Milli Birlik Komitesi Dönemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Milli Birlik Komitesi Dönemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2017 Pazartesi

Milli Birlik Komitesi Dönemi BÖLÜM 2


Milli Birlik Komitesi Dönemi BÖLÜM 2

Milli Birlik Komitesi ve Ordudaki Çatışmalar, Temizlik Harekâtı ve 14’ler Olayı;

Darbeyi yapanların yer aldığı MBK’nin kurulmasıyla birlikte üyelerin çoğunun askerlik görevlerinden ayrılması ile MBK ve rütbe olarak kendilerinden aşağı subaylardan oluşan bir rejime karşı kendilerini sorumlu durumda bulan muvazzaf komutanlar arasında bazı ciddi gerilimlere neden olmuştur.557 

Tartışmalar bu minvalde devam ederken ordu içinde eksiltmeye gitme zorunluluğu hususunda öteden beridir düşünülen tedbir uygulamaya konulmuştur. 
Türk ordusunun rütbe silsilesinin tepesi üstüne duran bir piramide benzediği; bunun bir hal çaresinin olduğu fakat eğer tüm muhtemel tepkileri göğüsleyecek böylesi güçlü bir idare varken bu harekete girişilmediği takdirde bir daha bu yapının düzeltilemeyeceği fikri hemen herkeste hâkimdir.558 Nihayet hazırlanan bir listeyle mesele çözüme kavuşturulmuştur. 

235 general/amiral ile 5000 civarında subay emekliye sevk edilmiştir. Gerekçenin üst rütbelerdeki şişkinlik olduğu şeklinde açıklanmasına rağmen, emekliye sevk işlemlerinin düşük rütbeli subayları da geniş oranda kapsaması, beklenen tepkinin doğmasını kaçınılmaz kılmıştır. Ordudan zorunlu emekliye sevk edilen bu grup örgütlenerek, kısa adı EMİNSU olan Emekli İnkılâp Subayları Derneğini kurmuştur.559 

Bir diğer operasyon da üniversitelerde yapılmış, 147 öğretim elemanının işine son verilmiştir.560 Her iki cenahta da büyük tepki yaratan bu düzenlemeler 
MBK’nin gücünden çok şey götürmüştür. Özellikle 147’ler meselesinde fevri davrandıklarını itiraf eden Orhan Erkanlı, bu hususta şunları söylemektedir: 

Her türlü kanaate, inanışa taarruz ediyorduk; solcusunu da sağcısını da atıyorduk. Doğum yeri şarkta olanı Kürtçü diye, namaza gidenleri softa ve gerici diye, kitabı olanı, çalmıştır diye, kitapsızları kitapsız diye, talebeye ciddi davrananı kaba ve sert diye, samimi hareket edenleri laubali diye, kızlarla fazla ilgileneni ahlaksız diye damgalıyorduk. Solcu, sağcı, mason, Kürtçü, gerici, cahil, tüccar, kitapsız, politikacı, vs. gibi sıfatlar sık sık kullanılıyor, bu barajları aşabilenler içerde kalıyorlardı.561 

27 Mayıs’ta kendilerine MBK üyesi adını veren bir grup genç subayın, ordu adına ülke yönetimine el koyarak gerçekleştirdikleri ortak girişime rağmen aralarında bir görüş birliği bulunmamaktadır. MBK’nin üyeleri arasında, kısa süre sonra, iktidarda kalış süresi, seçim tarihi, reformlar v.b. konularda anlaşmazlıklar çıkmıştır. 

“27 Mayıs’ta ihtilali yaptık ama 28 Mayıs’ta ne yapacağımızı bilmiyorduk” diyen Orhan Erkanlı aslında MBK içinde ve orduda var olan farklılaşmayı da yansıtmıştır. “İhtilali yapalım arkası gelir, kervan yolda düzelir” mantığı üzerinden yapılan ihtilal gerçekleşince bölünmelerin baş göstermesi kaçınılmaz olmuştur. Gürsel gibi üst rütbeli komutanlar için esas amaç iktidarı olabildiğince çabuk seçilmiş hükümete devretmektir. Alt rütbeli subayların çoğu ise daha radikal toplumsal, ekonomik ve siyasal reformları yapmak için iktidarın uzun 
bir süre ellerinde kalması taraftarıdırlar. Dolayısıyla amaçlar ve yöntemler konusunda bir çatışma rejimin içinde başından itibaren vardır. MBK’yi karmakarışık bir hizipler koalisyonu olarak tanımlayan Feroz Ahmad, Komite’nin bu kadar büyük ve hantal olmasını da temsil edilmek isteyen ve hiçbiri diğeriyle uzlaştırılamayan pek çok gizli grubun var olmasına bağlamıştır.562 

MBK üyeleri rütbe farkı gözetilmeksizin eşit statüde oldukları; devlet protokolünde ise en üstte oldukları kabul edilmiştir. Hatıratlarda komite üyelerinin daha komite kurulurken aralarında asgari bir fikir birliğinin olmadığı; özellikle iki komite üyesi olan Alparslan Türkeş ile Sami Küçük etrafında toplanan iki farklı gruplaşmanın mevcut olduğundan bahsedilmektedir.563 Türkeş ve etrafındakiler tarafından, meselenin DP’nin iktidardan uzaklaştırılmasıyla bitmediği; uzun bir geçiş devresinde yapılacak reformlardan sonra 
seçimlere gidilmesi gerektiği; hatta bu devrenin sonunda komitenin partileşerek siyasi hayata müdahil olması lüzumu savunulmaktadır. Küçük ve çevresi ise
biran evvel kurucu meclisin teşkiliyle anayasa çalışmalarının başlatılması ve verilen söze sadık kalınarak iktidarın sivillere devri taraftarıdır. Her iki görüşün de ordu içinde tabanı ve taraftarları vardır. Bu süreçte uzlaşmanın vaki olmaması halinde baş gösterecek bölünmenin, komiteyle sınırlı kalmayacağını gelişen olaylar ispatlamıştır.564 

Nitekim bölünmenin ilk emareleri, Türkeş ve ekibinin Ülkü ve Kültür Birliği ismindeki projelerinin yarattığı tepkiyle görülmeye başlamıştır. 1944 tutuklamalarında yargılanan Türkeş’in üzerine atılı faşizm suçlamalarının da etkisiyle bu projenin gördüğü tepki büyük olmuştur. Türkeş bu projeden sadece vazgeçirilmekle kalmamış; fiilen başbakanlık yetkilerini kullandığı Başbakanlık Müsteşarlığından da ayrılmak zorunda bırakılmış ve yerine CHP eğilimli Hilmi İncesulu atanmıştır.565 Sivil kanattaki mücadelenin iki yönünde de bir başka 
münakaşa, Ord. Prof. Dr. Sıdık Sami Onar ile Doç. Dr. Muammer Aksoy arasında yürütülmüştür. Onar, korporatist bir meclisten yanayken Aksoy partilerin temsili esasına dayanan bir meclisi savunmaktadır.566 Bu ikili arasındaki mücadelenin açık bir kavgaya dönüşmesi, komiteye de sirayet etmiş; kurucu meclisin teşkili için gereken anayasa değişikliği, geçici anayasaya göre MBK üyelerinin beşte dördünün oluruna bağlı bulunduğundan ve uzun bir geçiş devresini öngören üyelerin bu oranın sağlanmasının önünde engel olduğundan mesele çıkmaza girmiştir. 

Birinci eğilimde olanlar (aşırılar), yıllardır darbe hazırlığı içinde olmuşlar, güçleri sınırlı olduğundan diğer gruplarla işbirliği yapmak zorunda kalmışlardır. Bu 21 subaydan 14’ü, ılımlılar tarafından 13 Kasım 1960’ta tasfiye edilerek yurt dışına sürgüne gönderilmişlerdir.567 

Ilımlılar ise hukuki ve siyasi düzenlemeler yapıldıktan sonra hemen seçimlere gidilmesini ve meclise, iktidarın teslimini düşünmektedirler.568 

13 Kasım 1960’ta sabaha karşı belirlenen 14 kişilik listede adı bulunanların evlerine tebligatın yapılması ile tasfiye hareketi başlamıştır. 

14’ler dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan büyükelçiliklere müşavir olarak atanmışlardır. Talat Aydemir’in yazdığı gibi “13 Kasım devrimcilerin kendi çocuklarını yediği sessiz bir devrimdi. Bizler de kullanılmıştık.”569 

14 kişilik liste oluşturulurken aslında listenin içinde yer alması düşünülüp sonradan vazgeçilen en az üç üye daha vardır. Bunların Ahmet Yıldız, Suphi Karaman ve Mehmet Özgüneş olduğu iddia edilmektedir.570 Bilindiği gibi 38 kişi olarak kurulan komite ilk dört ayında bir üyesini fire vererek 37’ye düşmüştür. MBK’nin üye sayısı, tasfiye edilen 14 üyeyle bu kez 23 kişiye düşmüştür. Listeye yukarıdaki üç isim de eklenseydi yeni MBK bu defa 20 üyeye düşecek; böylece komitenin bir azınlık tarafından istismar edildiği tezi güçlenecekti. Bu 
nedenle, diğer unsurlar bir tarafa, listenin tespitinde bu düşüncenin ana amil olduğu söylenebilir. Yeni komitenin kurucu meclisin teşkiline imkân verecek beşte dörtlük olurla anayasa değişikliğini yapacak kıvama geldiği artık söylenebilmektedir. Nitekim yeni komite tasfiyeden sonra bu değişikliği yaparak Kurucu Meclisin kurulmasına dair kanunu çıkarmıştır.571 

Aşağıdaki tablo incelendiğinde ilk MBK’de kurmay olmayan bütün subayların 14’lere dâhil edildikleri gözlenmektedir. 

Tasfiye edilen subaylar içindeki hiçbiri komşu bir devlete gönderilmedikleri gibi; Brüksel’e gönderilen Kabibay dışındaki hiçbirinin önemli dış merkezlerde 
görevlendirilmedikleri anlaşılmaktır. Aralarındaki irtibatı yüz yüze yapmaları imkânını olabildiğince kısıtlamak amacıyla olsa gerek, sekizi Avrupa’ya üçü Doğu ve Güneydoğu Asya’ya; biri Ortadoğu’ya; ikisi de Kuzey Afrika’ya gönderilmişlerdir. Atina, Sofya Bükreş, Belgrad, Tiran, Viyana, Budapeşte, Bonn, Londra, Paris, Roma, gibi Avrupa; Şam, Bağdat, Tahran, Beyrut, Kahire gibi Ortadoğu başkentlerinin hiç düşünülmemesi manidardır. 

14’lerin buna rağmen Brüksel’de toplanma imkânı buldukları; Türkeş ve Kabibay arasındaki liderlik mücadelesi sebebiyle anlaşamayarak dağıldıkları 
bilinmektedir.572 14’lerin varlığı, yurtta kalan farklı cuntalaşmalar açısından, tabanlarını kendi yanlarına çekebilmek açısından önemlidir. Hemen her nüve 14’lerle olan irtibatını gerekçe göstererek genişlemek, güçlenmek kararındadır.573 

14’lerin yaş ortalaması 37; Diğerlerinin yaş ortalaması ise 43’tür. 

Buna göre komitenin genç üyelerinin en az bir seçim dönemi yönetimde kalma yanlısı; diğerlerinin ise biran evvel seçimlerin yapılarak iktidarı sivillere devretme yanlısı olmalarının bununla bir ilgisi olup olmadığı sorgulanmalıdır. 

14’ler konusunda son olarak söylenmesi gereken nokta ise önce davranabilselerdi diğerlerini tasfiye edebilecekleridir. Tasfiye iktidar mücadelesinde erken davranan grubun karşı tarafı 
tasfiyesidir ve darbe şartlarında hukuki durumun değil, gücün belirlediği fiili durumun genel belirleyiciliğine uygundur. Bu haliyle 13 Kasım operasyonu darbe içinde yeni bir darbedir.574 

Kasım’daki Rütbeleri, MBK’ndeki Vazifeleri ve Tasfiye Sonrasındaki Yeni Görev Yerlerinin Ankara’ya Mesafesi Açısından 14’ler: 



Yapılan temizlik MBK içinde bir zayıflamanın işaretidir. Kurucu Meclis’in kurulmasından sonra geçerliliğini yavaş yavaş yitirmekte ve üyeleri sivil yönetime geçiş sürecinde geleceklerini güvenceye alabilecekleri siyasi oluşumlara göz kırpmaktadır. İktidara bir an evvel sahip olma fikri CHP’yi yeni MBK’ye yaklaştırmış, 147’lere ve EMİNSU Olayı’nın suçu da gidenlere yüklendiği için bu yakınlaşma daha ileri bir noktaya ulaşmıştır.575 

14’lerden başka, benzer görüşlere sahip subay grupları da vardır. Bunlar iktidarın sivillere devrine karşı çıkmaktadırlar. MBK’ni iktidardan vazgeçmeye zorlayan en önemli neden ekonomik ve siyasi programa sahip olmayışıdır. Böyle bir ortamda yeni bir anayasa hazırlayarak seçimlere gidilmesi için aldıkları Kurucu Meclis kararını yaşama geçiliyorlardı. Böylece Kurucu Meclis 
kararını hazırlayan komisyon, yasayı kısa zamanda tamamlayıp 21 Kasım 1960 tarihinde Cemal Gürsel’e sunmuş, Bakanlar Kurulu tasarıyı ele almıştır. Tasarı, Kurucu Meclis egemenliğini CHP’ye vermektedir. Bu duruma itiraz edilerek ve bu tasarıya paralel, başka bir tasarı hazırlanması uygun bulunmuştur.576 

MBK’nin görevi, 1961 Anayasasının geçici 5. maddesi uyarınca TBMM’nin toplandığı 25 Ekim 1961 günü sona ermiştir. Bu süre zarfında komitenin kuruluşunda ve yetkilerinde bazı değişiklikler olmuş: Kurucu meclis toplanıncaya kadar (6 Ocak 1961), yasama ve yürütme yetkileri komitede kalmıştır. MBK, yasama yetkisini kendi, yürütme yetkisini de kurduğu 
Bakanlar Kurulu aracılığıyla kullanmıştır. 


BÖLÜM DİPNOTLARI,


540 Cumhuriyet, 31.05.1960. s. 1. 
541 İpekçi, a.g.e. , s. 290. 
542 Öldüğü tarihteki rütbesiyle Tümg. İrfan Baştuğ. 
543 Erkanlı, 27 Mayıs sonrası kurulan Milli Birlik Komitesine üye olacaklarını düşünen, ancak başından beri çalışmalarına rağmen o dönem yurtdışında bulunan Dündar Seyhan, Talat Aydemir ve Sadi Koçaş’ın Komiteye alınmamış olmaları dolayısıyla kendilerini sonuna kadar affetmediklerini belirtiyor. Bkz. Erkanlı, Anılar… Sorunlar… Sorumlular…, s.23. Bu hatıratın kritik edildiği bir çalışma için bkz. Cengiz Sunay, “Orhan Erkanlı’nın Anıları Ekseninde 27 Mayıs ve Sonrası”, Türkiye Günlüğü, Sayı: 93, BAHAR 2008, 84–96. 
544 Bunlardan biri olan Org. Fahri Özdilek’in yaşadığı tereddüt için bkz. Mehmet Şükran Özkaya, Adım Adım 27 Mayıs, 
İstanbul: İleri Yayınları, 2005, s.192. 
545 Mektubun aslı Türkeş’tedir. Bkz. Hulusi, Turgut, Türkeş’in Anıları (Şahinlerin Dansı), İstanbul: ABC Basın Ajansı 
Yayınları, 1995, numaralandırılmamış son üç sayfaya bkz. 
546 Füruzan Tekil, Türk Demokrasisi İçinde Süleyman Demirel, İstanbul: Göktürk Yayınları, 1978, s.126. 
547 Özkaya, Adım Adım 27 Mayıs, s.211. 
548 Ankara Örfi İdare Kumandanı Korg. Namık Argüç’ün darbeciler nezdindeki mevkiini göstermesi bakımından şu satırlara 
dikkat: “Fahri Özdilek hepimizin içini ferahlatmıştı, amma Argüç çok, hem de pek çok bulandırmıştı. Onda kafatası vardı, 
beyin yoktu; şeref yoktu, fakat büyük bir işkembe vardı. Bunda bütün ordu müttefikti…”, Avni Elevli, Hürriyet İçin (27 
Mayıs 1960 Devrimi), Ankara: Yeni Desen Matbaası, 1960, s.96. 
549 Şefik Soyuyüce’nin 13.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 15.30– 18.24]. 
550 Öymen, Bir İhtilâl Daha Var 1908–1980, s.342; Sıtkı Ulay, Giderayak, İstanbul: Ad Yayınları A.Ş. 1996. Sıtkı Ulay, 
Harbiye Silâh Başına! (27 Mayıs 1960) (General Sıtkı Ulay’ın Anıları), İstanbul: Ar Matbaası, 1968, s.231. 
551 Bkz. Hikmet Özdemir, “Siyasal Tarih (1950–1960)”, Sina Akşin (Yay. Yön.), Çağdaş Türkiye 1908–1980, C–4. İstanbul: Cem Yayınevi, 2000, s.231. 
552 Doğru, a.g.e., s. 59-60. 
553 Kazım Öztürk, Türkiye Cumhuriyet Hükümetleri ve Programları, İstanbul, Ak Yayınevi,1968, s. 456–457. 
554 Cumhuriyet, 29 Mayıs 1960, s. 1. 
555 İpekçi, a.g.e., s.292. 
556 Resmi Gazete, 14 Haziran 1960, Numara: 10625. 
557 Hale, “Türkiye’de Ordu…”, s.110. 
558 Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 13 Kasım 21 Mayıs ve Gerçekler, İstanbul: Hamle Basın Yayın, 1996, s.48. 
559 Basına olayın aksediş biçimi için bkz. “235 General dün emekliye ayrıldı”, Akşam, 4 Ağustos 1960. Bunu, 25 hizmet yılını dolduran 885 astsubayın emekliye sevki izledi, bkz. Milliyet, 23 Eylül 1960. 
560 Walter F. Weiker, 1960 Türk İhtilâli, çev. Mete Ergin, İstanbul: Cem Yayınevi, 1967, s.74 vd. 
561 Erkanlı, Anılar… Sorunlar… Sorumlular… s.47. 
562 Ahmad, “Modern Türkiye...”, s. 153. 
563 İpekçi ve Coşar, İhtilalin İçyüzü, s.435 vd. 
564 Er, Hatıralarım ve Hayatım (27 Mayıs’tan 12 Eylül’e, Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye), s.113. 
565 Er, Hatıralarım ve Hayatım (27 Mayıs’tan 12 Eylül’e, Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye), ss. 113–114. Muammer Taylak, 27 Mayıs ve Türkeş, İstanbul: Hamle Yayıncılık, 1994, s.127 vd. 
566 İpekçi ve Coşar, İhtilalin İçyüzü, s.442 vd. 
567 Hikmet Özdemir, “Siyasal Tarih, 1960–1980”, Türkiye Tarihi 4, Çağdaş Türkiye 1908-1980 (Mete Tunçay, Cemil Koçak, Hikmet Özdemir, Korkut Boratav, Selahattin Hilav, Murat Katoğlu, Ayla Ödekan), İstanbul, Cem Yayınevi, 1992, s. 193-194. 
568 Alparslan Türkeş, 27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler, Dokuz Işık Yayınevi, İstanbul, Ahmet Sait Matbaası, 1977, s. 42–45. 
569 Seyhan, a.g.e., s. 119. 
570 İpekçi ve Coşar, İhtilalin İçyüzü, s.476 vd. 
571 “MBK’nin 14 üyesi affedildi, ikinci MBK kuruldu. Gürsel tasfiye sebebini açıkladı. Devlet Başkanı, komitedeki fikir ayrılıklarının millette endişe ve itimatsızlık yarattığını söyledi. Kurucu Meclis yakın zamanda çalışmaya başlayacak. Bundan 
sonra hiçbir müessesede tasfiye olmayacak” son cümle ne kadar anlamlı değil mi? Milliyet, 14 Kasım 1960. 
572 Numan Esin, Devrim ve Demokrasi (Bir 27 Mayısçının Anıları), İstanbul: Doğan Kitapçılık Aş, 2005, s.219 vd. 
573 Aydemir’in hatıratında geniş tafsilat var. Bkz. Talat, Aydemir, Ve Talat Aydemir Konuşuyor, İstanbul: May Yayınları, 1966. 
574 Akyaz, a.g.e., s. 146. 
575 Kurtuluş Kayalı, Ordu ve Siyaset 27 Mayıs 12 Mart, İstanbul, İletişim Yayınları, s. 78. 
576 Melek Çolak, “27 Mayıs Sonrası Türkiye’de Partileşme”, Türkler Ansiklopedisi, C.XVII, İstanbul, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 85. 

***

Milli Birlik Komitesi Dönemi BÖLÜM 1

Milli Birlik Komitesi Dönemi ;

Milli Birlik Komitesi’nin Yapısal Analizi 


Merkezi Ankara’da olan hareketin fiili lideri Cemal Madanoğlu’nun çağrısı üzerine başkentte toplanan bilim adamları, müdahaleyi başarıyla sonuçlandırmış olan ordu mensuplarına iki tavsiyede bulunmuşlardır. İlk gün muhafaza edilmek üzere cumhurbaşkanı, TBMM başkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri v.s. derhal tutuklanmalı ve gerekli anayasa düzeni kuruluncaya kadar ülke yönetimine Silahlı Kuvvetler adına bir heyetçe el konulmalıdır. Liderliği kabul edeceğini cunta mensuplarından birine (Sadi Koçaş) daha önce bildirmiş olan 
Orgeneral Cemal Gürsel de bu arada İzmir’den gelerek, hareketin başına geçmiştir. 

Gürsel’in başkanlığında ilk toplantısını yapan yeni hükümet şu kararları almıştır: 

1) Maddi durumu normale çevirmek için kararlar alınması, 
2) Parti ayrımı gözetmeksizin herkese adaletle davranılması, 
3) Bütün parti faaliyetlerini yasaklayarak, çekişme ve tartışmalardan kaçınılması, 
4) Hürriyetleri kısıtlayan kanunların kaldırılması, 
5) Mali ve ekonomik durumun düzeltilmesi için kararlar alınması, 
6) DP hükümeti tarafından yabancı devletler hakkında alınmış olan bütün 
kararların yürürlükte tutulması, 
7) Dış siyasette, barışın temel ilke olarak kabul edilmesi.540 
Gürsel’in teklifiyle komitede, kara, hava, deniz ve jandarma kuvvetlerinin temsil edilmesine de önem verildi: Gürsel hariç 37 üyeden meydana gelen heyet, 12 Haziran 1960 günü, l Sayılı kanunla birlikte ilan edildi. 





Komite üyelerinin açığa çıkması diğer asker kişilerden farklılaştırılması için “yeşil yakalı beyaz ceketler” giymeleri önerilmiş, ancak bu öneri kabul edilmemiştir.541 27 Mayıs darbesinin hiyerarşi dışı gerçekleşen bir müdahale olduğu biliniyor; darbenin hemen sonrasında açıklanan MBK üyelerinin rütbeleri yüzbaşı ile orgeneral arasında olup; general sayısının sadece beş olduğu, bunlardan birinin ise darbenin üzerinden henüz dört ay bile geçmeden vefatıyla bu sayının dörde indiği görülmektedir. 542 38 üyeli ilk komitede; iki orgeneral, bir tümgeneral, iki de tuğgeneralin yer aldığı anlaşılıyor. Geriye kalan 33 üyenin rütbeleri ise şöyle: 9 albay; 7 yarbay; 11 binbaşı; 6 da yüzbaşı. 33 üyenin 27’sinin kurmay olduğu 6’sının ise kurmay olmadığı görülmektedir. 

MBK’nin kuruluşu esnasında olanlar, darbenin içinde bizzat bulunanlar tarafından hatıralarda ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bir kere genel olarak hareketin hazırlık safhasında yoğun olarak bulunmayan kimi üyelerin MBK kurulur kurulmaz komitenin içinde yer alırken, özellikle ellili yılların ikinci yarısından itibaren hızlanan örgütlenme safhasında bizzat kurucu olarak bulunan kimi isimlerin komiteye dâhil edilmemeleri büyük düş kırıklıklarına neden olmuştur.543 

Bunların belli başlıları şu isimlerdir: Talat Aydemir, Dündar Seyhan, Sadi Koçaş, Adnan Çelikoğlu, Emin Aytekin, Selçuk Atakan, Necati Ünsalan, Ferruh Güven. Komiteye dâhil edilen generaller ise sırf ordu tabanında hâkim olan, başta, bir general görme hissiyatını tatmin vazifesini görmekteydiler.544 

Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Cemal Gürsel, orduda babacanlığıyla çok sevilen Cemal Ağa lakabıyla tanınan bir şahsiyettir. Şöhretini sonradan içeriği değiştirilen, dönemin Milli Müdafaa Vekili Ethem Menderes’e yazdığı 3 Mayıs 1960 tarihli mektup ve ardından Kara Kuvvetleri personeline hitaben kaleme aldığı veda mesajında kullandığı cümlelere borçludur.545 

Komiteden 13 Kasım 1960’ta tasfiye edilen 14 üye haricindeki diğerler üyelerin, adını sitayişle andıkları Cemal Gürsel’in, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun’un görev süresinin uzatılarak aslanlı kapıya giden yoluna taş konması nedeniyle iktidara çok kızgın olduğu söylenir.546 Gürsel, omzunda taşıdığı dört yıldıza rağmen komitede etken değil edilgen bir konumdadır. Öyle ki, son derece riskli bir iş başaran subayların, hareketin başına sırf rütbesinden dolayı getirdikleri bu ismin, toplanan bu subay kitlesine hitaben sarf ettiği ilk cümle manidardır.547 

Komitenin iki numaralı orgenerali ise Fahri Özdilek’tir. Özdilek, dönemin 1. Ordu Kumandanıdır; özellikle 28 Nisan 1960’taki İstanbul Üniversitesi olayları esnasında sorumluluk sahibidir. Hükümet yanlısı bir kumandan olmasa da darbe karşıtı biri olduğu söylenemez; yani iki tarafa karşı da nötrdür. Emrindekilerin, üniversite öğrencilerinin nümayişleri karşısında takındıkları hoşgörülü tavır sayesinde, Ankara’daki mevkidaşı gibi kendisine sert tutum takınılmamış olması talihi olmuştur.548 Komisyonun dinlediği Şefik Soyuyüce, Özdilek’in darbeden haberdar olduğunu ve bu sebeple MBK’ye alındığını iddia etmiştir: 

Mesela, 27 Mayıs aslında generallerin haberi olan bir harekettir, Ordu Kumandanının haberi vardır, Örfi İdare Birlikleri Kumandanı Ali Keskiner’in 
haberi vardır, Fahri Özdilek Ordu Kumandanı, şimdi bunların haberi var, emirkumanda işinde, bunlara “Buyurun, gelin.” dendiği zaman… Ordu Kumandanı Fahri Özdilek’in Millî Birlik Komitesi üyesi yapılması, haberi olduğu içindir; Ali Keskiner’in 2’nci Ordu Kumandanı yapılması tümgeneral rütbesiyle, beraberliğin bir sonucudur.549 

Oysa bu soruya olumsuz cevap veren Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Tekin Arıburun enterne edilmiştir. Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun ile Ankara Örfi İdare Kumandanı Korg. Namık Argüç’ün akıbeti ise hazindir. Fahri Özdilek’in uzun bir siyasi geçmişi vardır; 19 yıl tabii senatör, 12 Eylül darbesinden sonra Danışma Meclisi Üyesi, 1983 seçimleriyle de Halkçı Parti Konya milletvekilidir. 

İsmi 12 Mart döneminde de gündemde olan Tümg. Cemal Madanoğlu diğerlerinin aksine Cumhuriyet Senatosunda MBK üyelerinin atandığı tabii senatörlüğü reddetmiştir. 1966’da dönemin Cumhurbaşkanı Sunay tarafından kontenjandan senatör yapılmıştır. Tuğg. Sıtkı Ulay ise hakkında DP’lilerin en fazla ihanete uğradıklarını ifade ettikleri isimlerden biridir. Ulay’ın MBK’nin havacı üyelerinden Haydar Tunçkanat’la birlikte 1961 seçimleri sonrasında cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil’i, 
adaylığını geri çekmeye zorlayanlardan biri olduğu iddia edilmektedir.550 

Cumhuriyet Senatosu tabii üyeliğinden sonradan istifa etmiştir. 
Tuğg. İrfan Baştuğ ise darbe esnasında KKK Personel Başkanlığı Birinci Muavini olarak vazifelidir ve hiçbir hatıratta 27 Mayıs’ın ne hazırlık, ne de icra safhasında ismi geçmez. 

12 Eylül 1960’ta başka bir komite üyesi olan Şükran Özkaya’yla birlikte geçirdikleri trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. 
MBK üyeliği dışında Ankara Valiliği ile de vazifelidir.551 

Komitenin kurulmuş iktidar yetkilerine sahip olması, egemenlik yetkisini mutlaka millet adına kullanacağı anlamına mı geleceği önemli bir soru olarak karşımızıa çıkmaktadır. Egemenlik yetkisinin millet adına kullanılacağı varsayımı, “milletin temsili” ile mümkündür. Milletin temsil etmenin hukuki sonucu ise tasarrufların herkese uygulanabilir nitelikte, genel ve objektif olmasıdır. Öte yandan, “kurucu iktidarın kuruluş usulünü düzenleme” yetkisini kendine tanıyan komite bu yetkisini “demokrasi” ile kayıtlamıştır. Kurucu iktidarın kurulmasında demokrasi sorunu, bütün siyasal güçlere kurucu iktidara katılma imkanı verilip verilmediği ile çözülebilir. Komitenin kurucu iktidarı bazı siyasal güçlere karşı kapaması, 
kurucu iktidarı düzenlemede egemenlik hakkını millet adına kullanmayacağını gösterecektir. 

Komitenin bu yetkilerini nasıl kullandığı sorusuna, Kurucu Meclisi düzenlemede, özellikle Temsilciler Meclisi’ni kurmada getirdiği kayıtlar ile hak ve özgürlüklere ilişkin işlemleri incelenirken cevap verilebilir. Komitenin çalışma usulü ve kullanacağı yetkilerin niteliği konularındaki çözümlemelerin gösterdiği, Komitenin hakimiyet hakkını millet adına kullanmayabileceği dir. Bir başka deyişle komitenin hakimiyet hakkının millet adına kullanacağını gösteren hiçbir hukuki güvence yoktur.552 

Orgeneral Cemal Gürsel kendisinin MBK’nin başkanlığına, hükümetin başbakanı olmasına, vekâleten Millî Savunma Bakanlığı’na ve Başkomutanlığa getirilmesi ne, MBK tarafından karar verildiğini ilân etmiştir. Daha sonra aynı gün Gürsel kabineyi kurmuş olduğunu bildirmiştir. İlk atanan kabine üyeleri, görevleri, daha sonraki dönemlerde bunların yerlerine atananlar ile bunların atanma tarihleri şöyledir: 

Devlet Başkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı: Org. Cemal Gürsel, 
Devlet Bakanı. ve Başbakan Yardımcısı: Fahri Özdilek, (22. 10. 1960), 
Devlet Bakanı: Âmil Artus, 
Devlet Bakanı: Şefik İnan, Hayri Mumcuoğlu (06.09.1960), 
Devlet Bakanı: Nasır Zeytinoğlu (06.09.1960), 
Adalet Bakanı: Abdullah Pulat Gözübüyük, Amil Artus 

(Devlet Bak.)(27. 08.1960), 

İçişleri Bakanı: Tümgeneral Muharrem İhsan Kızıloğlu, 
Dışişleri Bakanı: Selim Sarper, 
Maliye Bakanı: Ekrem Alican, Kemal Kurdaş (26.12.1960) , 
Milli Eğitim Bakanı: Prof. Fehmi Yavuz, Prof. Bedrettin Tuncel (10.09. 1960) , 
Milli Savunma Bakanı: Fahri Özdilek (Birinci Ordu Komutanı ve İstanbul MBK Başkanı) (09.06.1960), Hüseyin Ataman (22. 10. 1960), 
Bayındırlık Bakanı: Daniş Koper, Prof. M. Çokdoğan (12.09. 1960), 
Ticaret Bakanı: Cihat İren, Mehmet Baydur (06. 09. 1960), 
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Prof. Nusret Karasu, Prof. Dr. Ragıp Öner, (06. 9. 1960), 

Gümrük ve Tekel Bakanı: Fethi Aşkın, 
Tarım Bakanı: Feridun Üstün, Prof. Osman Tosun (29.08.1960) , 
Ulaştırma Bakanı: Tuğgeneral Sıtkı Ulay, 
Çalışma Bakanı: Prof. Cahit Talas, Raşit Beşerler (06. 09. 1960) , 
Sanayi Bakanı: Muhtar Uluer, Şahap Kocatopçu (06.09. 1960) , 
Basın-Yayın ve Turizm Bakanı: Zühtü Tarhan, 
İmar ve İskân Bakanı: Orhan Kubat, Prof. Fehmi Yavuz (27.08.1960).553 

Kabinede 4 Subay, 3 Hukukçu, 3 Profesör, 6 İdareci ve 3 Teknisyen yer almıştır. İsimlere bakıldığında partiler üstü olan bu kabinenin askerlerle aydınlar arasında bağlantı kurduğu görülür.554 

Darbenin icra heyeti olan MBK 28 Mayıs 1960 tarihinde kurulan yeni hükümet ve MBK arasındaki münasebetlerin hukuki yönden düzenlenmesi için, “Geçici Anayasayı” hazırlamak üzere, üniversiteden Hüseyin Naili Kübalı, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, MBK’den Muzaffer Özdağ, Numan Esin ve Devlet Bakanı Amil Artus’tan oluşan bir komisyon kurmuştur. Kubalı’nın başkanlığında çalışmalara başlanmış555 ve Geçici Anayasa “1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanun” adıyla, 12 Haziran 1960 tarihli 1 numaralı kanun olarak yayınlanmıştır.556 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***