avucunda ne var etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avucunda ne var etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Nisan 2018 Salı

Obama'nın avucunda ne var?

Obama'nın avucunda ne var?

Yılmaz Karakoyunlu

ykarakoyunlu@htgazete.com.tr 
04.04.2009 - 15:38  
Güncelleme:
Obama’nın gelişinde acaba çok özel bir sebep var mı?
Gazetelerde bu soruyla ilgili aydınlatıcı bilgiler yok. Televizyonda yapılan yorumlarda önemli ve özel bir gerekçe de anlatılmıyor. Ama uluslararası gümbürtüsü büyük bir seyahatten söz ediyoruz. 


Peki, bu seyahatten nasıl kazançlı çıkacağız?

Genelde Dışişleri Bakanlığı kurumsal etkinliğini hissettirmek için bu türlü “önemli adam” ziyaretlerinin arkasında neler olduğunu bir vesileyle kamuoyuna duyururdu.


Siyasi partilerin yönetiminde her dönem itibarlı ve etkili bir iki emekli büyükelçi bulunur. Dışişleri bu kadro aracılığı ile muhalefeti besler. Hatta tartışmaları yönlendirir.


Bugün de muhalefetin Meclis guruplarında emekli ve değerli büyük elçiler var. CHP’de Onur Öymen, MHP’de Deniz Bölükbaşı iki seçkin örnek...
Ama muhalefet Obama hakkında bir beklenti tartışmasını henüz açmadı.
Obama’nın gelişinde Türkiye’yi can damarında zora sokan bir husus görünmüyor. Aksine Türkiye, Obama’ya ilişkin bütün tartışma başlıklarında rahat bir konumda içinde.


Eskiden Nisan geldiğinde Hariciye bir engelleme telaşı yaşardı. Ermeni soykırım tasarısının Amerikan parlamentosundan geçirileceği korkusuyla kıvranırdık.
TBMM’de, milletvekillerinden oluşan “temas heyetleri” oluşturur Amerika’ya gönderirdik.


Bir de vazgeçilmez destek arayışımız vardı: Yahudi cemaatini en sağlam müttefikimiz olarak değerlendirirdik. 


Ermeni lobisinin Amerikan senatosundaki girişimleri gözümüzü fazla korkutmuyor. Anlaşılan Davos’a rağmen Yahudi cemaatinin desteğinde bir gevşeklik yok. Galiba telaşımız yok, endişemiz yok...
Hükümet, AB içeriğindeki Batılılaşma hedefini sanki askıya almış gibi görünüyor; ama Amerikan birlikteliğindeki tercihini ve kararlılığını pekiştirmekte ısrarlı davranıyor...
Seçimlerde önemli bir siyasi darbe yemiş olmasına rağmen AKP, iktidar etkinliğini ve bekleyişini sürdürmekte... Sıkıntılı bir noktamız yok gibi...
Ekonomik krizin teğet geçmediğini hükümet de anladı. Belirgin önlemler girişimi görünmüyor ama beklenti ciddiyeti devam ediyor...
Peki. Obama gelirken ne getiriyor?
Siyasetteki kıdemli büyükelçilerin Hariciye’den bir şeyler sızdıramamış olmaları ihtimal dahilindedir; ama oranı çok düşüktür. Bu durumda Obama’nın çantasında önemli bir teklif bulunabileceği söyleyebilir mi?
Türkiye, Afganistan ve Pakistan’daki Amerikan sıkıntılarının çözümünde yer alacaktır. Bunun değiştirilebilir yönü ve rotası kalmamıştır. Obama seyahatinin bu noktada önem taşıyan özelliği yoktur.
Bu seyahatten Türkiye’nin karlı çıkması gereken başlık bellidir: PKK...
Eğer Amerika bu bölgedeki kendi askeri varlığını Türkiye’nin etkinliği kullanarak çözmek istiyorsa, Türkiye’ye karşı yüklenmesi gereken bir siyasi sorumluluğu olmalıdır. Bu sorumluluk, PKK’yı bitirmektir... En küçük hücresine kadar bitirmek...
Eğer Tayyip Bey, Amerika’yı bu noktada ikna eder ve istenen sonucu sağlarsa, yedi yıllık iktidarının en mükemmel hedefini gerçekleştirmiş olur. Bu noktada sonuna kadar destek görmeye hem hakkı olur, ham de layık olduğu görülür...

Baht kapısı-Taht kapısı
Masal bu ya, zor ülkenin kralı ülkeyi yönetecek veziri seçmek için güçlü ve akıllı paşaları sınamak istemiş. Adayları o güne kadar görmedikleri büyük bir kapının önüne getirmiş: “Akıllı insanlarsınız. Bu kapıyı açmanızı istiyorum. Kapıyı açanı vezir yapacağım” demiş...
Adaylar, kapının büyüklüğü karşısında ürkmüşler. Denemeye bile gerek görmeden fikirlerini söylemişler. Bu büyüklükte bir demir kapıyı Zaloğlu Rüstem bile açamaz deyip kıvırmışlar...
Yeni paşa olmuş genç birisi kapıya yanaşmış. Her tarafını gözden geçirmiş. Açılması imkansız denilen kapının bakılmadık yerini bırakmamış. Sonra sert bir omuz darbesiyle kapıyı ardına kadar açmış...
Meğer kapı ustaca kapalı gibi gösterilmiş; ama aslında aralık duruyormuş. Meğer işin ne olduğunu inceleyecek akıl ve olup biteni değerlendirecek izan gerekiyormuş...


*
Burdur’un Ağlasun ilçesinde belediye başkanlığına seçilen MHP’li Aydın Kaplan, belediyedeki makam odasının kapısını söktürmüş. Yetmemiş sekreterinin kapı-sını da söktürmüş: “Halk ile belediye arasında engel kalmadı. Vatandaş bundan sonra başkanına direkt ulaşacak” demiş.


Muhtemeldir ki belediye binasının ana kapısını da söktürebilir... Biraz daha ileri gidip makam aracının kapısını da söktürür...


İddia olmak elbette ki çok önemli ve ayırıcı özelliktir. Takdir görür. İltifat görür. Kendisini izleyenler de çıkabilir. Hatta yeni belediyecilikte bir moda da yaratabilir.


Önemli olan engeli kafa yerine kapı sanan anlayışı değiştirmek...


http://www.haberturk.com/yazarlar/yilmaz-karakoyunlu/217759-obamanin-avucunda-ne-var

***