ÇÖZÜM SÜRECİ EKSENİNDEN "GEZİ'YE BAKMAK" 2
Gezi, gerçekten herkese ders verdi. Herkes kendisine göre dersler çıkardı. Bu ders, Gezi ruhunun içselleştirilmesi şeklinde olmadı, Gezi'nin içini boşaltma veya kendisine mal etmek şeklinde oldu. Gezi'nin asıl önemli ve olumlu etkisi yine KSH'e kaldı. En azından "çözüm süreci rehavetinden" Gezi sayesinde uyandılar. Dikkat edilecek olursa, Çözüm sürecinin başlarında Reyhanlı patlaması olduğu, büyüklüğü ve kapsamı bakımından dünya çapında büyük bir eylemdi. 50'nin üzerinde ölü, yüzlerce yaralı vardı. O dönemde BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sessizliği ve AKP'nin bu olayın sorumlusu olarak gösterilmesi halinde "çözüm sürecinin" zora gireceği kaygısıyla, tıpkı Türk toplumunun Roboski Katliamına benzer bir sessizlikle karşılayışı çözüm sürecinin verdiği rehavetten ileri geliyordu. Oysa çözüm sürecinin çıkış noktası daha fazla demokratik eylemliliğin oluşuydu. Gezi bu anlamda Kürt toplumunu rehavetten de kurtarmış oldu. Aslında Gezi ile Çözüm süreci arasında diyalektik bir ilişki vardır. Çözüm sürecinin hemen ardından Gezi'nin olması, Gezi'den sonra KSH'inde demokratik eylemliliklerin artmış olması bu ilişkinin kanıtıdır. Bu bilindiği için bilinçli bir şekilde çözüm süreci ile Gezi birbirine karşıymış gibi gösterilmeye devam edildi.
KSH ile Gezi bileşenleri bakımından İstanbul Gaziosmanpaşa'da HDP'nin düzenlemiş olduğu "Öcalan'a Özgürlük" standına kendilerini "ülkücü" olarak niteleyen bir grubun silahlı saldırısına karşı oluşan sessizliktir. Aynı gün, MHP'li milletvekili Sinan Ogan, CHP'nin yayın organı Halktv'deki Ruhat Mengü'nün sunuculuğunu yaptığı her açıdan programında Öcalan'a özgürlük adı altında yapılan etkinliği hedef gösterip kısa bir süre sonra silahlı saldırı yapılıyor, silahlı saldırıya karşı basın açıklaması yapan BDP'liler polisin saldırısına uğruyor buna karşı bir tepki verilmiyor. Lice'de kalekolların yapılmasını protesto edenlere "gösterici" sıfatı bile çok görülüp, "terörist" olarak adlandırılıyor. Öte yandan da "Gezi'de, 1 Mayıs'ta Kürtler nerede" diye feryat figan ediliyor. Gezi'den arta kalan bilinç CHP elinde tarumar edilirken, kendisini henüz CHP'nin şefkatli kollarına bırakmayan gün boyu kendisini dövdürmeye devam ediyor. CHP, Gezi'den gelen enerjiyi kendisine kattıkça Gezi'nin enerjisini yok etmekte, cemaatle de geçmiş iktidarla ittifakı yokmuş gibi ilişki geliştirebilmektedir. Hassas bir denge üzerinde kurulu bulunan Kürt hareketinin genel muhalefetle birlikte hareket etmesinin tüm yolları kendisine kapatılmaktadır. Kah, "AKP'yle anlaşıp başkanlık sistemini kabul edecekleri" kah "yaptıkları 'terör'den dolayı AKP'nin üzerine gitmediği" şeklinde propaganda yapmaktadırlar. Aslına bakılacak olursak, Türkiye'de en büyük çelişki ve çatışma AKP ile KSH. arasında yaşanmaktadır. KCK adı altında binlerce siyasetçi ya tutuklu ya da onlarca yıl ceza almakla karşı karşıya devam ediyor. Yine 30 Mart seçimlerinde görüldüğü gibi BDP ile olan yarışın basit bir siyasi mücadeleden çok devletin baskı aygıtlarının KSH'ne yönelik demokratik olmayan uygulamalar ortadadır. Tüm bu gerçeklere rağmen, KSH'nin AKP'ye muhalefet etmediği şeklindeki beyanların bir gerçekliği yoktur. Aynı şekilde Kürtlerin demokratik haklarını kullanmaktan başka bir anlama gelmeyen "kalekol protestoları"nı yapmaları da AKP karşıtlığı üzerinde kurulmuş muhalefet tarafından "neden bastırılmıyor" diye eleştiri konusu ediliyor.
***