PKK ile müzakere suçtur, bunu yapanlar kafalarını giyotine uzatıyor!
Osman Paşa ile HEPAR Genel Merkezi’nde görüştük.
Özellikle seçimlerle ilgili konuştuk ama söyleşimizi Açılım’la sınırlı tuttuk. Gördüğüm kadarıyla Paşa gelişmelerden üzüntülü, kaygılı. Niyeti siyaset yapmak değil ama mecbur kalmış. Bu sessizlik ve muhalefetsizlik ortamında, kendi vicdanına ileride hesap verebilmek kaygısıyla atılmış siyasete.
Analizleri gerçekçi, gelişmeleri iyi tahlil ediyor ve bu gelişmelerin sonucunda çıkacak Türkiye tablosunu da görüyor. Kendisinden tek bir şey duymak istiyorum aslında, her şey bitti denilen anda, bu milleti sahipsiz mi bırakacak yoksa mücadele alanında saf tutacak mı? Anlıyorum ki, Paşa kendisini o zor güne şimdiden hazırlıyor. Demek ki o gün geldiğinde mücadele cephesinde birlikte olacağız. Paşa’nın yanından umutlu ve daha kararlı ayrılıyorum.
Hedefleri özerklik ve Apo’yu serbest bırakmak
Gökçe FIRAT: Paşam, Oslo Görüşmeleri’nde başlayan bir süreç var. Hükümet Abdullah Öcalan’ın da açıkladığı bir müzakere planı dâhilinde seçim öncesine kadar PKK ile anlaşmayı hedefliyor. HDP milletvekillerinin açıklamalarına göre bu sürecin sonunda özerkliğin ilanı var. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?Osman PAMUKOĞLU: Son iki üç gündür bu planın içerisinde özerkliğinde olduğunu ifade etmeye başladılar. Bu durum beklenmedik bir şeymiş gibi ele alınıyor fakat gerçekte bu bilinen bir hedefti. Özellikle Oslo’dan beri daha da belirgindi. Oslo Görüşmeleri ve İmralı ile müzakerelerle kurulan sistemin içinde bu zaten vardı. Bunu defalarca yazılarda, makalelerde, televizyon programlarında belirttim. “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diye bir halk tabiri vardır. Bu ise cumartesi, pazardan belliydi. Bunu anlamak ve nereye doğru sürüklendiğimizi görmek için 1984’lere kadar geri gitmek gerekir. PKK nedir, ne maksatla kurulmuştur, siyasî amaçları nelerdir, bugüne kadar ne kadar yol alabilmiştir soruları böyle yanıtlanabilir. 30 yıllık sürece bakıldığı zaman zaten sürecin bu noktalara varacağı anlaşılmaktadır. İmralı’daki adam yediden yetmişe 30 bin insanımızı katletmiş bir halk düşmanıdır. Özerkliğin dışındaki amaç da bu adamın dışarıya çıkarılmasıdır. “Koşulların iyileştirilmesi” adı altından ısıtılan da budur. Gökçe FIRAT: Yani Apo’nun serbest bırakılacağını düşünüyorsunuz… Osman PAMUKOĞLU: Adım adım bu noktaya getiriyorlar. Kurbağalama yüzme gibi, saman altından su yürüterek ilerliyorlar. Halkı enayi yerine koyarak yol alıyorlar. Özerklik ve Apo’nun serbest kalmasından sonra Kandil’dekilere genel af çıkarılması gelecektir. Bu üç aşama onlar açısından kaçınılmazdır. Bunlar yapılmazsa tabii ki silah bırakmayacaklardır.
Süreç kontrol edilemezse iç savaşa kadar gider
Gökçe FIRAT: Peki Apo’nun serbest bırakıldığı, özerkliğin ilan edildiği bir ortamda Türklerin tepkisi ne olur?Osman PAMUKOĞLU: Bu tepkinin geleceğini bildikleri için halkı uyandırmadan yol almaya çalışıyorlar. Bu bahsettiğimiz aşamalara gelinirse ülke içinde kesinlikle anarşi ve kaos çıkacaktır. Gökçe FIRAT: Bu bir iç savaşa dönüşebilir mi? Osman PAMUKOĞLU Kontrol edilemezse iç savaşa kadar gider. Tarihte görüyoruz ki toprak kayıpları bir devletin içinde oluyorsa sonunda kesinlikle parçalanma da gelmektedir. Bu, bütün toplumlarda böyle olmuştur. Gökçe FIRAT: Hükümet “Türkiye’yi büyüteceğiz Osmanlı yapacağız” derken siz tam aksine bu politikalarla ülkenin bölüneceğini söylüyorsunuz… Osman PAMUKOĞLU: Öyle bir halleri, güçleri, kudretleri mi var? Ortadoğu’da yanlarında kimse kalmadı. Suriye ve Irak’la olan 1300 km’lik sınır delik deşik durumda. Suriye sınırının hemen altında PKK’nın Suriye kolu çalışıyor. Irak’ın kuzeyinde Barzani yönetiminde başka bir özerk Kürt bölgesi var. Güneydoğu Anadolu’da, Fırat’ın doğusunda da örgüt askerlik şubesi kurarak asker topluyor, kendi kolluk kuvvetlerini oluşturuyor. Vergi adı altında haraç topluyorlar. Kırsalda ve şehirlerde hâkimler. Bir süredir “kamu düzeni” üzerine konuşuluyor. Gerçekte buna “kamu düzeni” yerine “devletin egemenliği” denilmesi gerekir ki o da bu topraklarda kaybolmuş durumda. Böyle giderse daha da kaybolacaktır.
PKK’nın silahlı gücü ortadan kaldırılmalı
Gökçe FIRAT: Peki Osman Pamukoğlu bu gidişe karşı topraklarımızı savunmak için ne yapacak?Osman PAMUKOĞLU Biz bunun için parti kurduk ve siyasî mücadeleye girdik. PKK meselesinin üstesinden nasıl gelineceği bizim partimizin programında bellidir. PKK’nın silahlı gücünü ya teslim alınması ya da ortadan kaldırılması birinci koşuldur. Başka bir yolu yoktur. Gökçe FIRAT: Yani Kandil’dekilerle anlaşmanın tam tersine yok etmemiz gerekiyor sizce. Osman PAMUKOĞLU Bir ay müsaade ederiz. Silahlarınızı da vererek teslim olacaksınız deriz. Yurt içindeki kamplarının yeri bellidir. Kampların yeri değişmez. Kamp yerlerini coğrafî koşullar dikte eder ve oraların dışında hiçbir yer kamp olarak seçilemez. PKK da 30 yıldır aynı yerleri kullanmaktadır. Yurtdışındaki yerler de bellidir… Gökçe FIRAT: Şimdi hükümet, “Ordu 30 sene savaştı ama yenemedi dolayısıyla anlaşma yoluna gitmemiz lazım” diyor. Gerçekten yenemedi mi ordumuz? Siz oralarda yıllarca görev yaptınız. İstese ordumuz bunları 2-3 gün içerisinde bitiremez mi? Osman PAMUKOĞLU Ordunun yasal yetkisi olmalı.
Ho Chi Minh ya da General Giap gibi uzmanlar gerekli…
Gökçe FIRAT: Siz başbakan olsanız ve ordu komutanına PKK’yı bitirmesi için yeki verseniz, bitirebilir mi bitiremez mi?Osman PAMUKOĞLU: Eğer dağlarda gayrinizamî harp ya da son dönemde daha sık kullanıldığı gibi gerilla harekâtı yapacaksanız, ordunun tüm kesimlerinin bunun hemen yapabilecek kabiliyette ve eğitim seviyesinde olmadığını bilmeniz gerekir. Önce eğitimden geçmeleri gerekir. Bu eğitim de bu işin uzmanlarına yaptırılmalıdır. Bu işin uzmanları kimlerdir? Bir Alberto Bayo var mı? Gökçe FIRAT: Ya da Che Guevara… Osman PAMUKOĞLU O işin esas uzmanı Fidel Castro idi… Ho Chi Minh ya da General Giap gibi uzmanlar gerekli… Doğru, ordu 700 bin kişilik büyük bir kuvvettir. Fakat mesele bundan ibaret değildir. Bu harbin bir karakteri vardır. Gökçe FIRAT: Peki, mesela IŞİD ve lideri Bağdadî bu harbin karakterine uygun mu davranıyor sizce? Osman PAMUKOĞLU Bu veya buna benzer bir eğitim aldıkları kesin. Sadece insanları kesen vs. yönleri görülüyor ama IŞİD sıradan bir örgüt değil. Çok iyi sevk ve idare ediliyor. Savaşın taktik ve stratejisini, teknik boyutunu bildikleri açık. Belki insanlar pek fark etmiyor ama IŞİD ciddi bir ABD hava bombardımanına maruz kaldı. Ama sonuçta Kobane’nin yarısı bugün hâlâ IŞİD’de. IŞİD, belli taktik ve yöntemleri iyi uyguladığı için buradan sökülememektedir. ABD’nin bu hava bombardımanını ne kadar isteyerek yaptığı da ayrıca tartışılması gereken bir konudur. IŞİD’i yok etmeye çalışan ABD, bunu gerçekten yapıyor mu yoksa yapıyor mu görünüyor o da ayrıca değerlendirilmelidir.
Kürt devleti Avrupa ve Amerika desteği olmadan asla yaşayamaz
Gökçe FIRAT: Kürtler, Kuzey Irak’ta devlet kurduklarını söylüyorlar. Fakat IŞİD, Erbil kapısına dayandığı anda Türkiye’den, ABD’den ve Avrupa’dan yardım istediler. Kobane’de de yine Türkiye’ye sığındılar. Bağımsız bir Kürt devletinin sizce bu bölgede yaşama şansı var mı?Osman PAMUKOĞLU Çok zor… Çok sıkıntılarla karşılaşır. Devletin sevk ve idaresi ile diplomasi alanlarında da zorluk çekerler. Devlet, güvenlik ve adalet için tesis edilmiş bir örgüttür. Aslında soyuttur. Devlet; toprak, halk, mahkemeler, ordu ve hazinedir. “Devlet” aslında yanlış kullanılan bir kavramdır. “Hükümet” daha doğru bir kullanımdır. Eskiler “devlet” yerine hep “hükümet”i kullanırlardı. Devlet altı, yedi kurumun toplamı için kullanılan soyut bir kavramdır, bir şemadır. Devleti var eden insandır. Aşiret, kabile dönemlerinden bugüne kadar insanlar devletten iki şey istediler: Güvenlik ve adalet. Devlet bunlar için vardır. Halk güvenliğin sağlanması ve adaletin tesisi için vergi verir, askere gider, yasalara uyar. Bugün Türkiye’de güvenlik ve adalet var mı? Durum zaten günlük yaşamdan izlenebilir. Bu bölgede bir Kürt devleti Avrupa ve Amerika desteği olmadan asla yaşayamaz. Avrupa acaba bu desteği yapar mı? Ortadoğu’da enerji kaynaklarının bir 50-60 yıl daha kullanılabileceği görülüyor. Bu kaynaklar olduğu sürece Kürt devletine destek gelir. Bittiği anda Kürt devleti de biter. Böyle bir devlet inşa edilse bile ömrü 50-60 yıl kadar olabilir. Gökçe FIRAT: Yani Kürtler, bugün ABD ve Avrupa’ya kanarak bir devlet ilan etseler bile 50-60 yıl içinde yapayalnız kalırlar diyebilir miyiz? Osman PAMUKOĞLU Amerika bir emperyalist ülke olarak her yere kendi eski müstemlekelerine baktığı gibi bakar. Aynı şey Avrupa için de geçerlidir. 19. yüzyılda dünyada insanların yaşadığı coğrafyanın % 80’ı bunların denetimi altındaydı. Bu bölgeler ya dominyon ya da müstemleke durumundaydı. Emperyalistler karşısındakinin Türk, Kürt, Arap, Fars olmasına göre davranmazlar. Onlar için kendi ulusal çıkarları esastır. Bu çıkar devam ettiği sürece düzen sürer. Bu menfaat ortadan kalkınca da biter. Gökçe FIRAT: Peki ABD, Kürt Devleti kurma kararı verdiyse, Türkiye’nin buna engel olma ihtimali var mı? Osman PAMUKOĞLU: Türkiye’nin bu gücü vardır ve bu güç AKP’den ya da başka bir yerden gelmez. Türkiye’nin gücü jeostratejiktir. Bunu anlamak için yerküreyi karşınıza alarak bakmanız gerekir. Türkiye dirsekteki ayna kemiği gibidir dünya için. Bu coğrafya Türkiye için her şey demektir. Bu coğrafyada herkesle anlaşmak zorundasınız. Türkiye, kanatlarını; Akdeniz’e ve İran’daki Zagros Dağları’na açmış bir kartal gibi durmaktadır. Kartalın ön kısmı ise Arapların yaşadığı ve Kürtlerin koloni halinde bulunduğu bölgelere bakar.
ABD’ye söylenecek şey Kürtlerden ve PKK’dan elini çekmesidir
Gökçe FIRAT: ABD ve Batılı güçlerin Türkleri Anadolu’dan atma planları var mı? Wilson dönemlerinin hayalleri hâlâ ayakta mı?Osman PAMUKOĞLU Bu Sevr’e kadar giden bir plandır. Bugün öyle bir plan düşünemezler. Amerika’da kalıp olmaz. Ulusal çıkar olur. Bu coğrafyada Türkiye’de dâhil hükümetlerin, partilerin ABD çıkarlarına aykırı davranmaması ABD’nin tek hedefidir. Anadolu çok hâkim bir coğrafyadır. Karadeniz, Ege, Kafkasya, İran ve Orta Asya’nın yolu buradadır. Bu coğrafyadaki bir ulusal hükümet tüm dünyayı kendine mecbur eder ve parmağında oynatır. Ama onu yapacak hükümet lazım… Amerika buna uyacaktır. Çok zorluk çıkaracağını da zannetmiyorum. ABD’ye söylenecek şey Kürtlerden ve PKK’dan elini çekmesidir. Bizim elimizde ABD’yi bu siyasî karara zorlayacak çok faktör var fakat bunu yapacak hükümet gereklidir… Gökçe FIRAT: Yani Türkiye’nin elindeki güçlü kozları bu hükümet kullanmıyor mu? Osman PAMUKOĞLU Bunların işi gücü sadece yolsuzluk, rüşvet gibi şeylerdir… Gökçe FIRAT: Biliyorsunuz yarın 17 Aralık ve yurt çapında bir hafta boyunca eylemler olacak. İktidarın hırsızlıklarıyla ilgili ne diyorsunuz? Osman PAMUKOĞLU 17-25 Aralık işin bohçadan sokağa dökülmüş kısmıdır. Gerçekte geldiklerinden beri bu tip işlerin içindeydiler. 14 Aralık’taki Zaman ve Samanyolu baskınları da gizleme senaryosunun parçalarıydı. Dikkat o tarafa çekilmeye çalışıldı ama bu işin hesabını verecekler. İşin içinde olanlar da bir gün bu hesabı vereceklerini biliyorlar.
Vatana ihanet yasası ve idam işletilecek
Gökçe FIRAT: Peki Apo ile görüşmelerinin, PKK ile müzakerelerin hesabı sorulabilecek mi? Osman PAMUKOĞLU Yaptıkları Anayasa’ya karşı suç işlemektir. Tutanağa dökülsün ve imzalasınlar, belgeye döksünler. Bu kafalarını giyotine sokmaları anlamına gelecektir. 23 Nisan 1920’de TBMM kurulduğunda ilk çıkan kanun İhanet-i Vataniye Kanunu’ydu çünkü birileri ülkenin bölünmesi için manevralar yapıyordu. İngilizlerin, Fransızları, İtalyanların, Yunanlıların, Rumların dışında bizim vatandaşlarımızdan da bunlar için uğraşanlar vardı. Meclis ilk yasayı bunun için böyle çıkarmıştı. Gökçe FIRAT: Siz başbakan olsanız, vatana ihanet yasasını işletir misiniz? Osman PAMUKOĞLU: Buna bir engel yok. Zaten işleyecektir. Ben Yüce Divan kavramından zaten bunu anlıyorum. Gökçe FIRAT: Vatana ihanet ve terör suçları için idamın geri gelmesi için ne diyeceksiniz? Osman PAMUKOĞLU Bu partimizin programında var. Terör örgütü kuranlar ve liderlik yapanlar için Türk mahkemelerinin elinden alınan bu yetki geri verilecektir. Gökçe FIRAT: Apo da dâhil mi? Osman PAMUKOĞLU Bu kavrama kim giriyorsa dâhildir, partimizin resmî programında vardır. Gökçe FIRAT: Bunun dışında Türk milletine ne mesajınız var? Osman PAMUKOĞLU: Tabiatta tüm canlıların olduğu gibi insanın da en temel isteği huzurdur. Bu da güvenlikle olur. Bundan sonra da beslenme ve barınma gelir. Bunu da ekonomi olarak ifade edebiliriz. Son üç dört aydır insanımızda güvenlik talebi öne geçti. Geçmeye de devam edecektir. İnsanlar ülkenin bölünmeye doğru gittiğini, kandırıldıklarını, CHP ve MHP gibi düzen partilerinin bir şey yapamayacağını görüyorlar. Gençler de yetişkinlerden daha iyi görüyor. Bu uygulamalarla hiçbir şey düzelmeyecektir. PKK ya teslim alınmalı ya da yok edilmelidir. Bu işin başka bir yolu yoktur. Bunu da ne AKP ne de düzen partileri yapamaz. O kararı alamayacakları gibi alsalar bile uygulayamazlar.
http://www.turksolu.com.tr/473/soylesi473.html
http://siyasetin-pusulasi.blogspot.com.tr/2015/01/pkk-ile-muzakere-suctur-bunu-yapanlar.html
.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder