İSTANBUL BİR LİMAN; FERGANA BİR VADİ; SOROS KİM?
( Limanlardan Vadilere, Küresel Uyuşturucu,- Silah Şebekeleri )
Behiç Gürcihan,
Kategori: Siyaset
2005-06-27
Soros'u izliyorum...
CIA Gözetiminde; Azerbaycan Muhalifi İsa Kamber ile buluştuğu Boğaz malikanesinin sahibinin, servetinin önemli bir bölümünü Azerbaycan petrollerinden kazanması görüntüye ayrı paradoksal bir tad veriyor.
Soros;
Türk Milleti'nin can damarlarından birine basıyor...İstanbul Boğazına.
Bu Sahneyi izlerken; bir dostumun; tüm medyayı nasıl yönlendirebileceğini anlatan , Soros gibi Yahudi bir iş adamına bir akşam yemeğinde söylediği şu laf aklıma geliyor :
< Boğaz Kıyısında oturmuş; Azerbaycan Muhalifi Kamber ile görüşen SOROS; gün geçtikçe daha güçlü bir şekilde Türk Milleti'nin can damarına basıyor. >
" Unutmayın beyefendi; Servetinizin çapı ne kadar büyük olursa olsun, bu Milletin aleyhine Çalışan her servetin çapı Nihai tahlilde 7.65 mm'tir."
O gün masada soğuk duş estiren bu cümle ile dostumun söz konusu iş adamına ne kadar büyük haksızlık ettiğini şimdi daha iyi anlıyorum.
Neticede Adam servetini şöyle ya da böyle agresif ama yasal yollardan elde etmişti. Soros'la karşılaştırıldığında bir melekti.
Türk Milleti'nin can damarı İstanbul'a musallat olan Soros için de aynı şeyleri söylemek mümkün.
< Boğaz Kıyısında oturmuş; Azerbaycan Muhalifi Kamber ile görüşen SOROS; gün geçtikçe daha güçlü bir şekilde Türk Milleti'nin can damarına basıyor. >
Şeytan'ın da bir melek olduğunu unutmazsanız.Hem de "Işık" olarak gözüken bir "Melek"
Ve "Melek"'in saçtığı "Işık"'tan rahatsız olanlar da, etkilenenler de Soros'a hep aynı açıdan yaklaşıyor.
"Soros Türkiye'ye 60 koldan girdi" diye başlık atan da;
"Nedir bu Soros Kompleksi, adam iyi şeyler yapıyor"
şeklinde konuşanlar da;
Soros'un esas kimliğini bilinçli, bilinçsiz perdeliyorlar.
Soros'u; ister olumlu, ister olumsuz bir bakış açısı ile olsun; olumlu bir kavram olan "DEMOKRASİ" ile yanyana koyuyorlar.
Hakkında kullanılan en spekülatif sıfat ise; SPEKÜLATÖR.
Halbuki SOROS'un yanyana koyulması gereken tek bir sözcük var ise bu da :
< SOROS; ister olumlu, ister olumsuz düşünenler tarafından olsun, sürekli OLUMLU bir kavramla yanyana anılıyor : DEMOKRASİ >
UYUŞTURUCUDUR.
Bir Çin atasözü şöyle der :
Başarı insanı kral, başarısızlık hırsız yapar!
Bu açıdan bakıldığında, SOROS ile bizim Baybaşin arasındaki fark sadece bir başarı farkıdır. Tabi; "mürekkep yalamış" olmanın getirdiği estetik hareket tarzını da gözardı etmemek lazım.
< SOROS; İster olumlu, ister olumsuz düşünenler tarafından olsun, sürekli OLUMLU bir kavramla yanyana anılıyor : DEMOKRASİ
Halbuki isminin yanına yerleştirilmesi gereken tek bir kelime var : UYUŞTURUCU >
Başarının bir diğer özelliği; sizi propagandanın negatifleştirme etkisinden yararlanma fırsatı vermesidir.
Kamuoyuna sunum yapan MEDYA isimli PROPAGANDA aygıtı; Soros gibi bir SİYAHIN NEGATİFİNİ başarı ile topluma BEYAZ olarak sunma yeteneğine sahiptir.
Fakat; SOROS; okumayı bilenler için, düzden de, tersten de SOROS olarak okunur.
Örnek mi;
Siz MEDYA'dan onun Macar asıllı bir Yahudi olarak okursunuz
ve tabi savaş zamanında Yahudilerin çektiği zulmü hatırladığınızda;
SOROS için; "zorlukların içinden geçip zengin olmuş" imajı otomatikman canlanır.
Halbuki MEDYA sizden;
SOROS'un savaş sırasında NAZİ'lere çalıştığını ve zengin Yahudilerin servetlerinin NAZİ'ler adına ortaya çıkarılarak, el konulmasında nasıl rol aldığı bilgisini saklar.
Siz; SOROS'un, nasıl Londra'da seçkin bir eğitim aldığını ve Karl Popper'dan etkilendiğini okursunuz;
İmaj da hazırdır..." Zengin ve Entellektüel "..
< SOROS Şebekesi'nde yeralıp da, ismi uluslararası KARA PARA-UYUŞTURUCU-PARA AKLAMA-SİLAH TİCARETİ ile geçmeyen tek bir isim yok. >
"MİLLET'e ahkam kesiyor ama boş adam değil" görüntüsü hemen masanıza servis edilir...
Halbuki;
SOROS ve temsil ettiği küresel UYUŞTUCU-SAVAŞ-KARAPARA MAFYASI'nın operasyon merkezinin neden Hollanda ve Hollanda Antilleri olduğu yeteri kadar sorgulanmaz...
SOROS ŞEBEKESİ'ndeki yeralan her ismin; bir şekilde UYUŞTURUCU ve KARA PARA AKLAMA soruşturmasına konu aldığını; MEDYA dışı kaynakları okumuyorsanız haberiniz olmaz.
Tabi bu ayrıntıları incelemediğiniz zaman;
Türkiye'ye giriş yapan Hollanda merkezli Finans sermaye ile;
Geçenlerde Türkiye'de katıldığı bir toplantıda;
Türk Ordusu'na ahkam kesip,
"Türk Ordusunun demokratikleşmesi gerektiğini" belirten Hollanda Genelkurmay Başkanı arasındaki bağlantıyı da kuramayabilirsiniz.
Emirlerini Kraliçe'den alan bir asker kılıklının, kendi ülkemizde, ordumuza demokrasi dersi vermesi ne kadar komikse;
Bu asker kılıklı Kraliyet tetikçisinin emrindeki NATO bayraklı gemilerin;
Akdeniz'de sadece silah ve personel taşımada kullanılmadığı yolundaki iddialarda hayli ciddi ve çeşitlidir.
Neticede;
SİLAH ve UYUŞTURUCU bu dünyada hep kol kola gezer.
Ve daha da ilginci;
SİLAH ve UYUŞTURUCU; bir kaç tane serseri mafya babasının üzerinden değil;
< SOROS'un operasyonlarının Hollanda merkezli olması ile; Kraliçe'den emir aldığı halde, Türkiye'ye gelip TSK'nın demokratikleşmesi konusunda ahkam kesecek kadar komik olabilen Hollanda Genelkurmay Başkanı arasında bir bağ var mı acaba?
Bu sorunun cevabını daha iyi anlamak için; Akdeniz'de NATO bayrağı altında seyreden Hollanda Deniz Kuvvetleri gemilerinin kargolarını daha iyi etüd edebilmek lazım. >
ÜST DÜZEY KÜRESEL EMPERYAL ODAKLARIN ONAYLADIĞI ŞEBEKELER ÜZERİNDEN EL DEĞİŞTİRİR.
Konu bir köşe yazısına; hatta benim bu çarşaf gibi yazılarıma sığmayacak kadar geniş.
Fakat ilerde ayrıntılarına gireceğimiz konu hakkında size şimdilik şu kadarını söyleyelim :
Peru'daki Tingo Maria Huallaga Vadisi ile; (CIA'in zamanın Peru rejimini Ruslardan "arındırmak" için düzenlediği operasyonu finanse etmek için kullandığı uyuşturucuyu yetiştirttiği alan)
< Gözlerden UZAK fakat UYUŞTURUCU'ya hayli yakın bir ortamda NATO Formasyonuna alınan "HİKMET ABİ" ile; ABD Derin devletinin organlarından IRI 'nın Sırp uzmanlarından danışmanlık alan AKP'nin çöküş sürecine; Özbekistan Devlet Başkanı'nın SERVETİNİ kimin yönettiğinden, Haydarpaşa merkezli inşa edilmesi planlanan İstanbul Finans Kolonisi'nin kimin tarafından finanse edileceğine kadar bir çok konu sahnenin derinliklerinde birbirleri ile ilintili bir hal alıyor. >
Özbekistan'daki Fergana vadisi;
Haydarpaşa'da boşaltılacak 1 milyon metrekare arazi üzerine kurulması planlanan finans kolonisi ile; Özbekistan üzerinden Türkiye'ye akan para; (Özbekistan Devlet Başkanı'nın servetini kim yönetiyor acaba?)
Hollanda'daki finans sermaye ile;
Iran-Kontra skandalı bağlantılı;
Kudüs-Washington-Tahran arasında kurulan ilişkiler ağı;
SOROS'un İstanbul'a el atışı ile;
(APO) kod adlı Operasyonun; başaktörü Abdullah "Öcalan" isimli maşanın neden yeniden yargılanamayacağı;
ABD derin devletinin organı IRI'nın (International Republican Institute) Sırbistan merkezli uzmanlarından politik danışmanlık alan AKP'nin çöküş süreci ile;
Bu sürece GÖZLERDEN UZAK; UYUŞTURUCUYA hayli yakın, ÖZEL NATO formasyonu ile hazırlanan "HİKMET ABİ"; sahnenin derinlerinde birbirlerine bağlı.
Geçenlerde Mim Kemal Öke; SKYTürk'teki bir programda şu cümleyi kullandı;
Öcalan yeniden yargılanmalı ama sadece devlete başkaldırı suçundan değil; aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığı suçundan.
İşte orada dur Hocam...
Öcalan'ın "UYUŞTURUCU" suçu da eklenerek yargılanması;
< Öcalan yeniden yargılanabilir mi...Daha da önemlisi; yeniden yargılama sürecinde Öcalan'ın suç listesine UYUŞTURUCU TİCARETİ eklenebilir mi? APO kod adlı operasyonun kilit noktası burada yatıyor. >
Susurluk Skandalını;
Haydarpaşa Lisesi kantin ihalesi yolsuzluğu seviyesine indirecek DEVASA bir İHANET ve YOLSUZLUK yumağını ortaya çıkarabilir.
O zaman bizimkiler Pentagon'a gittiklerinde; onurlu şikayetlerini,
"Ne zaman bu PKK'ya operasyon yapacaksınız. Biz artık bizim Milleti idare edemiyoruz"
Noktasından;
"Ne zaman SOROS'un ipini çekeceksiniz" noktasına taşımak zorunda kalabilirler"
(PENTAGON'a PKK'yı şikayet etmenin; "kötü polisi" "iyi polise" şikayet etmekten farkı olmadığını göremeyenlerin; SÖZKONUSU SOROS olduğunda yine aynı hatayı yapma ihtimali olduğundan böyle konuşuyorum.)
Bu durumda; birileri açısından iki seçenek kalır :
Ya Türk askeri; SOROS'un hayalleri doğrultusunda, son ferdine kadar yurtdışına ihraç edilip; nerede bir çatışma noktası varsa, orada SADIK NATO ASKERİ olarak görevlendirilir ve içerde doğan boşluğu ; "NATO ACİL MÜDAHALE TİMLERİ" doldururken, UYUŞTURUCU-KARA PARA finansmanı Türkiye'ye akar.
Ya da; Türk MİLLETİ toprağına sahip çıkar;
O zaman Boğaz'a karşı oturmuş; MİLLET'in can damarına basan SOROS ŞEBEKESİ ve benzerlerinin kancaları bu topraklardan sökülür.
SOROS'un nihai tahlilde çapına karar verilmesinden sözetmiyorum. O işin en kolay kısmı. Neticede Boğaz'ın her zaman karşıyı net olarak gören bir karşı kıyısı mevcut.
Bahsettiğim;
NATO'dan;
İSTANBUL'u üst düzeyde bir FİNANS-UYUŞTURUCU-KARA PARA merkezi yapıp yapmayacağımıza
(Haydarpaşa'ya o kadar gökdeleni hangi para ile inşa edeceklerini zannediyorsunuz)
kadar bir çok yapıyı gözden geçirmek zorunda kalmamız.
Neticede FERMAN onların elinde olsa da; KARAR BİZİM;
Kız Kulesi'ne karşı çayımızı içerken;
O çayda UYUŞTURUCU tadı almak;
İstiyor muyuz...
İstemiyor muyuz...?
B.G.
http://acikistihbarat.com/Haberler/1115-Haberler-%C4%B0STANBUL%20B%C4%B0R%20L%C4%B0MAN;%20FERGANA%20B%C4%B0R%20VAD%C4%B0;%20SOROS%20K%C4%B0M?%20(%20Limanlardan%20Vadilere%20K%C3%BCresel%20Uyu%C5%9Fturucu-Silah%20%C5%9Eebekeleri)%20-%20Behi%C3%A7%20G%C3%BCrcihan