Tüzük ve Program etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tüzük ve Program etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mart 2019 Cumartesi

CHP'nin Parti İçi Demokrasi, Tüzük ve Program Konularında Yeniden Yapılanması Zorunludur


CHP'nin Parti İçi Demokrasi, Tüzük ve Program Konularında Yeniden


Yapılanması Zorunludur

Prof. Dr. Hakkı KESKİN, Siyaset Bilimci, Almanya Parlamentosu ve Avrupa
Parlamenterler Meclisi eski üyesi

http://www.keskin.de 
www.keskin.de 
hakki@keskinde

17 Temmuz 2018


Türkiye Cumhuriyeti'nin tek adam rejimine dönüştürüldüğü günümüz sürecinde,
özellikle ana muhalefet Partisi olarak güçlü, etkin ve yaptırım gücü olan
bir CHP'ye ihtiyacı vardır!

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini
oluşturan ve her zaman övünebileceği tarihi bir geleneğe sahiptir. Bu temel
felsefe ve ana ilkeler arasında ülkenin vatandaşlık anlayışına dayanan
ulusal bütünlük, geniş halk kitlelerinin sorunlarını ana görevi bilen
halkçılık, kendini toplumun gereksinimlerine göre sürekli yenileyebilmek
anlamına gelen devrimcilik, toplumda farklı dini inançlara devletin eşit
davranması ve dinin siyasete ve ekonomik çıkarlara alet edilmemesini öngören
laiklik, devletin vazgeçemeyeceği görevleri arasında bulunan eğitim, sağlık,
altyapı hizmetleri, ulaşım ve geri kalmış bölgelere ekonomik yatırımları
öngören devletçilik ilke ve politikalarından, CHP'nin vazgeçmemesi ve hatta
ödün vermemesi gerekir.

CHP bu kuruluş felsefesine ve kimliğine bağlı kalarak, günümüzün Demokratik
Sol veya Sosyal Demokrat bir partinin, parti içi demokrasi, evrensel anlamda
demokrasi, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, basın
ve fikir özgürlüğü, insan hak ve özgürlüklerini ve en başta da sosyal adalet
ve sosyal devlet ilkelerine kararlılıkla sahip çıkmalıdır. Bu ilkeleri altı
okun yanı sıra vazgeçemeyeceği temel siyasi çizgisi olarak tüzüğüyle kabul
etmelidir.

Sosyal demokrasinin temel dayanağı, öncelikle emeğiyle geçinen tüm insanlar
ve bunların örgütleri olmalıdır: İşçiler, memurlar, emekliler, işsizler,
çiftçiler, esnaflar, üniversite gençliği ve bu insanların sendikal
örgütleridir. CHP zaman kaybetmeksizin öncelikle toplumun bu kesimleriyle
doğrudan ve çok yakın bir diyaloga ve gerekli alanlarda dayanışma ve eylem
birliğine girmelidir. Geniş halk kitleleri dediğimiz bu kesimlerin hak ve
çıkarlarını savunan partinin CHP olduğu, izlenen politikalarla
kanıtlanmalıdır. İktidara gelinmesi halinde, bu insanlar için nelerin nasıl
yapılacağı parti programında somut olarak açıklanmalıdır.

CHP programının, dış politika başta olmak üzere, işsizlik, gelir
dağılımındaki adaletsizlik, eğitim-öğretim, sağlık, ulaşım, tarım, enerji,
kentleşme, altyapı, doğa ve çevrenin korunması gibi her bir konuya ilişkin
somut çözüm önerilerini ve projelerini ortaya koyması gerekir.

CHP'nin sosyal demokrasi kimliğini belirleyen en önemli ilke, toplumda
sosyal adaleti sağlamak olmalı, parti kuruluş ilkelerinin yanı sııra
öncelikle toplumda Sosyal Adalet ilkesiyle özdeşleştirilmelidir. CHP,
toplumda hızla daha da artmakta olan gelir dağılımındaki dengesizliğe ve
kutuplaşmaya ivedi olarak dur diyeceğini, ranta dayalı haksız ve spekülatif
kazanç sağlama yollarının kapatılacağını, öncelikle de vergide adaletin
sağlanacağını somut örneklerle halka anlatmalıdır.

Parti İçi Demokrasi, CHP'de dinamizmi ve seçmenle kucaklaşmayı da
sağlayacaktır

Türkiye'de gerçek demokrasi ve hukuk devletini isteyen CHP'nin, bunu
öncelikle kendi parti organında uygulaması ve diğer partilere de örnek
olması gerekir. CHP, halkın özgür iradesinin temsil edildiği tek yerin ve
gücün kayıtsız şartsız Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin olduğnu ve
Parlamenter demokrasiden asla ödün verilmeyeceğini, programında özenle
vurgulamalıdır.

CHP ivedi olarak yeniden yapılanmaya gitmelidir. Bu amaçla partinin temel
felsefesini ve önceliklerini herkesin anlayabileceği ve okuyabileceği
sadelik ve kısalıkta yeni bir tüzük ve programı, parti birimlerinde
tartışılarak hazırlanmalıdır. Parti içi demokrasi sağlanmalı, tüm parti
üyelerini kucaklayan, farklı eğilimlerin de parti yönetiminde görev almasını
sağlayan, ülkedeki muhalif demokrat örgütlerle dayanışma ve işbirliği
yapmayı öngören politikaları da genel yaklaşım olarak benimsemelidir.

Türkiye'de Parti İçi Demokrasinin sağlanmasında CHP öncü parti olmalıdır.
Parti içi demokrasinin işlerlik kazanmasının vazgeçilemez ve ertelenemez
önemini vardır. Parti içi demokrasinin uygulanması CHP'ye büyük bir dinamizm
kazandıracaktır. CHP'nin mahallelerde, köylerde, ilçelerde ve illerde
dinamik bir yapıya kavuşması, seçmenlerle doğrudan ilişkiye geçebilmesi
içinde parti içi demokrasi çok önemli bir dürtü ve heyecan sağlayacaktır.

Parti içi demokrasi, parti organlarında kararların demokratik kurallara
uygun olarak alınabilmesidir. Partide kararlar en üst kuruldan aşağıya doğru
verilirken, en alt parti biriminde de, örneğin mahalle, köy, ilçe ve il
örgütünde parti tüzüğüne uygun olarak kararlar alınmalı; parti organlarına
kimlerin gelebileceğine genellikle partili üyeler oylarıyla doğrudan karar
verebilmelidir. Mahalle, köy, ilçe ve il parti organları, parti merkezinin
müdahalesi olmaksızın yerel düzeyde partili üyelerin oylarıyla demokratik
olarak seçilebilmeli ve parti tüzüğüne ve programına aykırılık olmadığı
sürece de, seçilenler görevden alınmamalıdır.

Almanya Sosyal Demokrat Parti'de ve Sol Parti'de parti içi demokrasinin
nasıl işlediğini örnek olarak vermek isterim. Bu partilerde mahalle ve
köylerde en alt parti birimleri vardır. Bunlar sayesinde en yaygın biçimde
seçmenle sürekli olarak ilişki kurulmaktadır. Çünkü mahalle ve köylerdeki
parti birimleri, mahallenin ve köyün sorunlarını ele almakta, seçmenle bire
bir ilişki ve diyalog halinde bulunmaktadır. Gerektiğinde bazı talepler için
mahalle ve köy halkıyla etkinlikler gösterilmektedir. Bu etkinlikler
sayesinde de yeni üyeler kazanılmaktadır.

Öte yandan partili üyeler bu sayede kimin aktif olarak parti amaçları
doğrultusunda çalıştığını doğrudan yaşayarak görmektedirler. Partilerin
mahalle birimlerindeki üyeleri, kendi delegelerini seçerek, parti
organlarında, belediyelerde, belediye meclislerinde, belediye başkan ve
milletvekili adaylıklarının seçiminde doğrudan etkin olarak kararlara
katılmaktadırlar. Mahallelerden, köylerden seçilen partili delegeler, ilçe
ve illerde yapılan seçimlerde kararlara doğrudan katılmaktadırlar.

Görüldüğü gibi parti içi demokraside, parti üyeleri mahalle örgütlerinden
başlayarak yukarıya doğru İlçe ve İl parti kararlarında oylarıyla yetki
sahibidirler. Alman Sosyal Demokrat Partisi Başkanının belirlenmesi, son
yıllarda artık tüm parti üyelerinin oylarıyla yapılmaktadır. CHP genel
başkanının da tüm üyeler tarafından seçilmesinin, kararın demokratik
olmasının yanı sıra, partide ve kamuoyunda çok daha büyük güven, saygınlık
ve etkinlik sağlayacağı inancındayım.

CHP'de büyük sancılara neden olan temel sorun, kurultaylara gelecek
delegelerin önemli oranda Ankara'dan Parti yönetim kurulu müdahalesiyle
belirlenmekte olduğu belirtilmektedir. Öte yandan Milletvekili ve Belediye
başkan adaylarının da büyük bir kesiminin, genel başkan ve bir kaç
yardımcısı tarafından belirlenmekte olması, büyük tepkilere yol açmaktadır.
Bu sistem yerel düzeydeki eğilimleri ve önerileri dışlayan, kırgınlıklara,
parti çalışmalarında isteksizliklere ve hatta istifalara neden olmaktadır.
Parti içi demokrasinin işleyebilmesi ve çalışmalara her partilinin aktif
desteğinin sağlanabilmesi için, parti üye ve delegelerinin özgür kararlarına
saygılı olunması gerekir. Bazı illerde daha önce Milletvekili adayların
önseçimle belirlenmiş olmasının, parti üyeleri tarafından olumlu
karşılandığı bilinmektedir.

Çok daha da demokratik ve yararlı olacağına inandığım yöntem, belediye
başkan adaylarının ve milletvekili adaylarının parti üyelerinin oylarıyla
yerel düzeyde doğrudan seçilebilmesidir.

Kuşkusuz, parti çıkarları açısından, partiye seçimlerde oy kazandıracağı ve
önemli katkı sağlayacağına inanılan kişilerin, milletvekili adayı olabilmesi
için parti genel başkanı ve yönetimine, belli oranda kontenjan tanınması
yararlı ve gereklidir. Örneğin milletvekili aday listesinde seçilebilecek
yerler için yüzde 5`lik bir kontenjan bu kişiler için parti yönetimi
tarafından kullanılabilir. Bu yöntem, Batı Avrupa sosyal demokrat ve Sol
Partilerinde de uygulanmaktadır.

CHP Yönetimi gençleri kazanmalı ve farklı görüşteki parti üyelerini
kucaklamalıdır.

CHP'de izlediğim en ciddi sorunlardan biri de, parti yönetiminin, partideki
farklı eğilimleri ve kesimleri kucaklamamasıdır. Oysa CHP bir kitle
partisidir. Bu nedenle de parti bünyesinde, daha solda, merkezci, gelenekçi
ve ulusal eğilimde olan partililerin, parti sempatizanlarının ve partiye oy
verebilecek seçmenlerin göz önünde bulundurulması yararlıdır.

Ne yazık ki CHP, Gezi/Taksim direnişine katılan milyonlarca genci, parti içi
demokrasiyi gerçek anlamda sağlayarak ve bu gençlerle samimi bir diyaloga
girerek, kucaklamayı ve kapılarını bu dinamik insanlara açmayı başaramadı.
Bu kucaklaşma ve kaynaşma göstermelik söylemle, "buyursun gelsinler" demekle olmaz. CHP gençleri kazanmak ve Partide aktif ve etkin konuma getirme konusunda kararlı bir çalışmaya girmelidir. Parti üyelerinin artan oranda
gençleşmesi, CHP ye büyük bir dinamizm ve ivme kazandıracaktır. Gençlerin
aktif çalışmasıyla partiye ilgi ve destek giderek daha da artacaktır.

CHP, kendini ulusalcı olarak tanımlayan, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve CHP'nin
kuruluş felsefesine bağlı CHP'li seçmeni ve partilileri, yeniden kucaklamak
zorundadır. Bunun aksine izlenen politikaların, başarılı olmadığı ve
olamayacağı, son seçimlerde de görüldüğü gibi, kanıtlanmıştır. CHP'nin kendi
kuruluş felsefesinden uzaklaşarak ve sağa açılarak, seçimlerde istenen
başarıyı sağlama şansı yoktur. Bu yolu deneyen Sosyal Demokrat Partiler,
Almanya, İngiltere, İsveç, Hollanda ve Danimarka'da büyük oy kaybına
uğramışlardır. CHP hem kendi seçim deneyimlerinden ve hem de bu partilerin
deneyimlerinden gerekli dersi çıkarmalıdır.

Kendi şehrinde bile seçimlere giremiyen, "Kefere Atatürk" ve "Ulus devlet
miadını doldurdu" söylemleriyle tanınan Bekaroğlu gibilerin, partiye hiçbir
getirisi olmayacağı, aksine oy kaybına neden olacağı görülmektedir.

CHP'de bugüne değin göreve gelen gruplar, partideki diğer eğilimleri
yönetimden uzak tutmuş, milletvekili ve hatta delege olmalarını bile
engellemişlerdir. Önceki genel başkan Sayın Deniz Baykal'a yapılan bu
yöndeki eleştiriler, bu eleştirileri yapanlar tarafından da uygulanmıştır,
uygulanmaktadır. Bu anlayış kitle partisi ve parti içi demokrasinin
işlerliği bakımından son derece yanlıştır. Bu durum parti dinamizmini
köreltmekte, partideki tüm güçlerin ve eğilimlerin kucaklanmasını
engellemekte ve tüm partililerin aktif çalışmalarını imkânsız kılmaktadır.
Seçmenlerin, kendi görüşlerinin partide temsil edilmekte olduğunu görmeleri
büyük önem taşır. Kuşkusuz partideki tüm eğilim ve grupların, partinin tüm
birimlerinde tartışılarak kabul edilen parti tüzüğüne, partinin genel
felsefesine ve programına bağlı kalmaları gerekmektedir.

CHP`de ve diğer Türk partilerinde görmediğimiz bir anlayış da da CHP öncü
rol oynamalıdır. Tüm Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, seçimlerde
başarısız olan parti başkanı ve yöneticilerinin istifa etme kültürü, artık
Türkiye`de de ugulanmalıdır. Ancak böyle bir politikayla parti yönetiminin
yenilenmesine ve partiye yeniden güven duyulmasına olanak sağlanabilir.
İstifa etme kültürü sonderece gerekli, doğru bir anlayış ve bu nedenle
istifa eden ıçin de bir erdem olarak görülmelidir.

CHP'nin, Türkiye'nin can alıcı konularına vurgu yapan kısa ve özlü bir
programa gereksinimi vardır!

CHP'yi diğer partilerden ayırt edici ve belirleyici kimliği, toplumda sosyal
adaleti, sosyal devleti, işsizliğe çözümü, parasız eğitim-öğretimi,
yenilenebilir enerjiyi, ülke tarımıyla halkın beslenebilmesini, doğanın ve
çevrenin korunmasını ve toplumsal barışı sağlayıcı olma özellikleri
olmalıdır.

İlginç konuları içermesine karşın yüzlerce sayfayı kapsayan CHP programını,
akademik çevreler dışında fazla bir kesimin okuma ve incelemesi kolay olmasa
gerek. Bu nedenle programda partinin ana görüşlerini içeren konular el
broşürü olarak hazırlanmalıdır. Daha ayrıntılı bilgi içinse Partinin
hedefleri en fazla 30-40 sayfayla sınırlandırılmalıdır. Görselliğe de önem
veren bir biçimde broşür olarak ve e-posta yoluyla gönderilebilmeye uygun
şekilde hazırlanacak bir programın, eğitim toplantılarıyla partililere ve
ilgi duyanlara anlatılması gerekir. Ayrıca böyle kısa ve özlü bir program
önemli dillere de çevrilerek CHP'nin nasıl bir parti olduğu, neyi amaçladığı
uluslararası alanda da tanıtılmalıdır.

Kuşkusuz hazırlanacak parti program taslağının mümkünse mahalle, köy, ve en
azından ilçe ve il parti birimlerinde tartışılması, gerekli ekler ve
düzeltmeler yapıldıktan sonra da özel bir parti programı kurultayında
tartışılarak benimsenmelidir. Ancak böyle hazırlanmış bir parti programı,
tüm partililerin ortak programı konumuna gelebilir ve partililer için
bağlayıcı nitelik kazanabilir.

Bu eğitim çalışmalarının sürekli olarak yapılabilmesi gerekir. Bunun içinse
bir parti vakfının ve vakfa bağlı parti okullarının ülke düzeyinde yaygın
hale gelmesi, CHP`de parti ve ülke sorunlarını çok iyi bilen, bu konularda
ders verebilecek kadroların yetişmesine olanak sağlayacaktır.

CHP'nin, kuruluş felsefesini ve sosyal demokrat parti kimliğinin ayırt edici
özelliklerini öne çıkararak diğer rakip partilerden farkını sergilemesi,
geniş halk kitleleri için can alıcı sorunların neler olduğunu ısrarla
vurgulaması ve bu sorunlara nasıl çözüm getireceğini, kaynağını nasıl
bulacağını inandırıcı bir biçimde anlatması gerekir.

CHP'nin ana muhalefet partisi olarak aşağıdaki ülke sorunlarını sürekli
gündeme taşıması ve asıl gündemi gölgeleyen yapay konulara ve polemiğe
olabildiğince girmemesi gerekir.

CHP ısrarla şu konuları işlemeli ve çözüm önerilerinde bulunmalıdır:

1. İşsizlik sorunu: Neredeyse çalışma yaşındaki her 5 kişiden birinin sorunu
işsizliktir. Gerçekte yüzde 20'ye varan işsiz kesimin eş ve çocuklarını da
göz önünde bulundurursak, Türkiye nüfusunun üçte biri, işsizlikten doğrudan
veya dolaylı olarak etkilenmekte ve yakınmaktadır. Araştırmalar
göstermektedir ki, işsizlik halkın en öncelikli sorunudur. 


Ana muhalefet Partisi CHP ye ilişkin bu değerlendirme yazımı lütfen en geniş

biçimcimde çevrenize yayınız!

 Teşekkürler.

 Prof. Dr. Hakkı KESKİN, Siyaset Bilimci, Almanya Parlamentosu ve Avrupa Parlamenterler Meclisi eski üyesi

http://www.keskin.de
 www.keskin.de hakki@keskinde



 ***