Doç.Dr.Sait YILMAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doç.Dr.Sait YILMAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2016 Cumartesi

İSRAİL VE BARZANİ AİLESİ



İSRAİL VE BARZANİ AİLESİ 




Doç.Dr.Sait YILMAZ* 
* Doç.Dr.Sait Yılmaz, İAU Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi, USAM Müdürü 

İran, Arap ve Bizans tarihçileri tarafından varlıkları kaydedilmiş olmasına rağmen Kürtlerin kökeni konusunda belirli bir ittifak yoktur. 
Bazı Kürt tarihçileri, kendilerini Urartulara, Ari Irka bağlamak istemişlerse de bunu belgeleyememişlerdir. 
Kürtlerin kökeni konusunda dil’e bakmakta bir fayda sağlamamaktadır; Kürtçede biraz Arapça, biraz Farsça ve Türkçe dışında pek az sözcüğe rastlanmıştır. 

Tarih Kürtlere Orta Doğu’da rastlamış ve hiçbir zaman bağımsız bir devlet olamamışlardır. Daima, o çevreye hâkim devletlerin yönetiminde kalmışlar, her dönemde bağımsız olmak için başkaldırmışlar ve yenilmişlerdir1. Ancak her zaman birlikte yaşadıkları topluma kendilerini kabul ettirmişler, onlarla bazen uyuşarak bazen diklenerek günümüze kadar gelmişlerdir. Kürtler tarihte homojen bir topluluk olmamışlar, bugün de değillerdir. Birden çok etnik topluluk olmalarının en önemli göstergesi birbirini anlamayacak kadar çok ve farklı lehçeler kullanmalarıdır. Pek çok aşiret reisi ya yabancı kökenlidir ya da menşeleri farklı gruplara hâkimdir2. 

1 İsmet Bozdağ: Kürt isyanları, Truva Yayınları, İstanbul, 2009, s.8. 

2 Sait Yılmaz: Irak Dosyası, Kum Saati Yayınları, İstanbul, 2009, s.35. 

3 David Mcdowall: A Modern History of the Kurds, I. B. Tauris, (Londra, 1996), p.48 

Irak'ın kuzeyinde Nakşibendîlik tarikatı yaygındır. Nakşibendî aileleri ve şeyhleri içinde en güçlüsü günümüzde Barzani ailesidir. Irak’ın kuzeyinde bağımsız 
bir Kürt devleti kurmak isteyen Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin ağabeyi Şeyh Abdüsselam, Nakşibendîliğin yayılmasını sağlayan Kürt kökenli Nakşibendî tarikatı lideri Mevlana Halid’in mürididir. Mevlana Halid’in Halidiye yolu Irak’ın kuzeyinden bütün Orta Doğu’ya yayılmış, Kürt-İslamcılığının Nakşibendî kolu İstanbul’a ulaşmıştır. Barzani ailesinden çıkan Nakşibendî-Halidi şeyhlerin hepsi kendilerine Mesih-Mehdi payesi vermişlerdir. Barzani ailesine ait Nakşibendî-Halidi şeyhler müritlerine bağımsız Kürdistan fikrini empoze etmekteydiler. Osmanlı Türkiyesi içindeki fikri anlamda ilk Kürt isyanını başlatan, Nakşibendî-Halidi Şeyhi 

I.Abdüsselam Barzani, müritleri tarafından Mehdi olarak kabul ediliyordu. 

I.Abdüsselam İstanbul'u ele geçirerek halife koltuğuna oturmak rüyaları içindeydi. 

Ancak müritleri tarafından uçtuğuna inanılan 1.Abdüsselam Barzani pencereden fırlatılınca yere çakılarak öldü. Şeyh II. Abdüsselam Barzani ise Osmanlı Türkiyesi’ne karşı silahlı isyana teşebbüs eden ilk Nakşibendî-Halidi Kürt şeyhidir. 

Barzaniler 1900'lere kadar Barzan köyünde kurdukları tekkelerde pek çok Nakşibendî-Halidi mürit yetiştirdiler. Barzan, Türkiye sınırına 15, İran-Irak sınırına 70 kilometre mesafede yer alır. Barzan şehri, önce Yahudi hahamlar sonra da Nakşibendî tarikatı şeyhleri ile ve Kürt milliyetçiliğinin cazibe merkezi olarak varlığını sürdürdü. Barzani aşireti her fırsatta Osmanlı Türkiyesi’ne isyan etti. Kürt isyanları ile Barzani aşiretinin ortaya çıkışı hemen hemen aynı zamanlara denk gelmektedir. 

Barzani aşiretinin yaklaşık 200 yıllık geçmişi Osmanlı Türkiyesi’nin zayıflaması ile başlar. 1. Dünya Savaşı esnasında Irak’ta Osmanlıların Orta Doğu’dan çekilmesine neden olan bazı isyanlar olmuştur. İngilizlerin ilgi odağı haline gelen bölgede İngilizler Basra bölgesini ele geçirerek propaganda etkinliği ile Arapları Türklere karşı kışkırtmıştır3. Osmanlının parçalanmasından sonra Cumhuriyet Türkiyesi’ne karşı kullanılmak üzere Barzani aşireti; değişen dünya konjonktürüne uygun olarak ABD-İsrail-İngiltere üçlüsünün beslediği bir ‘mayın eşeği’ olarak görülmüştür. 

Irak’ta Kürt isyanları ve Molla Mustafa Barzani 

Molla Mustafa Barzani’nin tanımlamasına göre Barzani Aşireti Amadiye yakınlarında yaşan eski ve savaşçı bir aşirettir. Dede Sait Barzani Osmanlı 
İmparatorluğu’na karşı en çok ayaklanan aşiret reisiydi. Muhammet Barzani’nin büyük kardeşi Abdülselam Barzani Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanması 
nedeniyle dönemin Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından 1915’de idam edilmiştir. İstiklâl Savaşı yıllarında İngiltere Krallığının Kürt uzmanı ve aynı zamanda Türk düşmanı olan İngiliz istihbaratçı Edward William Charles Noel’in rehberliğini ve tercümanlığını yapanlar ise Kürt Bedirhan aşiretidir. Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşı’nda yenilmesinden sonra Mustafa Kemal Atatürk’e suikast girişimini planlayan Bedirhan aşireti soyundan gelen Dr.Kâmuran Ali Bedirhan İran istihbarat örgütü SAVAK tarafından desteklenerek Barzani ile İsrail’in arasını yapmak üzere gönderilmiş, başarılı olarak Barzani emrindeki Kürt milislerin İsrail subaylarınca eğitilmelerini sağlamıştır. Kürtçülük hareketinin önde gelen şahsiyetlerinden biri olan Kamuran Ali Bedirhan Kürdistan Teâli Cemiyeti üyesiydi. 1940 yılından sonra Paris’e yerleşerek Polonyalı Yahudi bir kadın ile evlenen Kamuran Ali Bedirhan ölümüne kadar da Paris’te yaşadı. Günümüzde Bedirhan aşireti mensubu olup, Türkiye’de faaliyetlerde bulunan işadamı ve politikacılar arasında Cüneyt Zapsu ve akrabalarının iştirakleri (Massey Ferguson, BİM Marketler zinciri vd.) bulunmaktadır4. Cüneyt 
Zapsu’nun dedesi Kürt İsyancı Said-i Kürdi’nin yakın arkadaşlarından Abdurrahim Rahmi Zapsu’dur. 

4 Tuncay Özkan: CIA Kürtleri Kürt Devletinin Gizli Tarihi, Alfa Yayınları, İstanbul, 2004, s.77. 

5 Altan Tan: Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, s.285-286. 

Kürtler, 1. Dünya Savaşı’nı izleyen 1919-1930 yılları arasında İngiltere’ye, 1932-1935 ve 1943-1945 tarihleri arasında ise Haşimi Hanedanı’na karşı 
ayaklanmışlar dır. Ayaklanmaların başını Barzani Aşireti çekmekteydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış döneminde (1922-1924) Iraklı Kürtler yarı bağımsız devlet kurmaya çalıştılar. Mahmut Berzenci 1922 yılında arasında Kürdistan Krallığını ilan etti. Ancak, İngiltere Lozan’dan sonra Irak'ın bütün bölgelerini birleştirmek isteyince Şeyh Mahmut Berzenci buna karşı çıktı. Mahmut Berzenci ve hükümetin teslim olmaması üzerine Birleşik Krallık Hava Kuvvetleri Süleymaniye ve çevresini bombaladı. Devam eden çatışmalar sonrası 24 Temmuz 1924 yılında bu bölge Irak’a bağlandı5. 1943 yılında Barzani Aşiretinin lideri Molla Mustafa Barzani olmuştur. 
1943’te Barzaniler Irak yönetimine karşı isyan etti. Ancak İngilizlerin desteğini alan Irak ordusu, saldırıya geçip Barzanileri bastırdı. Kasım 1945'te Mustafa Barzani 10 bin aşiret mensuplarıyla birlikte İran’a sığındı. 22 Ocak 1946’da İran'da Kadı Muhammed’in önderliğinde Mahabad'da Kürt Cumhuriyeti kuruldu. Devlet başkanlığını Gazi Muhammed ve savunma bakanlığını Molla Mustafa Barzani üstlendi. Cumhuriyete 17 Ocak 1947 yılında İran rejimi tarafından son verildi ve 31 Mart 1947 yılında Gazi Muhammed idam edildi. Kürt Cumhuriyeti 'nin yıkılmasıyla Molla Mustafa Barzani çatışmalardan sağ kalan yandaşlarıyla Sovyetler Birliğine geçti. 

Mustafa Barzani. Sovyetler Birliği’nin İran’dan güçlerini çekmesi nedeniyle Türkiye üzerinden 52 günlük bir yürüyüşün ardından 1947 yılında Sovyetler Birliği’ne ulaştı. Sovyetler Birliği Molla Mustafa Barzani ve yandaşlarını askeri kampa yerleştirdi ve yandaşlarını sokakları süpürme, kar kürüme gibi işlerde çalıştırdı. Molla Mustafa Barzani’nin isteği ile Kürt milislerden bazılarına Sovyetler Birliği tarafından askeri eğitim verildi. Molla Mustafa Barzani, Sovyetler Birliğince siyasi mülteci sayılmıyordu, önce kasaplık yaptı sonra değirmende çalıştı. Moskova’ya giderek Devlet Başkanı Joseph Stalin ile görüştü ve Stalin’in emri ile Askeri Akademi’ye kabul edildi. 

Buradaki eğitimi tamamlayarak General rütbesi aldı. Stalin’in 1953 yılında ölümünden sonra, yeni Sovyet lider Nikita Kruşçev, Molla Mustafa Barzani’ye bir ev tahsis etti ve Rusça öğrenmesi için özel kurslar düzenletti. 1958’de Irak’ta gerçekleşen devrim ile Kral Faysal’ın devrilmesi Mustafa Barzani’nin kaderini 
değiştirdi. Darbenin lideri Abdülkerim Kasım, Mustafa Barzani’ye bir heyet göndererek Irak’a dönmesini istedi. Arap ve Kürtlerin Irak Devletinin ortağı olduğuna dair bir kanun çıkarttı. Molla Mustafa Barzani’nin partisi KDP’ye (Kürdistan Demokratik Partisi) meşruiyet tanıdı ve 14 Kürtçe gazete yayınlanmasına izin verdi. 

1958 yılındaki Kasım darbesi ile Irak’a dönen Molla Mustafa Barzani, 1963 yılında Baas Partisi iktidara gelene kadar SSCB tarafından desteklenmiştir. Kürtler, 1960’ların sonlarında ABD ve onun bölgedeki müttefiki İran tarafından desteklenmiş, bu destek Irak’ın 1972’de Sovyetler Birliği ile Dostluk ve İşbirliği Antlaşması yapması üzerine daha da artmıştır. 1970 yılında ABD, İsrail ve İran’ın baskısı ile Kürtlere azınlık hakları veren Irak hükümeti 1975 yılında İran ile anlaşarak bu hakları geri almış, İran’a kaçan Barzani 1979’da Washington’da ölmüştür. 1975 yılında Cezayir antlaşması ile İran, Irak’tan istediğini alınca Kürtlere verilen destek ortadan kalkmıştır. Irak Kürtleri ile Irak ordusu arasındaki çatışmalar özellikle 1970 sonrası hızlanmaya başlamıştır. İran-Irak Savaşı’nda da İran’ın yanda yer alan Kürtler bu desteğin karşılığında da bir şey alamadıkları gibi 1988’de Halepçe katliamını yaşamışlardır. Saddam Hüseyin 1988 yılında Irak’ın kuzeyinde İran-Irak savaşında İran’ın yanında yer alan ve El-Enfal Harekâtı isyanını bastırmak adına Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmış ve Halepçe katliamında beş bin kişi ölmüştür6. 

6 Yılmaz Kalkan: Bir Ortadoğu Gerçeği Irak ve Saddam Hüseyin, Beyan Yayınları, İstanbul, 1991, s.34. 

7 Özkan: a.g.e., 2004, s.87. 

Molla Mustafa Barzani-CIA-MOSSAD İlişkisi 

 Barzani CIA ilişkisi 1972 yılında başlamıştır. Bir Kürt heyeti ihtiyaç duydukları yardımların mahiyeti hakkında ABD’li yetkilerle görüşmek üzere İsrail üzerinden 
Washington’a gitmiştir. Heyet üyeleri Washington’da dönemin CIA Operasyonlar Başkanı Helms ve Kissinger’in yardımcısı Albay Richard Candy ile görüşmüşlerdir. 
Amerika, Kürtlerin isteklerini sıcak bir şekilde karşılamış, 5 Milyon dolarlık Rus yapımı silah yardımı sözü vermiştir. ABD, aslında Kürtlerin bağımsızlık özlemini paylaşmıyor, Kürtleri Irak’a karşı bir araç olarak görüyordu. Barzani, İran-ABD-İsrail üçgeninde ve İsrail’den sürekli açık destek alan bir yapıda gözükse de, İsrail’in asıl amacı Arap tehlikesini İsrail üzerinden uzak tutmaktı. Barzani ABD desteği ile bağımsız bir Kürt Devleti kuracağına o kadar inanıyordu ki, Irak’taki CIA yetkilisine gönderdiği mesajda ‘Şayet davamızda başarılı olursak ABD’nin 51. Eyaleti olmaya hazırım’ demiştir7. ABD ve İsrail desteğini yanına alan Kürt milisler Mart 1974’de Irak Baas Rejimine karşı ayaklanmış, ancak Irak Devletinin İran ile anlaşma yapması üzerine hayal kırıklığına uğramış, planları altüst olmuştur. 

 Ünlü Amerikalı gazeteci Jack Anderson, Washington Post'taki bir makalesinde şöyle yazıyordu: "Her ay kimliği belli olmayan bir İsrail yetkilisi İran sınırından Irak'a gizlice girerek Kürt lider Molla Mustafa Barzani'ye 50 bin Amerikan doları veriyor. Bu para Kürtler'in, İsrail karşıtı olan Irak hükümetine karşı faaliyetlerini sürdürmelerini sağlıyor." Anderson'ın o sıralarda yayınlanan bir CIA raporuna dayanarak verdiği bilgiler arasında, Molla Mustafa Barzani ile dönemin Mossad şefi Zvi Zamir arasındaki yakın ilişki de vardı. 

 Irak’ın kuzeyinde sadece CIA değil, MOSSAD, MI-16, SAVAK ve diğer birçok ülkenin istihbarat örgütü istihbarat ağı kurmuştu. CIA ajanları 4 müstakil ev 
kiralayarak kriptografik ve uydu haberleşme sistemi kurmuşlardı. Evlerin korunmasını maaşları CIA tarafından ödenen Kürt milisler sağlıyordu. Yerel halk bu evlerin CIA ajanları tarafından kullanıldığını biliyordu. CIA ajanları faaliyetlerini yürütürken ABD’nin uluslararası insani yardım çalışmalarını yürüten Dış Felaket Yardımları Ofisi’nden (OFDA8) yararlanmaktaydı. Kürt ajan ve muhbirlerine maaşlarını bu ofisten sağladıkları gelir ile ödüyorlardı. Bu kişilere ABD Hükümeti adına çalıştıklarına dair kimlik belgeleri bile düzenlenmişti. ABD yaklaşık 200 CIA görevlisi ile diğer istihbarat uzmanlarını finanse etmek için Irakta milyonlarca dolar harcamıştır. Askeri Koordinasyon Merkezi ve NGO’larda istihdam edilen CIA personeli 5 yıl yoğun gayret sonucunda bölgede bu istihbarat ağını kurabilmiştir. 

8 OFDA: Office of US Foreign Disaster Assistance. 

9 Sa’di Berzenci: Irak Kürdistanında Mevcut Durum Hakkında Görüş, Avrasya Dosyası, Cilt 3, Sayı 1, İlkbahar 1996, s.198. 

ABD özellikle 1993 yılından itibaren Amedya, Zaho, Dohuk ve Acre bölgelerinde kendilerine bağlı Kürt milisler için yerleşim birimleri kurmuş, çeşitli 
kaynaklardan gönderilen maddi yardımları bu işbirlikçi Kürtlere aktarmıştı. 1994 yılında Irak kuzeyindeki kaosta Talabani’ye bağlı güçler Barzani’nin elindeki Erbil’de denetimi ele geçirmişti9. 1996 yılında iki Kürt grup arasındaki çatışmaların şiddetlenmesi üzerine Saddam’ın ordusu Erbil’e kadar gelerek Talabani’ye karşı Barzani’yi desteklemiştir. Saddam Hüseyin’e bağlı birliklerin Irak’ın kuzeyinde kontrolü eline geçirmesi ABD tarafından finanse edilen Kürt ajanları tehlikeye düşürdü ve ABD Kürt milislerini Türkiye üzerinden tahliye etmek istedi. OFDA’nın 1500 yerel görevlisi ve aileleri ile birlikte, Zaho’daki Askeri Komite Merkezi’ndeki yaklaşık 1000 yerel görevlisi ve aileleri olmak üzere toplam 2500 kişin Türkiye üzerinden ABD Başbakanı Bill Clinton’ın isteği ile tahliye edilmiştir. Bundan sonra 2003 Nisanına kadar bölgede yeni bir yapı oluşturulamamış, her iki grup kendi bölgelerinde fiili yönetimlerini kurmuşlardır. 

Kürtler ve Yahudilik 

Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan UCLA öğretim üyesi Prof. Yona Sabar 1982 yılında yazdığı ‘‘The Folk Literature of the Kurdistani Jews: An Anthology (Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antoloji) başlıklı kitap, Irak’ın kuzeyinde yaşayan Kürt Yahudilerinin hayatına ışık tutmaktadır. Prof. Sabar'ın verdiği bilgiye göre, 16. ve 17. yüzyılda bölgede yaşayan ailelerin en ünlülerinden birisi Barzani ailesiydi ve bu aileye mensup hahamların kurduğu Yahudi eğitim kurumları büyük bir itibara sahipti. Prof. Yona Sabar, Yahudi Barzani ailesinin kurucusunun 16. yüzyılda yaşayan Haham Samuel Barzani olduğunu belirterek, ailenin sonraki yüzyıllarda Musul, Kerkük ve Erbil yöresinde etkili olduğunu söyledi. Barzani ailesi hakkında en önemli detaylı bilgileri Yahudi Ansiklopedisi – Judaica vermekte ve şöyle açıklamaktadır. Bu aile Barzani ismini yaşadığı bölgenin adından almıştır. Barzani ailesinin diğer Kabalist hahamları Musul’da ve diğer Kürt şehirlerinde yaşamışlardı. Kürt Yahudileri ilerleyen dönemlerde Siyonizm’i de benimsemişlerdi. İsrail kurulduktan sonra, Kuzey Irak ve Suriye’de yaşayan 200 bin Kürt Yahudisi, büyük bir operasyon ile İsrail’e getirilmişler ve İsrail parlamentosunda önemli mevkilerde bulunmuşlardı. Bugün de İsrail’de 250 binden fazla Kürt Yahudisi yaşamaktadır. 


 Tarihçi Ahmet Uçar’a göre; ‘‘Yaygın kanının aksine, Barzani adı sadece Barzani sülalesinden gelenlerin adı değildir. Barzan bölgesindeki aşiret konfederasyon una mensup herkese Barzani denir. Sallum Barzani de muhtemelen, o bölgede yaşamış olan bir Yahudidir ve Barzani ailesiyle hiçbir ilişkisi yoktur. Barzan tek bir aşiret ve köyden müteşekkil değildir. Barzani aşireti, Beroji, Mizorî, Şêrvanî ve Dolemêri gibi dört aşiretten oluşan bir aşiret konfederasyonudur. Kökenleri, Amediye paşası Zübeyir’e dayanmaktadır.” Özetle bütün Kürtler Yahudi değildi. Kürtlerle birlikte yaşayan Yahudiler, iki grubu ayrılıyordu. Bir kısmı ticaretle, kuyumculukla, el sanatlarıyla uğraşırken, bir kısmı da toprak işleterek, Kürtler gibi yaşıyordu. Kürtlerle birlikte aynı yerlerde yaşayan Süryaniler, Ermeniler gibi, zaman içinde bazı Yahudi aileleri de, çeşitli nedenlerden, dinlerinden vazgeçerek Müslüman olmuşlardır. Yahudi aileler Hakkâri’de olduğu gibi, Barzan’da da vardı. İsrail devleti kurulunca da bir kısmı İsrail’e gitti, bir kısmı da kendi köylerinde kaldı. 

 Mossad'ın Barzani'yi tercih etmesinin elbette özel sebepleri vardır. Barzani ailesinin içinde geçmişte bazı Yahudiler ve hatta hahamlar yer almıştır10. İsrail'in doğal müttefiki Barzani ailesinin bölgede uğradığı başarısızlıklardan sonra Kürt Yahudileri İsrail'e göç ettiler. Barzani'nin Irak'ın kuzeyindeki Kürt devleti için şu anda birçok İsrailli provokatör bölgede faaliyet göstermektedir. Irak’ın kuzeyinde çeşitli kimlikler altında 1300 İsrail askerî ve istihbarat görevlisi bulunduğu değerlendirilmektedir. Tevrat'ta ‘‘Vaadedilmiş Ülke’’ olarak Nil'le Fırat arasının işaret edildiğine dair yorumlar vardır. Ayrıca, Barzani ailesi sürekli Mehdi çıkartmaktadır. 

Yahudilik'te de Mehdilik çok önemlidir. Yahudilikte inanılan Mesih inancı doğrultusunda bu planı gerçekleştirecek liderlerinde Yahudi olması, Kabalistik planın bir parçasıdır. Ancak, Kürt Yahudileri diye tabir edilen kesim ile Kürt dilini ve kültürünü benimsemiş, tarih boyunca Kürdistan diye tabir edilen Irak’ın kuzeyinde var olmuş, sonradan İsrail’e göç eden Yahudiler kastedilmektedir. Bu kesim etnik kökenleri itibariyle Kürt değil, aksine Yahudi kavmindendirler. Kuzey Irak’ta yayın yapan ‘İsrail-Kürt’ dergisi, İsrail’deki Kürt Yahudilerini Kuzey Irak’a dönmeye çağırıyor. 

Dergi pek çok yazısında amacını Kürt-İsrail ilişkilerini derinleştirmek olarak tarif ediyor. Akademisyenler, araştırmacılar ve stratejistlerin bugünkü Ortadoğu’daki 
yapılanmanın, büyümesi beklenilen Kürt Yahudi devleti olduğunda hem fikirdirler. (Kürdo-Judaik) Kürt Yahudi devletinin büyümesi ileride Ortadoğu ve dünya politikalarını çok önemli bir şekilde etkileyecektir. 

10 A. Medyalı: Kürdistanlı Yahudiler, Berhem Yayınları, (1992), s.53. 

11 www.radikal.com.tr/ek_haber.php?Ek=ktp&haberno=4175 (15.07.2005) (Giriş: 17 Nisan 2009). 

 Mola Mustafa Barzani-İsrail İlişkileri 

Molla Mustafa Barzani, 1950'den beri sık sık ziyaret ettiği İsrail'de her zaman Kuzey Irak kökenli, Kürtçe konuşan bir Yahudi hahamın evinde kaldı. İsrail ile Irak yerel yönetimlerinin ilk teması, 1963 yılında Barzani ile MOSSAD başkanı General Meir Amit’in Kürtlere yardım konusunda görüşmeleri ile başlamıştır. 1967 yılında, Arap - İsrail Savaşı’nda ele geçirilen Sovyet yapısı silahlar, İsrail tarafından KDP’ye verilmiştir. Körfez Savaşı sonrasında Barzani bölgenin geleceği için İsrail ile temaslar da bulunmuştur11. 

Molla Mustafa Barzani, ilk kez 1967 yılında İsrail'e gittiğinde kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan'a, hediye olarak bir 'Kürt hançeri' ile birlikte, Kerkük petrol rafinelerinin planlarını da getirir. Mart 1969'da yapılan bir operasyonda da Barzani-Mossad işbirliğiyle Kerkük rafinerileri bombalandı 
ve çalışamaz hale getirildi. Barzani ikinci olarak 1973 yılında İsrail'i ziyaret etti. Bu ziyaretinde de, ilkinde olduğu gibi, 1950 ortalarında İsrail'e göç etmiş Kürt Musevisi David Gabay'ın evinde kalmış, hediye olarak da Moşe Dayan'ın eşi için altın bir kolye getirmiştir. 

1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan kısa bir süre önce İsrailliler, Irak Hava Kuvvetleri'ndeki bir pilotla gizlice bağlantıya geçmişler ve onu bir deneme uçuşu 
sırasında aniden İsrail'e uçmaya ikna etmişlerdi. Iraklı pilotla İsraillilerin bağlantısını kuran aracılar ise Kürtlerdi. Ağustos 1966'da Tel-Aviv'e inen söz konusu MIG, bu Sovyet yapımı uçak hakkında daha önce yetersiz bilgiye sahip olan İsrail'e ve onun Batılı müttefiklerine büyük bir avantaj sağladı. Hatta bazı yorumlara göre, İsrail'in Altı Gün Savaşı'nın ilk gününde Mısır Hava Kuvvetleri'ne yaptığı büyük baskın, MIG'lerin teknik özellikleri hakkında edinilen bilgi sayesinde mümkün olmuştu. Ian Black ve Benny Morris'e göre, Kuzey Irak dağları ile Tel-Aviv arasındaki ilişki giderek "Ortadoğu'nun en kötü saklanan sırrı" sıfatını kazandı. İsrail 1967 yılında Arap ordularından ele geçirdiği çok sayıda Sovyet silahını Kürt ayaklanmacılara yolladı. Kendilerine verilen Doğu Bloku silahlarına önce şaşıran daha sonra çok sevinen Molla Barzani, ayrıca bulduğu İsrail yapımı bombalardan daha çok istemişti. Kendisini silah ve paraya boğan İsrail'in gücüne hayran kalan Barzani, İsraillilere ortak bir seferberlik de önermişti. Barzani'nin planına göre, Kürt peşmergeler Irak'ı zapt ettiğinde İsrail de Suriye'yi işgal edebilecekti. 

İsrailli eski general Rafael Eitan'ın anıları da, İsrail-Barzani iş birliğinin boyutlarını bütün çıplaklığıyla ortaya koyan bilgiler sağlıyordu. Rafael Eitan, Mustafa Barzani'nin talebi üzerine, 1969 yılında Irak'a giderek ayaklanmayı yakından görmüş ve ayaklanmanın lideri Barzani ile mücadeleyi daha yaygın bir savaş haline dönüştürme konusunu görüşmüştü. Eitan ziyaretinden sonra, İsrail Savunma Bakanlığı'na, ayaklanan Kürtlerin çok iyi savaşmakla beraber gelişmiş savaş araçları ve silahlarından mahrum olduklarını, kendilerine yardım edilmesi gerektiğini bildiren bir rapor da yazmıştı. Ayaklanmacı Kürtlerle kurduğu bu gizli ittifak, İsrail'e Irak ordusu hakkında çok önemli istihbaratlara ulaşma fırsatı da veriyordu. İsrail, Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerle ilişkisini hiç koparmamıştır. Hatta bu destek Türkiye gibi İsrail’in kolay kolay kırmak istemeyeceği bir ülkeyi karşısına almak pahasına da olsa ‘psikolojik-politik’ olarak sürmüştür. Kuzey Iraklı Kürt ayaklanmacılarla İsrail arasındaki bu iş birliği, 1975 yılına kadar sürdü. O yıl, Kürt isyanının diğer büyük destekçisi olan İran, Irak ile bir anlaşmaya vardı ve bunun üzerine Kürt ayaklanmacılara yaptığı tüm 
yardımı kesti. ABD de İran ile birlikte hareket edince, Barzani hareketi Bağdat rejimi karşısında savunmasız kaldı. İsyan, bu rejim tarafından kanlı biçimde bastırıldı. İsrail'in durumu kabullenmekten başka seçeneği yoktu. 

Mesut Barzani Dönemi 

 İsrail, Irak'ın kuzeyindeki Kürtlerin oluşturmak istediği parçalanmış Ortadoğu için en ideal "kart" olduğunu her zaman aklında tuttu ve bu kartı yeniden devreye sokmak için fırsat kolladı. İsrail’in, kuruluşundan bu yana bölgede varlığını sürdürebilmek için izlediği genel politika, Yahudiliğin kuşatılmışlığını dengelemek, bunun için de dış çemberdeki ülkeler ile yoğun ilişkiler içinde olmaktır. Türkiye ve İran, İsrail’in bu politikasında özel öneme sahip ülkelerdir. Bu ülkeler, İsrail tarafından dost olarak kazanılmak ve İsrail’in üzerindeki yoğun Arap baskısını azaltmakta kullanılmak istenmiştir. İsrail aynı zamanda Arap coğrafyası içinde Araplık ile çelişkisi olan her unsuru, Arap kuşatmasını kırmak için kullanmak istemiştir. Bu unsurların başında Irak Devleti ile hiçbir zaman uyuşmayan Barzani ve onun liderliğindeki Kürt gruplar önemli bir yere sahiptir. Irak Kürtleri, İsrail açısından stratejik bir unsur olmasının yanında, İsrail’in bazı tarihi bağlar ile bağlı olduğu bir unsurdur. İsrail’in 


Molla Mustafa Barzani ile kurduğu ilişkiler, bugün de oğul Mesut Barzani ile devam etmektedir. 

Körfez Savaşı 1975 yılından itibaren bitkisel hayatta olan KDP ve KYB adına yaşama dönmek için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Bu aşamada Mesut Barzani’nin gelecek stratejisi tartışmaları için gittiği yer İsrail olmuştur. Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması için batı dünyası desteğinin en yoğun olduğu 1990’lı yıllarda Washington’da lobi yapanların başında İsrailli politikacı Ariel Şaron gelmiştir. İsrail Dışişleri Bakanlığının eski bir görevlisi olan Oded Yinon’un Dünya Siyonist Örgütü’nün yayın organı olan ‘’Kivunim’’ dergisinde 1982’de yayınladığı ‘İsrail için strateji’ adlı çalışmasında, Irak’ın geleceği ile ilgili ileri sürdüğü şu tespit önemlidir; ‘Irak etnik ve mezhebi temeller üzerinde bölünecek tir; kuzeyde bir Kürt devleti, ortada bir Sünni ve güneyde bir Şii devleti’. Bu bölünmenin İsrail’in güvenliği açısından şart olduğu görüşü ileri sürülmüştür12. Bugünkü İsrail nüfusunun Ortadoğu coğrafyasını denetim altında tutmaya yetmeyeceğini bilen Yahudi stratejistler, bu amaca ulaşmak için iki paralel  politika önermektedirler; İsrail, önce yirmi milyonluk nüfusa erişmek zorundadır, diğer yandan çevresindeki ülkeleri bölerek yirmi milyon ile Orta Doğu’yu kontrol altında tutacaktır13. 

12 Ümit Özdağ: Türkiye Kuzey Irak ve PKK, ASAM Yayınları, Ankara, 1999, s.189-190. 

13 Özdağ: a.g.e., 1999, s.192 

14 Şalom Nakdimon: Irak ve Ortadoğu'da MOSSAD, Elips Yayıncılık, Ankara, 2004, s.34. 

1983 yılında Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki PKK’ya yönelik harekâtı esnasında daha 1982’de Lübnan’ı işgal etmiş olan İsrail’in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri 
Bakanı Şamir, Türkiye’yi ‘Kürdistan’ı işgal altında tutan devletlerden birisi’ olarak nitelenmiştir. Ancak aradan iki sene geçtikten sonra aynı İzak Şamir, 1985 yılında Başbakan Turgut Özal’a PKK’ya karşı işbirliği önermiştir. Barzani ailesi ile MOSSAD hep ilişki içinde olmuşlardır. Kürt-Nakşibendî, Halidi tarikatı mensubu Barzani ailesine Irak'ın kuzeyinde 150 yıldır bir Judeo-Kürt devleti kurdurulmak istenmektedir. İsrail ile İkinci Dünya Savaşı sonrası özellikle istihbarat ve askeri konularda sağlanan işbirliği Türkiye gerek terör ile mücadelesinde gerekse İsrail faktörünün Ortadoğu’da Türkiye aleyhine çalışmasının frenlenmesinde önemli faydalar sağlamıştır. Ancak 2003 yılı 
sonrası iktidarın hatalı politikaları neticesi İsrail’in dostluğu kaybedilmiş ve gerek terör gerekse Türkiye düşmanları ile işbirliği yapmak konusunda bu ülkenin önü açılmıştır. Bunda Türk hükümetinin dış politikayı İslamcı anlayış ile şekillendirmek istemesi etkili olmuştur. 

Bugün, Irak'ın kuzeyinde onlarca İsrail şirketi çalışmakta ve bu şirketler aracılığıyla ülkeye her yıl 500 İsrailli girmektedir. İsrailliler, çifte kimlik taşımakta, kimliklerde müstear isimler kullanılmaktadır. İsrailliler Irak'a özellikle tüccar, iş adamı ve gazeteci sıfatıyla girmektedir. İsrail ayrıca Irak’ın kuzeyinde oluşturmaya çalıştığı finansal alt yapı ve toprak satın alma girişimleri ile de gündeme gelmektedir. Irak bir bütün olarak kaldıkça Kürtlerin İsrail ile enerji koridoru oluşturacak kadar ileri bir bağa girmesi mümkün görünmemektedir. Irak'ın kuzeyinde faaliyet gösteren İsrail şirketlerinden Solel Boneh, Tsim, Ronson, Laisrael ve Bazan alt yapı, inşaat, taşımacılık, petrol arama ve su kanalı açma gibi işler yapmaktadır. Yapım ve onarım işiyle uğraşan Solil Bonaih şirketinin Basra, Bağdat, Dohok, Kerbela, Nasıriyye, Musul, Erbil ve Süleymaniye'de şubeleri bulunmaktadır. İsrail devletinin ikinci Devlet Başkanı İhsan Bin Tefsi; ‘Yahudilerin Kürdistan'da 12 yerleşim yerinde bulunduğunu 
ve Kürdistan'daki Yahudi Kürt topluluğunun hahamlar ve değerli fikir adamları çıkardığını14’ söylemektedir. Bazı araştırmacılara göre, Irak'ın Kürt kesimindeki 

Yahudi grup ve cemaatlerin sayısı 146'ya ulaşmıştır. 

Türkiye’nin de bu bölgedeki yatırımları dikkate alındığında ortaya çıkan sonuç; Kürtler, İsrailliler ve Türkler elleriyle Kürdistan’ı sağlamlaştırmaktadırlar. 

Doç.Dr.Sait YILMAZ 
Doç.Dr.Sait Yılmaz, İAU Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi, USAM Müdürü 


***

9 Haziran 2016 Perşembe

TÜRKİYE’DE ASKERİ İSTİHBARAT İHTİYACI BÖLÜM 2






 TÜRKİYE’DE ASKERİ İSTİHBARAT İHTİYACI  BÖLÜM 2



 Askerlerin İstihbarat İhtiyacı 


Soğuk Savaş sonrası Batılıların silah teknolojisine verdiği önem savaş sanatında esaslı değişimlere yol açmaya devam etmektedir. Yeni bilgi teknolojileri, 
uzaya dayalı kabiliyetler, hassas ve güdümlü mühimmat savaşta silahlı kuvvetlerin etkinliğini önemli ölçüde artırdı. Son yıllarda artan özel savaş yöntemleri içinde özel kuvvetler ve insansız hava araçlarının kullanımı öne çıktı. Yeni yüzyıl için yeni bir silahlı kuvvetler gerekmektedir. Öte yandan dış politika ile savunma ve istihbarat arasındaki makas gittikçe daralmaktadır. Irak ve Afganistan.daki savaşlar silahlı kuvvetlere dünya gücü olabilmek için aşağıdaki kabiliyetlere sahip olmayı dikte etmektedir; istihbarat, güç projeksiyonu, stratejik taşıma kabiliyeti ve C5ISR26. İçinde bulunduğumuz çağ; niteliğin niceliğe tercih edildiği, savaşın bilgisayarlaştığı, ticari teknolojilerin savunma için rolünün arttığı bir dönemdir. Teknolojik üstünlükleri olan, uygun silah ve araçlarla donatılmış ve sistemler dahilinde entegre olmuş, iyi eğitilmiş 
birlikler devrindeyiz. Ağır ve hantal bir savaş gücü yerine, daha hızlı ve hafif, daha çok yönlü, daha etkin, daha çevik bir güç kullanılmasını öngören bir yaklaşım geleceğin stratejisi olacaktır. Yeni savaş ortamı kara, deniz ve hava kuvvetlerinin sıkı bir koordinasyon ve müşterek harekat anlayışı içinde dikişsiz ve optimal şekilde seçilmiş hedeflere yönlendirilmesini gerektirmektedir. 


ABD Hava Kuvvetleri Komutanı General Fogleman; “Eğer rakibinizden önce analiz eder, harekete geçer ve durumu değerlendirirseniz, kazanırsınız. Aksi takdirde düşmanınız sizden daha hızlıdır veya şanslıdır27” demişti. Böylece 21. yüzyılın Ağ Merkezli Savaş (NCW28) konsepti ortaya çıktı ve askerlerin gerçek zamanlı olarak bilgiyi paylaşmasını sağlayacak internet benzeri bir yapılanma geliştirildi. İkinci konsept olan C5ISR, silahlı kuvvetlerin bilgiyi gerçek zamanlı olarak toplaması, değerlendirmesi ve bilgiye dayalı olarak harekete geçmesi olarak özetlenebilir. Diğer bir konsept olan Bilgi Operasyonları (IO29) ise gizli servislerin faaliyetlerini tarif etmektedir 30. DIA Direktörü Amiral Lowell E. Jacoby, istihbarat ve operasyonu birbirine yaklaştırmak için sürekli gözetleme metodunu kullanmanın istihbarat alanında gerçek bir devrim olduğunu söylemektedir31. Kaçamayan ve saklanmayan rakiplerin sürekli gözetlendiklerini bilmesi onları aykırı davranış yapmaktan caydıracaktır. Bugün için askeri istihbarat alanında en çok katkıyı ağ merkezli sisteme entegre edilen insansız hava araçları sağlamaktadır. Askeri istihbaratın diğer ihtiyacı „ kültürel istihbarat . oldu. Bu amaçla askeri uzmanlar ve kültürel antropologların yer aldığı „Yerel İnsan Timleri (HTTs32). oluşturulmaya başlandı. 


Türkiye.ye dönecek olursak, askerler ile MİT arasındaki ilişki kuruluşundan beri teşkilat içinde önemli görevlerde askerlerin bulunması ve siyasetten uzak kalınması nedeni ile uyumlu bir şekilde devam etmiştir. 2003 yılından itibaren siyasi iktidar ile arasına mesafe koyamayan MİT Müsteşarları, teşkilatı üzerine vazife olmayan işlere sokmanın yanında kurumun prestijine de büyük zarar vermişlerdir. Teşkilatı yöneten belirli bir kadronun tasarrufları nedeni ile devletin değil iktidar partisinin istihbarat teşkilatı haline dönüşen bugünkü MİT, gittikçe denetimden uzaklaşmakta ve merkezileşmektedir. Teşkilatın başbakana bağlı ve siyasetin emrinde olduğu tezi, bugünkü örneğinde olduğu gibi siyasetle iç içe geçmiş bir istihbarat teşkilatının düşürülebileceği vahim durumu mazur gösterme gayretidir. MİT, parti değil, devlet istihbaratı teşkilatıdır. İktidarlar gelir geçer ama devlet kalıcıdır. MİT, acil ve kökten yapısal değişikliklerin öncesinde yeni bir istihbarat kültürüne ihtiyaç duymaktadır. 

Avrupa.da bulunan 33 ülke içinde Sırbistan ve Türkiye.den başka iç ve dış istihbaratın aynı çatı olduğunda bir devlet istihbarat yapılanması kalmamıştır. Modern ülkelerde istihbarat alanında yeni ve çeşitli servisler oluşturulmuştur. Örneğin ABD.de ekonomik istihbarat Harvard Üniversitesi.nin, bilimsel ve teknolojik istihbarat M.I.T..nin bünyesinde yapılandırılmıştır. 

Savunma ve ekonomi gibi konular özel uzmanlık isteyenler alanlardır. Yukarıda açıklandığı gibi ABD Silahlı Kuvvetlerinin 8 ayrı istihbarat teşkilatı 
bulunmaktadır. Tüm ülkelerde askerlerin kendi ihtiyaçları için istihbarat teşkilleri oluşturulmuş, siber güvenlik ve uzay istihbaratı gibi teşkiller de genellikle ya bağımsız tutulmuş, ya da askerlerin kontrolüne verilmiştir. Türkiye.de ise askerlerin tek ve etkili istihbarat toplama vasıtası olan Gözetleme ve Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı.nın da MİT bünyesine alınması ile büyük bir hata daha işlenmiştir. Halen MİT, GES Komutanlığında çalıştırabileceği eleman olmadığı için TSK.nın vereceği personele bağımlıdır. Askeri görevlerin yerine getirilmesinde stratejik ve cari istihbarat ihtiyaçlarının zamanında ve doğru bir şekilde sağlanması hayati bir hizmettir. Örneğin bir tankın zırh özelliklerini ve üstündeki silahları ya da füzenin ateşleme sistemi ve iz takibini yapmak, bir uçağın veya geminin edindiği yeni teknolojilerin tanınması uzmanlık isteyen bir çalışmadır. Bu tür hizmetlerin 6 aylık bir eğitimi müteakip MİT.e kazandırılan bir elemandan beklemek doğru değildir. TSK tarafından son 20 yılda edinilen uydu sistemleri, insansız hava araçları, gözetleme ve hedef tespit radarları, çeşitli elektronik tespit ve kestirme sistemleri, AWACS gibi yeni teknolojiler daha çok taktik amaçlıdır ve insan istihbaratının yerini tutamaz. Özel Kuvvetler Komutanlığı, bu işlevler için nicelik olarak yetersiz kalmaktadır. 

 TÜRKİYE İÇİN YENİ İSTİHBARAT KURGUSU VE ASKERLER 


 Yeni İstihbarat ve Savunma Kurgusu: 


İstihbarat dünyasında son 30 yılda meydana gelen gelişmeler, modern istihbarat yapılanmasının temel özelliklerini şu şekilde belirlemektedir; küçülme, 
teknoloji ve uzman odaklı olma, özelleşme, askerileşme, şirketleşme, modülleşme ve giriftlik (yatay iç içelik). İstihbarat yapıları; terörle mücadele, imaj/algılama yönetimi, güvenlik ortamını şekillendirme gibi temel güvenlik problemlerinin açık savaşçıları olan sert, yumuşak ve akıllı güç unsurlarının gerisinde örtülü yollardan mücadeleye katkı sağlayacaktır. İstihbarat yapılanması büyük ölçüde Ortodoks istihbarat anlayışının, klasik üçlü ya da beşli hiyerarşik teşkilatlanma yapısının ötesinde asıl amacı istihbarat olmayan çeşitli kuruluşların içine yerleştirilmiş ve farklı roller almaya hazır elemanların daha çok yatay şekilde dizildiği, düzensiz, sınırları kestirilemeyen bir örgütlenme içinde olmalıdır. Başta terörle mücadele merkezi olmak üzere operasyonel birimlerin merkezden yönetimine imkân sağlayacak „gerçek zamanlı görüntü. ve emniyetli haberleşme sağlayan operasyon merkezleri, ülke içi ve dışındaki tüm kritik bölge, şehir ve sokaklara istendiğinde derhal senkronize olabilecektir. Türk ulusal istihbarat kurgusu, klasik istihbarat sınırlarının dışına çıkarak yeni bir kültür ve güvenlik anlayışı çerçevesinde geliştirilecek (sert, yumuşak, akıllı) 
güç projeksiyonunun ihtiyacı olan işlevleri yerine getirecek şekilde çeşitlenmeli ve genişleyen güvenlik toplumunun ihtiyacı olan istihbarat işlevlerini (istihbarat üretimi, örtülü operasyonlar, koruyucu güvenlik vb.) yerine getirmelidir. 

Soğuk Savaş sonrası gelişmeler ve coğrafi konumu, Türkiye.nin çok yönlü, çok seçenekli, uzun vadeli, aşamalı ve özellikle bağımsız politikalar üretmesini ve 
uygulamasını dikte ettirmektedir. Türkiye, kendi bütünlüğünü güvence altına alan güçlü bir merkezi konum edinerek, üç geniş coğrafyaya (Güneydoğu Avrupa, Ortadoğu ve Akdeniz, Kafkaslar ve Orta Asya) ayrı ayrı angaje olacak kıt.asal bir yaklaşım izlenmelidir. Türk Silahlı Kuvvetleri.nin bu projeksiyon çerçevesinde güvenlik ortamını şekillendirme ve ulusal çıkarları barıştan itibaren koruma ve kollama stratejisi „barıştan itibaren angajman. konsepti ile sağlanabilir33. Bu konseptin alt unsurlarını ise; ulusal çıkarların yoğunlaştığı coğrafyaları izleyecek stratejik bir istihbarat sistemi, stratejik kuvvet yayma (power projection) kabiliyeti ve ülke dışında varlık bulundurmadır. Söz konusu konsept çevresinde kuvvet yapısı ise ülke coğrafyasına bitişik coğrafyalara odaklanan bugünkü modern silahlı kuvvetler anlayışına uygun bölgesel Müşterek Kuvvet Komutanlıkları ile fonksiyonel komutanlıklardan meydana gelmelidir. TSK.nin uzay, istihbarat, stratejik ulaştırma ve ülke inşası kabiliyetleri için Özel Komutanlıklar adı altında yeni komutanlıklar ile takviye edilmelidir. 

Detayları bu çalışmada saklı tutulan yeni güvenlik konsepti içinde savunma, istihbarat ve güç projeksiyonunun öngörülen ana unsurları Tablo 1.dedir. 


Tablo 1: Önerilen Yeni Türk Güvenlik Toplumu 


Kategori 

Bağımsız 


MGK GS.liği 


Hükümet 


Gnkur.Bşk.lığı 


İstihbarat 


MİÇ (Milli İç İstihbarat) 


UİK (Ulusal İsth. Koordinatörlüğü) 


Eİ (İç İşl. Bak.lığı EGM) 


AİK (İstihbarat K.lığı) (3x İsth. Tug.) 


MİD (Milli Dış İstihbarat) 


Jİ (İç İşl. Bak.lığı J.Gn.K.lığı) 


UZİ (Uzay İsth.) (Hava Kuv.K.lığı) 


EKONİ (Ekonomik İstihbarat) 


EBİT (Enerji Bak.lığı İsth.Tşk.) 


SİA (Savunma İstihbarat Ajansı) 


İstihbarat Akademisi 


HİT (Hazine Bak.lığı İsth.Tşk.) 


UGA (Ulusal Güvenlik Ajansı) 


Özel Şirketler (İstihbarat İşlevli) 


Parlamento İsth. Denetleme Kom. 


UKM (Ulusal Keşif Merkezi) 


Bak.lıklar Yeniden Teşk.Kurulu 


(GOM) Gizli Operasyonlar Mrk. 


Akıllı Güç 


Akıllı Güç Dairesi 


Kamu Diplomasisi Bşk.lığı (DİB) 


Stratejik İletişim Komutanlığı 


Stratejik Angajman Mrk. 


Yumuşak Güç 


Avcı 


Yumuşak Güç Dairesi 


Ulusal Savunma Akademisi 


Balıkçı 


Demokrasi Vakfı 


Kalkınma Vakfı 


Kültür Vakfı 


Sert Güç 


Özel Askeri Şirketler 


Parlamento Savunma Komitesi 


Müşterek Bölge K.lıkları 


Savunma Hazırlık Komisyonu 


Reaksiyon Kor. 


Uzay K.lığı 


Siber Güv. K.lığı 


Strj. Ulaştırma K.lığı 



 Önerilen Askeri İstihbarat Teşkilatları 

Savunma gücünün barış zamanında en etkili biçimde kullanılması için diplomasi kadar ülke istihbaratın da silahlı kuvvetler ile çok yakın bir uyum ve işbirliği 
içinde olması gereklidir. Yukarıda açıklanan günümüzün savaş ortamında artık TSK.nın MİT.e dayalı bir istihbarat anlayışı içinde görevlerini yerine getirmesi 
beklenemez. Özellikle ülke dışındaki tehdit ve fırsatlara odaklanacak bu kabiliyetleri istenen ürünün niteliği nedeni ile bugüne kadar görüldüğü gibi MİT.in sağlaması mümkün değildir. 1324 sayılı kanunun içi doldurularak Genelkurmay Başkanlığı.nın ihtiyacı olan istihbaratı üretecek „İstihbarat Komutanlığı. yanında her bölgesel müşterek komutanlığının altında birer „Askeri İstihbarat Tugayı. kurulmalıdır. Askeri istihbaratın çok önem kazanacağı yeni güvenlik kurgusunda yeni teşkil edilecek ABD.deki DIA benzeri „Savunma İstihbarat Ajansı (SİA). ile askeri istihbarat analizi profesyonel hale gelecektir. Terörle mücadele için istihbarat ve operasypnel yeteneklerin bir arada etkin olarak kullanıldığı Terörle Mücadele Merkezi kurulmalı, bu merkez içinde bölücü teröre yönelik olarak ABD.de benzeri olan operasyonel insan istihbaratı yapısı geliştirilmelidir. Silahlı Kuvvetler ve istihbarat teşkillerinin '' Örtülü Operasyon '' . ve düşük yoğunluklu savaş kabiliyetleri. geliştirilmelidir. Türkiye genelinde uzay istihbaratı Silahlı Kuvvetler çatısı altında yapılandırılmalıdır. 

Dışişleri Bakanlığı, büyükelçilikleri bünyesinde istihbarat misyonları teşkil edilerek MİT ve askeri personelin de dış istihbarat faaliyetlerine ortam sağlanmalıdır. 

 Tablo 1.de yer alan ve yeni askeri istihbarat yapılanması içinde yer alması öngörülen unsurların görev alanları şu şekilde olacaktır; 

 - UGA (Ulusal Güvenlik Ajansı); Türkiye.deki dinleme ve elektronik takip işlerinin asıl merkezi olmaktır. Bugün çok çeşitli kurumlar tarafından yapılan ve özel hayatın korunması dâhil çeşitli alanlarda suiistimallere yol açan dinleme ve takip faaliyetlerinin, ilgili diğer istihbarat kurumlarınca UGA üzerinden sağlanması ile standart ve denetlenebilir bir sistem yaratılacaktır. 

 - UZİ (Uzay İstihbaratı); Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulacak Uzay Komutanlığı ve diğer sivil ve askeri kurumların uzay, uydular ve uzaya dayalı 
kabiliyetler ile ilgili çalışmalarının merkezinde yer alacak UZİ.nin asıl müşterisi olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde kurulması düşünülmelidir. UZİ, “Ulusal Keşif Merkezi” de kurarak, mevcut kabiliyetleri dışında Hava Kuvvetleri Komutanlığı.nın diğer kabiliyetlerini de (keşif uçakları, elektronik istihbarat uçakları, AWACS vb.) kullanacaktır. 

 - AİK (Askeri İstihbarat Komutanlığı); Bu komutanlık askerlerin ihtiyacı olan (hedef ülkelerin savunma yapıları, silah ve teçhizatı vb.ne yönelik) temel ve cari 
istihbarat üretmek için her müşterek komutanlık bölgesinde birer tane “ Askeri İstihbarat Tugayı ” kurulacak ayrıca ABD.deki DIA benzeri “Savunma İstihbarat 
Ajansı” ile kendi analiz birimine sahip olacaktır. Bu komutanlık içinde kurulacak “ Terörle Mücadele Merkezi ” ve “ Gizli Operasyonlar Merkezi ” bölücü terör ile 
mücadele insansız hava aracı kullanacak, özel kuvvetler ile çeşitli örtülü operasyonlar icra edecektir. 

 - Özel Şirketler; İstihbarat işlevlerinde kullanılabilecek uzay, insansız hava araçları, harita yapımı, stratejik iletişim, sosyal medya, bilişim teknolojileri, ekonomi danışmanlığı, elektronik sistemler, lobicilik, özel askeri şirketler, istihbarat eğitimi gibi alanlarda Türk istihbarat sistemine katkı sağlayacak özel şirketlerin kurulması ve teşvik edilmesi için öncelikle kanuni alt yapı hazırlanmalı ve bu tür hizmetlerin sağlanmasında ihaleler dâhil gerekli idari ve teknik düzenlemeler yapılmalıdır. Bu amaçla ilgili kurumların ülke içinde ve dışında bu tür şirketlerden hizmet almasına ilişkin duyuru, başvuru ve özel bağlantılar konusunda denetlenebilir bir sistem oluşturulmalıdır. 

 Tüm bu yapılar yeni bir güvenlik anlayışı içinde ele alınmalı ve ülkenin yumuşak güç ve akıllı güç (kamu diplomasisi) vasıtaları ile uyumlu bir şekilde 
çalışacak düzenlemeler yapılmalıdır. TSK temel ve cari istihbarat ihtiyaçlarını kendi içinde karşılayacak istihbarat üretimi, analiz, örtülü operasyon ve akıllı güç kapsamında stratejik iletişim vasıtalarını bünyesinde katmalı, bu kapsamda siber güvenlik ve uzay istihbaratı ile ilgili yapılara da sıkı bir şekilde senkronize olmalıdır. 

Türkiye.nin güvenlik endişeleri her zaman dış politikasının önündedir ve daha bağımsız bir dış politika anlayışı ile birlikte askeri aktivizm kaçınılmaz hale gelmiştir. Bulunduğumuz coğrafya artık güç merkezlerinin arkasına saklanma seçeneğini bize bırakmamaktadır. İçinde bulunduğumuz güvenlik ortamı artık Soğuk Savaş.ın sabit ve mağrur haşmetli orduları yerine sürekli hareket halinde, cari işlerle meşgul bir silahlı kuvvetleri dikte etmektedir. Proaktif bir güvenlik politikası askeri aktivizmi ve istikrar operasyonlarını gerekli kılmaktadır. Böyle bir aktivizm ise askeri ihtiyaçlar ve milli olması gereken kabiliyetler konusunda mümkün olduğu kadar dışa bağımlılığı azaltmayı, kendi milli teknolojilerini kritik güvenlik kabiliyetleri alanında geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır. Modern ordularda askeri istihbarat servislerinin miktarı ve hâkimiyeti artarken, diğer istihbarat servisleri ya bazı işlevlerini askerlere kaptırmakta ya da entegre olmaktadırlar. Mevcut trend, istihbarat servislerinin gittikçe yeşil hale gelmesi ve teknolojiyi stratejinin keskin ucu haline getirebilmek için özel şirketlerle iç içe olmasıdır. 


1 Loch K. Johnson: Handbook of Intelligence Studies, Routledge, (2007), p.4. 

2 Amerikan istihbaratı ile ilgili geniş bilgi için; Sait Yılmaz: ABD İstihbaratı (1947-2013), Kripto Yayınları, (Ankara, 2013). 


3 DIA: Defense Intelligence Agency (Savunma Bakanlığı İstihbarat Ajansı). 


4 NSA: National Security Agency (Ulusal Güvenlik Ajansı). 


5 NGA: National Geospatial-Intelligence Agency. (Ulusal Jeo-uzaysal İstihbarat Ajansı). 


6 NRO: National Recoinasance Office (Ulusal Keşif Bürosu). 


7 Counter-Intelligence Field Activity 


8 R.J. Hillhouse: Outsourcing Intelligence, The Nation, (July 24, 2007). 


9 Scott Shane, Ron Nixon: In Washington, Contractors Take on Biggest Role Ever, New York Times, (Feb. 4, 2007). 


10 Defense Clandestine Service. 


11 Julian Borger: Bush: CIA Must Grow By % 50, The Guardian, (04 Dec 2004). 


12 Daniel Smith: Dark Side To US Intelligence Reform, Washington Quarterly, (08 Dec 2004). 


13 Direction centrale du renseignement intérieur. 


14 Direction Generale de la Securite Exterieure. 


15 Direction du Renseignement Militaire. 


16 Direction de la Protection et de la Securite de la Defense. 


17 Direction centrale de la sécurité publique. 


18 Jacques Massey: Fransız İstihbaratında Reform Çalışmaları, Sait Yılmaz (Der.): İstihbarat Bilimi, Kripto Yayınları, (Ankara, 2014), s.49-50. 


19 GCHQ: Government Communications HQs. 


20 Military İntelligence 


21 Escape and Evasion Service 


22 Sait Yılmaz: 21. Yüzyılda Güvenlik ve İstihbarat, ALFA Yayınları, Birinci Baskı, (İstanbul, 2006), s.378. 


23 E-Kanun: http://www.ekanun.net/2937-sayili-kanun/index.html, (Giriş: 05 Mart 2014). 


24 E-Kanun: http://www.ekanun.net/1324-sayili-kanun/index.html, (Giriş: 05 Mart 2014). 


25 H. Norman Schwarzkopf: It Doesn't Take a Hero: The Autobiography of General H. Norman Schwarzkopf, Bantam, (1993), p.76. 


26 C5ISR: Command, Control, Communications, Computer, Combat Systems, Intelligence, Surveillance, and Reconnaissance. 


27 General Ronald Fogleman: „Information Operations: The Fifth Dimension of Warfare, Defense Issues, ( 25 April 1995). www.defenselink.mil/speeches/1995 


28 Netcentric Warfare. 


29 Information Operations. 


30 John Ferris: Netcentric Warfare, C4ISR and Information Operations, in L.V. Scott, P.D. Jackson: Understanding Intelligence in the Twenty-First Century, Routledge, (London, 2004), pp.54. 


31 Deborah G. Barger: Toward A Revolution in Intelligence Affairs, National Security Research Division, Rand Corporation, (Arlington/VA, 2005), p.16. 


32 HTTs: Human Terrain Teams. 


33 Sait Yılmaz: Güç ve Politika, ALFA Yayınları, (Ankara, 2008), s.369-73. 




****

TÜRKİYE’NİN ASKERİ İSTİHBARAT İHTİYACI BÖLÜM 1



 TÜRKİYE’NİN ASKERİ İSTİHBARAT İHTİYACI
BÖLÜM 1 


Doç.Dr.Sait YILMAZ* 
*İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi, 
saityilmaz@aydin.edu.tr Twitter: 
@DocDrSaitYilmaz 


Giriş 

Türkiye, geniş olduğu kadar, sorunlar, çatışmalar ve istikrarsızlıklar içeren bir coğrafyada yaşamaktadır. Türkiye, jeopolitik ve jeostratejik durumu nedeniyle sürekli tehditlere maruz bulunmaktadır. Bunun temel nedeni Türklerin küresel ve büyük güç merkezleri arasına sıkışması, onların politikalarının bazen hareket noktası bazen hedefi olmasıdır. Türkiye coğrafyasında ancak güçlü, üniter, ulus-devletler yaşayabilir. Gelişen iletişim ve ulaşım çağında ne dağlar ne de denizler artık güvenli sınırlar değillerdir. Üç tarafı denizle çevrili olmasına rağmen birden fazla cephede mücadele etme gereği Türkiye.yi tarih boyunca olduğu gibi gene iç hat konumuna düşürmektedir. Teknolojik açıdan Türkiye, uzaya dayalı kabiliyetlerin yoğun olarak kullanıldığı hava, füze ve istihbarat kabiliyetleri ile kitle imha silahlarına karşı oldukça hassastır. AB sürecinin ve yakın coğrafyası ndaki ABD müdahalelerinin gösterdiği gibi Türkiye kendi güvenlik sorunlarının çözümünde dış kaynaklı siyasi ve ekonomik yaptırımlara oldukça bağımlıdır. Politika ve strateji üretmekteki sıkıntılarının yanında, Türkiye hayati çıkarları söz konusu olduğu halde güç kullanmaktan ve güç projeksiyonsuzluğu nedeni ile etki sağlamaktan uzaktır. Uluslararası ortam ve teknolojik gelişmeler her gün değişmekte, Soğuk Savaş döneminin ittifakları artık işlemez haldedir. Türkiye.ye yönelik içe ve dış tehditler yanında, ABD ve Rusya ile olan ilişkilerimizin gittikçe karşı karşıya gelinecek askeri risklere açık hale gelmesi, bir an önce milli kapsamda çok çeşitli ve kendine özgü teknolojiler kullanan yeni istihbarat servisleri ve özellikle askeri istihbarat alanında yeni yapıların kurulmasını 
dikte etmektedir. 

 MODERN ORDULARDA ASKERİ İSTİHBARAT 

 ABD İstihbaratı ve Savunma Bakanlığı 


     ABD istihbaratı denilince akla tek bir istihbarat servisi değil, 16 istihbarat servisi ile birlikte bu servislerle işbirliği yapan ya da iş ilişkisi olan tüm adreslerin toplamı gelir. Bunların hepsine birden “İstihbarat Toplumu (Intelligence Community)” adı verilir. Amerikan istihbarat toplumunda yer alan servisler uyumlu bir toplumun parçası olmaktan ziyade rakip kabileler gibidir. ABD devlet istihbarat sistemi içindeki istihbarat teşkilleri 1; 

(1) Bağımsız CIA, 
(2) Savunma Bakanlığı istihbarat teşkilleri ve 
(3) Diğer Bakanlıkların istihbarat teşkilleri veya işlevleri olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. 

İstihbarat servislerinden sekizi Savunma Bakanlığı, yedisi sivil politika bakanlıkları bünyesindedir. ABD istihbarat toplumunda resmi olarak 200.000.den fazla kişi çalışmaktadır2. Ülkede güvenlik kleransı olan 850.000 kişi bulunduğu ve pek çok özel güvenlik şirketinin istihbarat işinde olduğu göz önüne alınırsa bu rakamın daha da büyüyeceği dikkate alınmalıdır. 
Savunma Bakanlığı istihbarat teşkilleri arasında; DIA3, NSA4, NGA5 , NRO6 ile Kara, Deniz, Hava ve Deniz Piyade Kuvvetleri İstihbarat Teşkilleri bulunmakta dır. 

Savunma Bakanlığı.na bağlı askeri istihbarat servislerinin sorumlulukları şu şekildedir; 

- NSA; temel olarak gizli telefon dinlemelere angajedir ve şifre çözme, kripto ve sinyal istihbaratından sorumludur. 

- NGA; uydular, insansız hava araçları ve diğer keşif uçakları ile görüntü istihbaratından sorumludur. 

- NRO; casus uyduların inşası, atılması ve yönetiminin denetlenmesinden sorumludur. 

- DIA; askeri istihbarat analizi yapar. 

- Kara, Deniz, Hava ve Deniz Piyade Kuvvetlerinin ayrı istihbarat servisleri; her biri Amerikalı personelin üniformalı olarak görev yaptığı deniz aşırı yerler ile ilgili  operasyonel istihbarat toplar ve analiz eder. 





Şekil 1: Amerikan İstihbarat Toplumu 


Savunma Bakanlığı 

Jeo-uzamsal İstihbarat Ajansı (NGA) 


Ulusal Keşif Ofisi (NRO) 


Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) 


Savunma İstihbarat Ajansı (DIA) 


Kara, Deniz, Hava, Dz .Piyade Kuv. İstihbaratı 


İsth. Denetleme Kurulu (IOB) 


Bşk. Dış İsth. Tav. Kurulu (PFIAB) 


ABD Başkanı 


Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) 


Ulusal Güvenlik Danışmanı 


Anavatan Güvenlik Bakanlığı (DHS) 


Sahil Güvenlik İstihbaratı 


Adalet Bakanlığı Federal Araştırma Bürosu (FBI) 


Uyuşturucu İle Mücadele İd. (DEA) 


Dış İşleri Bakanlığı İsth & Araştırma Bürosu (INR) 


Enerji Bakanlığı 


Hazine Bakanlığı 


Merkezi İstihbarat Ajansı (CIA) 


İsth.Serv.Bşk. Yardımcıları (DDNIs) 


Ulusal Terörle Mücadele Merkezi (NCTC) 


Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC) 


Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) 


Askeri İstihbarat 


Bağımsız İstihbarat 


Bakanlık İstihbaratı 


Kaynak: Loch K. Johnson: Handbook of Intelligence Studies, Routledge, (2007), Appendix A. 

ABD savunması gibi istihbaratı da 11 Eylül 2001 sonrasında önemli ölçüde özel şirketler ile iç içe çalışmaya başladılar. NSA.nın işlerini özel şirketler olmadan 
yapması mümkün değildir. Pentagon.un yeni istihbarat birimi Terörle Mücadele Sahra Hareketi (CIFA7) personelinin %70.i gene sözleşmeci şirket elemanıdır. DIA.nın 2007.deki çalışanlarının %51.i aynı durumda idi. CIA iş gücünün %50-60.ı, özellikle Ulusal Gizli Servis (NCS) ve insan istihbaratı bölümü çalışanları özel şirketlere mensuptu 8. Bütçe açığının 10 trilyon doları geçtiği ABD.de, sözleşmeci şirketlere yılda yarım trilyon dolar verilmektedir9. ABD.de toplam istihbaratın %80.ini kullanan Pentagon, Nisan 2012.de yeni bir casusluk teşkilatı olan Savunma Gizli Servisi.ni (DCS10) kurduğunu açıkladı. Çoğu Özel Kuvvetler çalışanı ve CIA tarafından eğitilen 1.600 toplayıcı böylece gizli servis istihbarat toplayıcısı oldu. CIA.nın paramiliter operasyon kabiliyetleri Afganistan harekâtında görülen başarısızlık üzerine Silahlı Kuvvetlere transfer edildi11. Florida.da bulunan ABD Özel Kuvvetler Komutanlığı mevcudunun 50.000.e çıktı12. CIA.nın rolü gidilen yerlerde işbirlikçi bulmaya kaydı. 

 Fransız İstihbaratı ve Askerler 


 Mevcut istihbarat sistemi içinde DCRI13; İçişleri Bakanlığına, askeri istihbarat servisi DGSE14 ise Savunma Bakanlığı.na bağlıdır. Ayrıca Savunma Bakanlığı 
Kurmay Başkanı.na bağlı askeri istihbarat teşkilleri DRM15 (Askeri İstihbarat Müdürlüğü) ve DPSD16 (Ulusal Güvenlik Ajansı) bulunmaktadır. İçişleri Bakanlığı.na bağlı Ulusal Jandarma Teşkilatı, Kamu Güvenliği Merkezi (DCSP17) ve diğer bakanlıkların kendi istihbarat teşkilatları bulunmaktadır. DRM, Fransız Silahlı Kuvvetleri için istihbarat toplama, analiz ve yayımından sorumludur. Teknik ve elektronik istihbarat olmak üzere iki ana kola bölünmüştür. DPSD ise daha çok karşı istihbarat ve terörle mücadeleye odaklanmıştır. Mayıs 2007.den beri Fransız istihbaratı modernizasyon çalışmaları kapsamında sürekli bir değişim içindedir. 

DGSE, 2001 yılından beri her yıl 400 milyon Euro alarak, şifre çözücü platform geliştirmektedir.18. Fransız savunma bütçesi azalırken dış istihbarat, kısıntılarından muaf tutulmakta, uzay vasıtalarına öncelik verilmektedir. Diğer öncelikli alanlardan diğeri elektronik savunma için kripto analiz ve siber güvenliktir. Ülke dışında dinleme üsleri olan DRM, 2016 yılına kadar Paris.in dışındaki Creil.de bulunan Elektromanyetik Transmisyon Eğitim Merkezi.nde üslenecek elektromanyetik ve radyogonimetrik analiz tesislerini modernize edecektir. 

 İngiliz Askeri İstihbaratı 


İngiliz istihbarat içinde Mİ 5, Mİ 6 ve Hükümet Haberleşme Karargâhı (GCHQ19) öne çıkmaktadır. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin istihbarat servisleri Mİ, 
Nİ ve Aİ olarak kodlanır. 1970.lerde yeniden yapılandırılan askeri istihbarat (Mİ20) teşkilatı içinde Mİ 1.den Mİ 12.ye kadar uzanan şubelere bulunmaktadır. Mİ 9; İngiliz 

Kaçma ve Kurtulma21 birimidir. Mİ 11; gizli kara propaganda ile görevlidir. Önemli askeri istihbarat servisleri içinde; 

- Mİ 5; 1909'da kurulan ve doğrudan Başbakan'a bağlı olarak çalışan, İngiliz iç istihbarat teşkilatıdır. Eskiden İngiliz Askeri İstihbarat teşkilatının 5. Kısmı (Askeri İstihbarat) olduğundan bu isim halen kullanılmaktadır. Esas görevi İngiltere'de ülke sırlarının yabancı uluslara karşı korunması, içte düzenlenebilecek sabotajlara karşı koymak, devlet sırlarının çalınmasını ve yıkıcı faaliyetleri önlemektir. 

- Mİ 6; İngiliz Askeri İstihbarat Teşkilatının 6. Kısmı olan bu kuruluş, Amerikan CIA Teşkilatına benzer. Görevi ülke dışından haber toplamak ve stratejik görevleri yerine getirmektir. Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı altındaki Savunma Konseyi'ne bağlı olarak hizmet verir. Faaliyetleri hakkında halka açık yayınlara sansür uygulama yetkisi vardır. 

Savunma İstihbarat Servisi (DIS), bütün askeri yapının istihbaratını üretir ve coğrafi olarak dört ana kola ayrılmıştır. Hükümet Muhabere Karargâhı (GCHQ), 
haberleşme istihbaratını yapmakla görevli birimdir. Şifreler ve çözümleri bu burumun en tecrübeli olduğu daldır. BBC'nin dinleme servisi İngiliz istihbaratında çok önemli bir yer tutmaktadır. 

Rus Askeri İstihbaratı 


 İstihbarat servislerinin gücü ve etkinliği bakımından, dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Rusya.da, FSB; iç istihbarat, SVR; dış istihbarattan sorumlu olup, FAPSI, haberleşmeyi izlemektedir. Askerî istihbarat ise Rus Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Ana İstihbarat Direktörlüğü olan GRU'nun sorumluluğunda dır. 

GRU ajan sayısının, SVR ajan sayısını birkaç misli olduğu (25 bin kadar) değerlendirilmektedir. GRU ajanları dünyanın dört köşesinde Rusya adına çeşitli 
faaliyetlerde bulunur, bilgi toplar ve zaman zaman suikastlar yapar. Örneğin, Katar'ın başkenti Doha'da sürgünde yaşayan Çeçenistan'ın ikinci Devlet Başkanı Selimhan Yanderbiyev, 11 Şubat 2004 günü GRU ajanlarının, cipinin altına yerleştirdikleri bombalı suikast sonucu öldürüldü. Katar yetkililerinin takibatları sonucu Anatoli Yablaçkov ve Vasili Pugaçyov adlı iki GRU ajanı yakalandı. Türkiye'de son 4 yılda öldürülen 6 Çeçen komutanın infazının arkasından GRU çıktı. GRU özel birlikleri, Gürcistan-Rusya Savaşı'nda önemli roller oynadılar. GRU, HUMINT ve örtülü operasyonlar yanında, sinyal istihbaratı da yapmaktadır. GRU'nun Uzay İstihbarat Dairesi çok sayıda askerî casus uydusu işletmektedir. 


Türk İstihbarat Sistemi ve Askerler 


 Türkiye.de devlet istihbarat sistemini iç ve dış istihbarat teşkilleri olarak ikiye ayırabiliriz22. İç istihbarat teşkillerini; Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Silahlı Kuvvetler istihbarat teşkilatı, bakanlık ve daire İstihbaratı ve İçişleri Bakanlığı oluşturmaktadır. Dış İstihbarat teşkilleri ise şu şekilde sıralanabilir; Dışişleri Bakanlığı (İstihbarat ve Araştırma Genel Müdürlüğü), ataşelikler, elçilikler, uluslararası kurum ve kuruluş temsilcilikleri. Türkiye.de milli istihbarat hizmetlerinin yerine getirilmesinden sorumlu ana teşkilat; 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu ile kurulan Milli İstihbarat Teşkilatı.dır. MİT, iç ve dış istihbarattan sorumludur. MİT kanunu ile diğer bakanlıklara da kendi çalışma alanlarında istihbarat yapma ve bu istihbaratı MİT ile koordineli çalışma görevi verilmiştir. İçişleri Bakanlığı na bağlı olan EGM, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı iç güvenlik ve kolluk görevlerine ilişkin istihbarat toplamakla görevlendirilmiştir. Diğer bakanlıklar bünyesindeki Anadolu Ajansı, Seyir ve Hidrografi Dairesi, THY, Meteoroloji ve Basın Yayın Genel Müdürlüğü, Telsiz Genel Müdürlüğü 
gibi kamu kurum ve kuruluşlarının asıl işlevleri olmamakla birlikte istihbarat sağlayan kurumlar arasında sayılmaktadır. 

31 Temmuz 1970 tarihi ve 1324 sayılı kanun gereği askeri istihbaratın üretilmesi Genelkurmay Başkanlığı.nın yetki ve sorumluluğundadır. Genelkurmay 
İstihbarat başkanlığı daha çok dış istihbarata yönelik olarak, Kuvvet Komutanlıkları ise kendi alanlarında istihbarat faaliyetlerini yerine getirecek şekilde yapılandırılmışlardır. Askeri ataşeler, uluslararası karargâhlarda görevli subay ve temsilciler ile yakın zaman önce MİT bünyesine dâhil edilen Gözetleme ve Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı gibi unsurlar önemli askeri istihbarat kaynakları arasındadır. 1990.lı yıllarda insan istihbaratı ihtiyacına yönelik olarak Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Askeri İstihbarat Komutanlığı kurulmuş ancak daha sonra lağvedilmiştir. 2937 sayılı kanunun 4. madde e. fıkrasına göre MİT.e23; 

 “Genelkurmay Başkanlığınca Silahlı Kuvvetler için lüzum görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak protokole göre Genelkurmay Başkanlığına ulaştırmak” görevi verilmiştir. 

 1324 sayılı Genelkurmay Başkanının Görev ve Yetkilerine Dair Kanun24.da içinde istihbarat kelimesi geçen bölüm aşağıdadır; 

 “Madde 2 – Genelkurmay Başkanı, Silahlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasında; personel, istihbarat, harekat, teşkilat, eğitim, öğretim ve lojistik hizmetlerine ait ilke ve öncelikler ile ana programlarını tespit eder. Bunlardan; 

a) İstihbarat, harekat, teşkilat, eğitim, öğretim ve tedarik dışındaki lojistik hizmetlerin Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ve Genelkurmay 
Başkanlığına bağlı kuruluşlar ile uygulanmasını sağlar.” 

Görüldüğü gibi Genelkurmay Başkanlığı.nın ihtiyacı olan istihbaratı sağlama görevi MİT.e verilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki istihbarat başkanlık, daire ve şubeleri gibi birimler birer karargâh ünitesidir. TSK bünyesinde bağlı askeri amaçlı profesyonel insan istihbaratı birliği bulunmamaktadır. İstihbarat kapsamında değerlendirilen bilgiler; askeri birliklerin (terörle mücadele gibi) görevleri esnasında edindikleri haberlerden, başta MİT olmak üzere sivil kaynaklardan, açık kaynaklardan, NATO ve benzeri dış kaynaklar ve askeri temsilciliklerden elde edilen doküman ve raporlardan sağlanmaktadır. Stratejik istihbarat, Genelkurmay Başkanlığı.ndan başlayarak Kolordu seviyesine kadar karargâhlar tarafından kullanılmaktadır ve karargâh istihbarat unsurları bu bilgileri analiz, yayım ve kullanma işlevi görürler. Kolordudan aşağıya doğru birlik seviyelerindeki istihbarat ihtiyaçları genellikle taktik ya da muharebe istihbaratı kapsamındadır. Temel istihbarat 
ihtiyaçları yıllık bir haber toplama planı ile MİT Müsteşarlığı ve ilgili diğer kurumlardan istenir. İvedi bir bilgi gerektiğinde, örneğin, komşu bir ülke ordusu ile ilgili acil bir bilgiye ihtiyaç olunduğunda bunu MİT.ten bir yazı ile istemek durumundadır. Bununla beraber, MİT.in yapısı ve işleyiş tarzı askeri istihbaratın karşılanması için uygun yapıda değildir. Bugüne kadar elde edilen tecrübeler MİT.in Genelkurmay Başkanlığınca verilen haber toplama planında öngörülen istihbarat isteklerini ortalama %21 oranında karşıladığı ve bu bilgilerinden de daha çok “A ülke savunma bakanı şunu dedi”, “ X terör örgütü eylem yaptı? ” gibi internetten rahatlıkla edinilebilecek, genel bilgiler olduğu görülmektedir. 

Yaklaşık 4.600 kadrolu personeli bulunan MİT.in dış istihbarat kabiliyeti %3.ü geçmemektedir. Çeşitli ülkelerde görevlendirilebilecek dil bilen personel zafiyetinin had safhada olduğu MİT.de, diz üstü bilgisayar gibi çok temel teknolojiyi kullanan personel sayısı bile sınırlıdır. Böyle bir teşkilat yapısı içinde gerekli insan ve teknolojik alt yapısı hazırlanmadan, dış istihbarat ve siber güvenliği de MİT bünyesine toplamak için kanunla yetki istenmesinin hükümetin iç siyasi maksatlarına hizmet amaçlı olduğu değerlendirilmektedir. TSK, temel (stratejik) istihbaratın çoğunu doğruluğu ve güncelliği tartışılabilir NATO ve özellikle ABD dokümanlarından temin etmektedir. 

Örneğin 1990 yılında Körfez Savaşı.na Türkiye.nin Irak.ın kuzeyinden müdahil olması söz konusu olduğunda, ABD.nin verdiği Irak ile ilgili Stratejik İstihbarat kitabına göre Irak ordusu öyle abartılmış ki, değil Irak.a girmek, Türkiye.nin savunma yapması gerektiği sonucu çıkarıldı. Nitekim Körfez Savaşı.nda müttefik orduların komutanı olan Amerikalı Orgeneral Schwarzkopf savaşın sonunda yazdığı hatıralarında; “Eğer istihbarat raporlarına baksa idik hala Kuveyt’te bekliyor olacaktık 25” açıklamasını yapmıştı. Soğuk Savaş boyunca ABD dokümanlarında ki Sovyet Ordusu ile ilgili bilgiler öyle abartılı idi ki, Türk ordusu uzun süre bir milyon kişilik bir orduyu beslemek ihtiyacı hissetti ve bu da ekonomisine büyük zarar verdi. Cari istihbarat alanındaki ABD desteği de sanal ve yanıltıcıdır. ABD istihbaratına bağımlılık, Uludere.de yaşanan örnekte olduğu gibi devam etmektedir. ABD, Türk Ordusunun Irak.ın kuzeyine girmesine istihbarat desteği vaadi ile engel olmakta, tabiri caiz ise “tavşana kaç tazıya tut” demektedir. 


2.Cİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR..


..