HİLAL-İ AHMER CEMİYETİ’NİN KURUMSAL TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR DENEYİM: TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912). BÖLÜM 2
Tüm olaylar dikkate alındığında hem İtalyanların hem de Osmanlı Devle-ti’nin farklı şekillerde yürürlükteki anlaşmaları ihlal ettikleri anlaşılmaktadır. Osmanlı
gönüllü subaylarına doktor ya da sağlık görevlisi kimliklerinin verilmesi ya da resmi makamların buna göz yumması her ne kadar “vatan savunması” için
yapılmış olsa da, savaşta sağlık görevlilerinin dokunulmazlıklarının kötüye kullanımı olarak değerlendirilmektedir. Kuşkusuz savaş içinde İtalyan savaş gemilerinin Osmanlı sivil gemilerine, hastane gemilerine ve sağlık görevlilerine yaptığı baskıların ve tutuklamaların tek sebebi bu değildir. Fakat bu durum İtalyanların savaş ihlallerine her defasında bu durumu “haklı” bir gerekçe olarak ortaya koymalarına olanak sağlamıştır. Öte yandan İtalyanların savaş boyunca, bandırasına bakılmaksızın, Osmanlı sivil ve hastane gemilerine yaptığı engellemeler ve tutuklamalar Cenevre ve Lahey Sözleşmelerine doğrudan aykırı bir durumdur ve açık bir savaş ihlalidir.120 Üstelik İtalyanların savaş hukukunu hiçe saymaları sadece sivil gemilerle de sınırlı değildir. Savaş içinde asker ve sivillere uyguladıkları kıyım ve vahşet yabancı Batı basınının gündeminde yer almıştır.121 İtalyanların uluslararası hukuka ve insaniyete karşı işledikleri bu suçlar Osmanlı parlamentosunda da görüşülmüş ve 9 Kasım 1911’de bir protesto metni hazırlanarak, Uluslararası Sulh Cemiyeti’ne gönderilmesine karar verilmiştir. 122
İtalyanların Trablusgarp’ı işgali ve savaş içinde hukuka aykırı uygulamalara gitmesi üzerine Osmanlı Devleti de İtalyanlara karşı bazı hukuki yaptırımlara
gitmiştir. Örneğin İtalya ile yapılmış antlaşma ve mukaveleler feshedilmiş, İtalyan malları boykot edilmiş, ticari bazıkısıtlamalara gidilmiştir.
Ayrıca Osmanlı topraklarında yaşayan İtalyanların işlerine son verilerek, İtalyan tebanın ihracına yönelik bazı kararlar alınmıştır.
Bu kararlar sağlık görevlilerini de kapsamaktadır.
İtalya vatandaşlarının ihraç kararının ardından, Almanya devreye girmiş ve amele, doktor, dul kadınlar, İtalyan hastanelerinde görevli doktor ve hastabakıcıların, ayrıca Alman konsolosluğunda bulunan memurlar ve fi ziki durumları dolayısıyla uygun olmayan hasta ve yaşlıların ihraçtan muaf tutulmalarını talep etmiştir. Dahiliye Nezareti ise Alman sefi rine, “doktorların ihraçtan istisnası konusunda bir karar yoktur” açıklamasını yaparak, uygulamanın tüm İtalyanları kapsayacak şekilde uygulanacağını bildirmiştir. Bununla birlikte “ancak hastanede görevli İtalyan doktorların ihracından müessese ve hastalar büyük zarar gördüğü takdirde, doktorların
ihraçtan istisna tutulabileceği” söylenmiştir.123
Trablusgarp Savaşı’na giden gönüllü subayların, doktorların ya da Hilal-i Ahmer Cemiyeti tarafından gönderilen sağlık heyetlerinin karşılaştıkları tek zorluk
İtalyanların baskısı değildi. Trablusgarp’a gidenler, bin bir güçlüğün yanı sıra karantina engelini de aşmak zorunda kalmışlardır. Bu tarihte İstanbul’da kolera
olduğundan yolcuların Mısır’a çıkmasına engel olunuyor, ancak karantinadan geçtikten sonra Trablusgarp’a ulaşabiliyorlardı.124 Örneğin Enver Paşa’nın bulunduğu gemi dört gün karantinada kaldıktan sonra karaya çıkılmasına izin verilmiştir.125 Karantina engelini aşabilenleri bu defa Kuzey Afrika’nın zorlu coğrafi koşulları, insan vücudunu zorlayan iklim şartları, sıkı askeri kontroller ve başka birçok zorluk bekliyordu.
Karantinadan geçerek bir an önce savaş alanında sağlık hizmeti vermeye çalışan gönüllü doktorlar ve Hilal-i Ahmer heyetleri zorlu bir yolculuk yapmak
zorundaydılar. Genellikle deniz yoluyla Mısır ve Tunus üzerinden Trablusgarp’a gitmeye çalıştıklarından, gemi yolculuğunun ardından develerle ya da atlarla haf
talarca süren çöl yolculuğu yapmak zorundaydılar. Bu sırada İtalyanların yaptığı ani hücumlardan dolayı yanlarında getirdikleri bütün yiyecek ve giyecekleri
bırakmak ya da orduya vermek zorunda kalabiliyorlardı. Bu durumda yeniden giyecek ve yiyecek tedarik etmek zorundaydılar. Gemi, tren ve develerle yapılan ve aylarca süren uzun ve zorlu yolculuklarda kaybolma, donma ve ölümle karşı karşıya geliyorlardı. Örneğin Derne ve Şehat hastanelerinde doktorluk yapmış olan Dr. Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü Bey, İstanbul’dan yazdığı günlükte İstanbul’dan Trablusgarp’a iki ayda ve son derece zor koşullar altında varabildiğini anlatıyordu.126
Hilal-i Ahmer heyeti üyesi Ahmet Şerif Bey de İstanbul’dan hareket ederek, 28 gün süren uzun ve çok zorlu bir yolculuktan sonra Trablusgarp’a ulaşabildiğinden bahsetmektedir.127
Sonuç
Trablusgarp Savaşı Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecinin hızlandıran savaşların başlangıç noktasıdır. Bu savaşta Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’da elinde kalan
son toprak parçasına saldıran İtalyanlara karşı asimetrik bir savaş yürütmüştür.
İtalyanlar iyi organize olmuş kara ordusu ve güçlü donanmalarıyla savaşırken, Osmanlı Devleti askeri yetersizlikler ve fiziksel engeller yüzünden ordusunu Trablusgarp’a gönderemediği için savaşı gönüllü subaylar ve yerli kabileler vasıtasıyla sürdürmüştür. Belki de bu özelliğinden dolayı, Kuzey Afrika’da elde kalan son toprak parçasını savunmak “milli bir dava”ya dönüşerek, asker ve sivil tüm Osmanlı toplumunun vicdanında “vatanseverlik” duygularının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hayatlarını tehlikeye atarak gizli yollardan Trablusgarp’ı savunmaya giden gönüllülerin gözünde burası “kutsal vatanın” bir parçası, kendileri de bu uğurda kendilerini feda eden “vatanseverler”dir. Bu milliyetçi söylemleri sadece gönüllü subayların yazılarında değil, cephede yaralanan askerlere yardımcı olmak amacıyla gönüllü olarak Trablusgarp’a gitmek isteyen bazı doktor, cerrah, eczacı, hastabakıcı gibi sağlık personelinin başvurularında da görmek mümkündür.
Trablusgarp Savaşı Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti tarihinde de önemli bir köşe taşıdır. Cemiyet’in kurumsal tarihinde pek çok ilkin bu savaşta yaşandığını
söyleyebiliriz. Örneğin 1911’de üçüncü defa ayağa kaldırılan ve “ihyaen tesis” edilen Cemiyet, bu savaşla birlikte geçici olmaktan çıkarak sürekli bir kurum haline gelmiştir. Buna bağlı olarak o zamana kadar geçici olarak kullanılan hilal sembolü de, artık sürekli kullanılmaya başlanmıştır.
Hilal-i Ahmer, savaş boyunca yürüttüğü faaliyetler ile ülke içinde ve dışındaki Müslümanlar arasında ilk kurumsal imajını da yine Trablusgarp Savaşı’nda oluşturmaya başlamıştır. Savaş boyunca yaptığı çalışmalar, asker ve sivil halka verdiği sağlık hizmeti ve insani destek çalışmaları hem ülke içinde hem de Müslüman dünyada Hilal-i Ahmer’e karşı derin bir sempatinin oluşmasına neden olmuştur. Savaş sonunda İtalyanların öne sürdüğü iddiaya göre, hilal sembolü Müslüman Arap kabileleri arasında sadece bir amblem olmakla kalmayıp, “İslam birliği”ni sembolize etmiş, bu da Türk subaylarına destek vermede oldukça etkili olmuştur.
Kızıl haç sembolünün ise tam tersi Hıristiyanlığı hatırlattığı o yüzden bu savaşın semboller üzerinden bir hilal-haç savaşı ya da diğer bir söylemle, 20. yüzyılda yeniden canlanan Haçlı ruhuna karşı Müslümanların verdiği kutsal İslam mücadelesi şeklinde yürütüldüğüdür. İtalyanların bu iddiası, Osmanlı Hilal-i Ahmer’inin bu savaşta sadece sağlık yardımı yapan bir kurum olmakla kalmayıp, sosyolojik açıdan da etkili olduğunu göstermektedir.
Bununla birlikte, Osmanlı hükümetinin fiili asker gönderemediği bu savaşa dünyanın dikkatini çekmek amacıyla kamuoyu oluşturma çabalarında da Hilal-i
Ahmer’in oldukça etkili olduğu anlaşılıyor. Bu çerçevede Hilal-i Ahmer’e hem Müslüman dünyasından (Hint Müslümanları, İngiltere’de yaşayan Müslümanlar, Mısır, Bosna, Güney Afrika Müslümanları vs) hem de çeşitli Batı toplumlarından ayni ve nakdi yardımlar yapılmış, tıbbi malzeme, ilaç vs gönderilmiş, doktor, cerrah ve pek çok sağlık görevlisi yardım için gönüllü olmuştur.
Trablusgarp Savaşı’nda Hilal-i Ahmer Cemiyeti ilk kez yabancı Kızılhaç ve Kızılay heyetleriyle birlikte çalışma tecrübesi de edinmiştir. Bu heyetlerle yaptığı
işbirliği, onun hem savaşta sağlık hizmetleri verme konusunda önemli tecrübeler edinmesine, hem bu konuda eksiklerini yakından görmesine hem de uluslararası
alanda tanınıp, kabul görmesine yardımcı olmuştur. Trablusgarp’ta edindiği tecrübeler, Hilal-i Ahmer’e daha sonra yapılacak Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’nda çok daha etkin bir hizmet verme konusunda büyük yarar sağlayacaktır.
Trablusgarp Savaşı’nda Hilal-i Ahmer’in uluslararası “dokunulmazlığı”, bazı gönüllü vatansever subaylar tarafından cepheye gizli yollardan gitmek için bir kamuflaj olarak kullanılmıştır. Osmanlı Devleti’nin olanaksızlıkları ve içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında, bu durumun vatan savunmasında zorunlu olarak başvurulan bir yöntem olduğu düşünülse de, bu açık bir savaş ihlalidir. Üstelik bu yöntemin fark edilmesi, İtalyanların savaş içinde Hilal-i Ahmer heyetlerine baskı yapmalarına, gözaltına almalarına, esir etmelerine ve yaptıkları birçok savaş ihlaline gerekçe olarak kullanılmıştır.
DİPNOTLAR;
1 Terra irredenta (irredentismo Italiano): İtalya’nın kuzeyindeki Avusturya-Macaristan topraklarında yaşayan ve İtalyanca konuşan halkların topraklarından başlayarak, Doğu Akdeniz’in tamamını da içine alacak şekilde uzanan geniş toprakları kapsıyordu. Bu aslında Roma İmparatorluğu topraklarını yeniden
ele geçirme hayaliydi ve İtalyan emperyalizminin temelindeki mitti. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında ortaya çıkan bu ideale dayanarak, İtalyan irredentistleri tarihsel olarak Kuzey Afrika coğrafyasının İtalya’nın dördüncü kıyısı olduğunu iddia ediyorlardı. Bu yüzden 1911’de İtalya’nın Trablusgarp’ı işgali söz konusu olduğunda “L’Italia non Va, Ritorna” (İtalya gitmiyor, geri dönüyor) şeklinde savaşçı sloganlar atılmıştı. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.cyclopaedia.de/wiki/Italian_irredenta (Erişim
tarihi: 03.13.2016); Fabio L. Grassi, “Niçin Trablusgarp? İtalyan Çıkarması Ardındaki Siyaset ve Kültür”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011, İzmir, Bildiriler, yay. Haz.
Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, s. 41, 42; Paulino Toledo Mansilla, “Trablusgarp Savaşı’nın İdeolojisi ve Propaganda Esasları (1911): Trablusgarp ve Sirenayka’da Çökmekte Olan Osmanlı Kültürüne Karşı Bir Kurtuluş Çaresi Olarak Görülen İtalyan Medenileştirme Misyonu”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011, İzmir, Bildiriler, Yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, s. 555-563.
2 İtalyanlar bu yenilgiden sonra işgal faaliyetlerini Kuzey Afrika’ya çevirdiler fakat bu bölgede etkin olmaktan vazgeçmediler. 1905’e kadar Eritre ve Somali’nin tamamına yerleştiler. Hatta Trablusgarp Savaşı’nda Yemen ve Asir’i de ele geçirebilmek amacıyla savaş alanını Kızıldeniz’e doğru genişlettiler. Fakat
istedikleri sonucu elde edemediler. Mehmet Korkmaz, “Kızıldeniz’de Rekabet: 1911-1912 Trablusgarp Harbi Sırasında Kızıldeniz’de Osmanlı-İtalyan Mücadelesi”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, sayı:21, Şubat 2013, s. 18, 19. İtalyanlar Habeşistan’ı ele geçirme amaçlarını ise 1934 yılında gerçekleştirdiler. Benito Mussolini, Habeşistan’ı yayılmacı siyasetinin hedefi yaptı ve Habeşistan ile İtalyan Somalisi arasında çıkan bir sınır çatışmasını gerekçe göstererek bölgeye müdahale kararı aldı. Bütün arabuluculuk önerilerini reddederek,
3 Ekim 1935'te Etiyopya'yı işgal etti. Bu işgal sırasında zehirli gaz ve hava bombası kullanarak yerli kabileleri dize getirdi. 1936-1941 yılları arasında İtalyan işgalinde kalan Habeşistan, II. Dünya Savaşı’nın sonunda yeniden bağımsızlığını kazandı. Mark Kıshlansky, Patrick Geary, Patricia O’Brien, Civilization in the West, sixth edition, Pearson, Longman, New York 2006, s. 851.
3 Kuzey Afrika coğrafyasında yer alan Trablusgarp, Tunus ve Cezayir, Osmanlı Devleti’nde “Garp Ocakları” adıyla anılıyordu. Trablusgarp 16. yüzyılda (1551) Osmanlı idaresine girdi. Uzun süre Karamanlı Dayılar tarafından yönetildikten sonra 1834’de İstanbul’a bağlı bir vilayet yapıldı. 19. Yüzyılda bölgenin
giderek önem kazanması ve Batılı güçlerin çıkar merkezi haline gelmesiyle Osmanlı Devleti Trablusgarp’ta merkezi idarenin güçlendirilmesi amacıyla bayındırlık, ziraat ve ticaret konularında birçok yatırımlar yapıldı ve vilayet yönetiminde yeni düzenlemelere gidildi. Sanayi Mektebi, okullar, hastaneler açıldı, gazeteler ve bankalar kuruldu, 1861’de de Trablusgarp-Malta arasına ilk telgraf hattı döşendi. 1882’de Mısır’ın İngilizler tarafından işgali Abdülhamit’in Trablusgarp’ı askeri olarak da güçlendirmesine neden oldu. Mevcut birliklerin
sayısı arttırıldığı gibi, yerli halktan kurulan Hamidiye Alayları bölgenin güvenliği için etkin hale getirildi.
Fakat Meşruiyet döneminde hükümetin Trablusgarp’a olan ilgisi azaldı. İktidara gelen İttihatçılar dikkatlerini iç siyasete ve ağırlıklı olarak Balkanlara yönelttiler. Bu durumdan yararlanan İtalyanlar Trablusgarp’ı işgal etti ve 1912’de yapılan Ouchy Antlaşmasıyla Trablusgarp İtalyan yönetimine geçti. Trablusgarp‘ın Osmanlı hakimiyetiyle ilgili tarihçesi için bkz. Enver Çakar, Doğu Akdeniz Sahilinde Bir Osmanlı Sancağı Trablus (1516-1579), TTK, Ankara 2012 ; Muhammed Tandoğan, Afrika’da Sömürgecilik ve Osmanlı Siyaseti (1800-1922), TTK, Ankara 2013, s. 11-17, Zekeriya Kurşun, “Trablusgarp Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin Mukadderatındaki Yeri”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011, İzmir, Bildiriler, yay. Haz.
Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, s. 3-9 ; Ayrıca II. Abdülhamit döneminde Trablusgarp Valisi olan Ahmet Rasim Paşa’nın bölgede yaptığı çalışmalarla ilgili raporu için bkz; Hamiyet Sezer, “II. Abdülhamit
Döneminde Osmanlı’da Vilayet Yönetiminde Düzenleme Gayretleri-Trablusgarp Örneği ve Ahmet Rasim Paşa”, http://www.eskieserler.com/dosyalar/mpdf%20(443).pdf, (Erişim tarihi: 16.06.2016).
4 Sir Thomas Barclay, The Turco-Italian War And Its Problems, Constable & Company Ltd , London 1912, s. 13,14.
5 Commodore W. H. Beehler, 1911-1912 Türk-İtalyan Savaşı, çev. Leyla Yıldırım, İlgi Kültür Sanat Yay, İstanbul 2014., s. 9.
6 Grassi, a.g.e., s. 44.
7 Timothy W. Childs, Trablusgarp Savaşı ve Türk-İtalyan Diplomatik İlişkileri, çev. Deniz Berktay, İş Bankası yay., İstanbul 2008, s. 45.
8 David G. Herrmann, “The Paralysis of Italian Strategy in the Italian- Turkish War, 1911-1912”
The English Historical Review, vol.104, no.411 (April 1989), s. 336.
9 İtalya 1902’de Fransa ve Büyük Britanya ile anlaşmalar imzaladı. Alman- Avusturya ve İtalya
arasında Üçlü İttifak Antlaşması ve Avusturya Macaristan ile bir anlaşma yaptı. 30 Haziran 1902’, 30
Kasım 1909 ve 15 Aralık 1909’da da gizli antlaşmalar imzaladı. Orhan Koloğlu, Osmanlı-İtalyan Savaşı’nda
İttihatçılar, Masonlar ve Sosyalist Enternasyonal, Ümit yay., Ankara 1999, s. 55. Barclay, a.g.e., s. 8-18.
10 Zekeriya Kurşun, Yol Ayrımında Türk-Arap İlişkileri, İrfan yay, İstanbul 1992, s. 62.
11 İtalya’nın Osmanlı Devleti’ne gönderdiği nota şöyleydi; “Trablusgarp ile Bingazi’nin Osmanlı Devleti’nce
medeniyet nimetinden yararlandırılmadığına, bölgenin kalkınmasının İtalya için birinci derecede bir mesele olduğuna,
Trablusgarp ile Bingazi’de İtalyanlara vesâir yabancılara karşı Osmanlı memurları tarafından bir takım olumsuz tavırlar
sergilendiğine, böyle güvensiz bir ortam sebebiyle yabancıların bölgeyi terk etmeye başladıklarına, Osmanlı Hükümetinin ise
bu duruma kayıtsız kaldığına, işbu notaya yirmi dört saat zarfında cevap verilmediği takdirde bölgenin işgal edileceğine dair
İtalya Hükümeti’nin 28 Eylül 1911 tarihli notası ile Osmanlı Hükümetinin söz konusu gerekçeleri reddeden cevabî notası,
Osmanlı Devletinin cevabî notasını yeterli görmeyen İtalya Hükümeti’nin savaşı başlattığına dair notası”. İtalya’nın Osmanlı
devleti’ne gönderdiği nota ve karşılığında Osmanlı Devleti’nin İtalya’ya gönderdiği cevabî nota için
Bkz. Osmanlı Belgelerinde Trablusgarb, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, İstanbul 2013, s. 474- 478.
12 Barclay, a.g.e., s. 48,49; Hale Şıvgın, Trablusgarp Savaşı ve 1911-1912 Türk-İtalyan İlişkileri, Atatürk
Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1989, s. 39-58; İsrafi l Kurtcebe, Türk İtalyan İlişkileri (1911-1916),
TTK, Ankara 1995, s. 45-52, Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih, Filiz Kitabevi, İstanbul 1985, s. 352-353.
13 Adnan Ataç,“Osmanlı Devleti’nde Askeri Sağlık Hizmetleri”, Osmanlı Devleti’nde Sağlık Hizmetleri
Sempozyumu, Haz. Bilal Ak ve Adnan Ataç, Ankara: 2000, s. 258.
14 Dr. Hüseyin Hüsnü Bey’in Not Defterinden Trablusgarp Savaşı, yayına Haz. Mebrure Değer, Kurtiş
Matbaacılık, İstanbul 1998, s. 12.
15 Hasan Kadri Dirim, “Trablusgarp Harbinde Derne Cephesi Sıhhi Hizmetleri”, Dirim, 31, 1956, s.157;
Saip Giray, Trablus Harbinde Kızılay (Hilal-i Ahmer), Dirim, Sayı 30, 1955, s. 486.
16 Dr. Hüseyin Hüsnü Bey’in Not Defterinden ….., s. 11; Nuran Yıldırım, Savaşlardan Modern Hastanelere
Türkiye’de Hemşirelik Tarihi, Vehbi Koç Vakfı, İstanbul 2014, s. 105.
17 Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin kuruluş tarihçesi için bkz. Seçil Karal Akgün ve Murat
Uluğtekin, Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a, Kızılay, Ankara 2000, Türkiye Kızılay Derneği, 73 Yıllık Hayatı, 18771949,
(yay.y.), Ankara 1950 ; Haluk Perk, Felaketlerin Umut Işığı Türk Kızılayı, Zeytinbunu Belediyesi yay.,
İstanbul 2012; Türkiye Kızılay Cemiyeti Rakam ve Resimlerle Çalışmalarımız, Doğuş Matbaası, Ankara 1959, Orhan
Yeniaras, Türkiye Kızılay Tarihine Giriş, Kızılay Bayrampaşa Şubesi, İstanbul 2000, Mesut Çapa, Kızılay
(Hilal-i Ahmer) Cemiyeti (1914-1925), Türk Kızılayı, Ankara 2010.
18 Akgün ve Uluğtekin, a.g.e., s. 14-40, 49.
19 Hilal-i Ahmer Genel Merkezi 7 Ekim 1911’de bir toplantı yaparak, savaş bölgesine sağlık ekibi
gönderme kararı aldı. Bu karar çerçevesinde, savaş boyunca Trablusgarb’a üç sağlık heyeti gönderdi ve
hastaneler kurdu. Gönderilen heyetlerden ikisi Trablusgarp tarafına (Aziziye, Hums ve Garian) ve biri de
Bingazi’ye (Derne ve Tobruk) gönderilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti 1331-1329
Salnamesi, Ahmet İhsan ve Şürekası Matbaası, İstanbul 1329, s. 96, 101-105.
20 Salname, a.g.e., s. 100.
21 A.g.e., s. 95; Türk Kızılay Derneği’nin 73 Yıllık….., a.g.e., s. 8.
22 Dirim, a.g.e., s. 153- 155.
23 Salname, a.g.e., s. 96, 101-105.
24 Akgün ve Uluğtekin, a.g.e., s. 31, 32.
25 Türk Kızılay Arşivi (TKA), klasör no: 7, belge no: 8.
26 Osmanlı-Rus Savaşı’nda (1877-1878) Uluslararası Kızılhaç Komitesi hem Rusya’ya hem de
Osmanlı Devleti’ne kullandıkları kızılay ve kızılhaç amblemlerini “koruma işareti” olarak tanıyıp tanımadıklarını
sormuş, her iki devletin de onayıyla sağlık heyetleri bu amblemleri kullanmıştı. Uluslararası
Kızılhaç Komitesi 1 Nisan 1911 tarihinde İtalyan Kızılhaç Örgütü’ne bir yazı göndererek, Osmanlı
Hilal-i Ahmer’inin kullandığı amblemin Kızılhaç amblemiyle eşitliğini ve dokunulmazlığını teyit etmişti.
Söz konusu yazıda; Osmanlı Devleti’nin Cenevre Sözleşmesi’ni resmen onaylayan devletlerden biri olduğu
hatırlatılarak, “kızıl haç” armasına gösterilen saygının aynısının “kızıl ay” armasına da gösterilmesi ve korunması
isteniyordu. İtalyan Kızılhaçı bu yazıya, denizde ve karada İtalyan Kızılhaçı’na saygı gösterildiği
sürece aynı karşılığın verileceği cevabını verdi. Ayrıca Trablusgarp’taki İtalyan birliklerinin bu karardan
haberdar edildiklerini bildirmişti. Ahmet Tetik ve Mehmet Şükrü Güzel, Kızılay ve Kızılhaç Belgeleriyle Osmanlılara
Karşı İşlenen Savaş Suçları (1911-1921), İş Bankası yay, İstanbul 2013, s. 47. Özetle, Uluslararası
Kızılhaç Komitesi 1878’den itibaren, ilke olarak, Kızılay ambleminin Hıristiyan olmayan ülkelerin koruma
sembolü olarak kullanımını kabul etmişti. Amblemin resmi olarak kabulü 1929 Cenevre Sözleşmesi’nin
19. maddesiyle https://www.icrc.org/applic/ihl/ihl.nsf/Article.xsp?action=openDocument&documentId=
B087250D706E5B5EC12563CD00518BA8 düzenlendi. Amblem Türkiye’nin yanı sıra Mısır, Pakistan,
Malezya ve Bangladeş tarafından da kullanılmaya başlandı. Günümüzde 151 ülkede Kızılhaç, 32 ülkede
de Kızılay amblemi kullanılmaktadır. Bkz.
https://www.icrc.org/eng/resources/documents/misc/emblem-history.htm (Erişim tarihi: 23.06.2016).
27 Dr. Kerim Sebati Bey’in başkanlığını yaptığı bu heyet altı doktor, 15 hastabakıcı ve bir muhasebeci
olmak üzere 22 kişiden oluşuyordu. Heyette operatör Dr. Abdüssalam Bey, operatör Dr. Ziya
Bey, operatör Dr. Rıfkı Bey, operatör Dr. Ali Bey ve Dr. Saip Giray bulunuyordu. Paris’ten satın aldıkları
tıbbi malzemelerle Tunus üzerinden Aziziye’ye giden Birinci Hilal-i Ahmer heyeti, Fırka Komutanlığı’nın
yönlendirmesiyle, Aziziye’de 160 yataklı ve gayet donanımlı bir Hilal-i Ahmer hastanesi kurdu. Heyet
Aziziye’ye geldiğinde burada altı askeri tabip ve Paris’ten gönüllü olarak gelen beş doktordan başka hiçbir
tıbbi kadro yoktu. Dolayısıyla heyetinin gelmesi, bölgedeki doktorları hem malzeme olarak hem de kadro
açısından oldukça rahatlattı. Aziziye Hilal-i Ahmer Hastanesi bir bina ile çevresinde kurulan çadırlardan
oluşuyordu. Tamamen yaralılara tahsis edilen hastane binası daha önce okul olarak kullanılan, bölgedeki
en düzgün yapılardan biriydi. Hastaneyi ziyaret eden H. C. Seppings Wright, bu hastanenin “Londra’daki
modern hastane kadar mükemmeldi” yorumunu yapmıştı. Hastanenin hizmetlerinden en çok faydalananlar İtalyan
harp esirleriydi. Bu hastanede “sinyorlar” adıyla anlayış ve şefkat görüyor ve tedavileri yapılıyordu.
Bu hastane savaş sonuna kadar hizmet verdi. Salname, s. 76, 77; Giray, a.g.e., s. 485; H.C. Seppings-Wright,
Hilal Altında İki Yıl, çev. Derin Türkömer, İş Bankası yayınları, İstanbul 2010, s. 66, 67.
28 Salname, a.g.e., s. 96-98.
29 Dr. Besim Ömer, Hanımefendilere Hilal-i Ahmer’e Dair Konferans, Haz. İsmail Hacıfettahoğlu, Türkiye Kızılay Derneği yay, Ankara 2009, s. 164.
30 TKA, 43/11, 43/17, 43/8.13.
31 Abdulkarim Abu Shwerib, El-Hilalu’l Ahmar el-Osmani Ve Devruhu fi’l Cihâdi’l Lîbî (Osmanlı Kızılay’ı ve Libya Savaşı’ndaki Rolü),
Dar-ul Kutub El Vataniyye, 1989, s. 19.(Bu kitabın Arapçadan Türkçeye çevrilmesinde yardımcı olan Kübra Şahin’e teşekkür ederim.)
32 TKA., 43/2.
33 TKA., 43/17.
34 TKA., 43/11.
35 Kendi Mektuplarında Enver Paşa, yay. haz. M. Şükrü Hanioğlu. Der yay, İstanbul 1989, s. 76.
36 Hasan Mert, Trablusgarp Savaşı’nda İzmir basınında çıkan yazıları incelediği bir araştırmada,
yazılan yazıların birçoğunda ortak geçen kelimenin “vatan” olduğuna, Trablusgarp, Bingazi, Tobruk ve
Derne’nin Osmanlı münevverleri için “vatan” olarak kabul edildiğine dikkati çekmektedir. Hasan Mert,
“İzmir Basınında Trablusgarp Savaşı”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 1618
Mayıs 2011, İzmir, Bildiriler, yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, s. 690.
37 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), DH. SYS. nr. 75-15/1-4, 2-3
38 TKA., 43/2.
39 Akgün ve Uluğtekin, a.g.e., s. 55.
40 TKA., 43/17.
41 Yıldırım, a.g.e., s. 102, 103.
42 Salname, a.g.e., s. 100.
43 Yıldırım, a.g.e., s. 105, 107.
44 Shwerib, a.g.e., s. 129.
45 Kemal Özbay, Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri, cilt I, Yörük Basımevi, İstanbul 1976, s. 84.
46 TKA., 140/10.
47 Dr. Besim Ömer Paşa, Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ni “henüz altı aylık bir tıfl-ı nevzâd”
yani yeni doğmuş bir bebek olarak betimlemişti. Dr. Besim Ömer, a.g.e., s. 167.
48 Salname, a.g.e., s. 95.
49 Commodore Beehler, Fransız Kızılhaç Örgütü’nün de Türklere yardım ettiğinden bahsetmektedir.
Fakat bu konuyla herhangi bir bilgiye ulaşılmamıştır. Beehler, a.g.e., s. 66.
50 Dr. Hüseyin Hüsnü Bey’in Not Defterinden ….., s. 78.
51 Akgün ve Uluğtekin, a.g.e., s. 83-87.
52 Ayrıca savaş boyunca çoğu bağış yoluyla, hayır işleriyle ve ferdi çabalarla da çok sayıda ilaç, tıbbi
ekipman vs toplanarak, Hilal-i Ahmer’e teslim edilmiştir. Osmanlı Hilal-i Ahmer Salnamesi, a.g.e., s. 95 ;
Zuhal Özaydın, “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Çalışmaları”, https://www.tarihtarih.
com/?Syf=26&Syz=293938 (Erişim tarihi: 21.06.2016).
53 BOA, DH.SYS, nr. 75-6/1-6, 27.
54 “Natal Muhammedans”, The Scotsman, Nov. 9, 1911.
55 TKA.,19/159.
56 “Help For Turkish Sufferers in Tripoli”, The Manchester Guardian, Nov 9, 1911.
57 Hanioğlu, a.g.e., s. 117.
58 Özbay, a.g.e., s. 82.
59 Prens Ömer Tosun Paşa’nın gönderdiği ilaçlar Kasr-ı Harun Muharebesi’nde gözünden yaralanan
ve Derne’de tedavi altına alınan Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa’nın tedavisinde kullanılmıştı. Çarpışma
sırasında gözüne giren kireç parçasından dolayı rahatsızlanan gözleri için asid borikle tedavi edilmeye
çalışılmış ama istenilen başarı elde edilememişti. Bunun üzerine Suriye’den güçlükle getirilen göz doktoru
Münir Bey, Derne Hastanesi doktorlarından Dr. Hakkı Bey ile yaptıkları muayenede Mustafa Kemal Pa-
şa’nın konunun uzmanı bir doktor tarafından tedavi dilmesine karar vermişlerdi. Muayene sırasında burada
bulunan Eşfer Kuşçubası’nın önerisi üzerine bu tedavinin ünlü Avusturyalı Profesör Dr. Fox tarafından
yapılması konusunda fi kir birliğine varmışlardı. Mustafa Kemal Paşa daha sonra Viyana’da tanınmış bir
göz doktoru olan Prof Ernst Fuchs tarafından ameliyat edilecektir. Cemal Kutay, Osmanlı Trablusgarb’inde
(Libya) İtalyan İşgaline Direnen Üç Türk’ün Anıları (Mustafa Kemal-Enver Paşa-Eşref Paşa), 1911-1912, abm yay.,
İstanbul 2016, s. 251-253; Eren Akçiçek, “ Trablusgarp Savaşı’nda Mustafa Kemal (Atatürk)’in Geçirdiği
Travmalar ve Sağlığı”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011,
İzmir, Bildiriler, yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, s. 548.
60 Dirim, a.g.e., s. 153- 155.
61 Shwerib, a.g.e., s. 29.
62 Dirim, a.g.e., s. 154.
63 Heyetteki doktorlar, Dr. Goebel, Prof. Dr. Schütze ve Dr. Fritz idi. Prof. Dr. Schütze tifüse yakanıp öldü onun yerine Doç. Dr. Otten gönderildi.
Garian’daki tifüs salgınına pek çok hastabakıcı yakalandı.
Bu hastalıktan ölen üç hastabakıcının yerine Almanya’dan üç hasta bakıcı daha gönderildi. Yıldırım, Savaşlardan…… a.g.e., s. 106.
64 Tetik ve Güzel, a.g.e., s. 49.
65 Beehler, a.g.e., s. 83.
66 Dr Goebel savaş sona erdikten sonra, Trablusgarp’taki tecrübelerini Alman Cerrahi Derneği’nin
42. yıllık toplantısında bir tebliğ olarak sunmuştur. İtalyan kurşunlarının, uçaktan attıkları bombaların
sebep olduğu yaralanmalar, şarapnel yaralanmaları ve bunların tedavisi konusunda oldukça önemli
bilgiler vermiştir. Bu bilgiler savaş cerrahisi alanındaki gelişmelere büyük yarar sağlamıştır. Dr. Goebel’in
tebliğinin ayrıntıları için bkz. “Our Berlin Letter: Military Surgery in Tripoli And in the Balkans”, Medical
Record, 84/11, Sep 13, 1913, s. 486.
67 Yıldırım, Savaşlardan …. a.g.e., s. 106.
68 100. Yılında Trablusgarp Savaşı, Atlas Tarih, Doğan yay., İstanbul 2011, s. 28. Trablusgarp Savaşı’nda
oluşturulan develi sıhhiye kolları cepheden menzil hastanelerine yaralı taşınmasında oldukça yararlı
olmuştur. Özbay, a.g.e., s. 81; Seppings-Wright, a.g.e., s. 118, 119.
69 Özbay, a.g.e., s. 84.
70 Bu heyet Cuthbert Francis. Dixon Johnson direktörlüğünde oluşturulmuştu. Heyet şu kişilerden
oluşuyordu: Baş cerrahlar; Bernard Haigh ve Charles Edgar Holton Smith, yardımcı cerrahlar, Robert
Trail Brotchic ve Joseph S. Lauder, iki erkek hastabakıcı; G. Johnson ve William Kirby. “Turco-Italian War,
New British Red Crescent Mission for Tripoli”, The Scotsman, Jun 1, 1912, s. 9; “Red Crescent Society in
Tripoli: The British Field Hospital”, The Scotsman, Feb. 9, 1912, s. 7; Akgün ve Uluğtekin, a.g.e., s. 52.
71 100. Yılında…. a.g.e., s. 62, 64, Yıldırım, a.g.e., s. 107.
72 “Zion Jews to Aid Turks: Will Send Doctors and Nurses to Tripoli From Palastine”, New York Times, Dec 10, 1911.
73 “Alliance Aiding Jews in Tripoli”, The American Hebrew & Jewish Messenger, Apr. 5, 1912.
74 Şevket Süreyya Aydemir, Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa, cilt II, (1908-1914), Remzi Kitabevi , İstanbul 1971, s. 220, 221.
75 Mansilla, a.g.e., s. 556.
76 BOA, MV, 154/93.
77 Barclay, a.g.e., s. 57.
78 Kurtcebe, a.g.e., s. 12-18.
79 İtalyan milliyetçilerinin bu düşüncelerine karşı, anarşistler, sosyalistler, Cumhuriyetçiler ve liberal demokratlar
Trablusgarp işgaline şiddetle karşı çıkıyorlardı. Katolik kilisesi ise işgal yanlısı bir politika güdüyordu. Bunun sebebi,
Katolik sermayenin elinde olan Banco di Roma’nın Trablusgarp’ta önemli menfaatlerinin olmasıydı. Grassi, a.g.e., s. 42.
80 Childs, a.g.e., s. 40, 41;
81 Şıvgın, a.g.e., s. 24.
82 Ahmet Şerif, Arnavutluk’da, Suriye’de, Trablusgarb’de Tanin, cilt II, haz. Ahmet Çetin Börekçi, Ankara: TTK, 1999, s. 274.
83 Enver Paşa Kuzey Afrika’ya gitmeden önce dönemin Osmanlı padişahı ve 114. İslam halifesi
olan V. Mehmet Reşad’ın (1844-1918) kızlarından biri olan Naciye Sultan ile nişanlanmıştı. Enver Paşa
Trablusgarp’a gittikten sonra, 16 Kasım 1911’de Zaviye-i Ümürsüm’den yazdığı bir yazıda, Arapların kendisine
duydukları saygı ve itaati şu şekilde anlatmıştı: “vali tayin ediyor olmam belki sizi şaşırtacak ama ben Halife
tarafından gönderilen biriyim ve sultanın damadıyım. Bir tek bu bağlantı bana yardım ediyor. Araplar hürriyet kahramanı Enver
Bey’i ya da erkân-ı harb (binbaşısı) kumandan Enver Bey’i tanımıyorlar ama Halifenin damadına saygı gösteriyorlar….”,
Kendi Mektuplarında……, a.g.e., , s. 93, 115; konu ile ilgili ayrıca bkz. Şıvgın. a.g.e., s. 73-75.
84 “Arab Amazons in Tripoli”, New York Times, May 19, 1912.
85 Herrmann, a.g.e., s. 336, 344.
86 Dr. Hüseyin Hüsnü Bey’in Not Defterinden ….., s. 12, 13.
87 Salname, a.g.e., s. 105.
88 Shwerib, a.g.e., s. 135.
89 Salname, a.g.e., s. 105.
90 Shwerib, a.g.e., s. 29.
91 A.g.e., s. 25.
92 A.g.e., s. 125.
93 Missionary Herald, vol. CVII, no:12, December 1911, s. 552.
94 Şıvgın, a.g.e., s. 66-73; Marie-Odile Moreau, “Ottoman Resistance During the Turkish –Italian War”,
Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011, İzmir, Bildiriler,
yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, s. 80.
95 Beehler, a.g.e.,, s. 72, 73.
96 Childs, a.g.e., s.110.
97 Dr. Hüseyin Hüsnü Bey’in…… a.g.e., s. 6.
98 Aslında 1907 tarihli Lahey Sözleşmesi’ne göre, Kızılhaç veya Kızılay amblemi taşıyan hastane gemileri
‘dokunulmaz’ kabul edilerek, savaş boyunca yaralı ve hasta askerlere hizmet etmeleri uluslararası
düzeyde garanti altına alınmıştı. Bu durumda muharip devletlerin hiçbir şekilde bu görevdeki kişilerin görevlerini
engelleyecek bir uygulamada bulunmamaları gerekiyordu. Lahey Sözleşmesi’nde “Convention on Hospital Ship”
başlığı altında yer alan bu maddeler için bkz.
https://www.icrc.org/ihl/INTRO/175?OpenDocument (Erişim tarihi: 13.02.2016).
99 Shwerib, a.g.e., s.
100 Salname, a.g.e., s. 96-98; Giray, a.g.e., s. 485.
101 Ahmet Şerif, a.g.e., s. 241.
102 A.g.e., s. 246.
103 BOA, BEO 4049/300612, belge no: 3.
104 Bu antlaşma İsviçre'nin Lozan şehri yakınındaki Ouchy kasabasında imzalandığı için Osmanlı
Devleti tarafından Ouchy (Uşi) Antlaşması, İtalyanlar tarafından Trattato di Losanna olarak bilinmektedir.
Antlaşmanın tam metni için bkz, Childs, a.g.e., s. 279-283.
105 Korkmaz, a.g.e., s. 34.
106 Beehler, a.g.e., s. 72.
107 Salname, a.g.e., s. 101-104; Giray, a.g.e., s. 486, 487.
108 “Italian Shell Town: Repulse Turks in Battle in Desert Near Tripoli, The Washington Post, Jan 20, 1912.
109 Tutuklananlardan sadece bir subayın gitmesine izin verilmediği, bu kişinin de Hilal-i Ahmer’de
görevli olmadığı ve yanında çok miktarda para bulunduğu belirtilmiştir. Beehler, a.g.e., s. 73.
110 Salname, a.g.e., s.101-104; Giray, a.g.e., s. 486, 487.
111 Shwerib, a.g.e., s..
112 Bu olaydan iki gün önce de, 16 Ocak 1912’de Kartaca adında bir Fransız Posta Vapuru İtalyan torpidosu tarafından, içinde bir uçak bulunduğu
gerekçesiyle tevkif edilmiş ve yine Cagliari Limanına götürülmüştü.
113 Trablusgarp’ı nasıl aldık?, Haz. Tahsin Yıldırım, DBY yay., İstanbul 2012, s. 96, 97.
114 Tetik ve Güzel, a.g.e., s.50, 51.
115 Besim Ömer, IX Washington Salib-i Ahmer Konferansı’nda Memuriyetim ve Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne Tekliflerim, İstanbul: 1328, s. 8.
116 Dr. Hüseyin Hüsnü Bey’in Not Defterinden ….., s. 11.
117 Korkmaz, a.g.e., s. 25.
118 Cenevre Sözleşmesi’nin 14. maddesi şöyledir; Art. 14. If mobile sanitary formations fall into the power
of the enemy, they shall retain their ' matériel, ' including the teams, whatever may be the means of transportation and the
conducting personnel. Competent military authority, however, shall have the right to employ it in caring for the sick and wounded.
The restitution of the matériel shall take place in accordance with the conditions prescribed for the sanitary personnel, and,
as far as possible, at the same time. Sözleşmenin tam metni için Bkz. Convention for the Amelioration of the
Condition of the Wounded and Sick in Armies in the Field. Geneva, 6 July 1906. https://www.icrc.org/ihl/
INTRO/180?OpenDocument (Erişim/Accessed: 20.02.2016)
119 BOA, HR.HMŞ. İŞO, lef.31.
120 Trablusgarp Savaşı öncesinde İtalya ve Osmanlı Devleti 1899 tarihli Lahey Sözleşmesi’ni imzalamış
ve onaylamışlardı. 1907 tarihli Lahey Sözleşmesi’ni ise imzalamışlar fakat henüz onaylamamışlardı.
Tetik ve Güzel, a.g.e., s. 45.
121 Savaş sırasında Trablusgarp’ta bulunan Manchester Guardian, Dailly Mirror, Daily Mail, Mor-
ning Post, Daily Graphic ve Frankfürter Zeitung gibi Avrupa basınının savaş muhabirleri İtalyan askerlerin
kadın, çocuk, genç ayırt etmeksizin yerli halkı doğrudan hedef aldığını, savaş esirlerine de vahşet dolu
muameleler yaptığını Reuters ajansı muhabirlerinden aldıkları bilgiler doğrultusunda tüm dünyaya duyurmuşlardı.
Bu gazeteler bilhassa Ekim 1911’de İtalyanlar tarafından yerli halka karşı girişilen ve işgalin başlangıcından
beri en kanlı dört gün olarak Trablusgarp savaşı tarihine geçen katliamlara dikkat çekmişlerdi.
Bu haberleri İtalyan başbakanı ise tümüyle inkar etmişti. Wilfrid Scawen Blunt, The Italian Horror And How
to End It, The Chancery Lane Press, , London 1911, s. 14-22.
122 Hakan Bacanlı, “1911-1912 Osmanlı-İtalyan Savaşı ve Örikağasızade Hasan Sırrı’nın ‘Hukuk-i
Düvel Nokta-i Nazarında Osmanlı-İtalya Muharebesi Adlı Eseri’”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, Sayı: 21, Şubat 2013, s. 49-50.
123 Nurdan İpek Şeber, “Arşiv Belgelerine Göre Trablusgarp Savaşı’nın Osmanlı Topraklarındaki İtalyan Tebaya Yansımaları”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi,
Sayı: 38, 2011, s. 25.
124 1910 yılında Trabzon’da başlayan kolera, önce Karadeniz sahillerine ardından da İstanbul’a sıçrayarak salgın halini aldı. Bu sırada sonbahar manevrası için
İstanbul Okmeydanı’ndaki ordugahta toplanan ordu içinde de kolera vakaları tespit edilmiş fakat yeterli önlemler alınamamıştı. Askerler vasıtasıyla
kolera tüm memlekete yayılarak ciddi bir durum almıştı. Aralık ayında kolera vakalarında büyük bir atış görüldü. Alınan sıkı tedbirlerle koleranın önü alınmaya
çalışıldıysa da Trablusgarp savaşı başladığında İstanbul ve Anadolu’da kolera salgını hala devam ediyordu. Nuran Yıldırım, İstanbul’un Sağlık Tarihi, İstanbul
Üniversitesi ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti, İstanbul 2010, s. 90.
125 Aydemir, a.g.e., s. 219, 227, 228.
126 Dr. Hüseyin Hüsnü Bey’in Not Defterinden ….., s. 11, 15, 78.
127 Ahmet Şerif, a.g.e., s. 241-243.
KAYNAKLAR
Arşiv Kaynakları
Türk Kızılay Arşivi (TKA)
TKA. 7/8.
TKA.,19/159.
TKA., 43/2.
TKA.43/8.
TKA., 43/11.
TKA. 43/13.
TKA.43/17.
TKA., 140/10.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA)
BOA, DH. SYS. nr. 75-15/1-4.
BOA, DH. SYS. nr. 75-15/ 2-3.
BOA, DH.SYS, nr. 75-6/1-6, 27.
BOA, BEO 4049/300612/ 3.
BOA, HR.HMŞ. İŞO, 31.
BOA, MV, 154/93.
Kitaplar ve Makaleler
Ahmet Şerif, Arnavutluk’da, Suriye’de, Trablusgarb’de Tanin, cilt II, haz. Ahmet Çetin Börekçi, TTK, Ankara 1999.
Akçiçek, Eren, “Trablusgarp Savaşı’nda Mustafa Kemal (Atatürk)’in Geçirdiği Travmalar
ve Sağlığı”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları
16-18 Mayıs 2011, İzmir, Bildiriler, yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş,
TTK, Ankara 2013, ss. 541-549.
Akgün, Seçil Karal - Uluğtekin, Murat, Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a, Kızılay yay., Ankara 2000.
“Alliance Aiding Jews in Tripoli”, The American Hebrew & Jewish Messenger, Apr. 5, 1912.
“Arab Amazons in Tripoli”, New York Times, May 19, 1912.
Ataç, Adnan, “Osmanlı Devleti’nde Askeri Sağlık Hizmetleri”, Osmanlı Devleti’nde Sağlık
Hizmetleri Sempozyumu, Haz. Bilal Ak ve Adnan Ataç, Ankara: 2000, ss. 249-262.
Aydemir, Şevket Süreyya, Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa, cilt II, (1908-1914),
Remzi Kitabevi, İstanbul 1971.
Bacanlı, Hakan, “1911-1912 Osmanlı-İtalyan Savaşı ve Örikağasızade Hasan Sır-
rı’nın ‘Hukuk-i Düvel Nokta-i Nazarında Osmanlı-İtalya Muharebesi Adlı Eseri’”,
Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, Sayı: 21, Şubat 2013, ss. 45-80.
Barclay, Sir Thomas, The Turco-Italian War And Its Problems, Constable&Company Ltd, London 1912.
Beehler, W. H. Commodore, 1911-1912 Türk-İtalyan Savaşı, çev. Leyla Yıldırım, İlgi
Kültür Sanat yay., İstanbul 2014.
Besim Ömer, IX Washington Salib-i Ahmer Konferansı’nda Memuriyetim ve Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne
Tekliflerim, İstanbul 1328.
Hanımefendilere Hilal-i Ahmer’e Dair Konferans, Haz. İsmail Hacıfettahoğlu,
Türkiye Kızılay Derneği yay, Ankara 2009.
Blunt, Wilfrid Scawen, The Italian Horror And How to End It, The Chancery Lane Press, London 1911.
Childs, Timothy W., Trablusgarp Savaşı ve Türk-İtalyan Diplomatik İlişkileri, çev. Deniz Berktay, İş Bankası yay., İstanbul 2008.
Çakar, Enver, Doğu Akdeniz Sahilinde Bir Osmanlı Sancağı Trablus (1516-1579), TTK, Ankara 2012.
Çapa, Mesut, Kızılay (Hilal-i Ahmer) Cemiyeti (1914-1925), Türk Kızılayı, Ankara 2010.
Dirim, Hasan Kadri, “Trablusgarp Harbinde Derne Cephesi Sıhhi Hizmetleri”, Dirim, 31, 1956, ss. 153- 155.
Giray, Saip, “Trablus Harbinde Kızılay (Hilal-i Ahmer)”, Dirim, Sayı 30, 1955, ss. 484-487.
Grassi, Fabio L., “Niçin Trablusgarp? İtalyan Çıkarması Ardındaki Siyaset ve Kültür”,
Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs
2011, İzmir, Bildiriler, yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, ss. 37-47.
“Help For Turkish Sufferers in Tripoli”, The Manchester Guardian, Nov 9, 1911.
Herrmann, David G.,“The Paralysis of Italian Strategy in the Italian- Turkish War,
1911-1912” The English Historical Review, vol.104, no.411 (April 1989), s. 332-356.
“Italian Shell Town: Repulse Turks in Battle in Desert Near Tripoli, The Washington Post, Jan 20, 1912.
Kendi Mektuplarında Enver Paşa, yay. haz. M. Şükrü Hanioğlu, Der yay., İstanbul 1989.
Kıshlansky, Mark - Patrick, Geary - Patricia, O’Brien, Civilization in the West, sixth edition, Pearson, Longman, New York 2006, s. 851.
Koloğlu, Orhan, Osmanlı-İtalyan Savaşı’nda İttihatçılar, Masonlar ve Sosyalist Enternasyonal, Ümit yay., Ankara 1999.
Korkmaz, Mehmet, “Kızıldeniz’de Rekabet: 1911-1912 Trablusgarp Harbi Sırasında
Kızıldeniz’de Osmanlı-İtalyan Mücadelesi”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, Sayı:
21, Şubat 2013, ss. 17-43.
Kurşun, Zekeriya, “Trablusgarp Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin Mukadderatındaki
Yeri”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs
2011, İzmir, Bildiriler, yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, ss. 3-17
Kurtcebe, İsrafil, Türk-İtalyan İlişkileri (1911-1916), TTK, Ankara 1995
Kutay, Cemal, Osmanlı Trablusgarb’inde (Libya) İtalyan İşgaline Direnen Üç Türk’ün Anıları
(Mustafa Kemal-Enver Paşa-Eşref Paşa), 1911-1912, abm yay., İstanbul 2016.
Mansilla, Paulino Toledo, “Trablusgarp Savaşı’nın İdeolojisi ve Propaganda Esasları
(1911): Trablusgarp ve Sirenayka’da Çökmekte Olan Osmanlı Kültürüne Karşı
Bir Kurtuluş Çaresi Olarak Görülen İtalyan Medenileştirme Misyonu”, Osmanlı
Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011, İzmir,
Bildiriler, yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, s. 555564.
Mert, Hasan, “İzmir Basınında Trablusgarp Savaşı”, Osmanlı Devleti’nin Dağılma Sürecinde
Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011, İzmir, Bildiriler, yay. Haz.
Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK; Ankara 2013, ss. 683-694.
Missionary Herald, vol. CVII, no: 12, December 1911.
Moreau, Marie-Odile, “Ottoman Resistance During the Turkish –Italian War”, Osmanlı
Devleti’nin Dağılma Sürecinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları 16-18 Mayıs 2011,
İzmir, Bildiriler, yay. Haz. Mehmet Ersan ve Nuri Karakaş, TTK, Ankara 2013, ss. 77-83.
“Natal Muhammedans”, The Scotsman, Nov. 9, 1911.
Osmanlı Belgelerinde Trablusgarb, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü,
İstanbul 2013.
“Our Berlin Letter: Military Surgery in Tripoli And in the Balkans”, Medical Record, 84/11, Sep 13, 1913, s. 486.
Özbay, Kemal, Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri, cilt I, Yörük Basımevi, İstanbul 1976, s. 84.
Perk, Haluk, Felaketlerin Umut Işığı Türk Kızılayı, Zeytinbunu Belediyesi yay., İstanbul 2012.
“Red Crescent Society in Tripoli: The British Field Hospital”, The Scotsman, Feb. 9, 1912.
Seppings-Wright, H.C., Hilal Altında İki Yıl, çev. Derin Türkömer, İş Bankası yayınları, İstanbul 2010.
Shwerib, Abdulkarim Abu, El-Hilalu’l Ahmar el-Osmani Ve Devruhu fi’l Cihâdi’l Lîbî (Osmanlı
Kızılay’ı ve Libya Savaşı’ndaki Rolü), Dar-ul Kutub El Vataniyye, 1989.
Şeber, Nurdan İpek, “Arşiv Belgelerine Göre Trablusgarp Savaşı’nın Osmanlı Topraklarındaki
İtalyan Tebaya Yansımaları”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, Sayı: 38,
2011, s. 237-262.
Şıvgın, Hale, Trablusgarp Savaşı ve 1911-1912 Türk-İtalyan İlişkileri, Atatürk Araştırma
Merkezi Yayınları, Ankara 1989.
Tandoğan, Muhammed, Afrika’da Sömürgecilik ve Osmanlı Siyaseti (1800-1922), TTK, Ankara 2013.
Temel, Mehmet, “Trablusgarp Savaşı’nda Osmanlı Devleti ve İtalya Tarafından Savaş Kaçağı
İlan Edilen Maddeler ve Denizlerde Karşılıklı El Koymalar”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2005, cilt 22, Sayı: 1, ss. 203-214.
Tetik, Ahmet - Mehmet Şükrü Güzel, Kızılay ve Kızılhaç Belgeleriyle Osmanlılara Karşı
İşlenen Savaş Suçları (1911-1921), İş Bankası yay, İstanbul 2013.
“Turco-Italian War, New British Red Crescent Mission for Tripoli”, The Scotsman, Jun 1, 1912.
Türkiye Kızılay Derneği, 73 Yıllık Hayatı, 1877-1949, (yay.y.), Ankara 1950
Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti 1331-1329 Salnamesi, Ahmet İhsan ve Şürekası Matbaası, İstanbul 1329.
Trablusgarp’ı nasıl aldık?, haz. Tahsin Yıldırım, DBY Yay., İstanbul 2012.
Türkiye Kızılay Cemiyeti Rakam ve Resimlerle Çalışmalarımız, Doğuş Matbaası, Ankara 1959.
Yeniaras, Orhan, Türkiye Kızılay Tarihine Giriş, Kızılay Bayrampaşa Şubesi, İstanbul 2000.
Yıldırım, Nuran, Savaşlardan Modern Hastanelere Türkiye’de Hemşirelik Tarihi, Vehbi Koç Vakfı, İstanbul 2014.
Yıldırım, Nuran, İstanbul’un Sağlık Tarihi, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti, İstanbul 2010.
“Zion Jews to Aid Turks: Will Send Doctors and Nurses to Tripoli From Palastine”, New York Times, Dec 10, 1911.
Web Sayfaları
http://www.cyclopaedia.de/wiki/Italian_irredenta (Erişim/Accessed: 13.03.2016)
https://www.icrc.org/ihl/INTRO/175?OpenDocument (Erişim/Accessed:13.02.2016).
https://www.icrc.org/ihl/INTRO/180?OpenDocument (Erişim/Accessed:20.04.2016)
https://www.icrc.org/eng/resources/documents/misc/emblem-history.htm (Erişim/Accessed: 23.06.2016)
https://www.icrc.org/applic/ihl/ihl.nsf/Article.xsp?action=openDocument&documentId=
B087250D706E5B5EC12563CD00518BA8 (Erişim/Accessed:23.06.2016)
Hamiyet Sezer, “II. Abdülhamit Döneminde Osmanlı’da Vilayet Yönetiminde Düzenleme
Gayretleri-Trablusgarp Örneği ve Ahmet Rasim Paşa”, http://www.
eskieserler.com/dosyalar/mpdf%20(443).pdf, (Erişim/Accessed: 16.06.2016).
Zuhal Özaydın, “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Çalışmaları”, https://
www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=293938 (Erişim/Accessed: 21.06.2016)
***