|
||||
Yazı
başlığının isim annesi (!) olmak isterdim, ama değilim. 1/Ekim/2013 tarihli
Aydınlık Gazetesi’nin manşeti bu tanımlama.
Geçtiğimiz
günlerde ve yine Aydınlık Gazetesi’nin “% 70’i zor tutuyoruz” manşeti de
yerli yerinde olmuştu.
Yaklaşık 1
aydır duyuruları yapılıyor;
Açıklandı-Açıklanacak,
Haftaya
kaldı,
“Paket
önemli, Başbakan açıklayacak”,
“Pazartesi
gününü bekleyin” vb. Isındırmalarla, “Merak” yaratılmaya çalışıldı.
1) “Merak”a gerek yoktu, çünkü gizli ve
açık sızıntılar yapılıyordu.
2) Sızıntılara gerek yoktu, çünkü görev
belliydi, görevli belli. Talimatlar uygulanmak içindi.
3) Asıl olan, milleti
hazırlayabilmekti, “Sevgili Kurbağa” diye başlayarak.
4) Tepkileri azaltmak, öncelikli hal ve
gidiş olmalıydı, “Gard”ı almak bu olmalıydı.
O ünlü
“Pazartesi” geldi. Nefesler kesildi demek doğru olmaz. Ama ille de
dinleyecektik.
• Ufkun ötesini gören gözlerin
haklılığını görmek,
• Görmeyenlere ya da görmek
istemeyenlere bir kez daha, açıkça ve netlikle gösterebilmek,
• “Oyalama” programlarını teşhir
edebilmek için, ülkede yaşam saat 11.00’e kitlendi.
40 dakikayı
geçecek şekilde, kompozisyonun girişi yapıldı. (Oysa “Giriş” en kısa
bölümdür,
genelde değil mi?)
17-20
dakikada ise aylardır hazırlanan, (!) 76 milyonu ilgilendiren, ülkemizin
tarihi ve milletimizin geleceğini etkileyen reformlar (!) açıklanmaya
çalışıldı.
Evet evet
özellikle ”Çalışıldı” diyorum, milletten gelecek tepki nedeniyle “Korku”
dağları sarmıştı.
1) “Genelgelerle çözeceğiz” denilen
değişikliklerin, “Anayasa değişiklikleri” gerektirdiğini bilmez mi BOP
Eşbaşkanı R T Erdoğan?
2) “Yapıyoruz”,”Getiriyoruz” derken kim
ya da kimler adına konuşmaktadır? Eğitimci, sosyolog, psikolog, tarihçi,
Anayasa uzmanı, siyasi lider, Milletin temsilcileri…?
3) “Demokrasi” tanımı kişiye özel
midir? Bırakın paketin hazırlanmasını, açıklanmasına bile “Seçili” olanların
çağrılması, soru sorulmasının istenmemesi hangi “Demokrasi” tanımına dâhildir
açıklayabilir miyiz?
4) Cumhuriyet yıkıcılığını, “Hazmettire
hazmettire” ve “Hap” gibi yutturabileceğine inancı mı vardır hâlâ?
Çok ama çok
yanıldığını belirterek somutlaştıralım:
1) “Milletleşme” sürecinde iken, etnik
ve dinsel ayırımcılığı körüklemek, öncelikle
körükçüleri
bertaraf edecektir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan herkes
“Türk Milleti” kimliği taşır. Bundan da onur duyar. Tarikat, cemaat,
mezhepçilik bizi, “Biz” olmaktan çıkarır. Farkındayız. Sömürgenlerin ve
işbirlikçilerinin ekmeklerine yağ sürdürmeyeceğiz.
2) “Eğitimde birlik” yasasının
delinmesi, Anayasal suçtur. Eğitim dilinin
“Türkçe” olduğu gerçeği
yasalarla sabittir. Eğitim-Öğretim kurumlarına farklı diller seçeneği sunmak,
bölücülüğün en tehlikelisidir.
3) “Andımız”, yeminimizdir. Enerji
kaynağımızdır. Haklı gururumuzdur. Pusulamızdır.
Yok edilmesi, yok sayılması, tarihimize ve gelecek amaçlarımıza hakarettir.
4) Köy vb isimlerinde eskiye dönüş,
Cumhuriyet Devrimlerine itirazdır. Kabul edilemez.
5) Yabancı diller boyunduruğunu kabul
etmeyen Türkçemiz, 29 harften oluşur. Her türlü işgal defedilecektir.
6) Din ve dünya işlerinin ayırımını
yapabilen laiklik, “Türban” başlangıcı ile sersemleştiriliyor. Geçit
vermeyeceğiz.
Paket, öyle
bir açıldı ki, açılırken saçıldı, saçılırken kötü kokular yaydı…
Pazartesi
günü devam edeceğiz.
Saadet
Pesen
saadet05@yahoo.com
****
|
20 Ağustos 2016 Cumartesi
ŞEYH TAYYİP PAKETİ 1
Etiketler:
Saadet PESEN,
ŞEYH TAYYİP PAKETİ
BİLGİ EDİNMEMİZİ SAĞLAYAN HER KİTAP. HABER, BİLGİ, BELGEYİ OKUMAK DEĞERLENDİRMEK,
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder