Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık?
Serdar ANT
Haziran 15, 2011 13:12
Hangi Güçbirliği? Hangi Kararlılık?
“Cumhuriyet Güçbirliği: Aynı Kararlılıkla Devam…”
14 Haziran tarihli Aydınlık gazetesinin en arka sayfasında yukarıdaki başlık yer alıyor. Cumhuriyet Güçbirliği, bir anlamda “durmak yok, yola devam” kararını açıklıyor!
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin’e göre “Biricik çıkış yolu: Cumhuriyet Güçbirliği…”
Şule Perinçek ise “Mücadele görevimiz daha da büyüdü” görüşünde…
Seçimde Ankara 2. bölgeden aday olan ve seçilemeyen Erdoğan Karakuş ise “Cumhuriyet Güçbirliği mücadelesini aynı kararlılıkla sürdürecek” diyor.
Denizli’den milletvekili adayı olup seçilemeyen Mustafa Güleç de “çalışmalarımızın boşa gitmediğini, geleceğe yatırım olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuşuyor.
Uzatmayalım, sonuçta Cumhuriyet Güçbirliği sanki hiçbir şey olmamış gibi devam etme kararını ilan ediyor! İyi de ortada üzerinde düşünülmesi, sorgulanması gereken bir durum yok mu gerçekten? Cumhuriyet Güçbirliği’nin bağımsız adayları, seçimlere “spor” olsun diye mi girdi? Bir amaçları yok muydu?
Vardı tabii…
Diğer bütün adaylar gibi seçilip Meclis’e girmeyi amaçlayan Cumhuriyet Güçbirliği, bir milli hükümetin kurulmasını sağlayarak AKP iktidarını yıkmayı hedefliyordu. 30 kişiyle!
Ne var ki halkın tercihi Cumhuriyet Güçbirliği adayları yönünde olmadı ve 30 adaydan hiçbiri seçilecek yeterli oyu alamadı. İşin daha düşündürücü olan kısmı ise, Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının aldığı oyların komik denecek düzeyde olmasıdır. Bu nedenle olsa gerek, seçim öncesinde Cumhuriyet Güçbirliği adaylarını en ince ayrıntısına kadar tanıtan Aydınlık gazetesi, seçimden sonra Güçbirliği adaylarının aldığı oyları yayınlamaktan bile kaçınmıştır. 30 adaydan sadece Doğu Perinçek, Yaşar Müjdeci, Çetin Doğan, Tuncay Özkan, Ceyhan Mumcu ve Erdoğan Karakuş’un kaç oy aldığı 13 Haziran tarihli Aydınlık’ta yayınlanmıştır, o kadar…
Peki, kalan adaylar seçimlerde kaç oy aldılar acaba?
O zaman Aydınlık gazetesinin okuyucusundan sakladığı sonuçları ben kısaca aktarayım. ( İlk rakam alınan oy sayısı, parantez içindeki sayı da % olarak oy oranıdır.)
Hayrettin Çavuşoğlu (Adana): 2 869 (0.25)
Ceyhan Mumcu (Ankara-1): 2 663 (0,17)
Erdoğan Karakuş (Ankara-2): 1 800 (0,12)
Atilla Uğur (Antalya) : 3 718 (0,35)
Orhan Özkaya (Aydın) : 899 (0,14)
Kartal Cemil (Balıkesir) : 1 776 (0,23)
Mehmet Alanbel (Bursa): 2 343 (0,14)
Murat Burhanoğlu (Çorum): 196 (0,06)
Mustafa Güleç (Denizli) : 751 (0,13)
Mehmet Tanrıkulu (Diyarbakır) 978 (0,33)
Mehmet Saygın Turan (Edirne): 286 (0,08)
Nermin Yıldız (Eskişehir) : 1 402 (0,28)
Abdullah S. Kocaman (Gaziantep): 1 637 (0,20)
Vecdet E. Gürpınar (Gümüşhane): 28 (0,04)
Melih Sürmeli (Hatay) : 2 267 (0,29)
Deniz Yıldırım (Isparta): 901 (0,35)
Çetin Doğan (İstanbul-2): 9 378 (0,38)
Ümit Ülgen (İstanbul-3): 4 739 (0,30)
Yaşar Müjdeci (İzmir-1) : 17 513 (1,43)
Doğu Perinçek (İzmir-2): 12 842 (1,00)
Hasan Parkan (Kayseri): 235 (0,03)
Halil Nebiler (Kırklareli): 237 (0,01)
Recai Alkan (Kocaeli): 2 517 (0,26)
Zihni Koşkar (Manisa): 1 277 (0,15)
Mahmut Şentut (Mersin): 3 276 (0,33)
Mehmet Karakamışlıoğlu (Muğla): 979 (0,19)
Mehmet Emin Akyüz (Niğde): 174 (0,09)
Zafer Şen (Tekirdağ): 1 616 (0,32)
Bülent Baş (Trabzon): 375 (0,08)
Mehmet Akkaya (Zonguldak): 382 (0,01)
Cumhuriyet Güçbirliği’nin 30 adayı Türkiye genelinde toplam 80 063 oy alabilmiştir! Bu, Türkiye genelinde kullanılan 42 069 869 geçerli oyun sadece % 0,19’una eşittir!
Örneğin Antalya’da “Arbanya aşiretinden 10 bin oy” alacağı iddia edilen Atilla Uğur, seçimlerde sadece 3 718 oy alabiliyorsa ortada yanıtlanması gereken bir soru yok mudur?
Seçim öncesinden Aydınlık gazetesinde “ Ankara’nın dörtte birini oluşturan Çorumlular ‘Erdoğan Karakuş Paşa’nın arkasında…” şeklinde sözde " haberlerle " propagandası yapılan Ankara 2. Bölge adayı Erdoğan Karakuş’un kendi seçim çevresinde geçerli kabul edilen 1 438 787 oyun sadece 1800’ünü alabilmiş olmasında bir gariplik yok mudur?
İşçi kenti Zonguldak’ta, adı İşçi Partisi olan bir partinin yöneticisi olan, işçi Mehmet Akkaya’nın sadece 382 oy (%0,01) alabilmesi düşündürücü değil midir?
Örneğin seçimde Denizli’den milletvekili adayı olup seçilemeyen, ama “çalışmalarımızın boşa gitmediğini, geleceğe yatırım olduğunu düşünüyorum” diyen Mustafa Güleç, 671 809 kayıtlı seçmenin bulunduğu Denizli’de, kullanılan 582 800 geçerli oyun, sadece 751’ini (%0,12) alabiliyorsa, çıkıp da nasıl “çalışmalarımız boşa gitmedi” diyebilir artık?
Örnekler çoğaltılabilir. Amacım basit bir oy hesabı yapmak değil. Ama seçime de laf olsun diye girilmiyor ki… Alınan oy, bir anlamda halka ne kadar ulaşılabildiğinin, düşüncelerin millete ne derece anlatılabildiğinin ve “Atatürk’te birleştik” diye ortaya çıkanların seçmenler tarafından ne denli ciddiye alınıp benimsendiğinin bir göstergesidir. Bu nedenle milyonu aşkın seçmenin oy kullandığı bir seçim bölgesinde 5 bin oy bile alamayanlar, geleceğe yönelik kararlılık açıklaması yapmadan önce dönüp aynaya bakmalı ve “neden?” sorusunu en azından kendilerine sormalıdırlar.
Örneğin Cumhuriyet Güçbirliği adayları arasında en yüksek oyu, İzmir 1. Bölgeden aday olan Yaşar Müjdeci aldı: 17 513… Yaşar Paşa’nın seçim bölgesinde 1 426 779 kayıtlı seçmen var. Bunun 1 247 732’si seçimde oy kullanmış ve bu oyların da 1 223 008’i geçerli sayılmış. Sonuçta Yaşar Müjdeci, işte bu geçerli sayılan 1 223 008 oyun sadece 17 513’ünü alabilmiştir! (% 1,43) Bu bölge, Cumhuriyet Güçbirliği’nin en “başarılı” olduğu bölgedir!
Benzer bir durum İzmir 2. Bölgeden aday olan Doğu Perinçek için de geçerli… Perinçek’in seçim bölgesinde de 1 447 543 kayıtlı seçmenden 1 311 577’si oy kullanmış ve bu oyların da 1 277 830’u geçerli sayılmış. İşte Perinçek, bu geçerli 1 277 830 oyun sadece 12 842’sini alabilmiş! (%1)
Şimdi Cumhuriyet Güçbirliği taraftarları ve özellikle de Doğu Perinçek ile Yaşar Müjdeci “neden?” diye sormuyorlar mı kendilerine? Bu orandan ve alınan oydan memnunlar mı?
Kimse imkânların yetersizliği bahanesine sığınamaz. Emrinde ulusal düzeyde yayın yapan bir gazete ile bir ulusal televizyon kanalı olan kaç aday vardı? Ayrıca Aydınlık’a göre “İzmir’de Cumhuriyet Güçbirliği; 90 seçim bürosu, 5 binden fazla Güçbirliği gönüllüsüyle arı gibi çalışıyor. Her gün 100’e yakın İzmirli kendiliğinden büroya gelip Perinçek ve Müjdeci gönüllüsü oluyorlar”dı! (Aydınlık, 9.5.2011)
Ne var ki sonuç ortada işte! İzmir gibi demokrat, ilerici, Cumhuriyetçi seçmenin ağırlıklı olduğu bir bölgede bile halkın ancak yüzde 1-1,5 kadarının desteği alınabiliyorsa, devrimciliği ve yurtseverliği kimseye bırakmayanların en azından kendilerine bir dönüp bakmaları ve özeleştiri yapmaları gerekmez mi?
Ne var ki bu oylar sadece bir hezimeti ve halktan kopukluğu göstermiyor. Bir çöküşü de işaret ediyor aynı zamanda… 2011 seçimlerinde Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının aldığı oyları, İşçi Partisi’nin 2007 genel seçimlerinde aynı seçim çevrelerinde aldığı oylarla karşılaştırdığımızda daha da ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. 2007 genel seçimlerinde İşçi Partisi adaylarının, aynı seçim bölgelerinde aldıkları oylar şöyle:
Adana: 3625
Ankara-1: 4710
Ankara-2: 4016
Antalya: 3591
Aydın: 3613
Balıkesir: 3364
Bursa: 4537
Çorum: 1076
Denizli: 3866
Diyarbakır: 614
Edirne: 1142
Eskişehir: 2079
Gaziantep: 1474
Gümüşhane: 168
Hatay: 2214
Isparta: 1014
İstanbul-2: 5033
İstanbul-3: 5547
İzmir-1: 5847
İzmir-2: 6245
Kayseri: 1440
Kırklareli: 1257
Kocaeli: 2380
Manisa: 3074
Mersin: 2662
Muğla: 2926
Niğde: 1144
Tekirdağ: 1702
Trabzon: 1192
Zonguldak: 2259
Bu durumda Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının, Adana, Ankara-1, Ankara-2, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çorum, Denizli, Edirne, Eskişehir, Isparta, İstanbul-3, Kayseri, Kırklareli, Manisa, Muğla, Niğde, Tekirdağ, Trabzon ve Zonguldak’ta İşçi Partisi’nin 2007 seçimlerinde aldığı oy kadar bir oy bile alamadığı görülüyor! Kısacası Cumhuriyet Güçbirliği’nin seçime katıldığı 30 bölgenin 20’sinde İşçi Partisi’nin 2007 seçimlerinde aldığı oya bile ulaşamaması, ortada aslında bir güçbirliğinin olmadığını, dahası “Cumhuriyet Güçbirliği” adı altında seçime katılan İşçi Partisinin İzmir hariç neredeyse bütün bölgelerde oy kaybettiğini göstermektedir.
Örneğin 2007 seçimlerinde işçi kenti Zonguldak’ta 2259 oy alan İşçi Partisi, 2011’de merkez yöneticilerinden işçi Mehmet Akkaya ile bu ilde sadece 382 oy alabiliyorsa, bu durum neyin göstergesidir acaba? Ya da 2007 seçimlerinde Ankara’da toplam 8716 oy alan İşçi Partisi’nin, 2011’de aynı bölgede oyları yarı yarıya düşmüşse, bu, yangından mal kaçırır gibi oluşturulan “Cumhuriyet Güçbirliği” girişiminin halk tarafından ciddiye alınmadığının kanıtı değil midir?
Cumhuriyet Güçbirliği adaylarının 2011 seçimlerinde yarıştığı 30 bölgede toplam 80 063 oy almalarına karşılık, İşçi Partisi’nin 2007’de bu bölgelerde toplam 83 811 oy almış olması, Güçbirliği adı altında aceleyle ve partizan bir anlayışla yapılmaya çalışılanların, İşçi Partisi tabanında bile benimsenmediğini göstermektedir!
Bu durumda “ Cumhuriyet Güçbirliği : Aynı Kararlılıkla Devam ” diyenlere sormak gerek:
Hangi güçbirliği? Hangi kararlılık?
Ulusal kavramları ve değerleri kendi siyasi amaçları için maske olarak kullananların pişkinliğine karşı halk yanıtını seçimlerde vermiştir. Bu durumda devekuşu gibi başını kuma gömüp gerçekleri görmezden gelerek, başarısızlıklarını gözlerden saklayabileceğini sananlar, önce aynaya bakmalı ve yukarıdaki tablonun hesabını vermelidirler!
Serdar ANT, 14 Haziran 2011
http://www.guncelmeydan.com/pano/hangi-gucbirligi-hangi-kararlilik-serdar-ant-t28647.html
***