onu zamanında 
yapsalardı belki bu duruma düşmeyeceklerdi. Türkmenleri silahlandırmadılar. PKK ve PYD gibi bir örgüt değil IŞİD, öylesine rastgele bir toplanmış örgüt değil. 

Temelini Irak eski ordusunun oluşturduğu bir örgüttür. 
                        
Bunlar Katar dan ve Suudi Arabistan dan maddi destek alıyorlar. Oynanan oyun tek taraflı değil. Satranç oyunu bu bölgede çok ciddi bir şekilde oynanıyor. 
Tezkere sırasında Suriye de güvenli bölge oluşturulmasını  istemiştik. Bugün Suriye den Türkiye ye sığınmış 1 milyon 800 bin insan var. 
Birçoğunun nerede olduğu belli değil. Çözüm sürecinin bittiğini herkes biliyor, hükümet de biliyor. Olayları KCK nın organize ettiğini herkes biliyor. 
Biz MHP olarak hiçbir zaman ülkücü gençliğin sokağa çıkarılmasını kabul etmiyoruz. Genel Başkanımızın da kesin talimatı var. Sokağa çıkmak, Türkiyeyi 
parçalamak ve Türkiye de kan gövdeyi götürecek bir ortam sağlamak demektir. Devletin polisi ve askeri gücü, bu bozguncuların üstesinden gelmek zorundadır. 
Bunun için vardır onlar. Bugün Türkiye de kaç kişi Türkiyenin huzur içinde olduğunu iddia edebilir? Kaç kişi, 'Ekonomik sıkıntı içinde değilim' diyebilir. 
Her birimiz şu an 7-8 bin dolar borçluyuz. Türkiye nin borçları 580 milyar dolara ulaştı. Bu önümüzdeki yıl ödeyeceğimiz borç 150 milyar dolarlar civarındadır. 
Bunu nasıl karşılayacaksınız?" şeklinde konuştu.
                       
   "Önümüzdeki seçimlerde Türkiyeyi bu hale getiren  iktidardan Türkiyenin kurtulacağını düşünüyoruz" diyen Halaçoğlu, "Doğuda korucular enselerinden 
vurularak şehit ediliyorlar. Artık o bölgelerde asayiş kalmamıştır. Asker taş yağmuruna tutuluyor. Artık öylesine rahat hareket eder hale geldiler ki, bunu gidip orada görmek lazım. Söylediklerim, olanların yüzde sini oluşturuyor. İş yerlerinden haraç topluyorlar. 

Birçok okulda eğitim yapılamıyor. Bütün bunları göz önüne alarak diyorum ki Allah sonumuzu hayır getirsin"  ifadelerini kullandı.

   Sultan Alparslan ın mezarının yeri konusunda sorulan bir soruya ise Yusuf Halaçoğlu, Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Bey, Kültür Bakanlığı Müsteşarı idi. 
Onun döneminde birlikte Türkmenistana gittik. Ben daha önceden bununla  ilgili olarak çalışmalar yapmıştım. Mezarın yerini yüzde 99 derecesinde tespit 
etmiş durumdayım. Şimdiki Cumhurbaşkanı Başbakan iken, Alparslanın mezar yerini bulduğunu söylemişti ve türbe yapacağını söylemişti. 
                       
 Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yerde arıyoruz, henüz bulmadık demişti. Anladım ki bunu siyaseten kullanacaklardı. Gelip benden bununla ilgili herhangi 
bir şey istemediler. Türbe yapacaklarmış. Türbenin nasıl olacağına dair resim olmadığı için türbe yapamazlar. 

Bunu siyaseten kullanacaklarını düşündüğüm için söylemedim. Yerini tespit etmiş bir ilim adamına gelinir, MHP ye girdim diye ilmi sıfatımı yitirmiş 
değilim, gerekli bilgi alınır, komisyon içinde yer alır ve yapılır. Demek ki bunu siyaseten yapacaklar cevabını  verdi.

Anahtar Kelimeler:MHP,Grup,Başkan,Vekili,Kayseri,Milletvekili,Yusuf Halaçoğlu,Peşmergenin, 


DİĞER YAZILARI.,

CHP NİN YENİ GRUP BAŞKANVEKİLİ KAYSERİ DAMADI
DOĞU PERİNÇEK KAY-TV EKRANLARINDAN SESLENDİ
HER İLÇEMİZDE ŞÖLEN GİBİ KONGRE YAPACAĞIZ
CHP VE MHP ;PARALEL YAPI İLE İŞBİRLİĞİNDE
ABD, PYD VE PKK YI YAPTIĞI SİLAH YARDIMI İLE MEŞRU HALE GETİRDİ
İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI PERİNÇEK 
ANA MUHALEFET'TEN SİYAH ÇELENKLİ PROTESTO

http://www.sanalbasin.com/halacoglu-abd-pyd-ve-pkkyi-yaptigi-silah-yardimi-ile-mesru-hale-getirdi-6953069/


***



1 Şubat 2018 Perşembe

33. DERECE'DEN ÖTE MASONLUK SIRLARI, BÖLÜM 2

33. DERECE'DEN ÖTE MASONLUK SIRLARI, BÖLÜM 2


33. DERECE'DEN ÖTE, MASONLUK SIRLARI, KRİPTO ERMENİLER, YUSUF HALAÇOĞLU, BEHÇET CANTÜRK, SELEHATTİN DEMİRTAŞ,SEMRA BAKIR, ŞEMDİN SAKIK, SIRRI SAKIK,

APO ERMENİDİR


https://www.youtube.com/watch?v=KCrI9QLy4cE

MEHMET CANTEKİN, ERMENİ'dir. 1948, Kölük doğumludur. Büyük dedesi BEDROS, ninesi MERYEM'dir. 1995 Yılında kürtçü-bölücü HADEP Diyarbakır milletvekili adayı olmuştur.
MARUF ALTIN, ERMENİ'dir. 1953, Siirt doğumludur. Büyük dedesi OHANİS, ninesi PORİ'dir. Ama babasının kripto dönme adı HÜSEYİN, annesinin kripto dönme adı NAFİYE'dir. Böylece, diğerleri gibi, ERMENİ olduklarının gizlemişlerdir. Kürtçü-bölücü DEP İzmir, Konak ilçe teşkilâtı üyesi idi. Terörden 12 yıl hapse mahkûm olmuştur.
BEHÇET CANTÜRK, ERMENİ'dir. 1950 doğumlu, Diyarbakır, Lice nüfusuna kayıtlı Behçet Cantürk'ün annesi, HATUN DEMİRCİYAN isimli bir ERMENİ'dir. 1975 yılından itibaren, bazı kaçakçıların ve teröristlerin faaliyetlerine ortak olmuştur. 1975 yılında Türkiye Komünist Partisi'nin denetimindeki İlerici Gençlik Derneği'nin (İGD) tertiplediği Diyarbakır, Lice protesto yürüyüşünü organize etmiştir. Aynı tarihte, DDKD'yi maddî yönden kuvvetlendirmek amacıyla silah, mühimmat, uyuşturucu madde ve gümrük kaçakçılığına başlamış, 1979 yılında Bulgaristan'dan kaçak olarak PKK'ye silah getirmıştir. 1981-1983 yılları arasında, Kapalıçarşı'daki bazı ERMENİ ve SÜRYANİ kuyumcularla altın ve pırlanta kaçakçılığı yapmıştır. 1983 tarihinde Dündar Kılıç ve İsmail Hacısüleymanoğlu'nun, Kapalıçarşı'daki gayrimüslim ve Diyarbakırlılar'a, altın ve pırlanta kaçakçılığını ele geçirebilmek amacıyla baskı yapması üzerine, ASALA'nın Kapalıçarşı'ya yaptığı bombalı ve silahlı eylemi organize etmiştir. Uyuşturucu ve silah kaçakçısı Behçet Cantürk, ASALA konusunda ön plana çıkan bir isimdi. Cantürk'ün yasadışı yollardan elde ettiği paraları önce ASALA, sonra PKK'ya aktardığı, PKK'nın kaçırdığı uyuşturucuyu dünya piyasalarında pazarladığı bilinmektedir. 22 Haziran 1984 tarihinde PKK üyesi olduğu gerekçesiyle Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca tutuklandı. 1983'den 1994'e kadar Diyarbakır'daki uyuşturucu tekelini elinde tuttu. Mart 1993'de Akdeniz'de batırılan Kısmetim I gemisinde bulunan 3 ton uyuşturucuya Hüseyin Baybaşın ile ortak olduğu, PKK'ye para toplanmasında kaçakçılar ile örgüt arasında aracılık yaptığı, Nisan 1992 tarihinde İranlı Hüsno adlı şahıs ile birlikte Pakistan'dan Türkiye'ye 6 ton bazmorfin ve 5 ton esrar getirdiği bilinmektedir. Behçet Cantürk, Tansu Çiller'in Başbakan olduğu dönemde, Kürt mafyanın ve PKK'yardım eden Kürt işadamlarının (ki, çoğu zaten mafya babası idi) temizlenmesi sürecinde, 14 Ocak 1994 tarihinde, kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldı. Cantürk'ün ve şöförünün cesetleri, bir gün sonra Sapanca yakınlarında bulundu.
SEKİNE CANSIZ, ERMENİ'dir. Paris'te 9 Ocak 2013'te öldürülen üç PKK'lı kadın militandan biridir. 1956, Tunceli doğumludur. "SARA" kod adıyla bilinir ki, ERMENİ adıdır. PKK'nın kurucularındandır. Terör suçlarından Diyarbakır'da 20 yıl hapis yatmıştır. 1991'de hapisten çıkınca, akıllanmamış, tekrar PKK saflarında faaliyet göstermeye devam etmiştir. Paris'te öldürülen üç kadın militan olmasına rağmen, PKK aslında bir ERMENİ terör örğütü olduğu için, PKK bültenlerinde tek adı anılan Sekine Cansız'dı, çünkü o ERMENİ'dir. Ağlamaklı ifadelerle ve müzikle agitasyon yapılır. Zaten ERMENİ PKK'lıların en çok sevdikleri şarkıcılardan biri de ERMENİ ARAM TİGRAN'dır. Onu kullanırlar.
ZÜBEYİR AYDAR, ERMENİ'dir. 1961, Siirt doğumludur. 1991'de SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, kürtçü-bölücü DEP ile işbirliği yaparak Zübeyir Aydar'ın Leyla Zana, Hatip Dicle ile Meclis'e girmesini sağlamıştır. 1994'te DEP milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınak'ın dokunulmazlıklarının kaldırılıp, yaka paça Meclis'ten çıkarılıp, cezaevine konulmalarının ardından, Türkiye'yi terk etmiştir. Sıkı PKK'lı olan Zübeyir Aydar, 1994'te İsviçre'de sığınmacı statüsü aldıktan sonra, PKK tarafından 1995'te kurulan "Sürgündeki Kürt Parlamentosu" (PKDW, Parlamana Kurdistane Li Derveyi Welat), ve 1999'da kurulan "Kürdistan Ulusal Kongresi" (KNK, Kongra Netewiya Kurdistan) oluşumlarında yer almıştır. 2003'te Kongra-Gel başkanlığına getirilmiştir. 2009'da ABD Hazine Bakanlığı tarafından "uyuşturucu kaçakçısı" olarak ilan edildi. Haziran 2010'da Belçika'da tutuklandı, ancak üç hafta sonra serbest bırakıldı. Herhalde ERMENİ ve ajan olduğundan!..
OSMAN BAYDEMİR, ERMENİ'dir. 1971 Diyrbakır doğumludur. Annesinin dönme adı AZİZE'dir, onu da vefat ettiğinde öğrendik. Osman Baydemir meşhur ve kürtçülük-bölücülükte aktif bir belediye başkanı olmasına rağmen, hayatı ve özgeçmişi hakkında medyada fazla bilgi yoktur. O yüzden babasının adını öğrenemedik. Kimin geçmişi gizli ise, onda bir bit yeniği vardır.
Osman Baydemir, Diyarbakır Hukuk fakültesi'ni bitirmiş, bölücübaşı Artin Apo'nn avukatlığını yapmıştır. Bölücü-kürtçü İnsan Hakları Drneği Diyarbakır Şubesi üyeliği, başkanlığı ve genel başkan yardımcılığı yapmıştır. 2002'de kürtçü-bölücü DEHAP'tan milletvekili adayı olmuş, seçilememiştir. Daha sonra Kürtçü-bölücü BDP'den Diyarbakır Belediye Başkanı seçilmiş, PKK'lı terörist cenazelerine ambulans tahsis etmiş, onlarla aynı ağzı kullanmıştır. Yanı başındaki TÜRKLER'den nefret eden Osman Baydemir, yurtdışındaki ERMENİLER ile pek sıkı-fıkıdır. Osman Baydemir Eylül 2913'te, Ermenistan ERMENİLER'ini davet edip Diyarbakır'da ”Ermenistan Türkiye Yuvarlak Masa Toplantısı” düzenlemiş, "Diyarbakır'da ERMENİLER'in de hakkı var," demiş, TÜRKİYE'ye bir ERMENİ anıtı dikilmesini istemiştir. Bir tek "Bölgeyi biz ERMENİLER'e verin," demediği kalmıştır. Diyarbakır'daki Surp Giragos Ermeni Kilisesi'ni, onarmış, restore etmiş, ardından 97 yıl sonra açmış, düzenlenen piyano konserini ERMENİ piyanist RAFFİ BEDROSYAN vermiş, Diyarbakır'da fazla açık ERMENİ olmadığı için, konsere ABD'den gelen 80 kişilik ERMENİ grubu katılmıştır. Konserde Osman Baydemir'in yanısıra, milletvekili Altan Tan da bulunmuştur. Yine ERMENİSTAN'lı iş kadınları, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i makamında ziyaret edip görüşmüştür. Heyet adına görüşlerini bildiren ERMENİ İş Kadınları Konseyi Başkanı LİLİT AVESTİYAN, Ermenistan ve TÜRKİYE arasında diplomatik ilişki olmadığı için ERMENİ-KÜRT işbirliği projesini gerçekleştirdiklerini söyleyerek, bu projenin iki toplum arasındaki bağı güçlendireceğini belirtmiştir. Osman Baydemir, Paris'te öldürülen ve en az biri ERMENİ olan üç PKK'lı kadın militan için Diyarbakır'da büyük bir tören düzenlemiştir. O törende Diyarbakır'ı Kürdistan'ın "payitaht"ı , yani başkent ilan ederek, Potamyalı Başbakan Erdoğan'ın izinden gitmiştir. Osman Baydemir kürtçü-bölücü İHD Genel Başkan Yardımcıları'ndan Reyhan Yalçındağ ile evlidir.
EMİNE AYNA, ERMENİ'dir. Kendini Zaza diye tanıtır. 1968 Dicle doğumludur. Babasının dönme adı OSMAN, annesinin dönme adı GÜNAY'dır. Aile aslen Tunceli'lidir. Tokat'ın Kızıldere köyünde Mahir Çayan ile birlikte öldürülen Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu militanı ÖMER AYNA'nın yeğenidir. Kürtçe, Zazaca bilmez, çünkü ERMENİ'dir. Bir dönem kürtçü-bölücü DTP Genel Başkan Yardımcısı idi. 2007 yılında Mardin'den milletvekili seçilmiş, sonra kürtçü-bölücü BDP'ye girmiştir. 2012 yılında, ODTÜ'de düzenlenen "Barış Süreci ve ERMENİLER" konulu panele HAYKO BAĞDAT, MELİSA BOZ ve ARİS NALCI ile birlikte katılmış, ERMENİLER'i kastederek "Artık gerilla olma sırası bizdedir, " demiştir. Böyle bir toplantının ODTü'de yapılabilmesi,  PKK VE TKP sempatizanı gizli ERMENİ öğrenciler ve öğretim üyelerin girişimleri ile mümkün olabilmiştir.
ÖMER AYNA, ERMENİ'dir. 1952, Dicle doğumludur. Babasının dönme adı OSMAN, annesinin dönme adı GÜNAY'dır. Kürtçü-bölücü BDP milletvekili Emine Ayna'nın amcasıdır. Aile aslen Tunceli'lidir. THKO militanıdır. Terörden tutuklanmış, hakkında idam kararı verildikten sonra, Meltepe Askerî Cezevi'nden, nasıl yaptılarsa, Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ulaş Bardakçı ve Ziya Yılmaz ile birlikte tünel kazarak kaçmışlardır. Daha sonra 27 Mart 1972'de, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Cephesi kurucularından Mahir Çayan, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Dev-Genç MYK üyesi Hüdai Arıkan, THKO'dan Cihan Alptekin, Fatsalı Nihat Yılmaz, öğretmen Ertan Saruhan ve Ünyeli Ahmet Atasoy, Ünye'deki NATO üssünde görevli iki İngiliz (Gordon Banner ve Charles Turner) ve bir Kanadalı (John Law) radar teknisyenini kaçırmışlardır. Kendilerini Kızıldere'de (şu an adı Ataköy)bekleyen Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kâzım Özüdoğru, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği yöneticisi Sabahattin Kurt, THKO'dan Ömer Ayna ve Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü'nün kurucusu olarak aranan Üsteğmen Saffet Alp'le buluştular. Ömer Ayna, Ertuğrul Kürkçü hariç, arkadaşlarıyla birlikte, 30 mart 1972 tarihinde Kızıldere'deki müsademe sırasında öldürülmüştür.
AZİZ DEMİREL, ERMENİ'dir. ERMENİ terör örgütü TKP-ML'nin askerî kanadı TİKKO'nun Zeytinburnu sorumlusu idi. Şimdiki durumu bilinmiyor.
İŞBORA ALP KAMOY, ERMENİ'dir. İşbora Alp Kamoy, TİİKP ve TİKKO üyesi idi. Şimdiki durumu bilinmiyor.
MURAT ŞAŞKAL, ERMENİ'dir. Asıl adı. MANUEL'dir. TİİKP ve TİKKO üyesi idi. Şimdiki durumu bilinmiyor.
MERCAN BİÇER, ERMENİ'dir. 1976 Dicle doğumludur. Büyük dedesi USİP, ve ninesi ŞAKAR, ERMENİ'dir. Mercan Biçer, PKK terör örgütü mensubudur. Şimdiki durumu bilinmiyor.
BEKİR BAKIRCIOĞLU, ERMENİ'dir. Asıl soyadı BAKIRCIYAN'dr. PKK Merkez Komite üyesi idi. Şimdiki durumu bilinmiyor.
MUSA HACIYAV'ın hacılıkla hocalıkla alâkası yoktur, düpedüz ERMENİ'dir. PKK Merkez Komite üyesi idi.Şimdiki durumu bilinmiyor.
MENSUR GÜZEL , ERMENİ'dir. 11 Kasım 2011'de üzerine civili bomba sarıp, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne ait Kartepe isimli deniz otobüsünü kaçırmış, teslim olmayınca SAT komandaları tarafındanvurularak öldürülmüştür. Olay sırasında "Ben Kürd'üm" demiş, ancak ERMENİ olduğu ortaya çıkmıştır. PKK'nın Kocaeli gençlik sorumlusudur. Aynı zamanda HPG militanıdır. Diyarbakır'ın Kulp ilçesi, Ayhan (Behemdan) köyündendir. 19184 doğumludur. Behemdan geçen yüzyıl başlarında bir ERMENİ köyü idi. Ermeni Sanatçı Aram Tigran da o köydendir. Annesi ŞİTİ, ERMENİ'dir. Menzur'un amcasının adı Abdurrahman ama, onun kızının ismi ÜSTÜYAN'dır, bir ERMENİ adıdır. Diğer amcası Mehmet Emin'in karısının babası AKUP'tur, ERMENİ'dir. Yani sülâle eERMENİ'dir.
Bir de "açık"ERMENİ olup ta, bu bölücü-ermenici-kürtçü terör örgütlerinde TÜRKİYE ve TÜRK DEVLETİ aleyhine faaliyette bulunanlar var... İşte onlardan biri: GARBİS ALTINYAN... ALTINOĞLU soyadını kullanır. 1946 doğumlu Garbis Altınoğlu'nun babası Ohannes Altınoğlu, 1957 yılında, Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile İslam olan dinini Hıristiyan olarak değiştirmiştir. Zaten müslüman falan değldi. Garbis Altınoğlu, Robert Kolej'lidir. Boğaziçi'li "Şafak Dergisi" çalışanlarındandır. TKP-ML örgütünün çekirdek kadrosundan olup, teorisyenliğini ve genel sekreterliğini de yapmış olan Garbis Altınoğlu, Pazarcık Grubu sorumlusu idi. Maraş Olayları 'nın faillerindendir. 12 Eylül'de tutuklanmış, iddiaya göre 270 gün işkence görmüş, sakat kalmış, bir süre hapis yatmıştır. Garbis Altınoğlu'nun, ERMENİ terör örgütü TKP-ML'nin askerî kanadı TİKKO 'ya yakın internet sitelerinde hâlâ yazıları yayımlanıyor.
LEON MAFYAN da Robert Kolej'lidir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğretim kadrosunda bulunmuş, bu da sinsi örgütlenmeler ve para akışı faaliyetlerine yardımcı olmuştur. 12 Mart'tan sonra,24 Mart 1971 tarihinde, evinde bir tabanca, çeşitli mermi ve 3 torba barut bulunan Leon Mafyan, tutuklama isteğinle sevkedildiği Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'nce serbest bırakılmıştır. Mafyan, bulunanların Küçükesat, Yalım Sokak 3/1 numaralı evde birlikte kaldığı teğmenlerden birine ait olduğunu söylemiştir. Şikago'daki Taşmak Sutyun Ermeni Cemiyeti ile irtibatı olan Leon Mafyan, bidayette aynı evde oturduğu birkaç subayı kendi çizgisine çekmiş, 40-50 kadar genç subayı da en azından sempatizan olarak Ploreter Devrimci Aydınlık (PDA) eğilimine getirmeye muvaffak olmuştur. 1972 yılında, İstanbul'da bir İngiliz'in evinde bölücü-kürtçü TİİKP mensupları ile birlikte yakalanmıştır. Daha sonra, Türkiye ihtilalci İşçi Köylü Partisi ile her ne şekilde olursa olsun ilişkili bulunan askerlerin hepsi yakalanarak tutuklanmıştğr. Bu grubun 9 Mart'ta ihtilale hazırlanan solcu subaylar ile bağlantısı olup olmadığı bilinmemektedir. Levon Mafyan, sonunda mahkemeye müracaatla “dininin Müslüman, adının Levent, soyadının Denizci olarak tescilini” sağlamış, paçayı kurtarmıştır. Levent Demirci kripto TÜRK isimli sahte MÜSLÜMAN Leon Mafyan, meşhur müzisyen ve besteci Garo Mafyan’ın ağabeyidir.  
MANİYİL (veya MANUEL) DEMİR adlı ERMENİ militan, ÖMER kod adıyla TKP-ML'nin İstanbul İl Sekreterliği görevini yürütmekte idi. 10 Ocak 1988'de, Izmit'in Kandıra ilçesinde 197. Piyade Alayı'na ait mayın deposunu basan 10 TIKKO militanı arasında Manuel Demir'in de olduğu tespit edilmiş, İzmit yakınlarında bir TİKKO evine baskın veren güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada yaralanmış, kaldırıldığı hastanede ölmüştür. Maniyil Demir için Feriköy Surp Vartanyans Kilisesi’nde âyin düzenlenmiş, cenazesi Hrant Dink’in de gömüldüğü Yedikule Balıklı Ermeni Mezarlığı’na gömülmüştür.
HRANT DİNK adlı ERMENİ gazeteci, 15 Eylül 1954’te, Malatya’nın Çavuşoğlu Mahallesi’nde doğmuştur. Babası Malatya Gürün'lü SERKİS, annesi Sivas Kangal'lı GÜLVART’tır. İkisi de ERMENİ'dir. Hrant, “canlı ateş” demektir. Yedi yaşındayken annesi ve babasının ayrılması üzerine iki kardeşiyle birlikte Gedikpaşa Ermeni Yetimhanesi’ne yerleştirilmiştir. Çocukluğun uzun gecelerini geçirdiği yetimhane ona sadece çalışma disiplinini değil, bir de RAKEL’i kazandırır. Yetimhanede birlikte büyüdükleri Varto aşiretinin Türkiye’deki son üyesi Rakel ile evlenir. RAKEL'in de sıkı bir ERMENİ milliyetçisi olduğu, Hrant'ın ölümü üzerine yaptığı konuşmalardan bellidir.
HRANT DİNK liseyi bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümü’nde okumaya başlamıştır. O sıralar gelişen devrimci muhalefetten etkilenmiş, Türkiye Komünist Partisi - Marksist Leninist saflarında yer almıştır. Nubar Yalımyan, Manuel Demir gibi Ermeni halkının kurtuluşunu TKP-ML saflarında görmüştür. Yakalanırsa örgütüyle Ermeni cemaatinin ilişkilendirilmemesi için mahkemeye gitmiş, adını “Fırat” olarak değiştirmiştir. Son dönemde militanlığı azalmasına rağmen, tamamen ortadan kalkmamış, 13 Şubat 2004'te "İstiklâl Marşı’nın 'Kahraman ırkıma bir gül' bölümüne geldiğinde sustuğunu" ifade eden Dink, “Allah’ınızı severseniz, bu mu bütünleştirici ulusal marş? Herkes kendi ırkına gönderme yapıyor. Bölücülük bu. Ben düşünüyorum ki, kahraman ırkım yerine, çalışkan yurttaşım desek ne olur,” demiştir. Hrant Dink, katıldığı pek çok panelde o dönemi, ve birlikte mücadele ettiği yoldaşı TİKKO militanı Armenak Bakırcıyan'ı (Orhan Bakır) anlatmıştır.
Bir süre önce, yasadışı TKP-ML TİKKO örgütüne yönelik yapılan bir operasyonda, örgüt üyesi pek çok terörist, ve onlarla birlikte çeşitli örgütsel doküman ve silah yakalandı.. Basına yapılan teşhirde ise şaşırtıcı bir pankart göze çarpıyordu. Pankartta şu sözler yazılı idi: “Ermeni Soykırımının Hesabını Soracağız.” İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah basına yaptığı açıklamada bu pankart karşısında duyduğu şaşkınlığı gizleyememişti.
İşte Hrant Dink, uzun süre bu terör örgütünün sempatizanlığını yapmış, adına faaliyet göstermiştir. Yine de öldürülmesi gerekmezdi. Dışlamak yeterdi. Ne var ki, bir cinayete kurban gitmesi, aramızdaki barınan her türlü haşeratın sürünerek ortalığa çıkmasına, kanlı gözyaşları dökmesine, kin kusmasına, ve "Hepimiz Hrant'ız,! Hepimiz ERMENİ'yiz!" diye bağırmasına sebep olmuştur.


Bu yaratıklar, ERMENİ saldırısı kurbanı hiç bir TÜRK diplomatının cenazesine göstermedikleri ilgiyi, Hrart Dink'e göstermişler, her yıl anma törenlerine katılmışlar, davasının bile yeniden görülmesini sağlamışlardır. Halbuki Talat Paşa, Cemal Paşa dahil, 36 şehidimizden hiçbirinin cinayet davası böyle olmamış, failler bulunamamıştır.
"Hepimiz Hrant'ız,! Hepimiz ERMENİ'yiz!" Hepsi gerçekten hain ERMENİ! Gezi Eylemi'nde Tayyip protestocularının arasına sızan haşerat
NUBAR YALIMYAN adlı ERMENİ militan, TKP-ML’nin önde gelen elemanlarından idi. 12 Eylül ihtilalinden sonra, Türkiye’de arandığı gerekçesiyle Hollanda’ya gitmiştir., Nubar Yalımyan, 5 Kasım 1982'de Hollanda'da, Abdullah Çatlı ve ekibi tarafından yapılan bir operasyonla öldürülmüştür. Yalımyan, aynı zamanda öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni eski TKP-ML ve TİKKO sempatizanı Hrant Dink’inde yakın arkadaşıydı.
TKP-ML, İBRAHİM KAYPAKKAYA tarafından 1972 yılında kurulmuş ihtilalci bir terör örgütüdir. ilk Merkez Komitesi İbrahim Kaypakkaya, Muzaffer Oruçoğlu, Ali Taşyapan, Arslan Kılıç, Cem Somel, Ali Mercan ve Almanyalı Kadir’den (gerçek ismi herhangi bir belgede ifşa edilmemiştir) oluşmuştu. Bunlardan hangileri ERMENİ, tespit edemedik... Kaypakkaya öldürülmüş, yakalanan Oruçoğlu ve Kılıç uzun cezalara çarptırılmış, Somel ise devrimci mücadeleye devam etmeyeceğini belirtmiştir. Polisin eline geçmeyen Taşyapan, Mercan ve Almanyalı Kadir ise kendileri gibi dışarıda kalan İrfan Çelik, Hikmet Şenses, Güner Alakoç Ziya Ulusoy, Ahmet ve Süleyman Cihan kardeşler gibi birkaç kişiyle birlikte faaliyeti sürdürmeye çalışmışlardır.
1977’de, Aziz Vatan ve yine örgütün önde gelen isimlerinden Feryal Sarıoğulları örgütten ayrıldı. Münir Dışkaya ise Adana’da yüzerken boğularak öldü. Orgütün fiili lideri konumundaki İrfan Çelik kısa süreli bir tutukluluk sebebiyle hapisteyken, örgüt yayın organının sahibi görünen Hayrabet Honca, Mayıs 1980’de ülkücü bir grup tarafından Kayseri’de öldürüldü. Merkez Komite dışına çıkarılmış olanlardan Ali Taşyapan 1981’de, örgütün 1976 sonrası çizgisini belirleyenlerden Hikmet Şenses de cezaevinden çıktığı 1983’te örgütten ayrıldı. Temmuz 1980’de Genel Sekreter İrfan Çelik, eşi Mukaddes Erdoğdu’yla birlikte yakalandı, 12 Eylül ihtilalinden iki gün sonra Davutpaşa Askerî Cezaevi’nde kendini astı. TKP-ML militanlarından Yücel Hazar 2 Kasım 1980’de Antep'te polis tarafından çatışmada öldürüldü.Cennet Değirmenci'nin 22 Mayıs 1982’de Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde işkence sonucu öldüğü iddia edildi. İskenderun bölgesinden Ali Aktaş da 23 Ocak 1983’te idam edildi. Örgüt mensubu Elif Tuncer, Hasan Üzüm, Celal Ölçmez, İmam Turan, Yusuf Üzüm 10 Temmuz 1991’de bir trafik kazasında öldü. Hüseyin Toraman 27 Ekim 1991’de evinin önünden kaçırıldı, sonra ortalıktan kayboldu. Gerilla mücadelesi yürütmek üzere Kilis’ sınırından ülkeye giren militanlardan Erdoğan Tatar, Ertan Uzunyayla, Hasan Çiçek, Mehmet Beşgen, Müslüm Akyol ve Saim Bozkurt da 27 Ekim 1992 tarihinde devlet güçleri tarafından çatışmada öldürüldü. Bunlardan hangilerinin ERMENİ olduğunu tespit edemedik. Kasım 1992’de örgüt ciddi bir polis operasyonuna maruz kaldı. MK üyesi oldukları iddia edilen Ziya Ulusoy, Celal Meral ve Mehmet Üstündağ ile hareketin gençlik örgütü GKH’ın (Genç Komünistler Hareketi) MK üyesi oldukları iddia edilen Mustafa Peköz, Ahmet Erkan, Hasan Polat, Zeki Gürbüz ve Ufuk Tan yakalandılar. Bunlardan da hangisi ERMENİ, bilmiyoruz.
Ayrıca HADEP, DEHAP, DEP, BDP mensubu ve milletvekili olan, ve kendisini Zaza diye tanıtan, 1975, Malatya-Engizek doğumlu SABAHAT TUNCEL, 1961, Elazığ doğumlu GÜLTAN KIŞANAK, 1954, Şırnak-Harapşeref doğumlu, kendini Kürt diye tanıtan Hasip Kaplanve silah ve uyuşturucu kaçakçısı ve PKK destekçisi, 1994 yılında öldürülen SAVAŞ BULDAN'ın karısı, 1967, Hakkâri doğumlu PELVİN BULDAN'dan hangisi ERMENİ, bilemiyoruz.
HAYRABET HONCA, ERMENİ'dir. 1957, Sivas-Gemerek doğumlu Hayrabet Honca, HANCER soyadı ile bilinir. 1969-1975 yılları arasında S.H.Tıbrevank'ta okumuştır. Daha sonraki yıllarda TKP/ML safında politik çalışmalarda bulunmuştur. "Halkın Birliği" gazetesi editörlüğünü yaparken, TKP/ML Hareketi'nden ayrılarak TKP/ML Yeniden İnşa Örgütü'nde yer almış, 29 Nisan 1980 günü Kayseri'de vurularak öldürülmüştür. Ülkücüler tarafından öldürüldüğü söylenir.
SARKİS HATSPANİAN adlı ERMENİ, Hrant Dink'in okul arkadaşıdır. Sarkis Hatspanian, TÜRKİYE ve TÜRK DEVLETİ aleyhtarı faaliyetlerinden dolayı, 12 Eylül ihtilalinden sonra yurdışına kaçtı, Fransız vatandaşı oldu. 1990’dan itibaren de Ermenistan’a yerleşti. Orada da politik tutuklu olarak hapse atıldı. Serbest bırakıldıktan sonra Fransa vatandaşı SARKİS HATSPANIAN’ Ermenistan'da ikamet için başvurdu, ancak talebi reddedildi. Ermenistan’da 1 Mart 2008’de yaşanan kanlı olaylar sonrası, uzun zaman devlet güvenlik güçlerince arandığı dönemde, zamanın cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’ın imzalamış olduğu özel bir emirle, hakkında SINIRDIŞI kararı verildi. Sarkis HATSPANIAN’ın en geç 5 gün içerisinde Ermenistan’ı terk etmesi istendi. Koyu ERMENİ milliyetçisi olan, ve TÜRKLER ile uğraşmaktan başka bir işi bulunmayan Sarkis Hatspanian'ın, sınırdışı edilmesi niyedir, bilinmez.
STEFAN (soyadı bulunamadı), ERMENİ'dir. Hrant Dink'in arkadaşıdır. Terör örgütü TKP-ML faaliyetlerine katılmıştır.
ZADİK (soyadı bulunamadı), ERMENİ'dir. Terör örgütü TKP-ML faaliyetlerine katılmıştır.
HAYKO BAĞDAT, kendi tanımıyla PROFESYONEL ERMENİ'dir. Gazetecidir. Yaşam Radyo ve IMC-TV gibi kanallarında ERMENİ propogandası yapar. Teröristliği yoktur ama, TÜRK düşmanlığı ve ERMENİ milliyetçiliği vardır. Nasıl olup ta, Gezi Olayları'nda polis telsizinden eylemcilere "Sakin olun, polis amcalar kimseye zarar vermeyecek" diye hitap ettiği anlaşılamamıştır. Hayko Bağdat, kürtçü-ermenici-bölücü Devrimci Sosyalist İşçi Partısı mensubudur. Taraf gazetesinde yazmaktadır, öteki ERMENİ yazarlar ile birlikte.
NURİYE KESBİR, YEZİDÎ'dir. KONGRA-GEL (PKK'nın maske örgütü) "Avrupa Kürt Demokratik Toplum Koordinasyonu" (CDK) sözde meclis üyesidir. Artin Apo'nun Avrupa'daki para kasası olarak bilinen Nuriye Kesbir, Eylül 2001 yılında Hollanda’ya yasadışı yollardan girmek isterken yakalanmıştır. Hakkında 25 terör eylemine karıştığından dolayı tutuklama emri vardır.
FELEKNAZ UCA, YEZİDÎ'dir. 1976'da Almanya'da doğmuştur. EMPERYALİST HIRİSTİYAN BATILILAR'ın aleyhimize kullanmak için seçtirdikleri Feleknaz Uca, Avrupa Parlamentosu üyesidir, ve PKK’nın Avrupa’da sözcülüğünü yapar. TÜRKİYE'ye geldiğinde PKK-KCK faaliyetinde bulunduğu için gözaltına alınmış, ancak sonra serbest bırakılmıştır, herhalde diplomatik pasaportu olduğu için.
ABDULLAH UCA, YEZİDî'dir. Feleknaz Uca'nın babasıdır ve PKK terör örgütünün güdümündeki Yezidi Kürdistan Birliği'nin başkanıdır. Hakkâri'li spiker METİN UCA bu aile ile akrabadır, ama teröre bulaşmamıştır.
HATİCE ARAT, YEZİDÎ'dir. Adana’da bebek çantası ile yakalanan saçları röfleli PKK'lı canlı bomba HATİCE ARAT'ın dedesi HASSO ve ninesi MERYEM, YEZİDÎ'dir. 12.04.2007 tarihinde Adana'da bir internet kafede bebek çantasına koyduğu el bombası ve 9 kilo 750 gram A-4 plastik patlayıcı ile birlikte canlı bomba olarak eylem yapmak üzere iken, güvenlik güçlerince yakalanmıştır. Aynı yıl PKK militanı AYFER AYÇİÇEK adlı canlı bomba, yine Adana'da yakalanmış ve 22 yıl, 11 ay hapse mahkûm olmuştur. Ayfer Ayçiçek, ERMENİ midir, YEZİDÎ midir, bilinmez.
ZANA MAZAK, YEZİDÎ'dir. HÜSEYİN ve ŞERİFE’den olma, 1975, Hazro doğumlu ZANA MAZAK,, PKK terör örgütünün Yunanistan’da bulunan Lavrion Eğitim Kampı'nda eğitim gördükten sonra, Yunan yapımı RDX bombalarıyla askerî tesislere saldırı hazırlığı içerisinde iken 10 Ekim 1995 tarihinde yakalanmıştır.
- 1993 yılında Diyarbakır’da askerî panzerlere bomba atılması, ve güvenlik kuvvetleri ile silahlı çatışmaya girme,
- 1993 yılında Diyarbakır, Hani'ye bağlı Bahçebaşı köyüne silahlı saldırı, çocuk ve kadınların olduğu 4 kişinin öldürülmesi,
- 15 Haziran 1994 tarihinde Lice kırsalında güvenlik güçleriyle silahlı çatışma ve iki askerin şehit edilmesi
eylemlerine katılmıştı. Kanlı kaatil ve bombacı Zana Mazak, 1996 yılında Ankara 2 No’lu DGM tarafından TCK’nın “vatan hainliği" ve "devletin ülkesine ve egemenliğine karşı suçlar”ı kapsayan 125. maddesine göre idam cezasına mahkûm edilmişti. 1999 Hapishane isyanlarında PKK'lı mahkûmların sözcülüğünü yapmıştır. AB Uyum Yasaları çerçevesinde idamın kaldırılmasıyla paçayı kurtarmış, Kırıkkale F-tipi cezaevinde yatmaktadır. Onun gibi hapiste olan bazı câni PKK'lıları "hasta" gösterip hapisten kurtarma çabaları sürmektedir.
MEHMET ZEKİ ŞAŞMAZ, YEZİDÎ'dir. SALİH ve SALİHA'dan olma, 1973, Nusaybin doğumlu M.Zeki Şaşmaz, Mardin'in Nusaybin ilçesinde PKK adına 1992–1993 yıllarında faaliyet göstermiştir. Askerlik Şubesi Başkanı Yarbay Göker Gürbüz'ün şehit edilmesi, köy korucularıyla silahlı çatışma, bir polis memurunun silahlı saldırı sonucu yaralanması eylemlerine katılan Mehmet Zeki Şaşmaz, 02 Nisan 2001 tarihinde Diyarbakır 2 No'lu DGM'ce TCK’nın 125. maddesine göre yargılanarak müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
ABDULLAH ŞAŞMAZ, YEZİDÎ'dir. MEHMET ve ADLE'’den olma, 1971, Nusaybin doğumlu Abdullah Şaşmaz, Mardin'in Nusaybin ilçesinde PKK adına 1992–1993 yıllarında faaliyet göstermiştir. Askerlik Şubesi Başkanı Yarbay Göker Gürbüz'ün şehit edilmesi, köy korucularıyla silahlı çatışma, bir polis memurunun silahlı saldırı sonucu yaralanması  eylemlerine Mehmet Zeki Şaşmaz ile birlikte katılan katılan Abdullah Şaşmaz, 02 Nisan 2001 tarihinde Diyarbakır 2 No'lu DGM'ce TCK’nın 125. maddesine göre yargılanarak müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
ŞEVKİYE ATALAN, YEZİDÎ'dir. ŞÜKRÜ ve FERİDE’den olma Şevkiye Atalan, 1980, Midyat doğumludur. PKK terör örgütü mensubu olmak, örgütün propagandasını yapmak, örgüt adına eylem gerçekleştirmek suçlarından TCK 168. maddeden yargılanarak 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
FAHRETTİN ŞAHİN, YEZİDÎ'dir.ALİ ve GAZALİ’den olma Fahrettin Şahin, 1966, Midyat doğumludur. Annesi GAZALİ ŞAHİN, YEZİDÎdir. Fahrettin Şahin, PKK terör örgütü mensubu olmak ve örgüt adına eylemlere katılmaktan TCK 125. maddeden yargılanarak müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
OSMAN ERGİN, YEZİDÎ'dir. 1955, Beşin doğumludur. Kürtçü-bölücü DTP Merkez Yönetim Kurulu üyesi idi.
NEVZAT TEDİK, YEZİDÎ'dir. 1975, Hazro doğumludur. PKK militanıdır.  Terörden 12 yıl hapse mahkûm olmuştur. Halen KCK davasında tutukludur.
ŞEMSİ EMEN, SÜRYANÎ'dir. Büyük dedesi KERMO ve ninesi HAVVA, SÜRYANÎ idi. 1937, Ceylanpınar doğumlu Şemsi Emen, Şanlıurfa ili Ceylanpınar ilçesi HADEP üyesi olup, Ceylanpınar ilçesine bağlı Işıklar Köyünde muhtarlık yapmıştır. Bölgede terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık yapan işbirlikçilerdendir.
İHSAN KAYA, SÜRYANÎ'dir. Büyük dedesi GORGİS ve ninesi ŞEMUNİ ,SÜRYANİ idi. 1969, Kurtalan doğumlu İhsan Kaya, Romanya'da PKK terör örgütü adına işçi simsarlığı, uyuşturucu, silah ve para kaçakçılığı yapmaktadır. İhsan Kaya Romanya'da sahte pasaport ve kimlikle yakalanmıştır.
YAŞAR KAYA, SÜRYANİ'dir. 1936 doğumludur. 1991'de Kürt Vakfı'nın kurucuları arasında yer aldı. Özgür Gündem gazetesinin sahibi idi. Bir ara DEP Genel Başkanlığı yaptı. Avrupa'da "Sürgünde Kürt Parlamentosu" üyesi idi. Sıkı kürtçülerdendir. 1994'den beri Almanya'dadır. Ne iş yapar, bilinmez.
SEYİTHAN ALPAR, Seyit falan değil, düpedüz SÜRYANÎ'dir. SABRİ ve HORİ’den olma, 1971, Midyat doğumlu Seyithan Alpar'ın babaannesi VERDİ ALPAR, SÜRYANÎ’dir. Mardin'in Nusaybin ilçesinde PKK adına 1992–1993 yıllarında faaliyet göstermiştir. Askerlik Şubesi Başkanı Yarbay Göker Gürbüz'ün şehit edilmesi, köy korucularıyla silahlı çatışma, bir polis memurunun silahlı saldırı sonucu yaralanması eylemlerine katılan Seyithan Alpar, 2 Nisan 2001 tarihinde, Diyarbakır 2 No'lu DGM'ce TCK’nın 125. maddesine göre yargılanarak müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
METİN KESENCİ, SÜRYANÎ'dir. MUSA ve İŞMUNİ’den olma, 1976, Midyat doğumlu Metin Kesenci, PKK kamplarında silahlı eğitim almıştır. PKK desteğinde Asurî ve Süryanî haklarını savunmak iddiasıyla Avrupa’da kurulan "Beth Nahrin" örgütünün kurucularından olan Metin Kesenci, TCK 168. maddesinden yargılanarak 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
ADNAN KESENCİ, Metin Kesenci’nin kardeşi olup, o da SÜRYANÎ'dir. 1975 doğumludur. PKK’ya yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanmıştır.
BİLÂL YÜREK, SÜRYANÎ'dir. Büyük dedesi İBRAHİM ve ninesi HALİMİ, SÜRYANÎ idi. Terör örgütü PKK'nın çocuk denecek yaşta kandırarak dağa çıkardığı 1983, Nusaybin doğumlu Bilal Yürek, Nusaybin Bagok bölgesinde 14.6.1996 günü güvenlik kuvvetleriyle girdiği silahlı çatışma sonucu ölü olarak ele geçirilmiştir.
SALİH BAĞDU, SÜRYANÎ'dir. Kod adı REBER HEREKOL'dur. Büyük dedesi GELDO ve ninesi HEMRİ, SÜRYANÎ idi. 1980, Pervari doğumlu Salih Bağdu, Siirt ili, Eruh ilçesinin Şırnak il sınırındaki Gürdilen vadisi mevkiinde bulunan Dereguri Mezrasında, 31/10/2001 günü güvenlik kuvvetleri ile girdiği çatışmada ölü olarak ele geçirilmiştir.
FETHİ OKTAY, SÜRYANÎ'dir. MEHMET ve SANİYE’den olma Fethi Oktay, 1968, Mardin-Derik doğumludur. Dedelerinden TUMAS ve ninesi MENNUŞ, SÜRYANÎ idi. Mardin kırsalında silahlı faaliyetlere katılan ve PKK’nın dağ kadrosunda olan Fethi Oktay, yakalanmış, 18 Kasım 1997 tarihinde TCK 125. maddesinden yargılanmış, 19 Nisan 1999 tarihinde müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
AYHAN KAYSİ, SÜRYANÎ'dir. ERMENİ diye de geçer. Büyük dedesi GORGİS ve ninesi ŞEMUNİ idi, ERMENİ bilinirlerdi. 1980, Siirt doğumlu, PKK militanı Ayhan Kaysi, örgüt adına faaliyette bulunduğu süre içerisinde;
- 1994 yılı, yaz aylarında Şırnak ili, Beytüşşebap ilçesi, Mezra Köyü korucuları ile silahlı çatışma,
- 1994 yılı, sonbahar aylarında Hakkâri ili, merkez Aşut ve Geman köyleri karayolunda güvenlik kuvvetleriyle silahlı çatışma,
- 1995 yılı, ilkbahar aylarında Kuzey Irak'ta gerçekleştirilen çelik operasyonunda güvenlik kuvvetleriyle silahlı çatışma,
- 1995 yılı, yaz aylarında Hakkâri ili, merkez Aşut köyünden 8 çobanın kaçırılması,
- 1996 yılı, Mayıs ayı içerisinde Hakkâri ili, merkez Aşut Köyüne silahlı saldırı,
- 1996 yılı, sonbahar aylarında Kuzey Irak sınırında Siyah Kayalık taburuna silahlı saldırı,
- 1997 yılı, Ağustos ayı içerisinde Bitlis ili, Hizan ilçesi kırsalında güvenlik kuvvetlerine silahlı saldırı eylemlerine katılmıştır.
11.8.1997 tarihinde, Siirt Emniyet Müdürlüğü'ne teslim olmuştur. 29.6.1999 tarihinde, Van DGM'de, devletin bütünlüğüne karşı cürümleri kapsayan CK/125'nci maddeden yargılanarak, 16 yıl 8 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Sonra PKK itirafçısı olup, cezası kaldırılmış, Bitlis E tipi kapalı cezaevinde yatmakta iken, 6.10.1999 günü tahliye olmuştur.
BASRİ KAYSİ, SÜRYÂNÎ'dir. Adnan Kaysi'nin kardeşidir. Büyük dedesi  GORGİS, ninesi ŞEMUNİ'dir. . 1962, Siirt doğumludur. Kürtçü-bölücü İHD Şiirt Subesi üyesi ve kürtçü-bölücü DEHAP Siirt il teşkilâtı delegesi idi.
MEHMET ZEKİ KANŞİRAY, SÜRYÂNÎ'dir. 1952, Nusaybin doğumludur. Büyük dedesi ZEYTUN, ninesi MERYEM'dir. 1990'da Orman Bakanlığı personelinin maaşlarının gasbedilmesi olayından dolayı tutuklanmış, hapis yatmış, sonra kürtçü-bölücü HADEP Gaziemir ilçesi yönetim kurulu üyesi olmuştu.
Bu belirttiklerimizin yanısıra; kürtçü-bölücü ÖZGÜR GÜNDEM gazetesinin dağdaki 300 eşkiya arasında (daha fazlasını bulamazdı, aynı anda ancak 300 kişiyi besleyebiliyorlar) yaptığı ankette, DİN sormamış ama, "DİNÎ ÖNDER" olarak % 34'ünün ZERDÜŞT (hakkında acaba ne biliyorlar???), % 34'ünün İSÂ, % 11'inin MANİ (nereden de bulmuşlar MANİ'yi???), % 10'unun MUHAMMED, % 7'sinin MUSA (Demek ki aralarında Yahudi Kürtleri de var), ve % 4'ünün İBRAHİM (ALLAH ALLAH!.. HZ. İBRAHİM'in hangi emirlerine uyuyorlar acaba?) dediklerini tespit etmiş... Artık o muhteremlerin dinne ne kadar bağlı oldukları kendilerine kalmış!... Anketten anlaşıldığına göre adam öldürmek, yol kesmek, uyuşturucu satmak, tecavüz etmek, yakıp yıkmaktan başka işleri olmayan bu teröristlerin % 100'ü, yani tümü bir dinî lidere bağlı!.. Artık inanırsanız!..
Acaip olan şu ki, MÜSLÜMAN KÜRTLER'i kurtarmak için yola çıktığını iddia eden bu teröristlerin ancak % 10'U MÜSLÜMAN!.. Ona da "MÜSLÜMAN" denebilirse!
Peki, PKK eşkiyası böyle de, eşkiyanın kürtçü-bölücü partisi HEP, DEP, HADEP, DTP, ve şimdiki BDP'nin hâl-i pür melâli acep nasıl?.. Acaba yüzde kaçı gerçek MÜSLÜMAN ve gerçek KÜRT??? Diğer ermenici-kürtçü-bölücü terör örgütleri TİKKO, DHKP-C, MLKP, ÖDP, ESP mensuplarıın dini, kimliği ne??.. Açıklasalar da bilsek!..
Şunun için diyoruz: Kökü SAİD-İ NURSÎ'ye, NURCULAR'a dayanan, MÜSLÜMAN geçinen Kürt Hizbullahı'nın mâlî kaynaklarını elinde tutan,  idare eden SULHETTİN ÜLÜK , bir ERMENİ'dir!.. İnanması zor, ama gerçek!.. Sen gel hem KÜRT(!), hem ALLAH'IN PARTİSİ'nden (Hizbullah) ol, hem de paracıkları bir KRİPTO HIRİSTİYAN ERMENİ'ye teslim et!..
Sulhettin Ülük, Kur'an ve Arapça'yı iyi öğrenmiş, Hizbullah'a böyle sızmıştır. MİT ve TSK'nın PKK'ya karşı kurduğu iddia edilen Hisbullah yoluyla dindar kürt halkı ile PKK militanlarıyla mücadele etmesi istenmiştir. Ancak Hizbullah, PKK'dan daha çok müslüman saymadığı diğer islâmî grupları hedef almış, sonunda ortaya "mezar evler"çıkmıştır. Kimbilir aralarında başka kaç tane ERMENİ vardı!
Peki, HİZBULLAH böyle de; NURCULAR , CIA'nın himayesine sığınmış bir kaçkının müritleri FETHULLAHÇILAR , SÜLEYMANCILAR , MESİH-MEHDİ davasına düşmüş ADNAN HOCACILAR ve de AKP'LİLER arasında "dini bütün MÜSLÜMAN" kisvesinde kaç tane ERMENİ, RUM, YAHUDİ, SABETAYİST var acaba?.. "Onlarda olmaz," demeyin!.. Unutmıyalım ki, OSMANLI döneminde SABETAYİSTLER, MEVLEVÎ ve BEKTAŞÎ tarikatlerine sızmış, yükselmiş, ortalığı karıştırmışlardı. Kaldı ki, ADNAN HOCACILAR'dan hiç değilse bir SABETAYİST'i tanıyoruz,OKTAR BABUNA!.. Hani şu "uygun ilik arama" bahanesiyle 80.000 şişe TÜRK KANI toplayıp ta Amerika'ya, Almanya'ya, genlerimizi incelesinler diye gönderten kişi!.. Tabii ADNAN (HOCA) OKTAR'ın kendisinin de bir DÖNME olma ihtimali de yabana atılamaz!                    

http://www.angelfire.com/hi5/hopegiver/mas9rp.html

33. DERECE'DEN ÖTE MASONLUK SIRLARI, BÖLÜM 1

. 33. DERECE'DEN ÖTE MASONLUK SIRLARI, BÖLÜM 1





KRİPTO ERMENİLER,

BİZ ÇEŞİTLİ SAYFALARDA TÜRK VE MÜSLÜMAN GÖRÜNEN DÖNMELERDEN BAHSETTİK... ASLINDA "DÖNME" KELİMESİ ÇOĞU KİMSE TARAFINDAN SÂDECE YAHUDİ DÖNMELER, YÂNİ SABETAYİSTLER İÇİN KULLANILIR. AMA BİZ "DÖNME" DEYİNCE, YAHUDİ DÖNMELERİ, RUM DÖNMELERİ, SÜRYÂNÎ DÖNMELERİ, KELDÂNÎ DÖNMELERİ, VE ÇOĞU ZAMAN KÜRT-ALEVİ KİMLİĞİ ALTINA GİZLENEN ERMENİ DÖNMELERİ DE KASTEDERİZ.

YAHUDİ DÖNMELER ÇOĞUNLUKLA POLİTİKAYA, BÜROKRASİYE, MEDYAYA VE İŞ DÜNYÂSINA SIZAR, HÂKİMİYET KURARLAR... ERMENİ DÖNMELERDEN MURAT K., HİKMET Ç. GİBİ POLİTİKAYA GİRMİŞ VE YÜKSELMİŞ OLANLAR VARSA DA, DAHA ÇOK UYUŞTURUCU, FUHUŞ, KAÇAKÇILIK, VE TERÖR İLE UĞRAŞIRLAR. İKİ GRUP TA TEHLİKELİDİR.

BU GERÇEĞİ TÜRK TARİH KURUMU BAŞKANI, ÇOK DEĞERLİ BİR ARAŞTIRMACI OLAN PROF. DR. YUSUF HALAÇOĞLU DİLE GETİRİNCE, KIYÂMET KOPTU!.. ADAMCAĞIZA DEMEDİKLERİNİ BIRAKMADILAR. HEM GAZETE SAYFALARINDA, HEM TELEVİZYON KANALLARINDA MEVKİ KAPMIŞ OLAN ERMENİ DÖNMELER, YAHUDİ DÖNMELER, RUM DÖNMELER, KÜRT BÖLÜCÜLER VAHŞİ KÖPEK GİBİ HALAÇOĞLU'NA SALDIRDILAR. AKP İKTİDARININ ÖNDE GELENLERİ DE DÖNME OLDUĞU İÇİN, SÖYLENENLERDEN ALINDI, YUSUF HALAÇOĞLU'NU GÖREVDEN ALDILAR!.. AMA HALAÇOĞLU BU ARADA 41.297 AŞİRET VE OYMAĞI KAPSAYAN 6 CİLTLİK ESERİNİ TAMAMLAYIP YAYINLADI. BUNLARDAN SÂDECE 2.300 KADARININ KÜRT AŞİRETİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI.

ERMENİ PATRİK VEKİLİ ... (NİYE VEKİL??? ÇÜNKÜ ERMENİLER KENDİ ARALARINDA ANLAŞIP BİR PATRİK SEÇEMİYORLAR DA, ONDAN!..) PATRİK VEKİLİ ARAM ATEŞYAN'IN EYLÜL 2010'DA "ÇEVRELERİNDE 'MÜSLÜMAN-KÜRT' OLARAK BİLİNEN ERMENİLER'İN ASIL KİMLİKLERİNE DÖNMEYE BAŞLADIĞI" YOLUNDAKİ AÇIKLAMASI, YUSUF HALAÇOĞLU'NUN SUSKUNLUĞUNU BOZMASINA YOL AÇTI. 15 GÜN ÖNCE EŞİNİ KAYBETMİŞ OLAN HALAÇOĞLU, ACISINI UNUTUP, TÜRK OCAKLARI İNTERNET SİTESİNDE YAYINLANAN BİR YAZI KALEME ALDI.

O SİTEDEN ALDIĞIMIZ BU ÇOK ÖNEMLİ YAZIYI AŞAĞIDA VERİYORUZ:

- “21 Eylül 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Van kaynaklı Okan Konuralp tarafından bir haber yayınlandı. Haber, ‘Artık kimliklerine Hıristiyan yazdırıyorlar” başlığı altındaydı."

- "Aslında gündemde Van Gölündeki Akdamar kilisesindeki âyin vardı. 95 yıl sonra bu kilisede yapılan ilk âyin olarak verildi. Bu âyin Türkiye’de hep gizli kalmış bir konunun ortaya çıkmasına vesile oldu ve 'demokratikleşmenin sonucu olarak, şimdiye kadar kimliklerini gizlemek zorunda kalmış olan Ermeniler'in tekrar asıl kimliklerine dönmesi' olarak değerlendirildi."

- "Gerçek böyle miydi, yoksa farklı bir boyut mu vardı?"

- "Bu arada Türkiye Ermenileri Patrikliği Patrik Genel Vekili Sayın Aram Ateşyan’ın Müslüman (!) olan yeğenlerinin 4 ay önce nüfus cüzdanlarına 'Hıristiyan' yazdırdıkları yer almaktaydı bu haberde. Bu kimselerin bölgede ‘Müslüman Kürt’ olarak bilindiği de eklenmişti. Öte yandan ‘dışarıda Müslüman ama aile içinde Ermeni'ydik’ dedikleri de yer aldı. Bu şekilde son bir yıldır önemli şekilde asıl kimliklerine dönmeler olduğu vurgulandı."

- "2007 yılında Kayseri’de Avşarlar Sempozyumunda bir konuşma yapmıştım. Bu konuşmamda, ‘Kendisini Kürt ve hatta Kürt Alevi gösteren Ermeni dönmeleri’nden bahsetmiştim. Yer yerinden oynamıştı ve benim kafatasçılığım dahil, söylenmedik söz ve hakaret kalmamıştı. Konu öylesine sunulmuş ve çarpıtılmıştı ki, yargısız infaza uğramıştım."

- "Halbuki gerek Türkiye’deki Ermeni soykırımını savunanlar, gerekse diaspora, 'Anadolu’da yaşayan Ermeniler nerede?' diye sormaktaydılar. Sözlerimde ne Kürtlere, ne de Alevi vatandaşlarımıza hakaret vardı. Ben, bir bilim adamı olarak nerede olduklarını belgeyle açıklamıştım."

- "O zamanki söylediklerimin tümü Amerikan arşiv belgelerine dayanmaktaydı ve hatta isim ve köy adlarına kadar bilgi bulunmaktaydı. Arşiv belgesi Ermeni asıllı görevliler tarafından hazırlanmıştı ve raporun adı da ‘Ermeni Kürtleri’ ismini taşımaktaydı. Bu belgede hangi Ermeni cemaatinin hangi Kürt aşireti ismini aldığı, bunların bulundukları yerler ile, alt birimleri ve oturdukları köylere kadar her şey kaydedilmişti."

- " Ama bana bu bilgileri nereden aldığım hiç sorulmadı. Sadece neden konuştuğum ve bunu açıklamakla ırkçılık yaptığım suçlamalarında bulunuldu."

- "Bugün ne oldu da, beni darağacına çektikleri bir konuda rahatça herkes 'binlerce Ermeni’nin bu şekilde Müslüman kisvesi altında olduğunu' söyleyebilmekteler? ‘Mahalle baskısından kurtuldukları’ iddiası tamamen safsata!.. Çünkü o tarihte beni o bölgeden arayan vatandaşlarımız 'bunların hepsini bildiklerini' ifade etmişlerdi ve gerçekten de başta Patrik Hazretleri olmak üzere herkes kimlerin ve hangi köylerin bu şekilde ‘kripto Ermeni’ olduğunu bilmekteydi."

- "Hatta 1977 yılından beri misyonerlerin bu türden Ermenileri tespit etme gayreti içinde olduğu, toprağı bol olsun, Hrant Dink tarafından da dile getirilmişti."

- "Benim tespitim bugün en azından 500.000 Ermeni’nin bu şekilde bulunduğudur."

- "Ermeni olmak ne suçtur, ne aşağılanacak bir durumdur. Türkiye’de bugün Ermeni asıllı vatandaşlarımız bulunmaktadır ve birçoğu ile de yakın ilişkilerimiz mevcuttur. Bence asıl Ermeni vatandaşlarımızın çektikleri sıkıntı, bu şekilde kendini gizleyen Ermeni asıllı olanlarla, soykırım safsatasını ortaya atanlardır."

- "Tarihte hoş olmayan birçok olay olmuştur. Fakat hiçbirinin bu kadar uzun süre ve kangren haline geldiği görülmemiştir. Konunun kişiselleştirilmesi kimler tarafından yapılmıştır; bunun iyi değerlendirilmesi gerekir."

- "Nitekim, hatırlanacağı üzere, ben kişiler üzerinden hareket etmemiştim ve bu şekildeki kişilerin kendilerinin açıklama yapmasının doğru olacağı kanaatindeydim. Halen de aynı düşünceyi taşıyorum."

- "Ancak Türkiye’de meydana gelen bir takım olayların iyi anlaşılabilmesi için de bu konunun açıklığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Ama maalesef son zamanlarda Türkiye bir 'etnisite cenneti' haline getirildi. Bence asıl ırkçılık bu şekilde ülke insanlarının farklılaşmasına zemin hazırlamaktır. Şimdiki ortam Türkiye’nin yakın bir gelecekte tamamen ayrışmasına yol açacak bir biçimde gelişmektedir. Bu son durum da, üstü örtülü olarak Ermeniler'e emlak vermek ve bir yerde tazminata zemin hazırlamaktır."

- "Gerçekte ise bu olay tamamen aydınlandığında, Ermeni soykırım iddialarının ne kadar yersiz olduğu kesinlikle ortaya çıkacaktır. Türkiye, terör meselesinde ve ayrılıkçı Kürt konusunda ciddi merhaleler kazanacaktır. Hatta ülkemizde öz be öz Türkmen olan Alevi vatandaşlarımız üzerinde oynanan oyunlar ortaya çıkacaktır. Tabii bütün mesele, bu konuyla korkmadan yüzleşebilmek veya bunu bilmek isteyip, istemediğimizdir."

- "Tıpkı bu günlerde Akdamar Kilisesi’nin haçının yerine takılması taleplerinde, gerçek haçın Alman arşiv belgelerinde yer aldığı üzere, 1907 yılında Ermenistan tarafından gelen Michellian çetesinin, kiliseyi yağmaladıktan sonra haçını da çıkarıp eşine hediye götürmesini bilmek istemediğimiz gibi..."

- "Yoksa biz çevremizde binlerce Ermeni asıllıların olduğunu çok iyi bilenlerdeniz!!

LOZAN ANTLAŞMASI'NA GÖRE "AZINLIK" STATÜSÜNE SÂHİP 60.000 TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI, ÇOĞU BU DEVLETE BAĞLI, BU MİLLETİN KAYNAŞMIŞ FERDİ AÇIK ERMENİ VAR... YUSUF HALAÇOĞLU BUNLARA EK OLARAK, ANADOLU'NUN HEMEN HER TARAFINA DAĞILMIŞ 500.000 KADAR GİZLİ, KRİPTO, DÖNME ERMENİ OLDUĞUNU İFADE EDİYOR!.. BUNLARIN ÇOĞUNUN ARTNİYETLİ OLDUĞU KESİN, AKSİ TAKDİRDE NİYE KENDİLERİNİ GİZLESİNLER? NİYE TÜRK VE MÜSLÜMAN GÖZÜKSÜNLER?..


ANADOLU DA 20 ERMENİ AŞİRET KENDİNİ KÜRT OLARAK TANITIYOR


YUSUF HALAÇOĞLU AYRICA, ARŞİV KAYITLARINA GÖRE, "1915’TEKİ TEHÇİR SIRASINDA 90-95.000 CİVARINDA ERMENİ ÇOCUK VE KADININ MÜSLÜMAN ÂİLELER TARAFINDAN KORUNDUĞUNU, EVLÂT EDİNİLDİĞİNİ, EVLENİLDİĞİNİ, BÜYÜK KISMININ MÜSLÜMANLAŞTIĞINI" BELİRTİYOR.

HALAÇOĞLU BİR DE "TEHÇİRDEN VE TEHÇİR SIRASINDAKİ KÜRT AŞİRETLERİNİN SALDIRI VE KATLİAMINDAN KURTULMAK İÇİN KENDİLERİNİ BÖLGE HALKINDAN GÖSTEREREK YERLERİNDE KALANLAR OLDUĞUNU" EKLİYOR. BUNLAR KİMLİK DEĞİŞTİRENLER... KENDİNİ TÜRK, MÜSLÜMAN, KÜRT, ALEVİ GÖSTERENLER... BUNLAR İSİMLERİNİ DEĞİŞTİRİYOR, VARLIKLARINI SÜRDÜRÜYOR... HRANT DİNK ÂİLESİ BUNLARDAN BİRİDİR... BUNLARIN BİR KISMI 1970'LERDE YENİDEN İSİM DEĞİŞTİRİP ERMENİCE ADLAR ALIYORLAR. HRANT DİNK ADI ÖYLE ORTAYA ÇIKIYOR...

ASLINDA ANADOLU'DA HALK KİMİN ERMENİ OLDUĞUNU, KENDİSİ GİZLESE DE, BİLİR. AMA DOKUNMAZ, SES ETMEZ... HRANT DİNK TE "BUNLARIN SAYISININ 500.000 CİVARINDA OLDUĞUNU" SÖYLÜYORDU. AMERİKAN ARŞİVLERİNDE BU AÇIKÇA GÖRÜLÜYOR!

BU KONUYA KUMKAPI'DAKİ ERMENİ PATRİĞİ 2. MESROP DA BUNDAN BİR KAÇ YIL ÖNCE PARİS’TE YAYINLANAN LA CROIX GAZETESİNE VERDİĞİ BEYANATTA TEMAS ETMİŞTİ. ONA GÖRE, "1915-1918 ARASINDA 200.000 ERMENİ KIZI VE KADINI MÜSLÜMAN YAPILMIŞTIR, VE BUNLARIN ŞU ANDA YAŞAYAN TORUNLARININ SAYISI 1,5 MİLYONDUR"!

TABİİ BU RAKAMLAR ABARTILIDIR... BİRİNCİSİ GERÇEKTEN MÜSLÜMAN OLAN KADIN VE ÇOCUKLAR VARDIR. ESKİ DİYÂNET İŞLERİ BAŞKANI SÜLEYMAN ATEŞ'İN ANNESİ ASLEN BU ŞEKİLDE MÜSLÜMAN OLMUŞ BİR ERMENİ'DİR, AMA SON DERECE DİNDAR, MUHTEREM BİR HANIMDIR.

TEKRAR VE KESİNLİKLE İFÂDE EDELİM Kİ, BİZİM KENDİ ÖZ ADINI TAŞIYAN, VE DEVLETE BAĞLI OLARAK YAŞAYAN ERMENİLER İLE BİR MESELEMİZ YOK!.. BİZİM KORKTUĞU İÇİN KENDİNİ GİZLEYEN, AMA HERHANGİBİR ARTNİYETİ, VEYÂ EMELİ OLMADAN YAŞAYAN SÂDE KRİPTO ERMENİ VATANDAŞLARIMIZLA DA BİR İŞİMİZ YOK!..

BİZİM DERDİMİZ HİNOĞLU HİN VE HÂİN ERMENİ OLDUĞU HALDE, KENDİNİ TÜRK-MÜSLÜMAN VEYA KÜRT-ALEVİ GÖSTEREREK POLİTİKADA, MEDYADA, BÜROKRASİDE, İŞ DÜNYÂSINDA YÜKSELMİŞ, TÜRKİYE ALEYHİNE SÜREKLİ FAALİYET GÖSTEREN, DİYASPORA ERMENİLERİ İLE İLİŞKİ DE OLUP, AMERİKALILAR VE AVRUPALILAR İLE İŞBİRLİĞİ YAPARAK TÜRKLER'İ, TÜRK DEVLETİ'Nİ VE TÜRKİYE'Yİ SÜREKLİ KÖTÜLEYEN KRİPTO ERMENİLER'LE!.. BU DA YETMİYORMUŞ GİBİ, PKK, DHKP-C VE TİKKO İÇİNDE KÜRT GÖRÜNÜMÜ ALTINDA BÖLÜCÜ TERÖR EYLEMİ YAPAN MİLİTANLARLA!.. ONLARLA SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ!

ŞİMDİ AŞAĞIDA VERECEĞİMİZ LİSTENİN YUSUF HALAÇOĞLU İLE ALÂKASI YOK!..

İNTERNET'TE, CAHİL-CÜHELÂYA SİTE AÇMA, YAZI YAZMA İMKÂNI VERİLMEMELİ!.. NİYE, BİLİYOR MUSUNUZ?.. BİRİLERİ KALKMIŞ BENİM SİTEDEN ALDIĞI LİSTEYİ "YAŞA VAROL HALAÇOĞLU, NE GÜZEL LİSTE YAPMIŞSIN," DİYE SİTESİNE KOYMUŞ!. HALAÇOĞLU ÜSTÂDIMIZ DA BANA YAZDI, "SİZ Mİ BUNU SÖYLEDİNİZ?" DİYE!.. YOK BÖYLE BİR ŞEY!..

OKUMASINI BİLMEYENLERİN YAZMAYA KALKMASI, GERÇEKTEN HEM GÜLÜNÇ, HEM DE SORUNLU OLUYOR!..

BİR KERE DAHA SÖYLEYELİM Kİ, AŞAĞIDAKİ LİSTENİN YUSUF HALAÇOĞLU İLE ALÂKASI, BAĞLANTISI YOK!..

KÜRT POSTUNDA ERMENİLER, MÜSLÜMAN GÖRÜNTÜSÜNDE SÜRYÂNÎLER VE YEZİDÎLER
"KÜRT HALK ÖNDERİ" DİYE YUTTURULMAYA ÇALIŞILAN BÖLÜCÜ BAŞI ARTİN APO (ANNESİNİN ADI ÜVEYŞ) ERMENİ DE; PKK, DHKP-C, TİKKO GİBİ BÖLÜCÜ ÖRGÜTLERİN DİĞER MENSUPLARI "MÜSLÜMAN" MI?.. HATTA "KÜRT" MÜ?..

DEĞİL!.. ELE GEÇİRİLEN EŞKİYANIN ÇOĞUNUN SÜNNETSİZ OLMASINDAN BELLİ AMA, BİZ GENE BÂZI İSİMLER VERELİM:

Aslında ERMENİLER'in Kürtler arasına sızıp, böyle ortalığı karıştırması ilk değildir. Zilan Kürtleri arasında iyi tanındığı için 'ERMENİ ZİLAN' lâkabını alan ARDEŞİR MURADYAN, DERSİM İSYANI'nın silahlı kanat komutanları arasında yer almıştır. 1937'de Dersim isyanı'nın fitilini de Kahmut Köprüsü'nü yakan DEMİRCİ MUSTAFA ATEŞ ateşlemiştir. DEMİRCİ MUSTAFA, ERMENİ idi. Demirci Mustafa Ateş, 1993'te, 84 yaşındayken asıl dini olan hıristiyanlığa dönmüştür. Tunceli merkez nüfusuna kayıtlı MUSTAFA A. ATEŞ de, 1979'da ismini MARCELO, dinini de "HIRİSTİYAN" olarak değiştirmiş. ancak, nedendir bilinmez, 1992'de tekrar İSLÂMİYET'e geçmiştir. (Bakınız : "Ermeni Evlatlıklar, Saklı Kalmış Hayatlar" Erhan Başyurt, Karakutu Yayınları'ndan)

PKK’nın eski üst düzey sorumlularından “Parmaksız Zeki” kod adlı "ŞEMDİN SAKIK", babaannesinin ERMENİ olduğunu açıklamıştır. Onun babaannesi ERMENİ ise, kardeşi kürtçü-bölücü BDP milletvekili SIRRI SAKIK ta ERMENİ'dir.

HEMEN BELİRTELİM : bİZ ANNESİ ERMENİ, RUM, YAHUDİ, AVRUPALI OLAN BÜTÜN İNSANLARI SUÇLAMIYORUZ... ANNESİ ERMENİ ASILLI YETİMLERDEN OLAN ESKİ DİYÂNET İŞLERİ BAŞKANI SÜLEYMAN ATEŞ, ONUN DİNDAR BİR MÜSLÜMAN OLDUĞUNU AÇIKLAMIŞ, HEM KENDİSİNİN, HEM ANNESİNİN TÜRK OLDUĞUNU ORTAYA KOYMUŞTUR!.. BÖYLE ÇOK İNSANIMIZ VAR... AYRICA BİZİM KENDİ HÂLİNDEKİ, TERÖRE BULAŞMAMIŞ, İHÂNETE SAPMAMIŞ ERMENİ, SÜRYANÎ, KELDANÎ, YEZİDÎ, RUM, KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZA DA BİR DİYECEĞİMİZ YOK!.. ONLAR BİZDEN!,,

BİZ, SOYUNDA VE KANINDA BİR BİT YENİĞİ OLUP TA, BUNU MÜLEVVES VARLIĞI İLE SÜRDÜREN HÂİNLERDEN BAHSEDİYORUZ!

ZÜLKÜF DEMİRTAŞ, ERMENİ'dir. Büyük dedesi KİNKOS ve ninesi NAZLI, ERMENİ idi. 1948, Palu doğumlu Zülküf Demirtaş, terör örgütü PKK işbirlikçilerinden olup, kürtçü-bölücü HADEP "İmamlar Birliği" üyesidir. İmam kisvesinde HIRİSTİYAN bir ERMENİ".. ERMENİLER'de görülen TÜRK ve MÜSLÜMAN adları, özellikle "TÜRK" ekli soyadları, dindar MÜSLÜMAN kisvesi, kendilerini gizlemek içindir. O yüzden bulabildiklerimizin dedelerinin, ninelerinin adlarını veriyoruz. Babalar, analar genellikle TÜRk adları taşımakta, ERMENİ kimliğini gizlemektedir.

Aynı aileden olan kürtçü-bölücü BDP başkanı SELAHATTİN DEMİRTAŞ ta ERMENİ'dir. 1973, Palu doğumludur. Zaza olduğunu iddia eder.Babasının dönme adı TAHİR, annesinin dönme adı ŞADİYE'dir. Hukuk Fakültesi mezunudur. 2006 yılında kürtçü-bölücü İnsan Hakları Derneği'nin Diyarbakır Şube Başkanlığı yapmıştır. Kardeşi Nurettin Demirtaş'ın Genel Başkanlığı'nı yaptığı kürtçü-bölücü DTP'nin kapatılması üzerine, 2010 yılında kürtçü-bölücü BDP'nin başına getirilmiştir. Bölücü konuşmalarından dolayı 10 ay hapis cezası almışsa da, hapis yatmamıştır.

NURETTİN DEMİRTAŞ, ERMENİ'dir. Selahattin Demirtaş'ın kardeşidir. 1972, Palu doğumludur. PKK'ya üye olmak, terör eylemlerine karışmaktan 11 yıl, 6 ay hapis yatmış, çıkınca kürtçü-bölücü DTP'ye katılmış, 2007'de DTP Genel Başkanı olmuştur. Sahte çürük raporu alarak askerlikten kaçmıştır. Raporun sahteliği anlaşılınca, 1 yıl hapis yatmış, sonra tıpış tıpış askere gitmiştir.

SEMRA BAKIR, ERMENİ'dir. PKK’nın yurtdışında “Sürgünde Kürt Parlamentosu” kurma çalışmalarında delege seçilmiştir. 1959, Silvan doğumludur.

ORHAN BAKIR, ERMENİ'dir. Semra Bakır’ın kardeşidir. Asıl adı ARMENAK BAKIRCIYAN'dır.OHANNES BAKIRCIYAN diye de bilinir. Sonradan değiştirerek ORHAN yapmıştır. 1953, Diyarbakır doğumludur. Surp Haç Ermeni Lisesi'nde, Hrant Dink ile birlikte öğretmenlik yapmıştır. Orhan Bakır (Armenak Bakırcıyan) daha sonra Hrant Dink ve arkadaşı Stefan ile sol örgütlere katılma kararı aldı. Ancak Ermeni oluşları işlerini zorlaştırmasın diye Hırant, FIRAT adını; Stefan, MURAT; Armanek te ORHAN adını aldı. Terör örgütü TKP-ML'nin askerî kanadı olan, BABA ERDOĞAN'ın kurduğu TİKKO’ya katıldı. TİKKO, çoğu ERMENİ militanlardan oluşan kürtçü görünüp, DOĞU ANADOLU'nun ERMENİSTAN'a katılması için faaliyet gösteren acımasız bir örgüttür. Dağa çıkan ve sonraki yıllarda ALİ AĞA kod adıyla Tunceli ve civarında terör estiren Orhan Bakır, o bölgedeki gizli Ermeniler'le temas kurmayı başardı. Ayrıca ERMENİ terör örgütü ASALA ile de sıkı ilişkileri vardı. Onlar dışardan, TİKKO içerden TÜRK DEVLETİ'ne saldırılar düzenliyorlardı. Hakkında destanlar düzülen, TARİŞ fabrikalarını tahrip eden grevde işçileri kıştırtan Orhan Bakır'ın, aynı günde iki banka soyup, paraları işçilere verdiği iddia edilir. Örgütün merkez komitesine kadar yükselen Orhan Bakır, bir baskında yakalanmış, ancak hastaneden kaçırılmıştır. 1980’de Elazığ Karakoçan’da güvenlik güçleriyle girdiği bir çatışmada öldürülmüştür.

BÜLENT BAKIR, ERMENİ'dir. 1977, Silvan doğumludur. Annesi MERYEM BAKIR, ERMENİ'dir. PKK terör örgütü mensubu Bülent Bakır, yatmakta olduğu cezaevinde bölücübaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasını protesto etmek için hap içerek intihar girişiminde bulunmuştur.

ORHAN ÖLSEN, ERMENİ'dir. Büyük dedesi İLİYO, ve ninesi MARİ'dir. 1977 Silvan doğumlu Orhan Ölsen, çürük raporu alarak askere gitmemiştir. Orhan Ölsen PKK terör örgütünün dağ kadrosundandır.

İDRİS SEFİL, ERMENİ'dir. Büyük dedesi AVİT ve ninesi CEVAHİR, ERMENİ'dir. 1977, Karayazı doğumlu İdris Sefil, PKK terör örgütü mensubu olup, Adana 1 No.lu DGM'de 3713sa/-: CK/168 sayılı dosya ile yasadışı silahlı örgüt kurmak veya katılmaktan yargılanmış, hapis cezası almıştır. PKK-YCK örgütlenmesi içerisinde faal olmuştur. Konya HADEP il teşkilatı gençlik komisyonu üyesi olan İdris Sefil, bir ara hapis yatmış, çürük raporu alarak askere gitmemiştir.

ERSİN SEFİL, ERMENİ'dir. İdris Sefil'in akrabasıdır. 25.04.2006 tarihinde KUZEY IRAK'ta bir çatışmada öldürülmüştür.

HACİ İÇER, hacı-hoca falan değildir, ERMENİ'dir. Dedesi ALİ ve ninesi GÜLE, ERMENİ idi. 1974, Hazro doğumlu Haci İçer, PKK terör örgütü mensubudur. Aynı zamanda kürtçü-bölücü HADEP Diyarbakır Hazro ilçe teşkilatı yönetim kurulu üyesi idi. Haci İçer de çürük raporu alarak askere gitmemiştir.

SİDAR ŞİMŞEK, ERMENİ'dir. Büyük dedesi BEDROS ve ninesi LUŞİN, ERMENİ idi. 1978, Silvan doğumlu, PKK terör örgütü mensubu Sidar Şimşek, kürtçü-bölücü DEHAP Silvan ilçe teşkilatı tarafından, 18.11.2005 günü "Şemdinli ve Yüksekova’da yaşanan olaylar" ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasına katılıp, yasadışı slogan atarak topluluğu güvenlik kuvvetlerimize karşı provoke etmiştir.

MEHMET SAMİ GENİŞ, ERMENİ'dir. Büyük dedesi SERKİS ve ninesi ŞUŞİ, ERMENİ idi. 1977, Diyarbakır doğumlu, Mehmet Sami Geniş, yasadışı PKK terör örgütü adına faaliyetlerde bulunmak suçundan cezaevinde yatmıştır. Terör örgütü PKK'ya maddi destek sağlamak amacıyla uyuşturucu madde kaçakçılığı yapan Mehmet Sami Geniş, 11.12.2002 tarihinde İstanbul; 6 No.lu DGM'de CK/405 ve CK/403 No.lu dosya ile Uyuşturucu madde ticaretinden yargılanarak, 6 yıl 8 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır."SAMİ" adına bakarak YAHUDİ yönü olduğu da düşünülmektedir. TARKAN'a uyuşturucu temin etmekle de suçlanmıştır.

MEHMET SAİT YALÇIN, MEHMET KERİM ve MEVLUDE’den olma ise de, adlara bakmayın, gayrıhalis gayrımuhlis ERMENİ'dir. 1973, Urfa doğumludur. Dedesi GIRBUŞ ve ninesi VARTİ, ERMENİ idi. PKK mensubu Mehmet Sait Yalçın, Bodrum’da 27 Temmuz 1997 tarihinde meydana gelen bombalı saldırıyı gerçekleştirmiştir. 10 Haziran 2002 tarihinde, TCK 125. maddeden yargılanarak müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.

ÖZGÜR ERBİL, ERMENİ'dir. Büyük dedesi AKUP (AGOP) ve ninesi LÜSYE, ERMENİ idi. 1975, Afşin doğumlu Özgür Erbil, sahte belgeler ile yurtdışına çıkıp Almanya'da PKK terör örgütü adına uyuşturucu madde kaçakçılığı yapmaktadır. "ERBİL" soyadına bakarak YAHUDİ-SABETAYİST bir yönü olduğu da düşünülebilir. "ERBİL" soyadlıların çoğu öyledir.

KUTBETTİN AKŞULA, ERMENİ'dir. Büyük dedesi VARTAN ve ninesi ZELHA, ERMENİ idi. 1968, Muş doğumlu Kutbettin Akşula, 1992 yılında Muş ilinde PKK terör örgütüne maddî yönden destek sağlamak amacıyla silah kaçakçılığı yapmaktan yakalanmıştır. Kutbettin Akşula, çürük raporu alarak askere gitmemiştir.

ABDÜLAZİZ ÖZDEMİR, ERMENİ'dir. Dedesi YUSUF ve ninesi KAZO, ERMENİ idi. 1953, İdil doğumludur. PKK militanı Abdulaziz Özdemir, 21.02.1991 tarihinde Şırnak ili, İdil ilçesi, Köyceğiz Köyü yakınlarında TÜRKİYE'den Suriye'ye geçmek isterken, PKK militanları ile güvenlik güçleri arasında çıkan silahlı çatışmada ölü olarak ele geçirilmiştir. Yapılan muayenesinde sünnetsiz olduğu tesbit edilmiştir.

LEVENT KAYADAĞ, ERMENİ'dir. Dedesi MİKDAT ve Ninesi HAVUŞ, ERMENİ idi. 1972, Siverek doğumlu PKK terör örgütü militanı Levent Kayadağ, 16.10.1993 tarihinde Elazığ ili, Alacakaya, Çataklı Köyü yakınlarında köy korucuları ile girdiği çatışmada ölü olarak ele geçirilmiştir. Yapılan muayenesinde sünnetsiz olduğu tesbit edilmiştir.

MEHMET ÖZTUNÇ, ERMENİ'dir. Dedesi MUSA ve ninesi MİRARİ, ERMENİ idi. 8.9.1993 tarihinde. Antalya'da, PKK terör örgütü mensubu olmaktan ve örgüte yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanmıştır. Sünnetsiz olduğu tesbit edilen, 1954, Beytüşşebap doğumlu Mehmet Öztunç, 19.8.2000 tarihinde kürtçü-bölücü HADEP Antalya İl Yönetim Kurulu Üyesi seçilmişti.

YUSUF CİHANGİR, ERMENİ'dir. MEHMET TEVFİK ve NEZİHE’den olma, 1975 doğumlu Yusuf Cihangir'in dedesi VARTAN ve ninesi EYVAN, ERMENİ idi. PKK mensubu Yusuf Cihangir; Silvan Çatak ve Silvan Bayrambaşı Jandarma Karakollarına silahlı saldırı, Silvan Otluk köyü öğretmeninin şehit edilmesi eylemlerine katılmıştır. 1998 yılında Diyarbakır 1 No.lu DGM’de, TCK’nın 125. maddesinden yargılanarak 2 yıl 4 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.

ADNAN DİZİN, ERMENİ'dir. KÂZIM ve ELİF’ten olma Adnan Dizin, 1965, Karakoçan doğumludur. Dedesi KİRKOR ve ninesi GEVHER, ERMENİ idi. Adnan Dizin, PKK terör örgütü adına faaliyette bulunmak, adam öldürmek, güvenlik güçleriyle silahlı çatışmaya girmek, roketli ve bombalı eylemlerde bulunmak, pusu kurmak baskın düzenlemek gibi suçları işlemiştir. 1994 yılında Diyarbakır 1 No.luDGM’de, TCK 125. maddesinden yargılanmış, 6 yıl ağır hapis cezası almıştır.

NİHAT TÜRKSOY'un TÜRKLÜK'le falan alâkası yoktur has be has ERMENİ'dir. HASSO ve MENDİ’den olma, 1970, Siirt doğumludur. Dedesi SARKİS ve ninesi ZERDO, ERMENİ idi. PKK mensubu Nihat Türksoy, örgüt adına silahlı eylemlere katılmıştır. 1993 yılında Diyarbakır 2 No.lu DGM’de, TCK 125. maddesinden yargılanmış, 6 yıl ağır hapis cezası almıştır.

MEHMET GÜZEL, ERMENİ'dir. SÜLEYMAN ve İSLİM’den olma Mehmet Güzel, 1977, Şanlıurfa-Bozova doğumludur. Büyük dedesi MIGIRDIÇ ve ninesi İLSEFİL veya İLSEVİK,, ERMENİ idi. Hakkâri, Kamışlı Karakolu'nu basarak 10 Er ve 7 korucunun şehit edilmesi olayına karışan PKK militanı Mehmet Güzel, İzmir'den yurtdışına kaçmaya çalışırken, Ömer Oymak isimli sahte kimlikle Temmuz 2000’de yakalanmıştır. Daha önce yurtdışında eğitim gören ve bomba uzmanı olarak yetiştirilen Mehmet Güzel, İran’da da değişik eğitimlere katılmıştır. Mehmet Güzel, TCK 168. maddeden yargılanarak 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.

AKİF YADİGAROĞULLARI, ERMENİ'dir. HIDIR ve ZEYCAN’dan olma, 1974, Pertek doğumludur. Büyük dedesi APKAR ve ninesi MARYAM, ERMENİ idi. Terör örgütü PKK mensubu Akif Yadigaroğulları, kırsal alanda CİHAN kod adıyla silahlı faaliyetlere katılmıştır. 25.3.2000 tarihinde, TCK 168. maddeden yargılanarak, 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.

METİN GÜMÜŞ, ERMENİ'dir. İSMAİL ve GÜLİ’den olma, 1973, Mardin-Ömerli doğumludur. Büyük dedesi ARTİN ve ninesi DİHRAM, ERMENİ idi. PKK terör örgütü mensubu Metin Gümüş, 2.6.1994 tarihinde, TCK 125. maddeden yargılanarak, müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.

MERYEM TABAŞ, ERMENİ'dir. Dedesi HOKAR, ninesi HAYKANUŞ'tur. Uyduruk "Sürgünde Kürt Parlamentosu" delegesidir.

MAHMUT HAKKI EŞİYOK, adına bakmayın, ERMENİ'dir. 1954, Kamberşeyh doğumludur. Büyük dedesinin adı HOKAR, ninesinin adı HAYKANUŞ'tur. Kürtçü-bölücü HADEP İstanbul il teşkilâtı sekreterliği yapmıştır. 2012'de kürtçü-bölüü BDP Parti Meclisi yedek üyesi seçilmiştir.

RUŞEN TAPANCI, ERMENİ'dir. "ZAZAN BERTİN" Kod adıyla bilinir. 1980, Silvan doğumludur. Dedesinin adı OHANİS'tir. "MAVİ ÇARŞI"nın yakılması" eylemine katılmıştır. Ortalıkta olmadığı içini ceza almaktan kurtulmuştur.

BARIŞ BAŞAK, ERMENİ'dir. 1979, Yurtbeyi doğumludur. Büyük ninesinin adı KOTİNE'dir. Kürtçü-bölücü DTP kurucu üyesidir.

DİLÂVER ÖNCÜ, ERMENİ'dir. 1973, Yaylayanı doğu EDİP YILDIZ, ERMENİ'dir. 1965, Firke doğumludur. Büyük dedesi GAÇO, ninesi RİHAN'dır. Kürtçü-bölücü HADEP Parti Meclisi üyesi idi. Halen PKK'lı suçluların avukatlığını yapmaktadır.

HAŞİM BENEK, ERMENİ'dir. 1964, Benek doğumludur. Büyük dedesinin adı ŞİHO, ninesinin adı KİTRO'dur. PKK militanı olup, güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada sağ yakalanmış, hapis yatmış, sonra da kürtçü-bölücü DEP Antalya, Muratpaşa Belediye encümen adayı olmuştur. Teröre bulaşmış biri böyle aday olabilir mi, nasıl olur, bilmem.

İZZETTİN KALAYCI, ERMENİ'dir. 1959, Urfa doğumludur. PKK militanı olup terör faaliyetinden 8 yıl 8 ay hapis yatmış, sonra kürtçü-bölücü HADEP Şanlıurfa il teşkilâtında görev yapmıştır. 12 Eylül sonrasında, Diyarbakır hapishanesinde 3 yıl yattığı için kendini "darbe mağduru" göstermektedir. Ya onun terör faaliyetinden dolayı "PKK mağduru" olanlara ne demeli?


 2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR