KURTULUŞTAN 12 EYLÜL E YAKIN TARİHİMİZE KISA BİR BAKIŞ BÖLÜM 4
27 Mart 1960 ihtilalinden yara almadan sıyrılan islami hareket, sınırlarını genişletiyordu. 1951 1959 yılları arasında Adnan Menderes'in başbakanlığı süresince 19 İmam hatip okulu açılmış, buna karşılık İnönü'nün başbakanlığında yalnızca 1962-1963 yıllarında açılan imam hatip okulu sayısı 7'yi bulmuştu.
ABD ve Almanya'dan yardımlar ise sürüyordu. 2 Eylül 1961'de Türkiye'nin 3 milyar 731 milyon liralık dış borcunun 12 taksitte ve yüzde 3 faizle ödenmesi konusunda yapılan anlaşma ile ilgili kanun tasarısı Meclis'te kabul edilirken 24 Ocak 1962'de OECD Beşyıllık planların gerektirdiği finansmanın sağlanması için bir konsorsiyum kuruyordu.
Milletlerarası Para Fonu ile İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı, Türkiye'nin dış ödemeler açığı için 83,5 milyon dolar tutarında kredi vermeyi kabul etti.
Bu kredinin 50 milyonunu İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı, kalanını ise Milletlerarası Para Fonu tarafından verilecekti. Aynı tarihlerde Türk-Amerikan sermayesi ile Adapazarı ve İzmit yakınlarında iki lastik fabrikası kurulacağı açıklandı. Bunlar Türk bankaları ve işadamlarıyla " U.S. Rubber Company " tarafından kurulacak
" U.S. Royal Lastik A.Ş.", diğeri ise yine bir Türk Bankası ile Goodyear tarafından kurulacak olan " Goodyear Lastikleri AŞ" idi. Her iki firmada hisselerin çoğunluğu ABD'ye aitti. 24 Şubat 1962'de Avrupa Para Fonu direktörler meclisi, Türkiye'ye 45 milyon dolarlık kredi açılmasını kabul etti. Bu yardım 1962 yılı dış ödemeler açığının kapatılması için kullanılacaktı. 20 Haziran 1962'de Türkiye ile Almanya arasında sermaye yatırımlarının karşılıklı olarak teşvik ve himayesini öngören antlaşma imzalandı.
Ve nihayet 31 Temmuz 1962'de "Türkiye'ye Yardım Konsorsiyumu" kuruldu. Konsorsiyumda yer alan ülkelere bakıyoruz:
ABD, Almanya, Kanada, Fransa, İngiltere, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya. 25 Eylül 1962'de de Avrupa Ortak Pazar ülkelerinin Bakanlar Kurulu, Türkiye'ye Avrupa İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Çerçevesi içinde 300 milyon dolar yardım edilmesine karar verdi.
Bu arada 23 Ağustos 1962'de Almanya'ya çalışmaya gitmek için 78 bininci işçi başvurmuştu. Yalnızca 1 Ekim 1961'den bu yana Amanya'ya gönderilen işçi sayısı 7565'i bulmuştu. Hayat pahalılığı ve işsizlik, çok sayıda işyerinde grevlere ve gösterilere neden oluyordu. DİE Türkiye'nin, hayat pahalılığında dünya ikincisi olduğunu açıklıyordu. 28 Ocak 1962'de Çalışma Bakanı Bülent Ecevit'in başkanlığında toplanan III. Çalışma Meclisi, toplantılarının 13. gününde işçiye grev, işverene de lokavt hakkının verilmesini oybirliğiyle kabul etti. Kabul edilen raporda grev yapılamayacak işyerleri de belirlendi.
Cumhuriyet tarihinde ilk kapsamlı grev, 28 Ocak 1963'de KAVEL Kablo Fabrikası'nda 173 işçinin iş bırakması ile başladı. Bunu öteki sanayi kollarındaki grevler izledi.
Grevler, henüz yasa çıkmadan başlamıştı. 26 Nisan 1963'de Millet Meclisi'nin birleşiminde 3,5 saat süren görüşmelerden sonra yasa kabul edildi. Grevcileri bir sürpriz beklemekteydi: Grev ve Lokavt birlikte yasallaştırılmıştı. "Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu"nun uygulamaya konduğu 24 Temmuz, “işçi bayramı” ilan edildi.
1 Mayıs " Bahar Bayramı" ydı artık.
Yasa neyi değiştirmişti? 14 Kasım 1963 İstanbul'da her türlü grev ve lokavt, Sıkıyönetim Komutanlığı'nın iznine bağlandı. Ocak 1964'de ATAŞ Rafinerisi'nde 16 günden beri devam eden grev, işverenin "Grevden önceki şartları kabul ederseniz çalışın" şeklindeki sözleri üzerine gergin bir havaya girdi. Bakanlar Kurulu yaptığı toplantıda " Milli Güvenliği Bozucu" nitelikte gördüğü grevin bir ay süreyle ertelenmesini kararlaştırdı.
Bu arada, 27 Mayıs İhtilali'nde öncü rol oynamış olan "genç subaylar", 21 Mayıs 1963 tarihinde ikinci kez ihtilal girişiminde bulundular. 5 Eylül 1963'de Mamak Askeri
Mahkemesi 'nde yargılanan sanıklarından aralarında Talat Aydemir'in de bulunduğu 7'si ölüm cezasına, 29'u da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
31 Ekim 1963'de verilen ölüm cezalarından dördü, Talat Aydemir, Fethi Gürcan, Osman Deniz ve Erol Dinçer'in cezaları TBMM tarafından onaylandı. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in idamlarını onayladığı Fethi Gürcan 27 Haziran 1964'de, Talat Aydemir 5 Temmuz'da idam edildiler. Bir süre sonra Silahlı Kuvvetler'den " Süvari Sınıfı " kaldırıldı.
< Büyük Türk Milletine,
Gayesi ve vazifesi milletimizin kurtarıcısı Cumhuriyetimizin koruyucusu büyük Atatürk'ün ilkeleri ile çizdiği yolda yürümek ve milletimizi çağdaş uygarlık seviyesine ulaştıracak refah, huzur ve güvenlik içinde yaşatmak olan Büyük Millet Meclisi ve onun hükümetlerinin, mevcut anayasa ve kanunları hiçe sayarak partizan bir zihniyetle hareket etmeleri neticesinde ekonomik, sosyal ve politik hayatımızı tamamen felce uğratmışlar, millet ve devletimizin bekasını tehlikeye düşürmüşlerdir. Durumu çok yakından ve hassasiyetle izleyen Türk Silahlı Kuvvetleri bu şartlar altında Büyük Milletimizin isteklerine uygun olarak ve bunu milli vazife bilerek idareye el koymak zorunda kalmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Karargahı 20 Mayıs 1963, saat 23:35, Ankara Radyosu [4]
[...] Onlara göre 27 Mayıs hareketi, Türkiye'nin sosyoekonomik sorunlarına, Atatürk devrimlerinin, onun ölümüyle birlikte 1938 yılında rafa kaldırılmsına duyulan tepkiden doğmuş, DP iktidarının diktatörlüğe giden yönetimi bu tepkiyi büyütmüş, ihtilali hızlandırmıştı.
Türkiye, ancak Atatürk'ün tanımladığı tam bağımsızlık ve gelişmişlik düzeyine gelerek kurtulabilirdi. Devrimin amacı bu olmalıydı. İktidarı bir partiden alıp diğerine teslim etmek devrim olarak nitelendirilemezdi.
Nesrin Turhan, İhtilalin Süvarisi [8] >
Ve Avrupa Birliği'ne ilk adım atıldı: 12 Eylül 1963'de "Ortak Pazar Antlaşması" imzalandı.
24 Kasım 1963'de Başbakan İnönü, Kennedy'nin cenaze töreninde bulunmak için ABD'ye gitti. İnönü'nün Amerika'da bulunduğu sırada CHP dışındaki koalisyon ortakları koalisyondan çekilme kararı aldı. İnönü 2 Aralık'ta yurda döndü ve "... Koalisyonun dağıldığı hakkındaki haberi, Amerika'da herkesle beraber duydum..." diyerek istifasını Cumhurbaşkanı'na sundu. İnönü 14 Aralık'ta hükümeti kurmakla tekrar görevlendirildi. 4 Ocak 1964'de İnönü'nün 10. ve son
kabinesi 175'e karşı 225 oyla güvenoyu aldı. Kabinede 3 Bağımsız Milletvekili bulunuyordu. 12 Mart'ın ardından başbakanlık koltuğuna oturacak olan Ferit Melen, Maliye Bakanlığı, Bülent Ecevit ise Çalışma Bakanlığı görevlerine getirildi.
25 Haziran 1964'de "Türkiye'ye yardım konsorsiyumu" 149 milyon dolar kredi vermeyi kabul etti. 14 Temmuz 1964'de Türkiye Uluslararası Kalkınma Birliği Kredi Antlaşmasına katıldı. 20 Ağustos 1964'de Ankara'da Türkiye ile Fransa arasında " İnsan gücünde işbirliği anlaşması " imzalandı. Anlaşma ile ilk etapta 10 bin Türk işçisi kuzeydeki kömür ocaklarında çalışmak üzere Fransa'ya gidecekti. İş ve İşçi Bulma Kurumu kanalıyla 1961 yılından 1964 yılı Temmuz sonuna kadar çeşitli dış ülkelere 5511'i kadın 80 bin 864 işçi gönderildiği açıklandı. Çalışma Bakanı Bülent Ecevit, önümüzdeki 3 yıl içinde 300 bin işçinin daha başta Batı Almanya olmak üzere muhtelif Batı Avrupa ülkelerine çalışmaya gideceğini açıkladı.
Bu arada ülkedeki ekonomik istikrarsızlığın üzerine bir de Kıbrıs sorunu başgöstermişti. 25 Mart 1963'de EOKA'cılar Kıbrıs'ta iki camiye bomba attılar.
Kıbrıs'ta, Türklere karşı şiddet olayları hızla tırmanıyordu. 30 Kasım 1963'de Kıbrıs Anayasası'nda değişiklik yapılması için Cumhurbaşkanı Makorios Türk Hükümeti'ne muhtıra verdi. Kıbrıs'ta kanlı olaylar artıyordu. 15 Şubat 1964'de Kıbrıs sorununu çözümlemek üzere Londra'da biraraya gelen Türkiye, Yunanistan ve İngiltere çözüm anlaşmasına varamayınca konferans sonuçsuz dağıldı. İngiltere, sorunun çözümü için Birleşmiş Milletler'e başvurdu. 4 Mart 1964'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'ta üç ay süre ile görev yapacak Uluslararası Barış Gücü gönderilmesine karar verdi. 10 Nisan 1964'de karasularımız 12 mile çıkarıldı. 300 Yunan uyruklunun işlerini 15 gün içinde tasfiye etmeleri istendi. 30 Yunanlı işadamı da sınırdışı edildi.
Kanlı olayların durmaması üzerine Türkiye, Kıbrıs'a müdahale kararı aldı. Bu kararın üzerine ABD Başkanı Johnson, 4 Haziran 1964'de İnönü'ye sert bir mektup gönderdi. Tam da bu sırada Türkiye'de ikamet etmekte olan Yunan uyruklulara bazı özel ayrıcalıklar tanıyan ve 1930 yılında imzalanan "İkamet, Ticaret ve Seyrü sefain Anlaşması"nın 16 Eylül 1964 tarihinde sona ermesiyle 5000 Yunan uyruklu sınırdışı edildi.
Bunun öncesinde sınıdışı edilen Yunan uyrukluların sayısı 6800'ü bulmuştu.
Hükümet içinde huzursuzluk, iktidar kavgaları da bitmek bilmiyordu. 22 Kasım 1964'de Çankaya'da Cumhurbaşkanı Gürsel'in başkanlığında toplanan parti liderleri rejimin korunması hususunda anlaşmaya vardı. Ancak siyasi çekişmeler durulmuyordu. 4 Ocak 1964'den beri işbaşında bulunan İnönü hükümeti, 1965 bütçesinin TBMM'de reddedilmesi üzerine 13 Şubat 1965'de düştü. 20 Şubat 1965 Suat Hayri Ürgüplü'nün başkanlığında AP, CKMP, YTP ve MP'nin katılımıyla oluşan dördüncü koalisyon hükümeti kuruldu. Yeni hükümette AP Genel Başkanı Süleyman Demirel, başbakan yardımcısı olarak görev aldı.
12 Mart 1965'de Kozlu, Karadon, Gelik, Kilimli üretim ocaklarında işçilerin madene inmeyerek başlattıkları grev kana bulandı. İlgililerin ocağa inmeleri yolundaki uyarılarını dinlemeyen işçilerle jandarmalar arasında çıkan çatışmada 2 işçi öldü, 12 işçi ile 12 er çeşitli yerlerinden yaralandı. Olaylar üzerine sıkıyönetim ilan edildi.
30 Mart 1965'de OECD Türkiye'ye 70 milyon dolarlık (630 milyon lira) kredi açmaya karar verdi. Kredinin, Türkiye'nin dış borçlarının ödenmesini kolaylaştırmakta kullanılacağı belirtildi. 4 Mayıs 1965'de OECD, Türkiye'nin bu yıl 5 yıllık kalkınma planının uygulanmasında kullanması için Batı ülkelerinden 335 milyon dolar kredi alacağını açıkladı. 27 Temmuz 1965'de Beş Yıllık Planı "çok mükemmel" bulan Türkiye'ye Yardım Konsorsiyumu 400 milyon dolarlık yardım yapılmasını kararlaştırdı.
Bu yardımın 200 milyon dolarını ABD verecekti.
1965 genel seçimlerine gidildiğinde Türkiye, son beş yılda bir ihtilal, iki ihtilal girişimi, dört koalisyon hükümeti görmüştü. Bu, henüz başlangıçtı.
1965 GENEL SEÇİMLERİ: "Demokrasi Gelecek, Hesap Sorulacak!"
10 Ekim 1965 genel seçimleri, sonuçları açısından 14 Mayıs 1950 seçimleri kadar ilginç sayılabilir. Meclisteki 450 sandalyeden 240'ı AP'nin olmuş, CHP 1961'deki
oy sayısını bile koruyamamış, oyların ancak % 29'unu alabilmişti. Ama bunların dışında parlamentoda bir “yenilik” de vardı. Türkiye İşçi Partisi (TİP) oyların %3'ünü alarak 15 milletvekili ile meclise girmişti. 11 Kasım 1965'de birinci Demirel Hükümeti TBMM'de 172 red oyuna karşılık 252 oyla güven oyu aldı.
1965 - 1970 dönemini, AP'nin “önlenemeyen yükselişi” olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. 5 Haziran 1966'da 23 ilde yapılan senato kısmi seçimleri ile 1 ilde yapılan milletvekili seçimini AP açık farkla kazandı. Olaylı geçen ve çıkan kavgalarda 15 kişinin öldüğü, 50 kişinin yaralandığı 2 Haziran 1968 kısmi senato seçimlerinde de AP 38, CHP 13, GP 1, MP 1 senatörlük çıkarmış, ayrıca açık bulunan 5 milletvekilliği için yapılan seçimde AP 5 milletvekilliğini de kazanmıştı.
Bu sonuçlara Paralel olarak bu dönemde sanayi yatırımlarının hızla arttığına tanık oluyoruz. Tunçbilek Termik Santralı ek tesisleri, Keban Barajının yapımına başlanması, Kütahya Suni Gübre Fabrikası ek tesisleri, Ankara Çimento Fabrikası ek tesisleri, Karadeniz Çimento, Bursa Çimento'nun üretime geçmesi, Netaş'ın kurulması, ilk ticari otomobil “Anadol” un üretimi, Ankara Televizyonu'nun deneme yayınına başlaması, Çinkur A.Ş.'nin kurulması, bu döneme rastlar. (Bunlardan Karadeniz Çimento 1991 yılında Uzan Grubu'na satılmış, Çinkur, 2002'de özelleştirilmiştir.) Öte yandan 1963'de kurulmaya başlanan “
Komünizmle Mücadele Dernekleri ”nin sayısının 10'dan, 1968'de 141'e ulaştığını, 1965 - 1971 arasında açılan yeni İmam Hatip okulları sayısının 46 olduğunu görüyoruz. 1968'de seçim sisteminde “ Milli Bakiye ” kaldırılarak daha az sayıda Oy alan Partilerin TBMM'de temsil edilmeleri engellendi. 1965 seçimlerinde oy oranı %3 olan Türkiye İşçi Partisi, 15 milletvekili ile meclise girmeyi başarmıştı. 1969 genel seçimlerinde oy oranı %2,68 olan TİP, meclise ancak 2 milletvekili ile girebilecekti.
Rahatsızlığı giderek artan Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, 2 Şubat 1966'da ABD Başkanı Johnson'un " Mavi Kuş " adlı özel uçağı ile tedavi için Amerika'nın Washington kentine gitti.
28 Mart 1966'da TBMM Genel Kurulu'nda, Sağlık Kurulunun Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in görevini yapmasına tıbben imkan olmadığı yolundaki raporun okunup onaylanmasından sonra kontenjan senatörü Cevdet Sunay, Cumhurbaşkanlığa seçildi. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, müebbet hapse mahkum üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı 8 Temmuz 1966'da Anayasa'nın 97. maddesine dayanarak affetti. Türkiye'nin dördüncü Cumhurbaşkanı ve 27 Mayıs ihtilalinin lideri Cemal Gürsel, 219 gün süren komadan sonra Ankara Gülhane Hastanesi'nde 14 Eylül 1966 sabahı saat 6.45'de hayata gözlerini yumdu.
... ve bitmeyen çilemiz: "Avrupalı" olmak
^^ O günlerdeki bazı gazetelerden alıntılar [9, 10, 11]:
( 7 Aralık 1967
"Ortak Pazar'da bize güçlükler çıkarıldı. Türkiye ile Ortak Pazar ülkeleri Ortaklık Konseyi'nin son toplantısında, Ortak Pazar'a dahil altı ülkenin
Türkiye'den indirimli gümrük tarifesine tabi 12 yeni kalem ihraç maddesi alması kabul edildi. Ancak Fransa, İtalya ve Hollanda zeytinyağı ihracatımız konusunda Yunanistan'a büyük avantajlar sağlandığı halde aynı avantajın Türkiye'ye sağlanmasını ertelettiler. Bu nedenle zeytinyağının Ortak Pazar üyesi ülkelere ihracı meselesi sonuca bağlanmadı." )
( 14 Eylül 1969
"Ortak Pazar geçiş dönemi için yeşil ışık yaktı. Ortak Pazar Türkiye Ortaklık Komisyonu, 4 yıllık dönem raporunda Türkiye'nin ekonomik ve ticari durumunu eleştirdikten sonra komisyonun birleşik oturum çalışmalarında Türkiye'nin Ortak Pazar üyeliğinin ikinci ortaklık dönemine (geçiş dönemi) girmesine karar verildiğini açıkladı." ) ^^
5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***