DEMOKRASİ Mİ DEDİNİZ?.
Demokrasilerde partiler sistemin can damarıdır. Bu nedenle her ülkede saygı duyulacak ve güvenilecek parti ve politikacıların bulunması halk için hayatidir..
Politikacıları yozlaşmaya halkın zorladığı da çok yanlış bir düşünce değildir. Toplum ahlaki değerlere kulak asmadan, sadece para ve güç istiyorsa politikacıların kokuşmuşluğuna şaşmamalıdır. Bir ülkenin çivisi sökülmüşse sorumluluk yalnızca politikacılarda değil, halka da aittir..
Her yurttaş ülkesinde olup bitenden, iyi giden de kötü giden de her şeyin birinci derecede sorumlusudur, üç maymunu oynayamaz..
Halkın bütününün siyasi görüşü, dünyaya bakışı meclisler de temsil edilemiyorsa, ortada seçim yasaları ve seçim yöntemlerini kendi çıkarlarına göre yürüten “demokrasi şarlatanları” olduğunu gösterir..
Demokrasileri tehlikeye ve zayıf duruma düşüren sebep ona karşı olanların varlığı değildir. Tehlike; yurttaşların tutarsızlıkları, siyasi partilerin gelgitleri, yabancı dış otoritelere ve toplumun başta kimler varsa, onlara boyun eğmekten gelmektedir..
Hak arayıp hesap sormayı beceremeyen bir toplum, hak iddiasında da bulunamaz, demokratik bir rejim de tesis edemez..
Halkın idarede söz ve hak sahibi olduğu demokrasi yolu, kolay olmadığı için, zor göze alınan bir yoldur. Bu yol, çok sayıda insana çok fazla sorumluluk yükleyen bir güzergahdır..
Demokrasi için en büyük tehlikelerden biri de onu “bir sayı sisteminden başka bir şey olmadığı” şekline dönüştürmektir. Demokrasi demek erdemli insan demektir. Sarp ve dikenli bir yoldur, emek ve fedakarlık gerektirir..
Her devirde olduğu gibi, halka cahil ve kandırılabilinir yığınlar muamelesi yapmaya devam eden siyasiler olacaktır. Tavır koymaktan aciz toplumlarda bu tutum olağan bir hal halini alacaktır..
Yozlaşmış demokrasinin bir takım özellikleri veya seçme, seçilme yasalarının kötü ve siyasal çıkarlara göre düzenlenmesi, bir tiranın ortaya çıkıp kendi durumunu sağlamlaştırmasına neden olur. Tiran da halk da dalkavuğa büyük değer verir. Tiran, insanların az eğitim almışlarından ve yoksullarından hoşlanır, önünde yerlere kapananları sever..
Tipik bir tiran (siyasi gücü elinde tutan zorba), ciddi ve özgürlüğe eğilimli insanlardan hoşlanmaz. Kendini tek güç sayar; birisi kalkıp kendi düşüncelerini özgürce söylemeye hakkı olduğunu iddia ederse, tirana üstünlüğünden ve mutlak efendi olmasından bir şeyler eksiliyormuş gibi gelir. Düşünce ve fikir sahiplerinden tiranın hoşlanmayışı, büyük bir korkuya dayanır. Bu gibi kimseler onun konumunun potansiyel yıkıcılarıdır..
Tiranın ülkesinde yurttaşlarına karşı izlediği politika, amaçlara göre üç başlık altında toplanabilir: Bağımsız kafaları olmamasını, birbirlerine güvenmemelerini ve her hangi bir şeyi gerçekleştirecek güçleri bulunmamasını ister. Bu üç noktadan birincisinin anlamı besbellidir; o cılız kafalar bir direniş tasarlayamazlar. İkincisi, insanlar belli düzeyde bir bilince sahip olmadan tiranlığı yıktığı hiç görülmemiştir. Dolayısıyla tiranlar, liyakatli insanlara, kendileri için tehlikeli gördüklerine her zaman düşmanlık güderler. Üçüncü başlık altında toplananlar da açıktır; hiç kimse gücünün yetemeyeceği bir işe kalkışmaz. Sonuç olarak tiran: halkın güveni, gücü, kafası olmamasını ister..
Ne yaparsa yapsınlar, değil politik cambazlıklar, isterse gökten yıldız indirsinler, bunların başlarına ne geldiğini, sonlarının ne olduğunu tarih sayfaları ballandıra ballandıra anlatır!..
Doğru olana doğru, yanlış olana yanlış olduğunu söyleyecek dürüst, cesur ve ikiyüzlülükten uzak insanların sayıları çoğalmadıkça, doksan fırın ekmek de yeseler, demokrasi o toplumdan Kaf Dağının ardı kadar uzaktır..
Erdemli bir insanda hiçbir şey özgürlük aşkından daha derin değildir…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder