COVID-19 U KİM ÜRETTİ, AŞISI NE ZAMAN BULUNACAK,
COVID-19’U KİM ÜRETTİ ??? AŞISI NE ZAMAN BULUNACAK ???
COVID-19’U KİM ÜRETTİ?
AŞISI NE ZAMAN BULUNACAK?..
Giriş
Corona virüsü, zamanı durdurdu, hayatımızın ayrılmaz bir parçası gibi gözüken pek çok şey (oyun parklarındaki çocuklar, kahveler, alışveriş merkezleri, üniversiteler, etkinlikler, dost toplantıları vd.) kısa sürede hayatımızdan çıktı. Seyahat ve sokağa çıkma kısıtlamaları, iş yerleri ve fabrikaların çalışamaması ekonomileri vuruyor. Ülkelerin dış ticaret zincirleri salgın hastalık tedbirleri nedeni ile kesintiye uğradı. Turizm bitti. Her ülke kendine göre yöntemler geliştirirken İtalya ve İran’ın çaresizliğini izliyoruz. İspanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ve ABD’de durum gittikçe daha kötüye gidiyor. Olup-bitenler, Batının ne kadar hassas olduğu yanında dünyada çok önemli gelişmelerin olacağının da göstergesi. Arka planda istihbarat savaşları var.
Ebola, MERs ve SARs’tan çok daha ciddi bir salgın hastalıkla karşı karşıyayız. Coronavirüs büyük bir virüs ailesinin ismi; şu an karşı karşıya kaldığımız son üyesi COVID- 19, öngörülmesi zor bir şekilde hızla yayılan bir virüs. Henüz ilacı veya aşısı olmadığı için hastalığın yayılmasını geciktirerek zaman ve bağışıklık kazanmaya çalışıyoruz. Bu yüzden, evde oturuyoruz. Sağlık alanında pek çok uzman kurum ve kişi akla gelebilecek her tedbiri zaten tavsiye ediyor. Bu onların işi. Bizim işimiz ise bunun arkasında ne var, neler olacak? Bunları ortaya koymak. Akla gelen ilk soru şu olabilir; bu virüs neden ortaya çıktı, işin içinde kimler var? Burada pek çok komplo teorisi ortaya çıkıyor. Ne olacak sorusu ise daha çok aşının bulunma zamanına odaklanmış durumda. Bu makalede, bu konuları ele alacağız.
Komplo Teorileri.,
Komplo Teorileri genel olarak dezenformasyon yani maksatlı olarak sahte bilgi yaymak gibi görülür. Pek çoğu da bu amaca hizmet eder. Dezenformasyonun babası Rus Vladimir Volkof tur. Ruslar bu işte oldukça uzmanlaştılar. 1980?lerde Sovyetler Birliği, CIA ve Pentagon hakkında pek çok hikaye uydurmuş ve bunlara Amerikalıların bile inandığı görülmüştü. 2018?de Ruslar, ABD?nin araştırma çalışmalarını önlemek için anti-aşı kampanyası görünümlü yeni bir dezenformasyon program başlattılar. Coronavirüsün ortaya çıkışı ile birlikte Rusların benzer bir dezenformasyon program başlattığı, CIA tarafından üretilen virüsün Çin?e karşı kullanıldığı hikayesi sosyal medyada sürekli işleniyor[1].
İstihbarat Teşkilleri bundan elli yıl önce haber ve veri toplar, bunları analiz ederek istihbarat haline getirirdi. Ancak, dünyanın işleri gittikçe karmaşık hale gelirken, öngörülemeyen konular için önce uzun dönemli (stratejik) değerlendirmeler üretildi, sonra da gelecek senaryoları yazıldı. Bu da yetmeyince olup-biteni açıklayabilmek için komplo teorileri üremeye veya üretilmeye başlandı. Bizler için mesele bir komplo teorisi içindeki doğru parçaları bir araya getirip, resmi daha iyi görmektir. Coronavirüs ile ilgili pek çok komplo teorisi var. Bunları tek tek ele alacak ve sonra bir doğruya varmaya çalışacağız. Önce COVID-19?un kimin çıkardığı ile ilgili görüşlere bir bakalım.
Amerikalılar, coronavirüsün ortaya çıkışı ile ilgili kendilerine yönelik komplo teorilerinin arkasında Rusların sosyal medya ve özellikle
Twitter, Facebook ve Instagram üzeriden devam eden deonformasyon kampanyasının olduğunu iddia ediyorlar.
Bu teorilerde ABD nin Çin e karşı bir ekonomik savaş için virüsü kullandığı hikâye ediliyor ama Rusya iddiaları kabul etmiyor[2].
Bununla beraber, Rus medyasında Wuhan?ın seçilmesinin nedeni, burada BSL-4 Laboratuarının olması ve böylece CIA ve Pentagon? un örtü sağlaması [3]. Amerikalı yorumcu Josh Bernstein Demokrat Parti ve medikal derin devletin Çin hükümeti ile işbirliği yaparak coronavirüs
ile Trump? devirmeye çalıştıklarını iddia etti[4].
Çin medyası da komplo teorilerinden geçilmiyor ve ortak kanı, virüsün CIA tarafından ülkeyi çökertmek için üretildiği[5].
Bu kapsamda, SARS?ın da ABD tarafından Çin e karşı kullanıldığı anlatılıyor. Bazı makalelerde Çin?deki Küresel Gen Enstitüsü (BGI)[6]
Ekibinin Çinlilerin genetik bilgilerini ABD?ye sattığı iddia ediliyor. Bazı makaleler ise virüsün Ekim 2019?da Wuhan? da yapılan Dünya
Ordu Oyunlarına gelen ABD atletleri tarafından yayıldığını, bu askerlerin biyo-savaş operatörleri olduğu iddia ediliyor.
Bu kişilerin Wuhan?daki Deniz Ürünleri Toptancı Pazarına çok yakın bir yerde kaldıkları söyleniyor.
13 Şubat 2020 tarihinde Japon TV Ashai News, COVID-19? un ABD? de çıkmış olabileceğini iddia etti.
Habere göre, ABD? de gripten ölen 14 bin kişini çoğunun Coronavirüs ile ilgili olabileceği söylendi.
ABD ise ancak 12 Mart tarihinde bazı vakaların Coronavirüs ile ilgili olabileceğini açıkladı.
Arap medyası ise coronavirüsün ABD tarafından aşı satmak için üretildiği ve Çin?e karşı ekonomik ve psikolojik savaşı bir parçası olduğundan emin
gözüküyor[7]. Arap ve İranlı yorumcular ABD ile birlikte İsrail?in ve Siyonist unsurların SARS ve Kuş Gribi?nde olduğu gibi COVID-19?dan da
sorumlu olduğunu iddia ediyorlar. İran, coronavirüsün ülkeyi vurmasını ABD?nin intikam aldığı şeklinde yorumluyor. İran medyasına göre,
ABD bu virüs ile hem Çin hem de İran?a karşı bir ekonomik savaş başlattı[8].
Şimdi asıl hikâyeye geçmeden önce adres göstereceğimiz küresel sermayenin biyolojik savaş alanındaki geçmişi ile ilgili bir özet yapmak istiyoruz.
Bahsettiğimiz, devletler değil, onları da yönlendiren daha önce “Küresel Sermaye ve Türkiye”[9] kitabımda yer alan, ABD ve Avrupa içine dağılmış, başını Rockefeller ve Rothschilds gibi ailelerin çektiği zengin iş adamlarının oluşturduğu milliyetsiz çıkar ağı.
19. yüzyıldan beri Küresel Sermaye kastının hedefi, sürekli babadan oğula geçen bir oligark grubu altında tek bir dünya hükümeti yaratmaktı.
Bu düzende orta sınıf olmayacak, sadece yöneticiler ve hizmetçiler bulunacaktı. Böyle bir dünya için bir milyar nüfus yeterli idi. Kurallara uyanlar
yaşamakla mükâfatlandırılacak, uymayanlar ise ya aç bırakılacak ya da yasadışı ilan edilerek, en sonunda yok edilmek için hedef alınacaktı[10].
Bu ağın önde gelen isimlerinden Bill Gates 2010?da şöyle demişti; “Dünyanın nüfusu bugün 6.8 milyardır ve 2030’da 9 milyar civarına ulaşacaktır.
Eğer yeni aşılar üretir, yeniden üretim sağlık hizmetleri ile birlikte bu nüfusu %10-15 azaltabiliriz.”[11]
Küresel Sermaye ve Nüfus Azaltma Projesi.,
Yeni Dünya Düzeni?nin ilk taslağı, Londra?daki Tavistock İnsan İlişkileri Enstitüsü baş teorisyeni olan Edward Bernays tarafından yapılmıştı[12].
Yeni Dünya Düzeni planı içinde; küresel nüfusu azaltacak bir mühendislik çalışması (virüsler/aşılar/genetik olarak oynanmış yiyecekler), dünya
Nüfusunun bir milyardan aşağıya çekilmesi ve dünya kaynaklarının küresel oligarkların kullanımına bırakılması vardır. 20. yüzyılın başından beri
dünyanın her yerinden virüs ve bakteri toplanarak, askeri amaçlarla üzerinde çalışılmaktadır.
Küresel Sermaye kastı, bu iş için kendisine filantropi (hayırseverlik) örtüsü edindi. 20. yüzyılın başlangıcında Rockefeller, Carnegie ve Ford Vakıfları filantropi yolu ile bu çalışmalara finanse yolu ile öncülük ettiler. Mac Arthur Vakfı ile Bill ve Melinda Gates Vakfı, bu büyük vakıflar arasına katıldılar[13]. Hayırseverlik amacı ile kurulmuş vakıflar, vergiden muaftır ve böylece zenginler vergi vermek yerine bir kısım parasını –Benim param! diyerek, istediği her (eğitim, din, bilim, kültür vb.) alanda kendine göre projeler için kullanmaktadır.
Bu yöntem, süper zengin biri için vakıf aracılığı ile yeni emlak ve gelir elde etme yolu olarak da kullanılmaktadır[14].
Örneğin Bill Gates, gelirlerinin çoğunu Microsoft?dan değil bu tür işlerden elde etmektedir[15].
Konunun genel çerçevesinin anlaşılması için yapılan çalışmaları tarihsel olarak üç dönem halinde ele alabiliriz:
Soybilim çalışmaları; İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar olan ilk döneme “soybilim (eugenics)” çalışmaları damgasını vurdu.
1920 ler den itibaren „ negatif soybilim? çalışmaları ile arka planda istenmeyen ırk ya da nüfusun yok edilmesi hedefleniyordu.
Bunun ilk uygulaması Hitler tarafından Yahudiler üzerinde yapılırken, 1939?daki Negro Projesi?nde ise hedef siyahlardı[16].
Savaştan sonra Hitler?in soybilim alanındaki bilim adamları ABD?ye getirilerek, Rockefeller Vakfı içinde çalışmalarına devam ettiler[17].
Yeşil Devrim ve GMO’lu ürünler; 1946 yılında Nelson Rockefeller ve eski ABD Tarım Bakanı ve Hi-Bred Seed şirketinin kurucusu Henry Wallace?in
Meksika?ya yaptığı bir geziden sonra Yeşil Devrim (Green Revolution) projesine karar verildi. Projenin görünüşteki hedefi dünyada açlığa son
vermekti. Yeşil Devrim?in amacı; ileri mekanize tarım üretimine sahip sanayileşmiş ülkelerin yavaş da olsa dünyadaki “fazla nüfusu” eriteceği idi.
Yeşil Devrim işinde Rockefeller Vakfı ile Ford Vakfı el ele idi ama ABD dış politikasını desteklemek için Kalkınma Ajansı (USAID)[18] ve CIA ile
işbirliği yaptılar. On yıllarca başta Afrika olmak üzere dünyanın her köşesinde yapılan projeler çoğunlukla başarısız 1970?lere kadar yapılan
Yeşil Devrim çalışmalarının sonrasında “genetik” bilimi dâhilinde genliği değiştirilmiş gıdalar (GMO)[19] ile tekrar nüfus kontrolüne geçildi.
Moleküler biyoloji ve genler ile ilgili çalışmalar Rockefeller Vakfı?nın yarattığı bir alandır. Nüfus azaltması ve GMO?lar büyük bir stratejinin
parçasıdır ve dünya nüfusunda önemli bir azaltmayı hedeflemektedir. Rockefeller Vakfı?nın büyük stratejisi içinde, bitkiler ve hayvanların
genetiği ile ilgili araştırmalar iç içe devam etti. Yiyecek tedariği artık aile çiftlikleri yerine çokuluslu şirketlerin işi olmalı idi.1970?lerde
Henry Kissinger, “Petrolü Kontrol ederek ülkeyi kontrol edersiniz, yiyeceği kontrol ederek nüfusu (İnsan sayısını) kontrol edersiniz” diyordu
ve onunla birlikte küresel nüfusun azaltılması ve gıda kontrolü ABD stratejisi oldu[20].
Biyolojik Savaş ve Aşılar; İnsanın hayatı üzerine biyolojik savaşın babaları daha önce doğmuştu. İngilizler çiçek hastalığı bulaştırılmış
battaniyeleri kullanıyorlardı.
Amerika? ya göç eden İngilizler bu battaniyeleri Kızılderili nüfusunu yok etmek için kullandılar.
Biyolojik silah çalışmaları bugün çok değişik örtüler altında yürütülüyor, ülkelerin gen haritaları ortaya çıkarılıyor.
Nüfus azaltma projesi, 1960 ve 1980?lerde Henry Kissinger tarafından dile getirilmeye başlandı.
Bugün kendisi Rockefeller ve onların Bildelberg Cemiyeti?nin sözcülüğünü yapıyor.
Rockefeller Vakfı, Nüfus Konseyi, Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı (UNDP), Ford Vakfı ve diğerleri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile
birlikte 20 yıl boyunca, tetanos ve diğer aşıları kullanarak üremeyi önleyici aşı üzerinde çalıştılar[21]. 1970?lerden sonra BM örgütleri ile
birlikte insanlar üzerinde denenen aşılar ile çeşitli deneyler yapıldı. 1978-1981 yılları arasında ABD hükümeti tarafından homoseksüellere
uygulanan Hepatit B aşısı sonrası HIV mikrobu yayıldı. O zamandan beri Afrika?da nerede ne kadar maden varsa o kadar HIV/AIDS ve iç savaş oldu.
Bu hastalıklardan Batının çokuluslu madencilik, ilaç ve gıda şirketleri hep karlı çıktı. İlaç şirketlerinin başında Pfizer, Merck & Co,
Novartis Glaxo Smith Kline, Amgen, Astra Zenecai Ely Lilly, Abbott sayılabilir.
2000 yılından itibaren ise hedef biyolojik savaşı kazanmaktır. Bugün ABD?de 300?den fazla bilimsel kuruluş içinde 12.000 kişi biyolojik savaşta
kullanılacak patojenler üzerinde çalışıyor[22]. Bu kirli oyunun içine, WHO gibi BM organları, çeşitli araştırma kurumları, biyo- savaş laboratuarları
dahil edilmiş. Amaç sadece para kazamak değil, dünyanın ve insanlığın geleceğine, kimlerin yaşayacağına ve yöneteceğine karar vermek.
Zaten bir çok politikacı, iş adamı, kurumlar ve medya bunların esiri. Çoğu filantropi yolu ile sanki kendini insanlığa adamış maskesi içinde
sahnede.
COVID-19’a giden yol..,
Görünüşe göre salgın hastalıklar konusunda on yıldır kimse Bill Gates ve onun “Bill ve Melinda Gates Vakfı” kadar aktif değildi.
Bill Gates, 18 Ekim 2015?de Vancouver? da yaptığı konuşmada, Batı Afrika?da ortaya çıkan Ebola?nın 10 binden fazla kişinin canını aldığını,
bir sonrakinin daha kötü olacağını hatta 10 milyon kişiyi öldürebileceğini söylemişti. Moderna ve CureVac gibi şirketler COVID-19 gibi salgın
hastalıklara karşı ilaç ve aşı geliştirmek için yıllardır Gates Vakfı?ndan fon alıyor. Gates ve Vakfı, uzun zamandır salgın hastalıklara karşı
hazırlık yapıyor. 2017?da yapılan Davos Dünya Ekonomik Forumu esnasında Gates, epidemic hastalıklara karşı hazırlık amacı ile bir inisiyatif
(CEPI)[23] başlattı. 2019 yılında ise Bill Gates?in salgın hastalık senaryolarına odaklandığını görüyoruz. Önce Netflix için bir video hazırladı
ve hayali bir senaryo anlattı.
Şimdi COVID-19 öncesi neler olduğunu kronolojik bir sıra ile özetleyelim;
İlk adresimiz ABD-Maryland?taki Fort Derick biyo-silahlar laboratuarı. Burası coronavirüsü için 2015?de patent başvusunda bulunmuş ve
2018 de almış. Ancak, aniden Ağustos 2019 da güvenli olmadığı için kapatılmış çünkü pek çok patojenin kaybolduğu anlaşılmış.
İkinci adres; Johns Hopkins Üniversitesi. 18 Ekim 2019?de yani Çin?in Wuhan şehrinde coronavirüs çıkmadan iki ay önce, Johns Hopkins Üniversitesi?nde Event 201” Coronavirüs bilgisayar simülasyonu oynandı.
Bu programın sponsoru Dünya Ekonomik Forumu ile Bill ve Melinda Gates Vakfı idi. Senaryo, alınacak tedbirler üzerine ama virüsün adı;
CAPS[24] yani Coronavirus Akciğer Sendromu. Senaryoya göre, Brezilya?da bir domuz çiftliğinden yola çıkan Coronavirüsü önce hava yolu
ile Portekiz?e sonra ABD ve Çin?e ulaşıyor. Gene senaryoya göre 18 hafta içinde 65 milyon insan ölecek ama belli bir hızda devam edecek,
küresel nüfusun %80-90?ı öldüğünde etkili bir ilaç bulunacak[25]. Peki bu tatbikata kimler katılmış;
2017?den beri Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi?nin başkanı olan Prof. George Fu Gao da var. Kendisi yarasadan geçen virus ekolojisi ve moleküler biyoloji konusunda CIA Direktör Yardımcısı Avril Haines ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) başkanı emekli amiral Stephen C. Adı skandallara karışan Johnson &Johnson?ın (J&J) başkan yardımcısı Adrian Thomas. J&J; Ebola, HIV gibi bulaşıcı hastalıklara karşı aşı geliştiriyor.
Başka bir isim Lufthansa?dan Martin Knuchel. Lutfhansa, COVID-19 ortaya çıkar çıkmaz bütün uçuşları durdurdu.
Bill Gates ve Dünya Ekonomik Forumu?na katılan Baltimore?daki Johns Hopkins Medikal Merkezi?nde yapılan bilgisayar similasyonundan iki hafta sonra Wuhan?da ilk COVID-19 görüldü[26].
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 12 Mart 2020 tarhinde COVID-19?un pandemik (salgın) hastalık olduğunu ilan etti. Ancak, salgın hastalık halinde enfeksiyon sonucu ölümlerin %12?den fazla olması beklenir. Bu Avrupa?da %0.4 civarında, İtalya ise istisna (%6). Çin?de ise Mart başında %3 civarında iken oldukça düştü. Akla şu soru geliyor; hastalığın pandemik olmasına kim karar verdi? WHO, muhtemelen emirleri yukarıdan alıyor, sanmayın Trump?tan, dünyayı nüfusu azaltarak kontrol etmek isteyen tek dünya düzeni kastından. Bu karar, yıllardır hazırlanıyordu ve Ocak 2020?de Davos?taki Dünya Ekonomik Forumu?nda (WEF) kapalı kapılar ardında şekillendi. Bu kapıların arkasında Bill Gates, Aşı Geliştiren Eczacılar Birliği (GAVI)[27], Rockefellers, Rothschilds ve diğerleri vardı. Bill Gates zaten yıllardır on yılda on milyon insanı öldürecek bir virüsün duyurusunu sözde insanlığı uyarmak adına yıllardır yapıyordu. Karar, ID2020 gündemini uygulamaktı.
WHO?nun kararından sonra diğer adıma geçildi; polis ve/veya asker gözetiminde aşı üretimi için baskı yapılması.
Bunu Reddedenler cezalandırılacaktı.
Bu zorlama aşı, büyük ilaç, oyunun aracı idi; bu kokteylin içine ne konacağına onlar karar vermişti, belki yavaş ölüm ya da birkaç yıl
sürecek başka bir süreç. Bu aşı belki gelecek nesilleri de vuracak, beyinlere zarar verecek, kadınların doğurganlığını önleyecek ama amaç
nüfusu azaltmak[28]. Belki birkaç yılda daha bu virüsün nerden gelediğini bilemeyeceğiz ama bu virüsü üretebilecek seviyede teknolojiye
sahip biyo-savaş labarotuvarları sadece ABD, İngiltere, İsrail, Kanada ve Avustralya?da var.
Totaliter bir dünya devleti peşinde olanlar ID2020 Gündemi kapsamında planlarını uyguluyorlar. Küresel finans hegemonyasının zorlama aşı,
nüfus azaltması ve herkesin topyekun dijital kontrolü ile uyguladığı ID2020, tek dünya devletine giden yolda önemli bir dönüm noktasıdır.
Kamu ve özel şirketlerinin ittifakı olarak bilinen ID2020 içinde BM ajanslar ve çeşitli sivil toplum kuruluşları da var. Bu aslında genel aşı
kullanımı için bir dijital kimlik tanıma programı. Bu program sözde doğumundan itibaren hem doğum hem de tüm aşıların kaydedildiği Biyo-Metrik
ağ ile dijital kimlik oluşturuyor.
GAVI, kendi web sayfasında herkes için bağışıklık oluşturmak üzere kamu ve özel sektör ortaklığı olduğunu söylüyor. WHO tarafından desteklenen GAVI, gerçekte ilaç endüstrisinin devlerinin arkasında olduğu bir manivela.
İstihbarat Savaşları.,
Üçüncü adresimiz Kanada-Winnipeg?deki Mikrobiyoloji Laboratuarı. Bu laboratuarda çalışan Çin?li ajanların geçen yıl coronavirüs örneğini gizli bir şekilde kaçırdığı basına yansıdı. Virüsün adresi yaygın hastalığın faili Wuhan?daki BSL-4 laboratuvarıydı. Virüs önce 4 Mayıs 2013?de ve hayvan türleri üzerinde etkisi üzerinde çalışmak için Hollanda?daki laboratuvardan Kanada?ya getirilmiş. Winnipeg?deki laboratuar, coronavirüsün çeşitli tiplerini tanımlamış. İddiaya göre Mart 2019?da Kanada?dan Çin?e biyo-terör vasıtası olabilecek virüsün gittiğinin anlaşılması bir skandal doğurdu[29]. Bunun üzerine başlarında bayan Xiangguo Qiu?nun olduğu Çin ekibi laboratuardan uzaklaştırılmış.
Dördüncü adresimiz olan Wuhan Enstitüsü, daha öncede coronavirüs, SARS, HN51 grib virüsü, Rusların geliştirdiği antharax gibi biyolojik taşıyıcılar üzerinde çalışmış. Çin?in böyle bir biyolojik saldırı geçmişi yok. Genetik çalışmalar Çin?de çıkan COVID-19?un coronavirüsün C Grubuna ait olduğunu gösterdi. C Grubu ise aile olarak sadece ABD?de bulunuyor.
Çin?de yaklaşık 40 kadar merkez biyolojik savaş üzerine çalışıyor ve Ebola ilacını (JK-05) üretmişler. Biyolojik ve kimyasal silahlar sadece savunma amaçlı değil, bir savaşta saldırı amaçlı olarak roketler, hava bombadırmanları, spreyler ve kısa menzilli güzeler ile de yayılabilir.
Çinli ajanların coronavirüsü Kanada?dan kaçırıp Wuhana getirdikleri ve buradan sızıntı olduğu ile ilgili haberlerin uydurma olduğu ile ilgili iddialar da var. Bu iddialar ise şu gerekçelere dayanıyor; COVID-19?un herkesin kabul ettiği gibi önceden tanımlanmamış yeni bir virus olması ve 2019 modeli nCoV?un ile aynı olmadığı. Kanada Kamu Sağlığı Teşkilatı da olayı yalanladı.
Ancak, ABD?de meydana gelen son casusluk olayları Çin?in uzun süredir bu işlerle alakalı olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim Ocak ayında Harvard Üniversitesi Kimya ve Kimyasal Biyoloji Başkanı Charles Lieber, Savunma Bakanlığı?na Çin hükümeti ile bağları ve yabancı bilim insanı ve araştırmacılar ile ilgili yalan söylemekten tutuklandı. Lieber?in Wuhan?daki araştırma laboratuarı ile bol paralı bir sözleşme yaptığı ortaya çıktı. Lieber, 2012-2017 yılları arasında Çinlilerden ayda 50 bin dolar ayrıca yaşam ve şahsi giderleri için de yıllık 150 bin dolar almış. Belgelere göre Wuhan?daki laboratuarın kurulmasına katkılarından dolayı 1.5 milyon dolar ödül verilmiş[30].
İşin ilginç yanı Lieber, ABD Savunma Bakanlığı?nın altı araştırma hibe yardımını teftiş eden kişi. Yaklaşık 10 milyon dolarlık bir hibeden sorumluydu. Yani diğer bir deyişle devam eden pek çok ABD projesinde sızıntı olduğu ortaya çıktı. Bütün bunlar ABD?nin teknolojik avantajının Çin karşısında nasıl eridiğinin de bir açıklaması olabilir.
Lieber olayı yakın zamanda Çin?in ABD içindeki üç casusluk olayından sadece biri. Boston Üniversitesi?nden 29 yaşındaki Yanqing Ye sahte doküman ve vize sahtekârlığı ile suçlanıyor. Çin?e kaçan Ye?nin aslında Çin ordusunda üsteğmen olduğu anlaşılmış. 30 yaşındaki Zaosong Zheng ise geçen ay ABD laboratuarından çalınan biyolojik maddeleri kaçırmak suçlaması ile Boston Havalanında tutuklandı. Zheng, Harvard bursu ile kanser araştırmaları yapıyordu.
Wuhan?daki Çin?de biyo-güvenlik laboratuarını (BSL-4) ABD?den Pitbright Enstitüsü destekliyor. Bu enstitüye yardım yapan adresler ise Gates Vakfı, WHO ve Avrupa Komisyonu. BSL-4 en yüksek biyo-tehlike seviyesinde yani en tehlikeli patojenler ile çalışma standardına sahip. Ve coronavirüsün çıktığı yere uzaklığı yaklaşık sadece 32 km.
Harita: Wuhan’daki Laboratuar ve Deniz Ürünleri Marketi. 1
CIA kaynaklarında ise şöyle bir bilgi var; “Wuhan biyo laboratuarında çalışan biri fazladan para kazanmak için deney için kullanılan ölü bir hayvanı mahalli pazarda satmış”[31].
Buraya kadar ki teorilerin temel dayanağı coroavirüsün laboratuarda biyo-terör silahı olarak üretildiği varsayımıdır. Ancak, bazı bilim insanları da COVID-19?un laboratuarda üretilmediğini ve biolojik silah olmadığını savunuyor. Bunlar içinde Ontario Doktorlar Koalisyonu kurucusu Dr. David Jacobs ve Rutgers Üniversitesi?nden kimyasal biyoloji uzmanı Prof. Richard Elbirght var.
İstihbarat savaşları devam ediyor. Suudi SARS Coronavirüsünü örneğini alan ve Winnipeg Kanada Laboratuarında Coronovirüs (HIV) üzerine çalışmış olan bilim insanı Frank Plummer, Afrika?da nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde ölü bulundu. BBC, bu ölümü kalp krizini bağlasa da diğer kaynaklar ölümün ani ve gizemli olduğunu söylüyor.
Amerikalıları endişelendiren diğer bir gelişme ise coronavirüsü ABD içinde izlemek için kullanılan dijital haberleşme ve izleme sistemlerinin Ruslar tarafından manipüle edilerek kaosa yol açmaları. ABD istihbaratı küresel coronavirüs takibi için dinleme ve ajan ağın harekete geçirdi ama asıl hedef ülkeye yönelik muhtemel saldırıları önlemek. ABD istihbaratı, Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi (CDC)[32] ile yakın çalışıyor. İlk hedef İran?dan gelebilecek karşı saldırı ve diğeri ise Hindistan henüz başlangıç safhasında ola bu ülkenin nüfusunun çokluğu nedeni ile hastalığı yayma potasiyelinden korkuluyor[33].
Biyolojik Savaşı Neresindeyiz?
Şimdi Komplo teorilerini bir kenara bırakalım, sahnenin ön tarafına gelelim.
Biyolojik silahlar; insanların hastalanması ve ölmesi için üretilen ve yayılan virüsler, bakteriler, mantar ve diğer toksinlerdir. Biyolojik savaş, asıl savaşın bir parçası olan mikroplarla savaştır. M.Ö. 400?de zehirli oklar kullanılmaya başlanmıştı. İki dünya savaşında da kullanıldı ve halen ülkeler bu mikropları savaş malzemesi olarak görmeye devam ediyor. Halbuki 1972 yılında 179 ülkenin imzaladığı Biyolojik Silahlar Konvansiyonu?na göre bu tür silahların geliştirilmesi, üretilmesi, stoklandırılması ya da bir şekilde edinilmesi yasaklandı.
Ancak, konvansiyon ülkelere savunma araştırmaları yapma imkanı veriyor yani virüse karşı virus üretmek. Bazı ülkelerin resmi olmasa da sadece korunma değil saldırı amaçlı biyolojik ve kimysal silahlar geliştirdiği yaygın kanaat. Daha önemlisi bu ikisini birbirinden ayırt etmek kolay değil. ABD, 1972 yılındaki Biyolojik ve Toksin Silahları Konvansiyonu?ndan 2001 yılında çekildi.
1928 yılında çıkan İspanyol virüsü yaklaşık 17-50 milyon kişinin ölümün neden olmuştu ve virüs ABD?de üretilmişti. 2009?da ortaua çıkan H1N1 Kuş Gribi de 300 bin kişiyi öldürdü ve ABD üretimi. Tıpkı HIV AIDS gibi. Görüldüğü gibi Kaptan Amerika bu oyunları seviyor. Kendi coğrafyasının korunaklı olduğunu düşünüyor. Belki de bu yüzden sınırlarına duvar örmeyi seviyor. Ama bu sefer kendisi de yakalandı.
Amerikalıların Vietnam?da kullandığı biyolojik portakal maddesi doğal habitatı yok ediyor gözükse de uzun vadede kanser, doğumda sakatlıklar gibi pek çok araza yol açtı. COVID-19 ise iyi bir biyolojik silah değil, başlangıçta çok kuvvetli ama uzun vadede etkili değil. Yatakta kalarak normal bir grip gibi atlatmanız mümkün.
ABD başkanı Trump en başından beri virüs ile ilgili “Çin virüsü” gibi tanımlamalarla virüsün Çin yapımı olduğu gibi ve ABD?ye tehdit olduğu gibi bir tehdit imada bulundu. Biyosavaşta kullanılabilecek beş tip virüsün hepsi ABD kökenli. Japon ve Tayvanlı epidemoloji ve farmakoloji uzmanları yeni Coronavirüs?ün de orijin olarak ABD?de üretildiğini iddia ediyor.
Kasım 2019?da kayda geçen ilk vaka Wuhan?da meydana gelmedi. Virüs evrimi uzmanı Daniel Lucey?e göre, ilk 41 vakanın 13?ünün Wuhan deniz ürünleri pazarı ile alakası yoktu[34]. Aralık ayındaki vakalar, virüsün bu pazara başka bir yerden geldiğini gösteriyor. Diğer bir biolog Kristian Andersen, virüsün muhtemelen 1 Ekim 2019 tarihinde ilk defa ortaya çıktığını söylüyor[35].
SARS, MERS ve ZİKA gibi virüs örneklerinde Batı medyasının hikâyesi hep farklı oldu. Örneğin MERS, Haziran 2012?de Suudi Arabistanlı bir hastada ortaya çıkmış, Nisan 2013?de Ürdün?e taşınmıştı. COVID-19?un ne bir denüz ürünleri pazarında ne de Wuhan?da türediği doğrudur. Muhtemelen başka bir ülkede üretildi ve Çin?e getirildi[36]. ABD tarafından üretilmesi muhtemel çünkü sadece ABD, bu virüsün gövdesinin dallarına sahip. Bu virüsün orijinali ABD Maryland?taki Fort Detrick askeri biyo-savaş laboratuarında idi. Belki de tüm virüsler aynı laboratuardan gelmedi. Sadece Ukrayna?da ABD?nin beş biyo-savaş laboratuarı var. ABD?nin Gürcistan, Ukrayna Moldova, Ermenistan ve Azerbaycan?da biyolojik silah üreten yeni biyolojik laboraturalar kurduğunun[37] farkıdamıyız? Bu laboratuarların Karadeniz ve Kafkasları çevreliyor olması dikkate değer değil mi?
Coronavirüsün ilk hedefinin ABD?nin baş düşmanı Çin olduğu kesin, sonraki de şaşırtmadı; İran. Peki, niçin İtalya? Çin ile Kuşak ve Yol projesini resmi olarak imzalayan ilk Avrupa ülkesi İtalya olduğu için olabilir mi?
Çin salgın hastalıklara yabancı değil. 20. yüzyılda iki büyük girp salgını yaşadılar; 1957?deki Asya gibi ve 1968?deki Hong Kong gribi. İki salgın dünya genelinde üç milyon ölüme yol açtı. Çinliler geçen sonbahar, ABD?nin drone?lar ile zehir yayarak Çin?de milyonlarca domuzu öldürdüğü düşünüyor.
İşin ilginç yanı Batıya gelen tıbbi tedavi ürünleri ve cihazların %80?i Çin?den geliyor ve özellikle antibiyotikte bu bağımlılık %90?a çıkıyor. COVID-19 ile mücadele esnasında Çin?in tıbbi üretim sistemi hemen hemen durdu. İhracat için yola çıkan gemiler geri döndü.
Bu yapay olarak tetiklenmiş panik insanları “bize aşı bulun” haricinde “güvenliğimizi sağlayın” boyutuna da dönüştürülebilir. Yani toplumdaki karamsarlık askeri bir güvenlik senaryosuna dönüşebilir. Büyük aşı içine saklanmış mini hastalıklar ve değiştirilmiş genler uzun vadeli bir acil sağlık hizmeti senaryosu ile Atlanta?da bu iş dizayn edilmiş Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) direksiyonu ele alabilir.
Aşı Ne zaman Bulunacak?
Coronavirüs geniş bir virus ailesi, bazısı insanda hastalık yapıyor, diğerleri hayvanlar (devler, kediler ve yarasalar dahil) arasında birbirine geçiyor. SARS, bir coronavirüs çeşididir ve Afrika?daki misk kedisinden geçti. MERS ise başka bir coronavirüs çeşidi olarak develerden geçti. Tabii sonra insandan insana geçmeye başladılar.
Aşı yapmada on yıllardır kullanılan ana yöntem orijinal virüsü kullanmaktır. Kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşılarında virüsün zayıflatılmış bir versiyonu kullanılarak vücudun yenmesi ve bağışıklık kazanması hedeflenir. Gripte ise mikrobun ana özellikleri alınarak aşama aşama etkisiz hale gelmesi beklenir. COVID-19 ise yeni olduğundan, daha az test edildiğinden, denemeye açıktır.
COVID-19?un genetik ağacı ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Çinli bilim insanları virüs ortaya çıktıktan ancak 65 gün sonra genetik dizisini paylaştı. Bazı aşı uzmanları onun genetik şifrelerini çözerek zararsız bir şekle sokmaya çalışacaktır. Zararsız virüs ile bağışıklık kazanılması denenecektir. Bazıları ise ham genetik kodlar (DNA veya RNA yaklaşımı) bağışıklık sistemine savaşmasını öğretecek virüs proteinleri enjekte edeceklerdir[38]. Bu kapsamda, coronavirüsün gen dizisi incelenerek uygun bir RNA aşıda kullanılacak. Ancak, bu stratejinin olumsuz yanı vücudun yeni proteini yabancı kabul edip, saldırması. Bu durumda geleneksel yöntem olan virüsün ölü ya da zayıflatılmış versiyonunu enjekte etme yolu seçilebilir.
Aşı ile ilgili çalışmalar yeni başladı ve işler yolunda gitse bile yaygın şekilde kullanılabilir hale gelmesi 12-18 ay sürebilir[39]. Aşı denemelerinde denekler enfekte olmayacak çünkü aşıda coronavirüsün kendisi olmayacak. Dünya genelinde bir düzine araştırma grubu COVID-19?a karşı aşı geliştirmeye çalışıyor. Şu anda kronik hastalığı olmayan ve virüsü yakalanmamış gönüllüler aranıyor. Her birine her klinik ziyareti için 100 dolar ödenecek.
Resim: Virüs Genetiği 2
Çin?in hastalığı yenmesinin arkasında, pek bahsedilmese de Küba tarafından 39 yıl önce geliştirilen tedavi var; İnterferom Alpha 2b (IFNrec) ilacı[40]. Virüslere ve diğer hastalıklara çok iyi gelmesine rağmen, ABD?nin Küba?ya uyguladığı ambargo nedeni ile uluslararası pazarlara gelemiyor.
İngiltere?de ise araştırmacılar COVID-19?a yol açan SARS-CoV?i yapısında bulunan altı protein ile ilgili bilgileri yapay zekâ kullanan programlara (DeepMind) yükleyerek çare arıyorlar[41]. Bilgiler Francis Crick Enstitüsü?ne gönderiliyor.
İsrail?deki Migal Research Institute ise coronavirüs aşısını geliştirdiklerini iddia etti. Enstitiü CEO?su David Zigon, dört yıldır coronavirüs aşısı için tavuklar üzerinde çalışma yaptıklarını ve insanda kullanımı için birkaç genetik değişikliğin yeterli olacağını söyledi[42]. Birkaç ay içinde insanlar için deneme sürecinden sonra onay için beklenecek. Bundan sonra satış için pazarlıklar başlayacak.
Avustralya?daki Queensland Üniversitesi araştırmacıları coronavirüsü aşısı konusunda hızlı bir ilerleme kaydettiklerini açıkladılar[43]. Söz konusu araştırma grubu daha önce Ebola, Mers coronavirus ve nipah konusunda da benzer teknolojiyi kullandıklarını söylüyor. Ancak henüz klinik testleri yapılmadı ve ancak bu testlerden seri üretime geçilebilir.
Büyük ilaç şirketleri de aşı geliştirme peşinde. Ebola?ya karşı ilaç geliştiren biyo- teknik devi Gilead Sciences GILD, önümüzdeki ay coronavirüs ile ilgili denemeleri incelemeye başlayacak[44]. Aşılar üzerinde çalışan Novavax NVAX ve Moderna MRNA ise yakında ilk safhaya başlıyor. İlaç yapımcısı ve SARS konusunda tecrübeli Sanofi SNY ise aşı işine girmeye karar verdi. Diğer ilaç yapımcıları GlaxoSmithKline GSK ve Johnson & Johnson JNJ aşı konusunda çalışıyor.
Coronavirüsünün ortaya çıktığı Çin, dünya aktif eczacılık ürünlerinin yani ilaç üretmekte kullanılan maddelerin %40?ını sağlıyordu. Bunlar içinde antibiyotik ve ağrı kesiciler gibi temel tıbbi ürünler var. Çin?deki fabrikaların kapanması ile dünyanın en büyük genel ilaç üreticisi Hindistan?a ihracat durdu. Böylece ABD ve Avrupa?ya ilaç ihracatı sınırlı hale geldi. Bunun anlamı şu Çin eğer ilaç malzemesi göndermezse ABD, coronavirüs denizi olabilir[45].
Bilim insanları aşının geliştirilmesinin minimum altı ay belki de yıllar alabileceğini söylüyor. Çalışmalar için yeni laboratuvar aletleri gerekiyor ve en iyi ihtimal sonbahara bir sonuç alınması umuluyor.
Sonuç
Dünyada hergün 26 bin kişinin açlıktan, 3 bin çocuğun ise Malarya?dan öldüğünü biliyor muyuz?
Ya Sağlık sigortası olmadığı için her yıl ölüme terk edilen onbinlerce insan?
Amerikanın yaptırımları yüzünden on yıllardır her gün yüzlerce İranlı ve Venezüellalının öldüğünün farkıda mıyız?
Şurası bir gerçek ki COVID-19 ile içinde bulunduğumuz durum bir “Savaş Hali”dir. Bu savaş, tüm insanlığın savaşıdır Çünkü renk, Din ve Milliyet
ayırmaksızın hepimize yönelmiştir.
Şu ana kadar ülkeler kendi kabuklarına çekildi ve kendi halkı için en iyisini yapmaya çalışıyor çünkü aşı yok ve kaynaklar kısıtlı.
Zaman tek tek tüm insanların ve devletlerin dayanışma zamanıdır. Şu an için yapılacak en iyi şey, hastalığın hızla yayılmaması için birbirimizden uzak durmak gözüküyor. Asıl sorumluluk, aşının bir an önce bulunmasına yani bilim insanlarına düşüyor. İnsanlığa rehberlik edecek gerçek rehber (hakiki mürşit) gene bilim. Ancak, dünya modern tarihin en ciddi sosyal ve ekonomik krizinin dönemecinde, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunları da başka bir makaleye bırakalım.
DİPNOTLAR:
[1] Bruce Scheiner, Margaret Bourdeaux, How Hackers and Spies Could Sabotage the Coronavirus Fight, Foreign Policy, (February 28, 2020).
[2] Jessica Glenza, Coronavirüs: US Says Russia Behind Disnformation Campaign, The Guardian, (22 Feb 2020).
[3] Mark Episkopos, Some in Russia Think the Coronavirus Is A U.S. Biological Weapon, Right Wing Watch, (23 February 2020).
[4] Josh Berstein, The Coronavirus Outbreak Is a Democratic and Chinese Conspiracy Against Trump, Right Wing Watch, (12 March 2020).
[5] The Economist, China’s Rulers See the Coronavirus as A Chance to Tighten Their Grip, (29 February 2020)
[6] GBI: Global Genomics Institution.
[7] Middle East Media Research Institute, Arab Writers: The Coronavirus is Part of Biological Warfare Waged by The U.S. Against China,
(6 February 2020).
[8] Fars News Agency, Civil Defense Chief: Coronavirus Likely Biological Attack Against China, Iran, (3 March 2020).
[9] Sait Yılmaz, Küresel Sermaye ve Türkiye, Kaynak Yayınları, (İstanbul, 2015).
[10] David DeGraw, Economic Elite Vs. The People – Origins of the 99% Movement & Occupy Wall Street, AmpedStatus, (May 14, 2013), 11.
[11] Bill Gates, Innovating to Zero, 2010 TED Conference, http://www.ted.com/talks/bill_gates
[12] John Coleman, The Committee of 300: A Brief History of World Power, World in Review (WIR), (2006), 24.
[13] Tristram Hunt, The Business of Giving, Guardian, (17 April 2008), 30.
[14] Joanne Barkan, Plutocrats at Work: How Big Philanthropy Undermines Democracy, A Quarterly of Politics and Culture, Dissent Magazine,
Fall 2013.
[15] Hürriyet, Traktörden 10 Milyar Dolar Kazandı, (18 Eylül 2013).
[16] Tanya L. Green, The Negro Project: Margaret Sanger’s Genocide Project for Black American’s, in www.blackgenocide.org/negro.html
(Erişim; 12 Haziran 2014).
[17] F. William Engdahl, Seeds of Destruction, Montreal, (Global Research, 2007), 72-90.
[18] USAID: United States Agency for International Development
[19] GMO: Genetically Modified Organisms.
[20] Executive Intelligence Review, “The True Story of Soros the Golem”, (April 1997) in Peter Mayers: Soros As Rothschild Agent,
(July 31, 2001).
[21] Garry Allen, None Dare Call It Conspiracy, GSG & Associations, (1971), 211.
[22] Sherwood Ross, Bush Developing Illegal Bioterror Weapons for Offensive Use, (December 20, 2006), in www.truthout.org
[23] CEPI: Coalition for Epidemic Preparedness Innovations.
[24] CAPS: Coronavirus Associated Pulmonary Syndrome.
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder